|
| I, II ve III. Sınıflar için İlk Ders ~ | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Julie Annwyl Lovett Biçim Değiştirme Profesörü
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 900 Yaş : 29 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12570 Ekspresso Puanı : 63 Kayıt tarihi : 13/02/08
| Konu: I, II ve III. Sınıflar için İlk Ders ~ Salı 09 Ara. 2008, 22:24 | |
| İşlenişi: Offline/Çevrimdışı _________________________________________
Eski saatin sinir bozucu tik takları geniş odada yankılanıyordu. Genç cadı son derece konforlu koltuğunda elinde bir kalemle kendini oyalıyordu. Henüz 18 yaşındaydı ve hayatının çok başındaydı fakat şimdiden yaşadıklarının haddi hesabı yoktu. Bu genç yaşına rağmen Hogwarts'ta profesörlük yapmaktan hiç çekinmemişti. Teklif geldiğinden beri koruduğu soğukkanlılığı ilk dersine iki saat kalmışken halen etkisini gösteriyordu. En az dört defa incelediği ders programına uzandı ve her zamanki haşin tavrıyla masanın üzerinden birkaç kağıt parçasını aldı. Mavi gözlerini kağıtlar üzerinde gezdirdi ve aynı sıkılmış tavırla kağıtları masanın üzerine fırlattı. Bu ona göre değildi. Oturup beklemek gerçekten de ona göre değildi. Sinirli sinirli ayağa kalktı ve kitaplığına doğru ilerledi. Bir süre ince parmaklarının ucundaki parlatıcı ile parlatılmış tırnaklarını kitap sırtlarının üzerinde gezdirdikten sonra, en alt sıradan incecik bir kitap çıkarıverdi. Her zamanki asil ve dik yürüyüşüyle, odasının öbür köşesindeki gri deriyle kaplanmış, kenarları beyaz altın ile işlenmiş koltuğa doğru ilerledi. Koltuğa kurulup sağ bacağını sol bacağını üstüne atmasıyla yukarı çıkan İspanyol paça pantolonun altından yuvarlak burunlu, hafif topuklu ayakkabısı ortaya çıktı.
Geçen bir buçuk saatten sonra Ann çoktan kitabı bitirip bir kenara koymuştu. Özenle taranıp açık bırakılmış saçlarını geriye attı ve başını kaldırıp tam karşısında duran saate baktı. Vakit gelmişti. Oturduğu koltuktan usulca kalktı. Elindeki kitabı aldığı yere yerleştirdikten sonra bir başka kitaplığa yöneldi ve oradan iki tane oldukça kalın kitap aldı. Ardından geniş, meşe masanın üzerindeki notlarına yöneldi ve onları yanlarında duran dosya ile birlikte kitapların arasına sıkıştırdı. İşte şimdi ilk dersini vermeye hazırdı. Birkaç saniye içinde dersliğe inmişti bile. Ann uğultulardan kapının önünde bir iki tane öğrencinin beklediğinin farkına vardı. Fakat buna aldırış etmeden, siyah tahtanın yanındaki masaya doğru ilerledi ve elindekileri onun üzerine bıraktı. Üzerindeki düz siyah cüppeyi çıkardı ve masasının hemen yanındaki askılığa astı. Ardından askılıktan başka bir cüppe aldı ve onu üzerine geçirdi. Kolları ve eteği mavi parlak işlemelerle süslenmiş saf ipekten yapılma cüppesi içindeki, işlemelerle aynı tondaki mavi renk balıkçı yaka likralı badi ile birlikte gözlerinin tüm maviliğini ortaya çıkarmıştı. Kapıya doğru ilerlerken asasını sırtının üzerinden arkasında kalan tahtaya doğru salladı ve tahta okunaklı bir el yazısıyla dolduruldu.
I, II, III. Sınıflar İçin Eski Yazılar Dersi Profesör Lovett “Hurrice”
Uzun adımlarla biraz sonra kapıya ulaşmıştı ve kapının gümüş kaplama kolunu nazikçe açtı ve hemen ardından içeri birkaç tane öğrenci giriverdi. Ann arkasını döndü ve masasına doğru ilerledi. En az ofisindeki koltuk kadar konforlu koltuğa yerleşti ve birkaç dakika zilin çalmasını bekledi. Zilin çalışıyla duvardaki saate çevirdi kafasını ve beş dakika daha bekledi. Bu sırada birkaç öğrenci daha içeri girdi. Ayağa kalkmaya tenezzül bile etmeden asasını kapıya doğru salladı ve kapı kapatıldığı gibi kilitlendi. Öğrencilerin şaşkın bakışları arasında ayağa kalktı ve sıraların arasında dolaşırken bir yandan da konuşmaya başladı.
“Geç kalanlar şanslarını kaybettiler. İkinci bir gecikme söz konusu olduğu an dersimden atılacaklar.”
En ufak bir şefkat ya da tolerans olmayan bakışları tek tek tüm öğrencilerin yüzlerinde geziniyordu. Birçoğu hakkında bir iki ufak bilgiye sahipti ama bazılarınıysa hiç tanımıyordu. Gözünü öğrencilerden birinin gözlerine diktiği an öğrenci korkuyla irkiliyordu. Bazılarıysa –Ann'in bile- takdirini alacak şekilde korkusuzca bakıyordu ona. Bunların ciddi bir kısmı Gryffindor ve bir iki tanesiyse Slytherin’di. Genç profesör birkaç dakikalık bir sessizliğin ardından bakışlarıyla aynı oranda sert bir sesle konuşmaya devam etti.
“Ben Eski Yazılar profesörünüz Julie Annwyl Lovett, ki aslında ön adım sizi hiç ilgilendirmez. Yalnızca İksir dersi alanlarınızın kafasını karıştırmamak adına bunu belirttim. Beyni olanların az önce anladığını umduğum gibi en küçük bir hatanızı dahi kesinlikle affetmem. Kesin ve net! Ödevlerin tamamı yapılacak ve hepsi mükemmel olacak –ki ben mükemmele bile düşük not vereceğim için kusursuz yapmaya bakın. Derslere bir saniye bile geç kalınmayacak. Derste gevezelik yapanın ise başına geleceklerden kesinlikle ben sorumlu değilim. Ve eğer sormak isteyeniniz varsa ben cevabını vereyim. Evet, sizi gayet açık bir şekilde tehdit ediyorum. Şimdi tanışma faslı olacağını düşünenlerinizin uğradığı hayal kırıklığının verdiği hazla derse başlıyorum.”
Ürkmüş görünen öğrencilere aldırış etmeden arkasını döndü ve masasına doğru ilerledi. İçinde yalnızca Slytherin öğrencileri için duyduğu minik bir sızı vardı. Ancak onlara zaten her zaman fazladan şans tanıyacağı için onların da endişe etmelerine aldırış etmedi Ann. Masasının üzerindeki kitaplara asasını salladı ve kitaplar hızla açıldı. Sayfaları sırayla taranan kitaplar birkaç saniye içinde gerekli sayfada durdular. Ann masanın üzerinden notlarını aldı. En arkadaki sayfayı öne çıkardı ve tekrar öğrenciler arasında ilerlemeye başladı.
“İlk konumuz konuşulan ilk diller arasında yerini almış “Hurrice” İsminden de anlaşılacağı üzere bu dil Hurriler tarafından konuşulmuştur. Fakat bunun yanı sıra Hurrilerin yakınlarında bulunan ve sürekli onlarla etkileşim içinde bulunan Mitanniler de bu dili konuşmuştur. İlk olarak bu dili seçmemin tek bir nedeni var. Bu dil döneminde ve daha sonra doğmuş hiçbir dille benzerlik göstermez. Tamamen ekler getirilerek çoğaltılmış kelimelerden oluşmuştur. Fakat ekler ile oluşan diğer dillerle hiçbir yakınlığı yoktur. Kaynaklarda Hurri Dili olarak rastlamak da mümkündür. “
Ann derin bir nefes aldı ve elindeki kağıtları bırakmak üzere masasına döndü. İlgiyle onu izleyen öğrencileri bekletiyor olmaya aldırış etmeden suyunu yudumladı ve daha sonra koltuğuna kuruldu. Sanki onlara en ufak bir saygı duymadığını haykırmak istiyordu. Gerçekse sadece böyle olduğunu düşünmeleriydi. Oysa içinde tüm öğrencilere karşı –kendi tabiriyle- ahmakça bir ilgi beslediği gerçeği ortadaydı. Kurumuş boğazını nemlendirdikten sonra derse devam etti.
“Hurrice dilinin tam konuşulduğu dönem ve yeri söylemek gerekirse; rahatlıkla M.Ö. 2300 ile M.Ö. 1000 yılları arasında Önasya ve Mezapotamyanın kuzeyinde konuşulduğu söylenebilir. Dönemdeki birçok dil gibi çivi yazısı olarak nesillere aktarılmıştır. Kendilerinden sonra ortaya çıkan Urartuların konuştukları dil ise ‘çakma Hurrice’den başka bir şey değildir.”
Ann ayağa kalktı ve elinin bir hareketiyle tahtadaki tüm yazıları sildi. Gözleri öğrencilerin arasında gezindi ve daha önce de tanıdığı birkaç yüze takıldı. Bazılarına aile düşmanlarının çocukları olduğu için ölümcül bakışlar gönderirken bazılarınaysa son derece sempatik görünmeye çalıştı. Tekrar asasını tahtaya salladı ve o günün ödevi az önce tahtayı dolduran el yazısıyla tahtada belirdi.
“Evet, ödeviniz Hurrice dilinde yazılmış bir yazıt bulmak. Ve bu yazıttan bir alıntı yapıp hem yazının orijinalini hem de çevirisini bir daha ki dersimizde getirmek. Hazırlanmak isteyenler için; bir sonraki konumuz Luvice. Ve ben bu dil hakkında sorular sorabilirim; binasına puan kazandırmak isteyenlere duyurulur. Şimdi çıkabilirsiniz.”
Kitaplarını toplamak üzere masasına döndü ve o sırada kendisine iyi günler dileyen birkaç öğrenciye başıyla karşılık verdi. Kitapları ve notlarını tekrar yüklendikten sonra askıdaki cüppesini de alıp öğrencilerin fotoğraflarının ve isimlerinin olduğu liste yardımıyla ders performans notlarını vermek üzere ofisine yollandı.
En son Julie Annwyl Lovett tarafından Çarş. 10 Ara. 2008, 20:54 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Martin Thomas Wolfiex Fontjoncouse Otel Koordinatörü
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 344 Yaş : 33 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11735 Ekspresso Puanı : 11 Kayıt tarihi : 26/11/08
| Konu: Geri: I, II ve III. Sınıflar için İlk Ders ~ Çarş. 10 Ara. 2008, 11:50 | |
| Sonunda bu dönemin ilk dersine girebilecekti Martin. Heyecanlı değildi, ne de olsa her sene aynı dersler vardı. Fakat şimdi biraz daha istekliydi. Tatilden sıkılmıştı bir anlamda. Okul hayatı daha dinlendiriciydi Martin'e göre. Tatilde birçok şey yapmak istiyor fakat hepsini yetiştiremiyordu. Fakat dersler öyle değildi ki. Aksine çok kolaydı. En zor durum bir kitap bitirmek veya uykundan kısıp ödev yapmaktı. Her öğrenci bu durumlarda sinir krizi geçirir ve ağlama noktasına kadar bile gelebilirdi. Martin ise hiç takmaz ve aksine dersten zevk alırdı. Genelde ders çalışırken müzik dinlediği için de ne zaman bittiğini, ne zaman başladığını anlamazdı bile. Yatakta uzanıp bunları düşünmek bariz vakit kaybıydı ve profesöre göre de tedirgin edici bir duygu salabiliyordu ruh haline. Yorganı üstünden çekti ve hızla yataktan kalktı. Bu sefer -her sabah öğrencilerin yaptığı gibi- elini komidinine atıp ders programına bakmayacaktı. Sadece ders programını aklında canlandırdı ve bir an ürktü. İlk ders Eski Yazılar'dı. Ders ile ilgili bir problemi yoktu, aksine çok iyiydi. Fakat profesörü hakkında aynı şeyleri söylemek mümkün değildi. Çok ürkütücü bir kadındı. Martin yaz gününde bile onun dersinde üşüyebilirdi.
Hızla giyindi ve babasının çok beğenerek aldığı çantaya ders kitaplarını tıkıştırdı. Babası çantaya öyle bir büyü yapmıştı ki her şeyi içine alabiliyordu. Görünüşü çok hoş değildi fakat çok kullanışlıydı. Babasının ne kadar zevksiz olduğunu bu çantaya her bakışında hatırlıyor ve yüzünü buruşturup söyleniyordu. Şimdi buna vakti yoktu ama. Cüppesini başucundaki askısından çıkarttı ve büyük bir telaşla üzerine geçirdi. Çantayı sırtına geçirdi* ve son bir şey unutup unutmadığına baktı. Komodinin üstünde saatini fark etti. Bu saat olmadan Martin için dersler hiç geçmiyordu. Aslında saat olduğu zaman da pek hızlı geçtiği söylenemezdi. Fakat bu saati kendi beğenmişti ve sırtındaki çantadan daha değerli ve daha pahalıydı. Her baktığında bir dakika geçmiş oluyordu ve Martin'i çok sinir ediyordu. Yine de bu saate bağlanmıştı. Hemen elinin arasına aldı ve sol bileğine taktı. Sonra arkasını döndü ve çantanın kayışlarından sıkı sıkı tutarak koşmaya başladı. Geç kalırsa ölüm günü olurdu!
Koridorları açtı** ve en sonunda sınıfın önünde durdu. Daha sınıf boştu ve kimseler yoktu. Hemen içeri girdi ve -sadece bu derse mahsus olarak- en arka sıralardan birine oturdu. Genelde önde oturmak onun için bir simge haline gelmişti fakat bu derste yapacağı en ufak hata bile azarlanmasına, bir diğer deyişle rezil olmasına neden olabilirdi. Çantasını açtı ve dersin araç-gereçlerini masasının üstüne boşalttı. Asasını cüppesinin iç cebinden çıkarttı ve okul pantolonunun cebine koydu. Daha güvende hissediyordu şimdi kendini. Arkasına yaslandı ve ellerini ensesinde bağladı. Profesör her an dersliğe girebilirdi fakat önemli değildi.*** Hızlıca toparlanabilirdi. Masasının üstüne ürkek ürkek göz attı. Not defterini çıkartmamıştı. Hemen çıkarttı ve herhangi bir sayfa açtı. Tüy kalemini hokkasının içinde bulunan mürekkebe batırdı ve not defterinin tam ortasına Eski Yazılar I. Ders / Profesör Lovett yazdı ve kitabının tam üstüne koydu. Bu derste sadece önemli yerleri not alıyordu ama bu da bir ilerlemeydi. Diğer derslerde sadece dinliyordu. Dinlemenin kendisine yettiğini düşünüyordu fakat bu derste not almazsa aklından çıkabiliyordu. Anlayacağınız dışarıda aslan gibi cesur olan biri, bu derse girince kuzu kesiliyordu. Bakınız; Martin!
Çok zaman geçmeden derslik dolmaya başladı. En sonunda profesör de geldi ve tahtaya işlenecek konuyu yazdı. Martin yavaş yavaş yazılan yazıyı okudu. En sonunda içinden *Lanet olsun! Keşke önceden haberim olsa da hazırlansaydım. Yine de az bilgilerim var. Tanrı'm, sen bana yardımcı ol!* diye geçirdi içinden ve gözlerini tahtadan ayırıp profesöre dikti. Profesör kapıya yönelmişti. Kapıyı açtı ve sınıfa birkaç öğrenci girdi. Profesör ise bir şeyler söyledi. Martin'in en çok önem verdiği kısmı: " ...İkinci bir gecikme söz konusu olduğu an dersimden atılacaklar. " buydu. Hemen tüy kalemini hokkaya batırdı ve not derfterine *Kesinlikle bu derse geç kalma! Hayatın kararabilir.* yazdı ve tedirgin bir şekilde yutkundu. Korkuyordu sanki. Bu kadar katı kurallara gerek yoktu Martin'e göre. Sadece otoritesini korusa, tüm öğrenciler bu durumdan etkilenirdi. Bu kadar sert ders öğrencileri fazlasıyla bayabilirdi. Aslında korkuları sayesinden dersten sıkılmak da mümkün değildi hani. Martin bu kadar baskıya dayanamayabilirdi fakat bu ilk dersleri olmasına rağmen dayanıyordu. Aslında korkusunun asıl sebebi arkadaşlarının ona anlatması olmuştu.
Profesör aynı sertliği ve otoritesiyle dersi anlatmaya devam etti. Tüm sınıf yavaş yavaş gerilmeye ve korkuyu üstlerinde hissetmeye başlamışlardı. Martin ise ders ilerledikçe kendini daha rahat hissediyor ve arada bir not alıyordu. Dersin bir an soğuduğu anda not defterine göz attı. *Kesinlikle bu derse geç kalma! Hayatın kararabilir.* - *Ön adından sakın bahsetme. O senin için Eski Yazılar Profesörü Lovett.* - *Sakın hata yapma, ödevlerini geç getirme, derste konuşma, profesör hakkında hiçbir yorum yapma* yazmıştı. Bu ders için az bile not tutmuştu. Devamının geleceğini biliyordu ve daha çok kendini korkutuyordu. Sonunda ilk konuya geçildi. Martin'i asıl hayal kırıklığına uğratan tanışma faslı olmamasıydı. Bir yerde iyi olmuştu. Kalkıp korkak korkak kekeleyeceğine, sessiz sessiz dersi dinlemeye başlamıştı. Belki de bu korkusu profesörün gözünde çok daha acınası duruma düşmesini sağlıyordu. Silkelendi ve kendine geldi. Korku yerine saygı duyması gerekiyordu. Bunları karıştırıyorsa hiçbir şey anlayamazdı dersten. Kendinden utandı. Tekrar not defterine göz attığında aslında bunların kendi sorumluluğu olduğunu fark etti. Hemen not defterine yazdığı sayfayı koparttı ve buruşturup cebine tıktı. Sonunda ders bitmişti ve Martin ödevini de almıştı. Hızla eşyalarını tekrar çantasına koydu. Hızlı davranıyordu, artık korkudan değildi ama. Sadece bir sonraki derse geç kalmamak içindi. Belki de bu ders sorumluluklarını tekrar hatırlatmış ve korkuyla saygıyı ayırmasını sağlamıştı. Kendinden hoşnuttu bu durumda. Çantasını sırtına astı ve saatine baktı. Yavaş ve cesur adımlarla ilerlerken profesör masasının önünden geçtiğini fark etti. " İyi günler, Profesör Lovett. " dedi kendinden emin bir tavırla. Başıyla karşılık verdiğinde ise gerçekten kendinden geçmişti. Yüzünü hoşnut bir gülümseme aldı ve adımlarını yavaşlattı ve düşüne düşüne derslikten çıktı.
*: Geçirdi kelimesi iki cümlede de kullanılmış, bizler için okurken rahatsız edici olabiliyor. **: Ne demek istediğini anlasaydım düzeltebilirdim belki =) ***: Profesör zaten sınıfta. RP'mi dikkatli okusaydın, bunu anlayabilirdin.
Bunların dışında bazı harfler unutulmuş ve imla hataları var bunları kırmızı ile düzelttim. RP'yi yazdıktan sonra tekrar okursan bu hataları düzeltebilirsin. Dersime katıldığın için teşekkürler.
NOT: Zayıf - 42 Puan
Julie Annwyl Lovett Eski Yazılar Profesörü
| |
| | | Etna Lilth Mc'Leen
Mesaj Sayısı : 22 Yaş : 30 Kan statüsü : Melez Galleon : 11678 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 28/11/08
| Konu: Geri: I, II ve III. Sınıflar için İlk Ders ~ C.tesi 13 Ara. 2008, 22:21 | |
| Göl kenarında oturmuş kitap okuyordu. Okul açılmadan önce aldığı on muggle aşk romanından sonuncusu ve ona göre en heyecanlı olanıydı bu. Kitaptaki* kadının hemen her şeye inanmasına ve adamın da çapkınlığına lanet ediyordu. Açıp da son sayfasını okumamak için kendini zor tutuyordu. Ama bu romanları hepsi bir şekilde mutlu sonla biterdi nasılsa. Annesi bu kitapları okuduğunu görse ona az da olsa benzediğini söylerdi. İşte o yüzden evde bu kitaplardan nefret ettiğini söyleyip okula geldiğinde okuyordu.
Muggle hali ile her zaman gurur duyardı. Ancak annesine benzemeyi çekemiyordu. O sosyeteyle aklını bozmuştu. Diğer bütün mugglelara benzeyebilirdi ancak annesine asla. O babasının kızıydı. Yani galiba bu konuda pek bir şey söyleyemiyordu.** Ama o sosyete meraklısı çok bilmişin teki değildi. Acaba kız kardeşi ne yapıyordu. Annesinin eziyetine kalmıştı.*** Eğer seneye Hogwarts'a gelmezse yavaş yavaş birbirlerinden**** ayrılacaklardı ki pek sihir belirtisi göstermiyordu. İçinden bir ses davet mektubunu almayacağını söylüyordu. 'Umarım babamdan az da***** olsa sihir kanı almışsındır minik kardeş.' diye geçirdi içinden...
Kitap okurken bir de****** düşüncelere dalınca Eski Yazıtlar dersini unutmuştu. Kol saatine baktı. On dakikası vardı ve göl kenarından dersliğe yetişmesi için pek yeterli değildi. Kitabını çantasına tıktı. Ayağa kalktı sonra da cüppesine yapışmış olan çerçöpü******* silkeledi. İlk başta koşar adımlar atıyordu ancak kısa sürede koşmaya başladı ve git gide hızlandı. Sonunda şatoya girmişti. Birisine çarptı o arada , ancak özür dileyecek vakti bile yoktu. Başını çevirip arkaya baktı ve çarptığının büyük sınıflardan bir Slytherinli olduğunu görünce şansına lanet okumaya başladı. Çocuk ona üzerine saldıracakmış gibi bakıyordu ancak Etna o sırada bir koridora sapınca gözden kayboldu...
'İlk derse geç kalacağım.'Aynı şeyi tekrarlarken bir yandan da merdivenleri ikişer, üçer çıkıyordu. Kitaba dalıp vaktin nasıl geçtiğini anlamaması yetmemiş birde o acele ile koridorları karıştırmıştı. Kim bilir ne kadar kötü bir intiba bırakacaktı. Son koridora vardığı sırada zil çaldı. Koşmaktan ayakları titriyordu. Sınıfın kapısına vardığında cüppesini çekiştirdi. Yeterince düzgün göründüğünü umarak içeri girdi. Ortalarda bir sıraya oturdu. Zaten pek seçim şansı yoktu. Ders başlamadan kendini toparlasa çok iyi olacaktı. Girmesinden sadece bir dakika sonra profesör kapıyı kapatıp kilitlemişti.
“Geç kalanlar şanslarını kaybettiler. İkinci bir gecikme söz konusu olduğu an dersimden atılacaklar.”
Son anda yetişmişti. Bir daha herhangi bir derse yarım saat kala kitap okumamalıydı. Sonra kitaba dalıp gidiyordu ve sonuç dersten atılmaya kadar gidebilirdi. Profesörün onları süzen katı bakışlarına denk gelmemeye çalışarak asla ters düşülmemesi gerekenlerin arasına onunda adını da******** büyük harflerle not etti.
Kağıdını ve tüy kalemini çantasından çıkardı. Hafıza konusunda pek iyi sayılmazdı ve ders tekrarları sınavlar için önemliydi. Profesörün söylediklerini mümkün olduğunca not almalıydı. Arada bazı cümleleri atlayarak ve kısaltmalarla yazmaya başladı. Çok hızlı yazdığı söylenemezdi ancak bu onun en hızlı haliydi.
Dersin ilerleyen zamanında şu çabuk unutma huyuna lanet okuma derecesine gelmişti. Eli ağrıyordu ve bu notları bir hafta içinde temize çekmezse ne dersle ilgili doğru düzgün bir şey hatırlayabilecek ne de yazısını okuyabilecekti. Yazın bütün gün pineklerse olacağı da buydu işte. Yazmaya yazmaya hamlamıştı. Büyükçe bir mürekkep lekesi daha oluştu not kağıdında. Neyseki az önce yazdıklarında iz bırakmamıştı. Profesörün su içmek için duraksaması Etna'ya az da olsa yazdıklarını toparlamak ve elini dinlendirmek için vakit vermişti.
Dersin sonunda ödevini de not aldıktan sonra profesör hakkında ilk izlenimleri ve küçük notları kafasında derlemeye başladı. Bir yandan da çantasını toparlıyordu. 'Asla ters düşme, derse sakın ola ki geç kalma, ödevlerini yapmayı unutma ve gününde yap geç vermek bile eksi puan olabilir, huyuna gidip yağcılık sakın yapma hoş karşılanmayabilirsin, sessiz sakin ders dinleyen ve ödevlerini zamanında yapan bir öğrenci olursan sorun çıkmaz.'
Sınıftan çıkarken iyi günler dilemekte kararsız kaldı. İlk olarak yüzüne bir gülümseme yerleştirdi ama sonradan ondan da vazgeçerek silikleştirdi ve profesörün önünden geçerken hafifçe başını eğdi. Sözsüz bir iyi günler onun tercihiydi. Hemen kütüphaneye gitse iyi olurdu. Akşam da dinlenip neredeyse geç kalmasına neden olacak o muggle romanını bitirirdi. * Buraki "-ki" ekinin ayrı yazılmaması gerek. Ben düzelttim. ** Ne demek istediğin anlaşılamamış. *** "Eziyete kalmak" söz öbeğinin doğru bir kullanım olduğunu sanmıyorum. **** "Bir birlerinden" yazımı kesinlikle yanlıştır. Ben düzelttim. ***** Dahi anlamındaki "-de"ler ayrı yazılır. Ben düzelttim. ****** Yine dahi anlamındaki "-de"lerin yanlış yazımıyla ilgili. ******* Çer çöp ayrı yazılır. ******** Yine bir dahi anlamındaki "-de"nin yazımında yanlış yapılmış. Ayrıca iki tane "-de" art arda kulak tırmalayıcı.
Dikkat Et: "-de"lerin yazımına dikkat et! Ayrıca şunu unutma: " 'Şey' ile ilgili her şey ayrı yazılır."
NOT: Felaket - 28 Puan
Julie Annwyl Lovett Eski Yazılar Profesörü
| |
| | | Saija Isole Jarvenpä
Mesaj Sayısı : 60 Yaş : 31 Kan statüsü : Melez Galleon : 11676 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 29/11/08
| Konu: Geri: I, II ve III. Sınıflar için İlk Ders ~ Paz 14 Ara. 2008, 20:31 | |
| Dünden farkı olmayan bugün... Geçen her gün, birbirini takip eden bir döngüydü ona göre. Farklı şeyler olurdu ya da olmazdı. Döngü devam etmek zorundaydı. Yapacak bir şey gelmezdi elinden.* Ne bir taş kadar sert, ne de bir kaya kadar dayanıklıydı bedeni. Yaşadıklarını isteyerek yaşardı en azından. Özlemlerini hissederek... Yıpranırdı günler boyu, kendisini zorlardı. Ruhunun her bir köşesine sinmiş canlılık kırıntılarını kullanılırdı; elinden gelebilmesi için bazı şeylerin. İstediklerini elde edebilmek için. Kendini bu güçsüzlükten kurtarabilmek için. En azından çabalardı. İsteyerek atılırdı maceralara. Mutluluklarında tam anlamıyla bulurdu kendini. Üzüntüsü içine işlerdi. Her yaşadığı şey olgunluk olarak eklenirdi ruhuna.
Nefesinin havayla buluşup buhara döndüğü, umutlarının her yeni gün olduğu gibi yeniden kök salıp, yeşerdiği okul bahçesinde sıradaki dersine Eski Yazılar'a, girmek için ilerliyordu. Kalın dudakları arada bir açılıyor, birbirine çarparak tekrar kapanıyor ve üşüdüğünü belli ediyordu. Bedenini sarmalayan, olabilecek kötülüklere karşı onu koruyan ceketini daha bir çekti önüne. Saçlarını açık bırakmasaydı, soğuktan ürperecek olan ensesini koruyamayacaktı. Ellerini birbirine ovuşturup ısınmaya çalışarak, olabildiğince hızlı bir şekilde, Hogwarts'ın içine daldı. Kan yanaklarına hücum etmişti. Kızaran yanakları şimdi bunun en büyük göstergesiydi. Sıcaklığı içinde hissetmiş, derin bir nefes almıştı. Eski yazılar sınıfına girdiğinde içeride çok fazla kişi yoktu. Gördüğü ilk boş yere oturarak rahatlamaya çalıştı. Dönemin ilk derslerinden biriydi ve kendini henüz buna hazır hissetmiyordu. Gerilen bedeni şimdi, az önceki rahatlığını arıyordu. Kendini her türlü duruma hazırlamak aslında ruhunun elindeydi. Anlaşılan buna pek çalışmamıştı. Profesörün tahtaya yazdıklarını okurken akıp giden zaman, öğrencilerin de geç kalmasına neden olmuştu ki, bunu derse geç girenler farkettirmişti. Profesör onlara sert bir uyarıda bulunduktan sonra devam ederek kendini tanıtmaya girişti. Daha doğrusu özelliklerini, kurallarını anlattı biraz. Başkalarının umutsuzluklarından güçlenen profesörlerden biri. Zaten hayat yeterince acımasız değilmiş gibi, birde öğrencilere böyle yükleniyorlardı. "Hiç adil değil." diye geçirdi Saija. Zaten ne adildi ki? Bu hayatta adil olan ne vardı? Neden böyle olmak zorundaydı? Sorgulamalardan bunalmıştı artık. Hasım mıydı ki onlara? Böyle davranması gerçekten onları eğitmek için miydi? Midesini yakıp geçen bir kasırgadan sonra bakışlarını tekrar profesöre çevirdi. Anlatmaya dalmış olduğu konuyu kesip masasına gitti. Kağıtlarını karıştırarak, suyunu yudumladı. Kendi içinde savaş veriyor gibiydi. Aslında en büyük savaş yaptığı bu hataydı. Onları umursamamak, kendine de saygı göstermemesi, kendini de umursamaması demekti. Masasına oturdu ve devam etti. Bu dilin türünün tek örneği olması Saija'yı etkilemişti aslında. Belki biraz daha ilgi gösterebilirdi buna. Daha fazla üzerine düşüp, çalışabilirdi. Düşüncelerini elinin tersiyle iterek tahtaya yazılan ödevini parşömenine not etti. Ders bitiminde profesöre bakmadan çıkıp, karanlık koridorlardaki öğrenci yığınlarına karıştı. Onu umursamayan birine neden saygı göstermeliydi? Profesör olduğu için mi? Ah hayır, hayat gerçekten adil değildi...
* "Elinden gelen bir şey yoktu." ya da "Yapacak bir şey yoktu." daha doğru olurdu bana kalırsa.
Dikkat Et: Betimlemelerin ve duygu anlatımların çok güzel. Ancak biraz daha uzun tutabilirdin. Olaylara da yer vermelisin. Yine de bu güzel RP için teşekkürler...
NOT: Beklenenin Üstünde - 75
Julie Annwyl Lovett Eski Yazılar Profesörü | |
| | | Richard L. Guénon God's Devils ~ Bas Gitarist
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 50 Yaş : 30 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11675 Ekspresso Puanı : 5 Kayıt tarihi : 13/12/08
| Konu: Geri: I, II ve III. Sınıflar için İlk Ders ~ Çarş. 17 Ara. 2008, 00:46 | |
| Her zamanki gibi elinde yine kapkalın bir kitap, bahçenin soğuk havasında adeta bir kurdun elmanın içinde yavaşça dolanıp sonunda işe yaramaz bir hale getirmesi gibi Richard da kitabın sayfalarında geziniyor, aklımda ne kalırsa kardır düşüncesi ile okumaktan hiç vazgeçmiyordu. İnsanlar bu havada ayakta dahi duramazken Richard ne dondurucu soğuğa ne de kendisi ile alay edenlere bir an olsun takılıp kafasını kitaptan kaldırmıyordu. Okuduğu kitap Eski Yazılar dersi ile ilgiliydi. Bu kitabın otuz dakika sonra gireceği dersle direkt alakalı olması tabii ki tesadüf değildi. Her zamanki gibi derse bomboş girmektense gerekirse yanlış bir bilgiyle girmeyi tercih etti ve okudukça okudu. Okuyabildiği süre zarfında aklında kalan tek konu Hurrice idi. Saatine baktı, on dakikası kalmıştı. Derse geç kalmak adeti değildi, hele ki bu ilk kez gireceği bir dersse. Okuduklarının derste bir faydası olacağını umarak Eski Yazılar dersliğinin yolunu tuttu.
Tüm dersler başlamak üzeriydi fakat koridorlar hala kalabalık hala gürültülüydü. Bir anlık şaşkınlıktan sonra içinden Herkes benim gibi derse erkenden gelseydi… diye geçirdi. Kapıdan girdiğinde tahmin ettiği gibi sınıfta kendisi gibi erkencilerden başka kimse yoktu. Sınıftaki sıcağı hissedince dışarının ne kadar soğuk olduğunu anladı ve birden irkildi. Hemen boş bulduğu bir yere kendini atıverdi. Saatine bir kez daha baktı Son beş dakika. dedi içinden. İçeriye telaşlı üç-dört kişinin daha girmesinin hemen ardından elinde kocaman kitaplar ve bir dizi not bulunan genç bir bayan girdi içeri. * Girenin profesör olduğunu çok iyi biliyordu fakat bir an için bu genç bayanı süzmeden duramadı. Profesör sınıfın konforlu öğretmen koltuğuna oturdu, yavaşça duvardaki saate son bir kez baktı. İçeri giren son birkaç öğrencinin ardından istifini bozmadan asasını kapıya doğru şöyle bir salladı ve o anda kapı kapanıp kilitlendi. Bu sırada Richard kendiside dahil hiç kimsenin şaşkınlığına aldırmadan Ne kadar asil! Diye mırıldandı yavaşça. “Geç kalanlar şanslarını kaybettiler. İkinci bir gecikme söz konusu olduğu an dersimden atılacaklar.” Bu sert uyarı ile beraber Richard dalgınlığını bir kenara bırakıp artık dersin ciddiyetine adım attı. Profesörün herkesi tek tek süzdüğünü görünce bir an sınıfta sivrilmekten korkup dikkatli ve sert bakışlarını biraz olsun yumuşattı. İlk günden dikkat çekmek hiç hoş olmazdı. Profesör konuşmasına devam ederken artık daha sert ve daha dikkat çekici bir ses tonu kullandığı rahatça anlaşılabiliyordu. Konuşmasının başında isminin Julie Annwyl Lovett olduğunu belirttikten sonra uzun tanışmalardan hoşlanmadığını söyleyerek** direkt bir geçişle ders hakkındaki prensiplerinden daha doğrusu kurallarından bahsetmeye başladı. Richard, sınıf olarak tehdit edildiklerini düşünürken profesörün ağzından “Evet, sizi gayet açık bir şekilde tehdit ediyorum.” cümlesini duymasıyla birlikte öğretmenin karakterini kafasında neredeyse tam olarak şekillendirdi; mükemmeliyetçi, disiplinli ve acımasız.
Profesör konuşmasını bitirince umursamaz görünen bir şekilde tahtaya yöneldi ve “İlk konumuz konuşulan ilk diller arasında yerini almış “Hurrice”. dedi. Bunu duymak Richard`ın gözlerinin parlamasına yetti. Şimdi yeniden dersin ilk dakikalarında olduğu gibi yüzünde dikkatli bakışları ön plandaydı. Hurrice hakkında sırayla konuşulduğu tarihler, konuşan uygarlıklar ve nesillere aktarım yolu ile ilgili bilgi verdi. Richard, bu duyduklarının hepsi hakkında bir şeyler hatırlıyordu. Bu da doğal olarak dersi anlamasında büyük katkı sağladı. Anlattığı konu bittikten sonra profesör, kapıyı kapatırken yaptığı gibi bir asa hareketi ile tahtayı temizledi ve “Evet, ödeviniz Hurrice dilinde yazılmış bir yazıt bulmak. Ve bu yazıttan bir alıntı yapıp hem yazının orijinalini hem de çevirisini bir daha ki dersimizde getirmek. Hazırlanmak isteyenler için; bir sonraki konumuz Luvice. Ve ben bu dil hakkında sorular sorabilirim; binasına puan kazandırmak isteyenlere duyurulur. Şimdi çıkabilirsiniz.”dedi. Richard ödevini ve bir sonraki dersin konusunu parşömende küçük bir yere not etti. Böylece bir sonraki dersten önce çalışması gereken konuyu da belirlemiş oldu. Kapıdan çıkarken hiç tereddütsüz İyi günler profesör. dedi. Profesörün gayet sakin ve cevap niteliğinde kafa sallaması hoşuna gitti ve yeniden bahçenin yolunu tuttu.
* RP'mde zaten içerideyim ve kapı kilitli. Kapıyı ben açıyorum. Nasıl senden sonra gelebilirim ki? ** RP'de böyle bir şey yazmıyor. Yalnızca tanışma faslını es geçeceğimi söylüyorum.
Dikkat Et: Kitaptan aklında kalanın yalnızca Hurrice olması uzak bir ihtimal gibi geldi. Okuduğun kitapta Hurrice olabilir. Ve bu dil aklında kalmış olabilir. Fakat kalktıktan sonra yalnızca Hurrice'nin aklında kalmış olması... Bilemiyorum... Ayrıca betimlemelere daha çok yer vermelisin.
NOT: Beklenenin Üstünde - 72 Puan | |
| | | | I, II ve III. Sınıflar için İlk Ders ~ | |
|
Similar topics | |
|
Similar topics | |
| |
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |