|
| Sonsuz Şefkat | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Albus Dumbledore Zümrüdüanka Yoldaşlığı Başkanı & Hogwarts Müdürü
Mesaj Sayısı : 29 Kan statüsü : Safkan. Galleon : 11279 Ekspresso Puanı : 37 Kayıt tarihi : 20/07/09
| Konu: Sonsuz Şefkat Çarş. 22 Tem. 2009, 01:11 | |
| Tarih: 25 Ocak 1960 Mevsim: Kış. Hava Durumu: Birkaç gün öncesine göre daha durgun bir hava hakim. RP Yapanlar: Maria Gigliotti ve Albus Dumbledore.
Dumbledore'un kendisini ''sevmeyenlere'' bile karşı olan nazik davranışları, özellikle öğrencileri üzerinde daha da şefkatle bezenmiştir. Aynen Maria'nın kendisini ziyaretinde olduğu gibi. | |
| | | Maria Gigliotti Ravenclaw 7. Sınıf Öğrencisi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 28 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11183 Ekspresso Puanı : -61 Kayıt tarihi : 20/07/09
| Konu: Geri: Sonsuz Şefkat Çarş. 22 Tem. 2009, 01:17 | |
| Kafasına göre takılmayı, iş olsun diye sevmediklerini bile ziyarete -gıcık etmeye de denebilir- giden Gigliotti, Profesör Dumbledore'un odasına uğramaya karar vermişti.
Ortak Salon'da Gelecek Postası'nı okuyor, Karanlık Lord'un dönüşüyle ve gelecekte olacak savaşlar hakkında tahminlerle ilgili sayfaları gördükçe heyecanlandı. Karşısında şömine çok güzel görünüyordu yanarken. Yanındaki bardağı alıp biraz kaymakbirası içtikten sonra gazeteyi şömineye atıp ayağa kalktı ve saçına eliyle şekil verip Ortak Salon'dan çıktı.
Koridorda çevik ve sert adımlarla yürüyordu. İyiler karşısında güçsüz ve aciz durmak istemiyordu. Dumbledore'un odasının kapısının önüne gelmişti. Girsem mi girmesem mi diye düşünüyordu. En sonunda girmeye karar verdi. Suratını buruşturup kapıyı hızlıca tıkladı. | |
| | | Albus Dumbledore Zümrüdüanka Yoldaşlığı Başkanı & Hogwarts Müdürü
Mesaj Sayısı : 29 Kan statüsü : Safkan. Galleon : 11279 Ekspresso Puanı : 37 Kayıt tarihi : 20/07/09
| Konu: Geri: Sonsuz Şefkat Çarş. 22 Tem. 2009, 01:46 | |
| Bir asırdan daha fazlasını görmüş küçük gözleri, çok sevdiği anka kuşunun üzerinde geziniyordu düşünceli bir şekilde. Zaman, çabuk geçen bir kavramdı ve hareketliliğini yitirmiyordu. Fawkes, kendisine kaç senedir arkadaşlık ediyordu, onu dahi hatırlayamıyordu. Hele ki dönem sonunun yaklaşmakta olduğu Hogwarts vakitleri aklının daha da karışık bir hâl almasına neden oluyordu. Odanın sessizliği kendisini düşünceler içinde boğulmaya doğru iterken, gözleri zümrüt taşıyla süslenmiş bir yüzüğe kaydı tesadüfen. Yavaşça ayağa kalkarak oraya doğru yürüdü, görmüş olduğu eşya Amortentia'ya aitti. Oldukça buruk bir gülümseme aldı çehresini. Tecrübeli ve oldukça deneyimli yaşlı cadıyla ne güzel günler geçirmiş, ne kadar özel anlar paylaşmıştı. Onun koridorlarda yankılanan 'eğlence bitti, haydi çocuklar yatakhanelerinize' diye yankılanan sesini çok özlemişti gerçekten. Sadece bunla kalsa iyiydi, uzun yılların ardından Fawkes'dan sonraki tek dostu olmuştu Amortentia kendisine. Eski zamanlara ilgi duymayan yeni neslin içinde kendine benzer bir büyücü bulmak oldukça zordu ve bu özlemini de yaşlı cadıyla gidermişti zamanında. Yüzükle kaç dakikadır oynadığını ve düşüncelere uzun süredir dalmış olduğunu, gözünden değişik yollar izleyip eline düşen damlalar sonucunda farkedebilmişti ancak. Bir kalemi andıran ince parmaklarıyla sildi gözyaşlarını. Amortentia artık emekli olmuştu, Dumbledore ne kadar istese de geri gelemeyecekti. Duygu selinde kaybolup giderken tıklanan ağır kapının sesiyle irkildi aniden. Bir öğrencinin veya profesörün gelmiş olması muhtemeldi. “Girin!” Sesini yükseltse bile yumuşak bir şekilde söylediği sözlerin ardından kapı ardına kadar açıldı. Yaşlı büyücü açılma sesini işittip arkasını döndüğünde Ravenclawlı Maria ile karşılaşmıştı. Yüzüne şaşkınlıkla karışmış bir mutluluk belirtisi hakim oldu belirgin bir şekilde. “Ah Maria? Otur lütfen.” Cüppesine binası gereği mavi renkler hakim olmuş kızın oturmasıyla birlikte, müdür koltuğuna bıraktı kendini nazikçe.
Maria'dan hiçbir zaman olumlu tepkiler almamıştı ve onun kendisinden hoşlanmadığını biliyordu. Ama neden körelmiş düşüncelerini düzeltmek varken başının dikine gidiyordu? Genç cadının düşüncelerine girmeyi yersiz bulduğundan dolayı, bunları konuşarak öğrenmeyi seçti. “Söyle bakalım kızım, seni odama getiren şey nedir?” Nazikçe ellerini kaldırdı beden dilini uygun bir düzene sokabilmek adına. Umduğu gibi bir cevap mı alacaktı, merak ediyordu yaşlı büyücü. | |
| | | Maria Gigliotti Ravenclaw 7. Sınıf Öğrencisi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 28 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11183 Ekspresso Puanı : -61 Kayıt tarihi : 20/07/09
| Konu: Geri: Sonsuz Şefkat Çarş. 22 Tem. 2009, 02:15 | |
| İçinden, bu şefkate karşı yumuşamaya başlamıştı Maria. Ama hemen bu duygusunu bastırdı, çünkü karşısındaki Karanlık Lord'un birkurbanıydı. Ona karşı kin ve acıma duyuyordu, nazik sorusuna mahkeme duvarı suratıyla yanıt verdi: "Profesör, sizi györmiye kyeldim. "Nazilsingiz, efindim ?" diye hatırınıza surmaya kyeldim."
Gözlerini deviyordu, bir yandanda odayı süzüyordu, gerçekten çok güzeldi. İleride Hogwarts Müdürü olursa, bu oda ona kalacaktı. Bu onu her şeyden çok memnun edebilirdi. Tüm okula kötülük ve Karanlık Lord hakim olabilirdi. İçinden sinsice güldü, kahkahalarla. Yüzünde de gıcık bir tebessüm oluştu, ağzının kenarından sırıtıyordu. | |
| | | Albus Dumbledore Zümrüdüanka Yoldaşlığı Başkanı & Hogwarts Müdürü
Mesaj Sayısı : 29 Kan statüsü : Safkan. Galleon : 11279 Ekspresso Puanı : 37 Kayıt tarihi : 20/07/09
| Konu: Geri: Sonsuz Şefkat Çarş. 22 Tem. 2009, 12:35 | |
| Genç kızdan aldığı yanıtla birlikte arkasına yaslandı şüpheli bir ifadeyle. Verilen cevabının doğru olmadığını hissedebiliyordu yaşlı büyücü. Yine de konuşma uzayacak, gerçekler ortaya çıkacaktı elbet. Genç kızın ortalığı süzen devrik bakışları ve ağzının kenarından eksik olmayan gülümseyişi, Dumbledore'u rahatsız ediyordu. Zihnefendarlık konusundaki uzmanlığından dolayı Maria'ya hissettirmeyerek düşüncelerini okudu kızın. Hemen ardından içini bir cehennem ateşi yaktı ansızın. Onun kadar güzel ve saf görünümlü bir kızın, parlak geleceğini körelterek karanlığa boğmasına müsade edemezdi elbet. Fakat bu, Maria'nın son senesi olması ve dönemin de neredeyse sonuna gelmeleri nedeniyle imkansız gibi görünüyordu. Ellerini masanın üzerinde yavaş bir biçimde gezdirmeye başladı. Sözsüz büyüyle oluşmuş oldukça güzel bir elma belirdi masanın üzerinde. Onu eline aldı. “Bu elmayı görüyor musun Maria? Çok dolgun ve lezzetli görünüyor sana şu anda.” Ardından taze meyveyi küçük bir kutuya koydu dikkatlice. Karşısındaki kızın anlam veremeyen bakışları üzerine sakalları içinde pek belirgin olmayan küçük ağzını kıpırdattı. “Şimdi...” Huzur dolu sesi odayı sararken, az önce elmayı koymuş olduğu kutunun ağzını kapattı şimdi de. Bunların hemen ardından tekrar elini gezdirmeye başladı, şu an karanlıkta olduğu her halinden anlaşılan meyvenin üzerinde. İlk önce karşısında oturmakta olan genç cadıya gülümsedi, hemen ardından kutuyu açarak eski hâlinden eser kalmamış meyveyi eline aldı neredeyse iğrenecek bir biçimde. “Karanlık Maria...” Söyledikleri sözcüklerle birlikte aklına gelen onlarca kelimeden sadece birkaçını seçerek konuşmasına devam etti. “Aydınlığın olmadığı yerde ortaya çıkar ve işte bu yüzden kocaman bir boşluktan ibarettir.” Genç cadının renkli gözlerinin içine baktı birkaç saniye. Yetişirdikleri nesil ve özellikle de binasından zeki olduğu anlaşılabilen genç kızın düşünceleri kararmamalıydı bu kadar genç yaşta. “Peki neden büyücüler veya cadılar, taze ve yararlı olan elmayı yemek varken, çürümüş ve vitaminleri yok olmuş meyveyi yemeyi tercih eder sence?” Maria'nın bu sefer kendi düşüncelerini belli edeceğini umuyordu. Cevabı beklerken düşünmeye koyuldu sakince.
Hogwarts... Fiziksel açıdan korunduğu apaçık ortada olsa bile ruhsal açıdan yavaşça yıprandığı da bir o kadar belliydi artık. Karanlık Lordun kendisi kadar aydınlıktan yoksun kalmış düşünceleri, genç ve taze öğrencilerin akıllarını işgal etmeye başlamıştı ne yazık ki. Bu durumda onlara gerçekleri göstererek yönlendirmek, profesörlere kalıyordu elbette lâkin Hogwarts öğretmenlerinin sadece birkaç tanesi aydınlık bir nesil yetiştirme umuduyla ders veriyordu maalesef. Bundan daha da acısı, konularında uzmanlaşan büyücülerin bile artık karanlık tarafa doğru ilerliyor olmasıydı. Aniden düşüncelerinden uyanıp, Maria'ya döndü buruk bir ifadeyle. | |
| | | Maria Gigliotti Ravenclaw 7. Sınıf Öğrencisi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 28 Kan statüsü : Safkan Galleon : 11183 Ekspresso Puanı : -61 Kayıt tarihi : 20/07/09
| Konu: Geri: Sonsuz Şefkat Çarş. 22 Tem. 2009, 13:32 | |
| Gözlerini aşağı indirip kaşlarından birini kaldırdı Maria. İçten içe nefreti artıyordu. Yaptığı şov çok güzel olmasına rağmen, sözleri ona tiksinç gelmişti. Elmayı asasının küçük bir hareketiyle düzeltti ve Dumbledore'dan aldı. Aynı yüz ifadesiyle konuştu: "Beki, tzaglar boyu ülümyiyen olan bir aileden kyelib de sizin (içinden "iğrenç" sıfatını geçirdi) tarafinıza kyetzmegin sonutzu ni olur, biliyar mesanız ?" Sözleri bittikten sonra elmadan bir ısırık aldı ve Dumbledore'u dinlemeye başladı.
Kendini aklama peşindeydi, ZA Yoldaşlarına zorunluymuş gibi görünüp, onlara kendini iyi göstermeye çalışıyordu. Bu sayede onlarla arasını iyi tutup bir gün aniden onları yok etmeyi planlıyordu. Oysaki durum, Dumbledore'un duyduğu gibi değildi. İyi olmak istese bir an bile durmaz, derhal evini terk eder ve sokakta da olsa yaşamını sürdürürdü. Ama kötülük, onun kanında ve yüreğinde olan bir şeydi. Yüreği öylesine katılaşmıştı ki, Dumbledore dahil kimsenin öğütlerine kulak asmıyordu. Onları yürekten, irdeleyerek dinlediği bile yoktu. Sadece kulakları duyuyor ve sözler bir kulaktan girip öbür kulaktan çıkıyordu. Gayet ciddi bir tavırla Dumbledore'un konuşmasını bekledi. | |
| | | Albus Dumbledore Zümrüdüanka Yoldaşlığı Başkanı & Hogwarts Müdürü
Mesaj Sayısı : 29 Kan statüsü : Safkan. Galleon : 11279 Ekspresso Puanı : 37 Kayıt tarihi : 20/07/09
| Konu: Geri: Sonsuz Şefkat Çarş. 22 Tem. 2009, 17:13 | |
| Maria'nın umursamaz tavırlarla çürük meyveyi düzelterek yemesi üzerine çabalarının boşa gittiğini hissetti üzüntüyle. Genç cadıyı on bir yaşından beri tanıyordu ve Hogwarts'a geldiği ilk zaman dün gibi aklındaydı hâlen. O zamanlar, şu anki kadar güzel olmasa bile çok tatlı ve şirindi her yeni öğrenci gibi. Seçmen Şapka Maria'nın zekasını anlayıp onu Ravenclaw'a seçtikten sonra da kendisini ziyaretleri olmuştu şu anki gibi küçük kızın. Lâkin düşünceleri yerleşmemişti henüz, ne tür bir kaba sokulursa, girdiği yerin şeklini alabilecek nitelikteydi. Ama anlaşılan yedinci sınıfın sonuna kadar bir şekilde başkaları aklını çelmişti Maria'nın. Genç cadının cevabıyla birlikte düşündüklerinin doğru olduğuna kanaat getirdi, ailesi. Kendi soyunun etkisinde kalmış cadılardan sadece birisiydi Maria. Tabii bu durumun en büyük sebeplerinden birisi de aile içindeki en küçük fertlerden birisi olmasıydı hiç şüphesiz. Ama genç cadının karanlıklar içinde kaybolmasına izin vermeyecekti Dumbledore, bu yüzden yaşının getirdiği ağırlıkla birlikte ayağa kalkarak konuşmaya başladı sakince. “Bu okuldan mezun olduğun zaman, kendi ayakların üzerinde durmayı öğrenmiş olacaksın. Ailene bağlı kalma kızım, gerçekleri başka yerlerde aramayı öğrenmelisin.” Derin sesi odada hafif bir yankı yaptıktan sonra Maria'yı süzdü, hâlen kendisini dinlemiyor gibiydi sanki. Bu gözleminin üzerine sağ elini havaya kaldırarak zıt yöne doğru gezdirdi. Gerçekleştirdiği hareketin hemen ardından, eni boyuna göre bayağı uzun olan sihirli bir ekran belirdi havada. Kenarlarından yere doğru mavi renkte sıvılar akıyor, daha sonra buharlaşıyordu. Görsel şovların insanlar üzerinde her zaman daha fazla etki yarattığını biliyordu Dumbledore. “Oraya bak Maria...” Ağzından çıkan kelimelerle birlikte ekranda oldukça korkunç olaylar belirdi. Sürüsüyle lanet, onlarca ölüm, binlerce patlama... Hepsi de Voldemort'un ve destekçileri ölüm yiyenlerin işiydi tabii ki. Yaşanan tonlarca acılı olayları tekrar görmenin verdiği üzüntülüyle birlikte ekranın yanına yürüdü. “Bunların olmasını gerçekten istiyor musun Maria?” Küçük dudaklarının yeniden birbirlerine kenetlenmesiyle beraber eliyle ekrana doğru değişik kelimeler fısıldadı. Bu sefer Voldemort'un öldürdüğü ''ölüm yiyenler'' belirmişti sihirli yerde. Onun acıması olmadığını görmeliydi Maria, aynı zamanda onun peşinden giderse bir gün öleceğini de. “Voldemort'un merhameti yoktur, bir gün sen de ailenle birlikte yok olabilirsin kızım.” Bu kadar olumsuz konuşmaktan nefret etse bile başka çaresi yoktu Maria'ya karşı. Doğruları anlaması gerekiyordu, çünkü girilen karanlık yoldan çıkış olamayacaktı daha sonra.
Ellerini birbirine vurduğunda sihirli ekran bir anda toz taneciklerine dönüşerek ortadan yok oldu. Maria'nın bakışlarında biraz olsun farklılık hissedebiliyordu şu anda. “Hiç kimsenin kalbinde kötülük yoktur Maria, sadece yanlış yönlendirilen duygular, düşünceleri köreltmiş olabilir.” Tekrardan masasına yürüyerek koltuğuna oturdu yavaşça. Genç cadıya gerçekleri anlatmak isterken aklını karıştırmak da istemediğinden, basit şeyler gösteriyordu sürekli. İleride büyüdükten sonra her şeyi anlayıp, anlam verebilecekti elbet ancak o zamanın çok geç olmasından korkuyordu. | |
| | | | Sonsuz Şefkat | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |