Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  EkspresEkspres  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Heykelin Ardındaki Gözyaşları

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Aurora Clayborne
Slytherin 5. Sınıf Öğrencisi
Aurora Clayborne


Kadın
Ruh hali : Heykelin Ardındaki Gözyaşları Heyup7
Mesaj Sayısı : 1472
Yaş : 31
Kan statüsü : Pure-Blood
Galleon : 11780
Ekspresso Puanı : 1
Kayıt tarihi : 28/11/08

Heykelin Ardındaki Gözyaşları Empty
MesajKonu: Heykelin Ardındaki Gözyaşları   Heykelin Ardındaki Gözyaşları Icon_minitimeSalı 09 Ara. 2008, 23:22

Yüzünü saklamak istermişçesine geçirdi kapşonunu başına. Aslında evet, kimsenin onu görmesini istemiyordu. O kadar saçmaydı ki konuşulan konular... Annesinin mektubundan sonra diğerlerinin konuştukları, düşündükleri ona o kadar yabancı geliyordu ki, hayatta önemli olan hiçbir şeyin kalmadığını düşünmeye başlamıştı bile. Onun için yaşamayı önemli kılan tek şey kalmıştı ki onun varlığını düşünmek dahi istemiyordu. Halbuki aklından çıkmıyor olmuştu son birkaç haftadır, yüzünü nereye çevirse onu görür olmuştu. Hem bu durumdan kaynaklanan nefret, hem de aşk onu içinden çıkılmaz bir ikileme sokmuştu. Tek tük meşalelerin aydınlattığı koridorda, hafif topuklu süet çizmelerinin çıkarttığı sesler duyuluyordu sadece. Bu şekilde bir sessizlik onu ürkütmüştü, fakat ürktüğü onca şeyden olduğu gibi bundan da zevk alırdı. Gece siyahı saçları ipek bir örtüymüşçesine dalgalanırken, granitten bir heykelin önüne geldi. Elinde harpıyla, güzel bir melek figürü. Şeytan, melek ya da vesaire. Kendisini bildi bileli inanmazdı hiç birine. Her zamanki gibi, tekdüze bir sesle konuştu.

" Fear is near. "

Gizli bir koridora açılan heykel için daha uygun bir şifre olabileceğini düşünmüyordu açıkçası. Meleğin yavaşça yukarı doğru kalkan kanatlarının ardından, 2. defa girdiği geçit ortaya çıkmıştı işte. Çevik bir hareketle dar geçitten içeri geçip, heykelin onun ardından kapanmasını izledi. Meşale yoktu burda tabii, neden olsun ki? Burası girilebilecek türden bir yer değildi, en azından şimdilik. Kafasını yukarı kaldırıp, son ışıkta devasa büyüklükteki örümcek ağına baktı. İğrenç, örümceklerden nefret ederdi. Yüzünü ekşitip, asasını çıkarttı. Mecburen kendi ışığını kendisi yapacaktı.

" Lumos! "

Asasının ucundan çıkan zayıf bir ışık demeti, önündeki küçük çapta bir alanı aydınlattı. Daha fazlasına ihtiyacı yoktu, karanlık onun için sorun etmeye değer birşey değildi. Yüzünü iyice hüzünlü bir hava kaplarken, tam karşısındaki eski, kırmızı kadifeden bir koltuğa attı kendisini. Bu kadar mı nefret ediyordu kendisinden? Yıllarca Finlandiya'ya dönüp, ondan özür dilemesini umduğu insan, ondan bu kadar nefret edebilir miydi? Onu düşünmeyen bir insanı, onun da düşünmemesi gerektiğini biliyordu ama olmuyordu işte, içindeki patlamaya hazır volkan her an patlayabilirdi. Nitekim, kısa bir süre sonra griye yakın renkteki iri gözleri, pırlanta tanelerini andıran, net gözyaşlarıyla ıslanmıştı. Yüzünde en ufak bir mimik görünmüyordu, fakat onun içten bir şekilde ağladığının kanıtı sadece duyulması çok çaba gerektiren hıçkırıklarıydı. Kapşonunu kafasından çıkartıp, yüzünü ellerinin arasına aldı. Galiba, 10 yıl aradan sonra ilk defa ağlıyordu. Tek isteği ise bu büyük utanca kimsenin tanık olmamasıydı.

PS xx Anlaşmalı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Norwen Jonathen Soulthen
Baş Şifacı ~ Yaratıkların Yol Açtığı Yaralanmalar
Norwen Jonathen Soulthen


Erkek
Ruh hali : Heykelin Ardındaki Gözyaşları Hmbl7
Mesaj Sayısı : 1001
Yaş : 34
Kan statüsü : P.B.
Galleon : 11850
Ekspresso Puanı : 1
Kayıt tarihi : 02/10/08

Heykelin Ardındaki Gözyaşları Empty
MesajKonu: Geri: Heykelin Ardındaki Gözyaşları   Heykelin Ardındaki Gözyaşları Icon_minitimeÇarş. 10 Ara. 2008, 01:31


Koridora olabildiğince sessiz sapmıştı Norwen, öyleki donmuş Hogwarts gölünün üzerinde kayıyormuş gibi hızlı ilerlemesine rağmen sanki adımlarının sesi kendisine ait değilmiş de yanında, peşi sıra giden silik gölgesinden yükseliyormuş gibiydi. Ravenclawlı genç bakışlarını önce kolundaki saatte yöneltti ve sonra adımlarının daha hızlı atamayacağını fark ederek çaresizce bir sinirlenme nidası çıkardı. Geç kalmıştı! Şimdi yasak ormanda olup Sihirli yaratıkların bakımı dersi projesi için üç dolunay beklemiş olan pixieleri kafeslerinden çıkarması gerekiyordu. Tüm günün geçmesini, bu görevi için beklemiş; fakat beklerken ortak salonda uyuyakalmıştı ve bu yüzden şu anda projesinden ifrit almak üzereydi. Üstelik Norwen, tek bir dersten kusursuz olabileceğine kendisini bu kadar inandırmışken işlerinin yolunda gitmemesi çok daha büyük bir hayal kırıklığıydı.

Hogwarts'ın bahçesine çıkması için daha kaç kat aşağı inmesi gerektiğini bilinçli olarak hesaplamıyordu, Ravenclawlı genç. Sanki onu hesaplarsa adımlarının yavaşlayacağından korkuyor ve varması gereken yere çok daha geç varacakmış gibi geliyordu. İleride, sanki Norwen ile alay edercesine huzur dolu bir ifadeye bürünmüş olan melek heykeli duruyordu ve onu geçtiğinde bir alt kata inen merdivenlerin yolun sonunda uzandığını biliyordu; fakat bu Ravenclawlı genci rahatlatmaya yetmiyordu.Çünkü onu rahatlatabilecek tek şey şu an yaşadıklarının uyuyakalması sırasında gördüğü bir kabus olmasıydı. Birden, Norwen'in yanından geçtiği melek heykeli ile ilgili aklının bir kenarında üçüncü sınıftan kalma anılar canlandı: Melek heykeli sayesinde geceleri Hogwarts avlusuna kaçışları ve bazen Peeves ile karşılaşmamak adına o geçiti kullanmaları.. Norwen, o melek heykelinin bu melek heykeli olmaması riskini göze alarak olduğu yerde aniden durdu ve hemen yanındaki heykelin dibine sokularak pek de kısık sayılmayacak bir ses tonuyla "Fear is Tear" dedi; fakat bir değişiklik olmadığını fark edince yine aynı ses tonuyla "Fear is Bear" diye yineledi parolayı. Yine hiçbir değişiklik olmamıştı. Yanlış melek heykelinin önünde miydi? Yoksa yanlış olan başka bir şey mi vardı?

Norwen artık çok daha fazla geç kaldığını ve pixielerinin fazla dolunay ışığı nedeniyle hırçınlaşıp birbirlerine zarar verdiklerini biliyordu. Üstelik bu küçük yaratıklar yasak ormanın huzurunu kaçıracak olurlarsa o dersin profesörünün kendisini bulacağını da çok iyi biliyordu. İster istemez Ravenclawlı gencin gözünde pixielerle dolu bir sınıfta cezaya kaldığı canlandı ve içinden şiddetli bir korku dalgası yükseldi. Bunun üzerine Norwen bakışlarını tekrar melek heykelinin üzerine çevirerek "Fear is Near" dedi, kendisinden emin bir ses tonuyla. İşe yarıyordu! Meleğin kanatları soğuk bir gıcırtıyla arkasına sakladığı geçitin önünden çekiliyordu. Norwen arkasından kapanacağını bildiği kanatları pek düşünmeden içeriye daldı ve arkasından gelen loş ışık nedeniyle daha fazla ışığa ihtiyaç duymadan geçite ilerlemeye başladı; fakat çok geçmeden tam burnunun ucunda cılız bir ışık kaynağı fark etmesi nedeniyle olduğu yerde durdu. Işık kaynağının diğer tarafında ve neredeyse kendisine ışık kaynağı kadar yakın duran bir çift bakış fark etti. Bu bakışlar tanıdıktı: ama her zaman gördüğü gibi değil, çok daha fazla derinlerdi ve bu Ravenclawlı gencin kendisini hasta gibi hissetmesine neden oluyordu. Bakışlarını sahibini tanıyordu Norwen ama neden böyle olduğunu sormak istercesine "Josephinã?" dedi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwartsekspresi.com/lejantlar-karakter-kartlary-f164
Aurora Clayborne
Slytherin 5. Sınıf Öğrencisi
Aurora Clayborne


Kadın
Ruh hali : Heykelin Ardındaki Gözyaşları Heyup7
Mesaj Sayısı : 1472
Yaş : 31
Kan statüsü : Pure-Blood
Galleon : 11780
Ekspresso Puanı : 1
Kayıt tarihi : 28/11/08

Heykelin Ardındaki Gözyaşları Empty
MesajKonu: Geri: Heykelin Ardındaki Gözyaşları   Heykelin Ardındaki Gözyaşları Icon_minitimeÇarş. 10 Ara. 2008, 02:05

Birkaç saat, hatta belki de birkaç gün böylece kalabilirdi burda. Kimseyi görmeden, konuşmadan ve neredeyse hiçbir şey düşünmeden. Nedense hayal ettiği tüm şeyler, ufak bir rüzgarla yerle bir oluyordu onu daha da karamsarlığa sürüklemek istermişçesine. Bu yüzden de kendisinden nefret etmeye başlamıştı son zamanlarda. Hayattan bekledikleri çok fazlaydı belki de, ona sunamayacağı şeyleri ondan isteyere her seferinde hayal kırıklığına uğruyordu. Fakat bekleyeceği birşey olmazsa, yaşamasının anlamı da olmayacaktı ve ikinci bir ikileme daha düşüyordu böylece. Düşündüğü tüm şeyler, ona çok yakından gelen ve korkuyla yerinden sıçramasına neden olan bir sesle bölündü, karşısında Norwen duruyordu.

" Josephinã? "

" E-evet? "

Ne diyeceğini bilemiyordu, aklına gelen ilk saçmalığı söyleyebilirdi. Onun için zayıflığın en bariz göstergesi olan bu durum, hiç kimsenin kendisinin o şekilde görmesini istemeyeceği yegâne şeydi. Hızla pelerininin kollarıyla gözyaşlarını sildi, kısık ışıkta kıpkırmızı olmuş olan gözlerinin pek belli olmayacağını umarak yüzünü Norwen'a döndü. Belki de farketmemişti, ki bu oldukça olasıydı. Yine de hala ara sıra duyulan hıçkırıklarını engelleyemiyordu, sesi oldukça kısık olmasına rağmen duyulma olasılığı da vardı. Yüzüne bir gülümseme yerleştirmeye çalışmasına rağmen, ne kadar başarılı olduğu belirsizdi.

PS ~ Kısa oldu ama çıkmam gerek vs. =/
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Norwen Jonathen Soulthen
Baş Şifacı ~ Yaratıkların Yol Açtığı Yaralanmalar
Norwen Jonathen Soulthen


Erkek
Ruh hali : Heykelin Ardındaki Gözyaşları Hmbl7
Mesaj Sayısı : 1001
Yaş : 34
Kan statüsü : P.B.
Galleon : 11850
Ekspresso Puanı : 1
Kayıt tarihi : 02/10/08

Heykelin Ardındaki Gözyaşları Empty
MesajKonu: Geri: Heykelin Ardındaki Gözyaşları   Heykelin Ardındaki Gözyaşları Icon_minitimeÇarş. 10 Ara. 2008, 22:56


Josephinã'nın asasından süzülen cılız ışık dışında başka hiçbir şey aydınlatmıyordu rutubetli geçidi; ama o bile örümceklerin ömürlerini adadıkları belli olan ağları net bir şekilde gözler önüne seriyordu. Geçit iki kişinin yan yana sığabileceğinden çok daha dar gibi dursa da aslında Hogwarts'ın koridorlarından farkı olmadığını biliyordu, Norwen daha önceki deneyimlerinden ve bu bilgi aklının bir köşesinde belirince aralarından yalnızca bir asa fark bulunan kızdan bir adım uzaklaştı. Josephinã'nın asasından çıkan ışığın orayı yeterince aydınlattığını düşünmesine rağmen sadece kızın yüzündeki ayrıntıları biraz daha seçebilmek adına cüppesinin cebindeki asasına attı elini. O sırada Slytherinli kızın "E-evet?" dediğini işitti. Sesinde de yolunda gitmeyen bir şeyler vardı sanki kızın. Norwen, onu hep kendine güvenen ve sözcüklerini net seçen biri olarak bilirdi. Şimdi ya karşısında Josephinã yerine ona çok benzeyen başka birisi duruyordu ya da yolunda gitmeyen bir şeyler vardı.

Avucunda asasının bakır işlemelerinin soğukluğunu hissediyordu Ravenclawlı genç ve göğsünün hizasına getirdiği asasına bakarak çok kısık bir sesle "Lumos" diye fısıldadı. Asanın ucunda mavi, Josephinã'nın kadar cılız bir ışık huzmesi belirdi. Eskiye göre daha belirgin bir aydınlanma olduğu söylenemezdi karanlık geçitte ama şimdi Norwen Josephinã'nın yüz hatlarını daha iyi seçebiliyordu ve kızın yüzündeki buruk gülümseme Ravenclawlı gencin aklında bulunan soruların sayısını azaltmıyordu; öyleki az önce aklında bulunan pixie projesinin yerini şimdi sadece Josephinã'yla ilgili sorular almıştı. En mantıklı sorudan başlamaya karar veren Ravenclawlı genç hiç de moral verici başlamadığının bilincinde "İyi gözükmüyorsun, Josephinã. Bir sorun mu var?" diye sordu. Ses tonu kısıklığını koruyordu; fakat Norwen Josephinã'ya her kelimesini duyurabildiğine emindi.

Merak, Ravenclawlı gencin içerisinde barındırdığı bir duygu değildi; fakat merak duygusu böyle anlarda en sinsi ve zehirli yılanlar gibi belirirdi zihninde ve Norwen onu oradan uzaklaştırmaya çalıştıkça zehirini aklının en ücra köşelerine yollardı. Sadece o anki konu üzerine odaklanır ve başka bir şey düşünemez olurdu Ravenclawlı genç. O geçitte Josephinã'nın farkında olmadan yaptığı da bu yılanın özgür kalmasını sağlamaktan başka bir şey değildi ve Norwen şu anda Slytherinli kızın neden her zamankinden farklı olduğunu merak ediyordu. Üstelik aklında kıvranan yılanın panzehrine sadece Josephinã sahipti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwartsekspresi.com/lejantlar-karakter-kartlary-f164
Aurora Clayborne
Slytherin 5. Sınıf Öğrencisi
Aurora Clayborne


Kadın
Ruh hali : Heykelin Ardındaki Gözyaşları Heyup7
Mesaj Sayısı : 1472
Yaş : 31
Kan statüsü : Pure-Blood
Galleon : 11780
Ekspresso Puanı : 1
Kayıt tarihi : 28/11/08

Heykelin Ardındaki Gözyaşları Empty
MesajKonu: Geri: Heykelin Ardındaki Gözyaşları   Heykelin Ardındaki Gözyaşları Icon_minitimeÇarş. 10 Ara. 2008, 23:15

Tedirgin bir şekilde, titreyen elleriyle saçlarını düzeltti kız. Bu kadar üzgün olması normal değildi, aynı zamanda iyi de değildi. Eh, normalde de karamsar bir kişiliğe sahip olsa da gerçekten uzunca bir süredir, içten bir şekilde nefret edip üzülmemişti birşey için. Sorunları fazla takmazdı, ama iş hiçbir zaman sahip olamadığı ailesine gelince dünya onun için altüst olabilirdi. Derin bir nefes alıp, kendisini toparlamaya çalışırcasına başını kaldırdı. O sırada Norwen, Jose'nin asasından çıkan cılız ışık huzmesinin yetersiz kaldığını düşünmüş olmalı ki, asasını çıkartıp ortamı biraz daha ışıklandırdı. Bir an önce toparlanması gerektiğine karar verdi o zaman Slytherin'li kız da, tamamen saçma bir duruma düşüp, her zamanki karakterinden ödün vermezdi sonuçta o, değil mi?

" İyi gözükmüyorsun, Josephinã. Bir sorun mu var? "

Demek bu kadar belli oluyordu, bunu hiç düşünmemişti. Bu yüzden biraz bozulsa da bu durumda söylenecek daha düzgün birşeyin olamayacağını düşünüp, takmadı bunu pek. Kafasını hafifçe yana doğru eğip, griye yakın renkteki parlak gözlerini hafifçe kıstı. Durumu reddetmek, kabullenip güçsüz duruma düşmekten iyi olabilirdi. Fakat normalde hiç durmadan, soğukkanlılıkla söyleyebileceği bir sürü yalan, şu anda onun söylemesine uygun görünmüyordu.

" Sayılır. Olağanüstü saçma birşey, yani tam olarak bir sorun değil sanırım. "

Doğruydu bu işte, hayatında bir kere bile yüzünü görmediği bir kadın, ona nefret dolu bir mektup yazdı diye resmen hayata küsmesi onun için inanılır gibi değildi. Ne var ki, bir an için öfkesi tamamen yok olup, yerini acı ve üzüntüye bırakmıştı. Böyle birşey bir daha olmayacak ama, hiçbir zaman. Gözlerini loş ışıkta pek de belli olmayan koridorun ötesine sabitledi. Orada ne olduğunu öğrenmemişti daha önce, belki de şimdi yapabilirdi Ama yine de bunun zamanı değildi, bu yüzden de çoktan eski duygusuz ifadesine bürünmüş olan yüzünü Norwen'a dönüp, gencin hareketlerini incelemeye başladı. Birisine gözlerini resmen rahatsız edici bir biçimde dikmek alışkanlıklarından olmasa da, ona sonsuz gibi gelen sessizliğin ortasına yapabileceği herhangi bir şeyin olmadığını biliyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Norwen Jonathen Soulthen
Baş Şifacı ~ Yaratıkların Yol Açtığı Yaralanmalar
Norwen Jonathen Soulthen


Erkek
Ruh hali : Heykelin Ardındaki Gözyaşları Hmbl7
Mesaj Sayısı : 1001
Yaş : 34
Kan statüsü : P.B.
Galleon : 11850
Ekspresso Puanı : 1
Kayıt tarihi : 02/10/08

Heykelin Ardındaki Gözyaşları Empty
MesajKonu: Geri: Heykelin Ardındaki Gözyaşları   Heykelin Ardındaki Gözyaşları Icon_minitimePerş. 11 Ara. 2008, 00:07


Norwen, 'tam olarak sorun olmayan' bir şeyin Slytherinli kızı bu kadar sarsmasına şaşırmıştı. Josephinã'yı bu zamana kadar tanımamış olsaydı bu durumu olası bir durum gibi karşılayabilirdi; ama bu Josephinã gibi iddialı bir Slytherinli için oldukça fazlaydı, üstelik görünüşe göre kız sanki konuşturulmamak için kıvranıyormuş gibiydi. O anda Norwen olmaması gereken bir zamanda olmaması gereken bir yerde olduğunu fark etti. Büyük ihtimalle Josephinã o anını atlatmak için oradaydı ve karşısına görünüş itibariyle meraklı bir Ravenclawlının çıkması hiçbir şeyi daha iyi bir hale sokmuyordu; fakat sırf bu yüzden Norwen, Slytherinli kızı orada bırakıp gidemezdi. Gerçi bunu herhangi birine yapabilirdi. Herhangi birinin neden üzüldüğü ya da neden kendisini bir geçite kapattığı pek umrunda olmazdı; ama Josephinã'nın herhangi biri olmadığı beyninden kıvranan -merak- yılanından belli oluyordu. Şimdi Norwen sadece sorularına devam edip etmemek ile ilgilibir karar vermeliydi. Josephinã'nın bu kadar hassas olduğu bir konuda soru sorma cesaretini göstermeli miydi? Ve daha da önemlisi Norwen bu cesareti gösterse bile Josephinã'nın ne düşüneceğiydi.

"Karışmak istemiyorum, Josephinã ama anlatmak istersen.." derken buldu kendini Norwen ve cümlenin sonu o kadar belliydi ki devam ettirme gereği hissetmedi Ravenclawlı genç. En son ne zaman ve neye üzüldüğünü çok net hatırlıyordu Norwen. Dört sene önce olsa da hala dün gibi canlılığını koruyordu anıları ve kendisini bunu düşünürken bulunduğu günlerin gecelerinde uykuları mutlaka soğuk bir bıçak tarafından kesiliyordu. Üstelik kendisini bile bu kadar husursuz eden bu anıların kız kardeşi Nylwen'i nasıl etkilediğini düşünemiyordu ve bu konu Soulthen kardeşlerin bildiği; fakat aralarında nedense hiçbir zaman konuşamadıkları bir konu olmuştu.

Norwen anılarında kısa bir gezinti yaptığını fark eder etmez bakışlarını daldığı karanlıklardan kaldırarak karşısındaki Slytherinli kıza çevirdi. Josephinã'nın kendisine kenetlediğini fark etti bakışlarını ve bu Norwen'in için hissedilmesi güç, bir o kadar da tarifsiz bir duygu yaratıyordu. Adını koyamadığı ve ne idüğü belirsiz başka bir yılanı aklına değil de göğüs kafesine salıyordu sanki. Üstelik bu ikinci yılan oraya zehrini bırakmıyor, ilkinin aksine Norwen'den kurtulmak için çabalıyormuşçasına kıvranıyor, orada olmaması gerekiyormuş gibi yalvaran tıslamalar çıkartıyordu. Ravenclawlı genç bu duyguya hiçbir isim koyamasa da onu orada tutmak için çabalayacağını hissediyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwartsekspresi.com/lejantlar-karakter-kartlary-f164
Aurora Clayborne
Slytherin 5. Sınıf Öğrencisi
Aurora Clayborne


Kadın
Ruh hali : Heykelin Ardındaki Gözyaşları Heyup7
Mesaj Sayısı : 1472
Yaş : 31
Kan statüsü : Pure-Blood
Galleon : 11780
Ekspresso Puanı : 1
Kayıt tarihi : 28/11/08

Heykelin Ardındaki Gözyaşları Empty
MesajKonu: Geri: Heykelin Ardındaki Gözyaşları   Heykelin Ardındaki Gözyaşları Icon_minitimePerş. 11 Ara. 2008, 00:57

Huzursuzca etrafı inceleyen ve ara sıra Norwen'a takılan gözleri, her an yeniden dolmaya başlayabilirmiş gibi geliyordu nedense. Yine de arada gözlerini kırpıştırıp, bu muhtemel 2. krizi daha başlatmadan atlatmayı umuyordu. İçerideki sıcak havaya rağmen buz gibi olan ellerini yavaşça gözünün önüne düşen bir tutam saça götürüp, geriye doğru attı. Belki Norwen'da buraya yanlız kalmak için gelmişti, ve Jose'un orda bulunmasıyla isteği gerçekleşememişti. Bunu düşününce kendisini suçlu hissetmişti bir an, fakat eğer öyle olsaydı onun çoktan çıkıp gideceği gelmişti aklına ve bu kısa süreli duyguyu zihninden silip atmıştı.

" Karışmak istemiyorum, Josephinã ama anlatmak istersen.."

Pek beklemediği bir şekilde, normalde hiçbir durumda hiç kimseye anlatmayacağı bu olayı anlatırken buldu kendisini sonra.

" Aslında, anlatsam daha iyi olur sanırım. "

Kısa süreli bir duraksamadan sonra, derin bir nefes aldı ve gözlerini Norwen'a çevirip konuşmaya devam etti.

" Annem ben doğduktan hemen sonra, beni babanneme bırakıp Fransa'ya gitti. Onu hiç görmedim. Geçen gün, ondan bir mektup geldi, ilk defa. Benim doğumumdan sonra ailede bir takım ölümler gerçekleşti ve bu kadın da bunlardan -her nasılsa- beni sorumlu tutuyor, yani anlayacağın benden nefret ettiği belirten, çok hoş bir mektup aldım ondan.

Babasının ölümünden ve diğer birçok şeyden bahsetmese de, ilk defa ailesi hakkında bilgi verdiği için kendisini çok fazla ayrıntıya girmiş gibi hissediyordu. Yine de bu olayı bir solukta ona anlatması, kızı belki de günlerce ruh gibi dolaşmaktan kurtarmıştı. İlk defa birisiyle birşeyleri paylaşmıştı ve bunun ne kadar huzur verici olduğunu anlayınca, yüzünü hafif bir tebessüm kapladı. Yarım saat önce onun için zindan gibi olan bu koridor, şimdi son zamanlarda kendisini en huzurlu hissettiği yer haline gelmişti ve bunun bir sürü nedenden kaynaklandığı halde, tam olarak neden olduğunu bilmiyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Norwen Jonathen Soulthen
Baş Şifacı ~ Yaratıkların Yol Açtığı Yaralanmalar
Norwen Jonathen Soulthen


Erkek
Ruh hali : Heykelin Ardındaki Gözyaşları Hmbl7
Mesaj Sayısı : 1001
Yaş : 34
Kan statüsü : P.B.
Galleon : 11850
Ekspresso Puanı : 1
Kayıt tarihi : 02/10/08

Heykelin Ardındaki Gözyaşları Empty
MesajKonu: Geri: Heykelin Ardındaki Gözyaşları   Heykelin Ardındaki Gözyaşları Icon_minitimePerş. 11 Ara. 2008, 02:19


Josephinã'nın anlattıkları Norwen'in -ne kadar çabalarsa çabalasın- empati kurabileceği durumlar değildi. Çünkü Norwen hayatında bir şeyden sorumlu tutulmaktan çok kendisi, hep yaşadıklarından dolayı birilerini sorumlu tutardı. O, bir başkası tarafından sorumlu tutulamayacak kadar olayların dışında olurdu ve Norwen'e göre Josephinã olayların dışında gözükse bile 'doğmak'la olayların ortasına düşmekten kendisini koruyamıyordu. Gerçi Ravenclawlı genç, kızı kesinlikle ailesinin kayıplarından sorumlu tutmuyordu. Hatta hiç tanımadığı annesinden aldığı bu mektup onu bile düşündürmüştü ama böyle bir annenin önce ruh sağlığını sorgulamak gerekirdi. Norwen, kendi annesinden sonra herkesin annesinin ruh sağlığını sorgulayarak başlıyordu düşünmeye ama saçma sapan kayıplardan dolayı hiç görmediği kızını suçlamak da çok sağlıklı bir annenin yapacağı bir şey olmamalıydı.

Nedense Josephinã'nın söylediği her kelime Ravenclawlı gencin merakını gidermekten çok zihninde yeni merak odalarının kapılarını aralıyor ve içerilerine bir türlü kurtulamadığı yılanın zehrini salmasına izin veriyordu. Neden bir anne çocuğunu doğurduktan sonra yanından uzaklaştırırdı ki? Herkes Norwen'in annesi kadar çocuklarına hastalık derecesinde bağlı olmayabilirdi ama yeni doğan çocuğu başından savmak da anneliğin gereklerinden gibi gözükmüyordu Ravenclawlı gencin gözüne. Bunu bu şekilde Josephinã'ya aktarmamaya karar veren Norwen "Belki de annen..Şu sıralar kendisini pek iyi hissetmiyordur.. Ya da .. aslında.." diyerek başarısız bir moral verme girişiminde bulundu ve bunu daha cümlesini bitirdiği anda -olmayan cümle nasıl bitirilebilirse- fark ederek derin bir nefes alıp verdi.

Orada öyle hiçbir şey yapmadan durmak kadar moral bozucu başka hiçbir şey olamazdı. Şu an ormanda birbirlerini parçalayabilecek kadar hırçınlaşmış pixielerden birini olmayı diledi, Norwen ve dilediği pek çok şey gibi bunun da gerçekleşmediğini saniseler içinde anlayarak yeniden söze girdi: "Yapabileceğim ya da diyebileceğim hiçbir şey olmadığını farkındayım, Josephinã; ama senin istediğin bir şey varsa söyleyebilirsin." dedi. Norwen, işe yarar bir tavsiye verememenin ya da kızın içini rahatlatacak hiçbir şey söyleyememenin verdiği rahatsızlık içerisinde çok belli edemese de kıvranıyordu ve Josephinã'ya açık açık istediği bir şey olup olmadığını sormak en iyi çıkış yolu gibi görünmüştü. Belki kendisinde pek bulunmayan ya da adlandıramadığı duygular o geçitte boy göstermiş olabilirdi; ama Norwen, Norwen'di ve her zaman böyle durumlarda, o durumu imâ etmekten çok, açık açık sormayı tercih ederdi. Karşı koyamadığı merakını ve de bulunduğu durumda nereden geldiği belli olmayan duygularını garipseyebilirdi Ravenclawlı genç ama garipsediği tek şey bunlar olmadığı için kendisini rahat hissediyordu. Mesela Josephinã'nın hiç bilmediği bir yanını daha görmüştü ve bu da onun çok doğal karşıladığı bir şey olmamıştı; fakat Slytherinli kız ile aynı koşulları paylaşmaları o geçitten çıkıp gitmemesinin nedenlerinden biriydi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwartsekspresi.com/lejantlar-karakter-kartlary-f164
Aurora Clayborne
Slytherin 5. Sınıf Öğrencisi
Aurora Clayborne


Kadın
Ruh hali : Heykelin Ardındaki Gözyaşları Heyup7
Mesaj Sayısı : 1472
Yaş : 31
Kan statüsü : Pure-Blood
Galleon : 11780
Ekspresso Puanı : 1
Kayıt tarihi : 28/11/08

Heykelin Ardındaki Gözyaşları Empty
MesajKonu: Geri: Heykelin Ardındaki Gözyaşları   Heykelin Ardındaki Gözyaşları Icon_minitimePerş. 11 Ara. 2008, 14:52

O psişik güçleri olan garip insanlardan olmadığı halde Norwen'in ne düşündüğün aşağı yukarı tahmin edebiliyordu; ne biçim bir anne çocuğunu doğar doğmaz bırakıp giderdi? Yıllarca kafasından çıkmayan soru işaretleri, Hogwarts'a başladığı andan itibaren kaybolsa da şimdi yine ortaya çıkmışlardı. Ama şimdi, ona değer vermeyen bir insan için bu kadar kafa yormanın bir anlamının olamayacağını düşünüp kendisini teselli edebilirdu bir yere kadar. Umursamaz bir ifadeyle kollarını kavuşturup, sırtını oldukça nemli olan duvara yasladı. Yine sanki hiçbir şey onu ilgilendirmezmiş gibi davranacak, sonradan da günlerce kafasını kurcalayan olaylar hakkında sessizce düşünecekti, ama şimdilik böyle davranması daha yerinde olurdu belki de.

"Belki de annen..Şu sıralar kendisini pek iyi hissetmiyordur.. Ya da .. aslında.."

Norwen'in tam olarak söyleyemediği şeyler bile Jose'un yüzünde hafif bir tebessümü ortaya çıkartmaya yetmişti. Garip bir şekilde, her an yeniden dolmaya müsait olan gözlerine rağmen içinde gülme isteği vardı. Amacına ulaşamayan birkaç teselli sözcüğü gerçekten de istenilen şekilde teselli edememişti onu, ama bu deneme bile kendisini daha iyi hissettirmişti.

" Evet, aslında o ben doğduğumdan beri kendisni pek iyi hissetmiyor. "

Gözlerini tavana dikip, derin bir nefes aldı. Bununla yaşamak o kadar da zor değildi, onun gibi özgürlüğüne düşkün biri için bunamış bir ihtiyarla yaşamak en büyük şanstı. Hiçbir işine karışamadığı gibi, yazları eve gitmesi de gerekmiyordu. Sadece küçük, kötü sayılabilecek bir yanı vardı ki, Jose daha aklı başına gelmeden önce ne yaptığını bilmeden bir sürü işe karışmıştı. Şimdi ise, daha 14 yaşındayken dudağının altındaki iki küçük delik ve bileğindeki bir dövmeyle etrafındakilere hep tehlike işaretleri veriyordu.

"Yapabileceğim ya da diyebileceğim hiçbir şey olmadığını farkındayım, Josephinã; ama senin istediğin bir şey varsa söyleyebilirsin."

Kendi sorunlarıyla başkasını sıkmak istemiyordu, ve galiba şimdi Norwen da Jose yüzünden huzursuzdu. Gözlerini tavandan ayırıp, Norwen'a sabitledi yeniden. Bu rahatsız edici hareketi nedense son günlerde yapmaya başlamıştı, karakterinin bazı noktalardan değiştiğini söylemek mümkündü artık. Kısık olduğu kadar etkili bir ses tonuyla söze başladı.

" Hayır, yok tabii ki. Sanırım bu kadar kafa yormaya değer birşey de değil bu. "
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Norwen Jonathen Soulthen
Baş Şifacı ~ Yaratıkların Yol Açtığı Yaralanmalar
Norwen Jonathen Soulthen


Erkek
Ruh hali : Heykelin Ardındaki Gözyaşları Hmbl7
Mesaj Sayısı : 1001
Yaş : 34
Kan statüsü : P.B.
Galleon : 11850
Ekspresso Puanı : 1
Kayıt tarihi : 02/10/08

Heykelin Ardındaki Gözyaşları Empty
MesajKonu: Geri: Heykelin Ardındaki Gözyaşları   Heykelin Ardındaki Gözyaşları Icon_minitimePerş. 11 Ara. 2008, 16:36


Josephinã yaşadıklarının önemli olmadığını üstelese de Norwen buna inanmıyordu ve düşünebilen her insanın bunu inandırıcı bulacağını zannetmiyordu. Ravenclawlı genç bu olayın kızın hayatında ne kadar yer tutacağını bilmiyor; fakat onun kadar kendisine hakim bir insanı yalnız kalmak isteyecek kadar üzdüyse o yerin önemsenmeyecek kadar az olmadığını anlayabiliyordu. Az önce kendisine açılan Josephinã, Norwen'in her zaman konuştuğu kız değildi; fakat şimdi konuyu geçiştirmeye çalışan kız tanıdığı Josephinã'ya daha yakındı. Bu durum - tanıdığı Josephinã'yı karşısında görmek- Norwen'i biraz rahatlatsa da bir kaç saniye önceki Josephinã'yı bir şekilde daha yakın hissediyordu kendine. Üstelik zihnindeki merak yılanı sanki istediğini almışçasına uslu uslu duruyordu aklının ücra köşelerinde ve Norwen bir şekilde onun henüz oradan ayrılmak için hazır olmadığını hissediyordu; ama Josephinã'yı rahatsız edecek kadar fazla soruyu sormamak için olağanüstü bir çaba da harcamıyordu.

Her şey biraz durulduğundan olacak, Norwen sadece asalarından çıkan ışıkla aydınlanan rutubetli geçitteki serin esintiyi hissediyordu. Büyük ihtimalle bu esinti Hogwarts gölünün yasak orman ile birleştiği tehlikeli kıyıdan geliyordu oraya kadar ve tüm geçiti aslında nerden geldiği bilinmeyen tehlikeli bir uğultu ile dolduruyordu. Josephinã'nın yaslandığı yerin yanına Norwen de yaslanmaya karar verdi ve duvarda ne olduğunu pek önemsemeden Slytherinli kızın yanına bıraktı kendini. Josephinã'nın biraz daha iyi olduğuna kanaat getiren Norwen daha rahat bir ses tonuyla "Kafa yormaya değer şeyleri de anlatabilirsin istersen" dedi. Sesinden pek belli olmasa da tavırlarında genellikle Josephinã'da gördüğü belirgin bir alaycılık vardı. Bu şekilde dalga geçmek Norwen'e göre değildi pek; ama bunu Josephinã kendisini biraz daha iyi hissetsin diye yapmıştı. Söylediklerinin arasında pek boşluk bırakmadan "Burası senin için özel bir yer olmalı." dedi aynı ses tonuyla; ama bunu söylemekteki amacı Josephinã'nın orayı sevip sevmediğini öğrenmek değil daha çok neden orayı tercih ettiğini sormaktı.

Sırtını dayadığı yerin soğukluğunu cüppesinin altından hissediyordu, Norwen ama bu onu o kadar rahatsız etmiyordu. Asasından süzülen mavi ışığın artık hiç bir etkisi olmadığını düşündü ve geçiti aydınlatma görevini Slytherinli kızı asasına yıkarak belli belirsiz bir fısıltıyla "Nox" dedi. Bakır işlemeli asanın ucundaki mavi ışık belirtisi bir anda kayboldu ve Norwen aslında kendi asasının da aydınlatma görevinde düşündüğü kadar başarısız olmadığını o anda anladı; fakat tekrar aydınlatma büyüsü yapmak yerine asasını cüppesinin cebine sokmayı tercih etti. Karanlık kendisini pek rahatsız etmiyordu, tek sıkıntısı Josephinã'nın yüz hatlarını net olarak seçemesiydi; ama buna onu ilk defa gördüğü kadar ihtiyaç duymuyordu o an.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwartsekspresi.com/lejantlar-karakter-kartlary-f164
Aurora Clayborne
Slytherin 5. Sınıf Öğrencisi
Aurora Clayborne


Kadın
Ruh hali : Heykelin Ardındaki Gözyaşları Heyup7
Mesaj Sayısı : 1472
Yaş : 31
Kan statüsü : Pure-Blood
Galleon : 11780
Ekspresso Puanı : 1
Kayıt tarihi : 28/11/08

Heykelin Ardındaki Gözyaşları Empty
MesajKonu: Geri: Heykelin Ardındaki Gözyaşları   Heykelin Ardındaki Gözyaşları Icon_minitimePerş. 11 Ara. 2008, 17:29

Duvardan sırtına yayılan soğuk sadece kısa bir ürperti olarak göstermişti kendisini. Çoğu kişiye dondurucu gelebilecek soğukluklar onun için sadece 'serin' olarak terif edilirdi sonuçta. Belki de böylesine soğuk bir ülkede büyümüş olmak bir tür avantajdı. Çeşitli saçma düşüncelere dalmışken, Norwen'in e onun yanına, duvara yaslandığını farketti. Belli ki o da pek rahatsız olmuyordu nemden ya da soğuktan. Gözleri koridorun ilerisindeki karanlığa takılıp kalırken, içinden bir ses yeterince berbat başlayan gününün o kadar da kötü son bulmayacağını söylüyordu.

"Kafa yormaya değer şeyleri de anlatabilirsin istersen"

Norwen'in sesinde hafif bir alay sezinlese de bu konuda ciddi olmadığını anlamak için kahin olmaya gerek yoktu, o da çok takılmadı zaten. Kafa yormaya değer olan şeyler, aynı zamanda hiç kimseye anlatamayacağım şeyler oluyor ama. İçinden geçenleri sadece kendisine saklayıp, 'ufak bir yalandan kimseye zarar gelmez' düşüncesinden yola çıkarak söyleceklerini 'biraz değiştirmeye' karar verdi. Neyse ki ne söyleyeceğini düşünecek kadar zamanı vardı, çünkü Norwen söyledikleri arasında biraz zaman geçmesini beklemeden 2. bir cümleye başlamıştı.

" Burası senin için özel bir yer olmalı."

Ne demeliydi ki, onun için hiçbir yer özel değildi. Burası dışında herhangi bir yere de gidebilirdi yanlız kalmak için, ve yine büyük ihtimalle birileri gelirdi oraya. Yine de bunları söylemeyecekti, kısa ve öz bir cevap yeterli olurdu her zamanki gibi.

" Öncelikle, aslında benim için kafa yormaya değer tek bir şey var ki o da... Her neyse sanırım bunu söylersem fazla ileri giderim. Sonra, benim için hiçbir yer özel değil aslında, yani anlayacağın benim gözümde her yer aynı. Sessiz olsun yeter. "

Kesinlikle o 'önemli olay'ı söylerse fazla ileri gitmiş olurdu. Bu yüzden söylememeyi, en azından daha sonra söylemeyi tercih edecekti ama bundan da emin değildi açıkçası. İçten içe, birşeyleri açıklamanın verdiği rahatlığı düşününce söylemek istedi ama laf ağzından çıkmıştı ve şu anlık geri almanın da bir yolu olduğunu sanmıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Norwen Jonathen Soulthen
Baş Şifacı ~ Yaratıkların Yol Açtığı Yaralanmalar
Norwen Jonathen Soulthen


Erkek
Ruh hali : Heykelin Ardındaki Gözyaşları Hmbl7
Mesaj Sayısı : 1001
Yaş : 34
Kan statüsü : P.B.
Galleon : 11850
Ekspresso Puanı : 1
Kayıt tarihi : 02/10/08

Heykelin Ardındaki Gözyaşları Empty
MesajKonu: Geri: Heykelin Ardındaki Gözyaşları   Heykelin Ardındaki Gözyaşları Icon_minitimeCuma 12 Ara. 2008, 02:59


Yanlış zamanlar Norwen'e oyun oynamayı daima çok severlerdi ve üstelik bunu tek başlarına yapmaz yanlarında büyük duygu karmaşalarını da beraberlerinde getirirlerdi. Norwen çevresinde olup bitenlere kayıtsız kalmayı ödül alabilecek kadar iyi başaran bir büyücüydü ve yanında pegasuslar havalansa bile başını kaldırmayacak kadar merak duygusundan yoksundu..çoğu zaman. Josephinã'yla geçitte kaldığı bu zaman aralığının merak duygusundan yoksun olduğu zaman aralıklarından olmadığını biliyordu ve sanki Slytherinli kız da bunun farkındaymış gibi konuşuyordu Norwenle. Durgunlaşmış ama aklının merak odalarından hiçbir yere gitmemiş olan yılanın kıvranışlarını tekrar duyumsar gibi oldu. Bu onu rahatsız ediyordu; fakat merakını gidermeden de o yılanın bu gece değil uzunca bir süre hiçbir yere gitmeyeceğinin de farkındaydı Ravenclawlı genç. Aklını kurcalayan soruları açık açık soramayacağını biliyordu ama o yılanın orda kalmasına izin vermeyeceğini de bildiği diğer bir mevzuydu.

Yaslandığı yerde biraz daha dikleşen Norwen konuşamaya başlamadan önce bir eliyle düşündüğünün belli edercesine kafasını kaşıdı ardından "Sessizlik bence de gerekli.. Özellikle Hogwarts gibi kargaşanın eksik olmadığı bir yerde" dedi Slytherinli kıza hak verdiğini belli eden bir ses tonuyla. Bir şeyler sorması gerektiğinin bilincindeydi Ravenclawlı genç ama bunu her zamanki gibi kendi üslubuyla halledecekti. Soru olduğu açıkca belli olan basit cümlelerle! Böylelikle soru sormuş da olmayacaktı. Son sözlerinin ardından yine çok fazla boşluk bırakmayan Norwen biraz daha canlı bir ses tonuyla "Benim içinse kafa yoracağım tek şey sihirli yaratıkların bakımı dersinden kalmamaktı; ama artık çok geç olduğu kadar, bir o kadar önemsiz de. Tabi senin kafa yoracağın tek şey bu kadar önemsiz değildir..Sanırım." dedi ve son kelimeyi bilerek vurguladı. Ravenclawlı gencin amacı Josephinã'nın özeline girmek değildi; ama zaten neyin özeli olup neyin olmadığını ayırt etmek Norwen'in işine gelmiyordu.

Sessizce cevabı beklemeye koyuldu Norwen ve karanlıkta seçemediği kızın gözlerine bakmak yerine geçitin sonuna dikmeyi tercih etti bakışlarını. Hogwarts'ın geçitlerinin belki de en önemli özellikleri, bakımdan yoksun ve dolayısıyla da soğuk olmalarıydı; fakat Norwen -şayet üşüyorsa- üşüdüğünü hissetmiyordu ve dahası Josephinã'nın da kendisi gibi görünmesi onun geçitin soğuk olmama ihtimalleri üzerinde düşünmesine neden oluyordu. Zaten çok fazla ihtimal yok gibi gözüküyordu: Ya geçit o akşam normalde olduğundan çok daha fazla sıcaktı ya da Slytherinli kız tıpkı Norwen gibi bir takım hislerden yoksundu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwartsekspresi.com/lejantlar-karakter-kartlary-f164
Aurora Clayborne
Slytherin 5. Sınıf Öğrencisi
Aurora Clayborne


Kadın
Ruh hali : Heykelin Ardındaki Gözyaşları Heyup7
Mesaj Sayısı : 1472
Yaş : 31
Kan statüsü : Pure-Blood
Galleon : 11780
Ekspresso Puanı : 1
Kayıt tarihi : 28/11/08

Heykelin Ardındaki Gözyaşları Empty
MesajKonu: Geri: Heykelin Ardındaki Gözyaşları   Heykelin Ardındaki Gözyaşları Icon_minitimeCuma 12 Ara. 2008, 18:02

Saat kaç olmalıydı şimdi? Burada ne kadar durduğu hakkında hiçbir fikri olmadığı gibi, heykelin kapattığı geçitten içeri sızan ışık demetlerinin giderek azalması ve sonunda da yok olması, havanın kararmak üzere olduğunu gösteriyordu. Yapması gereken tonlarca saçma ödev aklına gelince, bir an içini değişik bir sıkıntı kaplasa da, hızla yerini bir umursamazlığa bıraktı. Asasının ucundan çıkan cılız, sarımsı ışık huzmesi koridoru yavaşça kaplamaya başlayan karanlığa karşı pek bir etki gösteremese de en azından yanında duran Norwen'i görebilmesine yarıyordu. Saçlarını kulağının arkasına atıp, asadan çıkan ışığı biraz daha güçlendirdi. Şimdi etrafı tam anlamıyla seçebiliyordu işte.

"Sessizlik bence de gerekli.. Özellikle Hogwarts gibi kargaşanın eksik olmadığı bir yerde."

Cevap vermek yerine, gözlerini kırpıştırıp başını hafifçe öne doğru salladı. Norwen'in başka şeyler de söyleyeceğini tahmin ediyordu ve çok fazla konuşmaktan da kaçınırdı o hep, cevap hakkını o zamana saklayacaktı demek ki. Tahmin ettiği gibi, Norwen kısa süre sonra konuşmasına devam etmişti.

"Benim içinse kafa yoracağım tek şey sihirli yaratıkların bakımı dersinden kalmamaktı; ama artık çok geç olduğu kadar, bir o kadar önemsiz de. Tabi senin kafa yoracağın tek şey bu kadar önemsiz değildir..Sanırım."

Önemsiz olup olmadığı hakkında pek bir bilgisi yoktu aslında, bu yüzden de net bir cevap veremeyeceğini sanıyordu. Ya da Norwen'in fikrini alabilirdi, böylece de olayları büyütmek ya da aldırmamazlıktan gelmek gibi davranışlar göstermediğini anlayabilirdi. Üstü kapalı bir biçimde sormak en kolayı olacaktı. Gözleri birşey düşünürmüş gibi hafifçe kısılıp, Norwen'a sabitlendi. Kısık sayılabilecek, ama etkileyici bir tonda konuşurken kelimeleri dikkatle seçmeye çalışıyordu.

" Diyelim ki, yaşamın boyunca hiç 'aşk' diye bir şeyin varlığına inanmadın ve şimdi de kendini o inanmadığın duygunun esiri olmuş gibi hissediyorsun. Önemli olup olmadığını bilmiyorum, sen karar ver. "
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Norwen Jonathen Soulthen
Baş Şifacı ~ Yaratıkların Yol Açtığı Yaralanmalar
Norwen Jonathen Soulthen


Erkek
Ruh hali : Heykelin Ardındaki Gözyaşları Hmbl7
Mesaj Sayısı : 1001
Yaş : 34
Kan statüsü : P.B.
Galleon : 11850
Ekspresso Puanı : 1
Kayıt tarihi : 02/10/08

Heykelin Ardındaki Gözyaşları Empty
MesajKonu: Geri: Heykelin Ardındaki Gözyaşları   Heykelin Ardındaki Gözyaşları Icon_minitimeCuma 12 Ara. 2008, 23:20


Norwen, kızın ses tonundan kendi içerisinde yaşadığı karmaşayı hissedebiliyordu; ama hissettiği ve adlandıramadığı başka pek çok şey vardı aynı ses tonunun içinde. Bunu düşünmek yerine tüm dikkatini Slytherinli kızın kurduğu cümleye verdi ve kendisini bir karar aşamasında bulunca ister istemez biraz şaşırdı; çünkü daha önce hiç yokluğuna inandığı bir kavramın varlığı ile boğuşmamıştı. Şimdi ise aşk konusunda böyle bir durumda olan Josephinã'ya ne diyeceğini biliyordu; ama ona nasıl kendisini ifade edeceğini bilemiyordu. Norwen'e göre böyle bir şey özellikle de bildiğin kendin ile çelişiyorsan kafa yormaya değerdi; ama Josephinã'nın söylediklerinde kendisi ile çelişmesi dışında çok daha farklı bir çelişki vardı ve Ravenclawlu genç bunu açıklığa kavuşturmazsa o an orada söyleyeceği her şey değersiz kalabilirdi, bu yüzden Norwen o akşamki en ılımlı ses tonuyla " Aşkın varlğına inanmamış biri olarak Josephinã, o yaşadığın duygunun aşk olduğunu nereden biliyorsun? Belki sadece çok iyi dostundur." dedi. Sonra kıza söylediklerini aklında tekrar yineleyen Norwen tam bir ahmaklık yaptığını fark ederek hemen aynı ses tonuyla; fakat daha hızlı bir şekilde "Senin Leopold'la olan ilişkimi sorguladığımı düşünme sadece söylediklerinden yola çıktım." dedi. Ardından Josephinã'ya pek belli etmese de biraz şaşırdı, Norwen. Çevresine karşı bu kadar ilgisiz olması rağmen Leopold ile Slytherinli kızı nasıl bildiğini anlayamadı. Bu herhalde herkesin bildiği bir ayrıntı ve Norwen de bunu en son öğrenenlerden olmalıydı; yoksa diğer türlüsü mantıklı değil dahası sıradışıydı.

Ravenclawlu genç belli bir yerine kadar Josephinã'nın asasından çıkan loş ışığın kapladığı ve daha ilerisi zifiri karanlık olan tünelde rüzgarla gelen uğultuların arttığını fark etti. Bu uğultuların fark edilmesi öyle çok kolay değildi; fakat sessizliği seven ve sessizliğin ne demek olduğunu bilen biri için bunu ayırt etmek çok zor olmuyordu. Üstelik geçitteki bu uğultuların artışı havanın çoktan karardığının yanısıra yasak ormanda da bir takım şeylerin yolunda gitmediğinin de habercisiydi. Norwen ister istemez yine orada saldırganlaşmak üzere terk ettiği pixielerini ve bir dersten daha notlarının çöküşünü düşündü; fakat bu düşünce, Ravenclawlu gencin aklından hiçbir çaba harcamasına gerek kalmadan kendiliğinden uçuverdi. Belli ki Norwen burada Josephinã'yla zaman geçirmeyi yasak ormanın kıyısındaki pixielerle zaman geçirmekten daha iyi buluyordu. Gerçi Ravenclawlu gence göre bu bir kıyas meselesi değildi; çünkü bu akşam olduğu gibi tesadüfen değil de Josephinã ile pixieler arasında bir seçim yapması istense neyi ya da kimi seçeceği zaten belliydi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwartsekspresi.com/lejantlar-karakter-kartlary-f164
Aurora Clayborne
Slytherin 5. Sınıf Öğrencisi
Aurora Clayborne


Kadın
Ruh hali : Heykelin Ardındaki Gözyaşları Heyup7
Mesaj Sayısı : 1472
Yaş : 31
Kan statüsü : Pure-Blood
Galleon : 11780
Ekspresso Puanı : 1
Kayıt tarihi : 28/11/08

Heykelin Ardındaki Gözyaşları Empty
MesajKonu: Geri: Heykelin Ardındaki Gözyaşları   Heykelin Ardındaki Gözyaşları Icon_minitimePtsi 15 Ara. 2008, 23:38

Yaslandığı duvarda biraz daha aşağıya kaydı farketmeden, bir köşeye çekilip herkezden uzaklaşmak, sessizce öylesine kalmak istiyordu bir yanı ve içgüdüsel bir şekilde küçülmek istermişçesine hareket ediyordu. Gözleri sabah erken saatlerde kalkmanın verdiği uyuşuklukla yarı kapalı bir şekilde dikkatlice etrafa bakınıyordu. Belki de bu konuyu hiç açmamalıydı, ama bunu denemeden bilemezdi sonuçta ve çoktan konuşmaya başlamışlardı bile. Ortamdaki kısa süreli sessizliği koridorun ucundaki karanlıktan gelen bir takım uğultular bozsa da bunlar o kadar da dikkat edilecek sesler değillerdi. Başını duvara yaslamak üzere geriye attı, fakat ıslak olan duvara saçlarının değmemesini kesinlikle istemediği için kapşonunu taktı ve geriye yasladı. Zaten simsiyah olan saçları yüzünün bir bölümünü kapatıyordu, kapşonla da birleşince Jose'un bir Vampirden farksız olan bembeyaz teni sadece hafifçe gözüküyordu. Norwen'in, o ana kadar duyduğu en değişik ses tonuyla konuştuğunu farketti.

" Aşkın varlğına inanmamış biri olarak Josephinã, o yaşadığın duygunun aşk olduğunu nereden biliyorsun? Belki sadece çok iyi dostundur."

Kızın koyu kırmızı bir renk almış olan dudakları hafif bir kavisle yukarı doğru kalkarken, bu duyguların kesinlikle dostluktan öte birşey olduğunu biliyordu. Ayrıca söz edilen kişi de onun o kadar iyi bir dostu değildi, en azından hiçbir an zihninden tam anlamıyla çıkmayan birisi değildi normalde. Gözleri şaşkınlıkla irileşirken, Norwen'in hızlı bir şekilde söylediklerini dinliyordu.

"Senin Leopold'la olan ilişkimi sorguladığımı düşünme sadece söylediklerinden yola çıktım."

Onun Leo'dan sözetmesi bir an için Jose'da ufak bir şaşkınlık yarattı, ama sonuçta bu ilişkiyi bilen herkes kızın oğlana aşık olduğu izlenimine kolayca kapılabilirdi. Usta yalancı, rolcü. Leo hakkındaki gerçek duygularını bilen kimse yoktu, ama bu değişecekti birkaç saniye sonra ve kızın doğru olanı yapıp yapmadığı hakkında en ufak bir fikri yoktu.

" Hiçbir arkadaşım sürekli aklımda olmaz, onun hakkında hayaller kurmam çünkü. Ayrıca, Leo'nun bu konuyla bir ilgisi yok ki. Ona karşı neredeyse hiçbir şey hissetmiyorum. "

Kolaylıkla ağzından çıkan sözcükler karşısında dehşete kapılmış bir şekilde durdu birkaç saniye. Sakladığı en önemli şeylerden birini en ufak bir duraksama göstermeden söyleyebilmişti. Belki de fazlasıyla açık sözlü olmasının bu durumla bir ilgisi olmadığını biliyordu. Yine de az önceki gülümseme benzeri ifade yüzünden silinmemişti, belli ki ne olursa olsun bu konuşmadan zevk alıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Norwen Jonathen Soulthen
Baş Şifacı ~ Yaratıkların Yol Açtığı Yaralanmalar
Norwen Jonathen Soulthen


Erkek
Ruh hali : Heykelin Ardındaki Gözyaşları Hmbl7
Mesaj Sayısı : 1001
Yaş : 34
Kan statüsü : P.B.
Galleon : 11850
Ekspresso Puanı : 1
Kayıt tarihi : 02/10/08

Heykelin Ardındaki Gözyaşları Empty
MesajKonu: Geri: Heykelin Ardındaki Gözyaşları   Heykelin Ardındaki Gözyaşları Icon_minitimeSalı 16 Ara. 2008, 02:42


Hiçbir şey eski halinden farklı değildi. Hatta Josephinã'nın söyledikleri Norwen'in aklındaki soru işaretlerini öldürmekten çok daha da canlandırmıştı. Ravenclawlu genç cevabını almak istediği o soruyla karşısındaki kıza daha yararlı bir şeyler söylemeyi umut ederken şimdi aklında satabileceği nasithatlarından çok sorulması gereken soruları vardı. Gerçi şu an -üstelik de son söylediklerinden sonra- karşısında kendine güveni tam olan Josephinã'nın durduğundan şüphesi kalmamıştı; ama konuşmanın başladığı yerden koptuğu da bildiği diğer bir gerçekti. Kafasına kapşonunu geçirip duvardaki yerini biraz daha alçaltmış olan Slytherinli kızı süzen Norwen, loş ışık yüzünden kızın sadece beyaz tenini seçebildiğini fark etti. Belki de bu sayede Josephinã'nın teninin beyazlığının Hogwarts hayaletleri ile kıyaslanabilecek düzeyde olduğunu da fark etmiş oldu. Slytherinli kızın aksine yaslandığı yerden hiç kıpırdamayan Norwen tekdüze olmasına rağmen o bilindik tok ses tonuna dönerek "Leopold'a karşı bir şey hissetmemene şaşırmak isterdim, Josephinã ama söz konusu sen olunca nedense hiçbir şey kadar şaşırtıcı gelmiyor" dedi ve nedenini herkes gibi bildiği halde söyleyip de pekiştirmeyi tercih etmedi. Sonuçta karşısındaki Josephinã'ydı, kendisi bir Ravenclawlu olup bir takım konularda ne kadar mantık yürütebiliyorsa o da bir Slytherinli olarak zekasını bu konuda kullanıp açılmamış her kapıyı aralıyabilirdi.

Norwen, Slytherinli kızın yüzünü sadece başını kaldırdığı zamanlarda geçittin loş ışığnda belli belirsiz seçebiliyordu ve sanki son seferde kızın yüzünde çok sık görmeye alışmadığı bir gülümseme yakalar gibi oldu. İlk başta o gülümsemeyi her ne kadar gördüğüne eminse de daha sonra bunu loş ışığın neden olduğu bir göz yanılması olarak değerlendirdi. Bunun üstünde çok da fazla durmamaya karar vererek aynı ses tonuyla "Eğer sen bu kadar eminsen daha fazla bir şey söyleyemem ama hayaller kurmak belki yine bir akşamüstü kendini burada bulmana neden olabilir, Josephinã" dedi. Sanki Norwen, olası durumları kızın düşünmesini sağlayarak onun ileride üzülmesini önlemek istiyordu. Josephinã'yı yaşayacağı hayal kırıklıklarından kurtarmaya çalışıyordu ki bu yaptığı tamamen istem dışıydı; çünkü onu kimden ya da neden koruması gerektiğine dair hiçbir fikri yoktu. Üstelik Norwen ne zamandan beri bu kadar düşünceli biriydi? Her zaman mı böyleydi yoksa son bir saattir mi? Norwen, karşısındaki kızdan her ne kadar bu konuyu düşüneceği ile ilgili cevaplar beklese de karşısındaki kızın Josephinã olduğunu unutmamaya özen gösteriyordu ve kendisini duyacakları karşısında şaşırmamak için örgütlüyordu.

Bir anda fazlasıyla yakında gelen bir gürültü Ravenclawlu gencin dikkatini geçitin başına -Melek heykeli olan kısma- çekti ve gürültü diner dinmez bir kaç öğrencinin çığlığı yine geçite Norwen ile Josephinã'nın bulunduğu yere kadar geldi. Norwen, ne olduğunu pek umursamasa da çığlıklarla beraber çok tanıdık gevşek bir kahkaha da yükseldi ve o anda Ravenclawlu genç Peeves'in -büyük ihtimalle- bir kaç birinci sınıf öğrencisini ses bombasıyla korkuttuğunu anladı. Peeves gibi sulu bir hayaletten hoşlanmaması belki de Hogwarts'taki pek çok öğrenci ile aynı olan tek ortak özelliğiydi ve dikkatini yine Josephinã'ya veren Ravenclawlu genç kendini, Peeves'in geçite gelmemesini dilerken buldu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwartsekspresi.com/lejantlar-karakter-kartlary-f164
Aurora Clayborne
Slytherin 5. Sınıf Öğrencisi
Aurora Clayborne


Kadın
Ruh hali : Heykelin Ardındaki Gözyaşları Heyup7
Mesaj Sayısı : 1472
Yaş : 31
Kan statüsü : Pure-Blood
Galleon : 11780
Ekspresso Puanı : 1
Kayıt tarihi : 28/11/08

Heykelin Ardındaki Gözyaşları Empty
MesajKonu: Geri: Heykelin Ardındaki Gözyaşları   Heykelin Ardındaki Gözyaşları Icon_minitimePerş. 18 Ara. 2008, 00:05

Yarım saat önce aklından geçen düşüncelerin bir tanesi bile şu anda onu ilgilendiren şeyler arasında değildi. Tamamen başka şeyleri düşünüyordu şimdi ve düşündükleri şimdi onu öncekilerden de rahatsız ediyordu. Belki de daha önce hiç böyle şeyler yaşamamış olmasından kaynaklanıyordu bu. Kendisini çoğu şey rahatsız etmezdi sonuçta, ciddi ciddi kafasına taktığı şeylerin varlığı çok azdı. Ama önemli bulduğu konular da aklını olması gerekenden çok daha fazla kurcalardı ki işte tam buydu onu en çok rahatsız eden. Düşünceli bir şekilde gözlerini süet çizmelerine dikti. Söylediklerinden sonra Norwen'in cevap vermesine kadar geçen sürede yapacak birşey bulamıyor, bu nedenle de sanki donmuş gibi öylece dikiliyordu orda. Asasından çıkan ışığın, muhtemelen konsantrasyonunun iyice azalması nedeniyle aynı ölçüde azalması yüzünden griye yakın renkteki gözbebekleri şimdi buz mavisine dönmüştü. Norwen'in eski haline dönmüş olan sesiyle uykudan uyanmışçasına başını sallyıp, Ravenclaw'lu oğlana doğru döndü.

" Leopold'a karşı bir şey hissetmemene şaşırmak isterdim, Josephinã ama söz konusu sen olunca nedense hiçbir şey kadar şaşırtıcı gelmiyor. "

Evet, aslında yapabileceği şeyler normal bir insanınkine kıyasla çok daha fazlaydı ama hiçbir şey hissetmediği birine aşıkmış gibi davranmak onun sınırlarını oldukça zorluyordu. Yine de başkalarının böyle düşünesi ona yabancı gelmiyordu, çoğu kişi tarafından da söylenmişti ona bu. Yine de kendisinin söylenenler gibi birisi olduğuna inanmıyordu, belki de yaptığı şeyleri çok önceden ve bütün ayrıntılarıyla düşünüp de yapması kendisini tehlikeli ya da tehlikesiz, her işi yapabilecek bir kız gibi gibi görmesine engel oluyordu. Koridordaki serin havayı içine çekip, Norwen'in konuşmasına devam etmesini dinledi. Önceki sözüne verebileceği bir cevap yoktu sonuçta, birşeyler gevelemektense susmayı tercih ederdi her zaman.

" Eğer sen bu kadar eminsen daha fazla bir şey söyleyemem ama hayaller kurmak belki yine bir akşamüstü kendini burada bulmana neden olabilir, Josephinã. "

Şu anda herşeyi düşünebilirdi, fakat emin değildi. Hem de hiçbir şeyden. Şu anda asıl adının Petunia olduğunu ve aslında Meksikada doğdunu öğrenmesi bile onu hiç şaşırtmazdı. Her şeyi sorgulayan ve hiçbir şeye tam anlamıyla inanmayan biri herhalde her şeyiyle yaşadığı bir duygunun varlığını da sorgulardı. Nasıl birşey olduğunu bilmese de sonuçta kendisini O'na bağlamıştı her nasılsa, bu durumda bunun ancak o çok övülen 'aşk' olduğu kanısına varmıştı. Ama çok daha farklı birşey de olabilirdi aşk. Her neyse ne, sonuç olarak bu saçma duygudan bir an önce kurtulması gerektiğini biliyordu sadece. Hiç olmazsa O'nunla iyi arkadaş olsaydı, belki de o zaman duygularını açıklayabilecek durumda olurdu. Bundan sonra o duygudan eser kalmazdı hiç olmazsa.

" Eğer buna engel olabilseydim hissettiğim şeyin aşk olmadığından kesinlikle emin olurdum. Doğrusu, şimdi de ne olup olmadığını tam olarak bilmiyorum. "

Sözünü bitirir bitirmez, koridorun dışından gelen tiz çığlıklar ve boğuk bir kahkaha duymuştu. Hogwarts'ın ve evrenin en sinir bozucu yaratığı, Peeves, muhtemelen yine eşek şakalarıyla 1. sınıfları rahatsız ediyordu. Kendisi 1. sınıfa başladığında Peeves'in sataşmayı en çok sevdiği miniklerdendi, fakat her şakasına 2 katıyla karşılık veren bu küçük kıza sataşmaması gerektiğini kısa sürede anlamıştı hayalet. Şimdi de eğer buraya gelmeye karar verirse, bir süreliğine Jose'un gazabına çok şiddetli bir şekilde uğraması muhtemeldi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Norwen Jonathen Soulthen
Baş Şifacı ~ Yaratıkların Yol Açtığı Yaralanmalar
Norwen Jonathen Soulthen


Erkek
Ruh hali : Heykelin Ardındaki Gözyaşları Hmbl7
Mesaj Sayısı : 1001
Yaş : 34
Kan statüsü : P.B.
Galleon : 11850
Ekspresso Puanı : 1
Kayıt tarihi : 02/10/08

Heykelin Ardındaki Gözyaşları Empty
MesajKonu: Geri: Heykelin Ardındaki Gözyaşları   Heykelin Ardındaki Gözyaşları Icon_minitimePaz 21 Ara. 2008, 20:54


Norwen neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt etmeden önce mutlaka kendisi için neyin yanlış ve doğru olduğunu tartardı ve genellikle tehlikeli olayların içine düşen biri gibi dursa da tercihleri hep kendi doğrularından yana olurdu. Onun için her şey ya siyah ya da beyazdı ve gri gibi renklere takılıp aklının karışmasına izin vermezdi; fakat Josephinã, Norwen üzerinde bu rengi -griyi- çok güzel kullanıyordu. Ravenclawlu genç, karşısındaki kızın söylediği hiçbir şeyin doğruluğunu ya da varlığını siyah ve beyaz gibi net renklerle ölçemiyordu. Dahası Slytherinli kızın cümleleri aklını o kadar çok karıştırıyordu ki aklının bu karışıklığına dünya üzerindeki hiçbir rengi denk getiremiyordu. Bu da Norwen'in kendisini yeterince kötü hissetmesine neden oluyordu. Kararsızlık, Norwen'in en nefret ettiği duygu deniziydi. O yüzden Ravenclawlu genç bu duygudan olabildiğince uzak dururdu ve hayatında sadece bir kere kendisini yıpratmasına izin verdiği bu duygudan uzak durmakta da gayet başarılıydı; fakat şimdi Josephinã, onun bu başarısını resmen sınıyordu ve Norwen bunun yeterince farkında değildi. Üstelik o düşüncelerini bir sıraya sokmaya çalışırken karşısındaki kızın ard arda gelen cümleleri hiçbir şeye çözüm olmuyordu. Bu kararsızlıkla bulanmış düşüncelerinden Josephinã'nın loş geçitte çınlayan sesiyle kendine geldi, Norwen. "Eğer buna emin olabilseydim hissettiğim şeyin aşk olmadığından kesinlikle emin olurdum. Doğrusu, şimdi de ne olup olmadığından emin değilim. " dedi karşısındaki Slytherinli kız.

Norwen biraz önce karşısındaki kızın -ne hissettiğine emin olduğunu- söylediğini hatırlıyordu ve şimdi ne hissettiğine emin olmayışı, aklı zaten düşünce çorbası gibi olmuş Ravenclawlu gencin durumunu pek de iyileştirmiyordu. Dahası Josephinã'nın emin olmadığı ya da ne olup olmadığını bilmediği tüm her şey Norwen'i de karşısındaki kız kadar düşündürüyordu. Ravenclawlu genç, karşısındaki kıza bu yaşadıklarının zamanla geçeceğini ya da bunları düşünmezse bir süre sonra unutacağını söyleyebilirdi ama bunların doğruluğu konusunda kendisi bile şüphe ederken Josephinã'yı bu şekilde kandırmak Norwen'in yapacağı türden bir şey değildi. Zaten bu yüzden kendisinin de aklı, karşısındaki kız kadar karışıktı belki de.

Yaslandığı duvarda biraz daha dikleşti ve aynı ses tonuyla " O zaman emin olduğunu bildiklerini söyle Josephinã. Sanırım o zaman sana daha çok yardımcı olabilirim. Tabi istersen." dedi Norwen; fakat karşısındaki kızın emin olduklarını söylemesi için yeteri kadar konuşmadığını biliyordu ve kıza emin olduklarını söyletmek için ne demesi gerektiğini de biliyordu. Sonuçta o bir Ravenclawlu'ydu ve bir takım sorunların çözümünü mantığı ile bulması onun için pek yorucu olmuyordu; ama zaten sorun olan çözüm kısmına ulaşmak değildi, kendisini çözüme ulaştıracak sözcükleri Josephinã'nın söylemesini sağlamaktı. Norwen gerek ailesi gerekse Hogwarts'ta yaşanan pek çok olayın entrikalarla dolu olduğunu farkındaydı ve bu işlerden hiç anlamadığını söylerse yalan olurdu; ama karşısındaki bir Slytherinli ve dahası bu tür işlerde şeytanı bile ağlatabilecek kadar usta olan Josephinã'ydı. Norwen'se Slytherinli kızın silahını ona karşı kullanacak kadar aptal değildi. Ravenclawlu gence tek yol kalıyordu, o da bilmesi gerekenleri açık açık sormaktı; ama zaten Norwen'i kararsızlığına düşüren kısım buydu. Meraklı bir insan olmadığı için soru sorma yeteneği neredeyse körelmişti ve Josephinã'nın kendisini yanlış anlmasını önlemeden nasıl soru sorması gerektiğini bilmiyordu ama yine de denemek ile denememek arasında kalmıştı. Sonuçta cevap vermek karşısındaki kızın bileceği bir şeydi ve Norwen bir şekilde elinden gelenin en iyisini yapmış olacaktı. Bu düşünceler eşliğinde derin bir nefes alan Ravenclawlu genç biraz daha kısık bir ses tonuyla "Mesela onun senin için neden bu kadar önemli olduğunu söylemekle başlayabilirsin ya da onun aslında ki..." zar zor başladığı cümlesini henüz bitiremeden geçit kapısından Peeves'in yine birinici sınıfları korkutma girişimlerinin sesleri yankılandı tünelde. Bunun üzerine Norwen yarım kalan cümlesini hiç tamamlamamayı tercih etti. Belki Peeves'in bu seferki operasyonu onun için bariz bir işaretti.


En son Norwen Jonathen Soulthen tarafından Paz 21 Ara. 2008, 23:36 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.hogwartsekspresi.com/lejantlar-karakter-kartlary-f164
Aurora Clayborne
Slytherin 5. Sınıf Öğrencisi
Aurora Clayborne


Kadın
Ruh hali : Heykelin Ardındaki Gözyaşları Heyup7
Mesaj Sayısı : 1472
Yaş : 31
Kan statüsü : Pure-Blood
Galleon : 11780
Ekspresso Puanı : 1
Kayıt tarihi : 28/11/08

Heykelin Ardındaki Gözyaşları Empty
MesajKonu: Geri: Heykelin Ardındaki Gözyaşları   Heykelin Ardındaki Gözyaşları Icon_minitimePaz 21 Ara. 2008, 23:25

Asadaki ışık yavaşça sönüp giderken, Jose etrafı kaplayan karanlığın farkına varmıyormuşçasına Norwen'a bakıyordu. Her ne kadar yüz hatlarını seçemese de onun orada olduğunu bildiği için, bir şekilde görüyormuş gibi hissediyordu. Karnının yukarılarında bir yerlerde, garip bir duygu onu ele geçirirken gözlerini kapattı. Yine başlıyordu işte. Hissedip de görmezden gelemezdi ya, belki de bir an önce geçmesi için dudaklarını ısırdı. Ağzında metalik bir tat hissedince bunu yapmayı bıraktı, kendisine zarar vermeyi göze alacak kadar da güçlü değildi bu hissetmeme isteği. Yaradan kan sızmaya devam etse de, kız bunu hiç farketmemiş gibi duruyordu. Sonuçta gözükmüyordu, ve canını da yakmıyordu. Ses çıkartmaya değmez. Yutkunup, ağzındaki kan tadının bir süreliğine yok olduğunu hissetti. Birkaç saniyeliğine kapatmış olduğu gözlerini yeniden açınca, ışığın güçlendiğini farketti. Artık Norwen yerine tam karşısına, boş ve kirli duvara bakıyordu gözlerini kırpmadan. Suçluluk duygusuyla karışık bir üzüntü... Bundan başka hiçbir ifade çıkartılamazdı bakışlarından. O duvara öylece bakarken, Norwen'in sesiyle gözlerini oğlana çevirdi.

" O zaman emin olduğunu bildiklerini söyle Josephinã. Sanırım o zaman sana daha çok yardımcı olabilirim. Tabi istersen. "

Emin olduğu ne vardı? Aşıktı. Peki ne hissediyordu tam olarak? İşte bilmediği buydu. Bir an O'na karşı güçlü bir öfke hissederken, birkaç saniye sonra kendisini onun hakkında düşünürken buluyordu. Daha sonra bunları düşündüğü için kendisinden nefret ediyordu ve O'na yine öfkeleniyordu. Böyle gidiyordu bu işte, ama bunca dengesiz davranış yine de onu yiyip bitiren histen kurtaramıyordu. Ona kimse yardımcı olamazdı da. Hele söz konusu olan kişi, ona hiç yardımcı olamazdı ama yine de bunu teklif etmesi Jose'da herşeyin doğru olduğu yolunda bir his uyandırmıştı. Geçici bir hevesti bu, birkaç hafta, en fazla da birkaç ay sonra kurtulacaktı. Ama daha önce hiç kendisini göstermemiş bir parçası doğru olmadığını söylüyordu bunu. Hiçbir tavsiyeye kulak asmadığı gibi bunda da doğruluk payı olmadığını savunuyordu o umursamaz, soğuk Jose. Bunu ona hissetiren parçası onu her zaman sevmeye devam edeceğini biliyordu ama.

"Mesela onun senin için neden bu kadar önemli olduğunu söylemekle başlayabilirsin ya da onun aslında ki..."

Norwen uzun bir duraksamanın ardından söylediği cümleyi, koridorun sonundan gelen kahkaha ve ardından da çığlıklar yüzünden yarım bırakmıştı. Jose, cümlenin devamını belki de tahmin edebildiği için, Norwen'in devamını getiremediği için sevinmişti içten içe. ...Onun aslında kim olduğunu. Eğer sandığı gibiyse, o zaman ufak, dişice bir kalp krizi geçirebilirdi. Ama Norwen cümlesini biraz değiştirip, sözüne devam etmişti. Bu da Jose'un içinde olması muhtemel bir fırtınayı engellemişti.

" Aşık olduğumu biliyorum. Fakat hakkında o kadar çok değişik şeyler hissediyorum ki, genelde se- onun benim için ne anlam ifade ettiğini bilemiyorum. "

Yapmak üzere olduğu hatayı yarısında farkedip, düzeltmesi iyi olmuştu. Sadece oğlanın bunu farketmemesini umuyordu şimdi. Derin bir nefes alıp, koridordaki havanın son birkaç dakika içinde ne kadar soğuduğunu farketti. Ciğerlerine çektiği buz gibi hava, birkaç saniyeliğine onu durdurmaya yaramıştı. İçindeki o rahatsız edici şeyin etkisi biraz da olsa azalmıştı, fakat gözlerini yeniden çocuğa çevirince her şeyin birkaç dakika önce gibi olduğunu kavramıştı.

" Neden önemli olduğu hakkında bir fikrim yok, ama her nedense bir anda hayatta değer verdiğim tek şey oldu. İşte bu yüzden de onu sevdiğimi hissediyorum. "
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Heykelin Ardındaki Gözyaşları
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Mantar Pano :: RPG İçi Sayfalar-
Buraya geçin: