|
| Eski Yazılar Sonrası Kavga | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Laryssa Irina Archibald Slytherin 6. Sınıf Öğrencisi & Sınıf Başkanı
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 120 Yaş : 29 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11693 Ekspresso Puanı : 2 Kayıt tarihi : 25/11/08
| Konu: Eski Yazılar Sonrası Kavga Çarş. 17 Ara. 2008, 21:36 | |
| öncesi için...Dönem başından bu yana belki de ilk defa bu kadar yakındı vazgeçmeyi başaramadığı, ne kadar uğraşsa da silip atamadığı hayatının tek gerçeğine. Daha önce de denemişti onun yanında kalmayı. Ama her seferinde engel olmuştu bir şeyler ona. Her yanına gidişinde onu özlediğini söylemek yerine küçümsemişti onu. Oysa tek yapmak istediği insanların veya o safkan aşığı arkadaşlarının ne düşündüğünü umursamadan Will'e hislerini söyleyebilmekti. Hala ona aşık olduğunu, unutamadığını ve büyük ihtimalle de unutamayacağını söylemek, içine attıklarını bir bir haykırmak istiyordu. Ama yine sustu, daha öncekiler gibi yine sustu ve içindeki sesin sanki Will onu duyuyormuş gibi konuşmasına izin verdi. Dokunmak istiyordu ona, ama biliyordu ki hiçbir şekilde açıklayamazdı bu isteğini. Yanında olmasına rağmen kilometrelerce uzaktaymış gibi hissediyordu. Aralarında buzdan duvarlar vardı sanki. Belki bu buzdan duvarları ören oydu, ama ne fark ederdi ki? Durumdan memnun olmaması, şikayet etmesi gerekiyordu ama engelleyemediği bir mutluluk kaplamıştı içini, yanında oturmak bile yetmişti ona..
Geçen yıl olduğu gibi yine sevgili oldukları bir kare canlandı zihninde. Dudakları istemsiz bir şekilde gülümsercesine kıvrılırken William’ın elini tutmak için uzattığı parmaklarını, tam zamanında kendine gelerek geri çekti ve kanatırcasına birbirine kenetledi. Şanslı olmalıydı, William bunu fark edemeyecek kadar meşgul görünüyordu. Onu hala sevdiğini bilmesine gerek yoktu, zaten zamanla unutacaktı. En azından öyle olmasını umuyordu… “Öğrettiler tabi, ama uygulayıp uygulamamak öğrenciye kalır haksız mıyım? Ve ben şımarık Slytherin öğrencileriyle istediğim gibi konuşurum.” Demek şımarık Slytherin… Tam ağzını açmış cevabını vermek üzereydi ki derslikte yankılanan bir ses durmasına ve şaşkın bir şekilde etrafa bakınmasına neden olmuştu. “Siz, ikiniz, derhal dışarı!” Geç kalışının üzerine bir de sınıftan atılmasının bina sorumlusu üzerinde oluşturacağı olumsuz düşünceler aklına gelince itiraz etmeye çalıştı. Ama ne var ki profesör dinlemeyecek kadar sinirli görünüyordu, Will’e ters bir bakış fırlatıp yeni koymuş olduğu çantasını sıradan aldı ve olabildiğince hızlı adımlarla genç profesörün eliyle işaret ettiği kapıdan dışarıya çıktı. Will’e duyduğu kızgınlık her geçen saniyeyle birlikte daha da artarken artık kendini durdurma gibi bir çabası da yoktu. ‘Yaptığını beğendin mi?! Senin yüzünden Eski Yazılar dersinden atıldık!’ Arkadan gelen William dersliğin kapısını kapatır kapatmaz sinirle bağırmıştı Irina. İçeriye sesin gitmeyeceği için duyduğu rahatlık da vardı elbette içinde, ama daha da önemlisi kavga çıkartmak istiyordu. Kavga çıkartıp onu terk eden William’dan bütün bunların acısını çıkartmak. ‘Ben mi?! Demek benim yüzümden? Biraz sorumluluğunu bilip geç kalmasaydın yanıma oturmak zorunda kalmazdın! Ama özür dilerim, senin sorumluluk taşımana ne gerek var. Arkanı toplayan birileri var nasılsa, değil mi?’ Cevap vermekte hiç gecikmeyen Will genç kızın daha da sinirlenmesi için kasıtlı olarak uğraşıyordu sanki. Gözlerine bakınca onun da ne denli sinirli olduğunu fark eden Irina bir anda asla söylememesi gereken kelimelerin dudaklarından dökülmesine engel olamadı. ‘Söylesene O’neil, bulanık annen sana safkanlarla nasıl konuşman gerektiğini sahiden öğretmedi mi?’ Dudaklarını ısırırken zamanı geri alıp bunları hiç söylememiş olmayı diledi. William zamanında sadece Irina’ya anlatmıştı ailesiyle ilgili olanları, tıpkı Irina’nın sadece ona anlattığı sırları gibi. Şimdi basit bir kavga yüzünden onu incitmek belki de isteyeceği en son şeydi. Söylememeliydi, onu geri kazanmak için elinde olan son şansı da şimdi yok etmişti. Yine de hiç bozuntuya vermeden, o kindar bakışlarının yumuşamaması için bir şeyler daha söylemeye hazırlandı.
Ama William’ın gözlerinde gördüğü o suçlayıcı ifade ve aniden çektiği asasından çıkan ışıklar daha ne olduğunu anlamasına zaman bile tanımadan hızla koridordaki duvara çarpmasını sağlamıştı. Çarpmanın etkisiyle bir süreliğine kendine gelemeyen Irina, yüzüne dağılan perçemlerinin arasından ona lanet gönderme cesaretini taşıyan oğlana baktı. Hak etmişti aslında… Gözlerini kısarak ve biraz da gayretle yerden kalkmak için hamle ederken koridorun diğer ucundan gelen ayak sesleri dikkatini o tarafa çevirmesine neden olmuştu. Mavinin en koyu tonlarından birine bürünen göz bebekleri ayak seslerinin sahibini aradı. Çok geçmeden bulmuştu da, burada olması gereken en son kişi şimdi karşısındaydı ve üstü biraz dağılmış ve yerde duran Irina'yı görünce delirmemesi elde değildi. Alex'ti gelen, William'ı unutmasına yardımcı olsun diye çıktığı erkek. Gözlerindeki öfkeyi ve şaşkınlığı fark etmemesi imkansızdı. Alex sorgularcasına Irina'ya bakarken Will'in elleri arasındaki asayı görmesiyle hiç vakit kaybetmeden Slytherin cübbesinin içindeki asasını çekti ve hızla, düşünmeden büyük ihtimalle aklına gelen ilk laneti William'a savurdu... | |
| | | William Julian O'Neil Ravenclaw 5. Sınıf Öğrencisi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1164 Yaş : 29 Kan statüsü : Melez Galleon : 11962 Ekspresso Puanı : 7 Kayıt tarihi : 17/08/08
| Konu: Geri: Eski Yazılar Sonrası Kavga Çarş. 17 Ara. 2008, 23:51 | |
| “Siz, ikiniz, derhal dışarı!”
Profesörün sesini duyduğunda Irina karşılık vermek üzereydi. Daha önce sınıftan atılmayı bırak bir profesörün gözüne bu kadar battığını sanmıyordu. Belki de bu yüzden, profesörün istediği şeyi anlaması birkaç saniye aldı. Hepsi kendini beğenmiş kız yüzünden başına geliyordu, yeni dönemi ona zehir etmeye kararlı görünen kız yüzünden. Sinirli bir ifadeyle yeni çıkardığı eşyalarını sırt çantasına attı, mürekkep şişesinin yere çarpmasından kaynaklanan endişe verici sese aldırmadı ve hiçbir şey söylemeden bakışlarını yere sabitlemiş bir şekilde sınıftan çıktı. Sadece dersten atılmakla şanslı olduğunu düşünmeye başlamıştı. Profesör puan da kırabilirdi. Gayet işine yaramayacak bir ders olarak görüyordu eski yazıları ve alması da açıkça hataydı üstelik Profesör Slytherin’i çok seviyor gibi görünüyordu. Kapıyı neredeyse çarparak kapattığında aklından geçenler aşağı yukarı bunlardı. Üstelik dersin kalan kısmında koridordan ayrılması riskli olacağından Irina’nın büyük ihtimalle sataşmalarını dinlemesi gerekecekti. Nitekim o kapıyı kapar kapamaz oldukça yüksek çıkan sesi koridorda yankılanmaya başlamıştı. İki dakika çenesini kapasa ölür mü?
‘Yaptığını beğendin mi?! Senin yüzünden Eski Yazılar dersinden atıldık!’
. ‘Ben mi?! Demek benim yüzümden? Biraz sorumluluğunu bilip geç kalmasaydın yanıma oturmak zorunda kalmazdın! Ama özür dilerim, senin sorumluluk taşımana ne gerek var. Arkanı toplayan birileri var nasılsa, değil mi?’
Her şey yetmiyormuş gibi onu suçluyordu. Siniri tepesine çıkmıştı ve düşünmeden konuşuyordu. Kızın kendisine baktığını görünce küçümseyen bir ifadeye büründü. Ne düşündüğünü hiç umursamamaya başlamıştı haksız da değildi hani. Quidditch’ten de Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersinden de içinde birikmiş bir öfke vardı. ‘Söylesene O’Neil, bulanık annen sana safkanlarla nasıl konuşman gerektiğini sahiden öğretmedi mi?’ Bulanık mı? Sinirden neredeyse titreyerek kıza baktı. Ne cüretle? Zamanında onunla konuşmuş olması bile büyük hataydı anlaşılan sırlar bir yana… Bulanıkmış… Pis, küçük Yılan… Gözlerini nefretle kıstı. Gerçekten zamanında diğer Slytherin öğrencilerinden farklı olduğunu düşünmesi saçmalıktı. Ne biçim bir hata yapmışım? Kızın annesiyle ilgili söyledikleri tam olarak doğru olmamakla birlikte “bulanık” sözcüğünden oldum olası hoşlanmazdı. Ama kendisiyle daha önce ilgisi olmamıştı. Bu yüzden tepesi atıp lanetler yollayanları kesinlikle suçlayamazdı artık orası kesin. Ne yaptığını farkına bile varmadan asasını çıkarmış kıza doğrultmuştu. Aklına ilk gelen büyüyü mırıldanarak asadan beyazımsı sarı bir ışık çıkmasını memnuniyetle izledi.
Irina kendini koridorun diğer tarafındaki duvarda bulmuştu. Kıza baktığında memnun kaldığını belli eden alaycı bir gülümseme yerleşti dudaklarına. Layığını buldu… Gözlerinde düşmanlık belirten bir ifadeyle kıza bakıyordu hâlâ. “Bir daha… Bir daha asla annem hakkında bir şey söylemeye kalkma. Eğer sen safkansan saf kan diye bir şey kalmamış demektir zaten. Safkanlara acırım…” Koridorda yankılanan ayak seslerini duyduğunda koridora tuhaf bir sessizlik çökmüştü birkaç saniye öncesinden. Kısa süre sonra ayak sesinin sahibi koridora geldi. William onu birkaç kez görmüştü hatırladıkları arasında en belirgini Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersinde ona yaptığı sersemletme büyüsüydü. Hiç haz ettiği biri değildi ve son görmek isteyeceği kişi olduğunu farkındaydı. Çocuğun bakışlarının Irina ve elindeki asa arasında gidip geldiğini gördü. İçine kötü bir his doğmuştu… Tam asasını kaldırmıştı ki karşısındakinin asasından gelen ışık ve büyünün çarpışı asasının elinden düşmesine neden oldu… | |
| | | Alexander M. Breandan Slytherin 7. Sınıf Öğrencisi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 63 Yaş : 36 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11679 Ekspresso Puanı : 3 Kayıt tarihi : 10/12/08
| Konu: Geri: Eski Yazılar Sonrası Kavga Paz 04 Ocak 2009, 19:17 | |
| ‘Biliyorum Bayan Leinelle.’ “Bildiğinden pek emin değilim küçük bey, seni her gün bu koridorda görüyorum ama her defasında yanında başka bir bayan oluyor. Merlin aşkına, artık o kızlara gözlerini açmaları gerektiğini söyleyeceğim!” ‘Bakın bayan.. O uzun burnunuzu haddiniz olmayan işlere karıştırırsanız, Bakanlık da ki o sıkıcı tablolardan birinin yanına yollarım sizi ve emin olun, bunu yaparım!’ “Bu ne cüret!!” ‘Şşşşttt…’
Az önce konuşuyor olduğu yaşlı bunağı belirgince yaptığı bir parmak işareti ile sustururken, koridorun sonundan gelen seslere vermişti dikkatini. Ona tanıdık gelen bir bedene aitti sanki tiz çığlıklar eşliğinden haykıran cadının sesi. Irina olabilir miydi bu? Ama kimle ne işi olurdu ki onun? Fakat Alex’i haksız çıkarmak adına kulağına çok daha tanıdık geliyordu yükselen sesler. O ve şu lanet olası çocuk olmalıydı mutlaka. Aaah.. Elime bir geçirirsem.. Dudaklarını Mrs. Leinelle’nin tablosuna hitap edermişçesine, sessiz durmasını söyleyerek oynattı ve koridorun sonuna doğru ilerlemeye başladı yavaş adımlarla. Orada olanlar her ne ise görmek istiyordu önce. Görmek ve o Ravenclaw’lı budalayı gebertmek için kendini haklı çıkarmak..
Eski Yazıtlar dersliğinin kapısının hemen önünde tartışan bu çift, Alex’in tahmin ettiği kişilerdi ve görünüşe bakılırsa sıkı bir tartışmanın kavgaya dönüşeceği o son noktadaydılar. Yumruklarını sıkmaya çabalayarak olanları gözlerken, haddini aşacağını da biliyordu sanki o Ravenclaw’lı bulanığın..
“Söylesene O’Neil, bulanık annen sana safkanlarla nasıl konuşman gerektiğini sahiden öğretmedi mi?”
Bir anlık sessizleşen ortamın ardından patlayan sarı bir ışık huzmesi Irina’yı karşı duvara kadar uçurmuştu. Yaptığından oldukça memnun bir ifadeyle sırıtan William ise Alex’in sabrını taşırmıştı artık. Saklandığı gölgeler içinden hışımla çıkarken, çoktan çekmişti asasını. Çocuğun onu son anda fark etmesi hiçbir şey ifade etmiyordu onun için. Dudaklarından dökülmüştü bir kere o kelimeler; ‘Sersemlet!’ Bu sefer karşı duvara doğru uçan bedenin sahibi William, onu acımasız bir ifadeyle süzen ise Alexander’dı fakat bu yetmemiş olacak ki, tekrar doğrultmuştu asasını ona doğru. Kelimeler dudakları arasından dökülecekken, muggle filminin romantik bir sahnesini andırırcasına William’ın üzerine doğru atılan Irina da sabitlendi bakışları aniden. Ne yapmaya çalışıyordu bu kız? Aptal falan mıydı? “Alex, lütfen.. Ben.. Ben.. Hak ettim! Yapma..” Taş zemine doğru indirdiği asasını sıkıca tutan parmakları titriyor, bu güne dek asıl aptal yerine düşenin kendi olduğunu fark etmenin verdiği şaşkınlıkla bakıyordu yerde yatan çifte. Kızın yanaklarına doğru süzülen gözyaşlarını izlerken, belki de şimdiye kadar en çok değer verdiği kız arkadaşı olarak görmüştü onu ama o, ihanet etmişti Alex’e. Hem de Alex’e.. William denen çocuğa mı aşıktı yani? Kendi ile ne diye çıkıyordu peki? Ne diye çıkacak ahmak!
Derince bir nefes alırken, ona karşı yapmış olduğu her ihaneti hak ettiğini düşündü Irina’nın; o bunu bilmese de. Birine değer vermemesi gerektiğini daha iyi anlıyordu artık.. Yaşadığı bu çocukça hayata devam etmesi ve annesinin her zaman dediği ‘bir gün gerçek aşkı bulacağı’ yalanını dinlememesi gerekiyordu. Irina ile de farklı olmayacaktı hiçbir şey ama değer vermişti işte. Ayırmıştı onu.. Ne sanıyorsun ki Alex.. Arkasını dönerek koridorun karanlıkta kalan bölümüne doğru kaybolurken, orada bıraktığı çifte tek kelime dahi etmemişti. Hayatında ilk defa bir kız tarafından kırılmıştı kalbi.. Ayağa kalkmak için hamle ettiğini duyabiliyordu Irina'nın fakat umurunda değildi artık. Değeri yoktu onun için. İleride hiçbir kızın değerinin olmayacağı gibi.. | |
| | | Laryssa Irina Archibald Slytherin 6. Sınıf Öğrencisi & Sınıf Başkanı
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 120 Yaş : 29 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11693 Ekspresso Puanı : 2 Kayıt tarihi : 25/11/08
| Konu: Geri: Eski Yazılar Sonrası Kavga Salı 13 Ocak 2009, 18:46 | |
| Alex’in gelmesi hem beklenmedik hem de Irina’nın artık ‘gerçek’ bir seçim yapmasını gerektirecek bir durumdu. Kalbinin hala William için çarptığı inkar edemeyeceği bir gerçekti ama onunla asla birlikte olamayacaktı. Bunu kabullenmişti belki ama şimdi bebeksi bir güzelliğe sahip yüzünde Alex’in asasını William’a doğrultmasıyla beraber korku dolu bir ifade oluşmuştu. Will’in yaptığı her şeyi unutup onunla yeni bir ilişkiye başlamaya hazırdı, tüm kalkanlarını kırıp atıyordu oğlanın gözlerine bir kez bile bakması. Eskisi gibi bakmıyordu belki, bir şeyler tükenmişti o bakışlarda ama hala içini ısıtıyordu genç kızın. Ne yapacaktı peki şimdi? William’ın başına gelecekleri sessizce izleyecek ve tek kelime etmeden hiçbir şey olmamış gibi bundan sonraki hayatına Alex ile mi devam edecekti, yoksa tek aşkını bu yaptığına sonradan pişman olacağını bile bile savunacak mıydı? William onu terk ettiği gece gözlerinin içine bakarak artık kendisini sevmediğini söylememiş miydi? O gece ve onu takip eden hafta boyunca kendine gelememişti Irina, hoş şimdi de çok düzelmiş sayılmazdı. Söylenen o iki kelime öylesine acıtmıştı ki canını hala hatırladıkça yeşil gözlerinden akan yaşları engellemekte başarılı değildi. O halde ne demeye şimdi intikam alması için gerekli ortam hazırken oyunbozanlık yapacaktı ki? Alex’e karışmayıp sözde çok sevdiği çocuğun kontrolsüz bir asadan çıkan lanetleri yemesini izlemeliydi. Ama ona zarar gelmesinden öylesine korkuyordu ki, oğlan hızla duvara çarptığında hızla yerden kalktı ve ikinci bir lanet için asasını sersemleyen William’a doğrultmuş olan sevgilisini engelledi.
“Alex, lütfen.. Ben.. Ben.. Hak ettim! Yapma..” Dudaklarından dökülen sözcükler belki de sonradan çok ama çok pişmanlık duyacağı bir anlam içeriyordu ama şimdi bunu yaptığı için kendini kahraman gibi hissetmişti. Alex asasını indirirken öyle büyük bir hayal kırıklığıyla baktı ki genç kızın gözlerinin içine, işte o anda fark etti ne kadar yanlış bir şey yaptığını. Oğlan ağzını bile açmadan, sanki kelimeler o anda hissettiklerini anlatamayacak gibi arkasını dönüp giderken Irina daha fazla hakim olamadı göz yaşlarına. İkinci bir terk edilişi kaldırabilecek kadar güçlü bir cadı mıydı? Ellerini yumruk haline getirip sessizce Alex’in gidişini izlerken William’ın şaşkın olduğu kadarıyla hala nefret barındıran ses tonunu duyunca arkasını döndü.
‘Evet, hak ettin..’ Şimdi bir kez daha gidiyordu William ve büyük ihtimalle bundan sonra karşısına bile çıkmayacaktı. Geç de olsa fark etmişti genç cadı, oğlanın yaptığı tüm bu şeylere değmediğini, bir pislikten daha fazlası olmadığını. Bir kez bile Irina'yı düşünmediğini, aklından geçirmediğini.. Ona duyduğu bu aşkı hiç hak etmediğini, etmeyeceğini... Bir kaç damla yaş daha süzüldü ıslanmış yanaklarına. Ağlamak bunca yıl zayıflık olarak gelmişti ona ama o zaten zayıf bir cadıydı. Niye daha fazla olmadığı biri gibi davranıp güç maskesinin arkasına saklanmaya devam etmeliydi? Vazgeçiyordu artık herşeyden, tıpkı değer verdiği iki kişinin ondan vazgeçtiği gibi. Ama hak etmişti o tüm bu yaşadıklarını. Belki bazı şeyleri değiştirmek için geç kalmıştı ama en azından yaptığı hataları bir kez daha tekrarlamayacaktı. William'ı sadece geçmişte yaşadığı hatalarla dolu bir aşk olarak hatırlayacaktı, gerçi hatırlamaması daha hayırlıydı. Parmaklarını dağılmış kahverengi saçlarının arasında gezdirdi ve başını sallayarak uzaklaştı o koridordan. Sadece bir kez olsun mutlu olmak istiyordu, sadece mutlu olmak… | |
| | | | Eski Yazılar Sonrası Kavga | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |