İsim: Emily Lizzie Mcguire
Cinsiyet: Bayan
Sihirsel Soy: Saf kan
Asa: 11 inç, meşe ağacı, ejderha yüreği
Fiziksel Betimleme: Tatlı gülümsemesinin ve sinsi bakışlarının üzerine düşen kumral perçemleri vardır. İlgi çekmekten hoşlandığı için saç rengini sürekli değiştirir. Orta boylu, buğday tenlidir ve küçük, oval bir yüz tipi vardır. Ela gözleri öfkelendiğinde yeşile döner. Canlı renklerde giyinmeyi sever. Dış görünüşe önem verir.
Kişiliği: İlgi çekmeyi sever, gözlerin üzerinde olması için elinden geleni yapar. Fazla lider ruhlu değildir ancak arkadaş grubunun başıdır. Dışarıdan her ne kadar şımarık görünse de harika bir dosttur ve bir o kadar da iyi bir kalbi vardır. Ancak rakiplerini benzetmesini iyi bilir. Macera ruhludur, her ilginç olayın içine sızmayı sever.
Ailesi ve yaşamı: Annesi Türk kökenli, babası İngiliz’dir. Geçen yıl babasının işi nedeniyle İngiltere’ye taşınmak zorunda kalmışlardır. Buraya taşınmalarından itibaren Lizzie’yi rahatsız edecek ölçüde hayatında sinsi değişiklikler olmaya başlamıştır ve bunu Lizzie haricinde hiç kimse farkında değildir.
Annesinin katı kuralları, altı yaşındaki kız kardeşi Rachel’la yaşadıkları anlaşamazlıklar ve evlerindeki kapısı büyüyle bin bir kilitle kilitlenmiş sırrını bir türlü öğrenemediği gizemli kiler Lizzie’yi geriyor ve bunaltıyordur. İlk isteği bir an önce Hogwarts’a kabul edilmek ve evden oldukça uzakta kalmaktır.
Basit RP örneği:-Kes sesini Rachel, zırlayıp durma! Lizzie, kardeşi Rachel’a ateş püskürmektedir. Rachel ağlayarak annesinin bacağına yapışır.
Bayan Mcguire:
- Ne oluyor burada?
Rachel:
- Lizzie kafama vurdu.
Bayan Mcguire:
- Kardeşine neden vurduğunu sorabilir miyim?
Lizzie:
-Mektuplarımı okuyor, diye bağırdı.
Bayan Mcguire:
-Lizzie bağırmadan konuş. Kardeşin daha doğru düzgün okumayı bile bilmiyor.
Lizzie:
- Öyle mi, peki mektuplarımı nasıl okuyor?
Bayan Mcguire:
- Seni bu kadar sinirlendiren ne? Orada yazanlar çok mu önemli? Nedir o, Felsefe Taşı’nın sırrı mı, dedi alaycı bir şekilde.
Lizzie:
- Önemli ya da değil, özelim olamayacak mı yani?
Rachel küçük elleriyle gözlerini sildi:
- Alex’ten mektup gelmiş.Lizzie’nin korku dolu bakışlarıyla annesinin alevlenen gözbebekleri bir an kenetlendiler.
Bayan Mcguire:
-Alex’le yazışıyor musunuz? Hani bitmişti. Sana o çocuktan vazgeçmeni söylemiştim.
Lizzie:
-Sanki senin lafına bakıyormuş gibi konuşma!
Bayan Mcguire:
- Ne biçim konuşuyorsun sen benimle? Ver çabuk o mektubu, diyerek mektubun üzerine atılır ancak Lizzie mektubu çeker.
Lizzie:
- Sadece yazışıyoruz. Nasılsa bir daha görüşemeyeceğiz sayende. Bütün bağlarımızı kopardın zaten, hala mutlu değil misin?
Bayan Mcguire asasını uzattı ve sihirli sözcükleri fısıldadı. Mektup alev alıp yanmaya başladı. Eli yanan Lizzie, mektubu yere attı. Beş saniye içerisinde mektup küle döndü, sert bir rüzgarla küller salona doğru uçtu ve havada kayboldu.
Lizzie annesine sert bir bakış attı. Durdukları koridor bir andasoğudu ve camlar buzlanmaya başladı.
Lizzie:
-Senden nefret ediyorum, diye bağırarak kendini dışarı attı. Lizzie çıktığında koridor eski haline gelmişti. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Koşarak sahile gitti. Kumlara oturup içinden küfürler etmeye başladı.Ağlamaktan gözleri kıpkırmızı olmuştu. Sonra biraz toparlanıp en yakın dostu Peggy’nin evinin yolunu tuttu. Kapıyı çaldı. Kapıyı Peggy’nin annesi açmıştı. Henüz yaşları kurumamış gözlerini utançla yere indirdi.
Lizzie:
-Merhaba Bayan Ralph. Peggy evde mi?
Bayan Ralph:
-Lizzie sen iyi misin? Peggy yukarıda. Gel içeri.
Lizzie Peggy’nin odasına çıktı ve en yakın dostuna sımsıkı sarıldı.
-Ne oldu inanamazsın, annem Alex’i öğrendi.
Lizzie, olan biteni Peggy’ye anlattı. Peggy, onun sorunlarını açabildiği tek arkadaşıydı ve onu en çok rahatlatan arkadaşı… Birkaç dakika sonra Lizzie kendine gelmişti. Peggy gardırobun kapağını açarak eski bir kutu çıkardı. Yatağın üzerine koydu. Kızlar bir an gözgöze geldiler. Peggy kutunun kapağını yavaşça açtı. Kutunun içinde üç boyutlu simsiyah bir zemin üzerinde on üç tane gezegen vardı.
Peggy:
-Bir asaya ihtiyacımız olacak. Anneminkini alacağım.
-Peggy emin misin? Bu şey bir lanet getiriyor.
-Ufak bir lanetin kimseye bir zararı olmaz. Sen burada bekle.
Bir dakika sonra Peggy asayla odaya girdi. Kapıyı kilitledi ve kutunun başına gelip asayı salladı.
Peggy:
-Umarım işe yarar. Emily Lizzie Mcguire, diyerek asayı kutuya değdirdi. Gezegenler yer değiştirmeye başladılar.
Peggy:
-İşe yaradı.
-Ne görüyorsun?
Peggy dikkatle gezenlere bakar:
-Hayatında çok büyük bir değişiklik olacak. Seni feraha çıkaracak abcak şu anda da peşinde olan karanlıklar eksilmeyecek.
-Nedir o değişiklik?
-Hogwarts olabilir mi?
Lizzie heyecanla atıldı:
-Olabilir mi?
-Bilmiyorum, benim yorumum öyle.
-Lütfen lütfen lütfen Hogwarts olsun…
-Eğer öyleyse seni çok özleyeceğim. Benim bir yılım daha var biliyorsun.
Lizzie:
-Seni bekleyeceğim…İkisi de birbirlerine gülümsediler. Ani bir çığlıkla kızların ikisi de yerinden hopladı. Kutuyu ve asayı yorganın altına saklayıp hızla aşağıya indiler. Bayan Ralph’i kapıda görünce onlar da yanlarına indiler. Yola baktıklarında Peggy’nin kedisi Moruk’un bir kamyonetin altında kaldığını gördüler. Peggy koşarak yola atladı, Lizzie de arkasından gitti. Kedinin gözleri pörtlemiş, tekerleğin altında ezilmiş hareketsiz yatıyordur. Çevredekiler bir anda dehşete kapılırlar. Peggy’nin gözleri dolar ve Moruk, olay yerindekilerin ağızlarını açık bırakacak şekilde bir anda canlanıp hiçbir şey olmamış gibi oradan uzaklaşır.
Peggy:
-Sanırım artık son üç canı kaldı.
Lizzie:
-Biliyor musun, bu kedi beni korkutuyor...
*Adımın Emily Lizzie Mcguire olarak düzeltilmesini rica ediyorum ve resim koyamadım. Yardımcı olursanız sevinirim. İyi günler...*