Tekler (Partnersiz Particiler)

Profesör Amortantia Cécile Dumbledore aceleci adımlarla parti salonuna yürümeye başladı. Hogwarts'ın açılmasına çok az kalmıştı ve bunun adına bir balo düzenleniyordu; ama bunun hazırlıkları için biraz geç kalmışlardı, Profesör de bir şeylerin yetişmeyeceğinden korkuyordu.
Hiç tereddüt etmeden salon kapısını açtı ve göz kamaştırıcı manzaranın onu büyülediğini farketti.Salonu işinde uzman kişilere süsletmişti.Merdivenler bile buz saçakları ile kaplıydı.
Her partner için yuvarlak birer masa ayrılmıştı, üzerlerinde isimleri yazıyordu.
Profesör salonu terk edip mutfakta neler olduğunu kontrol etmeye karar verdi.Tam çıkacakken, salonun arka taraflarında, kuytu bir köşeye konulan, büyük, dikdörtgen masayı gördü.Oraya yöneldi ve masanın üzerinde yazılanları okumaya çalıştı.'Tekler' yazıyordu masanın üzerinde.
'Ah!' dedi, 'nasıl da unutmuşum!'
Baloya partnersiz gelecekler için böyle bir masa ayırtılması emrini kendisi vermişti üstelik.
Rahatlamış bir şekilde salanu terk etti.

Cornelius, bu en önemi güne tek başına, partnersiz katıldığı için pek mutlu değildi.Üzerinde babasının hediyesi olan smokini ile balo salonuna girdi ve tekler için hazırlanmış büyük dikdörtgen masaya yöneldi.Cornelius, tekler masasına oturdu ve bir elini sağ yanağına bir elini sol yanağına koydu ve balo salonunda ki partnerleri seyretmeye başladı.Cornelius, içinden "Böyle olmamalıydı, benimde bir partnerim olmalıydı"
dedi ve alnını masaya dayadı.Belli ki çok üzgündü ve o salonda ki dans edenleri seyrediyordu ve "Onların arasında bende olmalıydım" der ve tekler arasında olan bir kişi beklemeye başlar.

Profesör Cécile yavaşça dikdörtgen masaya yöneldi.Profesör Cornelius'un yanlış masaya oturduğunu görmüştü.
Yanına gitti ve kulağına fısıldayarak :

"Yanlış yere oturmuşsunuz Profesör.Yalnızlar masası öğrenciler için.Profesörler için ayrı bir masamız var."

Sonra onA göz kırpıp profesörler masasının ortasındaki koltuğuna oturdu.Parti slaonu yavaş yavaş doluyordu.Gülümseyerek baloya gelen öğrencileri izlemeye başladı.

Syltherin'in başarılı öğrencisi Margolis sapsarı bukleleriyle gerçekten güzel olduğunı düşünüyordu.Üzerinde kıpkırmızı bir balo elbisesi vardı.
"Bu güzelliğime rağmen neden böyle yalnızım ben?"
diye mırıldandı.Profesörler masasının önünden geçerken Profesör Amortantia Cécile Dumbledore'a selam verdi ve ona iyi akşamlar diledi.Yalnızlar masasına oturdu ve balodaki partnerleri kıskançlıkla izlemeye başladı.

Erika üzerindeki mavi elbiseyle hiç rahat edememişti."Güzelliğin için katlanmalısın Erika" diye mırıldandı.
Dosdoğru tekler masasına gitti ve Margolis'in yanına oturdu, ona iyi akşamlar diledi.Margolis'le farklı binalardan olmasına rağmen arkadaşını çok severdi.

Profesör Cornelius üzgünlüğünden nereye oturduğunu bile bilmiyordu, Slyhterin öğrencisi olan Margolis'e teşekkür eder ve profesörler masasına oturur ve salona giren öğrencileri seyretmeye başlar.Yavaş yavaş dolan salon, gittikçe kalabalıklaşmaya başlar ve salona girenleri seyretmeye başlar.

Margolis yanına gelip ona selam veren arkadaşına kibar bir şekilde karşılık verdi.Erika'yı sevmesine rağmen onun bu göz kamaştırıcı görüntüsünü kıskanmıştı çünkü gecenin en güzel kızının kendisi olmasını istiyordu.İç geçirdi; birdenbire salonu dolduran kızlardan hiçbirinin çirkin olmadığını farketti."En azından Syltherin'in en güzeli benim" diye mırıldandı.Gözde olmayı severdi, şimdi de dikkat çekmek için bukleleriyle oynayıp duruyor, ikide bir balo salonunun bir orasına bir burasına gidiyordu.

Derken nihayet güzel şifcılardan Lavender içeri girdi ve bir anda herkesin nefesi kesildi.Bir insan bu kadar güzel olabilirmiydi diye düşündü herkes.Dümdüz kahverengi saçları ve pembe hoş bir elbisesi vardı.bir partneri olmamasına rağmen sevgilisi Veron'un artık gelip onu dansa kaldırmasını büyük bir heyecan ile bekliyordu...
Ardından bir partneri olmadığı aklına geldi ve doğruca tekler masasına oturdu.Diğer arkadaşlarının aksine yüzünde hoş bir tebessüm vardı.Diğerlerine merhaba dedi ve dans eden insanları seyretmeye başladı...

Şifacı Lavender Erika'nın da gözlerini kamaştırmıştı.Profesör Veron'dan bir teklif beklediği belliydi ama Profesör Veron başka şeylerle ilgileniyor gibi gözüküyordu.Margolis'le göz göze gelince kıkırdamadan edemedi.

Margolis Erika'nın bakışlarıyla karşılaşınca kıkırdadı. Profesör Veron'a olan aşkıyla ün salmış şifacı Lavender Brown, gerçekten de göz kamaştırıyordu...

regulus balo salonuna büyük bir umutla ve tüm yakışıklılığıyla,bir ölüm yiyene yakışan asaletle girmişti...ters giden birşeyler olmalıydı...bikaç çift dans ediyor bikaç çift sohbet ediyordu.jacquline ve regulusun yakın arkadaşı draco ateşli bir dansın ortasındaydı..regulus yeşil gözleriyle salonu süzdü-taradı..ama bulamadı,godric ortalıkta görünmüyordu..mecburen başı önde salonun sol tarafındaki tekler masasına oturdu...ve beklemeye koyuldu.yapacak bşka hiçbirşeyi yoktu..beklemekten başka

Her ne kadar Margolis'in güzel olduğunu düşünse de Lavender'e göre Erika daha alımlı ve hoş gözükmüştü gözüne.Ama şu anda daha önemli birşey vardı Veron'un onu ekip ekmediği...

Margolis kıskançlıkla Lavender'ı süzüyordu, sonra birdenbire başını çevirip yakışıklı ölüm yiyen Regulus'u izlemeye koyuldu.Çok yakışıklıydı, ve üzerinde bir ölüm yiyenin asaleti vardı.Regulus birdenbire izlendiğini farkedince Margolis'e döndü; Margolis ona gülümsedi.Çok yakışıklı olduğu için tüm kızlar peşindeydi, aynı zamanda Draco Malfoy'unda.Draco Malfoy ölüm yiyen kontuydu; asildi; ama yine de Margolis'in gözdesi Regulus'tu.
Yavaş yavaş genç, asil delikanlıya aşık olduğunu düşünmeye başladı.

Erika birdenbire gözleri Regulus Black'e kayan Margolis'i izlemeye koyuldu. Margolis Regulus'a aşıkmış gibi bir izlenim uyandırmıştı onda. Regulus en yakışıklı ölüm yiyenlerden biriydi, tüm kızların onun peşinden koşmasına rağmen asilliği bırakmazdı.
Erika'nın gözdesi ise Draco Malfoy'du.Gryffindor'dan Jacqueeline Deborah'ın ölüm yiyen kontuyla ateşli bir şekilde dans etmesi onu üzüyordu, onun yerinde kendisinin olmasını diledi...

margolisin kendisine baktığını farkeden regulus kendini bi tuhaf hissetti fakat yapamazdı...godric'İ ne olursa olsun bekleyecekti...gelse de gelmese de onun partneriydi....ama ilerleyen saatlerde ne olacağını kimse bilemesdi

Lavender her ne kadar Regulus'un yakışıklı olduğunu da düşünse Veron'u beklemekten asla vazgeçmedi geçmeyecekti.Tek istediği başını çevirdiğinde Veron'u görmekti ama gelmeyeceğinden korkuyordu.Sonra yavaşça kalabalığa döndü ve insanlara bakmaya başladı.Diğer yandan ise Margolis ile Regulus'un birbirlerine yakışacakları ile ilgili bir düşünce ile bir anda mutlu oldu.Çünkü eğerbaşarılı olursa tekler çift olabilirdi ve Margolis de boşuna süslenmemiş olurdu.Ayrıca bir Slyhterinli'ye de bir ölüm yüyenden daha çok kim yakışabilirdi ki?

Ginevra isteksiz adımlarla parti salonuna girdi. Her yere olduğu gibi buraya da geç kalmıştı. Hem de uyuyakaldığı için! Diagon yolundan sipariş ettiği mor cüppesini giyip saçını da gelişi güzel taradıktan sonra partinin başlamasına daha yarım saat olduğunu farketmiş, biraz dinlenmek amacıyla yatağına uzanmıştı. Ne yazıktır ki gözünü açtığında parti başlayalı yarım saati geçmişti. Kapının hemen önünde duraklayarak cüppesindeki kırışıklıkları eliyle düzeltmeye çalıştı.

"Lanet olsun" diye mırıldandı.

Geç kaldığı yetmezmiş gibi bir de partnersiz gidiyordu. Her ne kadar bu Ginevra'nın pek umrunda olmasa da koskoca parti salonunu tek başına kırışık bir cüppeyle geçmek sinir bozucuydu. Tekler için ayrılması gereken masasın salonun en uzak köşesine konması emrini kim vermişti ki?!

Çiftler için ayrılmış masaların arasında ilerlerken okul müdiresi Prof. Dumbledore'u gördü. Gülümseyerek selam verdikten sonra ilerlemeye devam etti. Tekler masasına geldiğin masanın beklediği kadar boş olmadığını farketti. Birkaç öğrenci ve bir profesör de masadaydı. Ginevra Prof. Cornelius'un oldukça mutsuz göründüğünü düşündü ama fazla üzerinde durmadı. Masanın en kuytu köşesine geçti. Mümkünse bu partide kimse tarafından farkedilmek istemiyordu. Normalde partilerden hoşlananan biriydi ama bu gece pek havasında olduğu söylenemezdi.

Masadakilere kısa bir selam verdikten sonra sandalyesine olabildiğince gömülüp danseden çiftleri izlemeye başladı. Partnersiz geldiğine bir kez daha seviniyordu. Dans etmeyi hiç sevmezdi.

Margolis gözlerini Regulus'tan ayıramıyordu, ama ne yazık ki Regulus partnerini bekliyordu.İç geçirdi.Ona sırılsıklam aşık olmuştu.
Aşkın verdiği cesaretle masadaki yerinden kaltı ve tam karşısında oturan Regulus'un yanına gitti ve ona yanının boş olup olmadığını sordu.

Misafir

karanlık sanatlara karşı savunma öğretmeni smith greenlife dans balosuna geç kalmıştı.hem bunun için üzgündü hemde sihir tarihi öğretmeni parvati patil ortalarda yoktu.herhalde önemli bir işi çıkmıştı.Smith Greenlife ta köşede bir masada kendi gibi tek başına birini gördü.Bu hanım önüne bir huşu içinde bakan narin ve güzel müdür miss A.Cecile Dumbledore du.Yanına gitti ve onla konuşmaya daldı.

Profesör Dumbledore bir yandan Profesör Grennlife'la konuşuyor, bir yandan da öğrencileri izliyordu.Tuhaf bir şeklde
"Okulda bu kadar çok aşık olduğunu hiç tahmin etmezdim" dedi içinden.

Bu soruyu soran Magolis'i duyan Levander sevinmiş gözüküyodu o hala Veron'u beklerken yalnızdı ve bunun değişeceğini biliyordu.Aslında umuyordu.Eğer Regulus partnerini beklemekten vazgeçip Margolis'in ilgisine yanıt verirse en azından ikisi de mutlu olacaklardı hem de Margolis kadar güzel biri yalnız kalmamış olacaktı.

Margolis ağlamamak için kendini zor tutuyordu.Regulus sorusunu bile duymamış gibi masadan kalkmış ve balo salonundan çıkmıştı.Onu reddedilmek değil, Regulus tarafından reddedilmek üzüyordu.Onu seviyordu.
Hiçbir şey yapmadan yerine oturdu.Lavender ve Erika'nın bakışlarınız üzerinde hissediyordu.

Erika acıyarak Margolis'e bakıyordu.Sarı bukleli, mavi gözlü güzel kızın ağlamamak için kendini zor tuttuğu belliydi.Ona acımıştı.İç çekti, daha on dakika önce biraz sonra Regulus ile Margolis birbirlerine yapışık bir şekilde dans ederler diye düşünmüştü.Halbuki şimdi...

Levander Margolis'i anlıyordu tek taraflı aşk kötü birşeydi.Levander de Margolis'i anlayabileceğini düşündü çünkü Veron hala gelmemişti.Yanına oturdu ve Margolis'e Veron'un her halde gelmeyeceğini ve kimsenin onun kadar üzgün olamayacağını söyledi.Margolis sadece bakmakla yitindi.Ancak Lavender'in de teselli beklediği açıktı.Sonra Margolis Levander'le konuşmaya başladı.

Margolis birdenbire açılmıştı, Lavender'ı teselli etmeye başladı.Onunla sizli bizli konuşuyordu çünkü kendisinden büyüktü ve meslek edinmiş bir kadındı.
Yine de kalbi regulus'un aşkıyla yanıyordu...