Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  EkspresEkspres  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 En Masum Günah

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Desdemona Meadows
Slytherin 6. Sınıf Öğrencisi
Desdemona Meadows


Kadın
Ruh hali : En Masum Günah Yuppirt8
Mesaj Sayısı : 166
Yaş : 32
Kan statüsü : Melez
Galleon : 11558
Ekspresso Puanı : 4
Kayıt tarihi : 10/03/09

En Masum Günah Empty
MesajKonu: En Masum Günah   En Masum Günah Icon_minitimePtsi 20 Eyl. 2010, 16:43

Yeşilden yavaş yavaş sarıya dönmeye başlamış ağaç yaprakları, hafifçe esen rüzgara teslim olmuşlardı. Çok geçmeden hışırtılar fısıldamaya dönüşmüştü, ağaçlar tek başına oturan kızı çekiştiriyor gibiydiler. İlk defa huzur vermiyorlardı, Dess'in bozuk olan sinirlerini iyice bozuyorlardı. Buraya gelirken aklındaki tek şey kalabalıktan kaçabilmekti, şimdi ise ne kadar yalnız olduğu bir kere daha yüzüne vurulmuştu. Tüm yaz boyunca gerçek evi gibi gördüğü Hogwarts'a dönmeyi hayal etmişti. Tek arkadaşı Kim'in ona tamamiyle sırt çevirdiğini anladığından beri Hogwarts bile dar geliyordu artık ona. Okula dönünce birbirlerini özlediklerini fark edip barışırlar sanmıştı. Oyse Kim onu hiç özlememişti aksine görmeye bile tahammülü yoktu. Yatakhanede o yokmuş gibi davranıyor, başka kızların yanında Dess'e kötü kötü bakmalarına sebep olacak şeyler söylüyordu. Kim'in kıskançlığına yenik düşüp kendisini silip attığına inanamıyordu. Kendisine ona olduğundan daha çok öfkeliydi. Onun gerçek yüzünü çok geç olmadan gördüğü için şanlı saymalıydı kendini. Onu kaybettiği için üzülmesi gereken Kimberly'ydi.

Canını sıkan biri daha vardı, aralarında bir şeyler olduğunu sanarken bakışlarıyla soğuk bir duş etkisi bırakabilen biri... Aslında Castor'u takmaması gerekirdi, dengesizin tekiydi. En son yaptığı neydi öyle? Son ders çıkışı koridorda Castor'u görmüş gülümseyerek yanına gitmişti ki daha ağzını açamadan Castor arkasına bakmadan uzaklaşmıştı. Sanki geçen dönem gözlerini ondan ayırmayan o değildi de Dess kendini ona yamamaya çalışıyordu. O anda gerçekten çok sinirlenmişti, yoksa kırılmış mıydı? Değmez, salla gitsin. İçindeki ses ilk kez gözüne doğru gibi gelen bir şeyi yapmasını istiyordu, dinlememek olmazdı. Cüppesini düzelterek ayağa kalktı, önüne düşen saçlarını kulağının arksına doğru ittirdi. Yürümeye başladı esnada karşıdan birinin geldiğini fark edip adımlarını hızlandırdı, kimseye görünmek istemiyordu. Yine de gelenin kim olduğuna dair merakına yenik düşüp kafasını çevirdi ve yutkundu. Kendisine doğru gelen Castor'du ve çok öfkeli görünüyordu. Hem suçlu hem güçlü. Ona aldırmamaya çalışarak hızlı bir biçimde yürümeye devam etti. Bir yandanda kendisine kızmaya mı gelip gelmediğini merak ediyordu. Belki de Kim gibi o da artık beni görmek istemiyordu. Koşmaya başladı ama artık çok geçti. Castor ileriye atılıp onu kolundan tutuverdi, öylesine sert kavramıştı ki bileğini Dess neredeyse dengesini kaybedip düşecekti.
''Bıraksana, ya bırak!'' Bıkkınlıkla bağrındı, yüzünü buruştuyor kolunu çekmeye çalışıyordu. Gözlerini kaçırmaktan vazgeçip meydan okumaya çalıştı ama nafileydi. Kalbi çok hızlı atıyordu acaba bunu Castor da fark etmiş miydi?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Castor Xanthopoulos
Slytherin 6. Sınıf Öğrencisi
Castor Xanthopoulos


Erkek
Ruh hali : En Masum Günah Hmbl7
Mesaj Sayısı : 136
Yaş : 30
Kan statüsü : Safkan.
Galleon : 12070
Ekspresso Puanı : 13
Kayıt tarihi : 04/06/08

En Masum Günah Empty
MesajKonu: Geri: En Masum Günah   En Masum Günah Icon_minitimePtsi 20 Eyl. 2010, 19:19

Kış, geleceğinin haberini hep sonbaharla yollar yeryüzüne. Eylül ayı geldi mi ne o buhranlı havalar kalır ne de sinirden deliye dönmüş insanlar. Tabi Hogwarts’ın açılmasına bayılmayan öğrencilerin sitemleri yayılır bu kez havaya. Mesela Castor da onlardan biriydi. Ağustos’un ortalarına geldiler mi hemen hayıflanmaya başlardı. Ne zaman okul günü gelip çatar, sabah yüzünde daha da donuk bir ifadeyle giderdi tren garına. Bu yıl yine aynı şeyler tekrarlanmıştı. Bir hafta boyunca bitmek bilmeyen okul alışverişi, annesinin bitiremediği dırdırı, milyon tane uyuz insanla bir arada yaşamak… Castor’un sinirleri iyice gergindi tantanayı atlatmasına rağmen. Kime patlayacağını gerçekten bilmiyordu ve en küçük bir neden bile onu tartışmanın ortasına sürükleyebilirdi. SBD senesini atlatmış olmasına rağmen sanki hala yük omuzlarında gibiydi. Yaklaşan yedinci sınıfla aynı mıntıkada hareket eden FYBS’ler sonunu getireceğe benziyordu. Çünkü sınavlardan hoşlanmazdı Castor. Muhteşem bir öğrenci değildi ve profesörlerin gözündeki soğuk öğrenci statüsünden yükselemeyeceğine de adı gibi emindi. Zaten dersleri de o kadar taktığı söylenemezdi. Genellikle geceleri uyumayıp gündüzleri derslerde ya da orada burada kestirdiği birkaç dakikayla dinlemeye çalışırdı. Gerçi ne kadar verim alınabilirse… Sadece gözleri birine takıldığı zaman odaklanabilirdi. Kızın yüzüne saatlerce bakar ufacık bir duygu değişimini dahi anlamaya çalışırdı. Onunla göz göze geldiğindeyse aniden kafasını çevirir ya da yanındaki kıza bakıyormuş gibi yapar, onu incittiğini bilirdi. Öyle zamanlarda genellikle kendini öldürmek istiyordu. Ya da kaynayan yağ ile doldurulmuş bir kazana balıklama dalmak… Ne zaman onun yanına gitse saçmalardı ya da yüzünde bir morarma veya karartı olurdu. O yüzden göz hapsine son vermişti bu yıl. Aslında hala ciddi anlamda izlediği söylenebilirdi. Sadece… Bakışlarıyla çarpışan yeşil gözler artık sıklaşmıştı ve galiba Desdemona her şeyi anlamıştı. Kendi kendine söz verdi ona bakmayacağına dair. Hayır, bakmayacaksın. Uzak dur. Kızdan hemen uzaklaş… Aslında şu son birkaç saati yaşanmamış sayarsak çok da vahim değildi durumu. Castor somurtmadığı ya da Desdemona yanına yaklaştığı anda kaçmadığı sürece. Korktuğu; sevgisinin büyüklüğüydü. Onu sevmekten, deli gibi sevmekten korkuyordu. Sevgisinin ulviyetinin kıza zarar vermesinden korkuyordu. Eğer Sihir Tarihi gibi sıkıcı bir dersten çıkıp yanına gelmiş kıza sırt çevirmeseydi, eğer ondan kaçmasaydı belki bugün bir şansı olabilirdi. Ama o, bu fırsatı kendi elleriyle tepenlerdendi. Desdemona’nın olaya bozulduğunun da farkındaydı. Bilmiyordu kaçışının ona daha da zarar verdiğini. Bilseydi… Bilseydi, çok daha farklı olabilirdi her şey.

Bir süredir takip ettiği kızı ağacın ardından izlemeye devam ediyordu. Evet, ondan kaçmıştı ve şimdi de takip ediyordu. Bu düpedüz dengesizlikti. Bazen kendi davranışlarına bir türlü anlam veremiyordu. Belki de genlerinden gelen bir bozukluktu bu. Desdemona tam ayağa kalktığı sırada vücudunda bir yerlerde peyda olan cesaret kıvılcımının minik beynine uyup ona doğru yürümeye başladı. Eğer yapabilseydi o an kendine bir yumruk atabilirdi. Ne kadar salaktı. Bu güne dek hiç bu denli tedbirsiz olmamıştı. Hem pat diye karşısına çıkmak konusunda hem de ondan kaçmak konusunda… Yüzü öfkeden kaskatı olmuştu. Evet, öfkeliydi ama tüm öfkesi kendineydi. Eğer kızın görüş alanına girmemiş olsaydı oradan çekip gidebilirdi ama o minnacık cesaret kıvılcımı tüm hücrelerini ele geçirmiş, devasa bir ateş topu haline gelmişti. Koşmaya başladığını gördüğünde bir şeylerin ters gittiğinin farkındaydı. Yüzündeki ifade sanki donup kalmıştı ve düzelmeye niyeti yoktu. Soğuktu, kaskatıydı, korkutuyordu. Ardından koşmaya başladı ve kolunu tutup kızı hızla kendine çekti. “Bıraksana, ya bırak!” Kolunu fazla sıktığını ancak Desdemona’nın bağırışından anlayabildi ama eli sanki donmuştu. Ona temas edebiliyorken bırakamazdı. Beyni uyuşmuş gibiydi. Gözleri O’nun gözlerine dalıp gitmişti. Artık canını yaktığını düşünerek elini gevşetti. Kanı damarlarından hızla akarken tuttuğu soluğunu bırakıp elini kızın kolundan çekti. Kolu saten gibiydi. Kendini biraz daha kaybederse saçma bir harekette bulunabilir ve ardından okkalı bir tokat yiyebilirdi. “Ben… Özür dilerim. Bugün için-” Eliyle kolunun kavradığı kısmını göstererek “Her şey için…” Her şeyin içine onu sevdiği de dâhildi. “Ne istiyorsun?” Ne mi istiyordu? O an yalnızca tek bir isteği vardı. Diğerlerinin istemediği her şeyi… Ne bedenini ne dudaklarını… Yalnızca ruhunun küçücük bir bölümünü istiyorum. Dilinin ucuna kadar geldi. Söyleyemedi. Söyleyemezdi. Gözlerine çöken hüznün dışarıdan belli olması umurunda bile değildi. Kızın gözlerinin içine bakarak konuşmaya çalıştı. “Hiçbir şey istemiyorum Desdemona. Senden ne isteyebilirim ki?” Senden daha fazla ne isteyebilirim? …

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
En Masum Günah
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Fısıldayan Ağaç Korosu-
Buraya geçin: