|
| " Beklenmeyen Karşılaşma " | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Martin Thomas Wolfiex Fontjoncouse Otel Koordinatörü
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 344 Yaş : 33 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11735 Ekspresso Puanı : 11 Kayıt tarihi : 26/11/08
| Konu: " Beklenmeyen Karşılaşma " Ptsi 26 Ocak 2009, 13:35 | |
| Hava: Rüzgar, Serin Hava Tarih: Ocak 1951 Başlık Sahipleri: Martin Héroe Videl, Nylwen Jinelle Soulthen
| |
| | | Martin Thomas Wolfiex Fontjoncouse Otel Koordinatörü
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 344 Yaş : 33 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11735 Ekspresso Puanı : 11 Kayıt tarihi : 26/11/08
| Konu: Geri: " Beklenmeyen Karşılaşma " Ptsi 26 Ocak 2009, 14:04 | |
| Sessizliğin içinde, seyrek adımlarıyla ilerliyordu. Aklında geçen tek düşünce Nylwen'dı ve kendine hakim olamıyordu. Kızı sürekli görmüyordu, nadiren rastlıyordu. Fakat aşık olmuştu. Sonunda kendini tipine uyan birini bulmuştu fakat kızın ona pek pas vereceği yoktu. Bir gün önce yağmur yağmıştı ve tüm yerler çamur olmuştu. Gölün yanında düşünürken sudaki tansımada bile Nylwen vardı. Seyrek adımlarının nereye gittiğini bilmiyordu fakat çamurda yürümek hoşuna gitmiyordu. Bir müddet sonra gölden ayrılmak zorunda kaldı ve Yasak Orman'ın sınırına geldi. Gözüne içerisi sessiz görünüyordu. Yavaş adımlarıyla ormanın içine daldı. Giderek derinlere doğru yürüyordu. Gözleri bir an için saatine kaydı, neredeyse 5 saattir durmadan yürüyordu. Yorgunluğu saate baktıktan sonra hissetmeye başladı. Hemen nemli ve yosun tutmuş, ufak bir kayanın üstüne oturdu. Karşıdan yaklaşan gölgeleri fark edebiliyordu. Tedirgin oldmuştu fakat hiçbir tepkide bulunmadı. Karşıdan gelen sınıf arkadaşlarından biriydi -adını bile bilmiyordu daha. En sonunda fazlasıyla yakında gelmişti ve ağzından birkaç kelime döküldü.
" Hey Martin, burası bize yasak. Haberin yok mu senin ahmak? Hem onca dersimiz varken burada oturmak fazlasıyla sersemce değil mi? " " Tanrı aşkına beni rahat bırak! Daha adını bile bilmiyorum senin. Biraz kafa dinlemek yerine, bana nutuk çekmeni dinlemek istemiyorum. " " Sen bilirsin seni kahrolası. Yalnız unutma, seni ağabeyine söyleyeceğim. Ellerinden kurtulamayacaksın! " " Sana defol dedim! "
Tartışma bitmişti ve kız yavaş adımlarla uzaklaşıyordu. Kazanmış gibi hissediyordu kendini fakat bir şeyin farkına varmıştı; daha derinlere gitmesi gerekiyordu. Tekrar yorgun bacaklarının üzerinde doğrultu ve küf kokan ormanda ilerlemeyi sürdürdü. Sessiz bir ortam bulması zor olmadı. Bu sefer bir ağacın altına oturdu ve kollarını bağladı. Aklından kırmızı dolgun dudakları ve yeşil gözleri çıkmıyordu. Kafasını önüne eğdi veközlerini sıktı. *Nasıl bir aşk ki bu denli sevimsiz derecede üzgün oluyorum? Kendimi kurtarmam için ya Nylwen yada ölüm gerekli. Neden böyle davrandığını anlamıyorum. Bir sorun mu var?* diye geçirdi içinden. Ağlam istiyordu fakat kendine yakıştıramıyordu. | |
| | | Nylwen Jinelle Soulthen Şifacı ~ Yaratıkların Yol Açtığı Yaralanmalar
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 137 Galleon : 11716 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 04/12/08
| Konu: Geri: " Beklenmeyen Karşılaşma " Paz 01 Şub. 2009, 22:48 | |
| Genç kız, ağzındaki sakızı şişirip patlattı. Ardından işaret parmağını, şuh bir ifadeyle yuvarladığı dudaklarının arasına sokarak sakızı dışarıya doğru uzattı. Başka biri bunları yapsa Nylwen çok kızardı. Hatta midesi bulanırdı. Sırf bu yüzden ortamı terk bile edebilirdi. Ancak kendi yapınca eğlenceli gelmişti ona. Tamam, biraz iğrenç olabilirdi ama eğlenceli olduğunu hiç kimse inkar edemezdi. Can sıkıntısından bayılmak üzere olan kıza da eğlence gerekiyordu. Revanclaw Ortak Salon'unun en eğlenceli günlerinden birini geçirmediği kesindi. Sakızı tekrar işaret parmağına takıp bir tur daha çevirdi. Toparlamaya çalışırken sakız yere düştü. Birilerinin görüp görmediğini kontrol etmek için etrafına bakındı. Tekrar yerdeki sakıza bakıp yüzünü buruşturdu. *Kime yapışırsa onunla çıkarım artık.*
Sakız eğlencesi de sona erdiğine göre eğlenecek başka bir şeyler bulmanın zamanı gelmişti. Yeşilin en güzel tonlarındaki gözleri, Hogwarts'ın geniş arazisinden Yasak Orman'a kaydı. Daha önce cesaret edip Yasak Orman'a gitmemişti hiç. Bitkibilim dersinde Profesör kontrolündeki gezileri, gezi saymıyordu tabii. O, daha derinlere gitmek istiyordu. En karanlık bölgelerine ulaşmak, yasak olmasının altındaki nedenleri tek başına keşfetmek istiyordu. Bela arıyordu belki de. Başına kötü bir şey gelmesi, vahşi bir hayvanla karşılaşması olasıydı. Yine de merağı, korkusunu yenip şampiyonluğu ele geçiriyordu. Her zaman böyle olmamış mıydı zaten? Ateşle tanışması örneğin. Sıcaktı ve korkutucuydu. Nylwen'in sıcak korkusu yenilmiş, merağı galip gelmiş ve eli ateşin içine girmişti. Onun kişiliği buydu; her şey keşfedilmeye değerdi ona göre, sonucunda ne olursa olsun.
Aniden ayağa kalktı. "Ben gidiyorum." diye mırıldandı ama sesini kendinden başkasının duyup duymadığından emin değildi. Hiç kimse nereye gittiği sormadı. Sormamalarından da memnundu zaten. Son anda engellenmek istemiyordu. Uzun zamandır aklında olan geziyi düzenlemek için fırsat yakalamıştı ve bu fırsatı değerlendirmek için elinden geleni yapacaktı. Fırsatı elinden kaçırmamak için hızlı hareket ediyordu. Koltuğun üstündeki cüppeyi alıp üstüne geçirdi. Şapka, atkı ya da eldiven gibi ıvır zıvırla uğraşmayı göze alamadı. Ocak ayındaydılar ve hava gerçekten soğuktu. Yine de donacak değildi ya, umursamadı. Hızla Ortak Salon'un çıkışına ilerledi. Portre, arkasından savrulurken Nylwen, koridorun köşesini dönmüştü bile.
Kalabalık koridorlarda göze çarpmamak için başı eğik, hızlı ama sessiz adımlarla ilerledi. Hareketli merdivenlerin hızı sayesinde araziye çıkan kapıya varması uzun sürmedi. Büyük taş kapıdan çıkıp soğuk rüzgar yüzüne vurduğunda atkısını almadığına pişman oldu ama üstünde çok durmadı. Rüzgar, saçlarını ve cüppesinin eteklerini savururken adımlarını Yasak Orman'a çevirdi. Kısa bir yürüyüşten sonra gece-gündüz, kocaman ağaçların gölgeleriyle karanlığa gömülen ormana vardı. Ormanın derinliklerine doğru ilerlediğinde gün ışığından çok uzak hissetti kendini. Bir daha aydınlığa ulaşamayacağını düşündü ve nedense, bu düşünceden hoşlandı.
*Norwen burada olduğumu bilse ne yapar acaba?* Ormanda başına gelebileceklerden değil de, abisinin tepkisini düşününce gerildi. Norwen'in, Nylwen'in bu sorumsuzluğundan hoşlanmayacağı kesindi. Kızabilirdi, hatta daha da kötüsü tepkisiz kalıp konuşmayabilirdi. Norwen'in tepkisiz kalması, Nylwen için tepkilerin en büyüğü, en kötüsüydü. Böyle durumlarda vizdan azabıyla mücadele etmek işkence gibiydi. Bu yüzden en iyisi, Norwen'in haberinin olmamasıydı. Birden, paranoyakça takip edildiği hissine kapıldı. Belki de Norwen onu takip ediyordu. Biraz ileride gördüğü gölge, bu hissin paranoyaklıkla ya da Nylwen'in hayalgücü ile alakalı olmadığını kanıtladı. Korkuyla, sessizliğe doğru seslendi.
"Kim var orada?" | |
| | | Martin Thomas Wolfiex Fontjoncouse Otel Koordinatörü
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 344 Yaş : 33 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11735 Ekspresso Puanı : 11 Kayıt tarihi : 26/11/08
| Konu: Geri: " Beklenmeyen Karşılaşma " Ptsi 02 Şub. 2009, 11:12 | |
| Karanlığın içinde kendini sessiz düşüncelere kaptırmıştı. Ne olduğunu bilmeksizin düşünüyordu. Aklından çıkartmak istediği sima, onu bırakmıyordu artık. Yeşil gözler, dolgun dudaklar, ahenkli saçlar zihnini ele geçirmiş gibiydi. Soğuk ve sert zemine oturmaya başladığından boğazı yanıyrdu artık. Teni rüzgarın keskinliği ile gerilmiş, bir bıçak deydirilse hemen açılacakmış gibi sertleşmişti. Dudakları ile herhangi bir gülümseme yaparsa, suratında fark edilmeyen dudakları, hemen oracıkta çatlayacak ve kanayacak gibiydi. Yaslandığı ağacın yosunlu yüzeyindeki nemlerartık Martin'in vucuduna nüfuz ediyordu. Tüm çevre koşulları onu hasta etmek için yapılmış bir komplo gibiydi. Sadece ağzının tek kenarıyla gülümsedi ve birkaç düşünceye yer verdi o dolu zihninde. *Katlanmak zorunda mıyım acaba? Acaba onun duyguları da bana karşı önemli hisler içeriyor mu? Bu soğukta aptal gibi oturmuşken, acaba o ne yapıyor? Tanrı'm, bir an olsun onu görmeme, onunla konuşmama izin var mı?* diye düşünebilmişti sadece. Hep aynı şeyler dolanıyordu kafasının ardında. Hiçbir şeyin öenmi yok gibiydi artık. Çalışmak bile bir Ravenclaw'a güzel gelmiyorsa hayattan zevk almayı kesmiş demekti. Umudunu yitimiş gibiydi Martin. Bu sıradan bir çocukluk aşkı değildi. Gelecek vaad eden bir aşktı. Hiç okulda tanışıp, sonra mezun olan birini görmemiş miydi? Elbette ki görmüştü. Öyle ,nanılmaz br olayın başrolünü oynamak istiyordu ve diğer başrolü Nylwen'den iyi kimse oynayamazdı. Aklı şimdi başka diyarlara uzanmıştı, sahil kıyısında bir evleri olacaktı. Kışın yağmur damlaları denize düşerken, sıcak evlerinin buğulanmış camlarına çıkıp damlaları seyredeceklerdi. Belki çocukları olacaktı ve onlarda eşlik edecekti bu güzel tabloya. Sonra yaşlanacakları ve evde huzurla yaşamaya devam edeceklerdi. Bir gün ölecekerdi... hayır, bu olasılığı kafasından sildi hemen. Nylwen ile mutlu bir ömür ona yetmiyordu fakat elinden bir şey gelmiyordu. Tam bunları düşünürken çok fazla ileride olmayan bir yerden narin ve düzgün fiziğini saklayan karanlıktan bir ses geldi. Sesi tanıyordu.
- Kim var orada?
Sesin soru işareti ilebiten sözleri durduktan sonra Martin'in karanlıkta büymüş göz bebekleri daha çok açıldı. Elbette tanıyordu karşısındaki kişiyi; bu Nylwen'dı. Tanrı dualarını sonunda kabul etmiş ve onu buraya getirmişti. Ama neden gelmişti Nylwen? Martin'in burada olduğunu hissettiği için değildi herhalde - zaten hissetseydi kim var orada diye sormazdı. *Tanrı'm, Nylwen buraya neden ve nasıl geldi bilmiyorum ama gerçektan sana minnetarım. Karanlığın içinde bile bir inci gibi parlamayı başarabilen, isanların yanında melek, meleklerin yanında ise bir tanrıça gibi kalabilen bu insan mucizesi kıza aşık olmamak elde değil. Haykırmak istiyorum delice!* diye düşündü. Nylwen soğuk bir kızdı, Martin kadar soğuk. O yüzden Martin fazla bir umut beslemiyordu ona karşı. Seni seviyorum deme cesaretini bile toplayamıyordu, çünkü yanıt bir kez hayır oldu mu evet olmaması gerekliydi. Ya en baştan evet diyecekti, yada hayır. Bir kızın peşinde koşmaktan veya kısın peşinde sürünmekten hiç hoşlanmazdı. Her şeyin bir ilki olduğu doğru, ama Martin buna niyetli değildi. Hemde hiç! Bir süre sonra düşünmeyi bir kenara bıraktı ve sözlerin soğuk ve acımasız vuruşlarını yumuşatmaya çalışarak konuştu.
- Sanırım sen beni tanımıyorsun, Nylwen. Ben Ravenclaw öğrencisi -aynı senin gibi- Martin Héroe Videl. Düşünmüştüm de burada biraz kafa dinleyebilir ve tanıdık birine rastlayabilirim. Biliyorum biliyorum, tanıdık birine rastlamak için fazlasıyla umutsuz bir yer fakat buraya gelenlerinde benim gibi olabileceğini düşündüm. Ne talihliyim ki sen geldin Nylwen. Eğer sakıncası yoksa biraz bana eşlik eder misin? Yalnız kalamk hoşuma gider fakat senin gibi bana eşlik edebilecek birini bulmuşken geri çevirmek delilik olur. Hem biraz konuşuuz demiştim, ne dersin?
Son sözlerini söylerken havanın soğukluğu bir kenara terlemeye başlamıştı. Karnına garip bir ağrı girmiş ve tüm vücudunu hapsetmişti. Bir an sessiz sessiz durdu, burnu kaşınmaya başlamıştı. Evet, şimdi hasta olduğunun farkına vardı ve hapşırmak istemediği için kafasını başka yöne çevirerek derin nefes almaya başladı. Kısa süre sonra kendisini toparladı ve gülümseyer Nylwen'e baktı. Acaba Martin'in bu sözlerinden ou sevdiğin anlayabilecek miydi? Martin ilk defa birine karşı bu kadar samimi oluyordu. Normalde bu Martin için, tanımadığı birini kıyaslarsak, tam bir görgüsüzlüktü. Birazzck gururu olan insan bunu yapmazdı. Lakin atalarımız bunu düşünüp çok güzel bir laf söylemişler zaten; Aşkta gurur olmaz! Tek tesellisi buyd zaten Martin'in. Kendisinden utanmıyorsa bu sözün yardıı çok büyüktü. aklının başka yerlere gitmesi an meselesiydi. Nylwen yanındayken istediği huzurulu buluyordu fakat kendisini ifade edemiyordu. Yoksa çok rastlamışlardı Nylwen ile. Sadece aptal aptal sırıtıp yanından uzaklaşmıştı Martin, gerçekten tam bir salaktı! | |
| | | Nylwen Jinelle Soulthen Şifacı ~ Yaratıkların Yol Açtığı Yaralanmalar
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 137 Galleon : 11716 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 04/12/08
| Konu: Geri: " Beklenmeyen Karşılaşma " Perş. 12 Şub. 2009, 01:29 | |
| Kulaklarında rüzgarın uğultusu vardı, ama onun duymadığı bir uğultuydu bu. Rüzgar, her şeyi devirip geçebilir. Çok kızarsa ağaçları köklerinden çıkarıp sürükleyebilir. Meltem olduğunda sevilesi, kasırga olduğundaysa nefret edilendir; nitekim dengesizdir. Parlar, gürler; canlıları korkutur. Yeryüzünde, belki de sadece Nylwen korkmaz rüzgardan. Meltemken sever, kasırgayken umursamaz. Kulaklarına, sesinin dolmasına izin vermez. Saçlarını okşamasından hoşlanmaz. Bulduğu her şeyi, genç kızın üstüne başına sürüklemesinden nefret eder. Unutulmuş bir melodiyle oyalanarak, rüzgarın, kulaklarını rahat bırakmasını sağlamıştı belki. Ancak saçları, şiddetle savrulurken yapabileceği hiçbir şey yokmuş gibi görünüyordu. Gözlerine hücum eden, fazlası zarar oksijen ve getirdiği kum tanecikleri yüzünden gözlerini kısmıştı. Daha kuytu bir yere gitmeliydi. O sırada sorduğunu unuttuğu sorusunun cevabı karıştı, kulaklarındaki eski melodiye.
*Martin Héroe Videl? Ravenclaw?* Bu çocuğu tanımıyor muydu, ne? Hayır, tanımıyordu. Gördüyse bile ismini bilmiyordu ya da hatırlayamamıştı. Eh, daha önce tanıştığı biriyse de tekrar tanışmanın bir zararı olmazdı. Zaten çocuk, Nylwen'i gayet iyi tanıyormuş gibiydi. Adıyla hitap etmiş, kendisini tanımayacağını da eklemişti. Evet evet, Nylwen'i az çok tanıyan biriydi. Sesi çatallaşmış gibiydi, konuşurken. Belki de biraz titriyordu. Uzun süre konuşmadığından olabilirdi. Bu, Nylwen'in uydurması da olabilirdi tabii. Yine de sesi melodik ve etkileyiciydi. İnsanı, konuşmaya teşvik ediyordu. Gel ve konuş benimle, anlat tüm sırlarını. O zaman ben de söyleyeceğim sana, sırlarımı. Bak, güvenilir biriyim. Bunu hissediyorsun, değil mi? Martin'in sesi bunları anlatıyordu işte, genç kıza. Hâlbukî oğlan, çok farklı şeyler söylüyordu. Bir sürü farklı şey...
"Hey, hey... Sakin ol. Bu kadar çok konuşursan ses tellerini incitirsin." diye mırıldandı, etkileyici sesli oğlanın yanına ilerlerken. Karanlıkta ilerliyor, belki de karambole gidiyordu. Çocuğun, siluetini görüyordu sadece. Dolgun ve şekilli saçları olduğu belliydi. Geniş omuzluydu. Oturduğu halde bile uzun boylu olduğunu anlamak mümkündü. Hareket etmeden, sessizce Nylwen'e bakıyordu. Sonra kafasını çevirdi ve derin derin nefes aldı. Nedeni anlaşılmaz bir heyecan vardı üstünde sanki. Yüzünü, tekrar Nylwen'e döndüğünde Ravenclawlı cadı, el yordamıyla ilerleyip oğlanın yanına oturmuştu. Adrenalin ile dolu vücudu, yürürken yorulduğunu fark etmese de oturduğunda yorulduğunu hisseder olmuştu. Burnundan, derin bir nefes aldı ve oğlanın, gölgeler içindeki yüzüne baktı. Karanlıkta parıldayan gözlere, yeşil gözlerini dikerek konuştu.
"Demek beni tanıyorsun, Martin. Beni tanıyan ama benim tanımadığım başka kimler var acaba? Neyse, bunun bir önemi yok. Burada ne işin var? Yani biliyorum, kafanı dinlemeye geldin. Seni bu kadar sıkan, yalnız kalmaya iten, düşünme ihtiyacı getiren bir sorunun mu var? Madem konuşmak istiyorsun, ben buradayım işte. Anlatmak istersen seve seve dinlerim." | |
| | | Martin Thomas Wolfiex Fontjoncouse Otel Koordinatörü
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 344 Yaş : 33 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11735 Ekspresso Puanı : 11 Kayıt tarihi : 26/11/08
| Konu: Geri: " Beklenmeyen Karşılaşma " Paz 15 Mart 2009, 12:48 | |
| Biraz rahatlamıştı Martin. Güzel kızın onun yanına gelişini görmek gerçekten içini ferahlatıyordu. Güzel dudakları dikkatini çekiyordu. Tabiri caizse, dudakları bir içim su gibiydi. Kızın yavaş yavaş yaklaşmasından etkilendi biraz. Sonra kafasını kaşıdı ve etrafına bakındı. Kimsenin olmaması hem cesaret veriyordu hem cesaretini kırıyordu. Belki fazla konuşmadan birkaç kelimeyle ifade edebilirdi duygularını. Ama kişiliğinin buna uymayacağının farkındaydı. Hep zor insanı oynamıştı Martin bu güne kadar. Kolay olmak onun doğasında yoktu. Yerin ıslaklığını bile farkedemiyordu aptal düşünceleri sayesinde. Aslında vücudunu saran ateş onun aurasını o kadar güçlü kılmıştı ki yerdeki su buharlaşmıştı bile. Kızın yanına gelip konuşmaya başlamasından önce kıza bakma cesaretini kendinde bulamadı. Tek yapabildiği etraftaki yaşlı ağaçları seyretmekti. Gözünün seyremesi ise bunların tam üstüne geldi. Kıza şimdi bakamazdı, yoksa ona göz kırptığını sanacaktı. Göz kırpmak basit insanların işiydi. Ne Nylwen nede Martin bu davranışta bulunurdu, yani Martin bunu umuyordu. Sonunda gözünün seyremesi durdu ve Nylwen'e aniden bakabildi. O saf güzelliği tekrar aklını başından almıştı. Kendini çok saf hissediyordu şimdi. Yanına oturduğunda yeşil gözlerini Martin'in kara gözlerine dikmesi iyice etkileyici bir görüntü oluşturuyordu.
" Demek beni tanıyorsun, Martin. Beni tanıyan ama benim tanımadığım başka kimler var acaba? Neyse, bunun bir önemi yok. Burada ne işin var? Yani biliyorum, kafanı dinlemeye geldin. Seni bu kadar sıkan, yalnız kalmaya iten, düşünme ihtiyacı getiren bir sorunun mu var? Madem konuşmak istiyorsun, ben buradayım işte. Anlatmak istersen seve seve dinlerim. "
dedi o ahenkli ve sevecen ses. Durdu Martin. Neden burda olduğunu söylerse bi nevi duygularını ortaya dökmüş olurdu. Kalbinin atışlarının hırsalnadığını hissetti. Aklında birkaç kelime boy göstermiş, yankılanıp duruyordu sürekli: ' Seni seviyorum, de! Seni seviyorum, de! ' bu düşünce ona çok yakın gelen bir görüş açısı değildi fakat onun anlayabileceği türden konuşmak istiyordu. Artık dayanamadığını düşündü ve aptal gibi sözlere başladı:
" Aslında sana söylemek istediğim milyonlarca şey var. Fakat senin verdiğin uyarıyı göz önünde bulundurmak zorundayım sanırım. " dedi ve göz kırptı. sonra basit bir insan gibi davrandığı için yüzünü buruşturdu ve sözlerne devam etti. " Aslına bakarsan seni uzun süredir izlediğimin farkında olmamana şaşırdım. Senin hakkında derin ve kimisinin bilmediği şeyler biliyorum. Nedenini merak ettiğin ordata, gözlerinden anladım. " gözlerini kapatt ve gülümsedi. Sonra gözlerini açmadan konuşmasını sürdürdü. " Nylwen, aslında ben seni seviyorum sanırım. Umarım bunun farkına varmışsınıdr. Çünkü sakin gözüksem bile heycandan her yanım alev alev yanıyor! " dedi.
Sonra gözlerini açtı ve kıkırdayarak Nylwen'in yeşil ve etkileyici gözlerine baktı. Kısa bir süre kendini kaybetti ama çabuk toparlandı. Yüzündeki gülümsemeyi eksiltmeden ve ondan gözlerini almayarak beklemeyi sürdürdü. | |
| | | | " Beklenmeyen Karşılaşma " | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |