Gördüğü tek şey gölgelerden ibaret miydi yoksa gözlerinin önüne birisi karanlık perde mi çekmişti? Her neyse, gerçekleri sır gibi saklayan hayatında bir şey göremiyordu zaten. 'Saçmalık' diyerek geçiştirenler bazılarına göre ölmeyi hakediyorlardı; dünyada hayatı haketmeyen onca insanın arasından sadece ömründeki tek yanlış hatadan dolayı yargılamak mümkün müydü? Belki de her şey bu karmaşıklığın arasında zeytinyağı gibi üste çıkmıyordu; huysuzlar. Duraksadı; neler düşündüğünü kavrayamıyordu ya da neler istediğini. Aklından geçen onca şey, onu şaşırtmıştı muhtemelen.
Ilık meltem saçlarını dalgalandırarak yanından geçerken, karanlığın rahatsız ettiği dar yolda safça bir ses duydu; ''Soğuk'' Aniden durgunlaşan genç adam, alt dudağını ısırdı. Soğuk mu? Gözünün önüne gelen anılar bir süre onu meşgul edip afallatmıştı. Gerçekten üşüdüğü ilk an, onun için bir felâketin habercisiydi ve şimdi de o uğursuzluk gittiği her yerde ona eşlik ediyordu. Siyah saçlarının yüzüne dağıldığı, masum gözlerle etrafını süzen o küçük çocuk da peşini bırakmayan hatıralardan biriydi. Bunu görmezden gelmeliyim. Hayır, onların arasında dolanamam.
''Merhaba.'' Eski sokağa gelmiş olmasının nedeni olan genç kadına söylediği sözler, sadece selamdan ibaretti. Özellikle bir buluşma nedenleri yoktu, belki sadece sıkıntıdandı.