Rosélita Ines Léfranc Slytherin 7. Sınıf Öğrencisi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 35 Yaş : 30 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11273 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 21/06/09
| Konu: Tartışma* Paz 21 Haz. 2009, 23:37 | |
| Rol Oyuncuları: Rosélita Ines Léfranc & Kiera Lucy GroesenKurgu: Rosélita ve Kiera geçen yıl, aralarında geçen bir olay nedeniyle birbirlerinden nefret etmektedirler. Tesadüf eseri karşı karşıya gelirler ve olaylar yeniden sarpasarar.Zaman: Akşamüzeri, saat yedi civarları. ~~ Soğuk. Teninin ürpermesine sebep olduğu halde varlığından duyduğu hazzın kelimelerle ifade edilemeyecek ölçüde büyük olduğu bir his. O akşam tüm bahçede hüküm sürüyor gibiydi, gölün yüzeyinde, rüzgarın etkisiyle kıpırdayan ağaç yapraklarında, hatta yeryüzünden milyonlarca kilometre uzaklıktaki bulutların derinliklerinde... Vücudunun, giydiği elbisenin açıkta bıraktığı bölümleri -ki bunlar neredeyse tüm vücuduyla eşdeğerdi- üşümeye mahkum bırakılmıştı adeta. Güneşin batışıyla birlikte içinde oluşan huzur, gelecek olan gecenin sessizliğiyle devam edecek gibi görünüyordu. Artık gölgelere muhtaç değildi; her taraf onlarla doluydu zaten. Yavaşça ilerledi. Gölden gelen serin suların ağaçlarınkiyle karışmış kokusunu içine çektiğinde kendini biraz daha rahatlamış hissediyordu, uzun süredir soluyor olduğu pis kokulardan iflas etmek üzere olan ciğerleri bayram ediyorlardı adeta. Mutluluğun ne olduğunu daha önce hiç düşünmemişti fakat o an onu yaşıyor gibiydi. Dudakları tatlı bir kıvrım oluşturdular. Gözleri dikkatlice çevreyi tarıyordu, yakınlarda başka birinin daha olduğunu hissediyordu fakat emin olamıyordu. Ne de olsa sadece, basit bir histi. Dar adımlarla ilerlemeye devam ederken ellerini hafifçe saçlarının arasında gezdirdi ve onları salaş bir biçime toparlayıp cüppesinin cebinden çıkardığı yeşil lastik tokayla bağladı. Teninin diğer kısımları gibi saçlarının örtmüş olduğu yerlerinin de rüzgarla temasa geçmesini istiyordu. Belki de soğuk havanın hissizliği onun için bir tür kaçıştı. Umursamadı. Üzerinde düşünülmeye değecek bir şey değildi." O da ne? "Her ne kadar net göremiyor olsa da gölün kıyısında gözüne çarpan belli belirsiz karaltının bir insan sulietine benzediğini düşündü. Kaşları çatılmıştı gayr-i ihtiyari bir biçimde. Adımlarını daha geniş atmaya çabalayarak hızla o tarafa doğru ilerlemeye başladı ve bir yandan bu saatte eğlenecek birilerini bulmanın güzel olduğunu düşünürken diğer yandan da o kişinin kim olduğu hakkında kafa yormadan edemedi. Saniyeler akıp giderken onun kim olduğunu anlayabilecek kadar yakınına geldiğinde zihninde canlanan anılarının eşliğinde aniden durdu. Adeta soluğu kesilmişti; burada bulmayı umduğu son insan karşısında duruyorken hayattaki şansının sıfır denecek ölçüde az olduğunu seziyordu. Yüzü bir duvar kadar ifadesizdi ve Rosélita şu an ona bakan kişinin, dünyanın en güçlü insanı olsa bile bakışları karşısında ürpereceğinden emindi. Gözlerinden okunan duygunun açıklaması oldukça basitti; kısa, ve net. Nefret.Gözlerinin önüne gelen anılarından kaçmaya çalıştı. Kırgınlıklarından, acılarından, mutluluğunu elinden çalan hırsızlardan... O, zayıf biri değildi. Kendini toparlamayı her zaman bilmişti ve yapılan haksızlıklar onun dünyasında affedilemez birer suçken cezası mutlaka verilirdi. Kendisine yapılanların hesabını bir gün soracağına dair verdiği sözler hala zihnindeydi, derin bir nefesle birlikte içindeki aptal hisleri karanlığa bıraktı ve başını dikleştirerek alaylı bir ses tonuyla ona seslendi: " Hey. Bak seen, bizim küçük sıçan bu sefer de buralarda takılıyormuş ha? "
En son Rosélita Ines Léfranc tarafından Ptsi 22 Haz. 2009, 08:28 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
|
Kiera Lucy Groesen Slytherin 6. Sınıf Öğrencisi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 185 Yaş : 31 Galleon : 11273 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 21/06/09
| Konu: Geri: Tartışma* Ptsi 22 Haz. 2009, 00:28 | |
| Aydınlığını kaybeden gökyüzüne rağmen, gölün yeşilliği hala seçilebiliyordu. Kiera için her zaman olduğu gibi hayatta, yapacak bir şey yoktu. Sırtını bir ağaca yaslamış, fazlasıyla narin olup, sinir bozan ellerini rüzgârın sertliğinden korumak için saçlarının arasında gezdiriyordu. Düşünecek başka bir şeyi olmadığı için ondan kilometrelerce uzaktaki Bob’u düşünüyordu yine. İki yaşından itibaren onu tek saniye yanından ayırmamış, bir insanın sahip olabileceği en yakın insanların hepsinin görevini üstlenmişti ona karşı. Birbirlerinden ayrılmalarına sebep olan şeyin, kardeşinin muggle hayranlığı olması ise içini tiksintiyle dolduruyordu. Hogwarts, yerine sıradan bir muggle okulunu tercih edip Kiera’dan bu kadar uzakta olabilmeyi kabul edebilmişti. Kiera’ysa ilk defa üzüldüğünü hissediyordu. Onun tercihini kaldıramıyor, neredeyse gözleri dolana kadar üzülüyor sonra kendini toparlayıp, yine onun hayatını, Hogwarts’a gelseydi hangi binada olabileceğini düşünmeye başlıyordu. Her saniye tekrarlanan bu duygu ve düşünce birikimleri son birkaç yılda Kiera’nın rutini haline gelmişti. Artık düşünürken ve hissederken sanki yıllar önce ezberlediği bir repliği okuyormuş gibi tereddütsüz ve rahattı…
Duyduğu ayak seslerine kulak aldırmayıp, dönüp bakmaya bile tenezzül etmemişti. Fakat şimdi çok yakınında olan kişinin ona baktığını hissediyordu. Başını kaldırdı. Karşılaştığı nefret dolu bakışlara anlam veremiyordu. Düşündü. Hatırladı. Hatırladıktan sonra bu bakışlara verebilecek bir anlam buldu. Fakat karşısındakinin hislerini ve duygularını hala anlamamaktaydı. Nefretin acizliğine son kez baktı ve gülümseyip başını önüne eğdi. Derken hiç beklemediği bir şey oldu: kız konuştu.
"Hey. Bak seen, bizim küçük sıçan bu sefer de buralarda takılıyormuş ha?" Tam olarak, bu cümleler döküldü üşümekten kararmış dudaklardan.
Kiera cevap verme ihtiyacı duydu. Fakat nedense konuşurken yüzüne bakma ihtiyacı duymuyordu. İhtiyaç duymadığı bir şeyi yapmasına da herhangi bir sebep bulamıyordu.
“Takılmak?” dedi, kendini tutamayıp hafifçe gülerken. “Sanırım takıldığım yerler ve kişiler seni rahatsız ediyor. Ama, takma kafana güzelim, ben sadece takılıyorum...” Ciddileşti. Kızın yüzüne aşağılamaya minnet duymayan gözlerle baktı ve gülümseyerek göz kırptı ve gözlerini gölün siyaha dönemeye başlayan yeşiline dikti. | |
|