Sıkıcı ve bunaltıcı bir gün daha, neden hiçbir istediği olmuyordu ki! Gerçi yeteri kadar espri yapmıştı bugün arkadaşlarına; ama kafasında olan soru işaretiyle yapılan espriler ne kadar komik olursa olsun içten gülemiyordu. Sahte bir kahkaha atmak da onun içine işlemişti artık. İşlemesine bir şey demiyordu, uzaktan sevdiği ve yanına oturunca ulaşamadığı insan onu kahrediyordu. Bariz belliydi bunu, fakat kimse bilmiyordu içinde olanı, içini dışına yansıtan bir durumu yoktu. Şu ana kadar onu hep çapkın bilmişlerdi aslında çapkındı da çünkü hiçbir istediği kız onun olmamıştı o da istemediği kızlarla gönül eğlemek zorunda kalmıştı. Aslında bundan da şikayetçi değildi. Şu ana kadar sevdi kişiye bir kere ulaşır gibi olmuştu; ama onu da bilmediği bir gurur uğruna bırakmıştı. Nedenini kendine açıklayamadan yanıtsız bırakmıştı sevdiğini, ama şimdi kendi yanıtsız kalsa bile bir şeyler söylemek istiyordu, uzun zamandır kafasında olan insan, bir şeyler söylemek onu hem rahatlatacak ve karşıdakinin zırvalamasının nedenini açıklaya kavuşturucaktı. Karşısında ki kıza bir soğuk bir sıcak davranışları bir karın 0 derece de yağması haline doğarak içini ısıtacaktı. Belki de kar yağarken bulutların arasından güneş de açardı. Bugün çok hayalci ve kurgucu görmüştü kendini, ama nedeni besbelli açığa kavuşucakken böyle olmamak saçmaydı. Bu saçmalığa bir son vermek, Jess'e göründüğü salak durumundan çıkmak, işte aslında bütün mesele de buydu.Teodor kendini rahatlatmak amaçlı kaç kızı böyle kaybetmişti; ama bu sefer çok ilgisiz olan sevgilisinden Jess'i alacaktı. Nedensiz bir güven vardı içinde, günün ardından yemek yiyip aval aval yürürken gördüğü o inanılmaz kişinin omzuna dokunarak ilgisini çekmeye çalıştı. Jess Teodor'a bıkkınlıkla ve yorgunlukla cevap verince bile Teodor ayrı bir gülümseme içindeydi. Bilmiyordu; ama bugün ayrı bir elektrik ve içgüdü vardı üzerinde, Jess'in verdiği buluşmayla havaya uçan Teodor, geri geri akşam ne yapması gerektiğini düşünmek üzere odasına yol aldı.
Geçen boş zamanlarını bir kitabın içine boğularak geçirmişti, çünkü zaman onun için akmak bilmiyordu. Ortak salona geçerek okuduğu kitabı ara ara bölen arkadaşlarına susmalarını ve onu rahat bırakmalarını istese de didişmeler arada çok alevleniyordu. Bu olayı bırakıp buradan gitmeliyi. Buradan çıkmak, Jess ortalıklarda görünmüyordu. Nedenine anlam veremese de üstünde ki yorgunluğu hatırladı ve muzip bir gülümseme gene içine girdi. Ne yapacağını bilmeyen ve boşluğa bakarak gülen Teodor'un kitap okuduğu sanılsa da o arada ki kelimelere bakarak akşamı düşünüyordu. Piskopata bağlamıştı gene, yanına yaklaşan bin ah işiterek sırf bundan dönüyordu belki de kafası karışık ve içi alev alev yanmak istiyen aşka doymak isteyen bir erkekti işte, eski çıktığı sevgilisi okulun başlamasıyla zaten sona ermişti. İçinde ki karmaşa renkler müzik, kitapta ki bir iki kelimeyle birleşen romantık cümleler hepsi boştu aslında hepsi yarım yamalak saçma boş. Hayatı boştu ve o salak gibi bir aşka bağlanacaktı. Hemde hiç bilmediği umutsuz bir aşka. Yaz ayında kış soğunu yaşamamak adına ısıtmak yüreğinin içini, umutlu ya da umutsuz taneciklere ayırarak dörde bölünmek. İşte bilinmeyen yola bir adım daha, hayat daha yeni başlıyor yeni bir nefes daha az kaldı, onun buraya gelmesine ve ardından başlıyor, göl kenarında ki o amansız senfoni...