Yıl ~ 1960
Mosdeep ~ Issız ve çürümeye terk edilmiş bir büyücü kasabasıdır, Mosdeep. Yıllardır burayı, rengi artık siyaha çalan kurumuş yaprakları uçuracak şiddetli rüzgarlar ziyaret etmektedir sadece. Lâkin ne denli efsanevi olaylara tanık olduğu asla unutulamayacak bir gerçektir. Yıllar önce ölüm yiyenlerin lideri Voldemort ile Zümrüdüanka Yoldaşlığı'nın lideri Dumbledore'un burada karşılaşarak şiddetli bir düelloya tutuştuğu söylenmektedir. Bu savaştan sonra da kasaba, lanetlendiği düşünülerek terk edilmiştir. Fakat akıllardan kaçan bir detay vardır; Dumbledore buraya ne zaman gelse, o zaman da Voldemort'un bilge büyücünün karşısına çıktığıdır. Yaşayan hiçbir büyücü veya cadı bu olayı anlayamadığından dolayı, sihir dünyası açıklığa kavuşamamıştır. Lâkin netlik kazanamamış tek olay bu değildir, Mosdeep Kasabası'nda büyünün evrendeki en zayıf büyücüye bile milyonlarca güç katacak, çok değerli bir asanın olduğu da iddia edilmektedir. Fakat her defasında gerçek olsa bile söylentiler kulaktan kulağa yayıldıkça değişmiş, ne kadar yalan olup ne kadarının doğru olduğu da anlaşılamamıştır. Ayrıca, Sihir Bakanlığı tarafından, 1957 senesinde yollanan ünlü bir müfettişten hâlen haber alınamamaktadır.
Büyük Karşılaşma ~ Ortalığı kasıp kavuran rüzgarın uğultusu, yaşlı büyücünün kulaklarına işliyordu. Beyaz saçları ve uzun sakalı, fırtınanın etkisiyle sürekli hareket halindeydi. “Meterolojinx Recanto!” Bilge adamın etkileyici ve gür bir sesle söylediği büyüden sonra, şiddetli rüzgar git gide sakinleşmeye başladı ve en sonunda tamamen sustu. İşte tam o sırada beyninin derinliklerinde ağır bir acı hissetti. Dinen fırtına yeniden oluştu, tüm yapraklar havaya kalkarak dans etmeye başladı. Siyah tonlarındaki karanlık bulutlar gökyüzünü işgal etmeye başlarken, şimşekler çakıyordu ansızın. Yaşlı büyücü kimin geldiğini anlamıştı, Voldemort. Bu kaderin bir cilvesiydi ve ne zaman buraya gelse gerçekleşmeye devam edecekti. “Dumbledore.” Oldukça iğrenç ve korkutucu bir ses tüm kasabayı dolaşmıştı bir anda. Kendi adını duyan tecrübeli büyücü gözlerini kapayarak asasını ileriye doğru çekti. Her zamanki gibi karanlık sanatların ustasının gelirken yaptıkları gösterişten başka bir şey olmamıştı ve öncelikle gösteriyi bitirmek gerekirdi. “Perecium!” Dumbledore'un ağzından çıkan kelimeyle birlikte mürver asasının ucundan her bir tarafa doğru büyük kıvılcımlar yayılmaya başladı tıpkı bir havai fişek gösterisi gibi. Bulutlara doğru uzandıkça patlayan kıvılcımlar karanlık bulutları dağıtarak, kendi sakalı rengindeki beyaz ve masum olanları geri getirdi, rüzgarı dindirdi. Bütün bunlardan sonra tekrar gözlerini açtığında hayâl edilemeyecek kadar büyük bir patlama yaşandı büyük bir kuvvetle. Büyülerin etkisi cehennem gibiyken, içi buz gibiydi yaşlı büyücünün. İğrenç ve bir o kadar karanlık kahkahaları duydukça Hogwarts aklına geliyordu. O'nun dönmesiyle birlikte ne kadar güvende olabilirdi artık? “Yıllar, insanı değiştirir Voldemort. Ama sen, ruhunu kaybetmiş bir boşluktan ibaretsin.” Oldukça sakinlikle söylediği sözlerin, Voldemort'u huzursuz ettiğini biliyordu. Gerçekler, bir büyüden daha etkili olmuştu her zaman. Düşünceleri, ismi anılmaktan korkulan kara büyücünün konuşmasıyla desteklendi. “Bana karşı böyle konuşamazsın Dumbledore! Yıllardır burdaydım ve senin düşüncelerinin aksine, hepinizi içime alabilecek lanetli bir efendiyim ben! Ancak bundan emin olabilirsin seni yaşlı bunak!” İradesiz bir büyücüydü Voldemort, sinirlerine hakim olamıyordu. Elde ettikçe daha fazlasını istemesi, doyumsuzluğu, kendi boşluğunda kaybolmasına neden olacaktı. Ama tarih, ona onlarca kez şans tanımıştı yine de. “Şu ana kadar saldı...” “Bombarda Maxima!” Sözleri arkasında patlayan cisimlerle birlikte yarıda kesildi. Bulunduğu yere sığmayarak taşan bir deniz gibi ileri doğru düştü Dumbledore. Basit büyüler onun gücüyle daha çekilmez bir hâl alıyordu hiç şüphesiz. Ayağa kalkmaya çabalarken asasının elinde olmadığını farketti. Gözlerini yavaşça kapayarak etrafının buz kütleleriyle çevrelenmiş olduğunu düşündü. Zira kirpikleri yeniden hareket etmeye başladığında, öyle olmuştu da. “Zayıf bir büyünün yardımıyla yok olmanı istemezdim Dumbledore, ama artık bitti! Bitti! Avada Keda...” “Arlcıs Temprıs!” Sözler ağzından çıkar çıkmaz bütün kasaba, oldukça şiddetli bir alev kasırgasına tutuldu. Voldemort kendisinin asasız da büyü yapabildiğini unutmuş olmalıydı. Elleriyle kendisini çevrelemiş kütlelerinin olduğu yerlere doğru hareket verirken, bütün alevler de buz kütlelerini patlatmaya başlıyordu. Büyü o kadar güçlüydü ki, Dumbledore'un bile gözleri yanıyor, vücudunda ağır darbeler hissediyordu. Kocaman alevler artık bulutlardan bile yükseğe çıkmaya başlamışken, elleri titremeye başladı, büyü kontrolünden çıkmıştı. Ateş fırtınasının kendisinden kuvvet almaya başladığı sıralarda Dumbledore yere devrildi. Ansızın otuz metreden yüksek olduğu kanıtlanabilecek birkaç deniz dalgası ateşlerle savaşmaya başlamıştı. Yıllar önce kaybolduğu ve öldüğü sanılan müfettiş, asasıyla birlikte Dumbledore'u olanca gücüyle kurtarmaya çabalıyordu. Zira sonunda birkaç alev kırıntısından sonra hiç bitmeyecek gibi gelen güçlü büyü son bulabilmişti. Nefes nefese kalmış müfettiş, her yerden kavrulmuş kasabaya baktı. Voldemort yine hiçbir şey hissettirmeden yok olmuştu. Dumbledore'un yanına giderek, bayılmış hâlde kalan büyücüyü mürver asasıyla birlikte alarak oradan cisimlendi. Sihir Bakanlığı'na Dumbledore'un çıktığı önemli seyahatten döndüğünü bildirmeliydi, aynı zamanda Voldemort'un da. Artık bu olaylardan sonra, ölüm yiyenlerle yoldaşlığın ilişkileri hiçbir zamanki kadar normal olamayacaktı.
Dip Not ~ Bu kurgu Dumbledore ve Voldemort'un döndüğünü ve sitede işlenen tarihi belirtmek amacıyla yazılmıştır. Bu iki büyük karakter de NPC olarak canlandırılacaktır. Z.A.Y. ve Ölüm Yiyen ilişkilerine canlılık katmak amacıyla yazılmıştır, sitenin ana kurgusu yakında gelecektir.