|
| Yarım Kalmış Duygular.. | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Charles Walter Lawrence
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 109 Yaş : 34 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11683 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 01/12/08
| Konu: Yarım Kalmış Duygular.. Çarş. 03 Ara. 2008, 23:52 | |
| Bitiş zilinin çalmasıyla o günkü derslerden kurtulan öğrenciler dört bir yana dağılmıştı. Birçoğu yarın için verilen ödevlerin ağırlığından şikayet ediyordu, aralarında tüm gece çalışsalar dahi yetiştiremeyeceklerini iddia edenler bile vardı. Geriye kalan büyük sınıflar ellerinden düşürmedikleri kitaplarıyla koşuşturuyorlardı, sınavlar yaklaştıkça üzerlerindeki streste artıyordu. Çoğunluğu kızlardan oluşan küçük bir kalabalık ise hummalı bir dedikodu yarışına girmişti, kelimeler heyecanla kesik kesik çıkıyordu dudaklarından. Bu sırada elleri ceplerinde, rozeti cüppesinden ayrılacakmış gibi duran bir çocuk, kalabalığı yarmaya çalışarak yürüyordu. Masmavi gözleri adeta delip geçiyordu bakanları, insanlara çarpa çarpa kendine yol açıyor, önüne geleni diğer tarafa savuruyordu. Sebebi öfke miydi, acelesi mi vardı bilinmez, etrafındakilerin sözlerini duymadan ilerliyordu. Porselen gibi beyaz tenine düşen, gece siyahı saçları gözlerinin önüne düşüyor, yaşından çok daha büyük birini gizliyordu perçemleri altında. İsimsiz bu çocuğun yüzündeki donuk ifade, bunca gürültünün içindeki acı sessizliği gibi göze batıyordu. Tüyleri diken diken eden bir masumluğu vardı aynı zamanda, acıma ile imrenme duyguları birbirine karışmıştı. Sıradan olmanın insanı içine çeken cazibesine karşı koyduğu her halinden belliydi, bir yandan da dayanıyordu üstüne yığılmaya çalışan farklılığa. Çocuk yüreğinin kırılmış heveslerini başka baharlara ertelemiş, hırsını almak istercesine avuçlarını sıkıyordu. Merdivenlerin başına geldiğinde ise pencereye vuran damlalara çevirdi bakışlarını, camdaki ağlamaklı çocuğa bakıyordu sessizce. Onu tanıyordu, yüzünü unutmaya çalıştığı diğer yanıydı, buğulu cama yansıyan. Derin bir nefes aldı, temiz havanın ciğerlerine dolmasıyla üezrindeki ağırlık büyük ölçü de gitmişti. Görüntüsünün tuz buz olup gittiğini görürken bedeni de kendine geliyordu. Ellerini cebinden çıkararak merdivenlere yöneldi, birkaç saniye öncesinin aksine artık aldırış etmiyordu haline. Yine güçlü olma isteği bastırıyordu benliğini, yine eski Walter olmuştu. Kimsesizlikti, belki de onu böylesine vurdumduymaz yapan. Yalnız olmak ne demekti, bir şey beklemeden her sabah uyanmak nasıldı, çok iyi biliyordu. İçinde her geçen saniye büyüyen, bitmeyen bir sancı, elinde asla gönderilmemiş mektuplar pencere kenarlarında az mı oturmuştu? En çok da ağlarken koyardı yalnızlık, gözyaşlarını kimseler göremediğini düşünerek avunurdu insan ama için için elini tutacak birilerini arardı. Walt da aramıştı, hem de çok uzun süre, bir türlü sabaha varmayan gecelerde… Oysa şimdi kabuk bağlamıştı dört bir yanı, kapanmasa da acıtmıyordu yaraları. İnsan her şeye alışıyordu, her ne kadar da izi silinmese de alışıyordu. O da alışmış, sanki normal biriymiş gibi davranıyordu, farklı olduğunu çok iyi bilse de… Kimyasındaki gen bozukluğu tavırlarından açıkça belli oluyordu, arkadaşları bin bir farklı boş uğraşla oylanırken, o sadece izliyordu. Kendini kandırsa da olgunluk değildi bu, eksiklikti belki de. Kim ne demiş, kim kimle çıkmış, hangi dertsen sınav varmış, umurunda bile değildi. her şeyden soyutlanmış sadece nefes alıp veriyordu ve büyüdüğünü hissettikçe daha da cansızlaşıyordu. Çevresindeki herkesle arası bozulmaya başlamıştı, hepsinde de Walt haksızdı. Ama pişman değildi, onlara ihtiyacı yoktu. Kendi başının çaresine bakabilirdi, şimdiye kadar böyle olmuştu, bundan sonra da yapabilirdi. Kendinden böylesine emin olmasına karşın, sonunun ne olacağını o da bilmiyordu aslında, hayatın göstereceği, onu bekleyen acımasız oyunları bilemezdi. Tek bildiği asla babası gibi olmayacaktı, ne olursa olsun bu hayatı silik yaşamayacak, utanılacak biri olmayacaktı. Belki de bu sözlerle kendini uyutuyordu, boşa harcadığı çocukluğuyla, kırdığı bunca kalple çoktan kaybetmeye başlamış mıydı? Aklında soru işaretleri dolaşsa da dudaklarından asla pişmanlık sözleri dökülmeyecekti sahte gururu yüzünden ve kaybetmeye devam edecekti aslında.
Mutfağın önüne geldiğinde duraksadı, kafası düşüncelerle öylesine meşguldü ki yolun nasıl geçtiğini anlayamamıştı. Etrafına ve boş koridora bakındıktan sonra bunun tam bir saçmalık olduğunu düşündü. Buluşmak için başka yer mi kalmamıştı? İçeri girip onlarca ev ciniyle uğraşmak istemiyordu, kapıda beklemeye karar verdi. Bir yandan da Tina'nın onunla ne konuşacağını merak ediyordu. Belki de bozulmaya yüz tutmuş arkadaşlıklarını düzeltmeye çalışacakatı. Ama Walt bunu istediğinden emin değildi, artık kız ne yapsa gözüne batıyordu. Bir de kanına giren bir şüphe vardı, kendini bu denli çekmesinin en büyük sebebi buydu. Az sonra duymayı beklediği sözleri mi işitecekti? Öyle bir durumda ne cevap vereceğini düşünmeye fırsat kalamadan, Tina koridorun sonunda gözükmüştü bile.
'' Evet, neden burda gizli saklı buluştuğumuzu merak ediyorum. Ne söyleyeceksen sınıfta da söyleyeblirdin. '' | |
| | | Oriane Pheria Ravenclaw 5. Sınıf Öğrencisi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 281 Yaş : 33 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11724 Ekspresso Puanı : 6 Kayıt tarihi : 28/11/08
| Konu: Geri: Yarım Kalmış Duygular.. Paz 07 Ara. 2008, 20:59 | |
| Sessizlik. Valentina’nın ince ve zarif bedeninin titremesine yol açan bu tuhaf sessizlikti işte. Yatakhanede şömineye en yakın koltukta oturmuş tek başına bekliyordu. Neden yanlızlığı tercih ettiğini bilmese de hızlı hızlı atan kalbini dinledikçe ufak fikirler oluşabiliyordu kafasında. Bütün gece boyunca duygularını tartmış, emin olamadığı hislerini yeniden gözden geçirmişti. Yaşının aksine olgunluğu ve davranışlarına yön veren asilliği kızın mantıksız hareketler yapmasını engellese de bir ara çenesini tutamayarak yanlış bir şey söylemişti. Pişmanlığı tedirginliğini bir ölçüde büyültse de korkmuyordu aslında. Konuşmak istediği konu nasıl olsa arkadaşlıkları üzerineydi. Koltuğundan hafifçe doğrularak açılan kapıya çevirdi gözlerini. İçeri giren iki kızın gülüşme sesleri huzursuz sessizliği bozduktan sonra Valentina’nın da ortak salonda oturma isteği kalmamıştı. Elinde tuttuğu kitabını kapayıp kaldırdıktan sonra cüppesine sarılıp Ravenclaw kulesinin merdivenlerinden aşağı inmeye başladı. Grimsi mavi gözleri kısılmış, normalde soluk bir beyazlıkta olan yüzü de hafifçe kızarmıştı. Kulenin camlarından birinin karşısında durup yansımasına baktıktan sonra hafifçe gülümsedi. Duygusuz bir insan olamazdı değil mi? Fazla oyalanmak istemediğinden yeniden merdivenlere yöneldikten sonra daha hızlı adımlarla indi basamakları. Dışarı çıktığı anda esen rüzgarla dalgalanan saçları kontrolü dışında dağılarak genç cadının başını biraz eğmesine yol açmıştı. Saçlarının üstündeki şapkayı tutarak rüzgara karşı yürümeye çalışırken içinden geçenleri duysalar kim bilir ne düşünürlerdi hakkında. İnsanlara karşı dürüst olmayı tercih eden kız, çoğu kez doğruları en dolaylı şekilde söylüyordu yüzlerine karşı. Sözcükleri özellikle seçerek ve değiştirerek konuşmak kendini rahatsız ediyordu. Duygularını açıklamakta kötü gerçekleri söylemek kadar zordu. İçindeki kilitli hatıralara rağmen kendini ifade etmeyi reddediyordu sanki. Kalbinin kırılan parçası asla yeniden birleşmeyecekti. İncinmişti fakat güçlüydü ve son şansını yaratıyordu. Yine umursanmazsa uzatmayacak, sonsuza kadar geçmişte bırakacaktı arkadaşlıklarını. Aynı binada olmaları aynı ortak salonu paylaşmalarını sağlıyordu ama çoğu kez en yakın arkadaş olsalar bile konuşmuyorlardı. Karşısındaki kişinin tepkisinden her zaman etkilenen Valentina’da uzaklaşarak kendi çevresindekilerle yetinmeye karar vermişti.
