Jonathan Nedelcheva Slytherin 7. Sınıf Öğrencisi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 3 Kan statüsü : Safkan. Galleon : 10370 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 14/09/10
| Konu: Jonathan Nedelcheva. Salı 14 Eyl. 2010, 01:40 | |
| Ad - Soyad: Jonathan Nedelcheva
İstenen Bina(lar): Slytherin
İstenen Sınıf: 7. Sınıf
Karakterin Genel Özellikleri: Merhameti vardır ve insanları kötü anlamda sınıflandırmaz. Çoğunlukta kişilik ve karakteristik özelliklere önem verir. Arkadaşlık kurmayı sevmez, ihtiyacı olduğu için kurar. Arkadaşlıkları çıkarcı yollar için kullanılan bir araç gibi düşünür. Sevgilisi olmuştur geçmişte ve olacaktır. Sevgilinin Jace'in gözünde ayrı bir yeri vardır. Aşka inanır. Aile yapısına inanır. Sadece arkadaşlığa soğuk bakar. Genelde ters davranır, gerekirse küfreder. Gururludur, cesaretlidir ancak aklı hep başka yerlerdedir. Bir şeye odaklanamaz. Fazla zeki değildir, çalışmaz. Cesaretinin doruklarına vardığı anda çoğu zaman kötülük arar. İyilik ve aydınlıktan pek bir şey beklemez, hep o tarafların kibirli olduğunu düşünür. Öfkelendiği anda kimseyi tanımaz, işte sadece o zaman odaklanabilir. Öfkesi ile odaklanması doğru orantıdadır. İnsanların önünde bakışları kendi üzerine çekmekten nefret eder. Bu yüzden havalı olan şeylerden uzak durur. Ağlayabilir, ancak pek gülmez. Karamsar ve soğuktur. Bakışları ile bir kadını cezbedebilecekken bunu asla yapmaz. İnsanlarla oynamayı sever, içinde kötülük yaşar.RP Örneği:- Spoiler:
Ricardo iki eliyle tuttuğu birasını yudumlarken derin düşüncelerden kendini uzak tutmaya gayret ediyordu. Yarı insan yarı vampir olmak; bir avantaj mı dezavantaj mı? Geçmişi karanlık ve pusluydu Ricardo'nun. Geçmişi hakkında düşünmek ve hatta lafını bile yapmak istemiyordu. Aslında tek düşünmek istediği şey vardı; o da yaklaşık bir saat önce ki yaşadığı zevklerdi. Dükkanın alevler içinde kalışı ve alevlerle beraber burnuna gelen o güzel kan kokusu. Mükkemmeldi ve eşi benzeri yoktu. İlk defa bu iki ayrı zevki yaşayabilmişti Ricardo, hala diliyle dişlerini ve dudağını yokladığında; o masum kızın tadını hissedebiliyordu tüm bedeninde. Adeta gözlerine kapayacak olsa, yine o anı yaşayabilirdi bu hissettikleriyle. Hemen bu hissi kaybetmek adına birasını hızlı hızlı yudumladı ve yanında ki arkadaşlarına bir göz attı. Herkes kendi halinde, sigaralarının ve biralarının doruklarına varmaktaydılar. Aslında bu güzel geceyi yaşattıkları için arkadaşlarına sonsuz minnetle ve tüm insancıllığını kullanarak baktı son bir kez. Sonra hızlıca kafasını önüne kaydırdı, birasından bir yudum daha alarak ağzında bir müddet durdurdu; daha sonra bir klasik gargara yaparak hepsinin mideye indiriverdi. Tekrar diliyle dişlerini yokladığında, artık kan tadının yavaşça gittiğini hissetti ve salakça sırıttı. Artık unutmaya başlamıştı. Ve daha sonrasında bütün çete tartışmalara daldı. Bu tartışmalar genel kapsamlıydı; bütün geceyi ve geçmişi tartıştılar. Bu arada tüketilen biralar ve sigaraların haddi hesabı yoktu. Gecenin ilerleyen vakitlerinde ise kendilerini hızlıca Londra sokaklarında yürürlerken buldular. Marcus'un evine uğrayacaklar ve ardından hayvanların inine çekildiği gibi, sessizce malikenin altında ki gizli merkezlerine çekileceklerdi. Ancak Marcus; Malikanenin en lüks yerinde uyuyacak, güzel karısının koynunda onunla bir güzel gecesini geçirecekti. Ricardo derin bir iç çekti ve Malikaneye cisimlendi.
Malikanenin önünde Mark ile beklediler, Marcus içeri girdi. Mark'ın arada kendi kendine kıkırdayışlarına aldırış etmemeye çalışsada o; kendisinde bir tebessüm oluşturmasına yetiyordu. Aralarında hiçbir diyalog geçmedi ve biraz uzun olsa da sonunda Marcus yanlarına geldi. Ricardo, sevgili dostu Marcus'un ne söyleyeceğini merak içinde bekledi, beklerken havayı derin derin içine çekiyordu. "Sevgili eşim bu gece olanları öğrenmiş, oraya gitsek iyi olur." Ve işte bu gece duyacağı en güzel sözlerden biriydi bu. Korkup ürkeceği yerine, büyük bir coşkuyla kapladı kalbini. Ancak bu coşku, cisimlenmeden önce yerini meraka bırakmıştı. Neden tekrar gidiyorlardı ki? Ancak sonra bu soruyu çok gereksiz buldu ve belki bir yemek daha bulabilme düşüncesini benimsedi. Ardından büyük bir tıslama koyuverdi ortaya. Marcus önde, Ricardo ve Mark arkada yürür gibi hızlıca cisimlendiler.
Ve işte tekrar Hogsmeade! Gözlerini açar açmaz gördüğü ilk görüntü boş bir sokak olsa da dostlarının peşine takılarak hızlıca aştı yolu ve sonunda dükkanın önüne gelmeden karanlık bir yerde mekanın arasında ki kişilere seyre daldılar. Ricardo; bu kişileri yavaşça tanımlıyordu. Marcus'un karısı, tanımadığı tatlı bir hatun, Kontes, yerde duran iki ceset ve yanan dükkan. Ancak Kontes'in yanında biri daha vardı. Ricardo, buz kesmiş bir halde surete baktı ve kim olduğunu anladı. Bu, Vampirlerin Kontuydu! İçinden en ağır küfürleri ederek karanlığın içine daha da çöktü ve kalbinin göğüs kafesine uyguladığı baskı, nefes alış-verişini engelliyordu. Dostlarının hala olay yerini incelediğini gördü kesik kesik. Kont'un burda ne işi vardı? Ne amaçlı gelmiş olabilirdi ki? Acaba yaptıklarından haberi var mıydı? Tabii ya! Başka hangi yaratık öyle bir kızı yiyebilirdi ki? Yemeyi bırak, kanını iştahla içip sokağın ortasına atabilirdi? Gidip yanına hemen olanları açıklamalı ve özür dilemeliydi evet, Kontu orda öylece duruyordu. Birkaç mazeret uydurabilirdi. Ancak; çetesinin henüz deşifre olmama ihtimalini de düşündü. Kontu kendisinin ve çetesini öğrense, kendisine ne yapardı acaba? Birden Ricardo tüm psikopatlığını ve vahşiliğini yitirdi ve yere çömeldi. Yaşadığı ani ruh değişimi, bütün bedeninin sarsmıştı. Sonra tekrar bir şey oldu, Marcus ve Mark hızlıca yerlerinden fırlayarak olay yerine doğru koşmaya başladılar. Ricardo gözlerinin kapadı ve derince bir nefes aldı. Nefesini verirken, ağzını kocaman açtı ve dişlerini gösterdi. Gözlerini de hızlıca açtı. Yavaşça oturduğu yerden kalktı Ricardo; köşeden kafasını çıkararak baktı. Marcus ve Mark'ın bir kaç şey söylediğini duydu, Kont bu sefer bütün vahşiliğini sergileyerek bakmıştı çete dostlarına. Kont'un böyle bir pozisyon alışının altında; büyük bir kin, nefret ve sinir sezebiliyordu. Ricardo ne yapacağına karar vermekte zorlandı. Karşısında ki vahşi Kont ve Kontes bütün altyapısını bozmuştu. Orada ki, kanla bağlanmış olan Efendisiydi. Karşı koysa, her şey ipe sarabilirdi. Ancak ortada kalmış iki cesur adam, bütün bu düşüncelerini silip attı. Kendini karanlıktan çekip çıkararak dostlarının yanına doğru koştu. Koşarken hiçbir şey umurunda değildi. Bir yanı Efendisi'nin yanına gidip af dilemesini; diğer tarafı dostlarının yanında durup Efendisin'e karşı gelmesini istiyordu. Ruhunda ve bedeninde ki karmaşayı çözmekle uğraşmak mı, yoksa asasını çekip, tüm hayvansılığıyla Konta karşı gelmekmi? Ayakları, istemsiz olarak koşuyordu şimdi. Karanlıktan büyük bir hevesle çıkmıştı ancak koşarken ve Kont'a yaklaştıkça, tekrar beyninin içi düşüncelerle dolmuştu. Koştu, koştu ve koştu. Kendini kaderinin çirkin ellerine bıraktı. Yine gözlerini kapattı ve ellerini iki yana açtı. Dişleri sivriydi, bir tarafı hayvansıydı, bir tarafı kan severdi, bir tarafı insan katiliydi, bir tarafı caniydi evet. Bunların hepsinin farkındaydı. Ancak diğer tarafı insandı, merhametli ve uysal. Dostları vardı; belki de hayatında ki tek dostları. Belki de tek yer verdiği dostları. Kendinde değildi şimdi, başka yerde; cehennemde yada cennette; hatta evinin bahçesinde koşuyor gibiydi. Çocuktu, gençti, büyüdü. Bütün hayatını,yanlışlarını hatırladı. Tam o anda Aniden bütün anılar gitti ve bir ışık göründü. Işıkla beraber gelen ses, o sesi bastıramadı ve gözlerini şimşek gibi açtı. Sonunda durdu.
Durduğunda herkesin gözü Ricardo'yu izliyordu. Kişiler önemsiz gibiydi artık, kendini toparladı. Doğrularını düşündü. Yanlışlarını pek önemsemedi. Etrafına baktı ve Marcus ile Mark'ın tam ortasında durduğunu anladı. Asasını yavaşça cebinden çıkardı ve Kont'un tam gözlerinin içine baktı. İçinde bir yerler acısa da bakarken yine de kararlıydı. Arkadaşlarının yanında duracak; beyninie göre hareket edecekti kalbine göre değil. Kont'un gözlerinin içine bakarken asasını sağ eline aldı, sol ayağını biraz geriye doğru sürükledi ve hafif bir çömelik pozisyonda asasını sallayarak yavaş ve tek tek konuştu. '' Bu gece, konuşma vakti artık. Bu kadar suskunluk yeter! '' Ve sonra büyük bir hiddetle kükredi. Yaptığı aptalca ve delice olsa da, yapmak zorundaydı. Sonuçta; yarısı insandı.
| |
|
Elizabéth Adrianna Malfoy Perfect Li(f)e Yazarı
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1443 Yaş : 36 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12565 Ekspresso Puanı : 41 Kayıt tarihi : 15/02/08
| Konu: Geri: Jonathan Nedelcheva. Salı 14 Eyl. 2010, 02:25 | |
| | |
|