''Gözler arar seni,
Kalpler bir tek seni sorar.
Meleklerin senin pamuk ellerini tuttuğu an,
Gökyüzünden bir yıldız daha kayar.
Bir daha dönmemek üzere,
Arkanı dönüp gidersin.
Ama şunu da bilesin ki,
Zihinlerden asla silinmeyeceksin.
Yalnızlığın gölgesi vururkan çehremize,
Yine çıkıp geleceksin.
Aydınlığı tutup gözlerimizin içine,
Gitmedim diyeceksin.
Gözyaşları sel olup giderken,
Onları buharlaştıracak tek sıcaklık sensin.
Batmayan güneş sensin, sen bizimsin.
Kalbimizde kalmaya da devam edeceksin.
Elveda demek yok, sadece tatlı bir hoşçakal,
Gözyaşı olmadan, hüzün olmadan.
Yalnızca kısa bir ayrılık bu ve işte bu yüzden,
HOŞÇAKAL GAZANFER ÖZCAN!''
Yukarıdaki şiir ağlayarak yazdığım ve içten bir ilhamla kelimelere döktüğüm çok nadir bir şiir. Gazanfer Özcan, 17 Şubat günü akşam 19.22'de vefat etti, tiyatro ve sevenleri için gerçekten unutulmayacak bir yara bu. O benim bir nevi dedem gibiydi, Avrupa Yakası'ndaki Tahsin Bey rolü ile tanımıştım ilk olarak. Gerçekten ama gerçekten mükkemmel ötesi bir oyunculuğu, harika bir kişiliği vardı. Saygıyla anıyoruz, Allah rahmet eğlesin, toprağını bol etsin İnşallah.