Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  EkspresEkspres  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Akşamüzeri kısa bir yürüyüş

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Matthew John Worthing
Sihrin Uygunsuz Kullanımı Bürosu Başkanı
Matthew John Worthing


Erkek
Ruh hali : Akşamüzeri kısa bir yürüyüş Snrrn8
Mesaj Sayısı : 156
Yaş : 50
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 11845
Ekspresso Puanı : 0
Kayıt tarihi : 07/09/08

Akşamüzeri kısa bir yürüyüş Empty
MesajKonu: Akşamüzeri kısa bir yürüyüş   Akşamüzeri kısa bir yürüyüş Icon_minitimePerş. 02 Ekim 2008, 13:42

Tarih:1950
Mevsim: Sonbahar
Hava Durumu: Serin, Rüzgarlı

Hiçbir zaman tam anlamıyla kopamadığı okuluna geri dönmek derslerine ilgi olmadıkça zevkliydi. Öğrencilerinin 3. sınıf üstü olması ve kehanete ilgi duyan olmaması işine geliyordu. Öğrenciyken en sevmediği iki, üç dersten birinin profesörü olacağını hiç düşünmemişti. Okulda ders zamanları tek eğlencesi Metamorfmagus yeteneğiydi. Öğrencileri arada bir şaşırtabilmek sıkıcı dersleri zevkli kılan tek şeydi. Öğrenciler içinde böyle olduğunu düşünüyordu dersi dinlemeyenleri hiç umursamasa da. Bir kayıpları olmayacaktı. Kehanet öğrenilemezdi doğuştan gelen bir yeteneğe bağlıyken bile zordu. Bu mesleğin sevmediği bir tarafı kehanete inanmayan ve aslında Matthew’e göre haklı olabilecek profesörler tarafından dikkate pek alınmamak olabilirdi. Gerçi diğerlerinden farklı bir davranış göstermediğini düşünüyordu. Profesörlerin bir kısmından yaş olarak daha yaşlı olsa da genç görünüşünün olumsuz bir etki bırakma ihtimali vardı davranışları da düşünülürse. Ama hala boş bir mevki umuduyla bekleyen Matthew umursamamaya çalışıyordu. Hogwarts’taydı sonuçta, evi sayılan okulunda. Gerisi şimdilik sorun değildi.

Öğrencilerin ödevleriyle meşgul olduğu bir saat olmalıydı ki göl kenarı neredeyse bomboştu. Kaşlarını kaldırarak yasak orman tarafına çevirdi bakışlarını. Göl kenarı ender olarak bu kadar boş ve sessiz olurdu. Şikâyetçi değildi gerçi. Özellikle birinci ve ikinci sınıfın gürültüsü çekilmez geliyordu ona bazen.
“ Yaşlanmaya mı başladım acaba?” Gerçekten, kabul etmek istemese de aklından son zamanlarda fazla geçiyordu bu düşünce. Dış görünümü kadar içini de değiştirmek kolay olsaydı keşke. Yasak Ormana yakın tarafında yürüdüğü yola baktı. Yılın her mevsimi etkileyici olan göl kararmaya başlayan havayla koyulaşmış, gizemli bir hal almıştı. Öğrenciyken yaptığı gezileri anımsayınca yüzünde bir gülümseme belirmesini engelleyemedi. Gölün içine bile girmiş, Yasak ormanın içinde bile dolaşmıştı. Her şey daha kolaydı eskiden.

Ağır adımlarla yürürken biraz ötesindeki bir karaltıyı fark edince durdu. Bir öğrenci olamayacak kadar uzundu ve akşam yenmeği saatinin geldiği düşünülürse hiçbir öğrenci burada olmazdı bu saatte. Hiçbir zaman yenemediği merakı bastırınca hızlandırdığı adımlarıyla yürümeye başladı. Profesörlerden biri olmalıydı. Aklına başka bir ihtimal gelmemişti.


“Merhaba.”

Büyük Salonda birkaç kez gördüğü bir profesördü, yaklaşınca tanımıştı. Kadının bu saatte göl kenarında olması biraz garip gelse de kendisi de aynı şeyi yaptığından çok umursamadı.


Out: Kısa oldu biraz aceleye geldi.

Beklenen var
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Mathilda Mythill
Slug & Jiggers Sahibesi
Mathilda Mythill


Kadın
Ruh hali : Akşamüzeri kısa bir yürüyüş Yeasj3
Mesaj Sayısı : 210
Yaş : 34
Kan statüsü : safkan
Galleon : 11995
Ekspresso Puanı : 0
Kayıt tarihi : 19/06/08

Akşamüzeri kısa bir yürüyüş Empty
MesajKonu: Geri: Akşamüzeri kısa bir yürüyüş   Akşamüzeri kısa bir yürüyüş Icon_minitimeCuma 03 Ekim 2008, 13:34

O gün dersi yoktu Mathilda’nın, bu yüzden öğlene kadar odasında oyalanmıştı, geç kalkabilmek başta hoş olsa da, ardından gelen bitmek bilmez ağırlık insanı bunaltıyordu. Bir de düzenli okul hayatının egemenliğindeki şatoda aykırı saatlerde kahvaltı yapabilmek zordu; evcinlerinin mutfakta peşinden koşuşu, ceplerinde kurabiyeler ve taze ekmek dilimleriyle koşarak kaçmak... Yine de klasik bir yalnız geçirilen sabaha göre yeterince eğlenceli ve kalabalıkta hissettiriyordu. Lezzetli yiyeceklerin verdiği mutlulukla Hogwarts koridorlarında dolaşmıştı bir süre. Hogwarts’ın içinde pek zaman geçirmediğinden unutmuştu tüm kısa yolları, ihityacı da yoktu öyle bir günde. Tablolarla muhabbet ederek yürüyordu geniş koridorlarda ve nereye gittiğine pek aldırmıyordu. Gizli geçitler bulma umuduyla çıkılan bu yolculuk ilginç şekilde sürekli olarak Giriş Salonu’nda son bulmuştu hep. Dördüncü kez de Giriş Salonu’nun heybetli sütunlarıyla karşılaşınca kendi kendine söylendi: “Tamam, benim yerim kalenin içi değil. Çıkıyorum.”

Açık duran büyük giriş kapılarından dışarı adımını attı. Hogwarts’ın sıcak duvarlarıyla korunan vücudu, araziye adım atmasıyla titredi. Hava, pelerini olmadan yürüyüş yapmak için fazla soğuktu. Rüzgar onu gerisin geri Hogwarts’ın içine atarken Mathilda da halini düşünmeden edemiyordu. Hogwarts’a geldiğinden beri en çok kullandığı yolu, odasına giden yolu ezberden yürürken bu sembolik Hogwarts’tan ve hemen ardından da doğadan kovuluş anını evirip çeviriyordu kafasında. Hogwarts’ta yaşlı bir profesörü vardı, Tılsım Profesörü. Kadın belki de yüz yaşını geçmişti ve yıllardır da Hogwarts’ta profesörlük yapıyordu. O dönemde Hogwarts’ı en iyi tanıyan profesör olduğunu iddia eder ve her ders, onlar konsantre olup büyü çalışırken kadının dırdırını dinlerlerdi kulaklarının dibinde. Tabi Mathilda o zamanlar bunun dırdır olduğunu düşünürdü, şimdi kadının anlattığı anıların doğru ya da uydurma olsun, değerli olduğunu fark edebiliyordu. Profesör Grafty’yi ve söylediklerini hatırladı. “Hogwarts’ın ruhu vardır.” Derdi yaşlı kadın asasını burunlarının dibinde sallarken. “Bu yüzden ona istemediği hiçbir şey yapamazsınız. Asıl siz buradayken, o sizi kontrol eder.” Mathilda asla inanmamıştı buna, Hogwarts ne kadar büyülü bir yer olsa da, ruhu yoktu. Belki onu zorla Hogwarts kapılarına gönderen, kendinin yön bulma konusundaki beceriksizliği dışında, unutulmuş büyülerdi, ama kesinlikle ruh değildi.

Tüm bu düşüncelerinin arasında odasına uğramış, pelerinini alıp yeniden koridorlarda bulmuştu kendini. Yine ezberden yürürken gerisin geri, bu sefer de Hogwarts içinde yaşadığı istenmeyen ve beklenmeyen olayları düşünüyordu, zaten kafasından pek az sıklıkta çıkartabildiği olayları. Daha çok bunları dert etmeme üzerine kuruluydu fikirleri, peşini bırakmayan Slytherin’le barış yapabilir miydi ya da abisinin durumunu gizli saklı tutmamak için bir yol bulunabilir miydi? O an yine imkansız görünüyordu tüm bunlar, Mathilda’nın alıştığı üzere bunlar utanılacak şeylerdi ve ortaya çıkamazdı. En büyük dertse bir zamanlar bu hallerini tartışabileceği tek tük de olsa dostu varken, şimdi kimseye anlatamamaktı. Yeni dostlar edinmek için fazla yaşlanmıştı, insanlara güvenmek için yeterince zamanı yoktu belki de. Beyninin içinde kuruntularını büyüttükçe büyütüyordu, bir gün patlamanın eşiğine gelmekten korkuyordu.

Soğuk o gün ikinci kez yüzüne vurduğunda vücudu hazırlıklıydı. Pelerinine sıkıca sarındı ve geniş merdivenlerden inmeye başladı. Güneş oralarda bir yerlerdeydi, bulutların arasından hayal meyal görünüyordu ama hissedilmiyordu. Işıkları Hogwarts arazisine küsmüş gibi, gökyüzünde bulutların arasından süzülüyor, ama Mathilda’ya ulaşmıyordu. Mathilda da güneşi umursamadı bu yüzden, gözlerini ileri dikti. Göl, rüzgarla birlikte nazlı nazlı dalgalanıyordu. Dışarıdan bakıldığında, derinliklerinde eğlenceli bir karmaşanın olduğu düşünülebilirdi. Su yaratıkları, karanın büyülü canlılarından gizli bir parti veriyorlardı belki de. Derinliklerine inmek mümkün olmasa da, göl o anda arazideki en davetkar yerdi. Yasak Orman’ın gölgesinin düştüğü kısmı bile bir nebze olsun zevk veriyordu izleyene. Hogwarts’a dönük kıyısındaysa çimler hafifçe sararmış, ağaçlar yapraklarının bir kısmını göle feda ediyordu yıllardır sularıyla beslenmenin minnettarlığıyla. Bir öğrenci bu ağaçlardan birinin dibindeydi, gitmeye hazırlanıyordu. Mathilda göl kenarına yaklaşırken öğrenci de Hogwarts’a yürümeye başlamıştı. Mathilda öğrenciyi tanımasa da öğrenciden gelen selama gülümseyerek cevap verdi. Şimdi etrafta kimseler yoktu. Mathilda büyük gölün kenarında yürümeye başladı, yavaşça süzülen dalgaların çizmelerine ulaşmaması için kafası yere dönük, sakınarak yürüyordu.

“Merhaba.”

Mathilda kaldırdı kafasını, kimle karşılaştığının farkında olamadığından biraz tereddütle, yüzündense kibar bir gülümsemeyi eksik etmeden cevap verdi:

“Merhaba.”

Hafızası pek iyi olmayabilirdi, ancak daha önce gördüğü birini hatırlayamayacak kadar da kötü değildi. Bu adamla daha önce tanışmadığından emin olunca ekleyiverdi sağ elini uzatarak:

“Mathilda Mythill. Sizi daha önce gördüğümü hatırlamıyorum.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://hogwartsekspresi.com/lejantlar-karakter-kartlary-f164/mat
Matthew John Worthing
Sihrin Uygunsuz Kullanımı Bürosu Başkanı
Matthew John Worthing


Erkek
Ruh hali : Akşamüzeri kısa bir yürüyüş Snrrn8
Mesaj Sayısı : 156
Yaş : 50
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 11845
Ekspresso Puanı : 0
Kayıt tarihi : 07/09/08

Akşamüzeri kısa bir yürüyüş Empty
MesajKonu: Geri: Akşamüzeri kısa bir yürüyüş   Akşamüzeri kısa bir yürüyüş Icon_minitimeC.tesi 04 Ekim 2008, 18:29

“Merhaba.”

Kadının karşılığını duyduğunda o kadar güçlü esmesini beklemediği rüzgâr yüzünü kamçılamıştı adeta. Kışlık pelerininin kapüşonunu öne doğru çekiştirdi. Kendi normal olmadığını fark edeli çok oluyordu ama böyle bir saat ve havada meslektaşının dışarıda ne yaptığını merak ediyordu. Her zamanki gereksiz merakı…

“Mathilda Mythill. Sizi daha önce gördüğümü hatırlamıyorum.”

Kendisini görmemesi doğaldı, yemek saatlerine pek uyuduğu söylenemezdi Matthew’un. Zaten okulun açılış şöleninde ve bir iki kez kahvaltıda görmüştü kendi de herhalde onu. Düşünürken her zaman yaptığı gibi kaşlarını çattı. Yaklaşınca kadını görmüş olsa da pek hatırlamıyor olduğunu fark etti. Herhalde uzağındaydı masada hep çünkü yakından, onu görse kolay kolay unutamayacağını düşünmüştü. Hâlâ bir karşılık vermediğini ve kadına garip bir ifadeyle baktığını fark edince toparlandı. Ender olarak biriyle konuşurken böyle olurdu. Aslında çok konuştuğu da söylenemezdi gerçi. Yine de, alışık olmadığı şekilde davranmıştı. Kendi kendine saçmalamaya başladığını fark edince hiç düşünmeden konuştu.

“Matthew Perry. Görmemeniz doğal, pek uğradığım söylenemez Büyük Salona. Kehanet Profesörüyüm.”

Sonuna kadar iyi gitmişti ama konuyla alakasız olarak kehanet profesörü olduğunu söylemesi çok garip olmuştu. Zaten yeterince garip bulunan bir profesörlük olduğu düşünülürse. Tebrikler… Gözlerini kadının yüzüne dikip alışık olduğu tepkilerden birini bekledi…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Mathilda Mythill
Slug & Jiggers Sahibesi
Mathilda Mythill


Kadın
Ruh hali : Akşamüzeri kısa bir yürüyüş Yeasj3
Mesaj Sayısı : 210
Yaş : 34
Kan statüsü : safkan
Galleon : 11995
Ekspresso Puanı : 0
Kayıt tarihi : 19/06/08

Akşamüzeri kısa bir yürüyüş Empty
MesajKonu: Geri: Akşamüzeri kısa bir yürüyüş   Akşamüzeri kısa bir yürüyüş Icon_minitimePaz 12 Ekim 2008, 21:39

“...Kehanet profesörüyüm.”

Mathilda istemsizce kıkırdadı. Saklamaya çalıştığı gülüşü, sesin daha da küçümseyici çıkmasına sebep olmuştu. Tabi bu etkide o anda ötmeye başlayan göçmemiş kuşların da etkisi vardı. Garip sessizliklerin verdiği o rahatsızlığa kapılmayarak hemen konuştu Mathilda:

“Sadece, hoş bir anımı hatırladım.” Dedi adama gülümseyerek. Ardından davetkâr bir şekilde elini ileri uzattı, yürümek istediğini ifade etmek için. Adamın yüzündeki o anlaşılamaz ifadeye uzun süre bakmak istemiyordu. Adımlarını izlerken, Bay Perry’nin de hemen yanından yürüdüğünü hissetmek yoktan bir güven duygusu yaratmıştı içinde. Az önceki biraz laubali hareketinin verdiği utançla kaldıramıyordu kafasını. Daha yeni tanıştığı bir adama böylesine garip bir hikâye anlatılır mıydı bilmiyordu ama vicdanını rahatlatmak için en azından bir mazereti olduğunu hissettirmeliydi. Derin bir iç çekişle başladı sözlerine, sanki sınıfta eğlenceli bir ders anlatır gibi:

“Hogwarts’tan mezun oluşumdan kısa süre sonraydı.” Kafasını kaldırıp kaçamak bir bakış attı Perry’ye. Bu beklenmedik başlangıç beklediği üzere şaşkın gözleri çekmişti üzerine. Yine de, her zaman kendi kafasında çıktığı zaman yolculuğunu dışa vurmanın getirdiği o uzun zamandır yaşanmamış rahatlık hissiyle, gözlerini Perry’den ayırıp göle dikerek devam etti. Sanki görebiliyordu o büyümek isteyen dalgaların arasında kendi gençliğini.

“Halam her zamanki aylık yemeklerinden birini veriyordu. Bizim için iyi ve şaşaalı bir yemek olsa da, halam için aylık uyarılarını sıralama dönemiydi.” Dedi gülüşü tüm yüzüne yayılırken. Bakışları yeniden Perry’nin yüzüne döndü. “O bir görücüydü, ama pek sık başarılı olmayan türünden.”

Halasının bir türlü gerçekleşmeyen sel uyarılarını, çıkılan yolculuklarda bir kurt adam tarafından ısırılma senaryolarını ve Bayan Penka Kubrat’ın, yani annesinin, gerçekte bir cadaloz olduğu hakkındaki tüm görüleri yanlış çıkmıştı. Ancak biri vardı ki son bir yılda Mathilda’yı üzerine düşünmeye itse de, kaçmanın bir yolunu bulmuştu. Şimdi bir başka kehanet uzmanıyla karşılaşınca bu anıyla da yüzleşmenin vakti geldiğini anlıyordu.

“Yemekten sonra, içkiler sıkıntıyla ardarda mideye indirilirken, Amelia Hala beni bir kenara çekti ve Hogwarts’tan ayrılışımın çok iyi olduğunu, daha fazla kalsaydım iyi bir saldırıya uğrayacağımı söyledi.”
Şimdi Mathilda’nın yüzü düşmüştü. Belirsiz bir öngörünün yaşanılan olaylara uydurulması, belki sadece beyninin bir oyunuydu. Beklenmedik kazalardan çok, önceden uyarılmayı tercih ediyordu bilinçaltı. Önlem almama aptallığını göstermek bile rahatlatıyordu kendini belki de. Geri kalanı azıcık yalan da olsa, anlatmaya devam etti.

“Ona, bana kimin saldıracağını sorduğumda, salonun uzak köşesinde ağabeyimle tartışan babamı gösterdi ve hepsinin babamın başının altından çıkacağını söyledi. Sözlerini tıpatıp yinelersem, ‘O ve onun o ucubeleri’... Tabi babam asla ne ucubelere, ne de gulyabanilere sahip oldu.” Dedi yüzü kızararak. Sonuçta karşılaştıkları ucube falan değildi. Bir grup sihirli yaratıktı. Ancak onun mesleği sihirli yaratıklarla uğraşmak ve çoğunlukla onların saldırısına uğramaktı. Bu yüzden, bu mesleği edinişinin sebebi babası olsa da, öngörü pek de başarılı sayılamazdı, en azından kanıtlanabilirlik açısından. Mathilda bu ilginç anıyı sonlandırmak için uygun bir cümle bulamayınca şaşkınca ekledi:

“Yani ben de Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörü’yüm.” Özür dilercesine gülümsüyordu adama. Adeti olmadığı üzere çok konuşmuştu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://hogwartsekspresi.com/lejantlar-karakter-kartlary-f164/mat
Matthew John Worthing
Sihrin Uygunsuz Kullanımı Bürosu Başkanı
Matthew John Worthing


Erkek
Ruh hali : Akşamüzeri kısa bir yürüyüş Snrrn8
Mesaj Sayısı : 156
Yaş : 50
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 11845
Ekspresso Puanı : 0
Kayıt tarihi : 07/09/08

Akşamüzeri kısa bir yürüyüş Empty
MesajKonu: Geri: Akşamüzeri kısa bir yürüyüş   Akşamüzeri kısa bir yürüyüş Icon_minitimePtsi 27 Ekim 2008, 22:26

Kadının küçümseyen kıkırtısı beklediği bir tepki de olsa garip bir biçimde incitmişti Matthew'u. Karşıdan garip tepkiler almak alışıldıktı ama genellikle serseme çevirmezdi karşısındakiler onu. Oysa az önceki saçma cevabının da kadının gülüşündeki ince küçümsemeden incinmesinin nedeni de aynıydı. Daha önce karşılaştığı tüm kadınlardan daha güzel olduğunu düşündüğü birinin küçümseyen kıkırdaması farklı bir etki yaratıyordu. Kadının yanında yürümeye başladığında kızardığını hissettiği yüzü nedeniyle başını öne eğmişti. Bir yandan son söylediklerini düşünüyordu. Hoş anı ha? Belki çok kötü durumda değildi. Ama belki az önceki düşüncelerinin etkisiyle belki de kafasını kaldırırsa bir şey söylemek zorunda kalacakmış gibi hissettiğinden başını eğmiş yürüyordu sadece… “Hogwarts’tan mezun oluşumdan kısa süre sonraydı.” Sessizliği aniden bozan Mathilda’nın konuya girişi bir süre boş boş bakmasına neden olmuştu. Hogwarts’tan mezun oluşumdan kısa süre sonraydı ne? Cevabı onu hiç bekletmeden geldi.


“Halam her zamanki aylık yemeklerinden birini veriyordu. Bizim için iyi ve şaşaalı bir yemek olsa da, halam için aylık uyarılarını sıralama dönemiydi. O bir görücüydü, ama pek sık başarılı olmayan türünden.” Yüzünde acı bir gülümseme belirdi. Kehanete bu kadar garip bakılmasına hep bu tür insanlar neden oluyordu. Bir kere şans eseri bir şey bilip görücüyüm diye dolaşanları çok görmüş, ama hiçbir seferinde gerçekten geleceği görebilen bir tanesine rastlamamıştı. Kadının bakışlarını üzerinde hissetmesiyle yine garip bir duyguya kapıldı. Anının devamının gelmesi bunun hakkında daha fazla düşünmesini engellediğinden minnettardı.

"Yemekten sonra, içkiler sıkıntıyla ardarda mideye indirilirken, Amelia Hala beni bir kenara çekti ve Hogwarts’tan ayrılışımın çok iyi olduğunu, daha fazla kalsaydım iyi bir saldırıya uğrayacağımı söyledi. Ona, bana kimin saldıracağını sorduğumda, salonun uzak köşesinde ağabeyimle tartışan babamı gösterdi ve hepsinin babamın başının altından çıkacağını söyledi. Sözlerini tıpatıp yinelersem, ‘O ve onun o ucubeleri’... Tabi babam asla ne ucubelere, ne de gulyabanilere sahip oldu.”

Anısını sonlandırırken kadının yüzünün kızarması çok garip gelmişti Matthew’a. Gerçi anlatılanın son bölümünü, kehanetle ilgili bölümü yarım yamalak dinlemişti ama yine de aklına bir neden gelmemişti. “Yani ben de Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörü’yüm.” Kadının gülümsemesi son söyledikleri sayesinde kafasını kurcalamamıştı. Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörü. Okula geldiğinden beri gözü olan dersin, bir gün profesörünün yerine geçmeyi umduğu dersin kendi dönemindeki yaşlı profesöründen olsa gerek yaşlı biri tarafından verilmesi gerekirmiş izlenimine kapılmıştı her zaman. Zihnindeki tablonun kadını görüntüsüne ne kadar ters düştüğü düşüncesiyle ilk defa içten bir şekilde gülümsedi. Daha sonra açıklama yapar gibi konuştu. “ Aslında kehanet ile uğraştığım söylenemez. En nefret ettiğim derslerden olduğunu hatırlıyorum Hogwarts’ta. Sihirli Yaratılarla ilgili çalıştım yakın zamana kadar. Hogwarts’ta bir profesörlüğün boş olduğunu duyduğumda Sihirli Yaratıkların Bakımı olmasını ummuştum. Ve kafamdaki Sihirli Yaratıkların Bakımı profesörü tablosu öğrencilik dönemimdeki yaşlı profesörüme benzeyen bir adamdı. Sihirli Yaratıkların Bakımı profesörünün şey biri olmasını beklemiyordum…” Duraksadı. Nasıl biri olmasını beklemiyordu? Güzel? Genç? Birçok yanıt geliyordu aklına ama en az risk taşıyacak olanı tercih etti. “… Genç biri.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Akşamüzeri kısa bir yürüyüş
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Mantar Pano :: RPG İçi Sayfalar-
Buraya geçin: