Cassidy van Brandt Ravenclaw 6. Sınıf Öğrencisi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 195 Yaş : 32 Kan statüsü : Melez. Galleon : 11620 Ekspresso Puanı : 1 Kayıt tarihi : 22/02/09
| Konu: Cassidy Ptsi 29 Haz. 2009, 00:25 | |
| Ad - Soyad: Cassidy van Brandt İstenen Bina: Ravenclaw İstenen Sınıf: Altı Karakterin Genel Özellikleri: Kendi halinde, suskun ve akıllı bir cadıdır. Sorumluluklarını bilincindedir. Nerde, ne zaman, nasıl davranacağını çok iyi bilir. Hiç kimseye karşı saygısızlık yapmaz ve yapanlarıda hiç hoş karşılamaz. Kavga etmeyi sevmez ve bunun beynini kullanmayanlar tarafından yapılan bir tür güç ıspatlaması olarak görür. Öz ve kısa konuşmalar yapar, boş konuşanlardan nefret eder onlara tahmül bile edemez. Duygularını dışa vurmaz, her zaman içinde tutar. İllede benim dediğim doğru diyen tiplerden değildir, kendi fikirlerini her zaman korur ama başkalarını fikirlerinede saygı duyar onların fikirlerinide duymak, farklı düşünceler öğrenmeyi sever. Çoğu zamanını kütüphanede kitaplarla geçirir. Düzenli,tertipli ve titiz biridir. Aşırı olmasa da simetri hastalığı vardır. Bulunduğu ortamın temiz olmasına dikkat eder. Duygusal biri değildir. Olur olmaz şeylere ağlamaz ,gülmez ve üzülmez. Hiçbir zaman duygularla hareket etmemiştir. Duygların yanıltıcı olduğuna inanır bunu için her zaman mantıktan yanadır. Ezilmekten hoşlanmaz ve bu gibi durumlarda etkileyici konuşmalar yapar ve karşısındakini sözleriyle alt eder. Sezgilerine güvenir ama bir görücü kadar iyi değildir. Zevk alarak yaptığı şeylerin ikincisi Qudditch'tir. Qudditch oynarken kendini hiç olmadığı kadar özgür hisseder. Ayrıca göz ardı edilemeyecek kadar bir yeteneği vardır. Karakterin Geçmişi: Belirlenecek. RP Örneği: - Spoiler:
Büyüleyici siyah bir kuş pencerenin önünden huşuyla geçiyordu. Onun havada süzülüşünü izlemek insanın üzerine inanılmaz bir mutluluk salıyordu. Uçmak... Özgür olmak... Slyvia bu duyguyu hissetmeyeli epey olmuştu. İçindeki isyankar ruh çığlıklarla hemen Quidditch sahasına gitmesini istiyordu. Bu mutluluğu teninde tekrar hissetmek bedenini kapladığını görmek istiyordu. Mutsuzlukla dışarıdaki havaya baktı. Sabahın tüm güzellikleri ve Ekim' in tüm kasvetini toplamış Sly' yı isyana davet ediyordu. Bugün Ekim'in son günüydü ve belkide bir kaç ay içinde görebilecekleri son güneşli gündü. Gözlerinde elle tutulabilir bir mutsuzluk vardı. Kendini hapsedilmiş gibi hissediyordu. Özgürlüğü kısıtlanmıştı. Tek görüş günleri ise Çarşamba'larıydı. Onun da gelmesine daha 4 gün vardı. Henüz Quidditch maçları da başlamamıştı. Ruhu sıkılıyordu. Kalbide ona eşlik eder gibi az atmaya başlamıştı. Damarlarında kanının akmasını sağlamanın tek çaresi vardı. Vücuduna hava desteği vermek. Pencerenin yanındaki koltuğu ayaklarıyla iterek doğruldu. Vücudunda somut bir istek dolaşıyordu. Yaşamasının tek çaresinin ne olduğunu bilen ölüme mahkum bir tutuklu gibiydi. Yatakhaneye ilerleyerek yatağının yanında komodinin kenarına koyduğu süpürgesini aldı. Süpürgesinin pürüzsüz sapını elinde dolaştırırken ateşin vücudunda kalbine doğru ilerlediğini hissedebiliyordu. Gözlerinde kimsenin anlam veremeyeceği bir ışık parıldıyordu. Bunu sadece bir Quidditch Oyuncusu anlayabilirdi. Süpürgesinin ucuna altın harflerle işlenmiş yazıya baktı;"Ateşoku". Yüzündeki gurur ve kibir karışımı duyguyla yatakhanenin soluk kahverengi kapısını açarak ortak salona ilerledi. Ateşokunu aldığı günü hatırlıyordu. Öyle mutluydu ki. Daha önce hiç şeker yememiş bir çocuk gibi ilk kez süpürgeye bindiğini hissetmişti. Daha önce hiç bu kadar muhteşem bir hediyesi olmamıştı. Şimdilerde pek rövanşta bir süpürge olmasa da o günlerde alabilmek için dükkanın önünde kuyruk olurdu. Ateşoku gibi bir kaç süpürge daha çıkmıştı. Ama Ateşokları popülerliklerini hep korumuştu. Hala en çok kullanılan süpürgeler arasındaydı. Sly onu ellerinde kırılacak bir eşya gibi taşıyarak portre deliğinden tırmandı. Giriş Salonundaki araziye açılan büyük ve ihtişamlı kapıya doğru ilerledi. Heyecanlı bir kalabalık onu içine çekmeye hazır gibiydi. Ama o onlara aldırmadan arazinin muhteşem havasıyla ciğerlerini doldurdu. Herkes bu akşam ki balo için heyecanlıydı. Durmadan kostümleri ve saçları hakkında konuşuyorlardı. Sly onları duymamaya çalışıyordu. Çünkü kendisi de onlar gibi baloya hazırlanmalıydı ve bu süreç onun havada kalacağı zamanı daraltıyordu. Diğerleri gibi heyecanlı değildi. Ama etrafa yayılan söylentilere göre şimdiye kadar ki en muazzam balo olacaktı. Bu Cadılar Bayramı Büyük Salon' da kutlanmak yerine Balo Salonunda kutlanılacaktı. Sly bunu duyduğunda söylentilerin gerçek olabileceği kanısına varmıştı. Balo Salonu, içinde her türlü gösteriyi sağlayabilecek kadar büyüktü ve çeşitli sihirlerle donatılmıştı. Slyvia en son Balo salonuna girdiğinde ne için orada bulunduğunu hatırladı; Savaşta ölen kahramanlar için yas töreni. Balo ağlıyor gibi görünüyordu. Slytherin'lerin bile üzüldüğü görülebiliyordu. Ki bu odanın sihrinin bir parçası gibi görünüyordu. Oda kendini içindeki kutlama ve anma gibi törenler için hazırlıyordu...
Gecenin nemiyle ıslanmış çimleri ezerek Bekçi kulübesinin arkasındaki patikadan Quidditch sahasına ilerliyordu. Yasak Orman çekiciliğini ve gizemlerini kullanarak insanları içine çekmeye çalışıyordu. Öğrenciler arazinin ıslaklığına aldırmayarak çimlere yayılmıştı. Sly' de onlar gibi bu ortamın etkisindeydi. Öğleden sonraki dersler iptal edilmişti. Ki bu da bu Cadılar Bayramı' nın Hogwarts' ın tarihine geçeceğinin bir kanıtıydı. Ayaklarının altında ezilen çimlerin seslerinin dışında sessizlikle Quidditch Sahasına ilerledi. Artık adımlarını çamurlaşmaya başlamış toprakta atıyordu. Vücudunu kaplayan bir sıcaklık ellerine doğru ilerledi ve Ateşokunu istemsizce kaldırmasını sağladı. Slyvia Ateşokuna atladığında tüm hapsedilmişliğinin üzerinden gittiğini hissetti. Neşeyle çığlık attı. Hava onu sevinçle kucaklamıştı. Gökyüzüne doğru hızla uçtu. Ateş oku hızlandıkça o sesini daha da yükseltiyordu. Gülümseyerek Tutucu çemberlerinin içinden geçti. Kahkahalarıyla sarsılan Quidditch sahası onu bırakmaya niyetli değildi. O da onu... Elinde olmadan gülümseyip çığlıklar atarak Ateş okunun havayı yararken çıkardığı sesleri kuvvetlendiriyordu. O kendini kaybetmişken saatinin tik taklarını duyamıyordu. Zaman gittikçe ilerliyordu. Bir saat sonra Cadılar Bayramı Balosunun başlayacağının farkında bile değildi. Nefes almak ve vücudunu dinlendirmek için havada birkaç saniyeliğine durakladı. Beyninde biraz önce ona buraya gelmesini söyleyen şimdi ise kızgınlığa bürünmüş bir ses saate bakmasını söylüyordu. İstemsizce sol elini kaldırıp kıyafetinin kapattığı saati gün ışığına çıkardı .Gözleri dehşetle açıldıktan bir saniye sonra yere dalışa geçti. Toprağı ezerken gittikçe hızlanıyordu .Artık koşmaya başlamıştı ki arazinin bittiği noktaya, Hogwarts kapısına vardı. Arazinin havasını son bir kez ciğerlerine çekerek Hogwarts’ın heyecan kokan havasına daldı. İnsanlar telaş içinde koridorlarda koşturuyordu. Bir çoğu kıyafetlerini giymişti bile. Sly onların yanından geçerken büyük bir tezat oluşturuyordu. Diğerleri kostümlerini üzerine geçirmişken o terli eşofmanlarıylaydı. Koridor boyunca koşup ortak salonuna vardı. Ev cinlerinin telaşlı sesleri duyulabiliyordu. Portre deliğini hızla açarak içeriye daldı. Arkadaşlarından bazıları ona şaşkınlıkla seslenirken o elini aceleyle sallayarak yatakhaneye koştu. Dün gece hazırladığı kıyafeti gardıropta asılı duruyordu. Ama önce sıcak bir duşa girmeliydi. Buna zamanı yoktu. Bildiği tüm sihirleri zihninde gözden geçiriyordu. En sonunda sık kullanılan bir sihir aklına geldi. Asasını vücudunun etrafında gezindirerek; ”Aklapakla” diye mırıldandı. Vücudundaki kirler vantuzla emilirmiş gibi asasının içine ilerlerken o temizlendiğini hissediyordu. Şimdi temizlenmiş olan vücuduna en sevdiği parfümünü sıkarak elbisesini geçirdi. Saçları kendisinden geçmiş gibi görünüyordu. Saçlarını kırmızıya dönüştürmesi için aldığı iksiri elinde hazır tuttu ve bir damlalık yardımıyla saçlarına ve kaşlarına damlattı -Merlin ona yardım etmiş gibi görünüyordu. Çünkü damlalık şişenin kendisiyle verilmişti- . Şimdi yatakhanenin ışığında kırmızılıkla parıldayan saçlarına tatmin olmuş bir şekilde gülümsüyordu. Asasını saçlarına doğrultarak birkaç defa kullandığı bir büyüyle düzleşmelerini sağladı. Saçlarını çıplak omuzlarını örtmek istercesine salınık bırakmıştı. Ayaklarına altın ipliklerden yapılmaymış gibi duran sade ve az topuklu ayakkabılarını geçirdi. Artık hazır gibi görünüyordu.Ve bir ay perisine yakışır güzellikteydi. Sade ve güzel... Zaten bu kostümü giymesinin amacı da buydu; Bir peri olmak...
Adımlarını kendinden emin bir şekilde ortak salona çevirdi. O içeriye girdiğinde bir çok bakışı üzerinde hissedebiliyordu. Bir kaç kişi takılırcasına ıslık çalarken o gülümsemekten kendini alamadı. Utangaç bir gülümseme suratını kaplarken çekingen bir şekilde portre deliğinden tırmandı. Bu kıyafetle çok zor oluyordu. Aslında kesimi kolay hareket edebilmeyi sağlıyordu. Ama Sly böyle bir kıyafeti ilk kez giyiyordu. Kendini şimdiye kadar hiç olmadığı gibi hissediyordu; Güzel ve çekici. Koridorlardan geçerken bakışlar üzerine çevriliyordu. Suratının kırmızıya dönüştüğünü hissedebiliyordu. İçinden Keşke bu olmasa diye diliyordu. Ama bu gecenin böyle geçeceği belliydi. Ona yüzyıllarmış gibi gelen birkaç dakika sonra Balo Salonunun kapısı gözüktü. Salonun ışıklandırması koridora yansımıştı. Daha salona girmeden içini bir heyecan bürüdü. Salon bitene kadar görevlilerden başka kimse görememişti. Bir çok kişi içeri akın ediyordu. Slyvia kapıdan içeriyi adımladığında nutkunun tutulduğunu fark etti. Hogwarts’ ta daha kaç tane sürpriz yaşayacaktı. Hayatı boyunca hiç böyle bir görkem görmemişti. Zorlukla yutkunarak etrafına bakınıyordu. Keşke 10 tane gözüm olsaydı diye düşündü. Çünkü etrafı bir an önce gözlemleyebilmeyi istiyordu. Oda siyah ve kırmızının aşkıyla döşenmişti. Salonun ışıklandırması on metre yukarıda süzülen oyulmuş devasa balkabaklarının içinden gelen ışıkla yapılıyordu. Masalar oyulmuş devasa balkabakları şeklinde dizayn edilmişti. İnsanlar içine girip oturabiliyorlardı. Siyah perdeler pencerelerin etrafından dolanıyor ve odayı bir çadıra dönüştürüyordu. Dans pisti salonun büyük bir kısmını kaplıyordu ve dans pistinin üzerinde muazzam bir ışıklandırma vardı. Burayı Muggle’ların deyimiyle; bir Disko’ ya dönüştürmüşlerdi. Slyvia şaşkınlık içinde masalardan birine geçti.
| |
|
Marveille Croweix Perfect Li(f)e Yazarı
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 2182 Yaş : 29 Kan statüsü : safkan yani nolcak ki başka. Galleon : 12726 Ekspresso Puanı : 22 Kayıt tarihi : 11/11/07
| Konu: Geri: Cassidy Ptsi 29 Haz. 2009, 01:28 | |
| | |
|