Ad - Soyad:Delmira Etta Heloise
İstenen Bina(lar):Ravenclaw,Hufflepuff
İstenen Sınıf:IV.Sınıf
Karakterin Genel Özellikleri:Delmira kendi işini kendi halletmeyi seven bir kızdır.Başkalarına muhtaç olmayı sevmez.Kitap manyağı değildir ama yeni şeyler öğrenmeyi sever.Karşısındakinin zayıflıklarını kullanmayı bilir.Olayları kendi lehine çevirmede ustadır.Yalancılardan ve köstebeklerden nefret eder.Soğukkanlı ve sakindir.En kötü olayda bile kendini kontrol edebilmektedir.Kimseye zararı dokunmaz ama patronluk taslayanlar çok siniri bozar.Çabuk anlayabilme kabiliyetine sahiptir.Farklı bir düşünce yapısı vardır.Olayları tersten gözden geçirir.Gitar çalmayı çok sever.Asi bir kızdır.Kurallara bağlı olmasada kendi ahlak anlayışı vardır.Gereksiz şeylerden hiç hoşlanmaz.Gereksiz insan gereksiz konuşmalar gereksiz gülümsemeler.Çok saçmadır ona göre.Kendi yararına olmayan birşeyi kolay kolay yapmaz.Bencil biri değildir ama çok cömertte sayılmaz.Gerçekçi ve dürüsttür.
Karakterin Geçmişi:Belirlenmedi.
RP Örneği:
- Spoiler:
Londra’nın tenha caddelerinden birinde genç ve sarhoş mugglelar yüksek sesle kahkaha atıyor ve insanları rahatsız ediyorlardı.Onlara göre bu çok eğlenceliydi elbette.Ama saçmalıktan başka bir şey değildi bu.Gereksiz.Görünürde tuhaf sayılabilecek hiçbir şey yoktu.Gece karanlığı sisli ve boğucu olsa da caddedeki lambalar sayesinde her yer rahatlıkla görünebiliyordu.Bir kaç muggle camdan sokakta içki içen gençlere kınayıcı bakışlar fırlatıyor ardından sanki bir şeyler olacağını sezmiş gibi etrafı tarayıp perdelerini sımsıkı çekiyorlardı.Fazla korumacıydı şu mugglelar.Londranın minik bir caddesinde tuhaf sayılabilecek ne olabilirdi ki? Gece karanlığı lambalarla uslanmaz bir çatışmaya girmişti.Sanki ışığı boğmaya çalışıyor gibi tuhaf bir his oluşturuyordu insanın içinde.Karanlığın aydınlığa savaşı gibi.Genç içkici mugglelar caddedeki köşeyi dönünce ortama huzursuz bir sessizlik çöktü.Kırmızı bir mini Cooper’ın tekerinin yanına tünemiş olan minik siyah bir kedi gözleriyle etrafı taradı.Oda bu sessizliği hayra alamet bulmamıştı belli ki.Siyah kedinin sarı gözleri caddenin karşısındaki parkı hızla tararken uzun kalın bir ağacın gövdesinde durdu.Siyah kedi gözlerini kısarak görüşünü netleştirmeye çalıştı.O sıradan ağacın arkasından boğuk ama sert bir ses çıktı. ’’Defol burdan’’
Kedi bunun kendisine söylendiğini anlamış gibi tısladı ve kibirli bir edayla karanlığın içinde kayboldu.Kedi gözden kaybolurken ağacın arkasından uzun boylu zayıf bir kız çıktı.Mavi ve yeşil karışımı gözleri Van kedisini andırır bir edayla herhangi bir tehlikeye karşı ürkekçe çevreyi tarıyordu.Kızıl saçları karanlıkta alev almış gibi bir izlenim bırakıyor ve oldukça etkileyici bir görünüm elde ediyordu.Çekici bir kızdı.Ama gözlerindeki o ürkek bakışın altındaki şey insanın kanını donduruyordu.Bu kızın kaybedecek bir şeyi yoktu.Gerekirse birini öldürmeye bile hazır görünüyordu.Yavaş ve dikkatli adımlarla ağaçtan uzaklaştı.Spor ayakkabılarıyla attığı adımların sesi gecenin karanlığında boğuluyor ve gerçekten cadde gittikçe ürkütücü bir hal almaya başlıyordu.Caddedeki lambalarda olmasa zifiri karanlık bütün ortamı ele geçireceğe benziyordu.Saat gece yarısına geliyordu.Kız kolundaki siyah deri saate baktı.Sanki birini bekliyordu.Ama bu saatte genç bir kızın dışarıda bulunması hiçte mantıklı değildi.Özellikle biriyle buluşacaksa bu çok yanlış bir zamanlamaydı.Neyse ki kız bunlara pek aldırmıyor gibiydi.Gözlerindeki o ürkek bakış kaybolmuştu ve bir kaplan edasıyla caddeyi dolaşıyor sanki bir şey arıyordu.Ne arıyorsun küçük kız? Kız bütün caddeyi dolaşınca gözlerinde hafif bir umutsuzluk kırıntısıyla caddenin kenarında duran kırık dökük bir belediye bankına oturdu.Ne düşünüyordu acaba ? O derin bakışların arkasında ne gizliydi ne istiyordu bu kız ?O sırada parkın yanındaki çalılıklardan bir çatırtı duyuldu.Kız sesi duyunca yerinden hopladı ve hemen saldırı pozisyonuna geçti.Onu gören biri kahkahalar atabilirdi.Çünkü öyle narin görünüyordu ki cebine gizli bir bazuka yerleştirmediği sürece bir kavgada olursa yenileceği çok açıktı.Ama kızın gözleri tuhaf bir şekilde parıldıyordu.Sanki bu..sanki kendini kanıtlama isteği gibiydi.Yada merak.Korkudan çok daha fazlası olduğu kesindi.Bu kız gerçekten cesur olmalıydı.Çalıların arasında orta boylu bir adam çıktı.Kısa kıvırcık saçları kirlenmişti ve yıkanmamış bir marulu andırıyordu.Elinde asası vardı.Gözleri kıza bi an şaşkınlıkla baksa da bunun yerini hemen zafer duygusu aldı.İstediği şeyi alma tutkusu gözlerinden okunuyordu.Kızın yerine başkası olsa çoktan kaçmıştı ama kız soğukkanlılığını korudu ve cebinden asasını çıkardı.Elleri ustalıkla asayı kavramıştı.Bu işte profesyonel izlenimi uyandırıyordu.Sanki bunu defalarca yapmış gibi.Çalılıkların önündeki adam ihtiyatla asaya baktı ve burnunu kıvırdı.Küçümseme tüm yüz ifadesinden okunuyordu.Ama kız bu ifade karşısında kendini gülmemek için zor tutuyormuş gibi göründü.Kız sanki adamın ona istediği bir şey vermiş gibi sevinmişti.Gözleri yeni bir zeka parıltısıyla boğucu karanlığı delip geçiyordu.
‘’Tamam Bonny kısa keselim tek istediğim senin acı çektiğini görebilmek’’ dedi adama çılgınca bir şekilde gülerek.Çürük dişleri insanda yoğun bir tiksinme hissene yol açıyordu.Kızda tiksintisini bastırmak ister gibi boğuk bir sesle konuştu.
‘’Rüyanda’’ dedi kız.
Adam gözlerini kısarak karşısındaki kıza baktı.Gözlerinde yeni bir şey alevlenmişti sanki.Gözleri kızın yüzü ile vücudunu hızla tarıyor aklına yeni bir fikir gelmiş bilim adamı gibi sevinçli gözüküyordu.Kız bir an irkildi.Adamın ne düşündüğünü anlamıştı.Ama kendini ve korkusunu dizginledi.Şu anda tek bir hata hayatına mal olabilirdi.Olayın ciddiyetini kavramalıydı.Adam temkinli adımlarla kıza yaklaştı.Kız yerinden hareket etmedi ama asasını tutan eli biraz titriyordu.Kız adamın bunu fark etmemesi için içinden dua etti.Şuan duygularını açığa vurmak hiçte sağlıklı bir davranış değildi.Tek bir şeyi kullanabilirdi.Hafife almak.Adam kızı yaşıtları gibi sanıyordu ama kız farklıydı.Ondaki zeka pırıltısı o bilmiş bilmiş bakan gözler bambaşkaydı.Bedeniyle beyni tamamıyla aynı şeyler için çalışıyorlardı.Kızın hayatında duygulara yer yoktu.Mantığını kullanamadığı sürece hayatta kalamazdı zaten.Kız bunları biliyordu.Ama pek umursadığı söylenemezdi.Herkes gibi dedikodu yapmanın birkaç el patlamalı pişti oynamanın ona da zararı olmazdı.Ama yararı da yoktu.Kız kendine yararlı bir şeyler yapmadığı sürece böyle şeylerden nefret ediyordu.Ama en büyük nefreti karşısındaki adamaydı.O adam ona her ne yaptıysa büyük hata yapmıştı.Bu kızda korkutucu bir şeyler vardı.Yüzündeki en ufak değişme bile karşısındakine lanet okur gibiydi.Tuhaftı ama gerçekçiydi.Adam kızın içindeki çekişmeyi fark ediyordu ama kıza da hafif bir saygı duymuyor değildi.Tabii buna ona söylemeye niyeti yoktu.Daha fazla beklemeye de niyeti yoktu.Bir sersemletme büyüsü her şeyi hallederdi.Adam asasını iyice kaldırdı sessizce sözcükleri mırıldandı.Ama kız onun ne yaptığını anlamış ve erken davranmıştı.Adama bir Beden-Kilitlenmesi laneti yolladı.Adam kıl payı kurtuldu ama küçük bir kızın böyle lanetler savurabilmesi hoşuna gitmemişti.Onu hafife mi alıyordu yoksa?Kız boş gözlerle adama bakıyor bir hamle bekliyordu.En doğru karardı beklemek.Adam sinirine hakim olamıyor küfürler yağdırıyordu.Kızın umursamazlığı onu deli ediyordu.Mantıklı düşünemiyordu.Öfkeyle soluyarak kıza baktı ve bir köpek havlamasına andıran bir sesle bağırdı
‘’Crucio!’’
Kız kolayca bir hamleyle lanetten sıyrıldı ve asasını adama doğrultarak gür bir sesle ;
‘’Sersemlet!’’
Adam put gibi dondu ve yere yığıldı.Kız yavaş adımlarla adamın yanına geldi ve burnunu tiksintiyle kırıştırdı.Adam leş gibi kokuyordu.Pislik diye düşündü kız içinden ve adama bir daha dönüp bakmadan cadde boyunca ilerledi.Gitmeden son kez etrafı kolaçan etti ve siyah kediyi gördü.Kediye göz alıcı bir çarpık gülümsemeyle bakarak ‘’Eh pek kötü bir gün sayılmaz’’ diye mırıldandı.