Brifing Odası

Geliştirme veya tasarım aşamasındaki projelerin üretimine başlamak son kararların alındığı yerdir.

Saat tam gece yarısı olmalıydı...

Yerin elli metre kadar altında inşa edilmiş gizli tesislerde kesinlikle yeryüzü ile bir bağlantı olmadığından saatler burada yaşayanların en yakın dostu olurdu. Aksi taktirde insanların burada zaman kavramını yitirip psikolojik sıkıntılar çekmeleri kaçınılmazdı.

Karanlık koridoru yavaş adımlarla geçti. Eli ceketinin içindeki asa kınına gidip asasını çektikten sonra kapıya doğrultup bir kere değdirdi. Brifing Odası'nın güçlü bir tılsımla kilitlenmiş kapısı asasını tanıdığında kendiliğinden açıldı. Kapı sadece şirket personelinin asalarına yanıt verirdi. Aynı bu gizli askeri üste bulunan diğer bütün kapılarda olduğu gibi.

İçeri girdiğinde asasını zarifçe sallayarak odadaki lambaları yaktı. Büyük maun toplantı masasının en ucundaki pahalı deri koltuğuna giderek yerleşti. Ardından asasını masaya doğrultarak bir kaç dosyayı yoktan varetti. Tılsım büyüleri her zaman uzmanlık alanı olmuştu ve en küçük işleri için bile tılsımı kullanmaya bayılırdı. Tabiri caizse büyüsüyle nefes alan biriydi.

Dalgın bir biçimde dosyaları karıştırarak beklemeye başladı...

Ağır adımlarla kapıya yaklaştı. Silvio içeride olmalıydı. Asasını çıkardı ve kapıya değdirdi ve kapı açıldı. Silvio içeride dosyalara göz atıyordu.

Adımlarını biraz hızlandırarak Silvio'a yaklaştı ve " İyi Akşamlar Albay " dedi

Sadık askerinin odaya girdiğini gördüğünde başı ile onu selamlayıp eliyle işaret ederek oturması için brifing masasına çağırdı.

"Sana da iyi akşamlar Walker. Paulie'de bize katıldıktan sonra başlayacağız."

Gece yarısı olmuştu. Yer altında gece yarısını hissedemese de, saatlerin aktığını biliyordu. Brifing odasına gitmesi gerekliydi, Silvio'dan aldığı çağrı üzerine oraya gidiyordu. Yer altında ki ışıklandırma yeterliydi. Bir süre yürüdükten sonra brifing odasının kapısının bulunduğu koridora girdi. Kapının yanına gelene kadar asasını çıkarmış ve kapıya dokundurmuştu. İçeri girdiğinde deri koltuğunda oturan Silvio'yu gördü.
"İyi akşamlar."
dedi ve toplantı masasının kenarlarında Silvio'nun yanındaki kendi koltuğuna oturdu.

Paulie'nin de katılımıyla birlikte toplantıya başlama zamanı gelmişti. Önünde duran üç dosyadan bir tanesini Max'e diğerini de Paulie'ye uzattı.

"Bildiğiniz gibi bu yılın programını daha çok askeri alandaki araştırma ve geliştirme çalışmalarımıza öncelik vermek olarak belirledik. Bunun sonucu olarak Paulie bir uçağın ben de bir tankın üzerinde çalışmaya başlamıştık. Buraya sizi çağırmamın sebebi tak projesinin üretime hazır hale geldiğinin haberini vermekti."

Masadaki viski şişesini alıp önlerinde tılsımla varettiği üç bardağı doldurdu. Kendi bardağını alıp yudumladı.

"Önünüzdeki dosyalarda proje hakkında geniş bilgiler bulabilirsiniz. Tankın adı DANTE-10K. Tılsım büyüleri ve alaşımlı kaplamalarla zırhı mükemmel düzeyde arttırıldı. Motoru daha hızlı olması için büyülendi. İçine cisimlenilememesi için büyülü bir kalkan ilave edildi."

"Ancak en büyük yenilik kullandığı silah. 2 metrelik devasa namlusundan roket göndermiyor. Resimlerde de gördüğünüz üzere namlunun çizimi de normal bir tankın namlusunu andırır nitelikte değil. Bu namludan değdiği noktada anında etki gösteren yoğun bir dondurucu ışın gönderilerek düşmana saldırmakta."

"Sorusu olan?"

Spoiler:

(Aracın resmi için Spoiler'a tıklayınız...)

Dosyayı incelemeye başladı. İnceledikten sonra Silvio'ya dönerek
"Fevkalade bir proje."
Diyerek projenin hatasız olabileceğini belirtti. Ancak gözüne takılan bazı detaylar vardı.
"Yüksek hızda büyücülere karşı ne kadar dayanabilir?"
dedi. Bu kadar büyük ve ağır olan birşeyin hızlı olmasını beklemiyordu. Bunu belirtti. Cevabını almadan tekrar dosyaya gömüldü. Biraz daha inceledi başını salladı;
"Ağırlığı dışında hiç bir problemi yok, ayarlamalarında hiç bir problem yok. Tekrarlıyorum; fevkalade olmuş, Albay."

Binbaşı'nın sözlerini dinledikten sonra çözümünü bulduğu bu soruna bir yanıt sundu.

"Ağırlığına rağmen 45km hıza ulaşabiliyor. Bu da onu tank sınıfında bir araç için oldukça üstün konumda tutuyor. Ayrıca büyüye dayanıklılığı için oldukça fazla tılsım önlemi var. Senin yapacağın alaşımlı zırh kaplamasınında etkisi önemli olacak. Bunun dışında aracın zaten orduda kullanımı ancak en üst düzeyde gizlilik içeren operasyonlar için uygun. Muggle'lar için uygulanan gizlilik yasasının bir benzeri orduda da var biliyorsun. Bu prosedürü ihlal etmemiz olanaksız. Doğal olrak tankı orduda kullanacak kişiler ancak orduda hizmet veren büyücü askerler olacaktır. Bence bu yeterince güvenli olmasını sağlıyor."

Bardağındaki viskiyi bitirdikten sonra koltuğunda rahatça arkasına yaslanarak dostunun cevabını beklemeye başladı.

"Sanırım bu yeterli olacaktır."
Dedi ve o da kendi viskisinden bir yudum alarak;
"Bende kendi üzerime düşeni yapacağım."
Dedi. Viskisini yavaşça yudumlarken gözleri tavana takıldı ve öylece oraya bakakaldı bir süre. Yapması gereken zırh kaplamasını düşünüyordu.

"Tamam binbaşı. Ben gidip yüzeydeki devriyeleri kontrol edeceğim. Yarın görüşürüz. Umarım çalışmaların bitmiş olur da tankın ürerimine geçeriz. Eğer tahmin ettiğim başarıyı yakalarsak oldukça büyük bir kazanç sağlayacağız bu projeden."

Sözlerini bitirdikten sonra asasının bir hareketiyle kendi dosyasını yok etti. Ardından Paulie'ye selam verip Brifing odasını terk etti.

Konuşulanları dikkatle dinledi. Albay odadan çıktıktan sonra kafasını öne eğerek tank projesini düşündü. Aklında binbir çeşit düşünce vardı. İçinden "Hava alsam iyi olacak" dedi. Ayağa kalktı Paulie'e selam verdi ve odadan çıktı.