Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  EkspresEkspres  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Akira Jun Lee

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Akira Jun Lee
Gryffindor 7. Sınıf Öğrencisi
Akira Jun Lee


Erkek
Mesaj Sayısı : 48
Yaş : 32
Kan statüsü : Melez
Galleon : 11266
Ekspresso Puanı : 1
Kayıt tarihi : 26/06/09

Akira Jun Lee Empty
MesajKonu: Akira Jun Lee   Akira Jun Lee Icon_minitimeCuma 26 Haz. 2009, 18:27

Ad - Soyad: Akira Jun Lee
İstenen Bina(lar): Gryffindor ya da Ravenclaw
İstenen Sınıf: 7. Sınıf
Karakterin Genel Özellikleri: En belirgin özelliği üşengeçliğidir. Aslında çok zeki bir öğrenci olmasına ve kendisine öğretilen her türlü şeyi hızlıca rağmen üşengeçliği yüzünden sadece gerçekten ilgisini çeken birkaç derste aktiflik göstermektedir. Diğerleri mi? Eh Akira’ya biraz da uyku lazım değil mi? Derste uyurken yakalanıp aldığı cezalar da bu yüzden çoktur. Ayrıca SBD sınavında da KSKS hariç çoğu yazılı sınavda uyuduğundan ancak uygulama sınavlarında aldığı yüksek notlar sayesinde geçebilmiştir. Çevresindeki çoğu insanın kendisine bu davranışları yüzünden pek de iyi bakmadığını bilse de onları umursamaz. Aslında sevdiklerine bile onları umursadığını fazla hissettirmemeyi tercih etmektedir. Bu kadar katı bir karaktere tezat olarak aslında eğlenceli olduğu zamanlar da vardır. Rol yapmayı ve ufak sihirlerle sesini değiştirmeyi sever. Ayrıca sevmediği kişilere karşı oldukça muzip şakalar yaptığı da olmaktadır. Oldukça meraklıdır. Bu çoğu zaman başına iş açsa da aynı şekilde davranmaya devam eder. Eğer üşengeçliğini yenmesini istiyorsanız yapacağınız en iyi şey biraz meraklandırmaktır.

Karakterin Geçmişi: Koreli bir muggle baba -Kwan Lee- ve Japon bir büyücü anneden -Natsumi Takashita- dünyaya gelmiştir. Hogwarts’ta eğitim gördükten sonra seherbaz olarak göreve başlayan Natsumi resmi bir görev için Kore’ye gittiği sırada kaldığı bir muggle otelinde Kwan ile tanışmıştır. Kısa sürede aralarında aşk kıvılcımları yanan ikili evlenmişlerdir. Akira’nın doğduğu güne kadar oldukça mutlu olmalarına rağmen hamile olduğu için bakanlıktan ayrılmasını fırsat bilen bir kaçak suçlunun saldırısına uğramasıyla işler değişir. Saldırı sonucu ağır yaralanmış ve muggle hastanesine yatırılmıştır. O gün onun için zor bir tercih anıdır. Zira karnındaki çocuk ancak kendisi ölürse doğacaktır. Natsumi çocuğunun yaşaması için ölmeye karar verir ve buna engel olmaması için Kwan’a yemin ettirir. Çocuğun bir ismini Akira koymasını söyler ve ölür. O gün aynı zamanda karısının büyücü olduğunu öğrenen Kwan bunun suçunu büyücülere atar ve onlara kin beslemeye başlar. Ne var ki doğan çocuk da tıpkı annesi gibi bir büyücüdür. Kwan bunu öğrendiğinde bütün öfkesi artık çocuğun üzerindedir. Bu yüzden Akira mutlu bir çocukluk geçirmemiş ve bu karakterine de genel olarak insanlara nefret duyarak büyümüştür. Hogwarts ise bu çocuğun gerçek dostluklar bulup kalbindeki nefret tohumlarını atmasını başarabileceği belki de tek yerdir…

RP Örneği:
Akira başını birleştirdiği kollarının üzerine koyar şekilde yatağına uzandı. Son günlerde bunu yapacak zamanı o kadar az bulmuştu ki doya doya yaşamak istiyordu. Ama aklı kendisiyle oyun oynuyor gibi sürekli üç gün öncesine dair kareler getiriyordu aklına. Zaten kolay unutulabilecek anılar değildi. Kim deli bir kızla asansörde kapalı kalıp orada onunla suçlu olmadığına inandırmaya dair tartışma yapmak zorunda kalışını kolaylıkla unutabilirdi. Young Ji her haliyle Akira’yı sinir etmişti o gün ve eve geldiğinde de Petrelli’nin soru yağmuruna tutulmasına neden olmuştu. Petrelli sadece gülmüş ve bir kehanette bile bulunmuştu. Ona göre gerçekten de komedi dram filmlerinden birindeydi ve çoktan da o kıza aşık olmaya başlamıştı. “Saçmalık!” diye mırıldandı Korece ve sesi odada çınladı. Tamam, başta kız onu etkilemişti. Uçağa binmeden evvel ilk gördüğünden tanışana kadar kim olduğunu merak etmiş, tanışmak istemişti. Belki o Amerikalı züppelerden bulamadığını ondan bulmayı ummuştu. Ama beklediği böyle bir deli değildi tabi o zamanlar. Daha normal birini görmeyi ummuştu. Elbette bir de daha normal bir karşılaşmalarının olmasını. Şimdi bu haliyle onu bırak sevmeyi nefret ediyor olması gerekirdi. Eh ettiğini de düşünüyordu aslında ama genelde nefret ettiğini aklından bile geçirmezken o niye hep aklındaydı ki?! Bu soruya Petrelli’nin verdiği saçma cevap dışında hiçbir cevabı yoktu ve zaten o cevabın doğruluğunu da hiç düşünmüyordu. Ondan o gün kurtulmak istemişti ve şimdi de buna memnundu. Ama belki de onun aklından çıkmamasını sağlayan bir şeylerin yarım kalmasıydı. Mesela onları oraya atan o yaşlı moruk… Durup düşününce belki öyle bile olmama ihtimali vardı ve her şeyin asıl sorumlusu oydu. Belki de kendisinin yerine geçen kişi de aynıydı ve bu demektir ki her şeyin sorumlusu oydu. Ona bu yaptıklarını ödetmemişti. Bir de o kızın anlattığı mafya işleri dikkatini çekmişti. Asıl bunlara sardığı merak böylesine aklından çıkmamasına neden oluyor olmalıydı.

“Her neyse… O adamı bulmayı isterdim ama o kızın bir daha karşıma çıkma olasılığı…” Kendi kendine yaptığı konuşma ani bir müzik sesiyle kesildi. Ses tam yanından geliyordu ve epeyce yüksek bir müzik olduğunu söyleyebilirdi. Petrelli sabah kahvaltıda genç bir kızın yalnız olarak karşıya taşındığını söylemişti. Dediğine göre Hannah Surville adında bir Alman’dı bu. Taşınanın genç ve yalnız olması bile böyle şeylerin yaşanacağına dair tahminler vermişti Akira'ya. Ama bu kadar çabuk başlamasına şaşırmıştı. Kendisi bile tüm kabalığına ve umursamazlığına rağmen böylesini yapmazdı. Bir an doğrulmaya kalktı ama bundan vazgeçerek kulaklığını kulaklarına geçirip müzik dinlemeyi seçti. Ancak bu bile ancak ondan daha fazla sesini açınca işe yarayacak gibiydi ki daha beter göründü gözüne. Müzik sesine bir de eşlik sesi gelmeye başlamıştı. Bu ses ona birini hatırlatmıştı ama o olması imkansızdı. Homurdandı ve yataktan zıplayarak doğruldu. Bunu yaparken yatağın üzerinde siyah bir ejderha işlenmiş örtüsü bozuldu ve ejderha yerine örtünün beyaz arka kısmı görünmüş oldu. Akira umursamadan odasının bej rengi üzerine sevdiği birkaç sanatçının portresi asılmış kapısını açtı ve hızla dışarıya doğru ilerledi. Oturma odasındaki Petrelli şaşkınca arkasından sesleniyordu “Hey! Evlat, nereye gidiyorsun?” Bunun üzerine o da Akira’nın öfkesinden nasibini almayı başardı. Aslında içten içe hoşlandığı ama alışamadığı hitaba söylenerek konuşmaya başladı. Konuşması saygı sınırlarının fazlaca dışında olsa da artık buna ikisi de alışmış olmalıydı. “Bana evlat demeyi kes. Lanet babamı hatırlatıyorsun. Karşı komşuya gidiyorum. Sanırım bir hoş geldin ziyaretini hak etti.” Adam zekice tek kaşını kaldırdı. Eh ne yapacağını anlamış olmalıydı. Bir cevaba, daha doğrusu komşuluk ilişkileri hakkında bir başka nutka başlamak için ağzını açıyordu ki Akira’nın eli hızla kapının kolunu çevirip açtı. Kapıyı kapatıp dışarı çıkarken Petrelli’nin “Ah gençler…” diye söylenişini duydu ama onu takmaktan çok daha önemli işleri vardı.

Dışarı çıktığında önüne çıkan iki siyah spor ayakkabısını ayağına özensizce geçirdi. Üzerindeki kurşuni-mavi renkli çizgili ince polar pijamayı değiştirmeden öylece çıkmıştı. Hızlı adımları birbiri ardınca kirli beyaz karoların üzerinde ilerledi. Birkaç adımın sonunda karşı daireye varmıştı. Müzik sesi artık kulağına daha da fazla şekilde geliyordu. Bir elini zile doğru dayarken bunu duvara dayanır gibi yapmıştı. Eli zilden çekilmediğinden bir cırlama sesi de müziğin sesine karışmaya başlamıştı. Ancak hiçbir etki olmuyor gibiydi. Bunun üzerine Akira hafifçe kapıyı yumruklamaya başlamaya karar verdi. Ama daha ilk yumruğunda kapı hafif bir gıcırtı ile açıldı. Akira bir süre ne yapacağını bilemese de odasında bitivermesinin daha büyük etki yaratacağını düşünerek içeri daldı. Müzik sesinin yanında bir su şırıltısı da çıkıyordu bu sefer. Akira başta bunun hemen dibindeki akvaryumdan geldiğini düşündü. Ama akvaryuma baktığında oradan gelmediğini fark etti. Erkek sesine benzerlikte bir sertliğe sahip ama Akira’nın kız olduğuna emin olduğu bir ses duyuldu. Şarkıya eşlik ediyordu. Bu ses yine aynı kişiyi hatırlattı Akira'ya… Ama bu olamazdı, o kızla aynı uçakla aynı yere gidiyor olabilmesi bir şeydi. Kalkıp ayrıldıktan sonra aynı apartmana gelmesi Petrelli’nin o lanet kehanetindeki gibi içinde oldukları filmin daha bitmediği ve bitmeyeceği anlamına geliyordu. Bu fikrin saçmalığını kendine hatırlattı ve unutmaya çalıştı. O bir alman değil Koreliydi sonuçta ve adı da girdiği kapıda yazdığı gibi Hannah değildi. Olsa olsa onun bir ruh ikiziydi bu. Tam bu fikre alışmışken aniden müzik sesi kesildi. Birkaç saniye sonra da yan taraftan bir takırtı duyuldu. Kapı açılmıştı ve karşısında havlulara sarılmış kız çıkıvermişti. Koyu renk çekik gözleri büyürken çenesi de şaşkınlıkla aşağı düştü. Bir süre iki çift çekik göz birbirinin gözlerinin içine baktı. Bu gözler birbirini tam üç gün önce de görmüştü. Karşısındaki kız Young Ji’nin ruh ikizi değildi. Görünüşe bakılırsa karşısındaki kız onun ta kendisiydi. Petrelli yine kafasının içinde konuşurken açılan ağzını kapattı ve bir kez yutkundu. Bu haliyle oldukça komik bir görüntü oluşturuyor olmalıydı ama karşısındaki görüntü de kendisinden farklı sayılmazdı. Aslında o daha çok asansörden çıkarken üst üste yapışmış halde yakalandıklarındaki haline benziyordu.

“Bai du an de! Sen… Burada…” gözlerini kırpıştırdı. Son günlerde sürekli onu düşünüp durmasından ve onun hakkında homurdanmasından dolayı gördüğü bir halisülasyon olup olmadığını anlamak için gözlerini kırpıştırdı. Gözleri bir açılıp bir kapanırken görüntü de bir kararıp bir geri geliyor ama değişmiyordu. Tam bunu yaparken bir anda yanağına aniden hızlı bir şamar yedi. Dengesini kaybetmiş ve sendelemesine neden olmuştu. Akira eliyle hafifçe yanağını tuttu. Tam bu sırada elini yine kaldırdığını fark etti. Bu sefer onun tam çaprazındaki eli refleksle onu yakaladı. Diğer kalkan eli de o yakaladı. Bunu yapması biraz zor da olsa havadaki ellerini aşağı indirdi. Yine biraz fazla yakınlaşmışlardı ama sakinleşene kadar bunu çok önemsemedi. “Ah… Sen olduğunu bilmeliydim. Biraz sakin olsana! Evine geleni tokatla mı ödüllendiriyorsun. Ayrıca kimse sana apartmanda müziği böyle açamayacağını öğretmedi mi?! Burada da bir şeyinle dikkat çekmesen olmayacak değil mi?” Gözleri öfke ile dolmuşken bir an kolları sıktı. Kız hırs dolu bir ses çıkarttı ama sonra sakin göründü. Akira temkinlice geri çekildi. Sırtını duvara doğru hafifçe yasladı. Evdekini bu halde yakalama ihtimalini hiç düşünmemişti. Sıkıntılı bir şekilde nefes verirken kendisine savunma olacak sözleri söyledi. Korece konuşuyordu yine. “Aslında burada olduğum için teşekkür etmen gerekirdi. Kapını açık unutmuşsun ve girip onu kapatmasaydım belki daha kötü bir durumda bulabilirdin kendini. Los Angeles adı gibi melekleri değil şeytanları da barındırır.” Yine çoğu zaman yaptığı gibi üste çıkmaya çalışıyordu ama karşısındaki Young Ji iken bu pek de işe yaramayacak gibiydi. Ondan kurtulduğunu sanarken karşısına çıkmıştı. Bunda tek bir sevinebileceği yan vardı. O da o lanet herifi bulmasına ve dersini vermesine yardım edebileceğiydi. Ama bu durumun sıkıntısına rağmen niye olması gerekenden daha fazla rahatlık kaplamıştı içini bilemiyordu. Gözleri bir an onun havlular içindeki bedenine kaydı ve erkeksi dürtülerinin onu güzel bulduğunu fark etti. Ama sonra hafif bir utançla gözlerini yere indirdi. Dudaklarını aralayarak dobra karakterine rağmen güç bela söylüyormuş gibi "Bağırıp saldıracağına giyinsen iyi olur" dedi sonunda.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Euphoria Szôlôssy
Vendéglője Restorant Sahibesi
Euphoria Szôlôssy


Kadın
Ruh hali : Akira Jun Lee 44692542ju9
Mesaj Sayısı : 862
Yaş : 32
Kan statüsü : Safkan ~ O dahil kimse bunu bilmese de.
Galleon : 12104
Ekspresso Puanı : 35
Kayıt tarihi : 21/03/09

Akira Jun Lee Empty
MesajKonu: Geri: Akira Jun Lee   Akira Jun Lee Icon_minitimeCuma 26 Haz. 2009, 18:44

Gryffindor 7. Sınıf | İyi RP'ler.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://hogwartsekspresi.editboard.com/lejantlar-biolar-f164/e-u-
 
Akira Jun Lee
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Mantar Pano :: RPG Dışı Sayfalar-
Buraya geçin: