Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  EkspresEkspres  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Evanna Eovyn About

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Laryssa Evelyn Aéryll

Laryssa Evelyn Aéryll


Kadın
Ruh hali : Evanna Eovyn About 44692542ju9
Mesaj Sayısı : 28
Yaş : 30
Kan statüsü : PureBlood^^
Galleon : 11972
Ekspresso Puanı : 0
Kayıt tarihi : 02/07/08

Evanna Eovyn About Empty
MesajKonu: Evanna Eovyn About   Evanna Eovyn About Icon_minitimePtsi 27 Ekim 2008, 20:09

İsim: Evanna Eovyn About
Cinsiyet: Cadı
Sihirsel Soy: Safkan
Asa: -


Fiziksel betimleme:
Laryssa'nın saçları, uzun, düz ve parlaktır. Sarı-kahverengi tonlarında olan saçlarını genelde açık bırakır ve omuzlarına düşer. Çok fazla zayıf olmamakla beraber güçlü bir yapıya sahiptir saç telleri. Gür bir yapısı vardır. Teni saçlarıyla uyum içindedir. Beyaz bir tene sahip olduğundan dolayı hem kahverengi hem de sarı renkli saça kolaylıkla uyum sağlar. Her ne kadar beyz olsa da, güneşten çok fazla etkilenmez.
Gözleri hafiften çekiktir. Kirpikleri fazla uzun olmsa da, kısa sayılmaz. Göz rengi ela-kahverengi tonlarındadır. Işığa çıktığında ela renk belli olur. Karanlık ve güneşsiz ortamlarda da kahverengi görünür. Yeteri kadar uzun boyludur ve zayıf sayılabilir. Bu zayıflık ona narin bir hava katar. Uzun olması da asil bir görüntü oluşturur. Spor şeyler giymekten hoşlanır ve fazla süsü sevmez.


Kişiliği:
Laryssa, umursamaz bir yapıya sahiptir. Kendisi hakkında düşünülen, söylenilen herhangi bir şeyi önemsemez. Onun için önemli olan, kendi düşündükleri ve yaptıklarıdır. Bu umursamazlığı her şeyi son ana bırakmasına yol açmıştır. Kendisine verilen bir sorumluluğu anca, son günü yerine getirmeyi huy edinmiştir. Bu huyu nedeniyle de zor durumlara düştüğü olmuştur. Laryssa aynı zamanda geveze birisidir. Konuştuğu zaman zor susar. Öyle ki, bazen boş konulara girdiğini fark ederek susmaya çalışır. Konuşmak onun temel ilkeleri arasındadır. Konuşan, düşüncelerini açıklamaktan çekinmeyen insanları sever.
Arkadaş canlısı olmakla beraber, zor güvenir. Seçicidir de. Eğer bir kişiyle gerçekten arkadaş olmayı başarabilmişse, o kişiyle gerçekten çok iyi anlaşmışlar demektir. Adalete önem verir, fakat kendi çıkarlarını göz önünde tutmaktan da geri kalmaz. Yalnızlığı sever ama bir yere kadar... Sürekli yalnızlık ona göre değildir. İnsanlar gerektiğinde yalnız kalabilmeli, düşünmeye vakit ayırmalıdır. Cesur olmayı da başaramaz. Korktuğu ve çekindiği şeyler oldukça fazladır. Öyle ki karanlık bunların başında gelir. Affedici bir yapıya sahip olmakla beraber, kindar olduğu zamanlara da rastlanabilir. Kendisine yapılan sırt çevirmeleri unutamaz ve kindar bir kişiliğe bürünür onlara karşı. Sır tutmak onun işidir ve gizemli şeyleri pek sever. Gizemliliği sevse de tehlikeden hoşlanmaz. Çoğu kez 'Bana dokunmaya yılan bin yaşasın' dediği de olur.
Mutlu olmayı becerebilir kolaylıkla. Ancak sürekli gülümseyemez. Özellikle yapmacık şeylerden hiç hoşlanmaz ve bir insan taklitçi ise o kişi ile ilgili kötü fuyguları uzun süre değişmez. Bulmacalara, bilmecelere ve mantık sorularına karşı büyük ilgisi vardır. Gerek büyücü satrancı, gerekse Muggle bulmacaları, bilmeceleri onun ilgi alanına girer. Hayattaki en büyük zevklerinden birisi de yemek yemektir. Abur-cubur, çikolata, pastalar hayallerini süsler... Aritmansi dersini ve Bitkibilim ilgisini çeken başlıca derslerdir. Bu derslerdeki başarıları diğerlerine göre daha iyi durumdadır. Muggle Bilimleri onun için sıradan bir derstir. Sihir Tarihi ve Astronomi derslerini ise hiç sevmez. Bu dersler ona her ne kadar işkence gibi gelse de, seçtiği dersler arasında vardır çoğu kez.
Tembeldir ve çalışmayı sevmez. Hazırcılık onunla bütünleşmiş bir kavramdır. Her ne kadar tembel olsa da hırslı bir kişiliğe sahip olması onun bu tembelliğini çoğu kez örtmeye yetmiştir. Ukalalığı hiç sevmese de, gevezelik yaparken kendisinin de ukalalık yaptığı olur. İnsanları sever ve büyücü/Muggle ayrımı yapmaz. Ancak hayvanlarla arası pek iyi değildir. Balıklar, atlar ve kediler dışında... Diğer tür hayvanları bir türlü sevemez ve onlardan korkar. Aynı zamanda, bir görüşü yanlış olduğunu anlasa da sanki doğruymuş gibi savunmaya devam eder. Ailesi onun için vazgeçilmezdir.


Ailesi ve yaşamı:
Laryssa; annesi ve babası büyücü olan bir aileden gelmektedir. Babası Almanya'nın ender safkan ailelerinden birisindendir. Annesi ise Rus, safkan bir ailedendir. Babası, Sihir Bakanlığında çalışmakta, annesi ise Beaxbatouns'da okumuş ve şu anda bir büyücü gazetesinde köşe yazarı olarak görev yapmaktadır.
Babaannesine çok düşkündür Laryssa. Özellikle dedesinin ölümünden sonra, babaannesine karşı düşkünlüğü daha da artmış, onunla daha fazla ilgilenmeye başlamıştır. Anneannesi, Laryssa daha doğmadan önce bir trafik kazasında ölmüştür.


Örnek RP:

O gün diğer günlerden farklıydı Hélén için. Bir kişi tarafından uyandırılmamış, kötü bir talihsizlik yaşamamış ya da derse geç kalmış olup da, acele ederek cüppesini giyinmeye çalışp aynı anda yürümeye çalışmamıştı… Bu gün güneşin parlak, sarımsı ve fazla sıcak olmayan ılık parıltılarıyla beraber esneyerek uyanmıştı. Her ne kadar tekrar uyumaya çalışsa da bu istediği olmamış ve gözü açık bir şekilde yatağından kalkmıştı. Günün tüm zorlukları dağ gibi belirmeye başladı gözünde… Dersler, yığınla ödevler, gereksiz bir dolu şey daha… Ayaktayken yüzünü buruşturdu bu düşüncelerle. Ardından bir sinek savarmış gibi ellerini sağa-sola sallayarak bu düşünceleri aklından geçiştirmeye çalıştı. Sandığına doğru ilerledi. Cüppesi kırışmış bir vaziyette onu bekliyordu. Hélén buna da aldırmamayı tercih etti. Her zamanki dağınık hallerinden sadece, ufak tefek olanlarından biriydi. Pek özensizce yerleştirmiş olduğu cüppesini, y,ne pek bir özensizce üzerine atıverdi. Eteklerinin kırışıklarını biraz da olsa düzeltmeye çalışmıştı ama beceremeyince, saçlarını düzeltmek için lavaboya gitti. Düz, sarı, yumuşak saçları, her zaman uyandığında olduğu gibi elektriklenmişti. Lavaboda elini ve yüzünü yıkadıktan sonra, saçlarını da düzeltti. Aynaya bir gülümseme atmaya çalışmıştı ama, gülümsemekten başka her şeye benzemişti bu. En sonunda sinirli bir ifadeyle lavabodan dışarı çıktı. O günkü işlerinden birisi aklına gelmiş ve aceleyle koridorlardan geçmeye başlamıştı bile. Evet… Önemli işi vardı gerçekten de. En sonki aldığı bir mektupta, ailesinin kendisine bir şey göndereceği yazılıydı. Tarihse bugünündü… Nasıl olmuşsa Hélén’in aklından uçup gitmişti bu. Hélén heyecanlanmıştı. Ailesi ona bir şey gönderecekti evet ama bu ne olabilirdi ki? Bundan bahsetmemişlerdi işte. Büyük ihtimalle kahvaltıda gelen baykuşlardan birisi kendine ait olacaktı ve merak ettiği şey nihayet onun olacaktı. Büyük Salon’a vardığında kalabalığın olmadığını gördü. Kafasını havaya dikti ve ela gözlerini iyice açarak kontrol etti. Ama baykuşlar henüz gelmemişlerdi. Hélén ifadesiz bir yüzle Hufflepuf masasına oturdu. Rahatça, mızmız bir şekilde kahvaltısını yapmaya başladı. Ağzına attığı büyük bir kazan pastası, var olan iştahını daha bir arttırdı. Karnının biraz olsa da doymuş olunca, etrafını izlemeye başladı. Artık yavaş yavaş dolmaya başlayan Büyük Salon’da, uğultular da yükseliyordu. Bir an sonra, havadan gelen kanat seslerini duydu Hélén. Kendisine doğru uçan bir baykuş, yalpalayarak önünde durdu. Gri, üzerinde siyah benekler vardı. Bu Fewell’di. Babasının yaşlı baykuşu. Birkaç defa başını okşadı ve kadehindeki sudan önüne koydu baykuşun. Uzun yoldan geliyordu ve belli ki susamıştı. Şapırtılı birkaç sesi dinledikten sonra baykuşun ayağında bağlı olan paketi çözmeye başladı. Fazlaca büyük bir şey değildi ama yine de heyecan yaratmayı başarmıştı. Paketi yırtarak açınca, içindeki saati gördü. Bu saati, geçen yaz ailesiyle gittikleri Diagon Yolu’ndaki bir dükkanda görüp çok beğenmişti. Sihirli bir saatti elbette. Ama ailesi o seferde almamışlardı. Hélén bunu görünce o kadar mutlu oldu ki herkesin dersliklere doğru gittiğini bile uzun süre fark edemedi. Fark ettiğinde ise saati çantasının boş bir köşesine özenle yerleştirdi ve günün ilk dersi İksir dersliğine doğru, zindanların yolunu tuttu.

İksir dersini sevmiyordu. Çok fazla karışık ve zor geliyordu Hélén için. Bu güne kadar İksir derslerinde ne çok kötüydü ne de çok fazla iyi. Ama iksir en önemli derslerin başında gelen az derslerden birisiydi. Zindanın kapısında durdu. İçeriden çok fazla ses gelmiyordu. Profesör içeride olabilirdi demek ki. Yavaşça içeri girdi. “Günaydın, Profesör” diyerek arka sıralara doğru yöneldi. İksir dersinde arkalar en iyi yerlerdi Hélén’e göre… Yeni aldığı iksir kitabını çıkararak, masasının üzerine attırdı. Tüy kaleminin ucu kırıldı kırılacaktı. Bu yüzden özenle kitabının üzerine yerleştirdi. İksir malzemelerini de çıkardıktan sonra sınıfın yavaş yavaş dolmasını izledi. Profesör asasıyla ufak bir hareket yapmıştı ve tahtada yazılar belirmişti.

'Christina Adrianna Carlisle

İksir Profesörü'


Ardından, tekrar masasındaki okuduğu şeye dönerek, okumasını sürdürdü. Sınıfa mızmız bir şekilde gelen öğrencileri gördükçe sinirlenmeye başlıyordu. Artık sıkılmaya başlıyordu beklemekten. Hiç sevmediği İksir dersini bir an önce işlemek, ne gerekiyorsa yapmak istiyordu. Fazla beklemek Hélén’e göre değildi. İksir kitabının kapağını isteksizce kaldırdı. ‘Kanguru derisi, örümcek bacağı…’ Unutturma iksirinin yapımı için gerekli malzemelerdi bunlar. Hélén içinde bir iğrenme belirtisi geçirerek kapağı tekrar kapattı. Anlaşılan bu sefer profesör derse başlayacaktı. Sınıfa göz gezdirmeye başlamıştı ve konuşmaya hazırlanıyor gibi görünüyordu. Birkaç dakika sonra katı bir ses tonuyla konuşmaya başlamıştı profesör.

-'İkinci dersinize hoşgeldiniz. Zaman kaybetmeden söyleyeceğim iksirleri yazarsanız iyi edersiniz çünkü tahtaya herhangi bir not yazmayacağım. Dersimde konuşanlar için söylüyorum..'

Burada kendisinden birkaç sıra önde oturan kızlara bakmıştı profesör ve onlara belirli bir süre dikkatlice baktıktan sonra devam etti:

'Kaçıranlar için bir daha tekrarlamam.. İfrit beyinliler için de tabii ki.'

Evet… Profesör, Hélén’e göre bir İksir profesörüydü tam anlamıyla. Katı, disiplinli ve kuralcı… Hélén ‘ifrit beyinliler’ tanımını çok sevmişti. Bunu sevmediği, hoşlanmadığı kişiler karşısında bolca kullanacaktı. İçinden profesöre teşekkür etti ama profesörün de dediği gibi dersi kaçırırsa, tekrarlanmazı konu… Pür dikkat dinlemeye başladı kadını. Profesörün bir asa hareketi yapmasıyla birlikte, havada kağıtlar ve kum saatleri belirmişti. Anlaşılan bu kağıtlar iksir listeleriydi. Hélén yapılacak iksirlerden, 4. sınıf olanının malzemelerini hemen not almaya başladı. Tüy kaleminin ucunun kırılmasından aşırı derece korkuyordu. Neyse ki listeyi tamamladığında, tüy kalemi hala sağlamdı. Ama parşömeninin üzeri mürekkep lekeleriyle dolmuştu. Profesör o sırada konuşmaya başladı:

-'Tam bir saatiniz var. Yaratıcı olun ve İksir Dalının büyüsü içinde kaybolun..'

Hélén bir saatte bir aşk iksirini nasıl hazırlayacağını düşünmeye başlamıştı ki bunu bile düşünmeye fırsatı olmadığını anlayarak, parşömenindeki malzemeleri okumaya başladı hemen.

“2 adet meyan kökü
3 adet kırmızı renkli-siyah benekli kurbağa bacağı
1 damla Griffin kanı
1 damla Hipogrif yumurtası akı
+ kendinizden ekleyeceğiniz bir iksir malzemesi”


Hemen, iksir dolabına doğru hızlıca yürümeye başladı. Meyan kökünü, kurbağa bacağını ve Hipogrif yumurtasını ellerinde zorla taşıyarak, masasına yöneldi tekrar. Evet… Şimdi yapıma gelmişti. Kitabından yararlanmayı umarak sayfaları acele ederek karıştırmaya başladı. ‘Aşk iksiri… Aşk iksiri… Nerede bu? Aşk, aşk… Hah! Tamam işte buldum’ Yapımı zor görünüyordu. Çok feci şekilde karışık formüller içeriyordu. ‘Meyan köklerini keserek bir köşeye koyun’ Hemen eline aldığı çakı ile 2 adet meyan kökünü kesmeye başladı. Aynı kesitte olmaları için çaba sarfediyordu. Çakının elini kesmemesi için gösterdiği çaba ise apayrıydı zaten. Kestikçe, meyan köklerinden sıvı akıyordu. Bu sıvıları bir kaseye koydu.Kestiği kökleri de masasından bir bölüme koydu. ‘Hipogrif yumurtasını, uç bölümünden delerek, akını da bir kasede toplayın’ Hemen, orta büyüklükteki Hipogrif yumurtasını kaptı ve yine çakısıyla ucuna biraz sertçe dokundu. Ucunda beliren delik henüz çok küçüktü. Birkaç kez daha denedi ve sonunda yeterli büyüklükte bir açık oluştu. Tepe aşağı tutarak akını da kaseye boşalttıktan sonra, kazanının altını yaktı ve malzemeleri eklemeye başladı. Önce kestiği meyan köklerini kazana attı, üzerine meyan köklerinden akan yapışkan sıvıyı da boşalttı. Biraz bekledi. Beklerken kazanın yanında durmaktan terlemişti. Bu iş gerçekten de zordu. ‘Birini kendime aşık etmek için bu kadar zorluğu hayatta girmem’ diye düşündü Hélén. Meyan köklerinin yavaşça istenilen düzeye geldiklerini gördü ve üzerine Griffin kanını dökmesi gerektiğini saptayarak, masanın diğer ucundaki, eski, sarı şişeye doğru ilerledi. Eline aldığı şişe çok kötü kokuyordu. Hélén nefesini tutmaya çalışarak kazanının yanına geldi ve şişeden 1 damla kazana boşalttı. Ardından da şişeyi tekrar o uç köşeye götürdü ve bıraktığı an hızla kazan doğru ilerledi. Hızlı hızlı nefes almaya başladı. O kötü kokuya dayanamamıştı. Şimdiki yapacağı şeyse kurbağa bacaklarını iksire ilave etmekti. Bir köşede duran kurbağa bacaklarını aldı ve iğrenerek onları inceledikten sonra kazana doğru savurdu. Eline aldığı uzun gümüş kaşıkla iksiri 3 kez saatin tersi yönünde karıştırdı. Kahverengi tondaydı iksir henüz. Oysaki kitapta açık kırmızı olması gerektiği yazıyordu. Hélén hoşnutsuzlukla yüzünü buruşturdu. Galiba olmayacaktı. Umutsuzluk çökmüştü ama yine de iksiri bitirmeliydi. Moralinin bozulmasına aldırmadan Hipogrif yumurtası akını yavaş yavaş kazana akıttı. Yumura akı kahverengi tonu daha da arttırmıştı. Hélén ağlayacak dereceye geldi. Olmuyordu işte… Çabalamıştı ama olmuyordu. Kitaba baktı takrar. 3 defa saat yönünde karıştırması gerekiyordu. Gümüş kaşıkla tekrar karıştırdı. Gözlerine yayılan sıcak hava, gözlerinden yaşlar akmasına neden olmuştu. İksirin hala bitmediğini gördü o sırada. ‘Kendinizden ekleyeceğiniz bir iksir malzemesi…’ Hélén düşünüyordu. Ama gözerinden yaşlar hala akıyordu. ‘Aşk için uygun bir malzeme… ‘Hélén hadi! Ne olabilir… Düşün ve yaratıcı ol biraz’ diye geçiriyordu aynı zamanda içinden. ‘Buldum!!!’ diyerek yerinde döndü. Kazanına doğru eğildi. Oradan yayılan sıcak hava gözlerinin yaşarmasına neden oluyor ve gözyaşları akıyor da akıyordu… Kazana akan göz yaşları iksirin kırmızı renge dönmesini sağlamıştı. Hélén yeterli olduğunu düşünerek, kazanın üstünden çekildi. Terlemişti ve gözleri ıslanmıştı. İçinden ‘Evet… Aşık olanlar hem mutlu olduklarında, hem de üzüldüklerinde gözyaşı döküyorlar. O zaman gözyaşı, aşkı ifade ediyor..’ dedi. Profesörün masasındaki kum saatine baktı. Çok az kum kalmıştı. Hemen kaşıkla tekrar karıştırmaya bşladı. 3 kere daha saat yönünde çevirince iksir bitiyordu. Karıştırma işi de bittikten sonra, profesör masasından kalktı ve öğrencilere iksirlerinden belli bir miktar doldurup masasına bırakmalarını söyledi. Hélén bir şişeye, gümüş kaşığıyla iksirden koydu ve çantasını da koluna atarak, profesörün masasına ilerledi. İksirini özenle yerleştirdi ve sınıftan hızlı adımlarla çıktı…


Not=Bir başka sitede yaptığım iksir dersi RP'sidir.


En son Evanna Eovyn About tarafından Salı 28 Ekim 2008, 13:57 tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Elizabéth Adrianna Malfoy
Perfect Li(f)e Yazarı
Elizabéth Adrianna Malfoy


Kadın
Ruh hali : Evanna Eovyn About Heyup7
Mesaj Sayısı : 1443
Yaş : 36
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 12565
Ekspresso Puanı : 41
Kayıt tarihi : 15/02/08

Evanna Eovyn About Empty
MesajKonu: Geri: Evanna Eovyn About   Evanna Eovyn About Icon_minitimePtsi 27 Ekim 2008, 20:29

4. Sınıf Slytherin

* Binana karar verirken biraz zorlandım fakat en uygunu bu sanırım.

Bu arada ne rastlantıdır ki bendeniz Christina A. Carlisle oluyorum xD Rütben en kısa zamanda verilecektir, iyi Rp'ler ^^
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwartsekspresi.com/lejantlar-karakter-kartlary-f164
 
Evanna Eovyn About
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Mantar Pano :: RPG Dışı Sayfalar-
Buraya geçin: