Vynsja Croweix The Nocturnal Sahibesi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1500 Yaş : 32 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12302 Ekspresso Puanı : 5 Kayıt tarihi : 11/02/08
| Konu: xx I. Dönem, I. Ders [Tüm Sınıflara Ortak] - Online Ptsi 29 Ara. 2008, 21:55 | |
| - Spoiler:
xx Ravenclaw
Martin Héroe Videl Stefania Valérie Bécaud Dawnielle Constantine Stuart Rousseau xx Slytherin
Angeliqué Killingsworth Jasminé V. F. Allison
xx Gryffindor
Carlos Pedrosa xx Hufflepuff
Steward Joseph Vaisey İpek geceliğinin etekleri arkasından uçuşurken, hızlı adımlarla odasını turluyordu. Ne yapacaktı, nasıl işleyecekti dersi, hiçbir şey bilmiyordu. Eh, gayet normaldi de. Onun gibi bir sürü kişi mezun olup, Profesör olmuştu ardından. Lily ve Johnny aklına kalan isimlerdendi mesela, ama onu asıl şoke eden şey JD ve Ann'in de Hogwarts'a Profesör olarak gelmeleriydi. Birkaç yıl önce öylece çekip gitmelerinin nedenini anlamıştı anlamasına, fakat bir mektup dahi atmamaları genç kadının içinde hep bir üzüntü kaynağı olmuştu. Yine de şu anda eskilere dönüp, hayıflanamayacak kadar çok işi vardı. Gözünün önüne düşen saçları bir hamleyle arkaya doğru savurup, elinde tuttuğu yarısı boşalmış kahve fincanını sert bir şekilde, masanın kağıtlar ve kitaplardan boş kalan küçük bir kısmına bıraktı. Gözleri endişeyle kırmızı tonlarında döşenmiş odayı tarıyor, önce nereden başlaması gerektiğini kestiremiyordu. Ah, evet; giyinme. Kendisini güzel bulduğu zaman kafasını daha çabuk topladığını ve moralinin de yerine geldiğini bilecek kadar iyi tanıyordu kendisini. Sanki üstünde bir ordu uyumuş gibi dağılmış olan yatağına doğru ilerleyip, hemen topladı. Dağınıklığa tahamüllü yoktu, ama bu iş onu fazlasıyla yoruyordu ve etrafı doğru dürüst toplayacak zamanı bile zor buluyordu. Göz ucuyla, odanın geri kalanına baktı. Masa dışında pek de bir 'çöplük' diye adlandırabileceği bölge yoktu aslında. Başını hafifçe sallayıp, dolabının kapağını açtı. Ne giyebilirdi bugüne özel? Gözleri sayısız giysisini tararken, o neyi aradığını çok iyi biliyordu. Profesörlüğe kabul edildiği gün almıştı onu. Yakasında ve kollarının kenarlarında kırmızı şekiller bulunan, kısa siyah bir elbise. Pek de kısa değildi aslında ve bedeninin hatlarını ortaya çıkardığından, hem bugüne uygundu hem de severek giyeceği birşeydi. Beyaz, uzun parmakları giysinin ipeksi dokusuna değince yüzüne bir gülümseme yayılmıştı.
Uzun, sarı saçları başının üstünde dağınık bir topuz olarak toplanmış, ince ve uzun sayılabilecek boynunu ortaya çıkarmıştı. Hafifçe göz kalemi sürdüğü gözleri, uzun ve sık kirpikleriyle yüzünün en çok dikkat çeken ve onun da en hoş bulduğu yerdi. Koyu kırmızı bir ruj sürdüğü dudakları aynadaki yansımasının hoşluğunu görünce kendini beğenmiş bir edayla kıvrılmıştı. Uzun topuklu, bilekten bağlamalı siyah ayakkabılarının tahta zeminde çıkarttığı tok ses ona bir şekilde güçlü olduğuna dair bir his veriyor, kendisini yenilemez hissettiriyordu. Birkaç yıl önce, hala küçük bir kız çocuğu havası vardı ona. Rütbeler insanın karakterini bile değiştiriyor... Pek büyümemiş olsa da -daha 20'sine girecekti nasılsa- kendisini bir kadın gibi hissediyordu. Gözlerini hafifçe kısıp, yeni operasyon alanına, yani üstünde bir ton ıvır zıvırla her an çökmeye hazır duran tahta çalışma masasına yöneldi hızlı adımlarla. O arada gözlerinin deniz mavisinden, hızlı ve ani bir değişimle elmas yeşiline dönüştüğünün farkında değildi. Lanet olası yeteneği kendi amacı doğrultusunda kullanmayı bir türlü öğrenememişti. Fakat Marv bu işte ondan kat kat daha iyiydi, kendisini kontrol etmek onun için çok kolaydı her zaman. Uzun zamandır göremediği kardeşi aklına gelince, aynı anda masayı hızla toplamaya çalışarak mırıldandı.
" Onu ziyaret etmem gerek, en yakın zamanda. Eveet... Bu da bitti. Ah, ayrıca Ell de var tabii. Onunla da iki çift laf etsem fena olmaz. "
Gözleri olağanüstü bir dikkatle parşömen tomarlarını tarıyor, bugünkü derste ne işleyeceğini seçmeye çalışıyordu. Aslında daha vereceği ilk dersten çocukların gözünü korkutmak istemiyordu. Korkmak için daha çok zamanları olacaktı sonuçta. Gözlerini kırpıştırıp, elindeki diğerlerinden daha uzun ve göze oldukça çarpar bir biçimde ufacık yazılarla doldurulmuş olan parşömeni yüzüne iyice yaklaştırdı. Ah, evet! İşte ilk ders için en temel bilgi. Bunu bilmedikleri sürece, neyi öğrenirlerse öğrensinler hiçbir anlamı olmazdı. Peki ya 4. ya da 5. sınıflar? Onlara fazla kolay gelmez miydi konu? Her neyse, ne kadar kolay olursa olsun yine de konuları onlar seçmediğine göre, Vyns bunda karar kılmıştı ve bunu işleyecekti de. Sonunda başardığı bir işin verdiği sevinç ve gururla hızla ayağa kalktı, belki öğrencilerden önce sınıfa giderse bir iki ufak işle uğraşabilirdi. Sarı saçları ipek bir örtüymüşçesine bir bütün halinde arkasından savrulurken büyük, tahta kapıya doğru yavaş ve sert adımlarla ilerliyordu.
xx
Vynsjã daha sınıfa gelmedi, RP'lerini o şekilde yapabilirsiniz. Özellikle Gryffindor ve Hufflepuff'ın aktif olmasını bekliyorum. Eh, malum tek kişisiniz. Puan almanız feci zor olabilir.
| |
|
Martin Thomas Wolfiex Fontjoncouse Otel Koordinatörü
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 344 Yaş : 33 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11735 Ekspresso Puanı : 11 Kayıt tarihi : 26/11/08
| Konu: Geri: xx I. Dönem, I. Ders [Tüm Sınıflara Ortak] - Online C.tesi 03 Ocak 2009, 20:21 | |
| Sabah erkenden kalkıp, dandik kıyafetleriyle Göl’e gitmişti. Ne yapacaktı ki sabahın köründe. Üşümeye başlamıştı zaten. Çizgi filmlerdeki gibi rüzgarın havada turlar attığını görebiliyordu. Bu görüntü bile üşümesini sağlayabiliyordu. Gölde kimse yoktu, yalnızlık bu sabah ona iyi gelmişti. Fakat kalkıp yatakhaneye dönmesi gerekliydi. Giyinip çıkmadığı için pişmandı. Fakat aklını kurcalayan çok aptalca bir soru vardı; kim gölün 2 metre yakınına ağaç dikebilirdi? Çok yakındı göle ve ürküyordu. Etraftaki başka bir ağacın altına oturmadığı için kendinden nefret etti. Üstündeki tunikte iyice ince gelmeye başlamıştı ve koyu mavi göle yakın durdukça üşüyor, kimi zamandan korkudan ürperiyordu. Hızla ayağa kalktı fakat daha ağır adımlarla şatoya doğru ilerlemeye başladı. Ağır adımları yumuşak çimen her değişince ufak bir ‘pat’ sesi duyuluyordu ve içi huzurla doluyordu. Şatonun geniş kapısından içeri girdiğinde ilk olarak etrafına bakındı ve kimseyi göremeyince içi rahatladı. Yavaş adımlarla ve tedirgin düşüncelerle merdivenleri çıktı ve yatakhaneye ulaştı. Hemen bavulunu açtı ve okul üniformasını çıkarttı. Bu günün ilk dersini asla unutmayacaktı. İlk ders Sihir Tarihi idi. Bu profesörü ilk gördüğünde gerçekten aşık olmuştu. İlk kez dersine giriyordu fakat onu her gördüğünde kalbinin hızlanışını fark edebiliyordu. Karnının ağrısı onu düşündükçe şiddetleniyor ve uzun parmakları bir anda buz kesiyordu. Kendinden utandığını fark ettiğinde de yanakları kızarıyor be aptal bir gülümseme yüzüne yerleşiyordu. Tek umudu derste bu aptal olay zincirinin gerçeklememesi olacaktı.
Kendini tamamen hazır hissettiğinde –parfümünü bile sıkmış, saçlarına elinden gelen en iyi şekli vermişti- soyunma odasının aynasına baktı be gülümseyerek oradan ayrıldı. Ortak Salon’dan geçerken yavaş yavaş uyanan ve hazırlanmaya başlayan öğrencileri gördü ve toplu bir selam verdi. Sonunda koridora çıktı ve dümdüz ilerlemeyi sürdürdü. Merdivenlerden çıktı ve sınıfına ilerlemeye başladı. Sonra vazgeçti ve aşağı inmeyi düşündü. Yinede heyecandan fikrini değiştirmiş olacak ki kendini yukarıya doğru attı. Ne yapacağını bilemiyordu. Belki erken gidiyordu. Elini soğuk tırabzanın üstünde gezdirdi ağır adımlarla ilerlerken. Keyfi kaçmıştı iyice fakat heyecanına hakim olamıyordu.
Sınıf kapısının önünde durdu ve ellerini cebine soktu. Etrafına bakındı ve birkaç öğrencinin arkasından geçtiğini gördü. Yüzünü kapıya dönmüştü fakat daha açacak kadar cesareti yoktu. Fakat yapabilirdi, bunun bilincinde olması etrafındaki sinsi havanın değişmesini sağlayabilirdi. Hızla kapıyı tıklattı ve eksantrik kapı tokmağını çevirdi. İçerisi bomboştu. Tamamen umduğundan kötü olmuştu bu. İçeri adımını attı ve cesaretini topladı. Adımları hızlandı ve pürüzlü yüzeyleri olan sandalyelerden birine geçti. Çantasını sıranın üstüne çarptı ve etrafına bakındı. Morali bozulmuştu fakat sınıfa ilk gelmenin verdiği bir hoşnutlukta vardı içinde. Derin bir nefes aldı ve kendisini dersin akışına bıraktı. | |
|