|
| Anılardan Kurtulmak | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Oriane Pheria Ravenclaw 5. Sınıf Öğrencisi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 281 Yaş : 33 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11724 Ekspresso Puanı : 6 Kayıt tarihi : 28/11/08
| Konu: Anılardan Kurtulmak Çarş. 10 Ara. 2008, 16:08 | |
| Tarih: 1951 Mevsim: Sonbahar Hava Durumu: Bulutlu, Aralıklı Yağmur Yağışlı | |
| | | Oriane Pheria Ravenclaw 5. Sınıf Öğrencisi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 281 Yaş : 33 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11724 Ekspresso Puanı : 6 Kayıt tarihi : 28/11/08
| Konu: Geri: Anılardan Kurtulmak Çarş. 10 Ara. 2008, 16:09 | |
| Aradan geçen bir haftaya rağmen hiçbir değişim olmamıştı Valentina’nın hislerinde. Arkadaşlarıyla geçirdiği zaman dışında mutlu gibi görünüyor, o akşam mutfakta bir şey olmamış gibi davranıyordu. Dawnielle’ye olayı kapalı bir biçimde anlatsa da arkadaşından aldığı teselli kendini bir ölçüde mutlu etmişti. Fakat içine attığı diğer gerçekler çoğu kez birileriyle paylaşmasını gerektirir gibi tuhaf bir ağırlık halinde kızın üstüne çöküyordu. İşte o zaman konuşmak ister gibi Dawn’ın karşısına geçiyor, sonra susarak başka şeylerden bahsediyordu. Boş kaldığı vakitlerdeyse kütüphanede aile geçmişini araştırmaktan hoşlanmasa da Vantela’lar hakkında kitaplar araştırıyor, bulduklarını isteksizce okuyordu. Leh olduğunu kesin olarak öğrenmişti, babasının neden ortadan kaybolduğunu da. İntihar ettiğine hala inanamasa da ilk tatilde annesine neler olduğunu soracaktı. Mektup yazma fikri annesinin geçiştirmeli cevaplarından birini vereceği düşüncesiyle yok oluyordu. Kayıp geçmişinin gizemi bile çoğu kez kendini rahatlatamamıştı. Pişmanlığı içinde büyürken Walter’ın mesafeli haline bile katlanabileceğini düşünüyordu. Ancak, mutfakta olanlardan sonra karakteriyle ilgili yorum yapmaktan bile kaçınıyordu. Aldıkları ortak derslerde çoğu kez yan yana oturmuşlar ama tek kelime dahi konuşmamışlardı. Valentina elinden geldiğince aynı ortamda bulunmamalarına dikkat ediyordu. Arkadaşlığını sonsuza kadar bitirmişti ve hiçbir özürden sonra geri dönüşü olmayacaktı.
Ortak salonda yapmaya çalıştığı ödevin verimsizliğini fark ederek parşömenini kaldırdı.Havanın kötü olmasına aldırmayarak üzerine cüppesini geçirip ceketini giymiş, sonra yatakhaneye çıkarak yastığının altından günlüğünü almıştı. Kulenin boğucu karanlığından kurtulup dışarı çıktığında rüzgarın etkisiyle savruldu saçları. İpeksi kahverengi teller özgürce dalgalanırken elinde tuttuğu günlüğünün içinden koparak uçuşan birkaç sayfayı izledi bir süre. Üzerindeki ince siyah ceket soğuk havanın kızın bedenine değmesini önlüyor, belki de bu yüzden soğuğu hissetmiyordu. Hafifçe atıştıran yağmura aldırmayarak göle yaklaştı. Burnunun ucuna düşen birkaç damla su hızlanarak saçlarının arasından süzülürken açık çimenliğin üstüne çömeldi yavaşça. Kilitli günlüğüne anahtarını takıp açtıktan sonra sayfalarını bir bir kopararak göle fırlattı. Deniz halkının varlığını bilse de hakkında ne düşünecekleri umrunda bile değildi. Zarif parmakları günlüğün içindeki kağıtları tutan ipi koparacak kadar güçlü değildi. Sonunda anahtarı alıp yeniden boynuna astıktan sonra göle fırlattı defteri. Havaya sıçrayan sular yağmur damlalarına karışırken biraz rahatlamış gibiydi Valentina. Okulda arkadaşlarıyla yaşadığı anıların ağırlığından kurtulmak beklediği gibi bir etki yaratmasa da o sayfaları bir daha okuyamayacağına seviniyordu.
Ceketine sarılıp gölü seyrederken tüm sorunlarından kurtulmuş gibiydi. Boş bakışları sabitlenmiş, bedeni de yaşam belirtisi göstermeyecek kadar haraketsizdi. Mavi gözleri ışığın azlığı nedeniyle grileşmişti. Bu haliyle düşüncelerini kimsenin tahmin bile edemeyeceğini biliyordu. İnsanların zihin okuma yetenekleri olsa bile Valentina’nın düşünceleri arasında gezinirken kesinlikle dipsiz boşluğunda kaybolurlardı. Bilgelik tanrıçasının ikinci adını taşıyan genç cadının mitolojideki Metis’le ufak bir benzerliği bile yok gibiydi. Metis’in sembolü sudan nefret eden Valentina eski zekasını unutarak kullanmadığını hissetti bir an. İrkilerek gözlerini açarken yağmur durmuş, güneş bulutların arasından yüzünü göstermişti. Son birkaç haftadır duygularına göre hareket etmiş, sadece olasılıklarla gerçekleri birbirine karıştırmıştı. Hedeflerine ulaşmak için çalışması gerektiğini göz ardı ederek dersleri bile boşlamıştı. Önündeki üç seneyi iyi değerlendirmesi gerekiyordu ve yaşadığı her olaydan etkilenirse bütün gününü hatalarını düzeltmekle geçirecekti. *Hayır Tina, duygularına yenik düşmeyeceksin.* Kendi çizdiği yolun uçurumda bittiğini görerek toparlanırken eskisi gibi olabilmek için bugünden çalışmaya başlaması gerektiğine emindi. Boynuna astığı anahtarı da göle fırlattıktan sonra ayağa kalkarak Ravenclaw kulesinin girişine yöneldi. *Walter? Sırası mıydı şimdi.* Fazlasıyla tanıdık bir yüzle karşılaşan bakışları başta tarafa çevrilirken arkasını dönerek gölün arka tarafına doğru ilerlemeye başladı. Walter’la karşılaşma ihtimalinin düşük olacağına inanmıştı fakat birdenbire karşısına çıkan çocukla yüzleşme fikri az önceki kararlı halini silip götürmüştü. Bir çıkış yolu aramak için etrafına bakınırken yasak ormana giden koruluğun tehlikeli olabileceğini düşünüp adımlarını sıklaştırdı genç cadı. İsminin söylendiğini duysa da fark etmemiş gibi davranıyordu. Eninde sonunda konuşmak zorunda kalacaklarını biliyordu ancak hazırlıksız olduğu zamanda o akşam olduğu gibi yine aptalca davranmak istemiyordu. Güçlü görünmeye çalışarak kollarını kavuştururken karar değiştirerek acelesi yokmuş gibi yavaşlamıştı. | |
| | | Charles Walter Lawrence
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 109 Yaş : 34 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11683 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 01/12/08
| Konu: Geri: Anılardan Kurtulmak Çarş. 10 Ara. 2008, 16:48 | |
| İnsanlar ne garipti... Aradan biraz zaman geçmeye dursun en büyük olaylar bile unutabiliyor, hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam edebiliyorlardı. Oysa sadece ileriyi görebilenler kendilerine bu hayatta bir yer edinebilirlerdi. Walt çok iyi biliyordu ki hayat tekerrürden ibaretti. Açıkça görülmese de yaklaşan karanlığı hissedebiliyordu, daha önce de böyle olmuştu, yıllar sonra da devam edecekti. Düzene karşı çıkacak fikirler her zaman ortaya atılamaya devam edecekti, hele ki böylesine karşıt iki grup varken. Ve şimdi Walt'ın da tarafını seçmesi bekleniyordu, yaşı küçük olabilirdi ama bu sosyolojik soğuk savaşın etkileri Hogwarts duvarlarının ardında bile görülebiliyordu. Farklı binalara mensup insanlar birbirleriyle konuşmuyordu, hatta kendi aralarında bile gruplaşmaya başlıyordu. Böyle bir karmaşanın içinde olmaktan her ne kadar rahatsız olsa da rengini belli etme zamanı gelmişti. Uzun bir düşünme sürecinden sonra Walt tarafsız kalmaya karar vermişti ama yine de içinde Karanlık Lord'un etrafındaki çembere dahil olma isteği vardı. Belki de kendini öyle olmaya koşullandırmıştı, bilmiyordu. İşte böylesine karmaşık düşünceler içindeyken ayakları onu bahçeye çıkan merdivenlere doğru sürüklemişti. Yavaşa adımlarla inerken aklı birden Tina’ya gitti, acaba nerdeydi? Bütün hafta boyunca Walter’dan kaçıp durmuştu, her arkasını dönüp gittiğinde içinden bir şeyler kopup gidiyordu adeta. Onu düşünmeden durabildiği tek bir gün bile yoktu, özellikle sıcak dudaklarını hissettiği o anı hiç unutamıyordu.
Acı bir tebessümle kıvrıldı dudakları, Hogwarts’ın inanılmaz güzellikteki manzarasıyla buluşurken içine düştüğü ağın adını söylemeye korkuyordu, kendi kendine bile olsa. Sanki çaresizliğini izlemekten zevk alıyormuşçasına kader yine oynamıştı oyununu Walt’a, daha iki adım atmıştı ki Tine tam karşısında duruyordu. Ve tüm hafta boyunca alışıla gelmiş bir şekilde kız dalgalı saçlarını savurarak arkasını dönmüş ve hızlı adımlarla yürümeye başlamıştı. Hemen arkasından fırlayan Walter ne kadar seslendiyse kız onu duymazlıktan gelmişti. Koşarak koruluğun girişinde duran Tina’nın yanına gitti, sanki kaçmasından korkuyormuş gibi kızın bileğine sarıldı. Alev saçan bakışlarına aldırmadı, kolunu çekiştirmeye çalışmasını sükunetle izledi ama yine de parmaklarını gevşetmedi bile. '' Neden benden kaçıyorsun? '' Gerçek de cevabı duymak istemiyordu, hatalarını yüzüne vurmasına dayanamazdı. Onu affetmesini dileyerek devam etti, sanki herşey bu kadar basitmiş gibi davranıyordu. '' Canımı daha da acıtmak için mi? ''
En son Charles Walter Lawrence tarafından Perş. 11 Ara. 2008, 14:22 tarihinde değiştirildi, toplamda 3 kere değiştirildi | |
| | | Oriane Pheria Ravenclaw 5. Sınıf Öğrencisi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 281 Yaş : 33 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11724 Ekspresso Puanı : 6 Kayıt tarihi : 28/11/08
| Konu: Geri: Anılardan Kurtulmak Perş. 11 Ara. 2008, 01:01 | |
| Bütün dünya yavaşlamış gibiydi. Arkasından koşan Walter'ın yanına ulaşmasının bile çok uzun bir zaman aralığında gerçekleştiğini sanmıştı Valentina. Bileğini saran parmaklar hızlı hareket etmeyen bedenini tamamen durdururken bir süre yabancı elden kurtulmaya çalıştı. Boşa çabaladığını fark ettiğinde çocuğa sert bir bakış atarak taktik değiştirdi. Fakat Walter konuşmaya istekli görünüyordu. Sonunda bileğini sert bir hamleyle kurtararak gözlerini üzerine diktiğinde konuşmanın kısa sürmesini umuyordu. 'Neden benden kaçıyorsun?' Verilecek en dürüst cevabın ağır olacağını bilen genç cadı susarken Walter'ın konuşmaya devam etmesi daha da zor durumda kalmasına yol açmıştı. 'Canımı daha da acıtmak için mi?' Sinirlerinin gerildiğini hissederek birkaç adım uzaklaşırken bağırmamak için kendini zor tutuyordu. Duygularını hiçe sayarak üzerinde deneme yapmaya kalkan çocuk şimdi karşısına geçerek kendi duygularından bahsediyordu! Bir de yaptığı önemli bir şeymiş gibi kıza aldırmadan sırıtmıştı. Daha ne kadar incineceğini bilmeyen Valentina'nın yanakları kızarmıştı. 'Acıtmak mı? Kimin canı acıdı? Duyguları hiçe sayılan benim mi, yoksa birden bire değişen senin mi?' Düşünmeden hareket etmenin cezasını çekmesini istiyordu. Belki fazla umursamazdı fakat yaşadıklarının ardından hiçbir şey olmamış gibi hareket etmek kendini aşağılanmış gibi hissetmesine neden oluyordu. Aralarındaki gerginlik büyürken kendilerini izleyen birkaç kişiyi fark ederek duraksadı Valentina. Bütün bunlardan sonra dedikodularla uğraşmayı hiç istemiyordu. Sarsılan ruhunun sakinleşmesini beklerken içindeki canavarın öfkesini de dindirmeye çalıştı. İçindeki karışıklığın çözülmesini beklemek asırlık ağaçların yok olma süresini izlemekten daha uzun sürerdi.
Rüzgar ve soğuk şiddetlenirken ceketine sarılan Valentina birkaç dakikadan beri Walter'ın cevap vermesini bekliyordu. Sessizlik birbirlerine karşı besledikleri hisleri karıştırmaktan başka hiçbir işe yaramıyordu. Konuşmadan sorunları halletmek imkansız olsa da biraz daha boş bir ortamda konuşmanın ikisini de rahatlatacağını düşünüyordu genç cadı. Eğer bugün sorunlarının çözümünü bulamazlarsa Walter'dan kaçmaya devam edecekti. Yüzleşmek aklını iyice karıştırıyor, bir süre sonra kendini savunmasız ve çaresiz olarak görüyordu. Birileriyle dertleşmeye kalktığında ise yaşadıklarından bir kesiti bile doğru düzgün anlatamıyordu. Saniyelerin uzun süren boşluklarının ardından dayanamayarak dudaklarını kıpırdattı. 'Cevap ver Walter.' Bir fısıltıdan ibaret çıkan sözcükler vurgulanarak dağılırken yine kontrolünü kaybetmeye başlamıştı. Titrememeye çalışarak dudakları büzülürken mutfakta olanların aksine bu sefer gözleri dolmamıştı. Ağlamak, güçsüzlüğün sembolüydü Valentina'ya göre. *Herşey ikinci kez aynı olmaz.* Düşüncesinden aldığı güçle biraz daha iyi görünse de daha güçlü olmayı çok isterdi. Belki de hayatında karşılaştığı ilk duygusal sorun olduğundan böyleydi. Her ne olursa olsun ikinci kez aynı hatayı yaparak Walter'a bir şans daha tanımayacaktı. Çünkü biliyordu, eninde sonunda yine yıkılacak, arkadaşlıklarının verdiği hatırayla birkaç hafta daha pişmanlık duyacaktı. Dawn bir kız olarak Walter'dan daha sıcak ve yardım sever olsa da Valentina'nın bütün sırlarını bilmiyordu. İkinci bir şans sonrasında tüm yükünü o cadıya yüklemek sorumlulukların altında ezilmekten daha güç olurdu. Kararını kesinleştirerek bekleyen Valentina'nın gözleri Ravenclaw'lı büyücünün üzerinden ayrılarak göle kaymıştı. | |
| | | Charles Walter Lawrence
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 109 Yaş : 34 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11683 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 01/12/08
| Konu: Geri: Anılardan Kurtulmak Perş. 11 Ara. 2008, 03:30 | |
| Önce bileğini kurtarmıştı ardından da uzaklaşmıştı ondan, yine gideceğini düşünerek korkmuştu. Düşüncelerinin aksine kalıp en net biçimde durumlarını açıklamıştı cevabı belli sorularla. Duydukları karşısında omuzları düşmüştü, Tina ona inanmamakta kararlıydı. Sözlerinde ciddi olduğunu nasıl kanıtlayabilirdi, bilmiyordu. Ya da kendini nasıl affettireceğini… Ona öfkelenmiş olması bile mutlu etmişti aslında Walter’ı, bunu onu hala umursadığına yormuştu. Büyük bir sükunetle Tina’nın çözülmesini beklerken gözetlendikleri dikkatinden kaçmamıştı. Onları kimin izlediği umurunda değildi, başka insanların Walt hakkında ki görüşleri yine kendilerineydi. Belli ki Tina rahatsız olmuş, hırçın tavırlarını bir an için bile olsa bırakmıştı. Kendisinin samimi tavırları karşısında kılını kıpırdatmazken başkaları için susmuştu, ister istemez kızmıştı ona. Gerçeğin böyle olmadığını, Tina’nın kalbinde açtığı yara bu denli büyükken özrünü hemen kabul etmeyeceğini biliyordu. Ama bir kez daha bencilce davranmış ve önceliği kendi duygularına tanımıştı. Belki de boşuna uğraşıyordu, asla içindeki duyguları açığa vuramayacaktı ya da gerçekliğini kanıtlayamayacaktı. Farklı bir yöntem denemeye karar vererek kendini Tina’nın yerine koymaya çalıştı. ‘ İyi de bunun ne faydası var ki… ’ Her zamanki gibi çabuk pes ediyordu ama bir şeyi gerçekten istiyorsa mücadele etmesi gerekirdi. Objektif olamadığı birkaç saniye de Tina’nın ona olan hislerini anlamasına rağmen canını yakmak için uğraştığına inanmaktan ileri gidemedi. Sanırım egosundan kurtulup aşka inancı tamamen sarsılmış bir kız gibi düşünmeliydi. Derin bir nefes alıp tekrar denedi, en başından beri olan olayları yeniden ve yeniden yaşamaya çalıştı. Önce nedenini anlayamadığı bir korku kaplamıştı içini Tina’nın ona ilgi duyduğunu düşünmeye başladığında. Ardından kendini olabildiğine çekmiş, tüm köprüleri yıkmaya karalı bir şekilde ona kötü davranmıştı. Kızın tüm çabalarına ters tepki vermiş, o alttan aldıkça daha da çirkinleşmişti tavırları. En sonunda arkadaşlığını özlediğine kanaat getirip temiz bir sayfa açmak istemiş ve patavatsızca bir soru sormuştu. İstediği kesin ret cevabını alamayınca da soru işaretleri ile devam etmek istememiş, ikisi için en iyi olanı değil kendisi için en iyi olan yola başvurmuştu. Sonuçlarını hiç düşünmeden kızın dudaklarına yapışmış, yaşadığı sıcaklığın karşılıklı olduğunu düşünmüştü. Tina’nın gerçek duygularını ele verince sinirlendiğini sanmıştı oysa yediği tokat yaptığı hayvanlık yüzündendi. Şu anda ona karşı koyamadığı bir tutkuyla bağlanmış olabilirdi ama acaba Tina onun hakkında ne düşünüyordu? Cevabın acımasızlığı karşısında çaresiz kalmıştı.
Bildiği tek şey bir gün daha onsuz olmak istediğiydi, hakkında ne düşünürse düşünsün yanında olması yeterdi. Evet, yine olabildiğine bencildi ama elinde değildi, hayatı boyunca kendisinden başka kimi düşünmüştü ki? Belki de bu yüzdendi aşka olan inançsızlığı, yanında ki kim olursa olsun bir gün elini bırakacağını biliyordu. Yeri gelecek kendi mutluluğu yerine önemli olan onun mutluluğu olması gerekecekti, bunu yapabilir miydi? Gerçekten severse değişebilir miydi? Çok severse? Denemeden bilemezdi, ama Tina’yı kobay olarak da kullanmak istemezdi. Böylesine ikilemde kalmışken cevap yine içinde saklı olmalıydı, kalbine baktığında ne görecekti? Daha hissettiklerin adını bile koyamazken nasıl ne yapacağını bilecekti? Kendi kararsızlığını düşünürken arada geçen uzun sessizliğin farkına varmamıştı bile. ' Cevap ver Walter. ' Ne diyeceğini, kendini nasıl ifade edeceğini bilmiyordu. Bu kadar zor olmamalıydı insanın içindekileri dökmesi, kızın dik duruşu karşısında ezilmişti resmen. Hislerine sahip çıkmanın en doğru karar olacağını düşünerek konuştu. '' İkimizin de...'' Kendini yine onunla bir tutmuştu, Tina’nın yeniden sinirlenmesine fırsat vermeden beceriksizce ekledi; '' Yani senin daha çok… '' Walt’ın hatasını kabul etmek alışkanlığı olduğu söylenemezdi, bu sözler üzerine Tina biraz da olsa surulmuş gibi göründü. Biraz da bundan cesaret alarak itiraf etti içindekileri kısık bir sesle ve daha önce yaptıklarından utanarak. Sözlerinde olabildiğine samimiydi, hayatında ilk defa kalbini kırılabileceğini bile bile açıyordu. '' Seni inandırmak için ne yapmam lazım bilmiyorum. '' Kızın hiçbir şey demesinden korkarak konuşmuştu, geriye dönmenin, hatasını telafi etmenin bir yolu olmalıydı. Bir pislik gibi davrandığının farkındaydı ama çok pişmandı. Özür dilemek dilinin ucuna gelse de, bugün fazlasıyla kenara ittiği egosu buna izin vermedi. '' Sadece seni… Benim için değerli olduğunu bilmelisin. '' | |
| | | Oriane Pheria Ravenclaw 5. Sınıf Öğrencisi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 281 Yaş : 33 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11724 Ekspresso Puanı : 6 Kayıt tarihi : 28/11/08
| Konu: Geri: Anılardan Kurtulmak Cuma 12 Ara. 2008, 00:16 | |
| Beklemek. Belki de sıkılmasının tek sebebi buydu. Walter'ın kararsız görüntüsü karşısında özgüveni geri gelirken acımasızca bir mutluluk duymuştu halinden. Kımıldayan dudaklarından çıkan kesik kesik birkaç söz dışında birşey duyamayan Valentina çocuğun eklemelerine kulak verirken sabırsızca ayağıyla ritim tutmaya başlamıştı. 'Yani senin daha çok…' Aslında anlamsız olan bu kelimeler kendisi için anlaşılır sayılırdı. Çocuğun güvenini geri getirmek için gülümsemeye çalışsa da içindeki canavar buna izin vermeyerek sadece daha sakin görünmesine olanak vermişti. İçini çekerek gözlerini yere dikti. Her saniye bir dakikadan daha uzun sürüyordu sanki. Walter'ın konuşmadaki beceriksizliği kızı bir ölçüde yorsa da herşeyin o anda bitmesinin yüzleşmeyi ertelemektek daha kolay olacağına inanıyordu. 'Sadece seni… Benim için değerli olduğunu bilmelisin.' Çocuğun sözleri üzerine küçük bir kahkaha patlattı Valentina. İnanması için hiçbir şey yapmasına gerek yoktu. Dünyanın kendi etrafında döndüğünü sanan birine inanmak ne kadar zor olabilirdi ki? O an bütün öfkesini kusabileceğini bilse de sakinliğini korumayı başarmıştı. Dudakları alayla kıvrılırken ilk kez Slytherin'de olsa binasına ne ölçüde uyum sağlayabileceğini merak etmişti. Son zamanlardaki değişimi Walter'ın etkisiyle hızlanmış, iyimser ve sıcak Valentina'nın arkasında hırçın ve saldırgan bir kız çıkmıştı.
'Evet biliyorum. Değerli ve kullanımı kolay bir oyuncak. Değil mi?' Aslında yumuşamıştı, fakat hemen affedebileceğini sanmıyordu çocuğu. Birkaç hafta içinde özür dilemeye bile gerek duymadıktan sonra birden bire ortaya çıkıp duygularından bahsetmesini saçma bulmuştu. İçten içe Walter'ın görüntüsünün yeterli olmadığına inansa da öfkesi fark etmeden geçmeye başlamıştı bile. Sadece mutfakta olanlar yüzünden eski güveninin bir daha geri dönmeyeceğini biliyordu. Öte taraftan özür dilemekten bile nefret eden Walter'ın bugünkü beklenmedik davranışı gerçekten değişmiş olabileceğini düşünmesine neden olmuştu. Rol yeteneği fazlasıyla iyi olan kendisinin bile bu kadar doğal davranmayı beceremezdi. İkilemlerin arasında kaldığını hissederek bir süre yeni sessizlikten yararlanarak düşünmeye devam etti. İleri görüşlülüğünü kullanan genç cadı seçimlerin sonuçlarını teker teker gözden geçiriyordu. İkinci şanstan sonra olacakları daha önce tahmin etmiş olsa da bu sefer yaptığı seçimin ardından hiçbir hataya yer vermemeliydi. Walter'ı affetmediği zamansa ne olacağını merak ederek belki de üç yıl boyunca kendi kendini eritecekti. İkinci bir iç çekişin ardından kurumuş dudaklarını hafifçe kıpırdattı. Konuşmaya isteksiz olsa da birşeyler söylemesi gerektiğini hissediyordu. 'Biraz sert çıktım üzgünüm Walter. Ama ikinci bir şansın benim için ne kadar zor olacağını anlamanı bekliyorum.' Konuşurken elini tuttuğu çocuğa gerçek hislerini geride bırakarak arkadaşça bakıyordu. Kalbinin kırık parçaları etrafa saçılmış dururken yeni beklentilerin doğmasından yana değildi. İleride eğer güveni geri gelirse ve Walter'ın duygularının gerçekliğine inanırsa belki yaklaşımını değiştirirdi ancak şuanda daha fazlasının imkansız olduğuna emindi.
Suyun yüzeyine çıkan anahtarını gördüğünde çocuğun cevap vermeye hazırlandığını görse de aldırmayarak anahtara doğru uzandı. Akıntı, ipini eline doğru yaklaştırırken çevik bir hamleyle anahtarı kavrayarak sudan uzaklaştı genç kız. Anılardan kurtulmak yönünde kararı değişmese de ufak da olsa bir hatıra kalması gerektiğine karar kılmıştı birkaç saniye içinde. Kendi kendine gülümsedikten sonra yeniden arkadaşının karşısına geçerken bu sefer eski kelimesini kullanmadığını fark ederek hafif bir tebessüm yayıldı yüzüne. Kararsızlığını ve seçenekler arasında kaldığını belli eden bir tebessümdü bu. | |
| | | Charles Walter Lawrence
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 109 Yaş : 34 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11683 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 01/12/08
| Konu: Geri: Anılardan Kurtulmak Cuma 12 Ara. 2008, 04:52 | |
| ‘ Ağzını açmamalıydın, küçülttün kendini resmen… Şimdi alay etme sırası ona geçti. ’ Kızın candan kahkahasını duyumsarken aklından bunlar geçiyordu, bir şeyler görebilmek umuduyla Tina’nın yüzüne baktı. Düşündüğünün aksine hiç renk vermiyordu, öylesine sakindi ki Walt bundan rahatsız olmuştu. Öfkeden kızarmış yanakları ve delici bakışlar atan mavi gözleri, bu vurdumduymaz sakinliğe tercih ederdi. Bir an için o farkında olmadan rolleri değişmiş olabileceklerini düşündü, Tina tüm acımasızlığıyla ondan intikam almaya kararlı gibi gözüküyordu. Kendini bir oyuncağa benzeterek onunla nasıl oynadığını hatırlattı Walt’a bir kez daha, onu asla tamamıyla affetmeyecek ve hatalarını sert bir tokat gibi yüzüne vuracaktı. Onunla bir gün, bir başlangıç yapabileceği hayali yıkılırken kızın yüzünde bir tebessüm gördüğünü sandı. Gözlerini kırpıştırdıktan sonra yeniden baktı, gitmemişti hala belli belirsiz kıvrılmıştı dudakları. İşte bu küçücük neden bile yeniden umutlanmasına ve yüreğinin kıpırdanmasına yetmişti. Yeterince düşünmüş gibi görünen Tina söze girdiğinde, yine uzun bir sessizliği arkalarında bırakıyorlardı. '' Biraz sert çıktım, üzgünüm Walter. Ama ikinci bir şansın benim için ne kadar zor olacağını anlamanı istiyorum. '' Kızın sert kabuğundan çıkıp yeniden açık kapı bırakması onu çok sevindirmişti, bu kadarına bile şükrederken Tina onun şok olmasına sebep olarak elini tutmuştu. Dili tutulmuştu resmen, avuçlarının içine aldığı narin ele inanamayarak baktı, gerçekten de ele eleydiler. Eskisine göre durulmuş bir şekilde uzaklara bakan gözlerle denk gelene kadar bekledi ve ardından neredeyse fısıldayarak konuştu. '' Teşekkür ederim. ''
Ona ikinci bir şans verdiği için minnettardı ve kızın bu kararı ne büyük bir zorlukla verdiğinin de farkındaydı. Tüm haklarını fazlasıyla bitirmişti, artık hata yapmamalı, Tina’yı pişman ederek geri dönülmez bir yola girmekten kaçınmalıydı. ‘’ Bana bu kadarını bile bahşettiğin için mutluyum. Ama bilmelisin ki… ‘’ Hadi ama söylemek bu denli zor olmamalıydı, uzun bir süre daha içinde saklı tutması mümkün değildi. Diğer yandan ise oldukça haklı sebeplere dayanan çekinceleri vardı. Ya aklındakileri söyleyerek fazla ileri gitmiş olursa ve Tina kendini geri çekerse? Belki de için için Walt’ın dökülmesini bekliyordu, ne yazık ki denemeden bilemezdi. '' Benim için bir arkadaştan daha ötesin. '' Fikir değiştirip elini çekmesinden korkarak parmaklarını sıkı sıkıya kenetlemişti, kızın yüzündeki gülümsemenin silinip silinmediğini görmek istiyordu. Bir yandan da bedenini tarifsiz bir sıcaklık basmıştı, içinden kızı yeniden öpmek geçiyordu. Bu sefer doğru yapacak ve her anını özümseyecek, o hissi sonuna kadar yaşayacaktı. Kızın dudaklarına büyük bir açlıkla yaklaşıyordu ki kendini geri çekti, fazla hızlı giderse onu kullandığını düşünebileceği aklına gelmişti. En iyisi Tina’nın sözlerine ne tepki vereceğini bekleyip görmekti. | |
| | | Oriane Pheria Ravenclaw 5. Sınıf Öğrencisi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 281 Yaş : 33 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11724 Ekspresso Puanı : 6 Kayıt tarihi : 28/11/08
| Konu: Geri: Anılardan Kurtulmak Paz 14 Ara. 2008, 15:40 | |
| ‘Sadece soğukkanlı olmalısın.’ Fazla ciddi bir duruşla küçük kızın elini bükerek tutan Joanna Vantela gördüklerinden bir ders çıkarmasını istiyormuş gibi bakıyordu. Valentina küçük böceğin öldürülüşünü izlerken mide bulantısını bastırmaya çalışıyordu. Hiçbir suçu yokken kendinden daha büyük bir böcek tarafından öldürülen şeyin parçalanışını görmek o yaştaki herhangi bir çocuk için de iğrenç bir görüntüden farksız olurdu herhalde. Daha önce fark etmeden ezdiği böceklerden özür diledikten sonra başını hafifçe yukarı kaldırdı. Annesinin böceğin son anlarını izlemesini neden istediğini bilmiyordu. Onun merak ettiği tek şey birazdan ne hediye alacağıydı. Genç kadın gülümseyerek kızı bahçeden uzaklaştırdıktan sonra evin arka tarafındaki açıklığa geçmişti. Az sonra elinde bir sandıkla dönmüştü. Gözleri parlayarak beklemeye devam eden Valentina sandığın açılmasını sabırsızlıkla bekledi. Joanna heyecanın artmasını istiyormuş gibi anahtarı gereksiz bir yavaşlıkla kilitte döndürmüştü. Sandığı açtıktan sonra yanına yaklaşan kızını durdurarak bir süre sandığı karıştıran kadın eline aldığı eski fakat kullanılmamış günlüğü küçük kıza uzattıktan sonra yüzündeki tebessümü silmeden konuşmaya başlamıştı. ‘Biliyorum Metis, sana daha önce hiç günlük tutturmadım. Ancak bundan sonra tutmanı istiyorum. Elinde tuttuğun günlük büyülüdür. Sayfalarına ne kadar yazı yazsan bile bitmez.’ Kaşlarını çatarak beklerken kucağına bırakılan defterin amacını kavrayamamıştı aslında. Annesinin peşinden gitmek üzere yerinden fırlarken eve giren kapı kapatılmıştı.
O günden sonra günlüğünü her zaman tutmuştu. Yarım saat kadar önce gölün sularına bıraksa da annesinin hesap sormayacağını biliyordu. Walter’ın ne yaptığına dikkat etmeden boynundaki anahtarla oynarken kendine yaklaştığını görünce alışılmış bir hamleyle kendini geri çekti. Sözlerinin doğruluğundan hala emin sayılmazdı. Yalnızca Quidditch maçında olanlar ona bir parça da olsa inanmasına neden olmuştu. Norwen’la beraber bir süre koruma amaçlı altında uçsa da Slytherin’li kızın takım arkadaşlarından kovalayıcı olanları bile umursamadan bludgerı kendi üstüne yollamasına şaşırmıştı. Neyse ki fazla sert gelmeyen topun narin bedenine çarpışından sonra birkaç saatlik dinlenme ağrıları geçmesine yetmişti. Teşekkür için küçük bir tebessümden fazlasını söylemediğini hatırlayarak başını kaldırırken çocuğun sözlerine nasıl karşılık vermesi gerektiğini düşünüyordu. ‘Önemli değil, duygularından emin olmasam bile. Bu arada maçtaki davranışın için bende teşekkür ederim, işe yaramamış olsa da.’ Sahada düşmek üzereyken nasıl göründüğünü merak ediyordu aslında. Ortak salona döndükten sonra süpürgesinin zedelenmesi nedeniyle ilk tatil gününde yeni süpürge almak için annesine para isteğinde bulunmuştu mektubunda. Fakat baykuşhaneye gitmeye üşendiği için mektubu daha yollamamıştı. Elini Walter’ın elinden kurtarmak için parmaklarını kımıldatmaya çalışsa da sonra vazgeçerek durdu. Bütün kırgınlığına rağmen yakınlaşmalarından memnun sayılırdı. Yine de düşüncelerini kendine sakladı. Saniyelerin arasında yüzü ifadesizleşmiş, benliğindeki benzer bir hatıranın arasında kaybolmuştu.
| |
| | | Charles Walter Lawrence
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 109 Yaş : 34 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11683 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 01/12/08
| Konu: Geri: Anılardan Kurtulmak Cuma 19 Ara. 2008, 00:20 | |
| Heyecanla cevap beklerken dalıp gitmişti Tina uzaklara. Her ne düşünüyorsa çok derin bir uykuda rüya görüyor gibiydi, gözbebekleri bile kıpırdamıyordu. Bu sırada kızın ellerinin hala boynunda olduğunun farketti, az önce olduğu gibi. Onu öpmek istediği o kısacık saniyede elindeki herneyse onu çekmiş ve boynunda pembe bir çizgi oluşmasına neden olmuştu. Beyaz parmakları çekilince ince bir zincirin ucuna asılmış anahtarı görebildi. Soğuk demir üzerlerine düşen cılız ışığın altında parlıyordu, belki de parıltı değildi bu, ışıldayan anahtarın kendisiydi. Gözünü alacak şekilde yansıyordu ama yine de oldukça eski olduğunu görmüştü, içten içe neyi açtığını merak etti. Ama sormadı, tıpkı neden onu gölün durgun sularına bıraktığını sormadığı gibi. Onu suya atmış olmalıydı, düşmüş olamazdı çünkü zincir kopmamıştı. Peki neden geri almıştı? Tüm bu sorular zihninde can bulurken Tina da düşüncelerini dile getirmişti. Kaşları aniden çatılırken homurdandı kendi kendine, son sözlerinin cevabını alamamıştı. Kuru bir teşekkür ile geçiştirilmişti resmen, duymazlıktan gelinmek acı bir his bırakmıştı bedeninde. Hayatta her şeyin istediği gibi olamayacağını çok iyi bildiği halde sinirlenmişti ancak kime sinirlediği de belli değildi. Bu denli önünde eğildiği hatta neredeyse yalvardığı için kendine mi yoksa üstüne basıp geçen Tina'ya mı? Bilmiyordu, tek bildiği öfkeli olduğuydu. Tina ya onun olacaktı ya da hayatında olmayacaktı. ‘ Beni seviyor mu, sevmiyor mu? ’
Elini süratle çekti ve zaten bin bir tereddütle tutan Tina'nın elinden, sanki başkası ona hükmediyor gibiydi. Duygularının peşine düşmüş çirkin kurbağa rolünü bırakmış, hatalarını unutmuş yüzsüzce hesap soran biri haline gelmişti. '' Tüm söyleyeceklerini bu mu? '' Felaket senaryoları gibiydi her şey, tıpkı korktuğu gibi Walt alttan adlıkça nazlanmıştı kız. Yani o öyle düşünüyor, sanıyordu. '' Teşekkür mü ediyorsun sadece? '' O ana kadar kendini nasıl kurtarmaya çalıştıysa, şimdi yeniden su alıyordu, boğuluyordu kendi egosuyla. Söylediklerinin farkında değildi aslında, parlamıştı yine birden ve en beklenmedik anda. Ve birden başından beri söylemek istediği ya da istemediği, kendine bile itiraf edemediği iki sözcük dökülüverdi dudaklarından. Elbette daha fazlası da vardı ama can alıcı olan nokta o iki kelime idi. '' Seni sevdiğimi söylüyorum, anlatmaya çalışıyorum. Oysa umursamıyor gibisin, lütfen bana bir cevap ver. '' | |
| | | | Anılardan Kurtulmak | |
|
Similar topics | |
|
Similar topics | |
| |
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |