Euria Syv Déchéance

Ad - Soyad: Euria Syv Déchéance
İstenen Bina(lar): Slytherin
İstenen Sınıf: 6. ya da 7. sınıf
Karakterin Genel Özellikleri: Yapılan her genellemenin, hatta bunun bile yanlış olduğunu düşünmesek bile soyadı kadar garip olan bu kadını genel hatlarıyla anlatmaya çalışmak biraz zor olacak. Burada yazdıklarım, en nihayetinde benim Euria hakkındaki şahsi fikirlerimdir, elimden geldikçe onu kırmamaya özen göstereceğim. Bildiği tüm dilleri Fransız aksanıyla konuşmaya çalışan burnu havada, gıcık bir kadın gibi görünebilir, görünebilir mi dedim? Affedin, aynen öyle görünür! Onu tanımayan herkes, kendisini havalı ve soğuk biri olarak tarif edecektir. Onu tanıyan birine sorduğunuzda ise bahsettiğim iki sıfatın yanına ürkünç, ruhsuz ve küstah sıfatlarını eklemekten çekinmez. Kişisel fikirlerimden mi bahsediyorduk? Ah, elbette onu kendinden sonra en iyi tanıyan ben olduğuma göre size bir iki tüyo verebilirim: Hayır; Syv kalpsiz değil, sadece sahip olduğu o şeyi nasıl kullanacağından habersiz. Ürkünç, küstah ve ruhsuz olması konusunda herhangi bir aksi görüş beyân edemeyeceğim, fakat; zaten nedenlerini az sonra, ben onun kısa ve zavallı geçmişinden bahsederken okuyacaksınız. Syv'in tamamen kendi kabuğunda yaşayan bir sosyofobik olduğunu söyleyebileceğimi sanmıyorum, arkadaşlarının azlığı; onlardan herhangi bir fayda sağlayacağını anlamadan insanları kendine yaklaştırmamasındandır. Tüm insanları, kendinden büyük olsun olmasın aptal olarak görür. Bunun nedeni; belki de diğer kimsenin hayatı boyunca okuyamayacağı kadar kitabı, yaşayamayacağı kadar acıyı yaşamış olmasındandır o kısacık hayatı boyunca. Aptal olmadığını düşündüğü herkese derinden bir saygı beslemeyi ihmal etmez. Sevgi; bir daha yerleştirmemek üzere kalbinden söküp attığı küçük bir aldatmacadır ona göre. Müzik, kitaplar ve hayvanlara ise sonsuz, sorgusuz bir sevgi besler fakat; ona yaklaşmak diğer herkes ve her şeyi aşılması neredeyse imkansız duvarlar beklemektedir. Ah, bu arada, yabancılara bambaşka bir kimliğe bürünüp kendinden bahsetmeyi çok sever. Kendisiyle ilgili en trajik, belki de en gizli sırları başkasından bahsediyormuş gibi anlatır hep. Nereden mi biliyorum? Ah, tanışmamıştık sanırım, değil mi? Ben Euria, Euria Syv Déchéance.
Karakterin Geçmişi: Benden bir kelebeğinkinden haylice bir hayatın öyküsünü anlatmamı istiyorsunuz; beklentilerinizin de aynı kelebeğin ömrü kadar kısa, fakat kanatları kadar renkli ve narin bir hikaye olduğundan eminim. Şu görkemli kanatları olan kocaman kelebekleri bekliyorsunuz benden, ya da belki de beklentileriniz düşük; siyah bir kelebek bile anlatabilirsin diyorsunuz. Ah, oysa ki siyah kelebeklerin bile koyulu açıklı motifleri vardır narin kanatlarında. Size söyleyeceğim, eğer duymak istediğiniz böyle bir hikayeyse, şimdi hemen örnek role play kısmını okumanız... Sadece, belki hani duymak isteyen olur diye yazacağım buraya; okumak zorunda hissetmeyiniz.
Euria Syv Déchéance, pek çok kişi gibi yalnız değil de, kendine benzeyen bir kişiyle daha açtı gözlerini. Ah, hayır, ikizinin adından bahsetmek isteyeceğini sanmıyorum, ondan tiksiniyor çünkü. Fransız bir baba ve nereden geldiği belli olmayan bir annenin 2. ve 3. çocuğuydu ikizler. Aslında; gerçekten tanımıyorlar anne babalarını. Kendilerini bildikleri bileli o yüksek tavanlı, taş, gotik dönemi andıran vitraylı pencerelerin bulunduğu soğuk odada birlikteydiler. Demir, oldukça heybetli kapının altındaki delikten açlıktan ölmemeleri için besin maddeleri bırakılırdı düzenli olarak. Onlar ise, geniş odanın bir duvarını boydan boya kaplayan kitaplıktaki kitapları okuyarak, ya da muhtemelen yaşadıkları şato kadar yaşlı olan o garip bez bebeklerle, hayal güçleri el verdiğince oynayarak geçirirlerdi. Birbirlerinden başka gördükleri tek kişi, haftada bir kere demir kapının gıcırdayarak açılmasına neden olan abileriydi. Ebeveynlerini hiç görmediler, sadece akli dengesi pek de yerinde olmayan abilerinin anlattığı kadar biliyorlar onları. Tabii, ondan dinlediklerinin ne derece doğru olduğunu kim garanti edebilirse... Ah, her şey anlattığım kadar basit, sıradışı bir sıradanlıkla ilerlemekteydi ikiziyle arasında çıkan küçük bir kavgaya dek. Zavallı ikizi, 6. katın penceresinden vitraylı camlarla birlikte aşağıya, sisle örtülü ormana düşerken yapmak istediğinin bu olmadığını farketmişse de, artık çok geçti. Onu pencereye doğru tüm gücüyle ittiğinde, camın kırılabileceği gerçeğini hesaba katmamıştı, ya da oturdukları yerin bu denli yüksekte olduğunu... Lanet olası zavallıcık henüz 8 yaşındaydı hayatında tanıdığı iki insanla olan tüm bağlarını kaybettiğinde. Evet, kardeşinin ölümünden o sorumluydu fakat; her ne kadar bunu reddetse, tüm tiyatral yeteneklerini konuşturarak defa defa kardeşinin ölümünden sorumlu olmadığını söylese de, abisi biliyordu işte. Bir daha, odasına ayda bir uğramaya başlayan abisinin gözlerinde sevgi göremedi, sadece koyu bir nefret... 11 yaşına basıp da Hogwarts'a çağırılana kadar da dışarı hiç çıkmadı. İnsanlar, hayvanlar, böcekler, bitkiler, büyü... Her şey hakkında bolca teorik bilgiye sahip olmasına rağmen, pratikte onlarla karşılaşmanın zorluklarıyla bocalayarak yaşadı bu güne kadar...

RP Örneği:

Spoiler:

Uzunluk izin verilen sınırı geçtiği için ayrı yazmak zorunda kaldım. Başka bir sitede Sigrid Lilja Fritjof adlı karakterim için Büyük Şölen'de yaptığım Role Play'dir.

Rütbeniz veriliyor, iyi RP'ler.