Margaux Rovenién Hufflepuff 6. Sınıf Öğrencisi
Mesaj Sayısı : 29 Yaş : 31 Kan statüsü : Melez. Galleon : 11231 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 23/07/09
| Konu: Rovenién. Perş. 23 Tem. 2009, 18:24 | |
| Ad - Soyad: Margaux Rovenién İstenen Bina(lar): Gryffindor - Hufflepuff İstenen Sınıf: VI. Karakterin Genel Özellikleri: Erkek düşkünü diyebiliriz onun için. Hatta evet, kesinlikle öyle. Fiziksel güzelliğinin verdiği avantajı kullanmak onun için artık sıradan bir şey. Görünüşe çok önem verir ve bu doğrultu da çok şey yapabilir. Neşelidir, insanları üzgün görmekten hoşlanmaz. Tehlikeli olaylara hemen atlar ve sonuçlarını düşünmeden hareket eder. Arkadaşları varsa işin içinde yine hiç düşünmeden peşlerinden gider. Yakın ilişkilerine önem verir. Sıcak kanlı ve anlayışlıdır, ama bu bir şeyi istediğinde onu almasına engel değildir. Dişilidr ve kolay kolay da vazgeçmez.
Karakterin Geçmişi: Eklenecek. RP Örneği:
- Spoiler:
Aydınlığın esrarlı bir yanı yoktur. Nerede olursa olsun aynıdır. Açığa çıkan, her zaman orada olduklarını belli eden gerçekler, yaşanmışlıkların yeryüzüne vurması, kıvılcımlarını belli eden aşklar, ilgiyle kabullenilip yaşanılan hisler. Mutluluktur çoğu kez aydınlık, her yeni gün başka bir bulutun üzerinde yaşanır. Biten bir günden kalanınkinde değil. Ne retle sonuçlanır, ne de başkalaşmış, yapmacık duygularla. Ne yaşanmış geçmişi anımsatır insana, ne de gelecek günleri. Anın içinde kaybolmaktır, aydınlık. Ne olduğunu umursamadan, sadece gerçekleri görmek, sadece gerçekleri duymak… Kararmaya başladığındaysa her şey değişir. Bir mahkûmun sessiz çığlıkları arasında yitirir etkisini, karanlığa teslim eder kendisini…
Ve güneşi arzının içine alarak hapsetti sema. Hastalıklı parıltılarını, sonsuz karanlığında hüküm sürmeye mahkûm etti. Delicesine haykırırken güneş, biraz daha kanıtlayabilmek için kendisini, kalan son ışınlarının da yeryüzünden çekilmesini sağladı gök küre. Aynı Celia’nın damarları yoluyla tüm vücuduna yayılan duyguları gibi. Lakin kız, güneşten farklı olarak, kendini göstermek için savaşacaktı. Ben buradayım dercesine, fark ettirecekti içindekileri ona çekinmeyerek. Karşısındaki müthiş varlığa hissettirecekti benliğini. Tüm tutkuları yeniden hayat bulurken vücudunda, atıyordu kalbi; göğüs kafesini kırmak istercesine sert, güçlü ve tükenmek bilmeyen bir güçten enerji alarak. Görkemli varlığın, umursamaz simasına aldırmadan, hatta daha da fazla güç alarak ondan, kalbine dokunuyor, cesaret buluyordu duyguları.
Biliyordu; belki karşılıksızdı aşkı, artık umursanmıyordu müthiş varlık tarafından. Belki fuzulîydi kız, onun için. Tarihin sararıp, yırtılmış, çürümeye yüz tutmuş, hızı kesilerek parçalanmaya başlamış, kuytu sayfalarında kalmıştı. Umurunda mıydı ki bu? Hayır. Kieron hep böyle değil miydi zaten. İstediğini elde ettikten sonra, kenara fırlatırdı paçavralarını. Tutkularına yenik düşmeyerek, devam ederdi can yakıcı avına. Döngüye dönüştürdüğü sistemini tekrar devam ettirirdi sonra da. Celia’yı da o muhteşem cazibesi altına alıp hapsetmişti, kızın hala kurtulamadığı, kurtuluş yolunu da bulamadığı, bulamayacağı kalbinin acımasız duvarları arasına. Elde etmesinin ardından onu da, izin vermişti çıkmasına. Fakat Celia kurtulamadı. Öylesine içine işlemesine izin vermişti ki o ihtişamlı varlığın, tüm boşluklarını onunla doldurmuştu. Düşlerinin en güzel köşesine onu oturtmuştu. Yaşayamayacağı duyguları tattırmıştı belki de çocuk ona. İstese de yapamazdı. Karşı koyamazdı ki. Tüm gücünü yitiriyordu yanında, elinde olmadan yumuşuyor, kontrolünü kaybediyordu. Beyniyle değil, yüreğiyle hareket ediyordu. Onu istiyordu. Ve sonra müthiş varlığın sesi kulaklarını doldurdu. İşittiği tüm seslerden güzeldi sesi, ferahlamasını sağlıyordu. “Gördüğün gibi…” Umursamadı. Hiç değişmemişti işte. Geçen iki yılda sadece daha cezbedici olmuştu o kadar. Aynı düşünce yapısı, insanları umursamadan hareket eden beyni… İstediği neydi? Tekrar kırılmasını sağlamak mı? Kızı cazibesi altına alıp, kontrolünü yeniden kendisinin sağlamasını istemesi mi? Eğer bunu istiyorsa hakikaten başarılı da oluyordu. Peki Celia? Nasıl böyle davranmayı başara biliyordu? Kendine inanamıyordu. Asla böyle olmasını istemiyordu. Bu güçlü gibi görünen kız, nasıl oluyor da onun yanında, söz konusu o olunca bu kadar değişebiliyordu? Kieron hiç bir açıklama yapmaya gerek duymadan, karşısında nasıl durabiliyordu? Gözlerine nasıl olup da bakabiliyordu. Çok farklıydı. Sonra tekrar okşadı sesi Celia’nın kulaklarını. “Beni özledin mi?” Vazgeçmeyecekti Celia. Ne yapıyorsa tersine gidecekti. Daha fazla sinire dokunup, kızdıracaktı onu. Neler yaşadığını anlamalıydı çocuk. Yoksa nasıl olurdu da pişmanlık, biraz vicdan azabı duymadan karşısında dikilmeye cüret edebilirdi. Yaptığını yanına koymaya hiç niyeti yoktu. Her ne kadar ondan vazgeçemese de, öfke de duyuyordu. Ama öfkesi onu gördüğünde eriyip, kayboluyordu. Kendi yoluyla halledecekti bunu da. Aralarında ki mesafeyi, bir kaç adımda tamamladı. Celia’nın nefesini yüzünde hissediyordu çocuk artık. Celia’da onunkini elbette. Yeniden ona bu kadar yakın olabilmek, işte bu çıldırtıyordu kızı.
Günün gerçeklerinden biriydi hükmünü süren sessizlik. Gitmeye niyeti olmadığı belliydi. Boşlukları dolduruyor, karanlığa eşlik ediyordu adeta. Kıza asırlar geçmiş hissi veren bir süre sonunda, müthiş varlığın kulağına doğru eğdi başını. Öyle aceleyle değil, yavaş ve emin adımlarla yapıyordu bunu. Tereddüt bile etmeden bir an, yanaklarını bütünleştirdi. Karıştı saçları birbirine, hissetti onu derinliklerinde. Müthiş varlığın, müthiş kokusu doluyordu artık ciğerlerine. Başı feci bir şekilde dönüyordu. Hareket etse düşecek gibiydi. Kalbi süratle çarpmaktan yorulmuşa benzemiyordu ki, bir ton daha arttırmıştı ritmini. Çocuğun bunu da hissedebildiğine emindi. Yeterince cezalandırması gerekti onu. Damarlarından, yanaklarına, yanaklarından onun yanaklarına geçiyordu yanma hissi. Alevlenen dudaklarından, çocuğun iyice yaklaştığı kulağının derinliklerinde kaybolmasını umduğu şu sözcükler çıktı fısıltıyla “Tahmin bile edemezsin.” Kızın nefesi tenine çarptı, muhteşem varlığın. Fazla kısık çıkmış, kendisi bile zor işitmişti sesini. Derinliklerinden gelen bir duyguyla, ürperdi. Onunkiyle bütünleşmiş yanağını, yavaşça kaydırarak eski pozisyonunu geri döndü. Aralarında bulunan bir kaç santimin ona acı verdiğine bahse bile girebilirdi.
| |
|
Euphoria Szôlôssy Vendéglője Restorant Sahibesi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 862 Yaş : 32 Kan statüsü : Safkan ~ O dahil kimse bunu bilmese de. Galleon : 12110 Ekspresso Puanı : 35 Kayıt tarihi : 21/03/09
| Konu: Geri: Rovenién. Perş. 23 Tem. 2009, 18:26 | |
| Hufflepuff 6. Sınıf | İyi RP'ler. | |
|