Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  EkspresEkspres  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 ~ Alyssa D e e Forét ~

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Alyssa Dee Forét

Alyssa Dee Forét


Kadın
Ruh hali : ~ Alyssa D e e Forét ~ Dansrr6
Mesaj Sayısı : 2
Yaş : 29
Kan statüsü : Melez
Galleon : 11654
Ekspresso Puanı : 0
Kayıt tarihi : 09/12/08

~ Alyssa D e e Forét ~ Empty
MesajKonu: ~ Alyssa D e e Forét ~   ~ Alyssa D e e Forét ~ Icon_minitimeSalı 09 Ara. 2008, 23:54

İsim: Alyssa Dee Forét
Cinsiyet: Bayan
Sihirsel Soy: Melez
Asa: Akçaağaç, kuğu tüyü, sert. 11 inç.
Fiziksel betimleme:

~ Alyssa D e e Forét ~ Miley_cyrus_1215202879

Her zaman pırıl pırıl parlayan, grimsi mavi, sevecen bakışları vardır. Dalgalı, kestane rengi, göğüs hizasını geçen saçlarını açık bırakmayı tercih eder. Hafif dolgun dudaklarından tatlı bir gülümsemeyi asla eksik etmez.

Kişiliği:Olgun, sıcakkanlı ve adil. Alyssa’yı özetleyen kelimelerdir bunlar. Sevimli bir çehresi vardır, davranışlarını da yansıtır. Herkese karşı adil, dürüst ve hoşgörülü davranır. Titizdir, her kurala uymaya çalışır. Uysaldır, her ortama uyum sağlar. Çabuk kin tutanların aksine, onun sevgisini ve güvenini kazanmak kolaydır. Herkese 2. bir şans tanır. Ancak çok çabuk sinirlenir ve bir sinirlendi mi gözü hiçbir şeyi görmez. Kendisiyle barışıktır. Ailesi ve arkadaşlarına değer verir. Biraz da utangaçtır.

Zeki sayılır. Ancak o kadar da parlak zekalı değildir. Kimseye bir zararı dokunmaz. Eğer sevdiği bir kişi veya iş söz konusuysa, seve seve yardım eder. Büyüyünce ilgili olduğu kehanet dersinin profesörü olmayı hayal eder.

Ailesi ve yaşamı: İrlandalı bir seherbaz ve İngiliz bir muhabirin(muggle) kızı olan Alyssa, ailesine çok bağlıdır ve onları çok sever. Kendisini her zaman onlara borçlu hisseder. Zaten anne babası da tek çocukları olan Lyssa'yı çok severler, bir dediğini iki etmemeye çalışırlar.

Yazlarını İrlanda'da, kışlarını da İngiltere'de geçirir.

Basit RP örneği:

(başka bir Hogwarts sitesinde yaptığım tren rpsi...)

Finnigan Malikanesi ~

` Seamus! Saat 9'a geliyor! Kalksana tembel teneke! ´ diye bağıran annesinin öfkeli sesiyle, homurdanarak uyandı Seam. Çarşafı ve yorganı karışmış, yastığı yataktan düşmek üzereydi. Gece bir kez yataktan düşmüş ve kafasını sert çarpmıştı. Hala beyni zonkluyordu. Yatağında yavaşça doğruldu ve gerindi. Karmakarışık olmuş yorganını üzerinden sıyırıp bir kenara fırlattıktan sonra hemen ayağa kalktı. Yerde bir sürü ıvır zıvır vardı, odası çok dağınıktı. Uyku sersemi dolabına doğru ilerlerken ayağı bir kitap yığınına takıldı ve yere kapaklandı. Küfürler savuşturarak doğruldu ve bu kez adımlarını dikkatli atmaya çalıştı. Nihayet kazasız belasız dolabına ulaşabilmişti. Pirinç tokmaklarından tutarak açtı. Dolabın da odasından aşağı kalır bir yanı yoktu. Raflardaki giysiler, pantolonlar, gömlekler... Hepsi darmadağınıktı. Bu dağınık çamaşır yığınının arasından bir muggle kot pantolonu ve bir t-shirt buldu. Tahmin ettiği gibi buruş buruşlardı. " Anne! Giysilerim buruşmuş. Bildiğin bir sihir var mı? " diye seslendi annesine. İşi başından aşkın olan Bayan Finnigan biraz sinirlenmişti. Ama yine de oğlunun bu saf, sakar ve dağınık hallerine alıştığından sakin olmaya çalışarak: " Geliyorum.. " diye cevap verdi. 30 saniye içinde Seam'in yanıbaşında belirdi. Bir şeyler mırıldandı ve giysileri yeni alınmış gibi oldu. Annesine teşekkür ederek üzerini değişti. Dolaptan okul giysilerini, 2 takım pijama, 1 çift terlik, 5 çift çorap, biraz iç çamaşırı ve gezilerde giymek için muggle kıyafetleri çıkarıp bavuluna tıkıştırdı. Az önce takılıp düştüğü kitap yığınını da bir şekilde bavuluna sığdırdı. Kişisel eşyaları ve Quidditch posterleri, dergileri ve aksesuarlarını da koyunca bavulu tam olarak hazırdı. Dağınıklığın arasından bavuluyla birlikte geçerek aşağı indi. Banyoya da girdikten sonra gitmeye hazırdı.

" Hazır mısın Seamy? İşte, bir kaç muggle parası ve 30 galleon. Merak etme her hafta 5 galleon yollayacağız zaten. Unutma, her hafta bir mektup yollayacaksın, paralarını çarçur etme, tüy kalem ve mürekkeplerini de tasarruflu kullan. Sana 100'lü parşomen seti de almıştık. Her şeyin tam yani. Pekala, muggleların " metro " dediği şeye bineceğiz. Hazırsan çıkalım. "
annesi her sene olduğu gibi eline bir kaç kağıt ve metal para tutuşturdu ve ona bir sürü gereksiz öğüt verdi. Seam dinler gibi başını aşağı yukarı salladı. Paraları cebine koydu. Ancak fark etmediği bir şey vardı. Cebi delikti! Cebinden yere düşüp takır tukur sesler çıkaran metal paraların farkına bile varmadı. Annesi onu uyarınca paraları aldı. Annesi başını sağa sola salladı ve gülümsedi. Seamy'nin bu sakar halleri her ne kadar ona iş çıkarsa da çoğu zaman onu güldürmeye yeterdi. Asasını eline alarak cebin deliğine doğrulttu ve bir kaç söz mırıldandı. Asadan beyazımsı bir ışık kümesi çıktı ve deliğe yöneldi. Işık kümesi yok olduğunda delikten eser yoktu. Seamy rahatlamıştı. Üzerine bir yağmurluk aldı. Hava sağanak yağmurluydu. Londra hep böyleydi. Ellerini cebine soktu ve annesi ve babasıyla beraber metroya yürüdü.

Metroya binerek King's Cross İstasyonu'nda indiler. Her sene olduğu gibi yine çok kalabalıktı...

King’s Cross İstasyonu, Peron 9 ¾, Hogwarts Expresi ~

Babası onlara kolona kadar eşlik etti. Kolonun yakınına geldiklerinde Seamus babasıyla vedalaştı ve sık sık mektup yollama sözü verdi. Bir elinde baykuş kafesi, bir elinde bavuluyla koşarak kolondan geçip diğer tarafa ulaştı. Bir kaç saniye sonra annesi de yanında belirdi. İkisi de gözlerini buharlar saçan, görkemli ,kırmızı Hogwarts Ekspresi'ne diktiler. Kapıdan içeri sürüler halinde öğrenciler akın ediyordu. Camdan içeri bakıldığında kompartımanlar tıklım tıklım görünüyorlardı. Ancak fazla zamanları yoktu. Seamus bir an önce trene binip yerleşmeliydi. Çünkü trenin kalkması fazla uzun sürmezdi. Annesiyle vedalaştı. " Hoşçakal Seamyciğim. Ah... Benim küçük oğlum... Seni o kadar özleyeceğim ki..! " bu utanç verici sözlerin ardından annesi kendini koyverdi. Etraftaki öğrencilerin Seamus'a bakıp kıkırdadıklarını görünce yüzü buruşturdu. " Imm... Anneciğim... Ben en iyisi trene bineyim... Birazdan düdüğü çalar ve kalkar. " dedi ve koşarcasına uzaklaştı. Utançtan yerin dibine girmişti. Annesi bu kadar utanç verici olmak zorunda mıydı sanki?! İçinden bunları geçirerek trenin basamaklarını çıktı. Dean'le trende karşılaşmayı umuyordu. Quidditch Şampiyonası hakkında konuşmak için sabırsızlanıyordu doğrusu! Okula gidince de ilk işi dolabını posterler ve aksesuarlar ile süslemek olacaktı.

Koridorlar arasında dolaşmaya başladı. Çoğu kompartımanda Slytherinliler vardı. Sağa sola bakınarak ilerlerken 4. kompartımanın önünde duruverdi. Cam kenarına oturmuş, roman okuyan, kızıl saçlı bir kız vardı sadece. Kızıl saçlı, roman okuyan bir kızın ne zararı olabilirdi ki... Yüzüne en yakışan gülümsemesini - ona göre yakışan ama herkesin çok aptal göründüğünü düşündüğü gülümsemesi - yerleştirerek kapıyı açtı ve içeri girdi. Kız başta belli ki fark etmemişti Seam'i. Bavulunu taşımaktan elleri kıpkırmızı olduğu için bavulunu yavaşça yere bırakmaya çalıştı. Ancak elinden kayıverdi ve " gümm ! " diye yüksek bir ses çıkararak sert zemine çarptı bavul. Zaten damarları yüzeye yakın olduğu için pembe olan yanakları iyice pembeleşmişti. Yine de bavulu almaya tenezzül etmedi. Bu sert düşüşten sonra kız gözlerini Seam'e dikmişti. Seam kekeleyerek: " Iıımm.. Şey.. Ben.. Otura.. Otura.. Oturabilir miyim? " diye sordu. Yine yapmıştı işte! Yine şapşal gibi görünmüştü! Üstelik bu kızdan biraz hoşlanmıştı aslında... Evet... Kendisinden yaşça büyük görünse, herkes için sıradan biri olsa da Seam'in ilgisini çekmeyi başarmıştı. Hayatında hiç aşık olmayan Seam, kızı etkilemek için her şeyi yapabilirdi... O gün belki de hayatının en şanslı günlerinden biriydi Seam'in..

(burada Yeşim'in yazdığı rp var, koymuyorum. devamı..)

Olumlu yanıt alınca sevinçle cam kenarına, kızın karşısındaki koltuğa oturdu. Bavulunu bu kez dikkatlice yerleştirdi, neyseki yine bir sakarlık yapmamıştı. Trenin düdüğü rahatsız edici bir sesle çalınca annesini aradı. Evet, eski yerindeydi. Kolonun tam önünde. Deli gibi el sallıyor ve öpücükler atıyordu Seam'e. Ne utanç verici! Artık 14 yaşına girdiğini ve çocuk olmadığını anlatamıyordu bir türlü. Onu kırmak da istemezdi aslında. Yine de el sallamadı, sadece ağzının kenarıyla yapmacık bir şekilde gülümsemek ve gözgöze gelmekle yetindi. Trenin tam kalkacağı sırada içeri bir Ravenclaw'lu kız daha girdi. Seam, sonradan adının Cho olduğunu öğrendi. Ancak oturmasıyla kalkması bir oldu. Uzun boylu, Hufflepuff cüppeli, yakışıklı, sarışın bir oğlan koridordan geçiyordu. Cho yanına gidip onunla konuşmaya başladı. Tam o sırada büyük bir sarsıntıyla tren hareket etmeye başladı. Hızla uzaklaşırken son kez annesini aradı. Ama yerinde değildi. Belli ki biraz gücenmişti. Camdan dışarı bakarken kızıl saçlı kızın soru yöneltmesiyle irkildi. ` Dördüncü sınıfsın öyle değil mi? ´ Seam evet anlamında başını salladı. Kız bu soruyu biraz küçümser gibi sormuştu. Belli ki daha büyük bir sınıftaydı. Sonra Seam, kendini tanıtmaya girişti. ` Adım Seamus, Seamus Finnigan. Tabii Seam de diyebilirsin. ´ Kız umursamıyor gibi görünmüştü ama olsun. Zaten pek iyi bir başlangıç yapmamıştı, ama zamanla telafi edebileceğini umut ediyordu.

Tren kalktıktan sonra kendini biraz daha özgür hissetmişti Seam. Dean'le istediği kadar görüşebilecek, annesi onu utandıramayacaktı. En azından öyle sanıyordu... Ama sonra aklına konuşan mektuplar geldi. Ya huzur dolu, eğlenceli kahvaltısının ortasında ona o aptal konuşan mektuplardan gönderirse? Evet, ilk senelerde çok yollamıştı. Biraz onu kıracak olsa da, sert bir tavırla böyle davranmaması gerektiğini, büyüdüğünü anlatacaktı.

(burada Yeşim'in yazdığı rp var, koymuyorum. devamı..)

Bir süre cevap vermeyen ve Cho'yu izleyen kız, sonunda: 'Marietta Edgecombe. Dedikoducu Mari diye duymuş olabilirsin adımı.' diye yanıt verdi Seam'e. Ardından gözlerini yere dikti. Belli ki bir şeye bozulmuştu. Bir süre sonra başını yine cama doğru çevirdi. Bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor, şimşekler çakıyordu. Seam de camdan dışarı baktı. İngiltere'de sık rastlanılan bir manzaraydı. Cama hızla vuran damlaları saymaya çalıştı. Ama o kadar çoklardı ki, sayamadı. ` Hayır, duymadım. Dedikoducu biri gibi de görünmüyorsun ayrıca. Londra'nın kasvetli havası yüzünden kimse taktığı lakaplara dikkat etmiyor. Şey.. Aslında sen de benim sakarlıklarımı duymuş olabilirsin. Özellikle birinci sınıfta kadehe yanlış büyü uygulayarak patlatmamı... ´ Evet, Seam her sene ayrı bir sakarlık ederdi. İksir dersinde iksirleri anormal bir renge bürünürdü, biçim değiştirmede büyü uyguladığı nesneler ya patlar ya da alakasız şeylere dönüşürlerdi, Karanlık Sanatlara Karşı Savunma'da büyüler hep yanlış bir yere isabet ederdi, Tılsım dersinde büyüleri yanlış yapardı, Sihir Tarihi dersinde kitap yığınlarını devirirdi, kütüphanede kitaplıklara çarpar, büyük salonda bardakları devirir, çatalını düşürür, tabak kırardı, bir şeylerini unutur ya da kaybederdi... Kötü şans bulutu hep onu takip etmişti yani. Bunlar yetmiyormuş gibi, annesi hep onu utandırıcı lakaplar takar, utandırıcı mektuplar yollar ve utandırırdı işte! Babası da muggledı... Melez olduğu için herkes onunla dalga geçerdi. Sakar Seam, Seamycik, Annesinin Kuzusu, Melez Seam, " Babası da mugglemış! " ... Ve Seamus küçük düşürülmeye alışmıştı artık. Aldırmıyordu.

Babası muggle olabilirdi, ama gayet iyi bir maaş alıyordu, üstelik muggleların okumayı en çok istedikleri üniversitede okumuş, üstüne master yapmış ve muggleların en çok istedikleri işte, en çok istedikleri maaş için çalışıyordu. Harvard mezunu bir avukat! Annesinin de gayet iyi bir işi vardı. Bakımlı, akıllı bir kadındı. Evleri de rahattı ve şık döşenmişti. Üstelik herkesin aksine, güler yüzlü, misafirperver ve sıcakkanlı bir aileydiler. Geleneklere bağlıydılar, Noel'de ağaç süsler, evlerini yeşil, kırmızı ve beyaz tonlarında dekore eder, birbirlerine hediye alır, Noel şarkıları söyler ve bütün günü beraber geçirirlerdi. Paskalya'da en güzel çikolatadan yumurtaları boyar, bahçeye saklar ve beraber arar, bulunca hep birlikte yerlerdi. Cadılar Bayramı'nda evlerini en korkunç şekilde döşer, balkabağından lambalar koyar ve değişik kostümler giyerlerdi. Önemli olan ailenin safkan olması değil, iyi geçinmesiydi onlar için. Bu yüzden kalan zamanlarını Dean ve ailesi ile de geçirdikleri olurdu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Amortentia Cécile Derwent
Emekli Cadı
Amortentia Cécile Derwent


Kadın
Ruh hali : ~ Alyssa D e e Forét ~ Hmbl7
Mesaj Sayısı : 1343
Yaş : 32
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 13570
Ekspresso Puanı : 24
Kayıt tarihi : 26/08/06

~ Alyssa D e e Forét ~ Empty
MesajKonu: Geri: ~ Alyssa D e e Forét ~   ~ Alyssa D e e Forét ~ Icon_minitimeÇarş. 10 Ara. 2008, 00:56

Hufflepuff 4. sınıf

- Büyücü Konseyi -
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://hogwartsekspresi.com/lejantlar-karakter-kartlary-f164/amo
 
~ Alyssa D e e Forét ~
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Mantar Pano :: RPG Dışı Sayfalar-
Buraya geçin: