Sophia Rose Dvorska Ravenclaw 6. Sınıf Öğrencisi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 32 Yaş : 30 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11245 Ekspresso Puanı : 6 Kayıt tarihi : 09/07/09
| Konu: Sophia Rose Dvorska Perş. 09 Tem. 2009, 13:47 | |
| Ad - Soyad: Sophia Rose Dvorska İstenen Bina(lar):Slytherin alımları kapılı olduğu için Ravenclaw İstenen Sınıf: 6. Sınıf Öğrencisi Karakterin Genel Özellikleri:
Nasıl anlatsam bilemiyorum. Aslında çözülmesi gerçekten zor biriyim. İnsanlara karşıdan bakıldığında çok soğuk ve küstah gözükürüm, genelde öyle diyorlar. Ancak yakınlaştığımda da arkadaşımdan ötesi yoktur benim için. Yeri geldiğinde çıkarcı olmuşluğum olur fakat; sinsi ve kurnaz olmayı kendime pek yakıştırmam. Aslında pek cesur olduğum söylenemez. Yani o bildiğiniz cesur yüreklerden değilim ben. Ama pinti korkaklardan da değilim. Karanlıktan, yüksek yerlerden , yaratıklardan korkmam anlayacağınız üzere. Hayattaki tek korkum yenilmek . Kendimi bulduğum günden beri hep savaş içnideyim, yenilmek bana göre değil. Bazen çok aptal olduğumu düşünürüm. Nereden kaynaklanıyor bilmiyorum ama annem ile babam öldüğünde bile gözlerimden bir gram yaş akmamıştı. Evet çok acımasız olduğumu düşünebilirsiniz belki ama öyle biri değilim. Aslına bakarsanız adaletten yana olmam çoğu zaman. Belki de benim için sadece kendi düşüncelerim önemlidir bilmiyorum. Ama tek bildiğim bir şey var, kin tutan biriyim. Evet, beni üzenlere karşı hep kin tutmuşumdur. Buna annem ile babamda dahil. Onlar benim iyiliğimi istedikleri için belki de iyilerin tarafına geçmemi istediler. Her ne kadar kendileri karanlık tarafta olsalarda. Tabii bu onlar için hiç iyi olmamıştı. Ne yazık ki en kısa zamanda ortadan kaldırıldılar ; ihanetleri yüzünden. Ben hiç üzülmemiştim. Çünkü annemden bu olay için yediğim dayağı günlerce unutamamıştım. Uzatmaya gerek yok ben buyum işte.
Karakterin Geçmişi:
26 Ağustos günü dünyaya gözlerini İngiltere' de açmıştır. Doğduğundan beri Londra da yaşayan Sophia küçüklüğünden beri Fransa tutkusuyla yanıp tutuşmuştur. Ailesinin soyu İngilizlere dayanır ve safkandırlar. Köklü bir aileden gelmektedir. Ve ailesinin çoğu karanlık tarafa hizmet vermektedir. Buna Sophia' ın anne ve dahildir. Başak burcudur. Ailesi karanlık tarafta çektiği sıkıntılardan dolayı Sophia' yı iyilere doğru çekmeye çalışsa da başarılı olamamıştır. Ve ikisi de ihanet suçundan dolayı öldürülmüştür. Uzun yıllar boyunca ailesi olmadan teyzesi ile Londra' da yaşamını sürdürmektedir.
Rp Örneği:
- Spoiler:
Yorgun ve argın bir şekilde yatağından kalkan Rose, pencere kenarına doğru yöneldi. Yepyeni bir güne zinde başlamıştı. Hava hala dünki gibi yağmurlu idi. Şakır şakır gökten yere inen su damlaları adeta büyüleyici bir özelliğe sahipti sanki. Dün yaşanan olayların etkisini üzerinden kaldıramamıştı hala. Gece geldiğinde yatağına öyle bir yatmıştı ki, sabah uyandığında pestilinin çıktığına şaşırmamıştı. Üzerindeki geceliği çıkarmak üzere kendisine ait olan küçük dolabına doğru yöneldi ve içinden gri bir eşofman altı çıkarıp altına geçirdi. Daha sonra geceliğini çıkarıp katladı ve tekrar dolabına koydu. Üstüme ne giyinsem acaba diye düşünürken; gözlerine siyah bluzu ilişti ve hemen eliyle çekip onu aldı ve üzerine geçirdi. Siyah montunu giymeyecek çünkü Hogwarts' tan dışarı çıkmayı düşünmüyordu. Hava zaten yağmurluydu bir daha sırılsıklam bir şekilde içeri girerse Bina Sorumlusu tarafından büyük bir şekilde cezalandırılabilirdi. Yüzünü yıkadı ve sarı, pamuksu havlu ile kuruladı. Daha sonra ipeksi ve yumuşak saçlarını taramak üzere aynaya doğru yönelip, tel tel tarayıp, saçlarını salık bıraktı. Her zaman kendini böyle daha raha ve güvende hissediyordu. Bugün biraz koridorlarda dolanacaktı. Hiç vakit kaybetmeden oradan ayrıldı.
Sonunda Hogwarts' ın uzun koridorlarına varmış bulunmaktaydı. Dalgın dalgın yürürken bir anda boğazını nedeni belirsi bir tıkanıklık kapladı. O anda sesli ve kuvvetli bir şekilde öksürmeye başlayan Rose kendini yere fırlatmıştı. Masum bir kedi yavrusu gibi duvarın bir köşesine yumulup kalmış, kuvvetli kuvvetli öksürmeye devam ediyordu. Yanından geçen patavatsız ve vicdansız öğrenciler onun yüzüne bile bakmıyor, yürümelerine devam ediyorlardı. Bunun üzerine Rose daha da çok sinirleniyor; bu sinir ona daha kötü etki yapıyordu. Sanki ölecekmiş gibi derin derin öksürürken herhangi bir kız öğrenci ona doğru yaklaşıp acı çektiğini fark edince , bir telaş ile balkabağı suyu bulup, içirdi. Balkabağı suyunu son damlasına kadar içen Rose, kıza ne kadar teşekkür etse azdı. O kadar çok öksürmüştü ki; bir an öleceğini sanmıştı. Ortamda sessizlik oluştuktan sonra Rose bu sessizliği bozmak istercesine konuşmuştu, " Ahm.. şey gerçekten çok teşekkürler, hayatımı kurtardın. " Bunun üzerine kız -ne demek- gibilerinden cevap verip onun kalkmasına yardım etti. Rose kalktıktan sonra üstünü temizlemek istercesine elleriyle silkip, yürümeye koyuldular.
Yavaş adımlar ile koridorlarda yürüyen , iki birbirini tanımayan öğrenci.. Sonunda tanışma faslını başlatma zamanı gelmişti. Her zaman ilk adımı atyığı için şimdide ilk adımı atmıştı. Uygun bir dille konuşmaya başladı, " Bu arada benim adım Rose Gabriella McAdams. " Bunun üzerine karşısındaki kızda kendini tanıttı. Tanışma dakikaları bittikten sonra, ikiside koridorlarda yürümeye devam ettiler. Bir anda başına nedeni belirsiz bir ağrı girdi. O anda sağ elini alnına doğru götürüp yavaşca ovcalamaya başladı. Gittikce daha da çoğalan ağrı , kafasında sanki kocaman bir vazoyu kırmış gibi kuvvetlice zonkluyordu. Lisa, Rose' a bir şeyler olduğunu görünce ona doğru yaklaşıp , destek olmak istercesine sımsıkı sarıldı. Rose adeta delirmiş gibiydi. Zonkalama gittikce çoğalıyor, sanki kafası bir anda -bom- sesiyle patlayacakmış gibilerinden bir düşünce kaplıyordu beynini. Bir anda nedeni bilinmeyen o gizemli baş ağrısıyla karışık zonkalama geçiverdi. Bu sefer sadece nereden geldiği ve kim tarafından söylendiği bilinmeyen fısıltılar duymaya başlamıştı.
Rose koridorda dönüp duruyor, sesin nereden geldiğini bulmaya çalışıyordu. Fakat nafile, sesin nereden geldiğini bulamıyordu. Çünkü ses koridorun dört bir yanından gelmekteydi. Şaşkına dönmüştü sanki.. O anda tek söylediği kelimeleri bunlar olmuştu, " Sende duyuyor musun? "
" Bilmiyorum ama iyi bir şey olmadığı kesin. "
Kısık bir ses tonu ile cevap vermişti Rose. Korkuyordu , hemde hiç olmadığı kadar çok. İlk defa başına böyle ilginç olaylar gelmişti. Fakat bu sesleri sadece Rose duymuyordu ; yanındaki arkadşaı Vanessa' da duymaktaydı. Zaten işin ilginç olan yanıda buydu ya! Korkmuşcasına bir surat ifadesine bürünerek , kendi çevresinde dönmeye başladı. Amaç ise sesin nereden geldiğini anlamaktı. Sessiz koridorda yankılanan fısıltılar , gittikce çoğalıyor; çoğaldıkca Rose' u deli ediyordu. İki arkadaş koridorda dört dönüyor, sesin tam olarak nereden geldiğini bulmaya çalışıyorlardı. Ta ki koridorun uç köşesinden -tak- sesini duyana dek. Bu sesi duyar duymaz ikiside kafasını oraya doğru çevirdiler. Refleskleri o kadar güçlüydü ki , anında kafaları sesin geldiği yöne doğru dönmüştü. Rose oraya gidip ne olup bittiğini anlmak istiyordu ama bunut ek başına yapamazdı hemde asla. En iyisi Vanessa ile birlikte gidip bakmak olacaktı. Bunun içinde ilk önce yutkundu ve derin bir nefes aldıktan sonra kısık; sadece Vanessa' nın duyabileceği bir ses tonu ile konuştu, " Hadi gel ne var bakalım, eğer bakmazsak kötü şeyler olabilir. " Vanessa bu sözü pek iyi karşılamamıştı. Çünkü o da en az Rose kadar korkuyordu ve ilk önce bu teklifi geri çevirdi. Onu ikna etmek isteyen ose biraz daha üzerine çullanıp , " Hadi ne olur. " dedikten sonra Vanessa onu kırmayıp bakma teklifini kabul etti.
Rose ve Vanessa , koridorun uç köşesine doğru sessiz ve yavaş adımlar ile yürüyorlardı. Bir yandan ise birbirlerine tutunup, destek oluyorlardı. Ne de olsa her an her şey olabilirdi ve birbirlerine destek olmaları gerekiyordu. Gittikce yaklaşmaya başlamışlardı. Yaklaştıkca ise; ikisininde içini bambaşka bir korku kaplıyor adeta geri dönemk için çırpınıyorlardı fakat Rose' un o keçi inatı yüzünden geri dönmüyorlardı. Korku sonuna kadar içlerini kaplamışken, sonunda oraya varmışlardı. Birde ne görsünler! Ölü bir baykuş.. Bir baykuşun Hogwarts' a ne işi olabilirdi ki? Fakat biraz mantıklı düşünüldüğünde, gelen mektupları bırakmak için geldiğinde öldürülmüş olması mümkündü. Ama neden? Neden bir baykuşu öldürdüler ki? Ya da daha doğrusu kim öldürdü? Bu ölü baykuşu görünce ikiside birbirlerine bakıp tuhaf bakışlar fırlattılar ve bunun üzerine Rose şu kelimeleri söyledi ağlamaklı bir ses tonu ile, " İnanmıyorum.. Bu da ne böyle? " Sesler bir süreliğine kesilmişti. Aradan bir kaç dakika geçikten sonra yine o garip sesleri duymaya başlayan Rose , Vanessa' ya -sende duyuyor musun- gibilerindne bakışlar fırlattı. Vanessa' da duyuyordu ki, suratı korkak bir ifadeye bürünmüştü.
Bu olaydan yeteri kadar sıkılmıştı ve daha fazla bu iğrenç şeyi duymaya niyeti yoktu. Ayrıca kim bilir ki belkide birileri onlar iel dalga geçiyordu. Tabikide hayır.. Sadece Rose korktuğu için bu düşünceleri oluşturmuştu kendi beyninde. Vanessa ise bir anda eğilip, ölü baykuşu incelemeye başlamıştı. Tam o sırada Rose' un kılığına girmiş bir böcürt onlara doğru yaklaşmaya başlamıştı. Ani refleks ile arkaya dönen Rose kendinin tıpa tıp aynısını görünce adeta bir şaşkına dönmüştü. O anda böcürtlere karşı yapılan büyüyü düşünmeye başladı. Düşünüyor, düşünüyor, düşünüyor.. Fakat hatırlayamıyordu. Tam o sırada aklına annesinin ona anlattığı eski bir olay aklına gelmişti. Ve hemen asasını çıkarıp böcürte doğru doğrulttu ve şu kelimeyi söyledi, " Riddiculus!! " Böcürt bir anda bir palyaçoya dönüşmüştü. Vanessa ile Rose kahkahalar atarak gülmeye başladılar. Neredeyse yerlere yatıp kakır kakır güleceklerdi. Rose büyüyü başardığı için çok mutluydu. Hiç vakit kaybetmeden gitmeleri gerekiyordu. En azıdnan bu büyü onu bir süre idare ederdi.
Rose, Vanessa' ya doğru baktı ve uygun bir dille konuştu, " Hadi gidelim, bu onu bir süre idare eder.. Zaten o zamana kadar da yakalanır. " Sözünü bitirir bitirmez , Vanessa' nın elinden tutup olabildiğince uzağa doğru koşmaya başladılar. Yine bir günü daha ilginç maceralar ile geçmişti. Bakalım yarın neler yaşayacaktı bu yaramaz kız..
| |
|
Euphoria Szôlôssy Vendéglője Restorant Sahibesi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 862 Yaş : 32 Kan statüsü : Safkan ~ O dahil kimse bunu bilmese de. Galleon : 12104 Ekspresso Puanı : 35 Kayıt tarihi : 21/03/09
| Konu: Geri: Sophia Rose Dvorska Perş. 09 Tem. 2009, 14:25 | |
| Ravenclaw 6. Sınıf | İyi RP'ler. | |
|