Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  EkspresEkspres  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 2. Ders | Tüm sınıflar ortak

Aşağa gitmek 
+2
Eurydice Black
Magnus Lars Hallstad
6 posters
YazarMesaj
Magnus Lars Hallstad
Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörü, Gryffindor Bina Sorumlusu
Magnus Lars Hallstad


Erkek
Ruh hali : 2. Ders | Tüm sınıflar ortak Dansrr6
Mesaj Sayısı : 1515
Yaş : 33
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 12036
Ekspresso Puanı : 27
Kayıt tarihi : 01/10/08

2. Ders | Tüm sınıflar ortak Empty
MesajKonu: 2. Ders | Tüm sınıflar ortak   2. Ders | Tüm sınıflar ortak Icon_minitimePaz 26 Tem. 2009, 17:10

    Tarih: 20 Aralık 1960
    Hava Durumu: Soğuk ve şiddetli kar yağışı
    Kurgu: Profesör Eurydice Black ve Profesör Magnus L. Hallstad arasında bir düello gerçekleşecektir. Bu düellonun amacı siz öğrencilere gerçek bir düellonun nasıl olacağını öğretmektir.
    Betimleme: Sınıfa girildiğinde her zaman yerinde duran sıraların gitmiş olduğu göze çarpar. Sıralrın yerine şimdi bütün sınıf boyunca uzanan bir platform bulunmaktadır. Bu platform herkesin görebilmesi için yerden bir buçuk metre yüksekliktedir. Sınıfın penceresiz olan uzun duvarında bir tribün, pencereli olan tarafında ise alçak sıralar vardır. Her zamanki durumun aksine kalın kadife perdeler kapalı değildir. Dışarıdaki, arazideki karın tüm ışığı sınıfa yansımaktadır

    Not: RP'lerinizi Profesörlerin yazacağı ilk iki RPden sonra yazabilirsiniz. BU iki RPyi kendi RPlerinizi yazarken göz önünde bulundurmanız önemle rica olunur.


En son Magnus Lars Hallstad tarafından Çarş. 05 Ağus. 2009, 15:32 tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Magnus Lars Hallstad
Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörü, Gryffindor Bina Sorumlusu
Magnus Lars Hallstad


Erkek
Ruh hali : 2. Ders | Tüm sınıflar ortak Dansrr6
Mesaj Sayısı : 1515
Yaş : 33
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 12036
Ekspresso Puanı : 27
Kayıt tarihi : 01/10/08

2. Ders | Tüm sınıflar ortak Empty
MesajKonu: Geri: 2. Ders | Tüm sınıflar ortak   2. Ders | Tüm sınıflar ortak Icon_minitimePaz 26 Tem. 2009, 19:15

Magnus boş sınıfa daldı. Erken gelmişti. Hazırlık yapması gerekiyordu. Hogwarts’ın görmüş ve büyük ihtimalle görecek olduğu en hareketli ve en muhteşem ders onu bekliyordu. Ezeli düşmanı Eurydice Black’e derste ona eşlik etmesini istemiş, o da zevkle kabul etmişti. Ah, tabii. Beni yere serme fırsatını seve seve kabul etti diye düşündü. Pelerinini dolaba asıp işinin başına döndü. Sınıfın önüne geçti ve asasını sıralara doğrulttu. [color=#336666]“Evanesco!” Tahta sıralar olduğu yerden kaybolmuştu. Koskoca sınıfta birkaç dakika önce sıraların bulunduğu zeminde sadece bir tabure vardı. Asasını tekrar kaldırıp tabureye çevirdi ve ona biçim değiştirtti. Şimdi sınıfın orta yerinde ince uzun bir platform vardı. Yerden bir buçuk metre kadar yüksekte olan bu platform, öğrencilerin dersi daha iyi takip etmeleri için hazırlanmıştı. Bir an aklından o kadar öğrencinin sınıfa sığmayacağını geçiren Magnus asasını sınıfın penceresiz olan duvarına doğru yöneltti. Birkaç saniye içinde duvardan platforma doğru alçalan bir tribün oluşmuştu. Platformun diğer tarafında ise kalanların oturmaları için alçak sıralar oluşturdu. Son olarak her daim kapalı olan ve sınıfa ürkünç bir loşluk kazandıran perdeleri ortadan kaldırdı. Dışarıda tüm şiddetiyle devam eden kar fırtınasından yansıyan ışıklar, sınıfa daha önce hiç olmadığı kadar aydınlık bir atmosfer kazandırdı. Son olarak kendi masasını ve koltuğunu da ortadan kaldırıp beklemeye başladı.

Pencere pervazlarından birine oturup önündeki dersi ve konuğunu düşündü. Yakında belki aynı aile içinde olacağı bu kadına olan nefreti nedendi? Cevap çok açıktı; Black olması. Black’ler onun için tek bir anlam ifade ediyordu. Nefret! Tabii Valencia onların tamamen dışındaydı. O tamamen başka bir dünyanın insanıydı, belki de ütopik biriydi. Çorak arazide açan bir çiçekti. Kapının dışından gelen tıkırtılarla kendine geldi. Öğrenciler içeri giriyordu. Son öğrenci de rasgele bulduğu bir yere oturana kadar bekledi. Öğrencilerin sessizliği kendiliğinden sağlaması şaşılacak bir şeydi. "Pekala! Bugün bildiğiniz veya henüz bilmediğiniz gibi son derece ilginç bir ders sizi bekliyor. Ben ve İksir Profesörünüz sayın Eurydice Black. karşınızıda yetkin ve yetişkin kişiler tarafından yapılacak gerçek bir düelloyu sizlere sunacağız. Merak etmenize hiç gerek yok. Ne bana ne de İksir Profesörünüze bir şey olmayacak. Tabii her şey yolunda giderse." Magnus öğrencilerin arasında geçen konuşmalardaki bunun kişisel bir düello olacağına dair söylentileri duyuyordu. "Çok yanlış! Bu asla kişisel bir düello değildir ve olmayacaktır da! Sadece sizlere daha iyi bir eğitim vermenin olanaklarını araştırıyor ve size sunuyoruz." Ciddi olamazsın Magnus. Buna küçük Marché bile inanmaz. Derken kapının ilerisinden ağır ve kendine güvenen birinin adımları işitiliyordu. Magnus bunun kim olabileceğinin farkındaydı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eurydice Black
Slytherin Bina Sorumlusu, İksir Profesörü
Eurydice Black


Kadın
Ruh hali : 2. Ders | Tüm sınıflar ortak Hmbl7
Mesaj Sayısı : 2206
Yaş : 30
Kan statüsü : Safkan.
Galleon : 12424
Ekspresso Puanı : 89
Kayıt tarihi : 05/06/08

2. Ders | Tüm sınıflar ortak Empty
MesajKonu: Geri: 2. Ders | Tüm sınıflar ortak   2. Ders | Tüm sınıflar ortak Icon_minitimeSalı 04 Ağus. 2009, 17:33

Gözlerini sabitlediği asasından kaldırıp tavana yakın pencerelerden odaya dolan loş ışığa dikti hızlıca. Demir bölmelerin ayırdığı pencereler o geniş ve esrarengiz odaya daha da muzlim bir hava katıyordu. Kar tanelerinin etrafa yaydığı ışık demetleri henüz genç cadının odasındaki yerini alabilmiş değildi. Bulunduğu durumdan oldukça memnundu Eurydice. Hallstad’ın ona böyle bir teklif yapması işine geliyordu aslında. Nasıl bu kadar aptal olabilirdi ki? Kendisi kesinlikle küçümsenecek biri değildi. Ondan ve hatta kardeşinden bile daha küçük biri olabilirdi ama Eurydice bir Black’ti. Kendini korumasını da karşısındakinin canını yakmasını da biliyordu. Teklifi kabul etmemesi olanaksızdı zaten, kimsenin onun korkağın teki olduğunu düşünmesini istemiyordu. Değildi de. Derin bir nefes alıp odanın içinde dolanmaya başladı. Eğer ters giden bir şeyler olursa anında müdahale etmeliydi. Kendine güveniyordu. Bunu yapabileceğini biliyordu, tabi okuldaki çoğu kişinin kendisinden nefret ettiğini de… Slytherin öğrencileri dışında desteklendiği görülecek şey değildi zaten. Ne olursa olsun kendini koruyacaktı. Buğulu ve yer yer kırılmış boy aynasının önüne geçip kıyafetine göz gezdirdikten sonra tekrar koltuğa oturup asasıyla oynamaya başladı. Sert tahtanın elinin altında kayışını hararetle tekrarlıyordu. Zindanlardaki ayak seslerini duyabiliyordu. Slytherin öğrencileri dersliklere çıkıyor olmalıydılar. Ağır ağır ayağa kalkıp kolundaki saate baktı. Elbisesinin bir parçası olan gömleğinin yakalarını düzeltip ön düğmesini açtıktan sonra asasını da alarak odadan dışarı çıktı.

Taş koridorların zemininde ayakkabısının çıkardığı sesleri dinleyerek ilerlerken neler yapabileceğini düşünüyordu. Hissizlik git gide artarken suratında garip bir ifade vardı. Kimseye narin çehresinin altında yatan sert mizacını göstermekten çekinmiyordu. Hatta karşısındakilerin verdiği tepkilerden hoşlandığı bile söylenebilirdi. Kendinden emin bir şekilde sınıfa doğru yürürken omuzları ve başı dik, kolları ise hareketsizdi. İçeriden gelen gür erkek sesini duyabiliyordu. Ses kesildiğinde elini uzatıp kapıyı içeri doğru itekledi ve açılan kapıyla yüzlerce gözün kendisine doğru döndüğünü gözlemledi. Suratında imalı bir gülümseyiş vardı. Dudaklarının hemen ilerisinde oluşan gamzeler ne kadar eğlendiğinin ifadesi olacaktı birazdan. Belki de zafer nidaları çıkacaktı dudakları arasından… Kapıyı kapatıp tek kaşını yukarı kaldırdı ve adamın yeşil gözlerine mavileri dikerek ilerlemeye başladı. Niye herkes susuyordu? Birilerinin konuşması gerekmez miydi? Bir anda yükselen fısıltılarla daha çok gülümsedi ve son adımında ayağını yere daha sert vurup susmalarını bekledi. Sınıfın akustiği kesinlikle harikaydı. Ses tonunu ayarlamaya çalışıp ellerini birbirine çarptı ve konuşmaya başladı. “Dediğiniz gibi Bay Hallstad… Söylediğiniz zamanda, söylediğiniz yerdeyim. Biliyorsunuz, sizi kırmayı pek sevmiyorum. Hele söz konusu daha iyi bir eğitim vermenin olanaklarıysa(!)… ” Birkaç Slytherin’li öğrenciden gelen uluma sesine dönüp bir bakış attıktan sonra tekrar fazlasıyla sinir olduğu adama döndü. Daha önce kimseden bu kadar nefret ettiğini hatırlamıyordu. Muggle'lar ve onun soyundakiler hariç...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Castor Xanthopoulos
Slytherin 6. Sınıf Öğrencisi
Castor Xanthopoulos


Erkek
Ruh hali : 2. Ders | Tüm sınıflar ortak Hmbl7
Mesaj Sayısı : 136
Yaş : 30
Kan statüsü : Safkan.
Galleon : 12074
Ekspresso Puanı : 13
Kayıt tarihi : 04/06/08

2. Ders | Tüm sınıflar ortak Empty
MesajKonu: Geri: 2. Ders | Tüm sınıflar ortak   2. Ders | Tüm sınıflar ortak Icon_minitimeC.tesi 08 Ağus. 2009, 23:09

“Eresbos aşkına Vadge, şu gömleğini yatağımdan çek!” Çocuğun gülüşlerine aldırmamaya çalışsa da sinirlerine çok fazla hâkim olduğu söylenemezdi. Tekmelediği yorganın bacaklarına dolaşmış kısmından zorlukla kurtulurken, neredeyse griye dönmüş mavi gözlerini çocuğun suratına dikmişti homurdanarak. Hayır, eğer almayacak olursa tekmeleyebilirdi o ince kumaşı. Asırlardır Slytherin geleneğine uyan bu harika alanı mahvetmek işten bile sayılmıyordu artık onlar için. Odanın belli kesimlerinde bulunan siyah heykelciklere bakıp iç geçirdi rahatsızca. O’da bir heykel gibiydi. Desdemona… Onu ne kadar istese de asla ulaşamayacağı bir yerdeydi ve lanet olası çocuk tarafından büyülenmişti. Toprak kokan, su kokan bu eşsiz âlemde ne onun gibisini görmüş, ne de duymuştu o güne dek. Karanlığa gömülmüş geceler kadar canını yakıyordu onun olmayışı. Narin ellerini tutamayışı, yüzüne bakamayışı… Bunca fedakârlığa değer miydi O? Ya hiçbir şeyi bilmezse? Hayat canını yakacak kadar cefakâr mı davranacaktı Castor’a? Kendi cehenneminde yandığının farkında olmasına rağmen hala dokunulmamış ruhuna itaat mi edecekti? Bu kesinlikle haksızlıktı. Sessizliğin sesi kadar kuruydu gözyaşları. Akmayacak kadar kuru… Sıkı çehresine yakışıyor muydu bu rakik mizaç? Kendince küfredip kalktı ayağa. Rahatsızdı. Tek bir günü dahi geçmiyordu O’nun ismini anmadan. Her dakikası buğulu gözlerin içinde kayboluyordu. Her saniyesinde ondan daha da uzaklaştığını anlıyor ve ölüm için daha da çok yalvarıyordu.

Kendine çeki düzen vermeye çalışsa da O’nun gıyabında pek kafasını toparladığı söylenemezdi. Ne zaman bu kadar bağlanmıştı ona? Kendine eziyet etmekten başka bir şey yapmıyordu doğrusu. Dağınık saçları, ifadesizleşmiş çehresi, berduşları andıran kıyafetleri ve zorlukla açılan dudakları… Niye bu kadar izin veriyordu aptal kalbinin onu yıpratmasına? Niye, niye?! Bu kadar zavallı olmak zorunda değildi, kendini toparlamalıydı. Kendisine en yakın erkekler tuvaletine dalıp, üstüne başına çeki düzen verme kararı aldı. Saflığın sembolü bu beyaz güne karanlıkla çevrelenmiş lanetli bir ruhla devam etmek istemiyordu. Buğulanmış aynada kendini kaybetmemeye çalışarak kendini toparladıktan sonra dışarı çıktı. Henüz geç kalmış sayılmazdı. Mazinin saklı olduğu o eski taş koridorların sesini dinlemeye koyuldu rahatlamaya çalışarak. Hassasiyet olmayacaktı, gözyaşları olmayacaktı, hayal kırıklıkları olmayacaktı bundan sonra! Hırçın mizacını gösterecekti gerekirse. O olmadan hayat olmayacaktı belki, fakat gıyabında da acı olmamalıydı. Tutkunun etrafını sardığı o eşsiz anlarda bile yiyip bitirmeyecekti kendini. Bir zavallı değildi. Olmayacaktı da! Eresbos’un üstüne yemin edebilirdi bu konuda. Eski Castor olmayacaktı!

Tozlu tahtaların gıcırtısını dinlerken tribünlerden birine yerleşmeye çalışıyordu sessizce. Slytherin’in toplandığı kısmın kenarında oturmuş sevmediği ve sevemeyeceği adamın deli saçması sözlerini dinlerken içinden gülüyordu kahkahalarla. Profesör Black ve Hallstad? Kişisel bir düello değil? Bu neredeyse imkânsızdı. Ve malayani… Bu seremonik açıklamaya kimsenin inanmayacağı kesindi. İki taraf ta bağlılık anlaşması yapsalar o iki Profesör asla birbirlerine sataşmadan duramazdı. Fikirlerini kendine saklamaya yeğlese de tabi ki Black’in tarafını tutacaktı. Kapının açılmasıyla safirin o eşsiz rengi kadar koyulaşmış gözlerini çevirdi. Kendine emin adımlarla yürüyen kadını görünce sessizliğe bürünmüş alanı yokladı birkaç saniye. Herkesin başı ona doğru çevrilmiş olacaktı. Gerçek bir düello kaçınılmazdı. Yılların deneyimi ve… Gençliğin kıvraklığı? Ne olacağını gerçekten merak ediyordu ama ruhunun büyük bir kısmı onu Desdemona’yı düşünmeye itiyordu. Derin bir nefes almaya çalıştı. Güneş yeniden doğacak mıydı?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gresean M. Coração
Slytherin 6. Sınıf Öğrencisi
Gresean M. Coração


Kadın
Ruh hali : 2. Ders | Tüm sınıflar ortak Hmbl7
Mesaj Sayısı : 9
Kan statüsü : Safkan.
Galleon : 11177
Ekspresso Puanı : 0
Kayıt tarihi : 10/08/09

2. Ders | Tüm sınıflar ortak Empty
MesajKonu: Geri: 2. Ders | Tüm sınıflar ortak   2. Ders | Tüm sınıflar ortak Icon_minitimeSalı 11 Ağus. 2009, 01:44

Hava rüzgârlıydı... Rüzgâra eşlik eden karın şiddeti zaman geçtikçe artıyordu. Gökyüzü iç karartıcı bir şekilde kapalıydı. Şimşekler gökyüzünde dans ediyor ve ahenk ile ardı ardına sergileniyorlardı. Yırtarcasına çıktıkları göğe inatla kükrüyor ve otoriter bir patron edası ile süzülüp her yeri aydınlatıyorlardı. Göklerden süzülen kar taneleri bir araya gelip yaklaşık yarım adam boyunda bir kalınlığı aşarak her yeri kaplamıştı. Yeni doğmuş güneşin ardında kalan Hogwarts bahçesini ardı ardına geçen iki genç bayan, Büyük Salon’a zamanında ulaşabilmek için çok büyük bir çaba içerisine girmişlerdi. Adımları hızlı ve yağan kar kadar şiddetliydi. Bastıkları yerden yukarı hücum edip sonra tekrar yere çarpan su kütleleri paçalarını ıslatmıştı. Bahçedeki ağaçlıklardan sızan topraklı su ile batan pantolonları acınılacak haldeydi. Yer yer ıslanan kapüşonlu cübbelerinin altındaki bedenler ise isyan edercesine hareket ediyordu. Hogwarts’ın zirvede görünmesi ile içlerini bir mutluluk ve heyecan esir almıştı.
“ Hey Vera. Ne düşünüyorum biliyor musun?”Bakışlarını yanındaki samimi arkadaşına çevirerek sinsice gülümsedi. “ Yağmura, çamura ve kara aldırmadan koşmalıyız. Yoksa daha fazla ıslanacağız. Bir hafta boyunca ağzımda termometre ile yatma düşüncesi tüylerimi ürpertiyor. Zaten bu havada yemekten önce temiz hava almak için dışarı çıkmak saçmalık! ”Gülümsemesine gülümseme ile karşılık almıştı. Vera, ıslanmış saçlarıyla hafifçe oynadı. “ Doğrusunu istersen...” Biraz durakladı. Hogwarts ile bulundukları yerin arasındaki mesafesi hesaplar gibiydi. Bir Mühendis edasıyla dudaklarını büküp kaşlarını çattı. Kızıl saçlarının altında gizlenmiş mavi gözleri hayat doluydu. Yüzündeki tebessüm hiçbir zaman eksik olmuyor ve karşısındaki insanın içini ısıtıyordu. İnce ve zarif bedeni, geniş omuzları, uzun parmakları ile bir Veela kadar güzeldi ve göz alıcıydı. Dolgun ve diri dudaklar birden gerildi. Sinsice yukarı kalkarak, munzurca gülümsedi. “ Bu lanet olası yerde daha fazla durursak o termometreyi başka bir yerimize de koyabilirler.” Vera’nın kahkahası ile çınlayan sessiz bahçe neşe ile dolmuştu. Samimi dostunun kahkahasına tebessüm ile karşılık vererek Hogwarts’a doğru koşmaya başladı. Omzunda asılı olan çantasının ağırlığı ile birleşen ağırlığını taşımak bir hayli zorlasa da yılmadan devam etti. Vera uzun boylu ve uzun bacaklı bir yapıya sahipti. Vera’nın attığı bir adımın karşılığını iki adım tamamlıyordu. Genç kız zorlanmadan ilerliyor ve arkadaşına yardım etmek istiyordu. Yardımı geri çevirerek adımlarını hızlandırıp Hogwarts’ın kapısına Vera’dan önce ulaştı. Kapıdan hızla içeri girerek Büyük Salon’a doğru koştu. Slytherin masasında ilk bulduğu yeri gözüne kestirdi. Oraya oturacaktı ama daha önce lezzetli yemekleri önce gözleriyle bitirdi. Mükemmel görünen ve üzerinde dumanları tüten yemekler iştah açıcıydı. Ardından sert bir şekilde tabureye oturarak önüne tavukgöğsü koydu. Tabağının yanında çatal ile simetrik bir biçimde yerleştirilmiş olan bıçağını alarak küçük bir parça kesti. Çatalı ile alarak ağzına götürdü. Hızlıca çiğneyerek önündeki balkabağı suyundan büyük bir yudum aldı. Altın bir kâsenin içine doldurulmuş ve üzerine alınması kolaylaştırılması için aynı renkte bir kepçe koyulmuş olan patateslere gözlerini dikti. Bir tilkinin, otların arasında gezinen bir kuzu görmesi ve onu yemek istemesi gibi patateslere saldırdı. Kepçeyi sağ eli ile kavrayarak tabağına patates aldı. Kızarmış patateslerin dişlerinin arasında ezilirken çıkan yağları yuttuğunu bilmek ona iğrenç bir şekilde mutluluk vermişti. Bu duyguyu çok seviyor ve patatesler için her şeyini feda edebileceğini savunuyordu. Büyük bir iştahla yemeğini yerken Vera’nın kolunu dürtmesi ile kafasını masadan kaldırdı.

“ Bugün Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersi var.”
“ Şimdi bu savunmayı ben değil de sen düşün. Yemek yemekteyim bebek.”
“ Umursamazlığı kesmeyi dene. Hadi obur şey gidiyoruz!”

Yemeğinden alı koyan arkadaşına sinsice bakarak son kez çatalına bir patates batırıp ağzına götürdü. Sert bir şekilde dişleri ile çataldan patatesi alarak çiğnemeye başladı. Hızla geçtikleri Büyük Salon’un uzun koridorunu bu sefer çok yavaş geçmek istiyordu. Sonunda pes ederek adımlarını hızlandırdı. Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Dersliğinin kapısından kendini zorlayarak girdiğinde ortamdaki eksikliklerden ve yeniliklerden kendini alamadı. O kocaman ve iç karartıcı tahta sıralar yok olmuş, yerine kocaman bir platform eklenmişti. Kafasını Vera’dan yana doğru eğerek “ Bir parti mi var yoksa bu bir şaka mı?”diye mırıldandı. Ardından bakışlarını sınıfta gezdirdi. Tribünler eklenmişti. Bir gösteri olacaktı herhalde. Dudaklarını bükerek kafasını salladı. Profesöre gülümseyerek iyi günler diledikten sonra tribünlerde yerini aldı. Kendini maçta destek olmak için bağıranlardan hissetti. Vera, meraklı bakışlarıyla etrafı inceliyordu. İksir profesörünün gelmesi ile yapılacak olan düello belli oldu. İki profesörün birbirlerine derinden duyduğu nefreti tüm okul biliyordu.
“ Hey dostum! Bay Hallstad için on galleon ortaya koyuyorum. Profesör bu düelloyu hakkı ile kazanacaktır.”
“ Bana sorarsan da Bay Hallstad kazanır dostum ama unutma ki karşısındaki Bayan Black. O kadın serçe parmağıyla bile koskoca bir orduyu yönetebilir. Ben Bayan Black’den yanayım. Hem unutma ki o asil bir Slytherin Sorumlusu.”

Kafasını yukarı kaldırarak başlayacak olan düello için hazırlandı. Bu düellodan iyi bir ders çıkaracağına emindi. Büyüleri zihninde tutacak ve zamanı gelince kullanacaktı. Gülümsedi ve birbirine nefret dolu bakışlarla bakan iki yetişkini büyük bir zevkle izlemeye başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ulaş Kazancı
Gryffindor 7. Sınıf Öğrencisi & Sınıf Başkanı
Ulaş Kazancı


Erkek
Ruh hali : 2. Ders | Tüm sınıflar ortak Yaeh7
Mesaj Sayısı : 158
Yaş : 29
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 11578
Ekspresso Puanı : 0
Kayıt tarihi : 01/02/09

2. Ders | Tüm sınıflar ortak Empty
MesajKonu: Geri: 2. Ders | Tüm sınıflar ortak   2. Ders | Tüm sınıflar ortak Icon_minitimeC.tesi 15 Ağus. 2009, 19:36

Can sıkıntısının dışa vurumu olarak sabırsızca koyu kırmızı koltuğun kenarında ritim tuttuğu eline dikmişti alışıldık boş bir ifadeye sahip yeşil gözlerini. Kolunun biraz sağında siyah, elde gezmekten oldukça yıpranmış, deri kaplı bir kitap vardı, kitap kapalı da olsa içinin de dışından pek farkı yoktu. Ulaş’ın okulda geçirdiği –neredeyse- yedi yılda tutmadığı kadar not vardı kitabın içinde, buna ek olarak düzgün bir el yazısıyla doldurulmuş parşömenler ayraç gibi sıkıştırılmıştı kitabın belli yerlerine, neyin nerede, neden olduğunu da kitabın sahibinden başkası anlayamazdı muhtemelen. Kütüphaneye yolu düştüğünde yanından neredeyse ayırmadığı birkaç kitaptan biri olan yıpranmış kitabı görse, kütüphane görevlisi elinde asası lanetler yağdırarak kovalardı onu herhalde okul arazisi hatta öte bir mesafeye kadar, oysa kesinlikle değer verdiğinden bu hale gelmişti kitap. Düşünceleri gibi ritmi değişen parmakları koyu kırmızı kadifemsi yüzeyde gezinirken neredeyse fark edilmeyecek yavaşlıkla koltuğun yanında duran ve içi neredeyse boş çantasını tekmeliyordu. Neredeyse boştu ortak salon, onun varlığı da pek sayılmazdı aslında, sadece bedeni oradaydı, pek yer kapladığı veya dikkat çektiği de söylenemeyeceğinden yatakhaneler ve kuleden inen merdivenlere çıkan portre arasındaki sabit bir rotada giden ve gelen birçok öğrenci için varlığıyla yokluğu arasında çok bir farkta yoktu, çoğu zaman da olmazdı. Onun bunu umursadığı yoktu, çoğunlukla da olmazdı. Tamamen yanında duran kitaba odaklanmıştı o an.

Sivri kahverengi sakalı ve gözlerindeki alaycı parıltı çoğu zamankinden dikkat çekici genç adam, yeni yaktığı bir sigaranın dumanı ve kokusu, gözlerindeki parıltıdan da çok alay içererek kıvrılabilen dudaklarına değmekte olan şarabın önce kokusu ardından adamın yüzünde bir gülümseme belirtebilecek keskin tadı, boğazını yakışı, sanki gerçekten gördüğü biri, o an duymakta olduğu bir koku veya içtiği bir şarap gibi gerçekçi gelmişti. Düşüncelerinde kahverengi, sivri bir sakalın büyük ölçüde kapadığı suratın yerini pürüzsüz bir ten alırken gözlerin kapadı. Dudakları ona değişik hava veren bir gülümsemeyle kıvrılırken düşünceleri çok daha netleşmişti, daha öncekilerden bile. Dudaklarında, yakınında olduğunda görme şansına hiç sahip olamadığı bir gülümsemenin olduğunu rahatça hayal edebiliyordu, hatta sadece birkaç kez konuşabilmiş daha doğrusu tartışmış olsa da öfkeli olmadığındaki sesini de neredeyse gerçekten duyabilir gibiydi. Sadece bakışlarını görmeye alıştığından biraz olsun yumuşatamıyordu düşüncelerinde, farklı bir anlam katıyordu bu kızın zihnindeki portresine, tehlikeli biriymiş izlenimi verebilecek hale geliyordu onu nu şekilde gören birine –ki mümkün değildi bu- kendisi de öyle düşünüyordu aslında. Gözlerini isteksizce araladı yine, çok sevdiği bir rüyadan uyandırılmış gibiydi, neredeyse gözü açık rüya görebilen biri olduğuna göre bu pek yanlış olmazdı da hani. Yere düşecek gibi duran kitabı alıp çantasına koydu ve ayağa kalkınca cüppesini düzeltti. Nefret ettiği kravatı da elinden geldiğince gevşetti, iğrenç bir görünüm verebilirdi abartırsa, buna meraklı olduğu da söylenemezdi ama boğacakmış gibi geliyordu o kravat onu, Hogwarts’taki birçok şey gibi bina renklerine göre yapılan kravatlara bayılmamasının bir nedeni de cüppesinde yeşil renk taşıyanların hoşlanmadığı bakışlarını üzerine çekebilmesini sağlamasıydı. Genelde derse gitmesi gerektiğindeki uyuşuk haliyle oldukça zıt bir şekilde enerji doluydu ortak salondan çıkarken.

Sıraların olması gereken yerdeki platforma hoşnutsuzlukla baktı. Düello veya benzeri gösterilerinden hoşlanmıyordu profesörlerin. Özellikle de böyle birbirinden hoşlanmayan profesörlerin, birbirlerini memnuniyetle öldürebilme potansiyelleri varken öğrencilerin önünde zorlama bir kibarlık göstermesi çok saçma geliyordu ona. Ders ona hiç ilginç olacak gibi gelmiyordu, tabii bir şekilde Profesör Black sinirlenip Profesör Hallstad’ı öldürmezse. Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörünün böyle bir şekilde kendini kaybedecek kadar duyguya sahip olduğunu düşünmüyordu. Düellolardan hoşlanmıyordu gerçi ama itiraf etmeliydi ki eğlenceli olacağa benziyordu bu hiç kişisel olmayan daha iyi bir eğitim verme üzerindeki… Sunumları. İnsanın içini ısıtan bir kupa kaymak birasıyla ortak salonda veya üç süpürge gibi bir yerde olmayı çok isterdi ama en azından işkence gibi bir ders olacağa benzemiyordu. Hem, izlemek zorunda da değildi onları sonuçta yani değil mi? Uyumadığı veya kitap filan okumadığı sürece kimin dikkatini çekerdi ki? Eh, birbirlerine nefret dolu bakışlar yollamakla meşgul iki profesöründe değil, orası kesindi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Magnus Lars Hallstad
Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörü, Gryffindor Bina Sorumlusu
Magnus Lars Hallstad


Erkek
Ruh hali : 2. Ders | Tüm sınıflar ortak Dansrr6
Mesaj Sayısı : 1515
Yaş : 33
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 12036
Ekspresso Puanı : 27
Kayıt tarihi : 01/10/08

2. Ders | Tüm sınıflar ortak Empty
MesajKonu: Geri: 2. Ders | Tüm sınıflar ortak   2. Ders | Tüm sınıflar ortak Icon_minitimePtsi 17 Ağus. 2009, 12:02

Bekliyordu. Nihayet Slytherin grubundaki farkedilebilir ani sessizlikle ve kapının kapanmasıyla çıkan tıkırtı sayesinde onun geldiğini anladı. Arkasını dönüp kadına baktı. Kapalı ahşap kapının önünde dikilmişti. Tek kaşını kaldırmış ona bakmakataydı. Şimdi ise yeşil gözlerinin içinde mavi yansımaları hidsediyordu Magnus. Kadın gözlerini gözlerinden ayırmadan yaklaşıyordu. Onun yaklaşmasıyla artan fısıltılara ayağını sertçe yere vurarak karşılık verdi ve fısıltılar anında kesildi. "Besbelli Slytherin ortak salonunda onun rüzgarı esiyor ürekli. Slytherin olmasalar, onlara acıyabilirdim." diye düşündü. Kadın konuştu. “Dediğiniz gibi Bay Hallstad… Söylediğiniz zamanda, söylediğiniz yerdeyim. Biliyorsunuz, sizi kırmayı pek sevmiyorum. Hele söz konusu daha iyi bir eğitim vermenin olanaklarıysa(!)… ” Magnus önce hafif bir gülümsemeyle daha sonra kelimeleriyle cevap verdi. "Minnettarım Bayan Black. Size bu konuda hak veriyorum, özellikle eğitim hususuda." Sınıftan yine belli belirsiz fısıltılar ve gülümsemeler işitilmişti.

Magnus eliyle podyumu gösterip başlamayı teklif etti. "Başlayalım mı?" Daha sonra öğrencilere dönüp düellolar hakkında birkaç bilgi verdi. "Düellolar hakkında bilmeniz gereken bir şey var. Burada en önemli olay, rakibe aman vermemektir. Bunu yaparken de saygıyı ve centilmenliği elden bırakmamanız gerekir. Çünkü düellolar güç gösterisinden çok daha ötededir. Birinin hayatının elinden alınmasıyla sonuçlanabilir. Düşmanınıza en azından hayatını alırken saygı gösterebilmelisiniz." Son söylediğini imalı bir şekilde ve ciddiyetsizce söylemişti. Sınıf yine ve yine fısıltılarla dolmuştu. Anlaşılan bu ders herkes için pek keyifli olacaktı.

Podyuma çıkıp ortasına kadar kararlı adımlarla ilerledi. Asasını aniden kaldırıp göğsünün hizasında tuttu ve hafifçe eğilerek selam verdi. Sonra ilk yerine, podyumun başına dönüp durdu. Yüzünden bir şey okunması imkansızdı. Çoğu zaman espritüelliğini koruyan Magnus'u öğrenciler ilk defa bu kadar ciddi görüyorlardı herhalde. Kendisinin ve karşısınıdakinin hazır olduğunu hissettiği anda bütün nefretiyle asasını salladı. "Crucio!" Büyüyü adeta haykırarak söylemişti. Tüm kızgınlığının elektrik akımına dönüşüp asasının ucundan kadına aktığını hissetti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Vilerus Chas Le'Borge
Slytherin 6. Sınıf Öğrencisi
Vilerus Chas Le'Borge


Erkek
Ruh hali : 2. Ders | Tüm sınıflar ortak Heyup7
Mesaj Sayısı : 106
Yaş : 30
Kan statüsü : Melez
(Bunu kimseye söyleyemiyor ve bundan utanç duyuyor.)
Galleon : 12000
Ekspresso Puanı : 1
Kayıt tarihi : 25/06/08

2. Ders | Tüm sınıflar ortak Empty
MesajKonu: Geri: 2. Ders | Tüm sınıflar ortak   2. Ders | Tüm sınıflar ortak Icon_minitimePerş. 03 Eyl. 2009, 15:25

"Aman Tanrım, dondum!"
Yarı uykulu şekilde, bedeninin titrediğini fark ederek; gözleri kapalı, el yordamıyla yorganını aramaya koyulmuştu. Eline gelen "kalın kumaşı" beceriksizce çekiştirirken sanki yatağı ona karşı büyük bir suç işlemişçesine homurdanıyor; geniş mahzenden, büyüyle ayrılmış taş duvarlarda yavaşça yankı yapan sesi Vilerus'un tam karşısındaki yatakta yatmakta olan Christian'ın huysuzca mırıldanmasına neden oluyordu. Zindandan bozma yatakhane özellikle kış günlerinde ayrı bir soğukluğa sahipti-ya da en azından Vil öyle düşünüyordu. Neredeyse her sabah, üzerinden attığı yorganının yokluğunu hissettiren bir soğukla uykusu bölünüyor, Chris'ininkinin de bölünmesine sebep oluyordu. O sabah da aynı şekilde homurdanarak başını ayırdı yastığından. Yanıbaşında gürültüyle tıkırdamakta çelik saate baktı, henüz saat beş bile olmamıştı. Başını sertçe yastığına bıraktı tekrar, gece boyunca çektiği uykusuzluğun artık yok olmasını ümit ediyordu.

Kare şeklindeki hücrede ürkütücü şekilde yankılanan tiz bir "Zırrr!" sesiyle sıçrarcasına kalktı yatağından. Göz kapaklarını kaldırmakta hala zorluk çekerek, yatağının baş ucunda elinde küçük, çelik masa saatleriyle muzipçe sırıtmakta olan Christian'ı gördüğünde, hızla kaptı elinden saati. "Sana-şunu-yapma-demedim mi Tanrının cezası!" Ağır saati hiddetle yere atmış, saat yerde acınası bir şekilde parçalanırken büyükbabasından hediye gelen bu antikanın etrafa saçılmış haline boş gözlerle baktı bir an. Christian çoktan giyinmiş, eşyalarını da sol omzuna attığı çantasına doldurmuş, hücreden çıkmaya hazırlanıyordu bile. "Başka türlü uyanacağın yoktu!" dedi kayıtsızca ve yatakhanede köseli ayakkabılarının yankılanmaları eşliğinde ortak salona giden demir ve taş yapımı basit ama heybetli merdiveni inmeye başladı. Gözlerini ve yüzünü kabaca ovalayan Chas, uykunun derin sersemliğinden birkaç saniyede kurtulabilmişti. "Off, Salazar'ın madalyonu aşkına! Ne zaman alışacaksın?" diye geçirmişti içinden, yastığının altından çekip aldığı, koyu renkli, uzun ve sert asasını yere saçılmış saatin parlak kasasına doğrulttu. "Reparo!" diye mırıldanmasından kısa süre sonra, etrafa yayılmış metal parçalar yerde cızırtılar yaratarak çelik kasa çevresinde toplanmış, birkaç saniye boyunca hızla döndükten sonra, soğuk, ağır antika saat camı çatlak bir şekilde onarımını tamamlamıştı. Onu hızla yerden alıp eski yerine koyan Vil, kahvaltıya geç kalacağının bilincine vararak, aceleyle hazırlanmaya başladı.

Sol yanında sallanmakta olan eski, bez çantasını sapını okşayarak yaylana yaylana ilerliyordu uzun taş koridorda. Koridorun sol duvarında ilerlemeye özen gösteriyordu. Uzun ve geniş şato pencereleri bu tarafa dizilmişlerdi. Paslı, kalın parmaklıkları yılların verdiği yorgunlukla, kirli ve bulanık camların önünden eğik-bükük şekilde uzanıyor; kalın camların üzerinde boylu boyunca yatmakta olan yarığı andıran çatlaklardan koridora kışık azametli soğuğu oluk oluk akıyordu. Dışarda şiddetli bir kar fırtınası başlamıştı, gökten un elenir gibi düşmekte olan iri kar taneleri, hiddet dolu rüzgar tarafından sürükleniyor; yaşlı camlara çarpan büyük beyaz taneler küçük ama tok sesler yaratıyorlar, sert rüzgarın derin uğultusuyla uyumlu bir ezgi oluşturuyorlardı adeta. Bu havaları belki de sırf bu yüzden seviyordu Chas. Bu gibi fırtınalı geçen çocukluğunu hatırlatıyor; bedenine hükmeden serin hüznü bir anda yutan korkunç bir kinin intikam yemini göğsünde yanmakta olan sessiz ateşini yeniden alevlendiriyordu.

Prof.Hellstad'ın hareketli sesiyle daşgınlığından kurtulan Vilerus, hızla bir iki adım geriledi. Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersliğini az daha geçip gideceğinifark etmek kendi kendisine gülmesine neden olmuştu. Duvara yaslanıp bu ufak krizin geçmesini bekledi bir an. Yavaşça boğazını temizledi, yavaşça kapıda belirerek "Geç kaldığım için üzgünüm Profesör." dedi nezaketle. Kadifemsi sesi Ravenclaw Bina Sorumlusu'na yönelirken, gözleri geniş KSKS dersliğini tarıyordu, ifadesiz bir şekilde. Sınıfın her zamankinden farklı olduğu bir hayli belirgindi; aralarında geniş mesafeler barındıran sıralar kaybolmuşlar, yerlerine gelen tribünü andıran oturaklar ise sınıfın ortasına değil dört duvarının kenarlarına dizilmişti. Sınıfı ortasında yaratılan geniş sahanlığı yüksek ve genş bir platform dolduruyordu. Altı yıllık Hogwarts deneyimiyle neler olup bittiğini anlamakta pek zorlanmayan Chas, Bu ders matrak dolu geçecek sanırım! diye geçirdi içinden, yüzünde belli belirsiz bir tebessümle Slytherin öğrencilerinin yoğunlaştığı tarafta yerini aldı. Yanında oturan küçük bir Slytherin'den neler olup bittiğini öğrenmişti, Slytherin Bina Sorumlusu Prof.Black ve Prof.Hallstad "eğitim amaçlı" bir düello yapacaklardı. "Eğitim amaçlı kozlarını paylaşacaklar desene şuna! Keşke gelirken çerezlik bir şeyler aşırsaydık!" diye fısıldadı neşeyle. Bu söz üzerine yeşil cüppliler arasında küçük bir gülüşme dolaşmış, ancak bu şamata bıçak gibi kesilivermişti. Sınıftaki tüm gözler kapıda belirmiş olan sureti izliyordu, özellikle de Slytherin'ler. Çünkü bu gelen Slytherin Bina Sorumlusu ve İksir Öğretmeni Eurydice Black'ti. Profesör platforma doğru yavaşça süzülürken "Profesör Hallstad'ın yerinde olsaydım bunun bir şaka olduğunu söylerdim," diye fısıldadı, daha kısık bir sesle, "Hala vakti varken!"

Prof.Hallstad'ın bir şeyler anlatarak platforma çıkışını izledi Vil. Profesörün verdiği bilgileri pek umursamıyor, daha çok Prof.Black'in neler söyleyeceğini ve yapacağını umursumuyordu. Sonunda iki profesör de platformdaki yerlerini aldıklarında Hadi bakalım, Slytherin için! diye geçirdi içinden sanki bu düello ders için değil de Voldemort-Dumbledore mücadelesi için yapılıyormuşçasına. Gözleri bir Black ve Hallstad arasında hızla gidip geliyor, heyecanını kemikli ellerinin parmaklarını birbirine geçirerek dizginleyebiliyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
2. Ders | Tüm sınıflar ortak
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Mantar Pano :: RPG İçi Sayfalar-
Buraya geçin: