|
| Her Şeye Rağmen [+ 16] | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Elizabéth Adrianna Malfoy Perfect Li(f)e Yazarı
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1443 Yaş : 36 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12569 Ekspresso Puanı : 41 Kayıt tarihi : 15/02/08
| Konu: Her Şeye Rağmen [+ 16] C.tesi 14 Mart 2009, 23:52 | |
| Tarih : Eylül 1952 Zaman : Gece Yarısı Hava : Hafif Rüzgar Rol Playerlar : Elizabéth Adrianna Malfoy, Marveille Judith Croweix
En son Elizabéth Adrianna Malfoy tarafından Paz 22 Mart 2009, 17:04 tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi | |
| | | Elizabéth Adrianna Malfoy Perfect Li(f)e Yazarı
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1443 Yaş : 36 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12569 Ekspresso Puanı : 41 Kayıt tarihi : 15/02/08
| Konu: Geri: Her Şeye Rağmen [+ 16] C.tesi 14 Mart 2009, 23:52 | |
| 'Marv! Yeter ama.. Ver şu şişeyi bana!' "Bırraak. Raat bırrak benii" 'Ver dedim!'
Kızın elinden çektiği şişeyi tüm gücüyle göle fırlatırken, göz bebekleri de grimsi bir tona bürünmüştü. Sinirden titreyen parmaklarıyla bastırdığı LS dövmesi ona karşı koymak istermişçesine yanıyor, tırnaklarını derisine daha da hiddetle geçirmesine sebep oluyordu Ell'in. Durum ne kadar kötü olursa olsun, diğerlerine haber vermenin bir anlamı yoktu, özellikle de Marv bu durumdayken. Son birkaç aydır içmekten başka yaptığı hiçbir iş yoktu. Hogwarts Life'ın yetiştirilmesi gereken ilk sayısını neredeyse yalnız başına çıkardığı yetmiyormuş gibi, bir de gece yarıları onu aramakla uğraşıyordu Ell. Her gün ayrı bir yerde sızmış olarak bulduğu kıza söylemediği söz kalmamıştı ama yeni yetme çocuklar gibi davranmaktan vazgeçmeyen Marv, her defasında sabrını taşırmasını beceriyordu. Yine de, tüm bu olanlara rağmen işin en kötü yanı; yardım edememesiydi. Marv gözleri önünde çürürken sadece izleyebilmekti elinden gelen.. En çok acıtan yanı da buydu ya, yapabileceği hiçbir şey yoktu..
Dolunay’ın saçlarına dökülen ışığı eşliğinde parıldayan perçemlerini alnından çekerken, derince bir nefes aldı. Az önce olanları belki de hiç yaşamamışçasına bir edayla başını omzuna yaslamıştı Marv. Öylesine masum bir tavrı vardı ki, Ell kızın kendinden geçmesine dahi yetebilecek güzellikteki kokusunu içine çekerken, yumduğu göz kapaklarına inatla zihninden gitmeyen görüntüsü ile savaşıyordu. Hogwarts’tan mezun olmadan bir sene öncesinde, şu an bulundukları yerde öpmüştü onu.. O günden beri, hayatında pişmanlık duyduğu onca şeyin arasına girmeyi bile başaramamıştı bu yaptığı. Çünkü hiçbir zaman pişman olmamıştı.. Hatta içten içe beslediği duygularını açığa çıkarmaktan büyük bir memnuniyet duymuş, yaşadığı savaşın galip gelen tarafı hiç ummadığı yanı olmuştu. Yaptığına karşılık, böyle şeylere karşı muhafazakar bir duruşu olan Hogwarts grupları dışında kimseden tepki almamıştı fakat insanların bunu, ondan ürktüğü için yapamadığını da bilecek kadar çok kalmıştı Hogwarts da. Sonuçta hangi dünya da yaşıyor olursanız olun, tabularını yıkmak istemeyen öyle çok insan oluyordu ki; buna sadece kendileri adına değil de, diğer insanlar adına karar verebilme yetisine sahip olduklarını sandıkları düşünülünce de, pek şaşırmak gerekmezdi. Düşüncelerinden arınmak istermişçesine savurduğu saçları görüşünü kapatırken, narin parmaklarıyla tek harekette düzeltti saç tellerini. Biraz fazla hareket etmiş olacaktı ki, hala omzuna başını dayıyor olan Marv'ın huzursuzca kıpırdanmasına sebep olmuştu. Dakikalar geçmiş olmasına rağmen tek kelime bile etmeyen kıza şefkatle dönerek konuştu; 'Nasıl hissediyorsun?' Kız hafifçe araladığı göz kapaklarının ardından bakarken, dudakları da rahatsız olmuş bir ifadeyle büzüşmüştü. Akşamdan kalma olduğu her halinden belli oluyordu ve bu durum giderek iyiye dönmesi gerekirken, çok daha kötüye doğru yol alıyordu; özellikle Ell için..
"Midem de soluncanlar dolaşıyor.." Kendini tutamayarak sesli bir kahkaha attı Ell. Ne olduğunu anlayamayan bir ifade eşliğinde dönmüştü Marv, ona doğru. Bu halinde bile öylesine güzel ve masumdu ki. Her an yıpranabilecek, savrulabilecek bir yaprakmış gibi.. Onu elinde tutmak için gösterdiği özeni bir erkek, aşık olduğu kıza dahi gösteremezdi belki de. Kendinden üstün tuttuğu bir varlıktı Marv onun için. Korunmaya ihtiyacı vardı sanki ama bunu yapabilecek tek kişi Ell'di onun inancına göre, çünkü güç yetmiyordu sadece. Her şeyden öte olmalıydı.. Her şeyden özel..
Kollarıyla kızı tekrar sararken, ondan kurtulmak istermişçesine bir hareketle itmişti bedenini Marv. Şaşkın bir ifadeyle gözlerine bakıyor, olanlara anlam vermeye çalışıyordu Ell fakat Marv'ın çehresinde gördüğü mimik, şimdiye dek onda rastlamadığı bir şeydi. Arzuluyordu sanki.. İstiyordu. Dudaklarını yavaşça aralarken, boynuna dolanan kollarının ürpertisini hissedebiliyordu. Her geçen saniye birbirine yaklaşan bedenleri, kavuşmadan dahi anlayabiliyordu sanki olacakları. Bakışlarını Marv'ın dolgun dudaklarından ayırmadan konuştu; 'Emin misin?' Kız cevap vermek yerine Ell'in boynuna biraz daha asılırken, dudaklarını da onunkilere bastırmıştı tüm şehvetiyle.. | |
| | | Marveille Croweix Perfect Li(f)e Yazarı
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 2182 Yaş : 29 Kan statüsü : safkan yani nolcak ki başka. Galleon : 12730 Ekspresso Puanı : 22 Kayıt tarihi : 11/11/07
| Konu: Geri: Her Şeye Rağmen [+ 16] Ptsi 16 Mart 2009, 20:09 | |
| 'Lanet olsun! Rahat bırak artık beni! Lütfen...' Yalvarırcasına çıkıyordu bu sözcükler kurumuş, eski renginden çok daha uzakta, sarımsı bir hal almış dudaklarından… Her geçen gün bir şeyler kopup gidiyordu ondan, engelleyemiyordu bu gidişi. Kurtulamıyordu onu bir girdap gibi içine çeken lanetten. Kurtulduğunu düşündüğü her an daha da dibe batıyordu. Kendini içki şişelerinin içine hapsederken artık gücünün kalmadığını farkındaydı. Ve çoktan vazgeçmişti artık kendisiyle savaşmaktan. Pes etmişti… Tek istediği annesinin de ona bazı şeyleri yaptırmaya çalışmaktan vazgeçmesiydi. Bu yüzden yalvarıyordu işte. Annesine, görünmemesine rağmen onu duyduğuna emin olduğu annesine artık onu rahat bırakması için yalvarıyordu. Hayatı boyunca kimseden bir şey istemeyen, burnu havada, popüler, etrafındakilerin hayranlıkla baktığı genç kız çaresizdi. Ve onu çaresiz kılansa bunca yıl kendisinden daha üstün gördüğü annesiydi… Aniden esen rüzgarın getirdiği soğukluk, üzerinde incecik bir cüppeden fazlası olmayan cadı için fazlaydı bile. Ama bunu hissettiğine bile emin değildi. İnsani duygular yavaş yavaş terk ediyordu onu. Belki… Belki de annesinin aylardır ona kabul ettirmeye çalıştığı şeyi kabul edip, sadece ismini bildiği varlığı bulmalı ve bu işkence dolu günlere bir son vermeliydi. Ancak şu anda bütün bunları düşünmek istemediğine emindi. ‘ Marv! Yeter ama… Ver şu şişeyi bana!’ İnce parmakları arasında çevirdiği içki şişesini dudaklarına götürürken duyduğu ince ses şaşkınlıkla bakışlarını arkasına çevirmesine neden olmuştu. "Bırraak. Raat bırrak benii" Konuşamıyordu bile… Ell bir şeyler daha söyleyip içki şişesini daha o karşı koyamadan alıp göle fırlatınca şaşkınlığı bir kat daha arttı. ‘Offf, niyye beni kendi halime bı'akmıyorsun?’ Kelimelerin aksine öylesine yardıma muhtaç bir ses tonuyla söylemişti ki bunları, bir an sonra kendisi bile istediğinin bu olup olmadığı konusunda şüpheye düşmüştü.
Yorgun ve sabit tutmak için çok büyük çaba harcadığı bedenini Ell'e yaslarken bir an için bile olsa bütün o kötü şeylerin zihninden uzaklaşmasının zevkini yaşıyordu. Belki öğleden sonra içmeye başladığı viskinin etkisiydi, belki de Ell'in güven veren varlığı... Hangisi bilmiyordu ama şikayet ettiği söylenemezdi. Sanki bütün o sessiz çığlıklarını duyabilen tek kişiydi Ell, ve onu anlayabilecek tek insan. Herhangi birinin hissettirebileceğinden çok daha özel hissettiriyordu genç cadı Marv'a. Ve bu his uzun zamandır ona iyi gelen tek şeydi. İşe yaramaz bir pislik olmadığına dair tek düşünceydi adeta.. Toparlanmak zorunda olduğunu biliyordu, ama yapamıyordu. Bu gücü kendinde bulamıyordu. Bütün o iğrençliklerle savaşacak gücü yitirdiğine olan inancı öylesine artmıştı ki... 'Nasıl hissediyorsun?' Başı dönüyordu, doğru düzgün konuşamıyordu ve oyuncağı elinden alınmış bir çocuk gibiydi.. Homurdanarak cevap verirken yorgun bir şekilde göz kapaklarını yeniden kapattı. 'Midemde solucanlar dolaşıyor.'
Ell'in beklenmedik kahkahası üzerine başını kızın omzundan kaldırdı ve tuhaf bir ifadeyle ona bakmayı sürdürdü. Anlam veremediği duygular hücum ediyordu ve sarhoş olması bütün bu isteklerini engelleyememesine neden olmuştu. Ona sarılmak için hamlede bulunan genç cadıyı itti birden. Bunun onu şaşırttığına emindi, ama Marv'in gözlerindeki tutku dolu bakış kadar değil... Göz temasını yitirmeden yaklaştırdı bedenini ona, karşı koyamıyordu kendine. Ell'in sorusunu duymazdan geldi ve ince kollarını kızın boynuna doladı. Dudakları kızın yumuşak, pembemsi dudaklarıyla buluştuğunda daha önceki öpüşmelerinde hissetmediği duygular kendini belli etti birden. Büyük bir tutkuyla öpüyordu onu, kız da düşünmeden karşılık veriyordu buna. Ve Marv, bu anın sonsuza kadar sürmesini istediğine emindi... | |
| | | Elizabéth Adrianna Malfoy Perfect Li(f)e Yazarı
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1443 Yaş : 36 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12569 Ekspresso Puanı : 41 Kayıt tarihi : 15/02/08
| Konu: Geri: Her Şeye Rağmen [+ 16] Paz 22 Mart 2009, 19:31 | |
| Ay ışığının yansıdığı göl, rüzgarın da etkisiyle dalgalanmaktaydı. Deniz halkının fısıldarcasına söylediği ninnilerden birini andırıyordu adeta. Işıltıları, usulca kendini soğuğun o rahatsız edici matemine bırakmış Hogwarts Şato'suna yansırken, nemli çimlerin kokusunun duyulduğu araziye sessizlik hakimdi. Karanlık silüet; taş duvarların örgülediği, yaşlanmış şarap kadar eski bir tarihten kalma yapının Göl'e bakan pencerelerinden birine yaslanmış bir türlü gelmeyen uykusunu beklerken, gözüne takılan iki narin beden karşısında kıpırdanmıştı rahatsızca. Pencere pervazında olduğunu unutmuş bir ruh haliyle, rüyaya daldığını düşünerek kırpıştırdı kipriklerini. Görüntünün hala orada olduğunu anladığında, şaşkın bir çığlık koyverdi. "O da ne?!" Yanı başında ki yatak da, neredeyse beşinci rüyasını görmekte olan esmer saçlı Lee ani bir hareketle zıplarken, şaşkınlıkla karışık bir nida yükseldi; "Ha, ne? Nasıl?" Hala, iri iri açtığı gözleriyle dışarıdaki görüntüyü izlemekte olan Nate cevap vermeye dahi yeltenmemişti. Gözlerini kırpıştırarak kendine gelmeye çalışan arkadaşı seslendi tekrar; "Nate? Gecenin bir yarısı çılgın hatunlar görmüş gibi çığrıyorsun. Sorunun ne senin?!" Aniden, çocuğun çehresine yerleşen rahatsız edici tebessüm daha da çok sinirlendirmişti onu; "Merlin seni kutsasın çocuk! Cidden ihtiyacın var!" Bedenini tekrar yatağa atarak kafasına kadar çektiği yorganının altına sığındı ve okkalı bir küfür savurduktan sonra rüyalar alemine bıraktı kendini. Nate ise hala hipnoz edilmiş bir ifadeyle olanları izliyordu. Gördüklerinden rahatsız olduğu kadar, bu rahatsızlıktan zevk de alıyordu sanki. Çaresiz bir şekilde, terlediğini hissederek kıpırdandı ve bedenini sarmaya başlayan o tuhaf, tatmin edici duyguya bıraktı kendini...
Zavallı yeni yetme çocuğu bu hale düşüren şehvetli bedenin sahibi, kendi vücut ısısına yenik düşmüş gibiydi. Sarı, terden sırılsıklam olmuş saçlarını alnından sıyırarak dudaklarını Marv'ınkilere bastırırken, her bir zerresinin ateş gibi yandığı hissedebiliyordu. Uçurumun kenarında olmak gibi bir şeydi bu. Kalbine yakın bir yerlerde kabaran korkuyla karışık tutku, rüzgarın da etkisiyle kamçılanıyordu. Kaskatı kesilmiş vücudunu suya bırakmak, onun serinliğinde yüzmek istiyordu fakat ayakları geri geri gidiyordu sanki. Aynı zamanda ölüme atlamak olmaz mıydı bu? Fakat.. Bir kereliğine dahi olsa o derin, huzur verici sulara bırakmak isterdi kendini.. Bencilliğine kızarak, bedenini Marv'dan ayırmaya çabaladı. Şu an yapıyor olduğu şey onun mesleğine, adına, belki de her şeyine mal olabilirdi. Sırf kendi duyguları ve hapsedemediği tutkusu yüzünden onun bu hale gelmesini istemiyordu. Normal olmalıydı Marv. Elizabéth gibi olmamalıydı.. Eskisinden daha şiddetli bir şekilde dudaklarını öpmek için yanıp tutuştuğu kızın kurumuş alt dudağından çekmeye çabalarken, karşı koyamadığı güç de bırakmıyordu onu. Marv.. Zihninin ona mırıldandığı bu isim, Elizabéth'in yapmaya çalıştığını anlamışçasına, dudaklarını her dakika onunkilere biraz daha bastıran bedenin sahibiydi. Düşünceleriyle veriyor olduğu savaş yetmezmiş gibi, bir de Marv'a karşı koyması gerekiyordu. Ona karşı daha zayıftı, bunu biliyordu ve bildiğini haklı çıkarırcasına kıza yaklaşan bedeni yenilgi bayrağını da çekmiş gibiydi. Sonunda, anlık bir sarsıntının ardından kızın incecik bacaklarını kendine doğru çekerek vücudunun iki yanında sabitledi. Dışarıdan bakıldığında, sarışın bir kızın kucağında oturmuş narin bir bedendi bu cazip görüntünün çekiciliği fakat Ell'e göre fazlasıyla öteydi bundan. Onun terle karışık kokusunun dahi büyüleyiciliği, dolgun, çehresini ustalıkla çevrelemiş dudaklarının cezbedici tadı ve narin kollarının teninde hissettirdiği sıcaklık.. Öylesine minnettardı ki, birbirine kenetlenmiş vücutları Eylül'ün bu soğuk, rüzgarlı havasında bile yanıp tutuştuğunu hissettirebiliyordu ona. Dudakları kızın boynuna doğru kayarken, ince parmaklarını da beline koymuştu. Kondurduğu ıslak öpücüğün etkisiyle başını geriye doğru atan kızı çekti kendine doğru. Sıcak Ell'i öylesine ele geçirmişti ki, aralamaya dahi zorlandığı göz kapakları kapanıyordu sürekli. Aynı durum Marv için de geçerli görünüyordu. Gözlerini yavaşça aralayarak Elizabéth'in gölge düşmüş çehresini fark ettiğinde, ters giden bir şeyler olduğunu anlamıştı; 'Sorun ne Ell? Yeter artık.' Dudaklarını onun kulağına yaklaştırarak devam etti, bir yandan da küçük öpücükler konduruyordu; 'Bir an olsun düşünmekten vazgeçer misin?' Hiddetle söylenmiş bir söz değildi bu. Daha çok cevap beklenmeyen, Ell'in kafasını sallayarak geçiştirmesi gerektiği bir söze benziyordu fakat kendini tutamayarak cevap vermişti Elizabéth; 'Sen bu değilsin Marv. Benim sana olan bağlılığım mantıklı düşünmeni engelliyor ve en kötüsü; şu an kendinde değilsin.' Kızın bacaklarını çekerek onu kendinden uzaklaştırırken devam etti; 'Alkolun etkisiyle yarın dahi hatırlamayacağın şeyleri yapmak istemiyorum.' Yerinden hızla kalkarak göle doğru yaklaştı ve rüzgarın ateş gibi yanmakta olan bedenini rahatlatmasına izin verdi. Deniz halkının fısıldamak da olduğu ninni bitmiş gibiydi. Taş duvalarların ardına saklanmış silüetin sahibi ise karanlığa karışmıştı. Artık bir tek Ell ve Marv'dı sessizliği bozan.. | |
| | | | Her Şeye Rağmen [+ 16] | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |