Yönetmek İstediğiniz Karakter ~ Barmen
İstenilen Karakterin Kişilik Özellikleri ~
Daha minik bir kızken dahi düz duvara tırmanan ve erkek çocuklarını hayatlarından bezdiren Sweelyn, yetişkin olduktan sonra da ele avuca sığmaz tavırlarıyla “kontrol edilemez” imajını verir. Gerçekten de Sweelyn'ın enerjisine yetişmek sanıldığı kadar kolay değildir. Son derece yüksek potansiyelli bir enerjiye sahip olan Swetléna, duygularını da son derece enerjik bir biçimde ifade ederler. Hem de hemen her konuda… Öfkesi, sevinci ve aşkı çok yoğundur. Kızdığı zaman karşısında durabilmek pek kolay değildir. Volkanik dağların alev püskürmesi gibi, öfkesini püskürtür. Hem de o anda hiçbir şey düşünmeden. Yakıp yıkacğınıı aklına bile getirmeden. Ve sonra sakinleşir. Öfkesi durulur. Ve az önceki öfke kusan kişiden eser bile kalmaz. Tamamen unutmuşçasına bambaşka konulara yönelir. Üstelik arkasına dönüp baktığıı da pek görülmemiştir. Ayrıca, baksa bile bıraktığı yıkıntılardan çok fazla etkileneceğini de beklemeyin. Üstelik bunların sebebinin kendisi olduğunu bile düşünmeyecektir. Düşünse bile üzerinde durmayacaktır.
O, daima haklıdır. İyi ki, öyle yapmıştır. Zaten başka türlü olabilmesi mümkün değildir. Çünkü, riyakar değildir. İçinden nasıl geliyorsa, öyle davranır. O sırada ne hissediyorsa, ortaya koyar.
Bağımsızlığına düşkündür ve kısıtlanmaktan hoşlanmaz. Kendine fazlasıyla güvenir ve gururludur. Çalışmaktan büyük keyif alır ve iş konusunda oldukça başarılıdır.
Önüne çıkan hemen her şeye gözü kapalı atlayabilir. Tabii ki, kararsızlıkları, sorgulamaları, harekete geçmeden önce (iyi olup olmayacağı) çeşitli düşünceleri vardır. Fakat, bu hali hiçbir zaman uzun sürmez. Ve harekete geçer. Çünkü, iyi olacağından emindir. Evet, Sweelyn'ın saflık derecesinde iyimser olduğu söylenebilir. Çünkü, kendisine inanır. Her şeyi mükemmel yapacağına, başaramayacağı hiçbir şeyin olmadığına inanır. Bu inanç, fazla düşünmeden, yapıp yapamayacağını sorgulamadan harekete geçmesine neden olur. Belki uğraşsa, didinse olacak. Fakat, hiçbir zaman bir Sweelyn'ın sabrı öyle uzun uzun mücadele edebilmesine yetecek kadar engin değildir. O her şeyin bir an önce olup bitmesini ister. Günlerce, aylarca aynı yerde, aynı biçimde duramaz. Bekleyemez.
(Kendi sitemdeki ismimdir...)
İstenilen Karakterin 'kısa' Özgeçmişi ~
Annem ve babam ben daha 3 yaşındayken şiddetli geçimsizlik nedeniyle ayrıldılar. Madem geçinemiyorlardı neden evlenmişlerdi anlamış değilim. Ben 14 yaşıma kadar annemin yanında İtalya'da kaldım. Sadece Noel'de babamı ziyarete geliyordum. Annemin yeni kocası Sihir Bakanlığında baya bir üst seviyedeydi ve sürekli seyahatlere çıkması gerekiyordu. İngiltere, Rusya, Amerika derken benim sabır küpüm patladı ve babamla yaşamak istediğimi söyledim. 14 yaşıma girdiğimde babamın yanına Fransa'ya geldim. Babamla birbirimizden hep uzak kalmıştık. Aramızda buz dağları vardı. Bu sebeble pek iyi anlaştığımız söylenemez. Tipik baba- kız uyumu....
Neden Bu Karakter? ~Tam bana göre bir meslek. Gece hayatı, kumarhane kurduğum enerji dolu çılgın kişilikle bütünleşiyor adeta.
Örnek Rp ~
"Teşekkürler, Alec, çok teşekkürler!" dedi Rapunzél ve o da bir reverans yaptı. " Ama daha fazla yorulmana gerek yok. Bundan sonrasını biz kendimiz hallederiz."
Alec'in alnı buruştu, düşünürken kocaman kel kafasını sağa sola salladı. Sonra da, Rapunzél'in isteğine karşı çıkmadan itaat etti. " Eğer istediğiniz buysa - o zaman çekip giderim buradan, hızla!" Bunu söyledikten sonra son kez eğilerek selam verdi ve hantal hantal yürümeye başladı. Rapunzél ve arkadaşları, bu iyi yürekli çam yaması köşeyi dönüp kayboluncaya kadar arkasından baktılar. Sonra hızla, açılan boşluğa tırmandılar. Rapunzél, bir elinde fener diğerinde inşa planı, tünel gibi koridorda önden yürüyordu. Işık huzmesi, karanlığın içine doğru parlak bir parmak gibi uzanıyordu. Işık taş duvarlarda toz ve kumla kaplanmış yerlerde geziniyordu. Galerinin derinliklerinde hava daha az nemli olsa da eski mezarlıktaki kadar boğucuydu ve aynı koku burada da vardı. Burası da ölüm ve çürük kokuyordu. Rapunzél hafif bir mide bulantısı hissetti.
"Çok tuhaf." diye düşündü, "Buraya kimse gömülmüş değil oysa. O zaman neden tıpkı mezar gibi kokuyor?"
Fenerlerin ışığında, koridorun aşağı yukarı on metre sonra sert bir dirsek yaparak sağa doğru ayrıldığını gördüler. Durarak ellerindeki plana baktılar ve lamba ışığında incelediler. Sonra rahatlayarak başlarını sallayıp diğer yöne döndüler.
"Eğer plan doğruysa, o zaman bu köşenin hemen arkasında hazine dairesinin girişi olmalı." dedi Rapunzél. Planı katlayarak iç cebine yerleştirdi ve yürümeye devam etti. Birden ayının altındaki zemin gevşedi. Rapunzél boşlukta kaldı ve aşağıya doğru uçtu. Keskin bir çığlık atarak kolunu yukarı kaldırıp tutunacak bir yer aradı umutsuzca. Sağ elindeki fener kayarak boğuk bir gürültüyle boşluğun dibine düştü ve kızın eli boşlukta kaldı. Yine de son anda bir çıkıntıyı yakalamayı başardı ve bütün gücüyle onu kavradı. Bütün düşüş bir saniyeden daha az sürmesine rağmen Rapunzél'e hiç bitmeyecek gibi gelmişti.
Aşağıya doğru baktığında, elinden düşen el fenerinin, on metre aşağıda, kuyunun dibinde, sallanmakta olan ışığını gördü. Rapunzél galerinin zemininde bulunan tuzak kapağını görmemişti; ve bu kapak Rapunzél'in ağırlığı ile boşluğa doğru açılmıştı. Tuzağın dibinde, ucu ona doğru uzanan demir çubuklar vardı. Demir çubukların sivri ucunda ise üç tane, biçimi bozulmuş elbise parçaları görünüyordu. Yırtık ve kanlıydılar. Rapunzél içinde bulunduğu durumu o anda kavradı ve tiz bir çığlık daha attı. Rapunzél dehşet içinde, ölü üç adamdan geriye kalanlara bakıyordu. Onların erkek olduğunu sadece elbiselerine bakarak tahmin edebiliyordu; çünkü bedenleri delik deşikti. Bu talihsizler uzun bir süre önce bu tuzağa düşmüş olmalıydılar.
Teresa ve Olivia'nın yüzü tuzak çukurunun kenarında belirdi. Teresa ellerindeki feneri aşağıya doğru tuttu. Olivia, Rapunzél'in hangi durumda olduğun görür görmez telaşla ellerini yüzüne kapattı.
"Yardım edin!" diye bağırdı Rapunzél. "Lütfen yardım edin!"
Teresa Olivia'ya dönerek "Beni sıkıca tut!" dedi, elindeki feneri bırakıp yere uzandı. Kız onun pantolon kemerini sıkıca tutup güvenliğini sağlarken, Teresa uzanabildiği kadar aşağıya uzanıp Rapunzél'e elini uzattı. "Elini bana ver Rapunzél."
Rapunzél gücünün zayıfladığını fark etti. Parmakları acı içindeydi, çünkü ince duvar çıkıntısının sivri köşeleri parmaklarını kesmişti.
"Yapamıyorum." dedi zar zor nefes alarak.
"Yapabilirsin." diye bağırdı Teresa "Elini ver bana."
Rapunzél sağ elini çıkıntıdan çekip Teresa'ya uzatmayı denedi. Ama elini duvardan çektiği anda sol eli bir parça kaydı. Bütün ağırlığı şimdi parmak uçlarına yüklenmişti. Ölümcül demir çubuklar kuyunun dibinde ona doğru uzanıyordu ve ölüm korkusu içindeki Rapunzél'e daha da uzamış gibi görünüyorlardı.
"Elini Rapunzél." Teresa tekrar bağırdı. "Elini ver! Biraz daha gayret et, bir daha dene, lanet olasıca!"
Rapunzél zor nefes alıyordu. Yüzü korkudan ve sarf ettiği gayretten iyice gerilmişti. Bütün gücünü toplayıp sağ elini Teresa'ya uzattı. Kendisini kurtaracak ele santim santim yaklaştı. Azıcık daha uzanabilse Teresa onu yakalayacaktı. Rapunzél, son bir umutsuz çabayla Teresa'ye uzandı - ama parmakları kaydı ve duruşunu kaybetti...
(kendi sitemde yaptığım bir rp'dir...)