Cornelia Blake Model
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1 Yaş : 29 Kan statüsü : Muggle doğumlu. Galleon : 11136 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 28/08/09
| Konu: Shannon. Cuma 28 Ağus. 2009, 14:40 | |
| Ad - Soyad: Shannon Adair İstenen Bina: Slytherin. İstenen Sınıf: Altıncı sınıf. Karakterin Genel Özellikleri: O pembe yanaklardaki gamzelerin, buz mavisi ışıltılı gözlerin, sapsarı buklelerin altında aslında nasıl da iticidir Shannon. Güzelliğini kibriyle, zekasını başkalarını küçümseyerek lekeler. Alaycı ve bencildir. Ukala haline büründüğünde o güzel başını yerinden çıkarmak isteyecekleri kadar rahatsız eder çevresindekileri. Şımarık, burnu havada bir kızdır. Kendini kusursuz zanneder ama dışarıdan bakan biri onun bu haline nasıl acır farkında bile olmaz. Güler geçer, eğlenir dalga geçer. Hiçbir endişesi ya da kuralı yoktur. İstediğini yapar, istediğini alır, istediğini ezer geçer. Ama ne yazık ki kendini beğenmekte çok da haksız sayılmaz; etkileyici, güçlü ve özgüven doludur Shannon. Bu yüzden ne kadar sevmeseniz de büyüsünden etkilenmeden edemezsiniz. Onu tanıyanlar ya ondan nefret eder ya da ona hayrandır. Karakterin Geçmişi: Aydınlık tarafı seçmiş, safkan bir ailedir Adair ailesi. İrlanda'nın tarihine bizzat şahit olacak kadar uzun süredir varlıklarını koruyor olsalar da ada dışında pek tanınmazlar. Oldukça zengin olmalarına rağmen -İrlanda'da hatrı sayılır bir toprak zenginlikleri vardır- şatolarda köşklerde yaşamak yerine daha mütevazi bir hayatı seçmişlerdir.Aile içinde birbirlerine oldukça bağlıdırlar fakat diğer safkan ailelerle iletişimleri bulunmaz. Taraf çatışmalarına uzak gibi görünseler de her zaman aydınlık tarafın destekçisi olmuşlardır. Shannon'ın kendisine her ne kadar oldukça zıt olsa da, kendisine en yakın kişi olan bir ikiz kardeşi vardır. Çok küçük detaylar dışında neredeyse aynı görünüşe sahip ikizler; adlarını ülkelerinin en önemli ırmaklarından almıştır. Shannon'ın babasının kalbini sıradan bir kadına kaptırmasıyla, ikizler dünyaya melez olarak gelmiştir.
RP Örneği:
- Spoiler:
Çok kötü, çok kötü... Hızlı ve dengesiz adımları güzel cadıyı kısa sürede kulelerden zemin kata ulaştırdı. Kafası karışık değildi, ne var ki gerçekten gereğinden fazla doluydu. Aynı anda birden fazla şey düşünmek yeni bir durum değildi ama daha önce sadece kendisi vardı. Şimdi ne yapsa, başkalarını da etkileyeceğini biliyordu. Her hareketini bu şekilde düşünmesi lazımdı. Fakat en azından bir süreliğine her şeyi erteleyecekti. Bir de üstüne geç kalmıştı. Akşam yemeği demişti evet. Oysa o sırada karanlık çoktan çökmüştü bile. Kim bilir kaç saattlik bir bekletmeydi bu?
Mektupta belirttiği gibi Avlu'ya doğru ilerliyordu. Şato'nun duvarları arasından çıkınca, birden aklı başka bir olasılığın varlığını fark etti. Ya gelmezlerse? Evet. Üç yılın ardından hortlayan eski bir arkadaş düşüncesi yeterince kafa karıştırıcıydı zaten. Kendisini affetmemeleri o kadar olasıydı ki Sintié korkuyordu. Yine dikti, yürüyüşü zarifti, ama adımları çekingendi. İnce dudakları titriyordu. Soğuktan falan değil. Belki karanlığın biraz etkisi vardı. Ama asıl içindeki korku buna yol açıyordu. Toprak zemine saplanabilecek gibi duran aykkabısı, bir an için bu korkuyu dağıtıp dikkatli yürümesine neden olsa da; genel anlamda ruh hali değişmiyordu. Gaby'e gönderdiği notu hatırlamaya çalıştı. Yeterince açıklayıcı olamamıştı. Kızın geri dönüşü yüzünden çok yıpranmadığını umdu ama onun güçlü olduğunu biliyordu. Ne olursa olsun güçlüydü. Mia'ya değil de ona yazmasının sebebi de buydu. İlk tepkisinin Mia'nın muhtemel tepkisinden çok daha serinkanlı olduğuna emindi. Ki bunun sadece kızgınlık olması en iyi ihtimaldi ve Sintié tüm kalbiyle bunu diliyordu. Üzülürse, ağlarsa... Dayanabileceğinden emin değildi her şeyden çok sevdiği arkadaşının göz yaşlarına... Neyse ki öncesinde Alain'e de bir mektup yollamıştı. O güçlü kalır, birbirlerine sarılıp hıçkırıklara boğulmaları muhtemel olan üç kızı rahatlatabilirdi. Aklına Alain'in gelmesiyle artık yaşlanmış olan simsiyah kedisi de geldi. Perlé. Kim bilir yokluğunda nasıl bir depresyona girmişti zavallı kedisi? Alain'den onu getirmesini de istemişti. Onun yumuşacık tüylerini hissetmeyi, dilinin ıslaklığını elinde hissetmeyi, boncuk boncuk gözlerindeki canlı rengi izlemeyi bile çok özlemişti.
Aklında türlü düşünceler birbirine girerken, görüş açısına giren iki Ravenclawlı kız duraksamasına neden oldu. Eli saten elbisesinin arkasına gitti ve parlak kumaşa dokundu. Gözleri irileşmiş, göz pınarları dolmuştu. Bir an için ayakta kalabileceğinden emin olamadı ve yanındaki ağaca dayandı. İşte oradaydılar. Upuzun üç yılın ardından… Kendisine asır gibi gelen üç yıl. Birbirlerine dayanmış, bu haberin şokunu ağlayarak atlatmaya çalışan arkadaşlarını görmenin bu kadar zor olacağını tahmin bile edemezdi. O kadar tuhaf hissediyordu ki, gözleri dolmasına rağmen ağlayamıyordu. Deniz mavisi gözleri buğulanmış, görüşünü bulanıklaştırmıştı. Ama tek bir damla bile inmiyordu yanağından. Annesinin cenazesinde de yaşamıştı daha önce. O zaman kızmıştı kendisine. Böyle bir kaybın ardından ağlayamıyordu bile. Ama babası eğer çok fazla üzülürsen, ağlayamazsın demişti küçük kızına. Evet, o anda aynen öyle hissediyordu. Ailesinden ve dostlarından ayrı kalmak, Sintié’yi öyle yormuş, öyle yıpratmıştı ki hayatına binlerce şey sığdırmış yaşlı bir kadının kalbine benzemişti, genç kalbi. Ve o anda sanki yıllardır atmayan kalbi tekrar atmaya başlamış gibi hissetti. Mutluluk. Sanırım o tarif edilmez duyguyu resmedebilecek kadar yoğun yaşıyordu şimdi. Vücudunun hala beyninin kontrolünde olup olmadığını anlamak ister gibi bileğini hareket ettirdi. Güzel, yürüyebilirdi. Koşmak istiyordu, hatta uçmak. Ama küçük bir çocuğun ilk adımları gibi yavaş, kontrolsüz ve sallantılıydı yürüyüşü. Yine de sonunda onların yanına yaklaşabildi. Tam arkalarında duruyordu bedeni. Ellerini uzatsa dokunabilecek kadar hem de. O kadar uzun süre buna benzer hayaller kurmuştu ki gerçek olup olmadığına inanmak için bir tepkiye ihtiyacı vardı.
"Sonunda olmam gereken yerdeyim değil mi?" O kadar bilinçsizdi ki sesinin nasıl çıktığına emin olamamıştı. Anında kendisine dönen yüzler, uzun süredir biriken yaşlarını eskiden olsa akmasına neden olabilirdi. Ama zayıf görünemezdi. Ne konumu ne duyguları buna izin veriyordu. Ağlamıyordu ama içindeki fırtına için aynı şeyi söyleyemezdi de.
| |
|
Catheriné Marcelline Hayalet, Müzisyen
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 817 Yaş : 29 Galleon : 11895 Ekspresso Puanı : 38 Kayıt tarihi : 07/12/08
| Konu: Geri: Shannon. Cuma 28 Ağus. 2009, 15:06 | |
| Kabul edildi, rütbeniz veriliyor. | |
|