Kesik kesik soluyan birisi gıcırdayan kapıyı hızla açtı ve sendeleyerek içeri girdi.Sağ eliyle karnını tuttuğu yerden kan damlıyordu.Sol elinde ise altın bir ölümyiyen maskesi vardı.Biraz sonra maske siyah dumanlar bırakarak yok oldu.Dennise'in kıvırcık saçları
yüzüne dağılmış,kapşonunun altından biraz dışarı çıkmıştı.Ahşap döşemeleri
sert adımlarla geçerek ilerdeki merdivenlerden aşağı indi.Canı çok yanıyordu.Bir yandan sol eliyle taş duvarlara tutunarak aşağı iniyor biryandan da acıdan inliyordu.Nihayet aşağı kattaki mahzene vardı.Kendini şöminenin yanındaki koltuğa attı.Etrafına
bakındı.Hiç kimse yoktu. Yapayalnızdı. Ona yardım edecek kimse yoktu..Halsizce asasını çekip şömineye doğrultu.Sessizce mırıldanıp alevlerin şömineye ulaşmasını sağladı.KAfasını geriye atıp nefes almaya çalıştı.Bir süre düşündükten sonra gözü ilerdeki dolaba takıldı.Mutlaka işine yarar bir panzehir olmalıydı mutlaka.Yoksa acıdan ve kan kaybından
ölecekti.Koltuğa tutunarak yavaşça ayağa kalktı ve kalkar kalkmaz da başı döndü.Hemen koltuğa tutundu.
"Kahretsin!"
Birkaç saniye öyle durduktan sonra yavaşça ve sendeleyerek zorlukla dolaba gitti.Kapağınıaçıp içindekileri karıştırmaya başladı.Boş ve işine yaramayan şişeleri dışarı fırlatıyor,dolabı talan ediyordu.Sonunda alt raflardan birinde bir geyik otu buldu.Hemen şişeyi kaptı.Tam dolabın kapağını kapatacaktı ki gözüne mor bir şişe çarptı.Bu bir kan
iksiriydi.Onu buraya Dennise getirmişti.Nasıl da unutmuştu bunu"! hemen onu da aldı
ve yavaşça tekrar koltuğa oturdu.Önce kan iksiri şişesinden bir kaç yudum aldı.Biraz bekledikten sonra geyik otu özünün kapağını titreyen ve kan içindeki elleriyle açtı.Cüppesinin kesilmiş olan yerini el yordamıyla buldu.Sağ alt karın boşluğuydu.Hemen geyik otunu oraya döktü.Geyik otu özü yaraya değer değmez Dennise acı bir çığlık
attı.Sanki yeniden aynı büyü kendisine yapılmış gibiydi.Kafasını geriye
attı.Kollarını yana açarken iki şişede elinden kayıp yere düştü.Bir kaç saniye sonra daha iyi gibiydi ama hala yara çok acıyordu.Biraz sakinleşmeye çalışarak olanları düşünmeye başladı.
Diagon yolunun gece teftişi Dennise'teydi.Şu aralar yoldaşlığın o civarlarda bir işler çevirdiklerini biliyorlardı ve sürekli orda devriye geziyorlardı.Bu gece koruma biraz azdı ve Dennise devriyedeydi.Oliverder'ın aşağısına doğru ilerliyordu ki karşısına üç
kişi çıktı.Dennise'in altın maskesi anında yüzünde belirirken onların kim
olduğunu anlamaya çalışıyordu.Birini Hogwarts'tan tanıyordu ve yoldaşlıkta olduğunu biliyordu.Yıldırım hızıyla asasını çekip onlarla duello etmeye başlamıştı.Ama üç kişi oldukları için hepsiyle baş edemiyordu.Ne büyük bir şanssızlıktı.Nasıl tek başına gezerdi!.Şimdi düşündükçe kafayı yiyordu.Yanında biri daha olsa onları halledebilirdi.Yarasına
baktı.Kimin yaptığını bile görememişti.Ama her kim ise Sectumsempra'yı biliyordu.Onlarla baş edemeyeceğini anlayınca tek çare olarak kaçmıştı.Bu halde eve gidemezdi.Büyükannesi onu görürse olacakları tahmin bile edemezdi.Gelebileceği tek yer burasıydı.Ama burda da şuan ona yardım edecek hiç kimse yoktu.Gözlerini kapattı.Bu bir
kabustu.Karargahta herzaman birileri olurdu.Elinden gelen bütün tedbirleri almıştı ama yeterli olamayabilirdi.Yarasına baktı.Biraz kabuk bağlamıştı ama altından ince ince kan sızıyordu.Bu demekti ki yeniden kanamaya başlayacaktı.Elbisesinin kollarını sıyırdı.Kollarında derin çizikler oluşmuştu.Ellerinin üstüne kadar iniyordu.Yeniden düşünmeye başladı.St.mungo'ya gidemezdi. Yoldaşlıktakiler anında bulurlardı
onu.Yaraladıklarını biliyorlardı.En azından etraf sakinleşene kadar
burdan çıkmamalıydı.Ama önce bu yarasını bir şeylerle sarmalıydı.Acıyla inleyerek zorlukla yerinden kalktı.Az önce kapakları açık olan dolaba yeniden gitti.Yavaşça eğilip alt kapağı açtı.Sargı bezleri gözüne çarpınca derin bir nefes aldı.Onları alıp yeniden ayağa kalktı.Yavaşça yürüyerek lavaboya gitti.Ellerini yıkayıp yerine geri
döndü.Cüppesinin üstünü çıkardı.Yarasını sarmaya başladı.Soğuğu ilk hisseden çıplak
omuzları titremeye başlamıştı.Ateşin loş ışığında tenine vuran az bir ışıkla sargıları sarmayı başarmıştı.Yeniden üstünü giyindi.Geriye yaslandı.Eve nasıl gidicekti.Gitmezse onu merak
ederlerdi.Bu halde eve gitsede en geç yarın durum anlaşılırdı.Biraz düşündü.Dağ köşkünde
bir kaç gün kalacağını söyleyebilirdi.Bir patronus yollamalıydı.Hemen asasını kaldırdı.
"Expecto Patronum!"
Gümüş bir yarasa fırlayı verdi.Küçük odada bir tur attıktan sonra Dennise'ten
emir bekliyor gibi önünde durdu.Dennise halsizce konuştu."Bella bu gece dağ köşkünde kalacağım.Beni merak etme.Birkaç gün sonra gelip durumu
açıklayacağım.Evdekilere belli etme." Patronus büyük bir parlamayla yok oldu.Göze alabildiği en güvenli yol buydu.Birden birşey aklına geldi.Dağ köşkündeki evcinlerinden birini neden çağırmıyordu sanki.Telaştan aklını yitirmiş olmalıydı.En azından bunu yapabilirdi.Malikaneden çağıramazdı.Güvenli olmazdı bu.Tamam kendini biraz tamir etmişti ama ona bakacak biri olmadan yaşayamazdı.Boşluğa seslendi.
"Syti!"
Ufak bir gürültüyle eğri büğrü bir evcini odaya cisimledi.Yerlere kadar eğilip selam verdi.
"hanım efendi" Selam verip doğrultuktan sonra ters giden bir şeyler olduğunu anladı.Dennise'e doğru bir adım atıp yeniden konuştu"Küçük hanım efendi Dennise iyi mi?Syti asil Black ailesini hizmetkarı sizin için ne yapabilir?"
Dennise zorlukla konuştu." Yaralandım.kendimi iyi hissetmiyorum. köşkten benim için gerekli birkaç iksir ve malzeme getir.Ayrıca odama gidip,temiz bir cüppe ve biraz da yiyecek getir hemen.Acele et.Bekliyorum!"
Cin büyük kulaklarını sallayıp kayboldu.Dennise başını geriye yaslayıp beklemeye
başladı.Yinede yanında birileri olsa fena olmazdı.
out:isteyen gelebilir.