Lilith Zacharias Gryffindor 7. Sınıf Öğrencisi
Mesaj Sayısı : 12 Galleon : 11260 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 25/06/09
| Konu: Lilith Zacharias Perş. 25 Haz. 2009, 12:04 | |
| Ad - Soyad: Lilith Zacharias İstenen Bina(lar):Gryffindor İstenen Sınıf:7 Karakterin Genel Özellikleri: Umursamazlık ve bununla bağdaştırılan saygı tanımlayabilir kişiliğini. Varlık ve yokluk, akıl ve mantıktan ileri bir şey değildir, bu doğrultuda tüm türlerden, yaşamlardan ve ölümlerden bir haber olmak da sorun sayılmaz ona göre. Agnostik ruhunun derinlerinde bir gün her şeyin biteceğine dair teoremi yatar. Ve her şey bittiğinde yapmak istediklerinin tamamını yapmış olması gerekir. Mutsuzluk, Dünyanın karanlıkla bütünleştiği tüm zamanlarda onu farklı kılan şey olmalıydı zaten. Gerçi mutluluktan yoksun bir beden farklı değil yalnızca mutsuz olurdu birçoğuna göre. Her şeye rağmen sorgu, soru, merak, hüzün, hepsiyle yaklaşılabilinir ona. Lilith değişimle, büyüklükle var olduğuna inanmıştır hep, değişeceğine ve büyüyeceğine de tabii. Binâenaleyh tavırları ve yaşam tarzını belirli bir denge üzerine kurmaktansa bir gün biteceğinden emin olduğu ömrünü kimsenin önünde duramayacağı özgürlüğünü kullanarak geçirmeyi seçmiş, bunu yaparken belirli sınırları zorlamamayı ve insanlara bakışının farklı olmamasını da sağlamıştır. Kendi içinde bile cevaplayamadığı soruları varken, pek zordur onu tanımanız.
Karakterin Geçmişi: - RP Örneği:- Spoiler:
Geniş ve ferah aynı zamanda güzel kokan bir mekândı burası. Etrafa monte edilmiş altıgen şeklindeki aynalardan birçoğu bacaklarını keserken, birkaç tanesi de yalnızca belini gösteriyordu. Bale çalışmaları için ayrılmış bu küçük odacıktan, yine hoş, krem rengi ve büyük bir kapıyla yüzlerce kişiyi aynı anda içine alabilecek büyüklükte bir başka salona geçiliyordu. İçeri girildiği anda göze çarpan ilk şey yüksek sahne, önde bir hayli geniş kutu ve iki mikrofon masası, hemen arkasında da gri, kalın bir perde, kocaman hoparlörler ve iki amfiyle yaylı çalgılardı. Gözlerinizi oradan aşağıya kaydırdığınızda izleyicilerin büyük bir ilgiyle az önce incelediğiniz sahneye dikilmiş gözlerini hayal edebilirdiniz. Oradaki gözleriniz hep tekrar sahneyi arar. Bütün o ihtişamlı gösterilerdeki ışıklandırma sisteminden yararlanmıştı Albert. Sahneyi gösteren tek bir lamba açıktı, abajurların yukarı monte edilmiş de aşağı doğru sarkan uçlarından ışık geliyormuş gibi bir görüntü vardı. Sahneyi bir kenara bırakıp tekrar, o muazzam bordo koltuklara döndüğünüzde, beklentilerinizi yıkacak bir boşluk çarpar gözünüze. Beyaz bir elbisenin altında, en ön koltukta başı arkaya sabitlenmiş ve elleri koltuklara tutunmuş, mavi gözleri kocaman açılmış sevimli kızı fark edersiniz o zaman. Karanlıkta parlayan bir damla tuzlu su yanağından aşağıya, ağzını sıkı sıkı sarmış beyaz beze aktığında yanına giden Albert’ı da fark edersiniz o zaman. Lacivert, dar pantolonunun çıkardığı sesle ritim tutarak kızın hemen yanında ki koltuğa oturuşunu izlerken kendinizden geçersiniz. Çılgınlar gibi hareket etmeye çabalayan kız, kızıl saçlarından büyük bir tutamı gözlerinin önüne düşürür. Sonra Albert’ın kızın nasıl inleyeceğini tahmin ederek yüzünde oluşturduğu sırıtışı silmeden, hiç vaz geçmediği minik ve parlak neşterle işe koyulduğunu… Tahmin edersiniz. “Şşş,” der Albert bir bebeği uyutuyormuş da zavallı kız balon patlatıyormuş gibi. “Sana doğruyu söyleyeyim güzelim, eğer söylediklerimi yapmazsan derini soyarak başlayacağım.”
~ Elindeki minik kayıt cihazını cebine attı ve ahşap merdivenlerden sahneye çıktı Albert. Bastığı yerler beş santim vernik dökülmüş gibi parıldıyordu ve çıktığı yer az önce olduğundan tamamıyla farklıydı. Gri perdenin üzerinde büyük harflerle ‘iyi eğlenceler !’ yazıyordu. Bu perde sahne açıldığında arka fonda görülen perdeydi tabii, asıl perde temizdi, onun üzerinde kanla iyi eğlenceler falan yazmıyordu. Sahne boştu. Uçları demir halkalara tutturulmuş dört ince ip dışında. Hala aynı yerde oturan kız, ona yeterince eziyet eden o sapığın ne yapmak istediğini anlayamamış ama her açıdan sonunun kötü olacağından haberdarmış gibi gözlerini sımsıkı kapamıştı. Bekliyordu. Bağlanmadan önce, kibarca seks yaptıklarını hatırlamıştı büyük olasılıkla, pişmanlığı tadıyordu. Gözlerinin çok güzel ve parmaklarının ne kadar nazik olduğunu söylediği adam, o adam bu adam mıydı? Düşünüyordu. Elinden fazlası gelmediği için. En azından öldüğünde, bunu kimse anlayamayacaktı, herkes azılı katilin ona tecavüz ettiğini düşünecekti, haklı olarak. Kız gözlerini tekrar açtı ve Albert’ın sahnedeki iplerin birleştiği noktada neyi kontrol etmeye çalıştığını o sırada anladı. Koltuğa bağlı bedenini fırlatmaya, kurtulmaya çalıştı tekrar ve tekrar. Ama Albert’ın onun yanına gelip neşteriyle boynunda geniş bir yara açmasını engelleyemedi. Yaradan akan kan beyaz elbisenin renk değiştirmesine, gititkce kızarmasına sebep oluyordu. Albert’ın ellerindeki pudralı eldiven onu kalçalarından sıkıca kavradı ve kız henüz çözülmüş ellerini boynuna götürüp acıdan kıvranırken sahneye taşıdı. Ensesine doğru genişleyen yara için hiçbir şey yapmıyordu Albert, etinden bir parça yere düştüğünde bile bakmakla yetindi. Ağzında hala sıkı bir kumaş vardı kızın ve tamamıyla çaresizdi. Bedenini karşısındaki sadistin ellerine bırakmak dışında yapabileceği en ufak bir şey yoktu. O da öyle yaptı. Albert onu yere bıraktığında yalvaran yaşlı gözleriyle ölümü istedi, ağzındakini çıkarabilse hiç suçu olmadığını, bunun anlamsız olduğunu söyleyecekti. Öksürüyordu, ağzındaki kumaşta kırmızıya dönmüştü, ağzından gelen kanın bir miktarını yutmak ona acı veriyordu büyük olasılıkla. Elleriyle boynuna sarıldı tekrar kız, akan kanı durdurabilecekmiş gibi, acısını dindirebilecekmiş gibi, elleri bunu başarabilirmiş gibi. Sonra Albert, onu belinden yakalayıp ayağa kaldırdığında, bayılamamanın kötü olduğunu düşündü, ilaçların kötü olduğunu. Dört ip, her biri kızın uzuvlarına dolandı, iki kolu ve iki bacağı tam olarak bağlanmış ve ipler gerilmişti. Sahnenin ortasında, yerden on beş santim yukarıda gerilmiş halde, kan içinde duruyordu vücudu. Boynu tüm dayanma gücünü yitirmiş hatta bir bölümü kopmuştu ama hala yerinde duruyordu. Zaten beyaz olan teni korkudan ve ölümün yakınlığından pudramsı bir hal almıştı, dokunulsa düşecekmiş gibiydi gözleri ama onlarda hala açıklardı.
Gerçek perde çekilmişti. İzleyicilerin yerleri tamamıyla karanlıktı. Gösteri çalışmaları için gelen herkesin telefonuna aynı mesaj gönderilmişti, görevlilere gönderilen mesaj gösterinin baş sanatçısı, Albert’ın kurbanındandı; ‘Bir saat sonraya ertelendi, hepiniz tiyatro şubesine gidin, son prova için.’ yazıyordu mesajda. Bir kaçı dışında hepsi orada olmalıydı, kalanı da gösteri alanı, biletler ve yerleştirmeler için gelmişti. Sahne asistanı kulisten “Katie, çok az zamanın kaldı, herkes orada mı?” diye seslendiğinde Albert kapalı kulis kapısına cebine koyduğu ses kaydedicisini dayayıp düğmesine bastı. “Elbisemi değiştiriyorum, içerideler bir kaç dakikaya kadar hazır oluruz, perdeyi açmadan haber ver lütfen.” dedi kaydedicinin içindeki, zorla konuşmaktan pek de rahatsız olmayan Katie, artık ölü olan, boynunun yarısı olmayan Katie. Ve Albert, oyunun bittiğini kabullenip kulisin kapısını açtı, eldivenlerini ve neşterini bir kutu peçete ile sırt çantasına atıp sahne arkasından dışarıya çıktı. Kapıyı tekrar kilitledi, perde açılmadığı sürece oraya giremezlerdi, emin olmak için sahneyi görebileceği alana yürüdü ve artık dolu olan izleyici koltuklarına gizleyemediği bir zevkle baktı. Perde açıldığında görecekleri, boynu ve dolayısıyla başı göğüslerine kadar sarkmış, dört iple gerilmiş, önünde bir mikrofonla bekleyen güzel opera sanatçısı olacaktı. Sonra da vahşet, reklam, dedikodu, şüphe. Hepsi bir arada. Kim bilir neler söyleyeceklerdi hiç tanımadıkları Albert hakkında. Onları çaresizlikleriyle baş başa bırakıp salonu terk etti yine de. Ve arkasından birçok kez duyduğu o çığlıkların en derininden birini işitti. Sahnede açılabilecek tüm ışıklar açılmış olmalıydı, ve perde. Perde açılmıştı.
| |
|
Elizabéth Adrianna Malfoy Perfect Li(f)e Yazarı
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1443 Yaş : 36 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12565 Ekspresso Puanı : 41 Kayıt tarihi : 15/02/08
| Konu: Geri: Lilith Zacharias Perş. 25 Haz. 2009, 13:19 | |
| | |
|