Ad - Soyad: Christopher Walden
İstenen Bina(lar): fark etmez…
İstenen Sınıf: 4 ya da 5
Karakterin Genel Özellikleri:
Christopher, sakin ve uyumlu bir gençtir. Hayat üzerinde bir farklılık yaratamayacağına inandığından olsa gerek, kendi fikirlerini dile getirmez. Zaman zaman bu alışkanlığı sebebiyle bir fikir üretemediği bile olur. İtaat etmenin kolaylığına yenilmiştir.
Kitaplarını okumayı, babasının dükkanındaki malların fiyatlarını ezberlemeyi sever. Bunu yaparken bir çok süpürge hakkında ayrıntılı bilgi edindiğinden Quidditch konusunda da yetenekli olmasını dilemiştir babası hep. Ancak o süpürgesini ulaşımdan başka işlerde kullanmayacağını açıkça göstermiştir.
Anne ve babasının Christopher’ı sosyalleştirme çabaları sonuçsuz kalmıştır. Chris çimenlerde koşup kuşları kovalayan çocuk değil, kuşların özgürce uçuşunu odasının penceresinden izleyen çocuktur.
Karakterin Geçmişi:
Christopher, İngiltere’nin güneyindeki küçük bir büyücü kasabasında yaşayan, orta halli bir büyücü ailesinden gelmektedir. Babası yaşadıkları kasabada, sihirli ulaşım araçları satan bir dükkan işletmektedir. Annesiyse evlerinin bahçesinde büyülü bitkiler yetiştirip kasabada yaşayanlara satmaktadır.
Christopher Hogwarts’tan önceki yaşamını, annesinin zorlamalarıyla, kasabanın boş sokaklarında diğer büyücü çocuklarıyla oyunlar oynayarak geçirmiştir. Ancak kendi aklı hep evin ya da babasının dükkanının güvenli duvarlarında kalmıştır. Kasabada herkes iyi sırdaşlar edinirken o, kendine uygun bir dost bulamamış, kendini daha yalnız hissetmiş, bu his arttıkça yalnız olmaya daha da meyillenmiştir.
Walden’ların evi her zaman sakin olmuştur. Ancak bayramlarda, tatillerde, büyükanne ve büyükbabasının ziyaretleriyle renk gelmiştir.
Christopher’ın yaşamında, herhangi bir çocuğun (herhangi bir “büyücü” çocuğun) yaşayabileceği doğal ve sakin hayattan farklı bir şey olmamıştır. Aslında onun başına gelen en heyecanlı şey, Hogwarts’tır.
RP Örneği:
“Hadi evlat! Fırla!”
Christopher topuğuyla yeri itti ve babasından kalma süpürgesi Oakshaft 90’ın üstünde dengesizce havalandı. Hızıyla hava, kulaklarına çarpıp anında kıpkırmızı yapmıştı kulak kepçesini. Elindeki ağır sopayı sıkıca tutuyordu. Havada dengesini sağladığından emin olamıyordu bir türlü. Kahrolası rüzgar süpürgenin çalılarını birbirine çarptırıyor, çıkan çatırdamaları kulağı ayırt etse, rüzgarın sesi bitmiyordu. Bir anda fırlayan Bludger bulutlu gökyüzünde kaybolmuştu. Bu gürültüde topun gelişini de duyması imkânsızdı. Christopher’a göre babası onu bir ölüm antrenmanına çıkarmıştı.
*çatırt*
Christopher süpürgesine çarpan ağır topun etkisiyle ileri doğru takla attı havada.
“DİKKAT ET!”
Neyseki ayaklarını sıkıca takmıştı süpürgeye. Nefesini kontrol etmeye çalıştı buz gibi hava ciğerlerini işgal ederken. Dengesini biraz sağlamlaştırınca babasına kötü bir bakış fırlattı. Rüzgârın sesini bastırarak bağırdı:
“Delilik bu baba! İniyorum!”
Tam zemine doğru iniyordu ki babasının gür sesi yeniden duyuldu. Christopher kelimeleri ayırt edemese de anlıyordu babasının ne demek istediğini. Nemli çimlere sürtünerek gelen top şimdi Christopher’la aynı eğimi yaparak yukarı çıkıyor, üstüne geliyordu. Christopher bir an topa vurabileceğini düşünüp sopayı tutan kolunu geriye çekti. Ancak topa yaklaştıkça cesareti azalıyordu. Her zamanki gibi son anda caydı ve çarpışmayı engellemek için sola ani bir dönüş yaptı.
Geç kalmıştı! Dönüşün etkisiyle süpürgesi yükselmişti ve top onu yine kuyruktan yakalamıştı. Bu seferki çarpışma fenaydı. Dikleşen süpürgenin kontrolü iyiden iyiye çıkmıştı Chris’in elinden. Şimdi dönerek havalanıyordu. Gözlerini kapatıp kendini doğanın kontrolüne bırakan Christopher’ın tüylerini diken diken eden bir şey oldu. Kapalı gözlerinin ardında parlayan ışığı fark etmişti. Gözlerini açtığında havada yaklaşık 10 metre yukarıda hareketsiz duruyordu. Ve gök gürledi kıyamet alametş gibi. Hemen ardından yağmur bardaktan boşalırcasına yağdı üzerine.
Christopher Bludger tarafından yarım bırakılan işini tamamlamalıydı. Ani bir hareketle zemine doğrulttu süpürgesinin ucunu. Hızla iniyordu ıslanmış çim zemine. Birkaç metre kala elindeki sopayı yere fırlattı ve iki eliyle birden süpürgenin ucunu kendine çekip ayaklarını zemine çarparak iniş yaptı.
Babası fırlattığı sopayı almış koşuyordu kendisine doğru. Diğer elinde de topları sakladıkları sandık vardı. Sıkıntıyla babasına döndü ve burnunun ucunda süpürgeyi sallayarak konuştu:
“Önce Bludger saldırdı…” süpürgenin parçalanmış çalılarını gösterdi “Sonra da şimşekler çakmaya başladı! Sen beni öldürmeye mi çalışıyorsun?!”
Babası sandığı ayakucuna bıraktı ve Chris’in ıslak saçlarını karıştırıp gülerek “Bence çok iyi bir antrenman oldu. Bir dahaki sefere elindeki sopayı kullanmayı denersin olur mu?” dedi. Sesindeki alaycılık Chris’i sinirlendirse de babasına laf yetiştirmenin doğru olmayacağını düşünerek çenesini tuttu.
Babası sandığı açtı ve üstlerine doğru gelen Bludger’a doğru tuttu sandığı. Bludger yerini biliyor gibi hızla çarptı sandıkta kendine ayrılmış yere ve aynı anda sandığı kapağını çarptı Chris. Babasıyla birlikte sandığın bir ucundan tutarak yürümeye başladılar kasaba meydanına doğru:
“Biraz çalışırsan Quidditch takımına girebilirsin” diye seslendi babası. Chris istifini bozmadan yürümeye devam etti. O kadar yetenekli olsa da istemiyordu oynamayı. Maçları izlemeyi tercih ederdi. Konuyu değiştirmeye çalıştı:
“Annem ne yemek yapacaktı baba?”