Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  EkspresEkspres  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Suit 2

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Nicole Marissa Magdalene
Fontjoncouse Otel Ortağı
Nicole Marissa Magdalene


Kadın
Ruh hali : Suit 2 Friendssx9
Mesaj Sayısı : 4533
Yaş : 32
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 12303
Ekspresso Puanı : 75
Kayıt tarihi : 02/07/08

Suit 2 Empty
MesajKonu: Suit 2   Suit 2 Icon_minitimeSalı 08 Eyl. 2009, 23:43

Rp yapacaklar: Jesica, Teodor
Konu:Teodor ve jess yakalanmamak adına sohbetlerine otelde devam etmeye karar verir ve fransa da ki fontjoncouse'a cisimlenir.
Hava: Akşamın verdiği serinlik tüm sakinleri rahatlatır
Zaman: Akşama doğru...
Tarih:1960
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jessica Spangler
Gryffindor 6. Sınıf Öğrencisi & Sınıf Başkanı
Jessica Spangler


Kadın
Ruh hali : Suit 2 Heyup7
Mesaj Sayısı : 157
Yaş : 35
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 10926
Ekspresso Puanı : 18
Kayıt tarihi : 14/07/09

Suit 2 Empty
MesajKonu: Geri: Suit 2   Suit 2 Icon_minitimeÇarş. 09 Eyl. 2009, 01:40

Umutlar, sözler, vaatler… Bunların hepsi ağızdan çıkan, anlam taşıyan kelimeler bütünüydü. Umutlar yaşandıkça, sözler tutuldukça anlam kazanırdı. Jess’te bunların her birinin olmasını umut ederek, Teodor’a bir kez daha güven kapısını açıyordu. Bu genç adam Jess’e, onu asla bırakmayacağına dair söz veriyordu. Asla yarım kalmayacaktı. En azından bunu genç adam Jess’ten görmedikçe gerçekleştirmeyecekti. Jess te öyle olmasını umuyordu. Teodor’un konuşması bittikten sonra öne sürdüğü teklif en akla yatkın olanıydı. Ağzından bir kere otel diye çıkınca biraz garip olmuştu. En azından başkası duysa garipserdi. Bir otel odasını. Ama Jess için pekte garip değildi. Onunla nereye olsa, sonucu ne olursa olsun giderdi. Otelmiş, gölmüş, dünyanın bittiği yermiş hiç önemli değildi. Ve işin doğrusu garipte değildi. “Tamam gidelim. Neresi olursa olsun fark etmez benim için. Yeter ki şu an bundan sonrası için birlikte olalım.” demişti Jess. Hemen sonrada hesapları ödeyip restorandan ayrılmışlardı. Restorandan dışarı çıktıklarında önce nereye gideceklerine bir türlü karar verememiş, sonra da gece gece macera aramak istediklerini anlayıp İngiltere’nin dışına çıkmak istemişlerdi. Hemen cisimlenip Fransa’ya, devrim kokan o topraklara gittiler. Burada bir otel bulup, âşıklar şehrinde gezmek istiyorlardı. Fransa’ya gelir gelmez, bir rehber bulup otel isimlerini araştırdılar ve Fontjoncouse’de karar kıldılar. Otele doğru yollanıp kendilerine bir oda tuttular. Hava serin ve yağmurluydu. Belli ki hava da onlardan yanaydı. Etrafı serinletip içlerine su serpmek istiyordu. Biraz üşüyüp kendilerine gelmişlerdi. Çok tatlı bir üşüme, çok huzurlu bir serinlikti bu. Jess, odaya girer girmez balkona çıktı. Temiz ve serin havayı içine çekti. Şehir şimdi ayaklarının altında uzanıyordu. Eiffel, tüm ihtişamıyla az da olsa kendini görücüye çıkartmıştı. Tüm ışıklar, tüm bu manzara eşsiz denecek bir güzelliğe sahipti. Sanki her şey bu gece onlardan yanaydı. Hava, Eiffel, Fransa, ışıklar… Tüm hepsi huzur adına buraydı. Onlara mutluluk getirmek için. Jess etrafı izlerken Teodor da balkona çıktı. Ve sessizce yürüyüp arkadan Jess’e sarıldı. Jess bi’ an kendini çok şanslı hissetti. Böyle güzel bir ortamda mutluluktan başı dönerken bir yanında tüm görkemiyle Fransa, bir yanında da sevmeye başladığı insan vardı. Bundan daha iyisini kimse düşünemezdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Teodor Amberiotis
Gryffindor 5. Sınıf Öğrencisi
Teodor Amberiotis


Erkek
Ruh hali : Suit 2 Friendssx9
Mesaj Sayısı : 184
Yaş : 33
Galleon : 11207
Ekspresso Puanı : 21
Kayıt tarihi : 16/03/09

Suit 2 Empty
MesajKonu: Geri: Suit 2   Suit 2 Icon_minitimeÇarş. 09 Eyl. 2009, 02:05

Dört gözle beklenen cevap sonunda gelmişti Teodor, onun bu cevabına şaşırmıştı. Ne olursa olsun, evet diyordu. Yanında olmayı istiyordu. Aynı onun gibi hissediyordu. Bir kızla aynı hisler içinde olmayalı ne kadar olmuştu onu sarmayalı, sevdiği insanlarla beraber olamazdı genelde. Ama bu durum tamamen farklıydı. Bilmediği bir aşka çoktan yelken açmıştı. Sonsuza kadar da gidebileceğini düşünmek onu daha da sevindiyordu. Gitmek dibe en derine, sevdiğini hissetmek korkuları bir kenara atarak delicesine beraber vakit geçirmek... Onun tek istediği onun kokusunu yanında duymaktı. Bir sesi bile yeterdi onu al aşağı etmeye, bir dokunuş küçük bir öpücük, sarılış. Gene tüm duyguları kabararak aşka ulaşıyor oluk oluk akıyordu. Cevap bile verememişti bu yüzden içten içe konuşuyor kelimeleri anlamlı anlamsız sayıp duruyordu. Duygunun yoğunluğu bu olsa gerekti. Hesabı ödediler ve ondan sonra dışarı çıkıp nerete gideceklerini düşünüyorlardı. Bir kaçamak gibi her önüne geleni yapan gizli aşıklar gibiydiler. İngiltere dışında bir yer onlar için en uygunuydu. Fransa en iyisi orada olmaktı. Onun o sarhoş edişliğini içine çekmek. Hayal meyal ışınlandılar. Teodor sarhoş olmuştu sanki, ne yaptığını da bilmiyor oradan oraya koşuşturuyordu. Fransa benim şehrim aşıklar şehri hiç gitmediği bir kente adım atmanın verdiği mutluluk ve yanında taşıdığı inci kadar değerli bir kız Jess, onu kelimelere dökemiyordu konuşmak anı bozmak onu sinirlendirmek istemiyordu. Gözlerinin içinden anlıyor ve her türlü şeye evet diyordu sanki... Sonunda varmışlardı. Ne ara gelmişlerdi. Fontjoncouse, sanki aşıkları karşılamak içindi burası gizli bir aşkı barındaracak tomurcuklar burada mı bitecekti. Yoksa herkes öyle sanarken onlar aşkı kalplerinden kelimelere dökerek mi yaşacaklardı. Jess odaya girer girmez, balkona koşmuştu. Onun bu küçük telaşına anlam veremese de biraz bekledi düşünmek gerekiyordu belli ki sonra da onun yanına gelerek arkadan ona sıkı sıkı sarıldı. Hiç kaybetmek istemiyordu onu ayrılmak asla, bu anı dondurabilselerdi.Fransa'nın güzel manzarısına bakan bir resim tablosu gibiydiler içten ve derinden yanan arzuların ve tutkuların birleştirdiği ve kaderin onlara her türlü yataklık ederek desteklediği Teodor Jess'in yanağına kocaman bir öpücük kondurdu. O sırada kokusunu içine çekiyor ve içinden Merlin'e yakarıyordu." Bugün bitmesin, ne olursa olsun sabaha doğru gelerek ayrılmayalım. Bağlar kopmasın, ben onu hep seveyim sarılayım çocuk gibi olalım biz onla hiç solmayalım. Beraber olsakta olmasakta her türlü sona razı olsam da sonunda sonsuza kadar bana dönse kavga da etse etmese de üzerimde ki kokusu hep olsa."diyerek. Aslında az da olsa mırıldanmıştı bu sözleri karşısında ki Fransa'nın güzelliğine kaptırıp duymuş muydu bunları. Hala sarılıyordu Teodor, Jess'e ve en sonunda omzuna boynunu dayadı ve tatlı tatlı döküldü kelimeler "Bu gerçek değil mi Jess, bir hikayeden fırlamış gibiyiz, ben bunun karşılıklı olduğunu hissetikçe bu an hiç bitmesin donsun istiyorum. Bir tablo gibi, bir ressama yaptırsa mıydık resmimizi ne dersin biz anlatalım o çizsin inişli çıkışlı hayat karşısında çektiklerimize göğüs gerdiğimiz bu resmi." demişti. Şair tarafı dolunca ne yaptığını da bilmiyordu. Saçmalamıştı, ama bu sefer daha güzel olmuştu sanki, ne bir umutsuzluk ne de çok özgüven vardı aynı bir şarkı gibi mırıldanarak kayboluyordu. Sesin tonunda ki ahenkte.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jessica Spangler
Gryffindor 6. Sınıf Öğrencisi & Sınıf Başkanı
Jessica Spangler


Kadın
Ruh hali : Suit 2 Heyup7
Mesaj Sayısı : 157
Yaş : 35
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 10926
Ekspresso Puanı : 18
Kayıt tarihi : 14/07/09

Suit 2 Empty
MesajKonu: Geri: Suit 2   Suit 2 Icon_minitimeÇarş. 09 Eyl. 2009, 21:18

“Evet, tüm bunlar gerçek. Hem de hiç olmadığı kadar.” Jess, tatlı tatlı gülümseyerek söylemişti bunları. Teodor hala ona sarılıyordu. Sıkı sıkı sarıyordu, hiç kaybetmek istememecesine. Jess o mesafeden onun kokusunu çok net duyabiliyordu. Onun parfümü, onun kendine has o kokusu. Doya doya içine çekti. Gözlerini yumup sanki bu an hiç bitmeyecekmiş gibi içine çekti kokusunu. Teodor ona daha sıkı sarıldıkça Jess te o denli kıpırdamadan duruyor, hiçbir yere gitmeyeceğini müjdelemek istiyordu. Ellerini Teodor’un kollarının üzerine koydu. Dudaklarında memnuniyetin verdiği gülümseme ile öylece uzunca bir müddet seyre daldılar ülkenin endamını. Gecenin karanlığında bir inci tanesi gibi parlıyordu Fransa. Âşıklar şehrinin sarhoşluğu onlara da bulaşmıştı. Artık ne olursa olsun hiç kimse onları ayıramazdı. Onlar birbirine aşktan da öte bir bağla bağlanmışlardı. Birbirilerini hiç tanımayan iki yabancıyken, birbirlerinin kokularını bile ezbere bilen iki sevgi kuşuna dönüştüler. Sevgisini içinde hissediyordu Jess. Teodor yanı başında duruyordu. Hemen dibindeydi. Bir dokunuş mesafesi uzaklıktaydı. Acaba onun için çarpan kalbini duyabiliyor muydu? Jess öyle çok heyecanlanmıştı ki kalbi güm güm atmaya başladı. Ateş etrafını deli gibi sarıyordu. Yandığını hissediyordu fakat buna rağmen havanın o eşsiz meltemi ile üşüyordu. İki duyguda onunla birlikteydi. Sevdiğinin dokunuşunu, verdiği nefes onu bir alev topu gibi yutmuştu. Ne yapacağını bilemeyen acemi çocuklar gibiydi. Bir sonraki adımını kestiremiyor, konuşmak istiyor fakat boğazı düğümleniyordu. Bunun adını en başından koymuştu. Teodor’u deli gibi sevmeye başlamıştı. Önü ne olursa olsun girdiği yolların hepsi ona çıkıyordu. Açıktı o yollar aydınlık olduğunu hissediyordu. Kelimeler dudaklarında tıkalı kalıyordu. Bir yandan bir şeyler söylemek istiyordu ama bir yandan da bu an hiç bitmesin diye sessiz kalıp tadını çıkartmak istiyordu. Bir süre öyle sessizce kaldı. Neden sonra sadece “Seni seviyorum!” diyebildi. Ve yüzünü Teodor’a dönüp onunla göz göze geldiğinde en başından beri yapmak istediği şeyin ne olduğuna karar verdi. Uzun süreli sevgisizliğin verdiği açlıkla dudaklarını onun dudaklarına bastırdı. İstediği şey sadece onun olabilmekti…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Teodor Amberiotis
Gryffindor 5. Sınıf Öğrencisi
Teodor Amberiotis


Erkek
Ruh hali : Suit 2 Friendssx9
Mesaj Sayısı : 184
Yaş : 33
Galleon : 11207
Ekspresso Puanı : 21
Kayıt tarihi : 16/03/09

Suit 2 Empty
MesajKonu: Geri: Suit 2   Suit 2 Icon_minitimeÇarş. 09 Eyl. 2009, 23:07

Aşkın doruk noktalarının içinde yaşıyormuşcasına sarılıp kazıyorlardı özlemlerini gidermeleri kokularını hissetmeleri birbirlerini daha çok arzulamalarına yetiyordu. Adım adım çıkıyorlardı merdivenlerden ağır ağır içine içine giriyorlardı hikayelerinin, masal gibi bir öykü tarzında... Sımsıkı sarılıyordu Teodor bırakmamacasına, Jess'de ona gittikçe daha da sever hale geliyordu. Bir aşk hikayesi hayalden gerçeğe dönüyordu işte. Teodor'un kelimeleri Jess'in kalbini bulmuştu. O da onun gibi sever ve bu anı hisseder ana gelmişti. Beklemek istedikleri ana doğru sürükleniyordu. Sonunda Jess'in o güzel yüzünün tebessümü içinde dudakları aralandı. Teodor'un hiç beklemediği o iki kelime çıkmıştı işte "Seni seviyorum" demişti ve dudaklarına yapmıştı Jess, Teodor bir rüyada gibiydi. Beyni onu yönlendirmekten vazgeçmiş kalbi gümbür gümbür alev almış. Her şey alevler içinde vücudunun her bir yanı onu isterken bir taraftan da daha erken diyordu. Jess'i delicesiye severken onu yarı yolda bırakmayacağını bilirken bunu düşünmesi kötüydü aslında, sonsuza uzanmak adına o da aynı istekle karşılık verdi. Kelimeler yerini dinlendirmeye karar vermişti. Sadece dudaklar konuşuyordu. Fütursuzca bir denizin akıntısı gibi kendi tatlarının içinde kayboluyorlardı. Renkler, kaybolan gözler, şarabın içinde ki kokusu aşk, sevgi, sonsuzluk kelimeler dönse de öpücüğe son veremiyordu. Arada bir nefessiz kalan ikili bırakıp sonra gene başlıyordu, tattıkça tatlarının anlamlığına kapıldıkça daha da istiyorlardı. Gecenin sonu da yazılmayı bekliyordu, ama Teodor hala emin değildi. Dudaklarını dudaklarına mühürlemediği gibi tenini de mühürleyemezdi. İkisi de istese de onu içeri yatağın oraya atmak, Jess'in dudağında ki rujun tadı kendininkine geçmişti bile, otel odası iyi bir fikir değildi anlaşılan ama ikisi de günah tomurcuklarını ekmiş ve büyümesini ister gibi daha da çok istiyorlardı. Olmayacak bir şeyi ekmek ve tadına bakmak her zaman insanı altüst eder ve karşı koyamazdı ya onlarda aynen Adem ve Havva gibi yasak elmadan ısırığı alarak başlamışlardı. Sonu gelmesin istediğinden durdu bir an Teodor ve söyledi istemsizce "Sen gerçeksen beni seviyorsan bende seni seviyorum Jess, her an her gün daha çok sevdim. Hiç bilmediğim bir olaya tanık oluyorum sanki, uzaktan bizi izliyorum gibi neredeyse, ama bu oyun bizim ben ve sen başroldeyiz, nereye gideceği belli olmayan bu yolda hep olalım. Kazıyalım göklere ve etrafa bir tomurcuktur açıldık, kaçış yolu yok artık" demişti. Şarabın verdiği sarhoşluk hala içindeydi heralde, gerçi istediği an bile sarhoş olabilirdi. Bu sefer Teodor, Jess'e sıkı sıkı sarıldı ve dudaklarına yapıştı. Nereye gidecekleri belliydi. İkisi de biliyordu, ama içindeki duygular ve düşünceler hepsinden farklıydı belki de bu yüzden ilk günkü gibi tatlı ve doyulmazdı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jessica Spangler
Gryffindor 6. Sınıf Öğrencisi & Sınıf Başkanı
Jessica Spangler


Kadın
Ruh hali : Suit 2 Heyup7
Mesaj Sayısı : 157
Yaş : 35
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 10926
Ekspresso Puanı : 18
Kayıt tarihi : 14/07/09

Suit 2 Empty
MesajKonu: Geri: Suit 2   Suit 2 Icon_minitimePerş. 10 Eyl. 2009, 02:08

Jessica’nın en başından beri hissettiği alev artık ikisini de kucaklamış yutuyordu. Kelimeler anlamsız kalıyordu bu paylaşımdan sonra. Birbirlerini tanımlamak için artık sesler yerine tenlerini kullanıyorlardı. Birbirlerine dokunarak, birbirlerini hissederek tanışmaya başlamışlardı. Davranışlarıyla birbirlerini yönlendiriyor, en özel hislerini, en özel hareketlerini birbirleri ile paylaşıyorlardı. Geri dönüşü olmayan yol, onlara artık yeni bir kapı olmuştu. Ektikleri umutlar, filizlerini vermeye başlamıştı. Şimdi hasat zamanıydı. Sevgilerini biçeceklerdi.

Öpüşmeye balkonda başlayan ikili bir süre orada kaldıktan sonra içeri geçti. Teodor, Jess’i içeri çekmişti. Şimdi birbirlerine yapışık bir şekilde yatağa doğru ilerliyorlardı. Yürürken yerdeki eşyalara takıldılar. Bir iki defa düşmekten son anda kurtulup kendilerini yatağa attılar. Çok geçmeden üstlerini çıkarmada birbirlerine yardım eden ikili tamamen çıplak kalınca birbirlerini bir süre süzdüler. Gözlerindeki buğulu bakış, ruhlarına işleyen huzurun, tutkunun küçük birer sembolüydü. Birbirlerine gülümseyip kaldıkları yerden devam ettiler. Artık tamamen açık oynuyorlardı kartlarını. Her şekilde birbirlerine açıktılar. Her ikisi de karşısındakini istiyordu ve bu başarıyı elde etmeye sadece birkaç adım kalmıştı. Jess, bunun mutluluğunu uzun süre önce kaybetmişti. Onun için de şimdi aç bir kedi yavrusu gibi atılmış, bu mutluluğu sindirmeye çalışıyordu. Teninin her bir santimetre karesine sindirmişti Teodor’u. Artık tamamen onunlaydı ve de onundu. Artık ne baş önemliydi onun için ne de son. Bu büyü boyamıştı artık onları kendi rengine. Tutkunun kırmızısına, mutluluğun mavisine. Artık her tadı biliyorlardı. Hepsini tatmışlardı. Sonunda huzur bir nehir gibi içlerine akmış, mutluluk hat safhaya ulaşıp tutkuyla bezenmişti. İkisi de olacakları umursamıyorlardı. Kendilerini birbirlerine sunmuşlardı. Şu saatten sonra kıyamet kopsa kimin umurundaydı.

Çift işleri bittikten sonra birbirlerinden istemeden de olsa ayrıldılar. Uzanıp, birbirlerini izlemeye başladılar. Gözlerinin içi gülüyordu artık. Doyum ve mutluluk gözlerinden okunuyordu. Aslında neler olduğunu görebilmek için sadece gözlerinin içine bakmaları bile yeterliydi. Teodor eliyle Jess’in yüzünü okşamaya başladı. Parmakları kızı incitmek istememezcesine yüzünde geziniyordu. Onun her bir dokunuşu kızın yumuşak cildinde izler bırakıyordu. Aşkın mutluluk dolu izleri.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Teodor Amberiotis
Gryffindor 5. Sınıf Öğrencisi
Teodor Amberiotis


Erkek
Ruh hali : Suit 2 Friendssx9
Mesaj Sayısı : 184
Yaş : 33
Galleon : 11207
Ekspresso Puanı : 21
Kayıt tarihi : 16/03/09

Suit 2 Empty
MesajKonu: Geri: Suit 2   Suit 2 Icon_minitimeC.tesi 12 Eyl. 2009, 02:30

Dudaklardan aşağı akan bir çekim ve karşı konulamaz bir birilikteliğin bilinmezlik içinde ki kaybı... Kendini bile bile ateşe atan biri haline gelmiş ne yaptıklarını bile bilmeden hareket ediyorlardı. İçlerinde ki isteğe ve gün geçtikçe artan bu haz duygusuna engel olamadığından Teodor Jess'i odaya doğru çekti. Artık yasak yoktu, her şey açık açık oynanarak açığa dökülüyordu. Teker teker aynı kuru bir ağacın yapraklarından dökülen son damlalar gibi birbirlerini bir yandan öpüyor bir yandan da bildikleri; ama farklı duygular içinde birbirlerinin kıyafetlerini çıkarmaya yardım ediyorlardı. Bu kadar ileri gideceğini bilmiyordu bile Teodor, ama aşk engel tanımıyordu. Hatta o sınırları aşarak vücutlarının alarm vermesi sağlıyordu. Böylece daha da aç ve susuz kalıyorlardı birbirlerine, olanlar bir rüya gibi karmaşık ve içlerine akan elektrikle muhteşem oluyordu. Teodor daha çok Jess'in gözlerine odaklıydı. Kelimeler ve sözle zaten artık uçmuştu, tek istedikleri kendi alevlerini biraz olsun dindirerek su serpmekti. Teodor ilk defa bu hissi yaşamıyor olsa da kalbini küt küt atmasını sağlamıştı. Her şey yarıda kalınca insan birine tutunmaya çalışırdı Jess'de belli ki Teodor'a günden güne sarılarak sarmalıyordu. Onu her türlü seveceğinden yanında olacağından şüphesi olmasa bile yaşadıkları bu şey her şeyin miladı olacaktı. Tutkunun en doruklarına ulaştıklarından sonra ikili birbirine sokuldu ve soluklanmaya başladı. Şu an tek önemli olan onların birbirlerini koruyor olmasıydı. Teodor da kendini eski yaşadıklarından arındıyordu. Sanki bir tören gibiydi bu an özel bir çift laftan daha öte ve geleceğe yönelik bilinmezliği alt eden...
Artık her şey bitmişti. İkili istedikleri doyum ve huzura ulaşmış, gözlerinde ki ışıltılı ifadelerin içinde kaybolarak geleceği düşlüyorlardı. Her insan geleceği düşleyerek yarınına katkıda bulunmak isterlerdi. Teodor'da bunu düşünüyor bundan sonra Jess'in tamamen olup olmayacağını sormak istiyordu. Yaşadıkları bu anın tadı diğerlerinden bambaşkaydı. Gerçi Jess'le geçirilen her an Teodor için bir ilk gibiydi. Teodor onun en pürüzsüz olan cildine elini uzattı ve sanki içindekileri okumak istermiş gibi okşadı. Yanaklarında sürünen elinin soğukluğu ve teri umurunda değildi. O sadece Jess'in o anki halini aklında tutarak bir daha unutmamak hatta sonsuza kadar yanında olmak istiyordu. Her anlamda destek olmak, aşkına küçücük bir iz bırakmıştı belki de nereye gittiğinin hiçbir önemi yoktu onla olduktan sonra her yere gider, her türlü yaşardı. Sonunda bir şeyler söyleyerek bu ana bir şeyler eklemek istediğine karar verdi. "Sen her daim benim ol, hayatıma hep böyle neşe ve renk kat. Kalbimde ki heyecan içimde ki enerjinin sahibi tek sen olacaksın. Bundan sonra sadece senin adın ve bedenin Jess" diyerek anı taçlandırmıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jessica Spangler
Gryffindor 6. Sınıf Öğrencisi & Sınıf Başkanı
Jessica Spangler


Kadın
Ruh hali : Suit 2 Heyup7
Mesaj Sayısı : 157
Yaş : 35
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 10926
Ekspresso Puanı : 18
Kayıt tarihi : 14/07/09

Suit 2 Empty
MesajKonu: Geri: Suit 2   Suit 2 Icon_minitimePaz 13 Eyl. 2009, 02:17

Kokular ve tatlar iç içe girmiş, Teodor ve Jess’i sarmalamıştı. Önce sözlerle birbirine bağlanan ikili, artık ruhen ve bedenen de birbirine aitti. Dakikalar birbirini kovalarken ikili aralarındaki büyü daha da kuvvetlensin diye birbirlerine sımsıkı sarılıp uzandılar. Birbirine kenetlenmiş iki ayrı beden o dakikadan sonra artık tek bir vücut olmuştu. Bağımlı iki ruh tek bedende can bulmuştu artık. Sevgi işte bu kadar anlamlıydı onların gözlerinde artık. Birbirlerine bakışları, gülümsemeleri artık birbirlerini bırakmayacaklarının tatlı birer ifadesiydi. İkisinin de gözlerinin içi gülüyor, birer inci tanesi gibi parlıyordu. Havada sevginin ve şefkatin kokusu vardı. Hormonlarının salgıladığı mutluluk ve huzurun yoğunluğu odanın serinliğine karışıp harmanlanarak onlara geri dönmüştü. İkisi de bu havayı kaçırmamak için soluyarak ciğerlerine kazıyorlardı.

Birbirlerine bakmaya öyle dalmışken, Teodor sessizliği bozup anı daha da eşsiz kılmak için bir iki cümle sarf etmişti. Onun bu sözleri, bir kez daha Jess’e sevildiğini hatırlatmış ve karşısındakinin kendisi olmadan eksik olacağını hissettirmişti. Bundan mutluluk duyarcasına hiçbir şey söylemeden o kocaman gülümsemesini yüzüne yerleştirdi ve Teodor’u öptü. Çift çok geçmeden bir kez daha birbirine sahip olurken az önceki deneyimlerini daha da eşsiz kıldılar. Aynı tadı tekrar, yalnız bu kez daha coşkulu tattılar. Anın ölümsüzlüğü bir kez daha zihinlerine kazındı. Huzur sona erdikten sonra birbirlerini unutmamak ve göremedikleri zamanlarda hissedebilmek için zihinlerine her bir santimetre karelerini kaydettiler. Sonra Jess, o narin ve yumuşak elini Teodor’un yüzünde gezdirirken, “Artık sende benimsin. Öyle ya da böyle bu geceden sonra artık ikimizde birbirimize aidiz. Bu anın geri dönüşü yok. Tek bildiğim seninleysem huzur var, mutluluk var ve dünya tozpembe benim için. Öteki türlüsünü düşünemiyorum bile.” dedi. Gözleri Teodor’un gözlerinin içindeydi ve o zehir yeşili gözleri bir nehir gibi Teodor’unkilere işliyordu. Çocuğa biraz daha sokularak “Sen bugüne kadar neredeydin?” dedi ve başını onun göğsüne yaslayarak Teodor’un içinde kaybolmak ister gibi ona sarıldı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Teodor Amberiotis
Gryffindor 5. Sınıf Öğrencisi
Teodor Amberiotis


Erkek
Ruh hali : Suit 2 Friendssx9
Mesaj Sayısı : 184
Yaş : 33
Galleon : 11207
Ekspresso Puanı : 21
Kayıt tarihi : 16/03/09

Suit 2 Empty
MesajKonu: Geri: Suit 2   Suit 2 Icon_minitimeC.tesi 19 Eyl. 2009, 01:54

Birbirinin içlerinde ki boşluğu her türlü doldurur hale gelmişlerdi. Öyle bir duygu seline kapılmışlardı ki içine doldurdukları ve her an dokuyup bir bulut kadar narin ve ulaşılmaz olan bir aşk olucaktı. Belki her şey biraz erken olmuş ve bitmişti. Şu an yan yana olup birbirlerine gizliden gizleye her an hayranlık duyumsamaları, keşfedilen pürüzlü ve ince yolların verdiği derin nefes alış verişler içinde mutluluğun mırıldanırmışcasına bir şarkı mırıldanmak gibi içten dışa duyumsanıyordu. Gecede onları ayla aydınlatmıştı, gündüzde onları karşılaştırarak kaçacak yer vermişti. An her zaman ki gibi bir günde bir masala sığacak destansı bir güne tanık olmuş. Ayrı bir dünyaya tanıştırarak yeni yeni keşiflerin içinde ki doyumu tattırmıştı. Teodor'un içinde ki uçuşup dışına vurduğu gülücük Jess'e yansıdıkça göz göze gelerek yaşadıkları paylaşım daha da tat veriyordu. Garip hisler bütünün notalarının içinde kaybolma anını bir kez daha yaşadıktan sonra, Jess'in de içine kaçırdığını düşündüğü şair şakımıştı. Bir yemin gibi artık birbirlerinden ölesiye ayrılmayacaklarını ve sonsuzluğa her türlü imzalarını kazıyacaklarını haykırıyorlardı. Ya bir cümle ya da bir bakış hepsinin içinde kaybolan bir renk vardı. Renkler de şu an onları temsil ediyordu. Çünkü hayatılarının en uç noktalarına varar bütün vücutlarında acının içinde ki mutluluğu hissetmişlerdi. Ne olursa olsun ikisi de her türlü bunu yaşadığından ne şekilde olursa olsun anlaşabiliyorlardı. Bir noktadan diğer noktaya geçip büyüyen bir ev ilerisini gösteriyor, onunla ilgili minik izler veriyordu. Cümlelerin içinde ki yutkunmalarda kesildiğine göre artık herkes kendinden emin ve ne yaptığının bilinceydi. İşte bu yüzden Teodor hiç olmadığı kadar mutlu ve huzurluydu. Sonunda hayranlıkla sorulan bir soruyla da karşılaşınca dayanamadı ve Jess'e daha fazla bir şey demesine izin vermeden dudaklarına yapıştı. Uzun bir öpücükten sonra geri çekilen ve ortamı gizemli hale getirmeyi isteyen Teodor, "Seni öpebildiğime, seni hissedebildiğime ve gözlerinin o renginde kaybolabildiğime göre şu an buradayım. Önceden de vardım, ama yanına gelmek beni benden alıyordu. Aşk acılı yollardan geçince manalı, onun manasında biz yanıyoruz ve daha da derin diyoruz. Birlikte olduğumuzda dünyalar bizim, herkes önemsiz, biz biz olmadan önce de bir bütündük. Kader biraz oyun oynadı ve şu an sen benimle bende seninleyim."diyerek tekrarlı tekrarsız cümlesini kurdu. Sesi o kadar dingin geliyordu ki! Bir gören olsa onun birine masal anlattığını sanırdı. Kaptırıp gittiği cümleler kendi hayatı olması ona gerçekçi gelmese de artık Jess'im başının omzunda olmasıyla güven duyuyor ve elini onun diğer omzuna koyuyordu. Onu seviyordu ne olursa olsun onunlaydı ve aşk belli bellirsiz kendini belli etmiş talih iki sevgiliye her adımda daha da fazla yol açmıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jessica Spangler
Gryffindor 6. Sınıf Öğrencisi & Sınıf Başkanı
Jessica Spangler


Kadın
Ruh hali : Suit 2 Heyup7
Mesaj Sayısı : 157
Yaş : 35
Kan statüsü : Safkan
Galleon : 10926
Ekspresso Puanı : 18
Kayıt tarihi : 14/07/09

Suit 2 Empty
MesajKonu: Geri: Suit 2   Suit 2 Icon_minitimeC.tesi 19 Eyl. 2009, 22:26

Teodor’un son sözleri anı daha da taçlandırıp, eşsiz kılmıştı. İkili son kez mutluluk içinde gözlerinden ışıltılar saçarak birbirine baktı ve kısa bir öpücükten sonra uykuya daldı. Artık o kadar mutlulardı ki bu mutluluk, andan rüyalarına taşınmış ikisi de bambaşka diyarlarda buluşturmuştu. Rüyalarında bile paha biçilemeyen bir huzura sahiptiler. Birbirlerine sımsıkı sarılıp yumdular gözlerini. Sanki üşüyormuş ısınmak istiyormuş ya da hüzünlü fakat mutlu sonla biten bir şarkı dinleyipte onun altında sarhoş olup sızıyormuş gibi sarıldılar birbirlerine. Kopmak artık o dakikadan sonra ayrılmak akıllarının ucundan bile geçmiyordu. Daha da doğrusu böyle bir ihtimale izin vermiyorlardı. Tenlerinden ruhlarına kadar her bir zerreleri artık iki yürek için çarpıyordu. Biri Jess, biri de Teodor’a ait olan iki yürek…
~
Sabah ilk uyanan Teodor olmuştu. Güneşin ilk ışınlarıyla birlikte uyanıp Jess’e kahvaltı hazırlamıştı. Jess’i uyandırmak için yanağına kocaman bir öpücük kondurdu. Sonra da birer kahveden ve bolca yiyecekte oluşan kocaman bir tepsiyi Jess’in kucağına yerleştirdi. Kendi elleriyle beslemek istiyordu Jess’i. Küçük bir ekmek dilimine biraz marmelat sürüp Jess’e uzattı. Bir gece önce birbirlerine sahip oldukları bu yatağın üzerinde şimdi neşeyle uyanıp, kahkahalarla kahvaltı ediyorlardı. Gerçek mutluluk bu olsa gerek diye düşündü Jess. Sevdiğim adamın kollarının arasında uyuyup uyanmak ve onunla birlikte yediklerini bile paylaşabilmek. Jess, Teodor ona bir şeyler anlatıp gülmesini sağlarken onu uzun uzun seyretti. Bunca zaman ne kadar da aptalmışım diye geçirdi içinden. Aslında huzur bir adım ötemdeyken, ben nasılda bu kadar kör olabilmişim. Ama hiçbir şey için geç değildi. Sonunda o mutluluk pınarına elini daldırabilmişti. Şimdi ise kana kana su içme zamanıydı.

“Her şey için, tüm bunlar için sana teşekkür etmek istiyorum. Eğer sen olmasaydın tüm bu güzel şeyler hiç yaşanmamış olacaktı. Ve ben sürekli yarım kalan yanımı arıyor olacaktım. Seni seviyorum.” dedi Jess. Ve eğilip Teodor’un dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu. Sonra da gülümseyerek, “Tüm bu yaramazlıklar güzel fakat artık okul vakti. Acele etmezsek geç kalacağız.” dedi. İkili bu durumdan hoşnutsuz bir şekilde hazırlanmaya koyuldu. İkisinin de gerçek dünyaya dönme vakti gelmişti. Üstlerini giyindiler, kukuletalarını taktılar ve Hogwarts’a ışınlanmak için otelin kapısına geldiler. Birkaç saniye içinde eski hayatlarına dönecek ve kendi yollarına çekileceklerdi. Birden Jess’in içini bir huzursuzluk dalgası sardı. Otel çıkışına gelene kadar mutluluğuna diyecek yoktu ama içi birden sıkışmaya başlamıştı. Ya gitme hissiydi onu rahatsız eden ya da okulda farklı davranma hissi. Kapıya vardıklarında Teodor’un elini sıktı ve daha kendisi bile ne olduğunu anlayamadan, “Artık gizemli kız olmak istemiyorum. Bizi öğreneceklerse öğrensinler. Avuçlarımın içinde olan bu elden ayrılmak istemiyorum.” dedi. Sonra da uçuş tozunu üzerlerine serpip Hogwarts diye bağırdı. Bahçe kapısının önüne geldiklerinde artık bir şeyden emindi. Teodor’un elinden tutup kapıyı açtı ve bahçeye girdiler. Bir gün dünya onları öğrenecekse o gün bugün olacaktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Teodor Amberiotis
Gryffindor 5. Sınıf Öğrencisi
Teodor Amberiotis


Erkek
Ruh hali : Suit 2 Friendssx9
Mesaj Sayısı : 184
Yaş : 33
Galleon : 11207
Ekspresso Puanı : 21
Kayıt tarihi : 16/03/09

Suit 2 Empty
MesajKonu: Geri: Suit 2   Suit 2 Icon_minitimePaz 20 Eyl. 2009, 22:52

Çicekler ilgi bekler, çicekler açmak ve derinden hissedilmek ister. Çicek doyuma ulaşmaktan da öteye geçip yaşadığını hissetmek ister. Jess'te Teodor için bir çicekten farksızdı. Ama çiceklerin en güzeli oydu. Orkide gibi zarif, gül gibi koklanıp, tadına bakılası cinsten kokuların bütünlüğüyle yanıyordu. Dudağına kondurduğu her öpücükte bir arının çiçeğe konup bal alması kadar tatlılık içine işliyor, büyüyordu. Onunla yaşadıklarını bir gün ya da bir anı sınırlandırmak imkansızdı. Uykuya daldığı anda bile nefes alışverişlerini dinleyip onu yanında hissetiğini bir kez daha anlaması gerekiyordu. Teodor artık bir kıza aşık olmayı geçmiş apayrı bir dünyada birini keşfetmenin ve gözlemleyince içine içine esip hiç bırakmayacağı birine dönüşmüştü. Jess'in her anını sanki videoya çekip zihnine yerleştirerek tekrar tekrar yaşamak istiyordu. O uyuduğunu sansa da Teodor, yaşadıkları onca şeyden sonra uyuyamamıştı. İçinde ki heyecan ve bitmek bilmeyen mutluluk... Her yerine işleyip burnuna gelen o nefis koku sarmış sarmalamış, başlarında her daim olacağını söylüyordu sanki. Öyle bir şeydi ki bu içinde kaybolmak isterken bir anda istemiyordun, sarılıp öpmek isterken öpemiyordun. Bir yapıp yapmamak arasında kaldığı adımların içinde boğularak uykuya dalmıştı, ama bu sabahın erken saatinde kalkmasına neden değildi. Şimdi Jess'e her an yanında olup bugünü ona hediye ettiği için otelden kahvaltı istedi. Kahvaltıyı istedikten sonra da balkona çıkarak Fransa'nın o inanılmaz manzarasında düşüncelere daldı. İçinde ki heyecan ve çocuklarda olan sevinci kaybolmamıştı kaybolmayacaktı da, her şeyin en ucunu yaşamıştı. Gözünü kapatıp hafif esen rüzgara kendini bıraktığında gözlerinde canlanınca rüya gibi olsa da hepsi yaşanmıştı. Bugün ise bambaşka olucaktı. Bir kelime bekliyordu ondan, onu da alırsa hayatını adayacağı kişiyi bulmuştu. Hiçbir zaman annesi gibi birini istememişti o, ya da abisinin eşi gibi, kendisine has ve özel birini istemişti ve Jess'in gözlerinde onu görebiliyordu. Tabi Jess Teodor'da onu görüyor muydu bilmiyordu. Kapı çalındı ve oda servisi tepsiyi Teodor'a verdi. Teodor tepsiyi aldıktan sonra Jess'in yatağına doğru ilerledi, artık uyanma vaktiydi. Hem okula geç kalmamaları hemde bir şeyler atıştırarak daha çok şey paylaşmaları gerektiğini belirtmeleri lazımdı. Jess gözlerini açmış ve az da olsa şaşırmıştı. Belli ki kimse onu bu kadar el üstünde tutmamıştı. Teodor'un bunlar umurunda değildi aslında, ama kafasından bunları düşünüp geçiştirip şu anın tadını çıkarmak istiyordu. Şakalaşa şakalaşa yenen yemek ve bir balayı gibi yaşanan ilk gün aslında bunların hiçbiri olmasa bile ikili bunun farkındaydı. “Her şey için, tüm bunlar için sana teşekkür etmek istiyorum. Eğer sen olmasaydın tüm bu güzel şeyler hiç yaşanmamış olacaktı. Ve ben sürekli yarım kalan yanımı arıyor olacaktım. Seni seviyorum.” Jess'in dilinden dökülen cümleleri duyunca içine bir hançer saplanmış ve ardından Jess'in onu öpmesiyle çıkmıştı. Kanamasına ilaç gibi gelen dudaklar ve içinde ki tutku ve heyecanı alev almasını yeniden sağlaması çok hoşuna gidiyordu. Öpüşmenin ardından gelen ses onların gitmelerinin gerektiğini ve bu kaçamağa iyi kötü bir son vermelerini gerektiğini söylüyordu. Hızlı geçen bir gece ve yaşananlar Teodor hiçbir şekilde ondan ayrılmak istemiyordu ki! Onun bir sözünü hala duymamıştı. Kanayan gönlü hala onun bugünlükle sınırlı kalmasını duyar gibi oluyordu. Ama bu onun hüsnü kuruntusuydu, aynı huzursuzluk ve tek geceyle sınırlı kalma korkusu Jess içinde geçerliydi. Kapıya vardıklarında Jess'in dişlerini aralandırarak net bir şekilde "Artık gizemli kız olmak istemiyorum. Bizi öğreneceklerse öğrensinler. Avuçlarımın içinde olan bu elden ayrılmak istemiyorum.” dediğini duyunca şaşırmıştı. Her zaman ki gibi biraz tökezlemişti. Ama içine düşen rahatlık taneleriyle "Ben senin bunu söylemeni istiyorum, aslında seni dünyanın dört bir yanına söylemek isteyip de korkuyorum. Emin olamadığın bir şey yoksa ve artık buna hazırsak ki sanırım hazırız, bu sefer kuruntulara, korkulara yer vermeden yürüyelim, el ele girelim o kapının içinden kim bakarsa baksın, sadece gözlerimizle ve birbirimizi hissederek duyuralım aşkımızı, herkese inat konuşsun tenimizin alev alev yanıp birbirini bulan her bir yanı..." diyerek buna sonsuza kadar onay verdiğini bir daha Jess'in aklına kazıdı. Hayatlarının bu yolunda yeni bir dünyaya adım atarmışcasına sevgili olmayı dillendirmeden mühürlü dillerle gözleri ön planda tutarak tozları üzerlerine serpiştirdiler. Aslında artık bir bütün olmuşlardı. Renkler gibi karışık olsalardı. Birbirlerini gördüklerinde en saf ve temiz hale geliyorlardı. Yasak tanımadan çocuklar gibi gülümseyerek Hogwarts'ın kapısının önüne vardıklarında bile hiç umutsuzluk yoktu. Bahçeye girince ki halleri bu yol başlamadan önce öyle bie olsa artık farklıydı ki bugünün tarihi onların birbirlerini herkese tanıtmakta çekinmediği bugündü. Ne olursa olsun el elle ve göz göze her şeye göğüs germek muhteşem bir aşkın ve bağlılığın sembolüydü. Kapılar açılır, aşk gizli bir odadan çıkar, artık rüyadan da öte bir gerçeği sır perdelerinden aralandırmış olup umutlu günlere adım atıyorlardı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Suit 2
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Suit 1

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Daireler-
Buraya geçin: