|
| Hoş Ziyaret | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Albus Dumbledore Zümrüdüanka Yoldaşlığı Başkanı & Hogwarts Müdürü
Mesaj Sayısı : 29 Kan statüsü : Safkan. Galleon : 11279 Ekspresso Puanı : 37 Kayıt tarihi : 20/07/09
| Konu: Hoş Ziyaret Ptsi 20 Tem. 2009, 12:58 | |
| Tarih: 20 Ocak 1960 Mevsim: Kış. Hava Durumu: Dışarısı soğuk ve yağmurlu. RP Yapanlar: Magnus Lars Hallstad ve Albus Dumbledore.
Kendi odasına gelen misafirlerine hep ayrı bir kibarlıkla davranan Dumbledore, bu seferki Hogwarts'taki çok beğendiği profesör Magnus'a da aynı misafirperverliğini sunmuştur. Aralarında değişik konulardan hoş bir konuşma geçer. | |
| | | Magnus Lars Hallstad Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörü, Gryffindor Bina Sorumlusu
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1515 Yaş : 33 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12036 Ekspresso Puanı : 27 Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Hoş Ziyaret Ptsi 20 Tem. 2009, 13:38 | |
| Kış günleri nasıl olduğu anlaşılmadan akıp gidiyordu. Hogwarts’ta yaşam şu sıralar her zamankinden daha da hızlıydı. Yılbaşı tatilinden sonra iki hafta geride bırakılmış, yılın son yarısının derleri ciddiyetini kazanmıştı. Final sınavları giderek yaklaşıyordu. Öğrenciler kışın getirdiği memnuniyetsizlikle beraber depresif bir hal almıştı. Yoğun bir şekilde derslere giriyor, Quidditch için endişeleniyor, ödevlerini hazırlıyor, sınavları takip etmeye çalışıyorlardı. Öğrencilerin bu hali profesörleri de etkilemişti doğal olarak. Onlarla beraber stres altına girmişlerdi. Herkesin dinlenmeye ihtiyacı vardı. Bu yüzden Magnus, çok iyi bir gözlemci olan müdürün sohbet ve belki birer kadeh içki davetini samimiyet ve sevinçle kabul etmişti. Bahçede gerçekleştirdiği dersten çıkmış şatoya ilerliyordu. Yağmur nedeniyle dersi yarıda kesip öğrencileri şatoya göndermişti. Yine de istediği kadar verimli bir ders olmuştu. Tüm o ejderha türlerinin eşsiz birkaçının Hogwarts arazisinde olduğunu öğrenmek onları hem şaşırtmış, hem de korkutmuştu. Odasına gidip hızla ıslak pelerinini ve cüppesini değiştirdi. Geç kalmak istemiyordu. Kapıdan çıkıp koridorlarda ilerlemeye başladı. Sağ eliyle asasını geriye çevirdi ve fısıldadı. ”Colloportus!” Kapı bir ezilme sesiyle kilitlenmişti.
Kısa süren bir Hogwarts gezintisinin ardından müdürün odasına açılan gizli heykelin önüne geldi. Etrafını kontrol etti, sonra heykele doğru konuştu. ”Asit Pop!” Heykel taş duvarda sürtünmenin çıkardığı derinden gelen gürültüyle yukarı doğru çıkmaya başladı. Her seferinde ortaya bir basamak çıkıyordu. Magnus derin bir nefes aldı ve merdivene adımını attı. Dışarıda gökyüzünü kamçılayan şimşeği hissetti ve ardından gelen gök gürültüsünü duydu. Ejderhalar bu durumdan hoşlanmayacak. diye düşündü.
Merdivenler tükenmiş sonunda ağır, ahşap kapının önüne gelmişti. Üzerini düzeltti ve kapıyı çalmak üzere elini kaldırdı. İki küçük takırtı, tak tak! İçeriden gelen izin sesinden sonra kapıyı aralayıp içeri girdi. ”İyi akşamlar Sayın Müdür. Davetiniz için çok teşekkür ederim. Her zamanki gibi çok incesiniz.” Müdür her zamankinden daha neşeli görünüyordu. Uzun sakalının içinde kaybolan küçücük ağzı samimi bir gülümsemeyle onu karşıladı.
En son Magnus Lars Hallstad tarafından Ptsi 20 Tem. 2009, 18:56 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Albus Dumbledore Zümrüdüanka Yoldaşlığı Başkanı & Hogwarts Müdürü
Mesaj Sayısı : 29 Kan statüsü : Safkan. Galleon : 11279 Ekspresso Puanı : 37 Kayıt tarihi : 20/07/09
| Konu: Geri: Hoş Ziyaret Ptsi 20 Tem. 2009, 14:20 | |
| Gözünden birkaç milim uzakta tuttuğu, burnunun tam üzerindeki yuvarlak camlı gözlüğünü düzeltti yaşlılıktan buruşmuş parmaklarıyla. Önündeki kağıtlardan kafasını kaldırıp ayağa kalktı yavaşça. Genç profesör, davetini almış olmalıydı. Tam da aklı misafirine gitmişken dayanıklı ahşap kapının çalındığını duyunca gülümsedi. “Buyrun!” Kendisine yaşlandığını her seferinde hatırlatan ağır ve derin sesiyle birlikte içeri gelen Magnus'u karşıladı nazikçe. Genç adamın iltifatlarından sonra tebessüm etti. “Teşekkür ederim Magnus, sen de kibarlığından hiçbir şey kaybetmemişsin anlaşılan.” Sözlerini bitirdikten sonra rahat koltuğuna tekrar oturdu. Hemen ardından küçük bir acı hissetti elinde. Yüzüne sıçramış acı ifadesini gülümseyişiyle sildi hızlıca. Kendisini lanetlemiş olan Gaunt yüzüğü yine haber veriyordu ilerdeki senelerde öleceğine dair. Bunu bile bile yaşamak, hem de kimsenin haberi olmadan... Ne kadar kolaydı acaba? Yine de kendi canından daha çok sevdiği Hogwarts yanındaydı içinde kendisi hakkında komplo teorileri yapanlar da olsa. Uzunca düşüncelerin ardından Magnus'a çevirdi yüzünü merakla. “Öğrenciler Magnus... Seni zorluyor olmalı, en çok ilgi duyulan dersin profesörüsün.” Tekrardan ayağa kalkarak genç adamın karşısındaki koltuğa doğru yürümeye başladı. Oturma düzenini ayarlayabilmişti sonunda. Son günlerde çocuk gibi olmaya başladığını hissediyordu, sürekli hareket hâlindeydi alışık olmadığı şekilde. Bir yılı daha geride bırakmak onu telaşlandırıyordu belki de. Ya da Voldemort'un hain planlarının her gün daha da güçlendiğini bilmek? Binlerce bilgiyi, kelimeyi sığdırabildiği geniş aklı bu ikilemler arasında sıkışıp kalıyordu ne gariptir ki. Uzun ve ince parmaklarını, kar beyazı sakallarında gezdirdi düşünceli bir şekilde. Düşündüklerinden daha önemlisi, her sene olduğu gibi Hogwarts'ı sonuna kadar korumak, profesörlere karşı yardımcı olmak ve tabii ki öğrencilere yol göstermekti.
Karşısındaki genç adama baktıkça aklına öğrenciler geliyordu ister istemez. Voldemort'un dönüşüyle birlikte ne kadar güvende hissediyorlardı kendilerini? Ya da Dumbledore, yaşadığı olaylardan ve düellodan sonra ne kadar huzurlu olabilecekti? Bir zamanlar Tom'u da diğer öğrencileri gibi çok sevmişti, onun gerçekten çok başarılı olacağına inanmıştı. O da kendine benziyordu, farklıydı. Profesörleri de onun çalışkan olduğunu söylüyordu her fırsatta kendisine. Ama Dumbledore yine de şüpheliydi her Slytherinli öğrencide olduğu gibi. Tom ile geçen her konuşmasında çocuk çataldili anlayıp konuşabildiğinden, hortkulukları araştırdığından bahsedip duruyordu. Zira düşünceleri doğru çıkmıştı, başarılı olmuştu hayatında lâkin artık tanıdığı kişi öğrenci Tom değildi, Voldemort'tu. Başardığı alanlar oldukça zarar vermişti tüm büyücülere ve çocuklara. Tabii ki bahsedilmeden geçilemeyecek kadar öldürdüğü melezlere, özellikle de muggle doğumlulara. Acı çektirdiği o kadar insan olmuştu ki, tüm yaşananların kaderin cilvesinden de farklı bir şeyler olduğuna kanaat getiriyordu artık. Tüm bu düşüncelerinden sonra Magnus'a geri döndü, herhalde dalgınlığının farkındaydı o da. “Ben, biraz dalgınım şu sıralar Magnus. Bana bakma sen.” Açıklama getirmek istediği için ağzından dökülen sözlerden sonra ne kadar gerçek olduğu belli olmayan bir kahkaha patlattı. | |
| | | Magnus Lars Hallstad Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörü, Gryffindor Bina Sorumlusu
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1515 Yaş : 33 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12036 Ekspresso Puanı : 27 Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Hoş Ziyaret Ptsi 20 Tem. 2009, 15:12 | |
| Magnus müdürün eliyle işaret ettiği koltuğa oturdu. ”Öğrenciler Magnus… Seni zorluyor olmalı, en çok ilgi duyulan dersin profesörüsün.” Albus Dumbledore muhteşem gözlemciğini konuşturmuştu yine. Magnus müdürün karşısındaki koltuğa oturmasını bekledi. ”Evet zorluyorlar. Yine de işimi keyifle yaptığım için bu pek sorun olmuyor. Bunu işimi daha iyi yapabilmenin bir yolu var; ama siz de ben de nedensiz yere bir profesörün yerinden edilemeyeceğini biliyoruz.” Yerinden etmek mi? Sadece bu mu? Elinde olsa onu yerinden etmekle kalmaz, Hogwarts arazisinde süründürürdü. Onun yerinde kendisi olmalıydı. Fokurdayan kazanları o kontrol etmeli, bin bir çeşit sihirli ot ve iksiri o öğretmeliydi. Ancak Eurydice’ın bunu ödeteceğini biliyordu. Böyle bir şeyin sırası olmadığını biliyordu. Hele ki Voldemort tekrar yükselmeye başlamışken. Hogwarts’ı yerle bir etmek için tetikte durduklarını, beklediklerini biliyordu. Dumbledore’un canını almayı ne kadar istediklerini biliyordu. Yaşadığı süre boyunca buna izin vermeyeceğini hatırlattı tekrar kendine. Sadece o değil, bütün Yoldaşlık onlara karşı koyar, Merlin’in zindanlarına yollardı.
Magnus’un gözleri müdürün ölü eline kaydı. Birkaç dakika önceki acı ifadesini görmüştü yüzünde. ”Ah, Profesör lütfen izin verin şu elinize bir bakayım. Eminim yapabileceğim bir şeyler vardır.” Müdür dalgınlaşmıştı. Söylediklerini duyduğundan emin değildi ama devam etti. ”Böylesine kabul etmeniz, bu acıya boyun eğmeniz… Size hiç yakışmıyor, kalkıp savaşmalısınız. Mutlaka bir şeyler yapabilirim.” Voldemort güçlenmekteyken bu kadar kudretli bir büyücünün aydınlık tarafta olması elbette çok iyi bir şeydi. Ancak bu ’hastalık’ ona sadece fiziksel olarak değil, ruhsal olarak da acı veriyordu belli ki. Bir süre sonra müdürün direk olarak gözlerinin içine baktığını gördü. “Ben, biraz dalgınım şu sıralar Magnus. Bana bakma sen.” Sesinde özür ve samimiyet vardı. Arkasından patlattığı kahkaha ise kasveti dağıtmaya yetmişti. Buydu işte. Dumbledore her ne olursa olsun mizahından, neşesinden bir gram bir şey kaybetmezdi. Onun bu kahkahasına karşılık vermeden edemedi. ”Sizi böyle görmek istiyoruz hep, öğrencileriniz ve eski öğrencileriniz olarak. Çocuklar bile dalgınlığınızı fark etmiş. İnanır mısınız, dün büyük salonda yemekten sonra Hufflepuff’lı bir kız öğrencinin dedikodunuzu yaptığını duydum. Sizi bu hale getirenin genç ve güzel biri olduğuna neredeyse yemin ediyordu.” Elini iç cebine götürüp bir kutu çıkardı. ”Unutmadan. Bu sizin için, meyan kökü şekeri.”
Müdüre kutuyu uzatırken düşüncelerine döndü tekrar. Dört profesör, üçü Slytherinli. Kuşkuyla bakılması gereken kişiler hepsi de. Ancak Dumbledore onlara güvenşyorken sana iş düşmez! diyerek kendini azarladı. Unuttuğu bir şey vardı. Karşısında oturan adam yetkin bir zihnefendardı. Hemen düşüncelerini savurup gülümsedi. Bir an için derin mavi gözlere aklının yansımasını gördüğüne yemin edebilirdi.
En son Magnus Lars Hallstad tarafından Ptsi 20 Tem. 2009, 18:07 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Albus Dumbledore Zümrüdüanka Yoldaşlığı Başkanı & Hogwarts Müdürü
Mesaj Sayısı : 29 Kan statüsü : Safkan. Galleon : 11279 Ekspresso Puanı : 37 Kayıt tarihi : 20/07/09
| Konu: Geri: Hoş Ziyaret Ptsi 20 Tem. 2009, 15:58 | |
| Genç yaşına rağmen tecrübeleri profesörü olduğu dersten belli olan büyücünün sözlerinden dolayı yanaklarında hafif bir sıcaklık hissetti ister istemez. Keşke sadece cümlelerle kalsaydı, Magnus kendisi hakkında da çok güzel şeyler düşünüyordu içten bir şekilde. Belki de bu yüzden onu bu kadar çok sık çağırıyordu odasına, profesörler arasından kendisine en yakın ve sadık bulduğu oydu çünkü. Gülümseyerek profesörün sözlerine cevap verdi samimi bir ifadeyle. “Magnus, çok teşekkür ederim. Benim gibi yaşlı bir büyücünün dayanağısınız siz. Çoğul bahsediyorum çünkü yetiştirmekte olduğun aydınlık bir nesil de var senin de anladığın üzere.” Hayat, ne kadar garip bir kavramdı. İnsana ne türlü oyunlar oynadığı belli olmamıştı hiçbir zaman. Yaşamın gizli tuzaklarını dünyadaki en bilge büyücü bile kestiremezdi hiç şüphesiz. Sağlam bir şekilde durabilmek için desteğe ihtiyaç vardı, tabii sadık insanlardan gelecek olanlara. Bir örneği de kanlı canlı karşısında duruyordu işte. Yüzünü bir mutluluk teslim aldı az önceki dalgın hâlinden. Genç profesörün aydınlığı... Kendisine her zaman bir şeyler hatırlatabiliyordu. “Biliyor musun Magnus? Yaşlı büyücüler sanıldığı gibi geçmişi çok net hatırlayamazlar. Anımsamak adına mutlaka bir şeyler gerekir. Cisim, insan veya hayvan. Her şey olabilir. Sen de bana Zümrüdüanka Yoldaşlığı'nı kurduğum günü hatırlatıyorsun.” Gülümseyerek mavi gözlerini genç adama doğru çevirdi. Ne kadar da saf ve oldukça temiz düşünceler besliyordu içinde. Bir zamanlar kurmuş olduğu yoldaşlığın içinde böyle büyücüler gördükçe neşesi yerine geliyordu. Bu sefer içten bir kahkaha patlarak ekledi. “Tabii bu hatırlanmayacak bir şey de değil, her neyse.” Voldemort'un istese de elde edemeyeceği şey de buydu işte; kalpten inanılan bir birlik. Zümrüdüanka Yoldaşlığı'nı kurduğu gün, çok umutlu ve huzurluydu. Gelecekte 'gerçekten' aydınlık bir yoldaşlık olacağını düşünüyordu kurmuş olduğu birliğin. Aynı zamanda tanıdığı kahinler de düşüncelerine yakın kehanetlerde bulunuyordu kendisine. Demek o zamanlar tanıdığı fakat şu anda öldüğünü tahmin ettiği görücü dostlarının yetenekleri gerçekten çok kuvvetliydi. Bazı şeylerin yeni farkına varmak ne kadar da kötüydü.
Magnus'un kendisine vermiş olduğu kutuyu yavaşça açtı. “Meyan kökü şekeri, çok teşekkür ederim Magnus. Ama...” Mürver asasını çıkararak elinde tuttuğu tatlıya doğru büyülü kelimeleri söyledi. “Corpius!” Kelimeler ağzından çıkar çıkmaz şekerden bir tane daha meydana gelmişti. Kendisine hediye edilen tatlıyı ağzına atarak diğerini de gülümseyerek Magnus'a uzattı. “...benim yiyip senin bakman doğru olmazdı. Kutuda değil ama idare et.” Bir kahkaha daha patlatan büyücünün keyfi iyice yerine gelmişti artık. Hayattan zevk alabilmek ve anın tadını çıkarmak. İkisi de, insanın sevdiği kişiler sayesinde meydana gelen olaylardı. Ağzında birkaç lokması kalmış olan şekerin son kırıntılarını da yuttuktan sonra tekrardan karşısındaki genç büyücüye döndü. “Tekrar teşekkür ederim Magnus. Dediğim gibi, kibarlığından bir şey kaybetmediğin belli.” Büyük ve her yeri tablolarla süslenmiş odada tekrardan kahkaha sesi duyuldu. Yaşlı büyücü bir anda ne kadar da neşelenmişti böyle. | |
| | | Magnus Lars Hallstad Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörü, Gryffindor Bina Sorumlusu
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1515 Yaş : 33 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12036 Ekspresso Puanı : 27 Kayıt tarihi : 01/10/08
| Konu: Geri: Hoş Ziyaret Ptsi 20 Tem. 2009, 18:49 | |
| Magnus hafif bir kahkaha attı. ”Ukalalığımı mazur görün ama bu söylediğinizi yapan tek profesör benim sanırım. Bu konuda mütevazılığı elden bırakmam lazım.” Düşününce, müdür bu söylediklerinde tamamen haklıydı. Magnus kendini övmeyi seven biri değildi; ancak karanlığın ağır bastığı şu günlerde bunun doğru olduğunu biliyordu. Daha bu sabah Gelecek Postası’nda Londra’da bir Muggle yerleşim yerinin basıldığını okumuştu. Geride kalan cesetlerde tek bir yara izi, ölüme sebep olacak tek bir neden görülmüyordu. Eurydice’in orada olmayı ne kadar istediğini; ancak Hogwarts’taki görevi yüzünden tıkalı kaldığını tahmin etti. Neyse ki yapanlar yakalanmıştı. Yurtdışından gelen birkaç eğlence düşkünü geri zekâlı. Azkaban’da sonsuz mutluluk onları bekliyor diye düşündü. Müdürün söyledikleri onu kendine getirdi. Voldemort’un gücünü kanıtladığı o yıllar gözünün önüne geldi. Hogsmeade’deki o küçük, izbe karargâhta bir avuç insan toplanmış, neredeyse imkansız gibi görünen bir şeyi yapmak için, onu alt etmek için planlar yapıyor, toplumu ondan korumaya çalışıyordu. Zamanla bir avuç insn yutiçinde ve dışında yüz elliden fazla üyesi olmuştu Yoldaşlığın. Dumbledore’un şimdikinden kısa olmayan, ama daha gri olan sakalları vardı. Aradan çok fazla yıl geçememesine rağmen yıllar ondan çok fazla şey götürmüştü. Magnus bir an durup kendi muhasebesini yaptı. Acaba yıllar ondan neler götürmüştü? Gençliğini mi? Kısmen. Sabrını mı? Duygularını mı? Müdürün söylediklerine geri döndü. ”Ne demek, siz daha gençsiniz. 114 yaşından birkaç ay eksik ya da fazla.” Kahkahalar müdür odasında yankılandı. Ne işe yaradığını pek bilinmeyen, metalik eşyalar sesin dalgalanmasıyla çınladı, Fawkes hafif bir inilti çıkardı, Armando Dippet’ın portresi gülüşmelere katıldı, uyumakta olan Phineas Nigellus portresi ise rahatsızlığını belli eden bir homurtu sesi çıkardı.
Birlikte olmak, dayanışma kurmak, bunlar oldukça korkuya gerek yoktu. İnsanlar bir araya geldikçe inanamayacakları kadar büyük işler başarırdı. Voldemort’un müritlerinde eksik olan şey ise saf sevgi ve birliktelikti. Onlar sadece korkudan hizmet ederlerdi. Ve tüm dertlerini paçalarını kurtarmaktı. Aslında tüm işlevleri Voldemort’un pis işlerinin halledilmesiydi.
Müdürün kutuyu açıp içinden meyan kökünü almasını izledi. Bir büyüyle şekeri çoğaltmış ve Magnus’a da ikram etmişti. ”Teşekkürler Profesör” Kendisine uzatılan şekeri afiyetle yedi. Paylaşmak. İşte bu bizi, aydınlığı birbirine kenetleyen şeydi. Müdürün kahkahayla karışık sunduğu teşekküre karşılık verdi. ”Ben teşekkür ederim Profesör. Özellikle burada beni işe aldığınız için.” Magnus araziye adımın attığı ilk andan itibaren Hogwarts’ın büyüsüne kapılmıştı. Ne olursa olsun burada kalmak istiyordu. Okulda iken herkese bir gün Profesör olacağını söylemişti. Şimdiki konumunu hatırlayınca geleceği düşündü. Kim bilir, belki de yolun sonunda bu müthiş yerin yöneticisi olmak vardı.
| |
| | | Albus Dumbledore Zümrüdüanka Yoldaşlığı Başkanı & Hogwarts Müdürü
Mesaj Sayısı : 29 Kan statüsü : Safkan. Galleon : 11279 Ekspresso Puanı : 37 Kayıt tarihi : 20/07/09
| Konu: Geri: Hoş Ziyaret Salı 21 Tem. 2009, 19:58 | |
| Dışarıdaki soğuğun aksine, müdürün odası sürekli yenilenen kahkalar ve koyulaşan muhabbetle birlikte oldukça sıcak sayılırdı. Yine de yaşlı büyücüyü, şimşeklerle desteklenen iyice şiddetlenmiş yağmur huzursuz etmiyor değildi. Havanın git gide daha da kızgın bir hâl almasına anlam veremiyordu bir türlü. Kuşkulanmış yüz ifadesi, yılların getirdiği kırışıklıklarla dolu suratındaki gülümsemeyi silmişti bir anda. “Magnus?” Kenarları zümrüt ve diğer değerli küçük taşlarla süslenmiş şapkasını düzelterek ayağa kalktı yavaşça. Fawkes sürekli garip sesler çıkarmaya başlamıştı, havanın durumu da gittikçe daha kötü bir duruma ilerliyordu. Belli ki anka kuşu ve doğa da kendisiyle aynı huzursuzluğu paylaşıyordu şu an. Fakat ters giden bir şeyler daha vardı, senelerdir kendisine arkadaşlık etmiş kuşundan ve yaşamın olmazsa olmaz temeli doğadan başka. Tam da Dumbledore'un bütün bu garip olaylara sebebiyet vermiş şeyi aradığı sırada, Hogwarts'ın her ihtimale karşı gizli sözcüklerle mühürlenmiş kapısından gelen bir gümbürtü sesi sardı her yanı. Dehşete kapılmış bir yüz ifadesiyle birlikte mürver asasını sıkıca tutup, Magnus'a işaret vererek dışarı çıkış kapısına doğru koşmaya başladı olanca gücüyle. Eliyle sembollere hareket vererek heykellerin yer değiştirmesini, merdivenlerin yok olarak düz bir yola çevirilmesini sağladı. Kapının önünde duran büyücülerden de bir haber gelmediğine göre mutlaka kötü bir şeyler oluyordu dışarda. Endişeli bir ifadeyle önüne gelmiş olduğu ağır kapıyı da büyüyle açarak fırtınaların koptuğu bahçeye adım attı.
İhtişamlı şatonun ölüm yiyenlere karşı oluşturulmuş saydam ve büyülü kalkanına, gözle takip edilemeyecek kadar hızlı hareket eden karanlık gölgeler çarpıyordu sürekli. “Denemekten vazgeçmeyecekler.” Anın telaşından dolayı arkasında unutmuş olduğu genç büyücüye bakmak için sağına baktı, neyse ki Magnus kendisini kaybetmemişti. Huzursuzlanmış oldukları her hâllerinden belli olan seherbazlar, kalkanı güçlendirmek için güçlerini harcıyorlardı fedakarca. Peki neden kimse kendisine haber vermemişti? Düşünecek zaman olmadığını bildiğinden hemen aklındaki yersiz soruları dağıtıp, fırtınalı havada bağırmak zorunda kaldı sesini duyurabilmek için. “Lütfen uzaklaşın!” Bakanlığın Hogwarts'ı koruma plânına dahil ettiği iki genç büyücü ilk önce biraz bu duruma anlam veremelerse de Dumbledore'un gittikçe ciddileşen yüzünü farkettiklerinden midir bilinmez, geri çekildiler. Yaşlı büyücü ileriye doğru birkaç adım atarak asasını göğe yükseltti. “Protecto Gardium!” Asasının ucundan çıkan mavi renkteki dalga dalga büyüler, yukarı doğru gidip belli bir noktada biterek kalkana iyice güç katıyordu. Saydamlığı ancak dokunulunca birkaç saniyeliğine yok olabilen koruyucu kalkana, Dumbledore'un mürver asanın ucundan yayılan büyünün fayda sağladığı her hâlinden belliydi ki Hogwarts'ın etrafına sürekli maviyle karışık bir renk hakim oluyordu. “Protecto Livium!” Yenilmez asanın ucundaki mavi ışık giderek daha da kuvvetlendi ve bir anda her yeri aydınlıktan dolayı turkuaza çalan masmavi ışıklar işgal etti. Renk cümbüşü sönüp, her şeyin bittiği sakinleşen hava durumundan, normale dönen görüş açılarından anlaşılınca kalkan son bir kez parladı ve tekrar saydam hâline döndü. Dumbledore, Hogwarts'ın giriş kapısına doğru ilerleyerek merdivenlerden birine oturdu yorulmuş bir şekilde. “Gördüğün gibi Magnus... Vazgeçmiyorlar.” Hogwarts şu anda güvende sayılırdı lâkin ya Dumbledore olmadığında?
Devamı için tıklamanız yeterli. | |
| | | | Hoş Ziyaret | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |