Staples Cromwell Gryffindor 7. Sınıf Öğrencisi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 8 Yaş : 29 Kan statüsü : Safkan. Galleon : 10370 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 13/09/10
| Konu: Cromwell. Ptsi 13 Eyl. 2010, 23:57 | |
| Ad - Soyad: Staples George Cromwell. İstenen Bina(lar): Gryffindor. İstenen Sınıf: 7. Sınıf Karakterin Genel Özellikleri: Bana sorarsanız kendimle ilgili söylemem gereken ilk şey, kuşkusuz profesyonel olarak şaka yapabilme kabiliyetimdir. Ama insanlara göre, şakacılığımdan ziyade icat ettiğim ilginç küfürlerle anılıyorum civarda. Evet, çok fazla küfür ederim. Çok fazla da şaka yaparım. Bunun haricinde bitmek bilmeyen bir enerjiye sahibim, bu enerji çoğu zaman dilime vurur ve bunu yanımdaki insanlara aktarmaya çabalarım. Çoğu, hatta en yakın dostlarım bile bir noktadan sonra bana dayanamaz vaziyete gelirler. Ama her zaman için insanlara kendini sevdirmeyi ve insanları güldürmeyi becerebilmişimdir. Zeki biri sayılırım; daha çok yaratıcı demeyi uygun görüyorum. Zira düşünmekle, kafa yormakla uğraşmam, pat diye bir şey bulurum ve uygularım. Çabuk kararlarım bazen başıma bela olabilir; ama kimin umurunda ki? Biraz, hatta fazlasıyla vurdumduymaz bir karaktere sahibim. Hâlimden de gayet memnunum. Kesinlikle tembel biriyimdir, fakat iş şakaya gelince benden çalışkanını ve azimlisini bulamazsınız. Sizinle konuşmamdan, ya da herhangi bir davranışımdan hemen anlarsınız ki, saygı ve disiplinden tamamen uzağım. Kiminle nasıl konuşacağımın ve kime nasıl davranacağımın ayrımını asla yapmam, yapamam da zaten. Koyu bir Quidditch izleyicisiyim, takım olarak Kenmare Kestrels taraftarıyım. Ve son olarak, bütün o savruk karakterime zıt olarak, düzen hastalığına sahibim. Kıyafetler, masalar, örtüler, yataklar, döşekler; etrafımdaki her şey düzenli olmalıdır. Olmadığı zaman gözüm falan seyiriyor yahu. Karakterin Geçmişi: Doğdu, büyüdü ve yaşamaya devam ediyor. Sadece ergenlik çağındaki bir genç, başka ne olabilir? RP Örneği:- Spoiler:
Metal, dikdörtgen tabakasından bir parça kağıt çıkardı, bir avuç kadar da tütün. Tütünü, kağıdın içine düzenlice koyup kağıdı katladıktan sonra, ucunu bir kadının dudaklarını yalarmış gibi büyük bir zevkle yalayarak sarma tütününü oluşturdu. Ardından cebinden çıkardığı bir zippo çakmağın eşliğinde yaktı sigarasını. Çakmak, yeniden cebindeki yerini boylarken, Mark çoktan ilk nefesini dışarı vermişti. Bir nefes daha alırken, gözleri büyük bir açlıkla Marcus'u beklemekte olan Rick'e kaydı. Vampir büyücü, çetedeki en çok korkulması gereken kişiydi, bir yaratıktı. Gücü, ona saygı duyulmasını da gerektiriyordu. Aynı şekilde Marcus da korkulan ve saygı duyulan biriydi. Mark ise, Mark saygı duyulmayan ama korkulan bir deliydi yalnızca. Lâkin buna aldırmıyor, düzendeki güç ve mevki delileri gibi bir ego sorunu hâline getirmiyordu bu durumu. Ne de olsa, çetelerinde, düzendeki gibi hiyerarşik bir sistem ve bununla beraber gelen hırs ile rekabet yoktu. Diğerlerine göre yalnızca anarşi vardı; fakat Mark'a göre anarşi ve bunun yanında bol miktarda haz. Evet, o bu yaptıklarından haz duyuyordu. Daha da önemlisi, yapacaklarından. Ve bu gün, bir başlangıç olması neticesiyle Mark'ın karşısında kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir coşkuya kapılmasına neden olmuştu. Bu coşkuya istinaden, sigarasından hızlı ve uzun birkaç nefest çekti ardarda ve biten sigarayı ayağının altında ezdi. Ricardo'nun çıkardığı hırıltıyla beraber kafasını o yana çevirince, Ricardo'nun kafasının ardında kim olduğunu bildiği bir siluet gördü Mark. Clayton, nihayet gelmişti. Büyücü ve vampir, ilerideki adama doğru yaklaşırken; bunun çok dramatik bir sahne olduğunu düşündü Mark ve sırıttı pis pis.
Marcus'un gelmesi, merakla beklediği planın gerçekleşmesinin ilk ve tek alametiydi. Bundan dolayı Mark, tiz; fakat gayet net ve anlaşılır bir kahkaha patlattı. Kahkaha, gecenin bu vakti bomboş olan Hogsmeade yolunda gayet rahatça yayılırken, Marcus'tan gelecek işareti bekliyordu Mark. Yerinde duramıyor, hoplayıp zıplıyordu. Şekerini bekleyen bir çocuk gibi bekliyordu genç Clayton'u. O sırada, Ricardo'nun sesini işitti, şaşırmıştı doğrusu. Ricardo'yu değil Marcus'u bekliyordu oysa. Ama Ricardo'nun dedikleri, şaşkınlığın yerini keyfe terk etmesine yol açtı. Niye bu kadar eğlendiğini tam kestiremiyordu; belki lanet düzene indirelecek en büyük darbenin ilk yumruğunun bir ortağı olduğu için bu kadar keyifliydi genç büyücü. Ya da sadece, bu gece hormonları biraz fazla çalışıyor da olabilirdi. Üstünde fazla durmadı Mark, zira bir ses her şeyi düşünmesini engellemişti. "Bombarda." Işık huzmesi, kapıyı parçalarına ayırır ayırmaz, Mark da Ricardo ile beraber ilerlemeye başladı. Birkaç adımdan sonra, bunun bir zaman kaybı olduğunu fark ederek dükkânın içine cisimlenmeyi tercih etti. Sonra, abuk subuk birkaç görüntü ve bir mide ağrısının ardından kendini dükkânın içinde, kendini eski dostu Rick'in yanında buldu. Asasından çıkan ışık huzmeleri, küçük çaplı yanıklar ve büyük ölçüde kırık dökükler oluştururken, Mark'ın zihnini tek bir şey kurcalıyordu: Buranın sahipleri güzel kızlardı, oldukça güzel kızlar. Kasadaki galleonlardan yüklü bir miktarını cebine koyduktan sonra, kasanın içinde kalan bozuklukları yere boşalttı ve ardından kasayı da yere fırlattı. Bu son hareketinden sonra kelimenin tam anlamıyla deşarj olmuştu. Ricardo'nun da aynı rahatlıkla durduğunu fark edince, Marcus'un sırasının geldiğini anlayarak dışarı attı kendini. Marcus içeri girerken, Mark da gölgelerin arasından birini onları izlediğini fark etti.
Güzel ve dolgun bir kızdı. Kız diye düşünmüştü, çünkü henüz Hogwarts'ta okuyacak kadar küçük görünüyordu. En fazla bir yeni mezun olabilirdi, ondan daha ötesini düşünemedi Mark. Düşünmesine de gerek yoktu. Kızın üzerine atlayarak, ikisinin de yere düşmesine yol açtı. Mark, erkek kuvvetini kullanarak kızın üstüne çıkmayı başardı kolaylıkla ve altındaki hatunun dudaklarına yapıştı anında. Kız, Mark'ın dudaklarını ısırarak karşılık vermeye çalıştı; fakat anında yanağına inen bir tokattan sonra bir daha bunu deneyemedi. "Oh, bebeğim!" Kızın üstündekileri çıkarırken, bir elinin parmakları da sütyenin arasındaki zenginliklerle dolu ikiz kuleleri karıştırmaya başlamıştı. Mark, büyük bir zevkle garip hırıltılar çıkarırken, kızın çığlıklarını duymazdan geliyordu. Tam kızın dudaklarından ayrılmış, altındakileri de çıkaracakken, dışarıdan gelen bir güçle birden kızdan birkaç metre uzaklaştı. "Hay amk! Daha önemli işlerimiz var sanıyorum." Marcus'un sesini duyduğunda sinirden küplere binecek vaziyetteydi. Demin kollarının arasında onun zevkine hizmet eden piliç, şimdi Ricardo'nun keskin dişlerinin arasında bir ana yemek olmuştu. Clayton, seni lanet or.spu çocuğu! Pek fazla durmadı üstünde. Ne de olsa bu kız gibileri her gün; ama her gün inliyordu Mark'ın altında, fakat Clayton gibi bir dost her gün bulunmuyordu. Ricardo'yu beklerken, açık olduğunu fark ettiği pantolunun fermuarını ilikledi ve hiçbir şey yokmuş süsü vermek üzere ıslık çalmaya başladı. Eski dostu Rick'in de gelmesiyle beraber, Clayton Çetesi tam ayrılmak üzereyken, Marcus'un hayvanî bir hırsla dükkânı ateşe verdiğini gördü Mark. Yadırgamadı, aksine hoşuna bile gitti. Üçlü, birkaç dakika durup yangını izledikten sonra Hogsmeade'yi terk ettiler.
| |
|
Elizabéth Adrianna Malfoy Perfect Li(f)e Yazarı
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1443 Yaş : 36 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12565 Ekspresso Puanı : 41 Kayıt tarihi : 15/02/08
| Konu: Geri: Cromwell. Salı 14 Eyl. 2010, 00:14 | |
| | |
|