Yoğun yağış, şiddetli rüzgâr ve bulutlu hava Carl'ın dışarı çıkmasına engel olmamıştı. Zayıf vücudu arada sırada rüzgârın etkisiyle oraya buraya sallansada, sağ salim varmıştı Yasak Orman'a. Aslında bu saatte bile kapkaranlık bu ormana neden geldiğini bilmiyordu. Sadece, okulun için tıkılı kalmaktan canı sıkılmıştı. Yaşlı ağaçlar, yağmur için devasa şemsiyeler görevini görüyordu. Bunun için ıslanma tehlikesi yoktu. 1951 yılının bu güz mevsimi Carlos'un görüp geçirdiklerinin en şiddetlisiydi. Dışarı çıktığında rüzgârın ıslığı her tarafı inletiyor, hızlı yağmur damlaları Carlos'un saçlarını adeta yarıyordu. *Neden bir gerizekâlı gibi dışarı çıktım* diye düşünüyordu Carlos, daha yeni kapşonunu başına geçirmeyi akıl etmişken. ama yolu yarılamıştı, artık Hogwarts'a geri dönemezdi ve hızlıca Yasak Orman'ın derinliklerine daldı.
Orman, çok sıkıcıydı. Çoğu yaratık, inine çekilmişti. Carlos artık At-adam bile göremiyordu ortalıkta. Ama belli bir süre de burada kalmaya kararlıydı. O yağmura kuruyana kadar çıkmayacaktı. Ağır adımlarla Yasak Orman'ı dolaşıyordu. Bir an, aklına bir fesatlık geldi yine. Diğerlerinden daha kısa bulduğu bir ağaç seçti, ona tırmanmaya başladı. Girinti ve çıkıntıların yardımıyla kısa sürede ağacın üst kısmında geniş bir dala rahatsız bir biçimde yerleşmişti. Oturduğu pozisyondan dolayı kasıkları ağrıyordu. Fakat yukarıdaki görüntü ona çok güzel gelmişti. Yani bu ağaç, Carlos için rahatsız ve rahat bir yerdi. Bunun mantığını kavramayan ve kavramak da istemeyen Carlos, karga sesiyle şarkı söylemeye başladı. Ama çevredekileri rahatsız etme olasılığı olduğu için, kendine yetecek bir sesle söylüyordu şarkısını. İspanyolca bir muggle şarkısıydı bu. Sözlerinin yarısını hatırlamıyordu bile ama yine de bildiği kadar söylüyor gerisini de ''Nıınıı'' diye söyleyip geçiyordu. Bir kaç dakika sonra yaprak seslerinden, aşağıda bir canlı olduğunu farketti. Dikkatlice aşağı bakarak, bunun bir insan olduğunu anladı. Aşağı ineyim derken dengesini kaybetti ve düşmeye başladı. Son anda sağ eliyle bir dalı kavradı ve kurtuldu. Düştü mü kaldı mı ne olduğunu anlayamadan aşağı indi ve önünde arkası dönük olan kişiye ''Selam.'' diye seslendi.
"Ah Selam. Burada ne işin var?"
Olumlu bir yanıt aldığına sevinip çocuğun yanına doğru ilerledi ve, ''Benim adım Carlos.'' diye tanıttı kendini. Binasını zartını zurtunu söylemeye gerek duymamıştı.