Marjoline Clodiën Slytherin 7. Sınıf Öğrencisi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 323 Yaş : 32 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11674 Ekspresso Puanı : 2 Kayıt tarihi : 18/03/09
| Konu: Lillium Çarş. 18 Mart 2009, 20:57 | |
| Lillium Mariethe Cadı 24 Yaşında.
Karakteri: Lillium... Onu anlatmaya yetecek fazla kelimeler yoktur. Suskun, fırtınaların içinde kopmasına izin veren bir kızdır. Kimseyle alıp veremediği olmadığı gibi, sataşmaları ve tartışmaları anlamsız bulur. Hiç bir tarafa karşı meğilli olmadığından genelde Nötr kalmayı tercih eder. Bir arkadaş grubuna sahip değildir. Sahip olsa bile konuşmak, gülüşmek ya da şakaların ilgisini çekmeyeceğini bildiğinden dolayı yatakhaneden yahut dersliklerden çıkmak istemez. Kendi halinde, suskun ve zeki bir kızdır. Okuldakiler tarafından fazla tanınılmadığından dolayı yanlızca "ucube" olarak nitelendirilir ancak derinliklere inildiğinde fazlasıyla acı çekmiş bir kız için hayli olgun olduğu anlaşılır. Bir aile terbiyesi almamış olmasına karşın nerede neler yapılacağını gayet iyi bilir. Muggle yetiştirme evlerinin sert disiplini ile büyümüştür. Oyunlar ya da şakalar kesinlikle ona göre değildir. Kimi zaman onu güldürmeye çalışanlar olsa da bu imkansızdır. Ağzından yanlız bazen ve bir kaç sözcük dökülür. Bunlar da genelde derslerde sorulan sorulara yanıt olarak verilen kelimelerdir. Profesörler tarafından sevildiğini düşünmektedir. Zeki bir kız olduğunu anlayabilen kişiler, genelde ona fazlasıyla bir sıcak yaklaşım sergilemektedir. Kıvrak ve pratik bir zekaya sahip olduğunu bilmesine rağmen kimi şeyleri söylemekten çekinir. Genel olarak utangaç diye tanımlanabilir aslına bakılırsa. Fazla övgü ve iltifata kesinlikle alışkın değildir. Ağırbaşlı ve yaşıtlarından olgun tavırları, kaskatı ve soğuk biri olduğu düşüncelerini desteklese de, kendine güvenebileceği birini bulabilirse - ki şuana kadar çıkmamıştır- bu gizli sandık açılabilecektir. Fiziksel Betimleme: Fazla uzun olmayan, esmer saçlara sahiptir. Omuzlarına dökülen saçları ipeksi bir yumuşaklıktadır. Yosun yeşili gözlere sahip olmasına karşın bu gözleri farkeden az sayıda insan vardır. Genelde yandan kesilmiş perçeminin ardına saklar gözlerini. Boyu yaşıtlarına oranla normal denilebilecek kadardır. 1:59 civarı olduğunu düşünmektedir. Açıkçası boy onun için kesinlikle bir problem değildir. Dış görünüşüne fazla dikkat etmeyişi de bunun bir kanıtıdır.
Rpg Örneğini:[Çok daha fazla Rpg örneğim var ancak bunun yeterli geleceğini düşünüyorum.] - Spoiler:
Hava kararmış, meltemin uğultusu kulakları tırmalayan bir hal almıştı. Denizden gelen fısıltılar kalbindekilerin hepsini dışa vurduruyorddu, adeta bir kayaya çarpar gibi. İçi acıyor, kıvranıyor, ağlıyor ve durduramıyordu kendini. Dizlerinin üzerine çökmüş, hayatı boyunca acıdığı aciz insanlar gibi hissediyordu kendini. Boş ağaçlıklara bakıyor, hayatı boyunca kaçırdıklarını düşünüyordu. Hep kötülük, hep bir sessizlik ve en kötüsü de yanlızlık içerisinde geçirmişti en güzel yıllarını. İçi acıyordu çünkü hayatında ilk kez kendisine değer veren biri çıkmıştı yıllar önce karşısına. Onu delicesine sevmişti belki de ilk kez.Sarı saçlarını okşamış, belki de ilk kez birine şüphesiz, kaygısız ve öfkesiz yaklaşmıştı. Gerçi ondan da saklamıştı kahrolası fakir bir ailenin çocuğu olduğunu. İşte tam bu an gözünün önünden geçirdikleri acıtıyordu içini. Bomboş geçen koskoca 24 yılın hesabını soracak birilerini arıyordu. Ama bulamamıştı, bulamayacaktı da... Sevgilisini geçiriyordu gözünün önünden. Sarı saçlı, uzun boylu ve okulun en yakışıklısıydı onun için. Küçük bir çocuğun kalbiyle sevmiş, bağlanmıştı ona. Hiç kimseye güvenmediği kadar güvenmiş, onu arkadaşı,sevgilisi,ailesi..Herşeyi yerine koymuştu. Zaten başka kimsesi yoktu ki! Ama okul bittikten sonra kimse ile bağlarını kurmamıştı. Her zamankinden salaklaşmış ve gözünü bürüyen kinin önünden gitmişti. Eragon'u bırakmış, hayatta kendi adımlarıyla ilerlemeye kalkmıştı ki daha ilk adımda düşmüştü. Elinde kalan yokluk ve boşluk ile idare etmişti. Cebinde ise bir kuruş olmadan sokaklarda yatmış, kimi zaman başkalarının evinde küçük bir sığınağa gizlenmişti. Ama hiçbir zaman perişan olmamış, omuzları dik ilerlemişti. Çünkü biliyordu ki bir gün aşkına kavuşacak, eskisi gibi parıldayan kalbini geri kazanacaktı. Yıllardır taşlaşmış kalbinin buzları eriyecekti. Gözlerinden akan yaşlarla birlikte gelen hıçkırıklar, bağırışlar, haykırışlar olduğundan çaresiz, bayağı ve basit biri gibi hissettiriyordu kendini. Göz yaşlarını silerek nefretle baktı çevresine. Kin, nefret, heyecan... Hepsi yeniden dirilmişti ruhunda. Bir anlık duygu seli ve acizlik dinmiş, eski Syox'a dönmüştü. Olumlu herşeyden uzak, kulakları çınlatan kahkahaları yeniden yükseliyordu uçurumun kenarında. Yankılar durduğunda son bir kez daha bakındı çevresine. Kimsenin olmamadığından emin olunca " Şak" sesiyle kayboldu.
İşte her zaman ki nacizane yerine gelmişti. Huzur bulduğu, her zaman kendine kapısı açık olan bu mezarlığa adım atmıştı. Sisli hava, yağmurun hafif damlaları ve eşssiz bir zafer duygusu veriyordu istemsiz ruhuna. Beslendiği, hayat bulduğu kin, nefret, öfke herşey buradaydı. Haç işareti bulunan mezarın birinin başına oturdu. Üzerinde yazanlar okunamayacak kadar eskiydi. Kan Kokusu...Mezardan gelen kan kokusu ruhunu bedeninden çıkaracak kadar değerliydi. Elleriyle kazmaya başlıyordu toprağı. Dayanmıyor, kendine engel olamıyordu. Ama mezar kazdıkça daha derinlere iniyor, yanında olmayan asasına küfürler yağdırıyordu. Gerçi asası kaç aydır yoktu elinde? Belki üç, belki de dört... Kim bilir hangi harabede bırakmıştı o sarhoşlukla. Eline geçen 10 galleonu bile içkiye vermişti. O sarhoşlukla kimin umurunda olurdu ki asa? Hırsıyla kazmaya devam ediyordu. Eli, yüzü,bedeni... Her yeri çamur olmuştu. Yırtılmış gömleğinden ise neredeyse içi gözüküyor denilebilirdi. Fakat hangi para ile kıyafet alacaktı ? Üç gündür üstünde aynı kıyafet vardı. Saçları ise elbette kirli olamazdı. Ne kadar fakirse bile saçlarını yıkayacak yer bulabilecek kadar aciz değildi. Tüm bunlar beyninden geçerken anlam veremediği kan kokusu birden yok olmuştu. Hayal miydi yoksa gene krizlerinden birini mi geçirmişti? Bu sürgün onu hayli yormuş olmalıydı gene...Bitkin vücudu, bedenini taşıyamadığı ayakları ile biraz daha sokuldu mezarlığa. Yaklaştı usulca dört ya da beş adım daha. İleride biri vardı. Bir Seherbaz? Yo hayır. Burada ve bu saatte... Ne yapardı tek başına. Ölüm Yiyen? Kardeşleri yerine koyduğu insanlardan biriyse şanslı bile hissederdi kendini. Her ne pahasına olursa olsun öğrenmesi için tek yapması o kahrolası cesaretini toplamak ve adımalarını atmaktı. "Yüce Merlin. Kurtar beni bu kahrolası şeyden "...Tek yapabildiği buydu işte. Biraz daha..Biraz daha..Sokuldu önündekine. Yaklaştığında ise gördüğü manzara şok ediciydi. " Era-Er-Era-gon..Yüce Merlin aşkına " ..Gözlerinden akan yaşlar gene yoldaşı olmuştu. Bu seferkiler belki de sevinçtendi. Ama belki onu istemeyecek, defolup gitmesini isteyecekti. İşte o zaman..İşte o zaman öldürülmeye razıydı....
| |
|
Amortentia Cécile Derwent Emekli Cadı
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1343 Yaş : 32 Kan statüsü : Safkan Galleon : 13570 Ekspresso Puanı : 24 Kayıt tarihi : 26/08/06
| Konu: Geri: Lillium Çarş. 18 Mart 2009, 21:29 | |
| | |
|
Amortentia Cécile Derwent Emekli Cadı
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1343 Yaş : 32 Kan statüsü : Safkan Galleon : 13570 Ekspresso Puanı : 24 Kayıt tarihi : 26/08/06
| Konu: Geri: Lillium Perş. 19 Mart 2009, 17:42 | |
| Yerleştirme yapılmıştır. Kilit. | |
|