Ophelia Liv Lynn
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 156 Yaş : 36 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11666 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 04/12/08
| Konu: Benliğin ötesinden kaçış (Açık, isteyen gelsin) Paz 14 Ara. 2008, 16:34 | |
| Yıl: 1951 Mevsim: Sonbahar Hava Durumu: Yağmurlu, sisli
Güneşin odaya dolan ilk ışıklarıyla istemsizce uyandı. Kaç gündür içini sıkan bir şeyler vardı, fakat hala geçmiş değildi. Pavel hakkında gördüğü o rüya yüzünden demişti kendi kendine. Fakat bu, kendine sadece biraz daha kızmasına neden olmuştu. Gözlerini sıkı sıkı kapadı ve tekrar uyuyabilmeyi umdu. Fakat nafile, çoktan kaçmıştı uykusu. Ilık bir duşun bir şeyleri yoluna koyabileceğini düşünerek banyonun yolunu tuttu.
Duştan çıktıktan sonra da bir şeylerin değişmiş olduğu söylenemezdi. Hala içinde kontrol edemediği ve nedenini bilmediği o sıkıntı vardı, her saniye biraz daha büyüyordu sanki, hem de ivmelenerek. Aynadaki yansımasına baktığında kendinden tiksindiğini hissetti. Artık kızıl olan saçlarını at kuyruğu yaptı. Makyajına biraz daha özen göstermeyi, siyah deri korsesi ve kısa eteğini giymeyi denedi... Fakat hiç bir şey, kendinin güzel olduğuna ikna etmiyordu onu. Aynadaki yansıması, evet belki seksiydi. Fakat kesinlikle yeteri kadar güzel değil...
Yatağına yatıp düşler kurmayı denedi. Fakat kurduğu her düşe, geçen gece gördüğü rüya bir şekilde sızıyordu. Eskiden olsa "Sadece bir rüya!" der geçiştirirdi fakat... Fakat bir rüya bu kadar gerçekçi olabilir miydi? Belki de yaşlandıkça -ya da büyüdükçe, ki Ophelia şimdiden kendisini 100 yaşında hissediyordu- bir şeyleri kafasına gereğinden fazla takıyordu.
Yattığı yerden,yavaş yavaş yükselen güneşin önünü kapayan bulutları ve çiseleyen yağmuru izledi bir süre. Önceden olsa, yağmur yağdığı için deliler gibi mutlu olurdu. Şimdiyse... Şimdiyse yağmur sadece yağıyordu işte... Yatakhanedekilerin çoğunun kalkmış olmasından anladı kahvaltı zamanının gelmekte olduğunu. Bir kaç gündür saate kesinlikle bakmıyordu, gelip geçen zamana küsmüş gibi... Ya da sanki, o saate bakmazsa zaman duracakmış gibi. İçten içe korkuyordu, Pavel tarafından öldürülmekten belki de...
Yavaşça doğruldu, bir şeyler yiyemeyeceğini bilse de bir grup Slytherin'linin arkasından Büyük Salon'un yolunu tuttu. Bir şeyler yedi zorla, fakat ne yediğini sorsalar cevap veremezdi büyük ihtimalle. Ne yapacağını bilemeden kendini okul bahçesine attı. Amaçsızca yürüyordu, nereye gideceği ile ilgili hiçbir fikri yoktu aslında. Yağmurun kokusuna ve sesine odaklanmaya, yeniden mutluluğu ve huzuru hissetmeye çalışıyordu.
Kafasını kaldırdığında kendini Fısıldayan Ağaç Korosu'nda buldu. Yağan yağmurdan iyice ıslanmış olan kıyafetleri hareketlerini kısıtlıyordu ama umrunda değildi. Bedenine değen her damlanın bir parça sıkıntısını uzaklaştıracağına inanmak istiyordu... | |
|
Maurellé Nemesis Argyris Slytherin 6. Sınıf Öğrencisi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 636 Yaş : 30 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11984 Ekspresso Puanı : 1 Kayıt tarihi : 09/11/08
| Konu: Geri: Benliğin ötesinden kaçış (Açık, isteyen gelsin) Çarş. 17 Ara. 2008, 23:02 | |
| Yeni bir güne uyanmıştı Lili. Her zamanki gibi yumuşacık yatağında uzun süre sabah keyfi yapmak istesede birşeyler onu yatağın dışına zorla sürüklüyordu sanki. Yavaşça kalktı. Muhteşem bir uyku çekmişti ve içinde bilinmez bir huzur vardı. Hemen sandığından boğazlı mor bir kazak ve en sevdiği bol paçalı kotunu çıkardı. Pencereden dikkatli bakamasa da havanın soğuğu odaya dolmuştu. Hava durumunu tahmin etmek hiçte zor değildi. Hemen üzerini giyindi. Yatakhanede kimseler kalmamıştı. Herkes çoktan kahvaltıya inmiş olmalıydı. Lili de hemen Büyük Salon'a çıktı. Karnı çok acıkmıştı çünkü dünkü akşam yemeğini kaçırmıştı. Hemen masadaki herhangi bir yere oturarak keyifle masadakileri midesine indirdi. Hogwarts'taki her yemek bir ayrı leziz oluyordu. Her ne kadar ev cinlerinden tiksinsede, işlerini bildikleri kaçınılmaz bir gerçekti.
Aslında çok yalnız bir kızdı ve pek arkadaşı yoktu. Arada sırada birkaç kişi ile iki çift laf konuşurdu. Konuştukları konular ya ders ya da ortak bir hobileri olurdu. Kahvaltıdan sonra içinde büyük bir boşluk hissetti. Yanına gidebileceği bir arkadaşı yoktu. Başını önüne eğdi. Ama pes etmeyecekti. Belkide küçüklüğündeki gibi kolay kaynaşan bir kız değildi artık. Kafasını ani bir kararla havaya kaldırdı. O sırada gökyüzü dikkatini çekmişt. "Aman Tanrım! Bu sis mi?! Her yer bembeyaz." dedi azıcık yüksek bir sesle. Adeta büyülenmişti. Gökyüzü puslu ve beyazdı. Siste görülmeyen yağmurun tek belirtisi dışarıdan gelen şırıltıydı. Lili ani bir kararla dışarı çıkmak istedi ve hemen ayağa kalktı. Bu havayı asla kaçıramazdı. Hemen ayağa kalktı ve kapıya yöneldi. Geçerken tüm küçükleri deviriyor ve onlara hor gören bakışlar atıyordu.
Mümkün olduğunca hızlı dışarı çıktı. Çıktığı gibi sırılsıklam olması bir olmuştu. Üstü başı dolu dolu yağan yağmurdan vücuduna yapışmıştı. Saçları suya düşmüş gibi sırılsıklamdı. Lili omuz silkti. İstediğide buydu çünkü yağmur onun kendini iyi hissetmesini sağlıyordu. Sanki üzerinde hiç ağırlık yokmuş gibi uçarcasına Göl Kenarı'nda yürüdü. Derken kulaklarına muhteşem bir ses çalındı. "Ağaç Korosu. Yağmurda bir ayrı oluyormuş demek. Ne kadarda güzel!" diyerek o tarafa yöneldi. Derken ilerde kıpkızıl, sırılsıklam saçları ve güzel fiziği ile bir kız vardı. Onu önceden görmüştü. O, Ortak Salon'da nadiren gördüğü birkaç kişiden biriydi. Yanına gitmeye başlarda çekinsede kendini toplayarak kızın yanına gitti. Kızın çehresi üzgün ve bir o kadarda bıkkın bir hal almıştı. Lili dertlere derman olmak konusunda iyi olmasada arkadaş olmak adına onunla konuşmaya karar verdi. "Selam." Kız Lili'nin sesiyle irkilmişti. Kendisini böylesine kaptıran kim olsa irkilirdi. "Afedersin. Ben Adreane Liliana. Slytherin 3. sınıftayım. Ama bazı sebeplerden geç başladım. Yaşım 14." dedi hınzır bir gülümseme ile. Çok konuştuğunu fark etmişti ama kendine hakim olamıyordu. Şimdi kızın cevabını bekliyordu. Yavaşça ağacın altına çöktü. | |
|