Amortentia Cécile Derwent Emekli Cadı
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1343 Yaş : 32 Kan statüsü : Safkan Galleon : 13572 Ekspresso Puanı : 24 Kayıt tarihi : 26/08/06
| Konu: 1. - 2. - 3. Sınıflar ~ Aritmansi ve Sayıların Anlamları C.tesi 04 Ekim 2008, 16:02 | |
| Öncelikle tıklayınız. Kasım ayının ortalarında, soğuk ve kasvetli bir gün. Şatonun pencere pervazları bembeyaz karla örtülmüş. Öğrenciler gözlerinde mahmur ifadelerle derslerde çaktırmamaya çalışarak uyukluyorlar. Aritmansi dersini ilk üç sınıfa seçmeli olarak veren ve sadece bir temel atan Amortentia, perşembe gününün bu ilk saatinde sayıların anlamlarını işlemeyi düşünüyor.
Profesör sınıfta bulunmamaktadır. Giriş rp'lerini bırakınız. | |
|
Lyra Helen Varens
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 53 Yaş : 30 Kan statüsü : Safkan !!! Galleon : 11896 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 12/08/08
| Konu: Geri: 1. - 2. - 3. Sınıflar ~ Aritmansi ve Sayıların Anlamları C.tesi 18 Ekim 2008, 17:06 | |
| Güneş'in yüzünü göstermemesi, Lyra'nın içini feci şekilde bunaltmaya başlamıştı. Sürekli kapalı bir hava, soğuk günler ve karın yağışı... Neşeli bir günün ilk belirtisi olarak Güneş'in doğuşuna alışmış birisi için, kasvetli bir güne uyanmak gerçekten kötü bir durumdu. Öyle ki, yorganına sıkı sıkıya sarılmış bir halde yatmasına karşın hâlâ vücudunun üşüdüğünü hissedebiliyordu Lyra. Yatağının yanında bulunan, ahşap, dikdörtgen biçimli ve tozlanmış masadaki küçük saatine bir göz attı. Derslerin başlamasına çok fazla bir zaman kalmamıştı. Bu soğukta her ne kadar kalkmak istemese de, daha fazla tembellik etmenin bir mânâsı da yoktu. Sonuçta uykusu dağılmış bir vaziyette, yatağında doğruldu ve cüppesini bir an önce giymek için sandığına yöneldi. Yatmadan önce çıkardığı cüppesi, uçları hafiften kırışmış bir vaziyette onu bekliyordu.
*****
Büyük Salon'a doğru ilerlerken, önceki kadar üşümediğini düşünmeye başlamıştı. Hatta ayaklarına geçirdiği, yünlü kumaştan yapılma, annesinin yeni aldığı ve Lyra ne kadar koymak istemese de sandığını bir köşesine sıkıştırdığı çorabı, çok iyi bir şekilde ayağını ısıtmasını sağlamıştı. Hatta biraz fazla bile ısıtmış olduğu söylenebilirdi... Birkaç Gryffindor öğrencisinin birbirleriyle neşeli bir şekilde şakalaştığını görüyordu, Hufflepuf'lı birkaç kız ise ellerinde bir kitapla fısıldaşıp duruyorlardı. Çevresini izlemekten büyük bir keyif alan Lyra, Büyük Salon'a vardığında Ravenclaw masasını umduğundan daha dolu buldu. Uç köşelerin birini tercih ederek yerleşti ve önüne aldığı sosisleri yavaşça yemeye koyuldu. Yukarıdan gelen kanat sesleriyle, ani bir umutla havaya baktı. Ailesinin baykuşuna benzer bir baykuşu göremiyordu. Zaten neden kendisine bir şey gelmiş olsundu ki? Boğazından geçen son bir ekmek dilimini de bitirdikten sonra ayağa kalkarak yürümeye başladı. O günün ilk dersi Aritmansi'ydi ve sınıfa biraz erken gitmenin yararlı olacağını düşünüyordu nedense...
Aritmansi dersi Lyra için tamamen karışıklıktan ve meraktan ibaretti. Karışıktı çünkü, içinde sayı bulunan çoğu şeyi karışık olarak tanımlard Lyra. Meraktan ibaretti çünkü, bu dersi daha önce hiç işlememişti ve bu dönem nasıl bir ders olduğunu merak ederek bu derse kayıt olmuştu. Şimdi de göreceği ilk Aritmansi dersinin merakı içindeydi. Sınıfın kapısı koridorun sonundan görülebiliyordu. Adımlarını biraz daha hızlandırarak, sınıfa doğru ilerledi. Kapının kolunu çevirdiğinde gelen ince bir sesle, içeri girdi ve kapıyı tekrar kapattı. Pencereye yakın bir yere oturmak istiyordu ve arkalardan boş bir yeri gözüne kestirerek oraya yerleşti. Çantasından hiçbir şey çıkarmadan öylece bekleyecekti profesörün gelmesini.
Sınıfta kendisinden başka birkaç kişi daha vardı ve hepsi sıralarına yaslanmış bir şekilde uyukluyorlardı. Yüzünde hafif bir tebessümün belirmesine sebep olmuştu sınıftakilerin bu hâli. Sırıttığını kimsenin görmesini istemediğinden, kafasını pencereden dışarı çevirdi. Hogwarts arazisi, bembeyaz örtünün arasında muhteşem bir görüntüye sahipti. Ağaçların dallarına düşen kar taneleri ise bu beyaz örtüyle uyum sağlayan hoş bir görüntüye olanak veriyordu. Birkaç baykuş havada ilerliyorlardı ve yavaş yavaş nokta biçimini almaya başlamışlardı. Bekçi kulübesinin çatısında biriken kar ise sanki evi yer altına gömecekmiş gibi bir izlenim bırakıyordu. Manzara gerçekten çok güzeldi böyle... İnsana huzur ve rahatlık hissi veriyordu kış aslında. Ama Lyra'nın içinde bir burukluk oluşturuyordu böyle havalar. Kafasını, masanın üstünde birleştirdiği ellerinin arasına koyarak hem dışarıyı izlemeye devam ediyor, hem de sınıfın dolmasını ve profesörün derse girmesini bekliyordu... | |
|