Claudia O'Connell Ravenclaw 6. Sınıf Öğrencisi
Mesaj Sayısı : 3 Yaş : 29 Galleon : 10377 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 11/09/10
| Konu: Claudia. C.tesi 11 Eyl. 2010, 19:37 | |
| Ad - Soyad: Claudia O'Connell İstenen Bina(lar): Ravenclaw İstenen Sınıf: VI. sınıf Karakterin Genel Özellikleri: Pratik zekâlı, mantılı, lider ruhlu, sosyal bir karaktere sahip Claudia, arkadaşlarıyla ilişkisini hep iyi tutmuş ve bu arkadaşların içinden çıkan birkaç kişi ile de dostluk bağlarını güçlendirmiştir. Değer verdiği şeylere, kişilere zarar gelmesinden korkarak yaşar. Bu, yalnız kalma korkusundan çok onlarla kurduğu bağdan ötürü bir korkudur. Çoğu zaman küçük şeylerle mutlu olmayı başarır. Olayları pozitif yönünden başlayarak inceler. Kitaplarla bezenmiş hayatında onlardan ayrı kaldığı zamanlarda genelde dostlarıyla vakit geçirir. Kendini beğenmiş, ukala bir tip olmasa da zeki olduğunu benimsemiştir. Bu konuda mütevazı olmayı tercih etmez. Bir başka beğendiği ve takdir aldığı yönüyse düzenli olmasıdır. Ödevlerini zamanında yapar ve bu doğrultuda zamanında teslim eder. Kütüphanede uzun zamanlarını harcayan bir tip olarak araştırma yapmayı, yeni konular hakkında bilgi sahibi olmayı ve bildiği şeyleri genişletmeyi sever. Bilginin gücüne inanır. Karakterin Geçmişi: Henüz oluşturulmadı. RP Örneği:
- Spoiler:
Çıplak ayakları soğuk zeminle buluştuğunda bir ürpertiyle kendine gelmişti. Önüne düşen saçlarını geriye doğru savurdu. Diğer kızların hala derin ve masum uykularında olduğu belliydi. Claudia'nın da böyle bir dinlenme ihtiyacı olduğu ortadaydı. Aynadaki yansıması göz attı. Gözlerinin altındaki halkalar fazla belirginleşmişti. Parmaklarını birbirine kenetledi ve ilkel hareketlerle kütletti. Soğuk zeminde birkaç titrek hareketten sonra koridorda yürümeye başlamıştı bile. Eline aldığı defteri kurcalıyormuşçasına karıştırdı. Dikkat çekmeden dersliğe ulaşmak, bir günü daha aceleyle sonlandırmak istiyordu. Hızlı adımlarıyla ilerlerken dersliğin önünde bulmuştu kendini. Sessiz bir ortam olduğu anlaşılıyordu. Yavaşça kapıdan süzülürken ne olduğunu anlayamamıştı. Işık huzmeleri içinde kaybolmuştu.
***
Derslikle alakasının olmadığı bir ortamda belirivermiştim. Aklımın bana tuzak olarak hazırladığı bir oyun muydu bu bilemiyordum. Bir tahta kurulmuş bekliyordum. İçimde anlayamadığım bir istek vardı ki sihirli bir değnek dokunmuşçasına aklım başıma geldi. Ben bir prensestim. Evet, bir prensestim ve bir halkım vardı. Arenanın tam ortasında onlar için savaşacaktım. Ya da kendi arzularım için. Yanımda usulca duran sevgilime bir bakış fırlattım. Onu gerçekten seviyordum ama tutkularım daha ağır basmıştı bu defa. Babasını yeni kaybetmesinin ardından ona destek olacağıma başka bir darbe vuruyordum. Eğer nazikçe istediğimde göktaşına sahip olabilseydim böyle bir oyuna gerek kalmayacaktı elbette. Nitekim bu sevgili prensimi sevmediğim anlamını ortaya koymaz. Rémi, benim biricik aşkım ve öyle kalacak.
Dün gece ona bir oyun hazırladım. Kesinlikle benden böyle bir hareket beklemediğine eminim. Rémi'nin bana sonsuz güveni kabaran duygularımı dizginleyemeyecek hale getirmişti. Anlattıklarını duyduktan sonra tek tutkum göktaşı olmuştu. Rémi teklifimi red ederken, ben kendisine sokulmaya başlamıştım bile. Yarın sabah uyandığımızda ona fikirlerimi açıklayacaktım ve söyleyeceklerimi geri çevirme gibi bir durum söz konusu olamayacaktı. Yaptığımın kendi içimde haklı olduğunu biliyorum ve bir yarım sevgilime bunu yaptığım için kendimden iğrenmem gerektiğini hatırlatıyor. Fakat istediğimi almadan bu oyun bitmeyecek. Hatta hiç bitmeyecek. Geçirdiğimiz güzel bir gecenin ardından Rémi isteklerimi tereddütsüz kabul edecek bir kıvama ulaşmıştı. Zevkle içtiği şarabı birkaç büyülü sözcüğü bulandığı anda kendinden geçmişti zaten. Ona çok güzel bir fikirden bahsedercesine neşe içinde söyledim ne söyleyeceksem. Gerçek Rémi bunu asla kabul etmezdi. Belki ona böyle bir teklif götürdüğüm için uzun süre bana kırgın bile kalabilirdi. Fakat bu tehlikeyi dün gece hallettiğim için bir sorunla karşılaşmamıştım. Kesinlikle bir savaş tertip edilecekti ve Prenses Claudia bu savaştan zaferle ayrılacaktı. Göktaşını ele geçirdiğinde bu zekice oyun da bitmiş olacaktı ki böyle bir sonuç olmazsa daha farklı yollara sapabilirdim. Rémi'nin kontrolü benim elimde, kendi kontrolüm benden bağımsızdı. Prens Rémi ile aynı kaderi paylaşıyoruz. Bu onun biraz daha yumuşamasına yardımcı olabilir öğrendiği zaman. Beni ona karşı teselli eden tek çarem buydu çünkü. Göktaşına sahip olmak için çırpalayan beynim ve prensimi kaybetmemek için beni uyaran kalbim. Şuanda beynim içinde dolaşan tilkileri takip etmek daha cazip geliyordu. Zira Rémi bunu asla öğrenemeyeceği için duygularımı bir köşeye bırakmam konsantrasyonumu toplamamı kolaylaştıracaktı. Tören artık başlamalıydı. Oturduğum yerden halkımı izliyordum bu savaşı kazanmaları için onlara elimden gelen desteği sağlayacaktım. Rémi ile göz göze geldiğimizde başlamasını beklediğimi ifade eden bir yüz ifadesi tam oturmuştu yüzüme. Bu ifadeyi anlayan prens halkına seslenişini yaparken bende yerimde can kulağıyla dinliyordum. Dört köşe olmuş duygularım içime sığmıyordu adeta. Verecekleri tepkiyi merak etmiyor değildim. Özellikle bana karşı tehdit oluşturabilecek kişilere karşı dikkatimi onlara vermeliydim. Bunların başında prensin koruyuculuğu üstlenen Anna geliyordu. Ben ne kadar sinsi isem bu kızda öyleydi. Aramızda henüz adını koyamadığım bir negatif çatışma olduğunu ikimizde biliyorduk. Belki de bu savaşı kullanıp ona ve diğer ahmaklara günlerini gösterirdim. Göktaşını riske atmayacağım durumlarda hepsinin hakkından geleceğim. Prens konuşmasına son noktayı koyduğunda zafere daha çok yaklaştığımı biliyordum. Elimi narin hareketlerle onun elleriyle birleştirdim. Bu bana güç veriyordu sanki.
Gözlerim Anna ve Poppy'nin bulunduğu yeri gördü. Bu ikisi kesinlikle bir şeylerin peşindeydi. Lanet olsun onlara! İkisinden de kanımın son zerresine kadar nefret ediyorum. Hava da büyüler uçuşurken küçük prensesin bana doğru yaklaştığını gördüm. Ben onu izlerken yanımda oturan sevgilim nereye kaybol muştu? İşler içinden çıkılmaz bir hale koşuyordu. Düşüncelerim Poppy'nin bana yaklaşmasıyla bölündü. Sinsi bakışlarının altında bir şeyler yattığı belliydi. Bir hışımla yerimden kalktım. Kendimi savunmam için bunu yapmam gerekirdi elbette. Ağzında geveleyerek sarf ettiği bir büyü ile yere yapışmıştım. Savaş asıl şimdi başlamıştı. Kendime geldiğim zaman o küçük ahmağa gününü gösterecektim ve Petrificus Totalus'un alasını yapacaktım. Kollarım ve bacaklarım birbirine kenetlenmişken tamamen savunmasızdım. Benim için asıl önemli olan Rémi'nin aklının başına gelmiş olmasıydı. Defalarca kez lanet olsun ki yıkılışım başlıyordu. Ama ben buna izin veremezdim. İçimi kaplayan korku bedenimi alevlendirmişti. Rémi bu olanları öğrenemezdi. "Ah Poppy, seni geberteceğim." Yanında bulunan iksir aklıma geldiğinde bir şeyleri değiştirmek için hala vaktim olabilirdi. İyileşme iksirini özenle kullandı ve eski güçlü Claudia bedenime geri döndü. Tek fark Arenada olmadığımızdı. Küçük şımarık neredeydi bunu da bilmiyordum. Kendimi bir boşlukta hissediyordum. Arenaya dönüp Rémi'ye her şeyi kendi lehim doğrultusunda açıklamalıydım. Eğer onu kaybedersem bu sonum olurdu. Göktaşı için kullanıldığını öğrenirse kesinlikle yıkılırdı ve ben de öyle. Önce küçük prenses sorunuyla yüzleşmem gerekecekti. "Seni elime geçirdiğimde bütün kontrolün bende olacak Poppy." Evet, ona İmperio lanetini uygulayacaktım ve bundan haz duyacaktım. Sonraki işim Rémi ile sorunlarımız büyümeden konuşmaktı.
| |
|
Marveille Croweix Perfect Li(f)e Yazarı
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 2182 Yaş : 29 Kan statüsü : safkan yani nolcak ki başka. Galleon : 12726 Ekspresso Puanı : 22 Kayıt tarihi : 11/11/07
| Konu: Geri: Claudia. C.tesi 11 Eyl. 2010, 19:40 | |
| | |
|