Alexander Lachowski Gryffindor 6. Sınıf Öğrencisi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 32 Yaş : 33 Kan statüsü : Muggle Doğumlu Galleon : 11255 Ekspresso Puanı : 1 Kayıt tarihi : 16/07/09
| Konu: Alexander Lachowski Paz 19 Tem. 2009, 15:33 | |
| Ad - Soyad: Alexander Lachowski İstenen Bina(lar): Gryffindor İstenen Sınıf: 6 Karakterin Genel Özellikleri: Alex kendine güvenen ve cesareti ile öne çıkan genç bir büyücüdür. Ailesinden gelen özellikleri onun çok işine yarar. Sevdiklerine karşı aşırı bir korumacıdır. Bazen cesurluğu başına açmadık olayı bırakmaz. Fakat o olaylardan aklının sayesinde sıyrılmayı başarır. Herkesle iyi bir diyalog kurar. Diğer büyücülere göre sabırlıdır. Ancak bu sabrın da bir sınırı vardır. Sabrı taştığında gözü hiçbirşeyi görmez ve acımasız biri olur. Karakterin Geçmişi:
- Spoiler:
İngilterede Londra kentinin sessiz sakin görünen büyücü semtlerinden azap dolu haykırışlar yükseliyordu. Bu sesler Lachowski malikanesine yaklaştıkça artıyor kulakların acımasına neden oluyordu. Malikanenin ikinci katında ve koridorun en sonunda bulunan odadan geliyordu bu haykırışlar. Odaya yaklaştıkça içeride sanki işkence çekenin bağrışlarıydı bunlar. İçeride yatakta yatan bir cadı elleri ve ayakları sabitlenmiş bir şekilde uzanıyordu. Bütün haykırışlar o kişiden geliyordu. Azap dolu bağrışların nedeni karnının içinde bulunan varlıktı. Karnındaki şişkinlik devasa boyuttaydı ve acı verdiği bağrışlarından belliydi. Oda çok az bir ışıkla aydınlatılıyordu. Sadece yatağın ve yanında duran masada aydınlık vardı. Cadı oda da yanlız değildi. Yatağın yanında bulunan masada bir genç bayan duruyordu ve çantasından kesici aletler çıkartıyordu. Yataktaki kadının azap dolu bağrışlarından çok etkilenmişe benziyordu. Çünkü yüzü çok karışık duygular içeren bir ifadesi vardı. Yataktaki kadından "çıkart artık bunu içimden" diye nidalar yükseliyordu. Kadın vakit kaybetmeden eline aldığı neşteri kadının karnına batırdı ve derisini yırtmaya başladı. Deride küçük bir yırtık oluştuğundan sonra aniden yırtılması sesi yükseldi ve kadının karındaki derisi tamamen ikiye ayrıldı. Deri ikiye ayrılmasıyla kanlar tüm yatağa ulaştı. İçindeki bebek sanki cadının bütün kanını kendisinde toplamıştı. Kanlar boşaldıkça içindeki varlık belirmeye başladı. Gözlerini açar açmaz etrafı incelemeye başladı ve gözüne ilk takılan bağırmaktan halsiz düşmüş kadına ilişti ve kenetlendi. Kadından artık haykırışlar yükselmiyordu. Sadece akıp giden göz yaşları yüzünü yıkıyordu. Bebek elini ona doğru uzattı ve kendisini itti. İtmesiyle birlikte kendisini annesinin şefkatli kollarında buldu. Annesine yaklaştığında bebeğin içini sevgi dolu bir his kapladı. Ortalık sessizliğe bürünmüştü. Anneyle bebek birbirlerini inceliyordu. Doğuma yardım eden kadında bu durum karşısında şaşkın bir halde duruyordu. Ortamın sessizliği annenin sevgi dolu sesi doldurdu: "Alexander Lachowski" dedi ve ardından ortam tekrar sessizliğe gömüldü. Artık iyice halsiz kalan annesi kolları gevşedi. Alex bunu fark etti ve gözleri bir anda büyüdü simsiyah bir hal aldı. Doğuma yardım eden kadın vakit kaybetmeden Alex'i kollarına aldı ve annesinden uzaklaştı. Yoo hayırrr... Bu olamazdı. Alex henüz yeni doğmasına karşın annesini kaybetmişti. Alex annesine azap dolu günler geçirmişti ve şimdi de ölümüne sebep olmuştu. Kadın kapıya doğru yöneldiğinde Jared arkasına döndü ve yatakta yatan cansız bedene baktı. Hüzün dolu bir hisse kapıldı. Kendisini hiç affetmeyecekti...
Aylar ilerlemeye devam ediyordu. Alex artık konuşabiliyor ve yürüyebiliyordu. Henüz beş ay geçmesine karşın o kadar gelişmişti ki normal bir çocuğun dört yaşındaki bir halindeydi. Doğumda yardım eden bayanın adı Rose olduğunu öğrenmişti. Ailesinden en ufak bir bilgi öğrenmek için durmadan soru soruyordu. Ama artık geçmişi bırakmalıydı. Kendi kişisel gelişimi için çaba harcamalıydı. Kendisini çok özel bir tür olduğunu öğrenmişti. Çünkü kendisi yarı vampir ve büyücüydü. Annesinin adı Elizabeth, nerde olduğu bilinmeyen babasın adı da Kevin'dır. Annesini kalbinin derinliklerine gömmüştü artık. Şimdi sıra kendisindeydi. Beslenme şekli olarak daha çok canlıların kanını tercih etsede normal yemeklerde yiyebiliyordu. Vampir özelliğinden gelen hızlı ve çevik hareketleri onun rahatça hareket etmesini sağlıyordu. Sevdiklerine karşı aşırı korumacı bir tutum sergiliyordu. Bunu nedeni doğar doğmaz annesini kaybetmiş olmasıydı. Zekasını çok iyi kullanabiliyor ve öğrendiklerini kolay kolay unutmuyordu. Cesur davranışlarıyla korkusuz olduğunu gösteriyordu. Önünde yüzyıllar hatta asırlar var daha o yeni yeni gelişiyordu. Acaba ileride neler olacaktı???
RP Örneği:
- Spoiler:
...
Akşam olmaya başlamıştı. Güneş günlük görevini bitirmiş dinlenmeye geçerken Ay da onun yerini alıyordu. Gökyüzünün kararmasıyla ortalığı sessizlik kaplıyordu. Hogwarts'ta günlük derslerini bitiren Jared, akşamın gelmesini dört gözle bekliyordu. Çünkü bugün gizli işler çevirecekti. Yapacağı işi kafasında planlamak için her zaman gittiği göle doğru yürüyordu. Giderken de zihninde olayları canlandırıyordu. Yolda giderken kimseyi görmüyordu. Çünkü kafasında düşünceler geziniyordu. Gölün kenarında bulunan büyük, pürüzsüz olan bir taşa oturdu. Zamanın biraz daha ilerlemesi gerekliydi. Planladığı işi bu saatte yapamazdı. Eğer yapacağı işten yakalanırsa çok kötü bir durumla karşı karşıya kalacaktı. Bu düşünce Jared’ı biraz etkilemişti. Ancak bu işi yapmalıydı. Öğrenmesi gerekenleri öğrenmeliydi. Zaman yavaş yavaş akıyordu. Jared’ın heyecanı da artarak devam ediyordu. Gökyüzü artık kararmıştı. Uzaktaki yıldızları seçebiliyordu...
Bugün şans ondan yana olmalıydı. "Acaba yapacağım işi bir başkasına söylemeli miyim?" diye geçirdi içinden. O anda yanından geçen *George'ı gördü ve hızlıca yerinden doğruldu ve hızlı adımlarla yanına gitmeye başladı. Giderken de ikilemde kalmıştı. Sonunda George'a yetişti ve "Selam George, nasılsın?" dedi soğukkanlılıkla. George Jared gibi uzun boyluydu. Saçları sarı göz rengi ise yeşil idi. Hogwarts'ta yeşil renkli büyücülere çok nadir rastlanırdı. Annesi muggle idi. Babası ise büyücü. Gözlerinin rengini annesinden almış olmalıydı. "Selam Jared, iyi sen nasılsın" dedi ve hafif bir gülümseme kapladı yüzünü. "Ben de iyiyim sağol" dedi ve bir an önce konuya girmek istiyordu. "Şeyy... Sana birşey söylemek istiyorum" diyerek yürümeye başlamışlardı. "Seni dinliyorum Jared" dedi. Sesinde merak duygusu vardı. Jared düşünmeye başlamıştı tekrardan... "Jared??" diye bir ses geldi. Jared biraz irkilerek "Hıı? tamam tamam!" dedi ve devam etti. "Ben bugün bir araştırma yapacağım" dedi. George biraz şaşırarak "Ne araştırması?" diye bir soru yöneltti Jared'a. "Yas-..." cümleyi tamamlayamadı ve "Tamam George, boşver" dedi. Ancak George iyiden iyiye meraklanmıştı. Merakını gidermek istiyor gibi görünüyordu. Jared o anda koşmaya başladı ve onun yanından uzaklaştı. George arkadan sesleniyordu “Jaredd!!!" ses giderek azaldı ve sonunda son buldu. Jared George'yi meraklandırmıştı. Ama bir türlü söyleyemedi. Çünkü yakalanırsa onunda başı yanabilirdi. Bu yüzden onu tehlikeye atmadı. Hava tamamen kararmıştı. Jared zamanın geldiğini anladı ve hızlı adımlarla yürümeye başladı. Cübbesinden asasını çıkarttı ve elinde tutmaya başladı.
Artık gideceği yere gelmişti. Büyük ağaçlarla kaplı, karanlık, ağaçların içinden garip sesler yükselen Yasak Orman'dı burası. Jared soğukkanlılıkla yürümeye devam etti. Buradaki ormana neden yasak orman denildiğini araştırmaktı. Bu konu Jared’ı çok meraklandırıyordu. Ormanda yürüdükçe ağaçların boyu daha da uzuyordu ya da yokuş aşağı yürüyordu. Gökyüzüne baktığında birkaç tane yıldız görebiliyordu. Ormandaki ağaçlar daha da sıklaşıyordu. Sonunda gökyüzü görünmez oldu sadece bir karartı kalmıştı. Jared hemen fısıldayarak "Lumos!!" dedi ve asasından bir ışık demeti çıktı. Şimdi önünü daha iyi görebiliyordu. Yürümeye devam etti. O anda aklına George geldi. Acaba Profesörlere söylemiş midir? diye kendisine soruyordu. O anda ortamın bir anda soğuduğunu hissetti. Nefes verdikçe buhar çıkmaya başlamıştı. Jared durdu ve etrafı taramaya başladı. Kendisinden başka biri olmadığı kanaatine vardı...
"Çıtt!!!" diye bir ses yükseldi. Jared nereden geldiğini fark edemedi. Şimdi kalbi çok hızlı çarpmaya başlamıştı. Etrafına bakındı ama bir tülü kimseyi göremedi. Tekrardan yürümeye devam etti. Bir "Çıtt!!" sesi sessizliği bozdu. Jared irkilerek etrafına bakındı. Ancak yine birşey göremedi. Acaba neden göremiyordu? Biri onu takip mi ediyordu yoksa başka bir varlık bi vardı? Jared’ın gözleri bir şeye ilişti. Hareket ettiğini gördü ama varlığı seçemedi. Bir "Hırr!!" sesi duydu ve o anda yerde duran dalları kırarak koşmaya başlamıştı bir varlık. Jared varlığın yaklaştığını gördü ve asasını ona yöneltti. Ardından yüksek sesle "Rictusempra!!" dedi. Asasından bir ışık patlaması oldu ve ona yaklaşan varlığa doğru hızla ilerlemeye başladı. Işık varlığa çarptığı anda bir viyaklama sesi geldi. Jared yaratığı yere sermişti. Tam ilerlemeye devam edecekken arkadan bir "Hırr!" sesi yükseldi ve hızlıca Jared’a doğru koştu. Jared arkasını tam dönmüştü ki yaratıkla arasında iki metre kaldığını fark etti. Yaratık sıçradı ve Jared’ın üstüne doğru geldi. Jared refleksle yana zıpladı ve yaratıktan kurtulmayı başardı. Ardından asasını ona yöneltti ve "Incarcerous!!" diye haykırdı. Ardından yerden ip benzeri bir şey çıktı ve yaratığı sardı. Yaratık yerinden kıpırdayamaz hale gelmişti. Dikkatlice yaratığın yanına gitti ve onu incelemeye başladı. Hayvan köpek gibi nefes alıyor; ancak dişleri bir köpeğe benzemiyordu. Tüyleri uzun ve grimsiydi. Jared yaklaştıkça var gücüyle çırpınmaya başladı. Ama Jared’ın büyüsü sayesinde o iplerden kurtulamadı. İki yaratığı yere sermişti. Acaba daha var mıydı? bunun cevabını öğrenmek için etrafa bakındı. "Ahhh!!!" diye feryat etti Jared. O anda ayağında bir acı hissetti. İlk defa böle bir acı hissediyordu. Arkasından sessizce yaklaşan yaratık Jared’ın ayağına bir pençe atmıştı. Derisinin yırtıldığının farkındaydı. Kan yırtılan derinin içinden dışarıya akıyordu. Arkasını döndü ve yaratık tekrardan saldırmak için adım attı; ama Jared ondan önce davranarak "Incendio!!!" diye bağırdı ve asasından çıkan ateşler yaratığı sardı. Önündeki yaratık yanmaya başlamıştı. Jared’ın yanından hızla uzaklaştı...
Jared artık ayakta duramıyordu ve sendelenerek yere sert bir şekilde düştü. Biraz bekledikten sonra yeniden kalkmayı denedi; ama başarılı olamadı. Şimdi ne yapacaktı? Yerinden kalkamıyordu. Keşke George söyleseydi. Ama söylememişti. O anda birkaç hırlama sesi yükseldi. Etrafına baktığında beş tane o yaratıktan vardı. Ne yapacağnı bilemedi. Asasını ilk gelene doğrultu ve "Incendio!!" diye bağırdı. Asadan güçlü bir kırmızı alev yükseldi ve hızlıca yaratığa doğru ilerledi. Ardından "Incarcerous!!" dedi ve diğerini iplerle yere yapıştırdı. Üçüncüsü hızla yaklaşıyordu. Jared giderek gücünü kaybediyordu. Yarası çok feci bir şekilde yanıyor ve kanıyordu. Tekrardan "Reducto!!" diye bağırdı. Asasından cılız bir ışık fırladı ancak etkisi çok güçlü değildi. Yaratığa çarptığında sadece bir kaç metre geri püskürtmüştü. Artık ölüm yaklaşıyor gibiydi. Ama Jared daha çok gençti ve burada ölmek istemiyordu. Gözleri kararmaya başlamıştı. Bu yaratıklara yem mi olacaktı? Yoo hayır böyle olmamalıydı. Gerileyen yaratık yeniden koşmaya başladı. Jared’a doğru kızgın bir şekilde koşuyordu. Diğer ikisi de öndekine eşlik ediyordu. Ölüm ona doğru geliyordu. Asasını kaldırdı; ancak büyü yapamadı. Yaratık tam Jared üstüne sıçramışken bir ses yükseldi "Reducto!!!". Sesin yükselmesiyle havada olan yaratığa isabet etti ve yaratık paramparça oldu. Ardından ses yeniden yükseldi "Incendio!!" ve "Incarcerous!!" büyüleri peş peşe ortaya çıktı. Geriye kalan yaratıklardan biri yandı ve diğeri iplerle yere yapıştı. Jared şaşkın şaşkın yükselen ses doğru baktı. Gelen kişinin boyu uzundu ama yüzünü seçemiyordu. "Acaba Müdür mü?" diye kaygılanarak geçirdi içinden...
Kısa bir sessizlikten sonra "Jared!!" sesi yükseldi. Bu ses tonu George'nin idi. Jared çok sevinmişti. Ama buraya geldiğini nasıl anlamıştı. Hemen sordu; "Burada ne yapıyorsun George?" dedi ve onun yüzüne baktı. Jared’ı süzerek; "Senin birşeyler karıştırdığının farkına vardım. Yarım kalan cümlenden anlam çıkartmaya çalıştım ve sonunda yasak ormana gittiğini anladım. Ardından hızlıca buraya geldim." dedi. KIsa bir sessizlikten sonra "Sen yaralanmışsın!!" dedi acı bir sesle... Jared üzgün bir ses tonuyla; "Ahh, evet... Ayağımdan yaralandım ben farkına varmadan yaklaştı bana." dedi. "Sen.., sen olmasaydın burada ölürdüm George. Sana çok minnettarım" dedi. "Bırak şimdi bunları Jared seni hemen götürmeliyim, hadi kalkabilir misin?" dedi. Jared biraz zorlanarak ayağa kalktı ancak sendelendi ve tam yere düşerken George onu yakaladı. George Jared’ın kolunu kendi omzuna attı ve yürümeye başladılar...
...
_____________ *NPC KARAKTER
| |
|
Elizabéth Adrianna Malfoy Perfect Li(f)e Yazarı
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1443 Yaş : 36 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12567 Ekspresso Puanı : 41 Kayıt tarihi : 15/02/08
| Konu: Geri: Alexander Lachowski Paz 19 Tem. 2009, 17:48 | |
| | |
|