Hogwarts’ın karanlık koridorlarına girdiği anda ışığın yetersizliğine alışamayan gözleri birkaç saniye duraksamasına yol açmıştı. Etrafını seçebilecek kadar düzelen görüşünden sonra buluşma yeri olarak seçtiği mutfağa giden koridora saptı. Geldiğini sanmasa da içindeki küçük umut verdiği sözü tutacağına inanmasını sağlıyordu. Yavaş adımlarla yürürken boş koridorda yankılanan ayak seslerini dinledi bir süre. Koridorlar yine boş ve ıssızdı. Kasvetli havasının ardında yatan sırlar Valentina’nın karışık ve kayıp hislerinden daha netti. Birazdan konuşacaklarına göre düşüncelerini değiştirecekti genç cadı. Ama hislerine yön veremeyeceğini biliyordu. Bir kat yukarı çıkması gerektiğini hatırladığında sıkıntıyla yan geçitlerden birine saptı. Basamakları tırmanırken ilk defa kendini üşengeç ve tembel biri gibi hissediyordu. Okulun bilinmeyen yerlerinden birini seçmesi Walt’ı rahatsız etmiş olmalıydı. Şüpheci ve soğuk tavırlarıyla Valentina’yı rahatsız ediyordu ve bunu konuşmak için buluşmayı teklif etmişti kız. Yanlış anlaşılma olasılığını düşünmüş olsa da gerçeğin fark edilmeden anlaşılmasını umursamıyordu aslında. Doğru yere geldiğinden emin olduktan sonra yere diktiği gözlerini yeniden yukarı kaldırdı. Walt beklediğinin aksine erkenden gelmiş ve onu bekliyordu. Yüzündeki ifadeden hoşlanmasa da düşüncelerini belli etmeyecek kadar akıllıydı Tina. Duyma mesafesine geldiğinde oğlanın kımıldayan dudaklarından dökülen sözler gerçeği bir kez daha göstermişti kıza. ‘Evet, neden burda gizli saklı buluştuğumuzu merak ediyorum. Ne söyleyeceksen sınıfta da söyleyebilirdin.’ Anlaşılamayacağını bilerek hazırlıklı olan Valentina yüz ifadesini değiştirmeyerek son bir umutla baktı çocuğa. Hiçe saydığı arkadaşlıklarının geçmişini hiç mi önemsemiyordu? Yoksa ailesiyle yaşadıklarının ardından gelen değişim yıllar sonra onu böyle mi yapmıştı? Hafifçe içini çektikten sonra ses tonunun soğukluğuna aldırmayarak konuşmaya başladı. ‘Olabilirdi, ama o zaman hiçbir anlamı kalmazdı konuşmanın Walter.’ Gri gözlerinin parıltısı sönerken gerçekte söylemek istediklerini yutuyordu. Buraya kırılan kalbini onarmak için mi gelmişti yoksa karşısındakinin kalbini de kırmak için mi? Aralarındaki gerginliğin azalması için birkaç dakika beklerken hücuma hazırlanan bir komutan gibi kararlı ve güçlü bir ifade belirdi yüzünde. Hafife alınmaması gerekenler sessiz ve uysal olanlardı değil mi? Valentina da zamanla sınırlarını kendi lehine çevirmeyi başarmıştı. Konuşmanın sonucu her ne olursa olsun katlanacaktı. Az önceki kırgın kızın yerine gelen yeni kişi Walt’ın yüzünde kısa bir şaşkınlık ifadesinin dalgalanmasına yol açmış, sonra yüzü yeniden ifadesizleşmişti. Artık konuşmaya hazır olan Valentina’nın dudakları yeniden kımıldarken sesinin tonunda hiçbir değişim olmamıştı. ‘Benden kaçıyorsun farkındayım. Aslında buraya gelmeme niyetinde olduğunu anlamak için düşüncelerini okumaya gerek yok. Bu davranışlarının açıklaması sende kalsın Walt. Benim istediğim tek şey bir çözüm. Senle konuşmaya çalıştıkça beni uzağa itiyorsun. Soğukluğuna alıştığım zaman da hiçbir şey olmamış gibi konuşmaya çalışıyorsun. Arkadaşlığımız bir uçurumun kenarında ve boşluğa iten ben olmak istemiyorum.’ Son kelimelere yaklaştıkça hırçınlaşan sesi Valentina’nın duygularını bir nevi yansıtıyordu. Alacağı cevabı tahmin eden genç kız devam edecek gibi konuşmasını yarıda bıraksa da ağzından başka hiçbir söz çıkmamıştı. Boş koridorlarda çınlayan bu sitemin sonucunu öğrenmek yeni bir saldırıya girişmek kadar zor olacaktı. | |
| | | Charles Walter Lawrence
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 109 Yaş : 34 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11683 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 01/12/08
| Konu: Geri: Yarım Kalmış Duygular.. Paz 07 Ara. 2008, 21:50 | |
| Bilmeden kusur işlemiş çocuklar gibi ellerini cüppesinin cebine sokup yere dikti bakışlarını. Kızın gerçekleri böylesine korkmadan yüzüne söylemesi kendini kötü hissetmesine yolo açmıştı. O ana kadar onu kırdığının farkında olduğu halde bir şeyler yapmayı düşünmüyordu, durumdan rahatsız bile değildi. Oysa şimdi kendini tam bir pislik gibi hissediyordu, başındna beri ne yaptığının farkında olduğunu sanıyordu ama aslında yeni anlıyordu. Hogwarts'a adım attığı günden beri ona destek olan, ona değer veren birini üzmüştü. Eskiden birlikte çok iyi vakit geçirirlerdi, şimdi ise az önce Tina'nın da dediği gibi ondan kaçıyordu. Her geçen saniye birbirlerinden daha da uzaklaşıyorlardı. Ve bunu yapan sadece Walt'dı, kızın tüm iyi niyetine rağmen kendi elleriyle yakıyordu köprüleri. Bazen de pişman oluyor, onu tamamen kaybedemeyeceğini anlıyordu ve yeniden onunla konuşmaya çalışıyordu. Tıpkı şimdi olduğu gibi... Neden böyle davrandığını kendine bilmiyordu, sonuçta bu Walt'dı, hırçındı, öfkeliydi. Her zaman kızacak bir şeyleri vardı, hep bir şeylerden şikayet ederdi ama ne yaptığını bilirdi. O anda ise oldukça çareszi olduğunu hissetti. Söze nasıl gireceğini, nasıl toparlayacağını bir kenara bırakın daha ne diyeceğini bilmiyordu. Kısacası kendisiyle çelişiyordu, Tina'yı hem seviyor hem de istemiyordu. Peki neden? Birlikte geçen üç seneden sonra birden bire ona buz kesilmesinin, düşman olmasının sebebi neydi? Elleri hala cebinde sallanmaya başladı, bir yandan da düşünüyordu. Tüm bunlar geçen sene başlamıştı, çocuksu bedenleri gençliğe ilk adımı atarken daha önce hiç tatmadıkları bazı duyguları öğrenmişlerdi. Aşk gibi, sevgili gibi... Eğer Walt'un seçim şansı olsaydı asla öğrenmemek isterdi. Çünkü bu yeni duygular, çözülmesi zor soruları da beraberinde getirmişti. İçinde karşı koyamadığı bir şüphe yeşermişti, Tina'nın ondan hoşlanması gibi... İşte bu büyümenin kötü taraflarının da olduğunun bir kanıtıydı, her şey daha da karmaşık hale geliyordu. Ne şüphesinden emin olabiliyordu, ne de bu soru işaretini içinden söküp alabiliyordu. Kendini çoktan şartlamıştı, Tina ile aralarında asla bir şey olamazdı. Aşk ona göre bir şey değildi, Walt kimseye bağlanamaz, aklını ona veremezdi. Ondan hoşlndığını düşündüğü biriyle arkadaşta kalamazdı, yani en azından öyle hissediyordu. İşte bu yüzdendi Tina'ya sırt çevirişi, koca bir yaz boyunca onu aramaması ve onu kendinden uzaklaştırmaya çalışması. Peki ya yanılıyorsa? Bu şüpheyle daha fazla devam edemeyeceğini anladı, sormaktan başka çaresi de yoktu.
Başını kaldırıp kızın grimsi gözlerine baktı, eskisi kadar davetkar değildiler. Alıştığı, adeta içleri gülen o gözleri ne kadar da özlediğini fark etti o an. Donuk yüzünün etrafını saran dalgalı saçlarına dokunma isteği ile yanıp tutuştu kısacık bir süre de olsa, hemen ardından aklına bütün o yaptığı saçmalıklar geldi. Onu defalarca terslemiş, bir türlü burnu havada tavırlarında vazgeçmemişti. Kendini affettirmek istercesine önce muzip bir gülümseme kondurdu suratına, ardından fısıldadı; '' Üzgünüm. ''
Dudaklarından dökülen tek kelime pişmanlığını dindirmeye yetmişti, söylemesi zor olsada artık kendini daha rahat hissediyordu. Ama tabiki şimdiye kadar sergilediği yanlış tavırlar içindi bu özür. Kanında adeta bir zehir gibi dolaşan şüphe hala içini kemiriyordu.
'' Ben sadece... Bak, çok saçma gelecek biliyorum ama emin olmam lazım. Yani sana karşı olan hareketlerimdeki dengesizlik tamamen bundan kaynaklanıyordu. '' İster istemez heyecanlandığını fark etti, avuçlarının içi terler gibiydi. Walt hiçbir zaman çekingen biri olmamıştı ve kibar davranması şart değidli, en iyisi lafı dolandırmadan sormaktı. '' Benden hoşlanıyor musun? '' | |
| | | Oriane Pheria Ravenclaw 5. Sınıf Öğrencisi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 281 Yaş : 33 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11724 Ekspresso Puanı : 6 Kayıt tarihi : 28/11/08
| Konu: Geri: Yarım Kalmış Duygular.. Paz 07 Ara. 2008, 23:20 | |
| Walter’ın duraksamasının ardından gelen cevap Valentina’yı tatmin etmemişti. Daha çok sözcük duymak, daha anlamlı sözlerle teselli edilmek isterdi. Fakat arkadaşının huyunu bildiğinden özürünü kabul etmişcesine gülümsemişti. Bu buruk gülümseme güzel yüzüne yakışmasa da buzların eridiğini hissettirebiliyordu karşısındakine. Çocuğun düşünceleri yüzünden fark edilmese de onu anladığını biliyordu Tina. Dört sene birlikte olduğu birini yakından tanımamak elde değildi. Birkaç dakikalık boşluğun ardından gelen soruyu duyduğunda içinde beliren dehşet duygusunun ardında yüz ifadesi de değişmişti. Hiç beklemediği bir anda sorulan bu soruya karşılık vereceği cevabın herşeyi değiştirebileceğini biliyordu. Duygularını tartarken bile tam bir sonuca ulaşamamış Valentina için cevap vermek çok güçtü. Walter yerinde başka biri olsa tüm hissettiklerini haykıra haykıra söyler, sonucu ne olursa olsun aralarında geçeceklere aldırmadan oradan uzaklaşırdı. Ama en yakın arkadaşlarından birini kaybetme korkusu, netliğe ulaşmamış duygularını açıklamasına engel oluyordu. Kınanmak ya da aşağılanmak değildi korkusunun sebebi. Walter’ın kendinden neden uzak durduğuna dair fikriler oluşan zihninin kendine yaptığı oyunların etkisiydi sadece. Hem hislerini söylese ne olacaktı ki? Walt’ın karşılık vereceğini sanmıyordu. Şüpheli halinde bile kendini çektiyse Valentina’nın açıklamasının ardından kızın yüzüne bile bakmazdı. Belki de ilk defa gururunu düşünüyordu genç cadı. İkinci kez kalbinin kırılmasını kaldıramazdı. Verilecek en uygun cevabı düşünürken çelişkiye düşmesine yol açan bir düşünce daha geçti aklından. Yalan söylerse ne olacaktı? Walter’ın şüphelerinin artması aralarındaki gerginliği çoğaltabilirdi. Buluşmadan sonra kızdan bir kez daha uzaklaşırsa yine terk edilen taraf Valentina olacaktı. İkilemlerin arasında kaldığını bilerek zamanın geçmesini beklerken aslında cevabın çok kolay olduğunu düşündü. *Hayır Walt. Senden hoşlanmıyorum. Bu da nerden çıktı şimdi?* Ama söyleyemedi. Bu kadar kayıtsız olmak çok zordu. Gerçekten hoşlanmadığına emin olsa bir şaka gibi bunu dile getirebilirdi. Daha kendi hislerinden emin olmadan yalan söylemek hoşuna gitmiyordu. Gözlerini çocuğun gözlerine diktikten sonra silinen gülümsemesi yerine gelmişti. Bu sefer buruk değildi, gerçekçiydi. En iyi seçimi yaptığına inanarak net bir cevap vermeyecekti. Ne yalan söylemeyi içi kaldırıyordu, ne de doğruları söylemeyi. ‘Davranışlarındaki değişikliğin sebebini söylediğin için teşekkür ederim ama bunu daha öncede sorabilirdin. ‘ Nefes almak için duraksadığı sırada söyleyeceklerini yeniden gözden geçirerek konuşmaya devam etti Valentina. ‘Daha önce hiç düşünmediğim birşeyi soruyorsun Walt.’ İnandırıcı ses tonuna rağmen rahatlayamamıştı. Konunun değişmesinden hoşlanmadığını belli etse de kesin bir cevap vermediğinden çocuğun yaklaşımının yine mesafeli olacağını düşünüyordu. Rol yeteneğine güvenerek gülümsemeye devam etti. Herşeyi zamana bırakacaktı. Belki ilerde Walter da kıza karşı bakış açısını değiştirebilirdi değil mi? Bütün bunların basit bir dilekten ibaret olduğunu bilse de içten içe inandığı doğruydu. Konuşmayı fazla uzatmak istemese de Walter’ın düşüncelerinin tamamını öğrenmek istiyordu. Arkadaşlıklarını sağlama almadan ayrıldıklarında ileride oluşacak yeni sorunlar aralarının açılmasına neden olabilirdi. İkinci bir buluşma fikri Valentina için büyük bir kabus olurdu. Şimdi bile tedirginlik içini kaplarken daha sonra asla rahat olamazdı.
Gözleri yerden ayrılıp çocuğun üzerine çevrildiğinde bir an hoşlanıyorum demek geldi içinden, fakat dudağını ısırarak sustu. Birden neden değiştiğini bilmiyordu. Verdiği cevap yeterliydi aslında. Daha fazla beklerse konuşmak zorunda kalacağını düşündü ama susmaya devam etti. Bazen konuşmamak en iyi çözüm olabiliyordu. Valentina da savaşın ardından gelen sessizliği seçti kendi çözümü olarak. Walter’ın söyleyeceklerini beklerken yüzünden eksik etmediği tebessümü giderek silikleşiyordu. Dakikalar saat gibi ağır ağır ilerlese de genç cadı beklemekten sıkılmamıştı. Uzun bir aradan sonra ilk defa yalnız ve başbaşalardı. Bir rüyadan uyanıyormuş gibi silkinip düşüncelerinden uzaklaşırken gözleri kolundaki saate ilişmişti. 30 dakika… Bu konuşmayı yarım saatlik bir zaman dilimine sığdırmışlardı. Devamının ne kadar süreceğini kim bilebilirdi? | |
| | | Charles Walter Lawrence
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 109 Yaş : 34 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11683 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 01/12/08
| Konu: Geri: Yarım Kalmış Duygular.. Ptsi 08 Ara. 2008, 00:02 | |
| Gereğinden açık suali beklediği etkiyi yaratmış, kızın birkaç saniye duraksamasına sebep olmuştu. Cevap vermesi gerektiğini anladığı andan itibaren ise Tina’nın aklından bin bir düşünce geçmeye başlamış olmalıydı. Bembeyaz yüzüne rağmen, rengi biraz daha atmış ve kurumuş boğazını ıslatmak istercesine üst üste yutkunmuştu. İçinden bir ses cevabı ne olursa olsun kızın düşüncesini reddedeceğini söylüyordu. Çünkü Walt’ın diline düşmek istemezdi, duygularının kullanılmasını istemezdi. Ne kadar farklı olurlarsa olsunlar kızların aklı aslında hep aynı yöndeydi, neler isteyip isteyemeyeceğini kestirebiliyordu. Ama onun da tatmin etmesi gereken bir egosu, doldurulması gereken bir sevgi açlığı vardı, Walt tüm kalbiyle olumlu bir yanıt bekliyordu. Öyle ki nefes alıp verişi hızlanmıştı, gergin bekleyiş ırasında oldukça heyecanlanmıştı. Çok geçmeden Tina konuşmaya karar vermişm gibi gözüktü ve dilinin ucuna kadar gelen kelimeleri salıvermişti acımasızca. '' Daha önce hiç düşünmediğim bir şeyi soruyorsun Walt. '' Beklediği, istediği yanıt bu değildi, içinde bir şeylerin eksildiğini duyumsadı. Bir an için kızın omuzlarına sarılmak ve doğruyu söyleyene kadar onu sarsmak istedi. Sesindeki kesinlik canını yakmış, adeta yüreğini delip geçmişti. Gözgöze geldiler, sanki Tina’nın eklemek istediği başka şeyler de vardı. Ağzından kaçırmasına engel olmak istercesine dudaklarını ısırdı ve bunu uzun bir sessizlik izledi. Bu sırada Walt’ın gözleri kızın dudaklarına kilitlenmişti, aklından olmadık bir şey geçiyordu her zaman ki gibi. Gözlerini kırpıştırdı, bu çok kötü bir fikirdi. Ama içindeki kötülük uyanmıştı bir kere, damarlarından taşarcasına dolanıyordu bedeninde. İşte yine başına buyruktu işte, olabildiğine bencildi. Kendini tutamayacağını anladı ve iplerini salıverdi. Tek bir an bile düşünmeden ileri atıldı, bir kere alev almıştı içindeki merak. Ellerinden birini hemen uzun buklelerin arasına geçirdi, diğerini ise kızın beline doladı. En ufak bir tepki vermesine fırsat vermeden, şaşkınlığından yararlanarak Valentina’yı kendine çekti, sıcak nefesini çenesinde hissediyordu. Grimsi gözlerine gerçeği görmek istercesine delerek bakıyordu, kendilerini ele vermeleri an meselesiydi. Ama Walt sabırsızdı her zamanki gibi, cevabı bulmak için kızın hafifçe kıvrılmış dudaklarına yöneldi. Sadece kendininkilerle temas ettiğinde bile kıpırdanmıştı bedeni Tina’nın, bundan daha da cesaret alarak öptü onu dudaklarından. Sıcacık geçen birkaç saniyeden sonra kendini geri çekti ve ellerini kızdan kurtararak bıraktı narin bedenini. Kızın tökezlemesi gözünden kaçmamıştı, Tina kesinlikle bunu beklememişti.
Derin bir nefes aldı, artık yanılmadığını biliyordu. Ne derse desein ondan hoşlanıyordu, hatta belki de seviyordu. Büyük bir rahatlamayla tekrar kızın gözlerinin içine baktı ve ar damarının çatlamış biri olduğunu göstermek istercesine pişkin bir şekilde gülümsedi. Peki şimdi ne olacaktı? Eğer Tina Walt'ı birazcık tanıyorsa, onun aşka inanmadığını biliyor olmalıydı. | |
| | | Oriane Pheria Ravenclaw 5. Sınıf Öğrencisi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 281 Yaş : 33 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11724 Ekspresso Puanı : 6 Kayıt tarihi : 28/11/08
| Konu: Geri: Yarım Kalmış Duygular.. Ptsi 08 Ara. 2008, 13:04 | |
| Hiçbir şey olmayacakmış gibi beklerken içinin acıdığını hissedebiliyordu Valentina. Farklı bir zamanda farklı bir şeyi yapmak isterdi fakat gelmişti işte. Herşeyi kendisinin başlattığını bildiğinden pişmanlık duymuyordu. Walter’la göz göze geldiklerinde hafifçe titredi genç cadı. O mavi gözlerin anlamı kendisi için o kadar büyüktü ki. Çocuğun ne yapacağını kestiremezken durup öylece bekledi. Eğer bir cevap alamayacaksa vakit kaybetmeden gidecekti. Arkadaşının hareket etmeye hazırlandığını fark edince Valentina da oradan ayrılmak üzere hafifçe kımıldandı. Ama çocuğun amacı daha farklıydı. Walter’ın yakınlaşan bedenine tepki verip geri çekilmek için hamle yaparken beline dolanan eli hareketinin sonuçlanmasını engelleyerek kızın kımıldamadan durmasına yol açmıştı. Çocuğun nefesini hissedebiliyor, hızlanan kalp atışları oradan gitmesi için bir uyarı gibi geliyordu. Dudakları dudaklarına değdiğinde geri çekilip çığlık atmak istedi ama başaramadı. Walter’ın neden böyle davrandığını anlayamıyordu. Daha az öncesine kadar mesafeli ve soğuktu, hiç kimse birden bu kadar değişemezdi. Kuşkuyla ve hiddetle çocuğu iten Valentina nefesini tutarak bağırdı. ‘Charles Lawrence, benden uzak dur!’ Havaya kalkan eli hızla çocuğun yanağına inmiş, ardında kırmızı bir iz bırakmıştı. Sinirinden titremeye başlayan Valentina ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Belki güçlü olması gerekirdi fakat fazlasıyla incinmişti, kırılan kalbinin parçalanışı arkadaşlıklarını göz ardı etmesiyle sonuçlanıyordu. *Ona ikinci bir şans daha tanımamalıydım.* Artık hiçbir şeyin değişmeyeceğini bilse de duyguları nefret yönünde değişmişti. Belli belirsiz bir tiksintiyle kasılmıştı yüzü. Geçen her dakikanın ziyan olduğunu yeni anlıyordu. Daha fazla beklemeden arkasını dönüp hızlı hızlı yürümeye başlayan Valentina’nın tek isteği bir an önce ortak salona varıp sıcak yatağına girmekti. Göz yaşları kızarmış yanaklarının üzerinden süzülüyor, ardında yakıcı bir his bırakıyordu. Walter’ın suratındaki ifade zihninden silinmezken duygusuzluğundan iğreniyordu. Nasıl bu kadar salak olabilmişti? Hayatı boyunca yaptığı seçimlerden memnun olan Valentina büyük bir boşlukta yuvarlanıyor gibiydi. Hataları her zaman kendine ders olurken bu sefer kimseye güvenmemesi yönünde bir sonuç çıkarmıştı. Yanlızlık belki de en iyi saklanma yoluydu. Yakından tanıdığına emin olduğu birkaç kız arkadaşı Hogwarts’tan ayrılana kadar takılacağı kişiler listesinde kalacaktı ama Walter gibi diğer herkesi silmişti arkadaşları arasından. Koridorlara dikkat etmeden yürümeye devam etti bir süre daha. Ravenclaw kulesine ulaştığında ağlamayı kesmişti. Kızarmış gözleri ardında derin bir iz bırakırken bu şoku ne kadar sürede atlatacağını düşünüyordu. Merdivenleri tırmanıp ortak salona ulaştığında içerisinin kalabalık olmasına aldırmayarak öğrenciler arasından sıyrılıp geçti. Beş dakika öncesine kadar hiddetle sarsılan bedeninin öfkesi dinmiş, sadece ruhunun acısıyla bağırdığını hissediyordu. Birkaç kişinin kendine seslendiğini zar zor duyarak cevap vermeden kızlar yatakhanesinden içeri girdi. Cam kenarında olan yatağının üstüne uzanırken bakışları dışarı kaymıştı. *Yaptığım en büyük hataydı, eminim.* Pişmanlığının artık fayda etmeyeceğini bilse de hatasını dile getirmek kendini bir bakıma rahatlatıyordu. Ama aynı sınıfta olmanın verdiği sorunlarla Walter’la hergün karşılaşacaktı. Ortak salonda bile yüzünü görmek istemezken günde en az yirmi defa karşılaşacak olmaları midesini bulandırıyordu. Başını yastığının altına gömerken son gözyaşları aktı gözlerinden. Ertesi günün daha iyi geçmesini ummaktan başka çaresi yoktu. | |
| | | Charles Walter Lawrence
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 109 Yaş : 34 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11683 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 01/12/08
| Konu: Geri: Yarım Kalmış Duygular.. Ptsi 08 Ara. 2008, 15:51 | |
| Ona bağırmasına şaşırmadı, kızdan bekliyordu ama yine de sinir olduğunu fark etti. Resmen inadına yapmış gibi, ona ilk ismiyle hitap etmişti. Dedesinin isminden gerçekten de hoşlanmıyordu, kulağına oldukça garip geliyordu. Eski bir isim olmasından mıdır bilinmez, sanki ağır başlı birine gidecek bir isim gibiydi. Onun ruh yapısıyla kesinlikle ter düşen bir durumdu. Kafayı kızın kendine hitap edişine taktığından bu sırada gelmekte olan tokadı göremedi. Başka zaman olsa kendini geri çekip kurtarabilirdi ama o anki dalgınlığıyla bu mümkün olmamıştı. Ne olduğunu anlayamadan tokadı yemişti bile, önce kulaklarında yankılanan şaklama ardından ise yanağındaki yanma hissi.. Bunu beklememişti, hak edip hak etmediği önemli değildi, tokat yemeği kendine yediremedi bir an için. Tam hiçbir suçu yokmuş gibi çıkışmaya hazırlanıyordu ki kızın kızarmaya başlamış gözlerini gördü. Dolu dolu olmuşlardı, üstelik Tina titriyordu. Tiksintiyle Walt'a bakıyordu, gözlerinde ki boşluk içini acıttı. Konuşmak istedi ancak ağzını açtığında sadece kurumuş boğazından anlamsız bir ses çıkmıştı. Kızın arkasını dönüp hızlı adımlarla gidişini izledi kısacık saniyelerde, ardından uzun bir uykudan uyanmış gibi irkildi. Baştaki afallaması kaybolmuştu, hemen ileri atılarak kızı bileğinden tutmak istedi. Ancak geç kalmıştı, kız ondan beklenmeyecek bir hızla birkaç metre ileri gitmişti bile. Walt peşinden koşmaya başladı, bir yandan da kendini haklı gösterecek bir sebep arıyordu için için. Her şeyi mahvetmişti, anlamsız hareketleriyle önce arkadaşlıklarını ardından az önceki hareketiyle tümüyle Tina'yı kaybetmişti. Neden böyle davranmak zorundaydı ki? Bazen kendini eşsiz bulurken bazen de kafadan rahatsız olduğunu düşünürdü. Ama artık emindi hangisi olduğuna, az önce kendi kendini öldürmüştü ona değer veren birinin gözünde. '' Bekle! '' Haykırmasına rağmen kız dönüp bakmamıştı bile, onu duymazlıktan gelmekle kalmayıp adımlarını daha da hızlandırmıştı. Koridor kalabalıklaştıkça Walt hızını kesmek zorunda kaldı, insanlar üzerine üzerine geliyorlardı. Ayrıca da herkesin Tina'nın peşinden koştuğunu görmesini istemezdi, ne de olsa anlamıştı, kız kuleye gidiyordu. Peşi sıra yürürken etraftaki tüm gürültüye rağmen hıçkırıklarını duyabiliyordu. O anda kendini tam bir pislik gibi hissetti, Tina’nın ağlaması canını yakmıştı. Adımlarını hızlandırmaya karar vermişti ki yeşil cüppeli bir çocuk omuz attı. Öfkeyle çocuğa döndü ve o anda koridora yarım düzine Slytherin’li bitiverdi. Kısa süreli bir itiş kakıştan sonra anlamsız bir laf dalaşına giriştiler. Valentina’yı yakalamak istediğinden söylenen sözleri duymazlıktan gelip yürümeye devam etti. Ancak kız gözden kaybolmuştu, konuşabilmesi için Ortak Salon’a girmeden onu yakalaması gerekliydi. Koşmaya başladı, ardından ikişer ikişer dar merdiveni tırmandı ancak Tina içeri girmişti bile. Kendi kendine lanet okuyarak anahtarı olmayan kapıya gitti ve kartal şeklindeki tokmağı çevirdi.
'' Geceleri fener, gündüzleri söner. ''
Melodik bir şekilde yükselen sese kulak verdi, oldukça kolay bir bilmeceydi. Vakur bir sesle cevapladı; '' Yıldız! '' Ardından kendi için söylenen övgüleri dinlemeden ardına kadar açılan kapıdan süzüldü ve hemen gözleri Tina'yı aradı. İçerisi her zaman ki gibi kalabalıktı, biraz etrafa bakındıktan sonra Rowena Ravenclaw'ın heykelinin hemen bitimindeki merdivenlere yönelen Tina'yı gördü. Hemen yanına gitmek istedi ama artık çok geçti, kızlar yatakhanesine çıkmaya başlamıştı bile, artık peşinden gidemezdi. Omuzları düşerek kendini şöminenin yanındaki kadife koltuklardan birine attı. Gerçekten mutsuz olduğunu fark etti, hayatında belki de ilk defa pişman olmuştu. | |
| | | | Yarım Kalmış Duygular.. | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |