Jezebel Bauwens Gryffindor 6. Sınıf Öğrencisi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 45 Kan statüsü : Safkan Galleon : 10365 Ekspresso Puanı : 1 Kayıt tarihi : 19/09/10
| Konu: Jezzz Paz 19 Eyl. 2010, 17:10 | |
| Ad - Soyad: Jezebel Bauwens İstenen Bina(lar): Gryffindor veya Ravenclaw. İstenen Sınıf: 6. Sınıf. Karakterin Genel Özellikleri: Yüzünden gülümseme eksik olmayan su gibi duru bir kızdır. Kolay sinirlenmeyen,her zaman duygularını kimseyi incitmeden yansıtmaya çalışan biridir.Arkadaşlarının her zaman yanında olur ve yalnız kalmayı pek sevmez.Çalışkan olmasının yanında çokta meraklıdır. Merakının başına açtığıdertleri cesareti ve sivri zekasıyla aşar. İnsan ilişkilerinde deoldukça iyidir. Arkadaşlarının ailesinin onayladığı bir arkadaşolmuştur her zaman. Dans etmeyi, kitap okumayı, Quidditch izlemeyi vebüyü yapmayı sever. En kötü niyetli insanların bile tanışmak ve arkadaşolmak istediği biridir. Eğlencelidir. Kimse ile düşman değildir. Düşmanedinmeyi de sevmez. Ailesinden gördüğü ilgiye rağmen kendini beğenmiş bir kız olmamıştır. Aksine kendini övmeyi sevmeyen, mütevazı bir kızdır. Erkeklere karşı çekingen olmasına rağmen birçok erkek dostu vardır. Güzel olması erkekler konusunda bakış açısını değiştirmez. Seveceği kişiyi özenle seçer. Karakterin Geçmişi: Jezebel İzlanda'nın köyünde doğmuştur. Annesi ve babası Hogwarts'ta tanıştıktansonra evlenip bu köye taşınmışlardır. Tek kardeşi abisidir. Çok mutluve doğal hayatın içinde bir çocukluk geçirmiştir. Abisi Hogwarts'agittiğinde ise öğrenmiştir gerçekte ne olduğunu. O zamandan beriedindiği her kiteptan araştırmıştır büyü dünyasını. Abisinin gelişinikitaplar, şekerler ve abisiyle eğlenmek için dört gözle beklemiştir.Annesi de babası da İzlanda'daki sihir düzenini sağlamakla görevlidirler. Jezebel okula gittiğinde anne ve babası İzlanda'dan gitmek istememiş, mezun olan abisini Londra'ya göndermişlerdir. Jezebel ailesiyle yazları abisinin evinde bir araya gelir. RP Örneği: - Spoiler:
Sakin bir öğlen. Slytherin Ortak Salonu'nda onun önünü kesen birkaç özenti küçük kız olmasa rahatça sıvışabileceğini düşünebilirdi. Ama şansı, her zamanki gibi, yine ondan yana olmamıştı. Rhodél'i adeta köşeye kıstıran kızlar onu sorularıyla deli ediyor, hayatının her ayrıntısına burunlarını sokuyordu. Onlar kim oluyorlardı da Rhodél onlara özelini anlatacaktı sanki? Özenildiğini bilmek her kızın hoşuna giderdi, tabi ki belirli bir sınıra kadardı bu. Onları kısa ve öz cevaplarla savuştururken bir yandan da küçük bir delik, geçip gidebileceği minicik bir aralık arıyordu gözleriyle. Popüler olmanın zorluğunu taşımak kolay değildi elbette, hele de adınız sürtüğe çıkmışsa. Bu hayattan memnun olduğu söylenemezdi ama elinden bir şey gelmiyordu. Kalbine bir bıçak gibi saplanan ve oradan ayrılmayan babasının eseri asla kapanmayacak bir yara gibi kanadıkça kanıyordu. Düşüncelerinden kaçabilmek için her yolu denemişti. Uyuşturucu, alkol ve erkekler... Bunların hiçbiri kafasındakileri bir çırpıda siliverecek kadar güçlü olmasa da oyalıyordu onu. Önemli olan da bu değil miydi? Düşüncelerinin arasında ona uzanan bir kol gözlerinin odağını bulmasını sağlayacak kadar ani bir hareket olmuştu. Omzuna değen eli sakince izleyerek gözlerini şuursuzca kolun sahibine, esmer küçük kıza dikti. Bu kadar ileri gidebileceğini düşünememişti. Omzundaki eli silkelerken gözleri hiddetle parladı. Konuşabiliyor olmaları bile büyük bir lüks iken elleri ile müdahele edip rahatsız etmeleri sinirlendirmişti güzel kızı. Kızın omuzundan düşen elini sıkıca tutarak hızla çevirdi. Esmer kızın dudaklarından küçük bir feryat çıkarken çevresindeki kızlar iki adım gerilemişti. " Burada durmuş seni dinliyor olmam bile bir lüks! Bir daha patilerini üzerimde görmek istemiyorum küçük sıçan! Şimdi çekilin önümden! " Esmer kız kolunun acısına iki adım gerilemişti. Doğru olan da acilen uzaklaşmalarıydı zaten! Rhodél'in kızıla çalan sarımsı saçları ateş kızılına dönerken önündeki kızları iterek Ortak Salon'dan dışarı attı kendini.
Ne cüret, küçük kız rütbesini bilmediği anda olacakları bilmiyor olmalıydı. Neyseki Rhodél bugün sadece huzur istiyordu, kavga değil. Zindanlardan yavaşça yukarı çıkarken kızları korkutmasında en büyük etkinin yeteneği olduğunu düşündü. Hiddetten gözlerinin masmavi parlamadığını ayırt edebilecek kadar bununla yaşamıştı. Kızların ürktüğü de göz bebeğinden bile siyah gözlerinin parlıyor olmasıydı, emindi. Kimin umurunda?! O cehennem çukurundan çıkabildiği için sevinmeliydi bile. Bir daha küçük kızlara öğütler vermeyeceğine and içti. Çevresinde istediği son şey kafa şişiren küçük yılanlardı. Kafasındakilerle cebelleşirken üçüncü kata geldiğini bile fark etmemişti. Ne yapabilirdi? Yakınlarda Astronomi Kulesi ve Baykuşhane vardı. Tabii, bir de Müdür'ün odası. Ama oraya birkaç kez uğramıştı ve huzuru bulacağı son yer orasıydı. Ayaklarına kendini bıraktığında nereye gidebileceğini kestiremiyordu, bu nedenle ani bir karar alarak Baykuşhane'ye çıkan merdivenlere saptı. Orada ne yapabileceğini bilmiyordu, baykuş pisliklerinin arasında ne çeşit bir huzur bulabilirdi ki? Yine de yılmaz adımlarla merdivenleri tırmanmayı sürdürdü. Mektup atabileceği kimse yoktu, babasından ve teyzesinden başka... Babasına söyleyeceği bir söz daha olmayacaktı. Babası da annesini öldürürken ölmüştü, mezar taşı bile yoktu. O artık Rhodél için yürüyen ve ondan uzakta mutlu olduğu bir cesetten başka bir şey değildi. Ona mektup göndermek hiçbir işe yaramazdı. Zaten Rhodél bunu yapmayı düşünmezdi bile. Teyzesine bir şeyler yazabileceğini düşündü. Şu hayatında ona en çok değer veren teyzesiydi kuşkusuz. Kardeşini öldüren adama aynı derecede nefret duyuyordu. Ama hiçbir nefret Rhodél'in damarlarında parazit gibi kanına karışan nefret kadar korkunç olamazdı. Son basamağı da geçtiğinde sarı saçlarını buğdaylar gibi dalgalandıran rüzgar ile tüm düşünceleri uçup gitmişti. Kokuyor olması ve iğrenç görünmesi dışında içeri girilmediği sürece huzur burada da onun yanında olabilirdi. Cüppesine daha da sıkı sarılarak onu uyandıran ve gözlerini kamaştıran karlı havaya karşı gülümsedi. Gökyüzü ile kamufle olmaya çalışan saçları göğün en derin mavisine dönüşürken gözleri çoktan berrak gölün turkuaz rengini buluvermişti. Garip görünüp görünmemesi ilk defa umurunda değildi. Soğuğa alışıktı, yalnızlığa olmadığı kadar. Hiçbir zaman yalnız kalamayan bir kız için huzur hiçbir zaman yalnızlık demek değildi. Belki de bu nedenle ileride dikilen siyah saçlı kızı gördüğünde rahatladı. Mavi gökyüzü, gelinlik giymiş gibi beyazlara bürünmüş zemin ve berrak gölün manzarası bir kişi olmadan tam da huzuru simgelemiyordu. Yavaşça kızın yanına yaklaşırken karın ve baykuş pisliğinin ayağının altında çıkardığı gıcırtılar içini bir hoş etmişti. Kızın arkasına geldiğinde elini kızın omzuna koydu. Hiç tereddüt etmemişti. Kız belki de bir Hufflepuff veya Gryffindor olabilirdi. Yine de hiç yüzünden düşüremediği bilmiş gülümsemesini takınarak " Selam. " dedi. Kızın ensesine doğru söylediği sözler rüzgarla birlikte kule içinde çınlamıştı.
| |
|
Elizabéth Adrianna Malfoy Perfect Li(f)e Yazarı
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1443 Yaş : 36 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12565 Ekspresso Puanı : 41 Kayıt tarihi : 15/02/08
| Konu: Geri: Jezzz Paz 19 Eyl. 2010, 18:00 | |
| | |
|