|
| La Una Bello Día | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Aaron Robert Stenson
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 64 Yaş : 32 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11974 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 02/07/08
| Konu: La Una Bello Día C.tesi 22 Kas. 2008, 23:16 | |
| O günkü derslerin yorgunluğunu atmak için yatakhaneden başka bir yeri düşünmeyen Aaron’ı bahçede veya göl kenarında bulmayı ümit etmek gereksiz olduğu gibi zaman kaybıydı. Gerçi son zamanlarda göl kenarında oturup düşüncelere dalmayı alışkanlık haline getirmişti ama kalıcı alışkanlıklarından vazgeçememişti. Yatağında oturur şekilde uzandığı için uyanık kalmayı başarıyor, yan tarafındaki pencereden Hogwarts’ın artık alıştığı bahçesini belki de milyonuncu defa izliyordu ama bu ona büyük bir haz veriyordu. Yüzünde her zamanki gibi sinsi bir gülümsemeyle dışarıda gerçekleşen bir tartışmayı kafasında kendi eğlenceli yorumuyla oynatıyordu. Kız olan elleri belinde erkeğe laf yetiştiriyor, erkek olan küçük büyücüyse onu dinlemiyor gibi yapıyordu ama Aaron, onun dinlediğini hatta için için kıza hak verdiğini biliyordu. Eh, bu durumda da Aaron gibi bir eğlence düşkünü bu tartışmayı kafasında kendi replikleriyle canlandırıyor, bir bakıma kendi kendini eğlendiriyordu.
Anlamsız tartışmadan sıkıldığını anlayınca kafasını geldiğinden beri boş olan yatakhaneye çevirmişti. Durum değişmemişti, yatakhane geldiği andaki gibi bomboştu, içeride sadece Aaron vardı ve yüksek ihtimalli bir tahminle diğer öğrenciler Hogwarts’ın bahçesinde bulutlu olduğu kadar güneşli olan havanın tadını çıkarıyor, yaz ayının geliyor olduğunu haber veren doğayı selamlıyorlardı. Normalde Aaron da onlara katılırdı ama bugün şatodan dışarıya çıkmayı nedense istemiyordu. Dışarıya çıkmayı istemediği zamanlarda ya dışarıda yağmur yağardı yada Aaron’ın morali bir şeye çok bozuk olurdu ama bugün her ikisi de olmamıştı. Ne dışarıda yağmur vardı ne de morali çok bozuktu, aksine neşeli bile denebilirdi. Kendisindeki bu çelişkiyi anlamaya çalışmadan yatağından kalktı, daha fazla yatakhanede durmak istemiyor, bir an önce ortak salonu terk etmek istiyordu.
Ortak salondan çıkınca şatonun içinde bir-iki turun kendine iyi geleceğini düşünerek adımlarını önünde uzanan koridora doğru hızlandırdı. Havanın güzel olmasını değerlendiren öğrenciler bahçedeydi, şatonun içinde profesörler ve hademeden başka pek kimse yoktu, tabiî bir de kendisi vardı şatoda. Koca şatoda pek kimse kalmadığına göre uğraşacak birileri için dışarıya çıkması gerekiyordu ama dışarıya çıkma fikri bugün ona pek de cazip gelmiyordu. Sahi, neden bugün böyle içeride tıkılıp kalmıştı? Nedenini bilmiyordu ama koridorlarda gezerek de sağlıklı düşüneceğini hiç sanmıyordu.
Birkaç merdiven tırmanıp, biraz daha yürüdükten sonra kendisini bulduğu ilk boş odaya attı. İçeriye girince alışılmış bir görüntü olan yazı tahtası, sıralar ve kürsüyü görünce gözlerini devirdi. Ne yani şatoda başka oda mı bulamamıştı da ayakları onu bu boş sınıfa yönlendirmişti? Gerçi sınıfa karşı bir nefreti yoktu ama derslere karşı ilgisizliği artık tüm profesörler tarafından fark edilmeye başlanmıştı. Aslında derslere her zamanki gibi davranıyordu ama aklı ders anında sürekli başka olaylara kayıyor, aklını sürekli değişik fikirler meşgul ediyordu. Eski anılar, olmayan olaylar, rüyaları… Tüm bunlar bütün gün kafasının içinde yankılanarak beynini meşgul ederken başka durumlara ilgisi haliyle kalmıyordu. Düşünceleri kendisini takip ederken o, en arka sıralardan birine oturmuş, gözlerini kapatıp kendisini düşüncelerinin içinde boğmuştu. | |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: La Una Bello Día Paz 23 Kas. 2008, 01:22 | |
| Yavaş ve sakin hareketlerle merdivenlerden iniyordu Mauritz. Büyük Salona gidecekti. Tablolar, hayaletler ve diğer Hogwarts'ta kalanlar... Hepsi şu an Mauritz'i ilgilendirmeyecek durumdaydı. Morali bozuk olarak uyanmıştı. Ama onun canını acıtan tek bu değildi. Dün kesilen eli, bu sabahki sakarlığından kaynaklanan yataktan düşmesi...
Büyük Salona girdiğinde kalabalık olmayan bu yeri sevmişti, hoşuna dahi gitmişti. Ravenclaw masasında birkaç kişi vardı tanıdğından, bu yüzden kapının eşiğinden içeriye bakıp tekrar dışarıya çıktı. Derslerden bir an olsun sıyrılabilmiş, birkaç dakikalık boş vakti olmuştu. Derslerden sıkıldığı da bir gerçekti. Bunun için bir diğer dinlenme yeri olan boş sınıf ya da bahçeye gidebilirdi. Ama dışarda yağan yağmur dinmemişti henüz. Ara sıra da olsa tek tük atıştıran yağmuru sevmiyordu gene de.
Bahçeye çıkmayacaktı. Bir diğer tercihi olan boş sınıfa çıkacaktı. Derslerden sıkıldığı için boş sınıfta biraz meşkale bulup eğlenebilirdi. Oranın manzarasını hoş buluyordu. Merdivenlerden yukarıya doğru çıkmaya başladı. Üstünde hala yarım kollu bir tişört, lacivert renkteki kısa eteği vardı. Saçları her zamanki gibi salık bir şekilde yürüdükçe ahenkle savruluyordu.
Geldiği koridordan ilerlerken ayakkabılarından çıkan yüksek seslerden rahatsız olmuş gibiydi Mauritz. Çok süse meraklı ve şaşalı, gösterişli şeyleri seven bir kişilikti. Eğlence onun için ilk sırada gelirdi. Eğlence ve müzik... Onun vazgeçilmez ilk iki şeyi... Yavaşça ilerlediği koridorda boş sınıfı kestirerek kapının kolunu sola çevirdi.
Içerde Aaron vardı, en arka sırada gözleri kapalı bir şekilde sırada oturuyordu. Kapıyı açtığında onu duymamıştı. Bu yüzden onu korkutmak içinden geçiyordu. Bu yüzden kapıyı yavaşça kapattı. Birkaç adım ilerledikten sonra sol ayağıyla yere iki kere vurdu ve gözlerini bir anda açtı, Aaron.
"Aaron? Beklemezdim seni burada? Ne yapıyorsun?" dedi ve yanına doğru yürüdü. Onu burada beklemiyordu cidden. Saçları dağınıktı, her zaman olduğu gibi. Önündeki sıraya oturdu yavaşça.
|
| | | Aaron Robert Stenson
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 64 Yaş : 32 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11974 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 02/07/08
| Konu: Geri: La Una Bello Día Paz 23 Kas. 2008, 19:39 | |
| Aaron, düşüncelerinin kendisini ele geçirdiği zamanlarda yaptığı gibi ellerini çenesinin altında kenetlemişti. Aslında düşünceleri kendisini saran olaylar değildi, daha çok kendi kendisini sakinleştiriyor, içindeki çocuğa laf geçirmeye çalışıyordu ama bunda pek başarılı olamıyordu. Gözlerinin önüne kendisini getirmeye çalıştı. O gün ne giymişti? Vücudundaki ayrıntılar nelerdi? Kendisinin bir silueti geldi gözlerinin önüne önce, ardından da o günkü giydiği kıyafetler… Mavi uzun kollu bir tişört giymişti, bunu kot pantolonu tamamlıyordu. Boynunda her zamanki gibi renkli bir atkı vardı ama bu atkı tamamen gereksiz bir aksesuardı, gene de atkı giymeyi sevdiğinden bugün de atkısını boynuna dolamıştı. Daha sonra yüz hatları belirdi; gözleri, burnu, dudakları, saçının her bir teli… İşe yarıyor gibi görünen bu eylemle biraz olsun sakinleşmişti.
Bir ayağın yere vuran tok sesiyle gözleri aniden açıldı. Gelenin bir profesör olduğunu sanıyordu ama gördüğü kişi yüzünde gülümseme belirmesine neden olmuştu. Gelen, bir profesör değil, Mauritz’ti. İnanmayan gözlerle kendisine bakıyor, ardından sorduğu soruyla da kafasındaki soru işaretlerini silmek istiyordu. Eh, aslında sorunun cevabını Aaron bile bilmiyordu ama bir şeyler gevelemek zorunda hissetti kendisini.
“Sen miydin? Bende bir profesör sanmıştım. Sanırım bugün canım dışarıya çıkmak istemedi.”
Verdiği cevap kendisini bile tatmin etmemişken Mauritz’i nasıl tatmin edebilirdi ki? Ayrıntılar üzerinde fazla düşünmeden Mauritz’in gelip önündeki sıraya oturuşunu izledi. Her zamanki gibi saçlarını açık bırakmış, yürürken ahenkle dans etmelerini sağlamıştı. Bu tarzın ona daha çok yakıştığını düşünen Aaron ise sevgilisinin bu halini daha bir havalı bulmuştu her zaman için. O, önündeki sıraya oturduğunda kendi çehresinde gezinen gözlere gözlerini kaydırmış, dudaklarının kenarları hafifçe havaya doğru bükülmüştü. Ellerini çenesinden kurtarmış, sıraya koymuş ama bununla yetinmeyip Mauritz’in elini tutmuş, soran gözlerle ona bakmaya başlamıştı.
“Peki, sen ne yapıyorsun burada canım?” | |
| | | | La Una Bello Día | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |