Bayan Felaket

" Off büyükanne o kadınla yine beni yüzyüze getireceksin ! Pekala gidiyorum. "

Paltosunu hızlıca sırtına attı.Büyükannesinin kenarda birikmiş olan az miktardaki parasını Gringotts büyücü bankasına yatırmak zorundaydı.Aslında pek oraya gitmek istemiyordu.Suratını buruşturup , yanaklarını şişiriyordu.Biraz karın ağrısı birazda bulantı.Ama işe yaramıyordu.Büyükannesi kocaman kare biçimindeki gözlüklerinin altından bakarak ;

" Hiç öyle taklitler yapma Liwit.Senelerdir ne zaman gitmek istemesen bunu yapıyorsun.Daha başka bahaneler için çalışman gerek. "

Bir anda Liwit'in o hasta kılıklı yüzünden geriye kalan tek şey somurtkan bir surat ve dimdik vücut.Arkasına hışımla döndü ve kapının soğuk kulbu adeta sıcak teninle bütünleşti.Dışarıya çıktığında öylesine keskin bir soğuklukla karşılaştığına nedense hiç şaşırmamıştı.Kasvetli yollardan adımlarını birer birer atarken bir yandanda hiç hoşlaşmadığı bayan'ı görüceğinden bayıcı bir solukla nefes alıyordu.Her adımı atışında bir adım daha ileri gitmekle yükümlü olduğunu biliyordu.Aslında onun için bir adım daha geri gitmek çokta içten bir davranış olabilirdi...

Büyücü bankası yavaş yavaş yüzünü göstermeye başlamıştı.Hızını biraz olsun yavaşlatmış kendini hazır duruma getirmek için rahatlıyordu Liwit.Ama başaramıyordu.Atkısını, burnunu ve ağazını kapatıcak bir şekilde sıkıca sardı.Şapkasını gözlerine milim kala çekti.Artık sadece geriye simsiyah gözleri kalmıştı...

Karşısında bümbüyük bir kapı ve hemen sol tarafta kabarık saçları ile gözüken memur bayan.Benzi atmıştı bir anda Liwit'in.Bir kerede işini asmak zorunda kalsa diye düşündündü.Ama bunun mümkün olamayacağını anlamıştı.Çok katı kuralları , ciddi bakışları öylesine sarsıntı vericiydi ki , buna rağmen içeriye titreyerek girmek mümkün olmayacaktı...

İlk adımını attı.Tanınmak istemiyordu.Usulca bir kedi gibi ilerledi.Karşısında iri gözlerle ona bakan - Bayan Felaket - i gördü.Sararmış teni içten içe morarıyordu.İster istemez başını ona döndürdü ve sıkıntılı bir edayla yanıbaşına gitmeye karar verdi...

" Şeyy ımm şey ben büyükannemin hesabına para yatırmak istiyorum acaba nereye gitmeliyim bunun için? "

...

"Tamam şimdi yeniden dene.Mühürlerin görünüyor olmalı."Dennise giriş salonundaydı. Elindeki tek camlı gözlük ile cincücenin elinde bakıyordu.Bazı cinlerin mühürleri bu aralar çok sık bozuluyordu.Bu da Dennise'in işiydi ve onu sinirlendiriyordu.Homurdanarak başını kaldırdı.
"Sorun yok.Gİdebilirsin.Müşteriden özür dilemeyi unutma."

"Peki Miss Black"
Cin uzaklaşırken hafif yere eğilmiş olan Dennise doğruldu.Bir süre hiç birşey düşünmüyormuş gibi arkasından baktı.Sonra gözü kolundaki lekeye takıldı.Bugün siyah uzun kollu bir elbise giymişti.Dizlerine kadar uzanan elbiseden sonrasını uzun çizmeleri tamamlıyordu.Kolundaki lekeyi atmaya çalışarak arkasını dönünce büyük kapıdan yavaşça içeri giren şüpheli birisi gözlerine çarptı.Hafifçe kaşlarını çatarak içeri süzülen adama baktı.Şapkasını gözlerine kadar çekmiş,boynuyla burnu arasını da atkıyla kapatmıştı.Simsiyah telaşlı bakan gözleri dışında hiçbir hayat belirtisi görünmüyordu.Dennise homurdanarak gözlerini yukarı dikti ve mırıldandı.
"Muggle doğumlular!"

Buraya tanınmayacak halde kimse giremezdi.Bunu müşteriler pekala bilirlerdi.Ama bu adam büyük ihtimalle yabancı gibi görünüyordu.Zaten Dennise'in bakışlarından rahatsız olmuş ve bir şey sormak ister gibi ona yaklaşıyordu.Dennise de sadece iki adım atıp durdu.Adam yine telaşla etrafa göz atıp konuştu.

" Şeyy ımm şey ben büyükannemin hesabına para yatırmak istiyorum acaba nereye gitmeliyim bunun için?"

Dennise kollarını,göğüs dekolteli elbisesinin göğsü altında bağlamış adamı süzüyordu.Sorduğu soruya gülmemek içn kendini zor tuttu.Evet kesinlikle muggle doğumluydu.Belkide bir muggle'dı.Nefes aldı ve uyuşuk gözleriyle adama bakarak konuştu.

"Önce yüzünüzü tanınır bir şekilde açmanız,sonra asanızı çıkartıp şuradaki" _baş parmağıyla omzunun üstünden arkasını işaret etti_"Cincüceye kontrol ettirmeniz gerek.Sonra o sizi yönlendirecek,kasaya inmek isteyip istemediğinizi soracak."

Susup yeniden adama baktı.Hiç hoşlanmamıştı.Devamlı etrafı süzüyordu.Dennise ile gözgöze gelse sanki onu tanımasından korkuyordu.Ama Dennise'e kesinlikle tanıdık gelmiyordu bu gözler.Adam anladığını belirterek kafa sallayıp ilerleyince Dennise arkasından tekinsiz gözlerle bakıp yeniden sordu:

"Gringotts'a ilk gelişiniz galiba."

Adam Dennise'e dönüp bir bakış atınca "Eğer öyleyse asanız zaten yeterli olmayacaktır.Tanınmaz!"

Liwit geri bir adımla irkildi.Bayan felaket'in birden sert bir soluk içine çekmesi onu azda olsa hırçın bir görüntüye sokmuştu.Hafif gülümser gibi olmuş , ancak hiç olmayacakmış gibi surat ifadesini birden eski haline getirmeyi başarabilmişti.Nihayetinde keskin gözlerini Liwit'in üstüne dikmişti...

"Önce yüzünüzü tanınır bir şekilde açmanız,sonra asanızı çıkartıp şuradaki Cincüceye kontrol ettirmeniz gerek.Sonra o sizi yönlendirecek,kasaya inmek isteyip istemediğinizi soracak"

Liwit'in elmacık kemikleri bir anda kızartmıştı.Sağ elini atkısının üzerine atıp geriye doğru çekti.Her yüzünün ortaya çıkışında biraz daha kalp atışları artıyordu.Soğuk havanın yüzüne temas etmesi kısa sürümüştü.Artık tanınır bir şekil almış , dudağını bir oraya bir buraya oynatıyordu.Sevimli olmaya çalışırken , karşısındaki asık suratı gördüğünde ister istemez büzülüyordu...

" Pekala.Sanırım şimdi oldu.Bilgi için teşekkür ederim. "

Rahat bir soluk alarak arkasını döndü.Adımlarını hızlı hızlı atmakta kararlıydı.Bir an önce Bayan Felaket'in bulunduğu ortamdan uzaklaşmak istiyordu.Karşıdaki Cincüye doğru ilerlerken , Bayan Felaket'in sesiyle irkildi.Kısık gözleri bir anda masum bir kedi gibi kocaman oluverdi.Başını soldan çevirerek , acınacak surat ifadesiyle arkasına döndü...

" Gringotts'a ilk gelişiniz galiba."

Liwit başını evet dercesine aşağı doğru tam eğiyordu ki...

" Eğer öyleyse asanız zaten yeterli olmayacaktır.Tanınmaz! "

Liwit kendisini tanımamış olma sevinciyle boğuşurken , bu söz onu şişirmişti.Aklından yalan söylemek geçiyordu.Ama listede daha önce buraya geldiğine dair belgeler mutlaka olcağını biliyordu.İçini çekerek Bayan Felaket'e cevap vermeyi denedi...

" Ne Yazık ki ilk gelişim değil.Aslında ben bu soruyu ım şeyy , herneyse bilgiler için teşekkür ederim. "

Ağzında lafı geveliyordu sürekli.Tanınmamak için açıklama yapmak istemiyordu.Ancak Bayan Felaket'in gözleri sanki bir yerden Liwit'i kestirircesine bakıyordu...

"Ne Yazık ki ilk gelişim değil.Aslında ben bu soruyu ım şeyy , herneyse bilgiler için teşekkür ederim. "

Arkasını dönmeden Dennise'e cevap veren bu gizemli yabancı Dennise'in uyarısı üzerine yüzünü açtıktan sonra Dennise'e hiç de yabancı gelmemeye başlamıştı.Adama doğru yürüyüp tekrar onun yanına geldi.Yüzüne sadece bir kaç saniye daha dikkatli bakıp kararsız kaldıktan sonra sol eliyle kasalara giden yolu gösterdi.

"Size ben yardımcı olayım ozaman.Buyrun!"

Kesinlikle yabancı değildi .Bir yerden tanıyordu.Zaten adamın tavırları da bir tuhaftı.Sanki Dennise'i tanıyor ve gözgöze gelmeye korkuyordu.Dennise eğer kendisi ilgilenirse belki isimden kim olduğunu çıkarabilirdi.Zaten böyle muggle kökenlilerin adı bilinmeliydi.Birkaç saniyelik bir teredütten sonra Dennise önde gizemli müşteri arkada bankolara doğru yürüdüler.Dennise boş bir bankoya geçip asasını istedi.Hassas ölçerlere asayı koydu.Ölçerden altın rengi ışıklar uçuşunca geri verdi.Evet doğru söylemişti.Asa tanınmıştı.Dennise vakit kaybetmeyerek önüne küçük bir parşomen çekti.Dah önceden hazırlanmış banka formlarından biriydi bu.Bir kaç yeri kendisi doldurduktan ve altına imzasını attıktan sonra küçük parşomeni müşteriye uzattı ve eliyle gösterdi.
"Lütfen şuraları doldurur musunuz?ad,soyad kasa numarası, ve yatırılan miktar!"

Müşteri formu doldururken Dennise yavaşça ayağa kalkmış onu izliyordu.Telaşlı bir hali vardı.HIzlıca boşlukları dolduruyordu.Bir anda önce gitmek ister gibiydi.Tğy kalemi Dennise'e doğru uzatınca Dennise parşomeni alıp ismine baktı.
"Livit Lewis"
Hala tanıdık değildi.Heralde birine benzetmişti.Arkadaki uzun ahşap dolaplara gidip kağıdı.Lewislerin dosyasına koydu.Tekrar geri döndüğünde müşteri sabırsızlanıyordu.

"Kasaya inecek misiniz?Yoksa altını biz mi götürelim!"