Ad - Soyad:Aria Montgomery
İstenen Bina(lar): Slytherin
İstenen Sınıf:4 veya 5
Karakterin Genel Özellikleri:Hırslıdır. İstediği zaman bir şeyi kolayca elde edebilir. Azimlidir. Zorlada olsa mutlaka başarır. Son derece cesaretlidir. Sevdiği biri için gözünü kırpmadan kendini feda edebilir. Sadıktır. Bağlı olduğu insan için her şeyi yapar ve asla ihanet etmez. Zekidir ama zekasını saçma sapan şeylere kullanmak yerine düzgün şeyler için kullanır. Dayanıklıdır. Hemen pes etmez , üzerine gider. Kararlıdır. Bir karar verdiyse kimse bu kararından caydıramaz. Çok sinirli bir yapısı vardır. Çok sık öfke patlamaları yaşar ve öfkelendiği zaman ondan korkulur. Yalnızlığı sever. Fiziksel olarak: Masmavi gözleri ve kahverengi saçları vardır. Uzun ve kimi zaman dalgalı kimi zaman düzdür. Açık tenlidir. Güzel ve masum bir yüzü vardır. Fakat bu yüzün altında yatan gerçekler çok daha farklıdır. Pürüzsüz bir teni vardır. Zayıftır. Normal boydadır.
Karakterin Geçmişi:
Londra'da safkan bir ailenin tek çocuğu olarak sağlıklı bir şekilde doğmuştur. Babası bir ölüm yiyendir. Bunu Aria ve annesinden zorlada olsa saklamıştır. Aria 10 yaşına geldiğinde babasının bir ölüm yiyen olduğunu fark etmiş bunu ona söylediğinde babası annesini öldürmüştür. Aria bu durum yüzünden dedesi ve anneannesinin yanına kaçmış ve onlarla yaşamaya başlamıştır. Anneannesi bir cadı dedesi bir büyücüdür.
RP Örneği: Pencereden gelen ışık huzmesi tamda gözlerine vuruyordu. Zaten uykusunu tam olarak aldığı söylenemezdi. Gece boyunca yarı uyanık yarı uyuyordu. Etrafında bir takım sesler duymuştu ama ne olduğuna pek bir anlam verememişti. Gözlerini açtı. Sağında ve solunda beyaz örtülü 4-5 tane yatak vardı. Karşısında ilaç ve hastaları tedavi etmek için eşyaların durduğu dolap vardı. Buraya ne zaman gelmişti? Hiçbir şey hatırlamıyordu.
-Günaydın Miss.Montgomery.
Kapıdan içeriye ufak tefek bir hemşire girdi. Yaşlılıktan saçları beyazlamıştı. Boncuk gibi olan masmavi gözleri Aria'ya bakıyordu.
- Ben ne zaman buraya geldim?
- Dün gece arkadaşlarınız sizi buraya getirdi. 'Hayır. Bunu ona yapma!' diye bağırıyordunuz. Uyandırmaya çalıştık ama hiçbir şekilde uyanmadınız. En sonunda sakinleştirici verdik ancak öyle susup uyudunuz. Hiçbir şey hatırlamıyor musunuz?
-Hayır hatırladığımı sanmıyorum.
Demek etrafında duyduğu sesler bunlardı. Onu uyandırmaya çalıştırmışlardı. Yarı uyanık olduğu halde onları duymuş ama anlam verememiş miydi? Nasıl olurdu bu? Rüyasında gördüğü şey neydi öyle? Hiçbir şey hatırlamıyordu. Duvara asılı saate baktı. İksir dersi için hazırlanması gerekiyordu. Yanındaki komidinden destek alarak çıplak ayaklarıyla yerdeki ayakkabılarını aradı. Bulduğunda ayaklarına geçirerek ayaklandı. Birden dengesini kaybetti. Az kalsın yere kapaklanacaktı ki bir el onu tuttu.
- Biraz daha dikkat etmelisin. Yoksa senin için hiç iyi olmaz.
Bu sesi daha önce hiç duymamıştı. Bu yüzden kim olduğuna pek anlam veremedi. Onu yatağa tekrar oturttu. Aria kim olduğuna bakmak için yanına döndüğünde nil yeşili renginde iki çift gözle karşılaştı. Gözlerinde insanı alıp götüren bir şey vardı. Sanki insanı başka bir diyara götürüyor ve dinlendiriyordu. Onun yaşlarında bir öğrenciydi. Kısa sarı saçları kıvır kıvırdı. Aria hemen elini çekti.
- Ben iyiyim yardım etmesen de dengemi sağlardım.
Tekrar komidinden destek alarak ayağa kalktı. Ve kapıdan çıkıp gitti.
Öğleden sonra iksir dersinin bitiminde Aria zindan çıkış yolunu tuttu. Çok boğucu bir havasıyla birlikte sürekli balık kokusu vardı burnunda. Bunun gölün altında olmasından kaynaklandığına emindi. Etraftaki korkutucu heykelleri görmemek için gözünü kapayarak çıkış portresinden ayrıldı. En azından daha ferah bir zindan holünde nefesini verdi ve rahatladı. Öğle yemeği için büyük salona giderken arkasından birinin seslendiğini duydu. Ama kafası dün gece olanlarla o kadar meşkuldü ki değil dönüp bakmak cevap bile vermedi. Hızla hareketli merdivenlerden diğerleri gibi çıktı. Salona geldiğinde biraz gecikmiş olduğunu fark etti. Herkes yemeğini yemeye başlamıştı. Binasının masasına arkadaşlarının olduğu yere oturdu. Tabağına çok fazla bir şey almadı.
- O kadarla doyacak mısın?
Bu revirde duyduğu sesin aynısıydı. Yine mi diye içinden geçirdi. Şu an kimseyle konuşmak istemiyordu. Sadece dün ne gördüğünü düşünecek bir sessizlik. Kısa bile sürse bu mümkün olamaz mıydı? Kıza cevap vermedi sadece kafasını salladı ve tekrar yemeğine döndü.
- Zindan çıkışında sana seslendim. Sanırım beni duymadın?
Hayır, duydum ama seni umursayamayacak kadar meşkuldüm. Bunu ona söylemesi pek uygun bir davranış olmazdı sanırım.
- Oh. Evet duymadım. Aklımda bir sürü şey vardı.
Kız inanmamışçasına ona baktı. Küçük ağzını araladı birkaç saniye bekledi ve tekrar kapattı. Aria’nın konuşmak istemediğini anlamışa benziyordu.
Yemeğini bitirir bitirmez Biçim Değiştirme Dersliği’ne doğru yola koyuldu. Herkesten daha erken gitmiş olacaktı çünkü yemeğini hemen yiyip biraz sessizlik olması için hemen masadan kalkmıştı. Dersliğe doğru yürürken etrafta kimsenin olmadığını fark etti. Sadece iki yanında olan heykellerdi gördükleri. Dersliğin küçük pervazından içeriye girdi. Derslikte sadece onunla aynı binadan iki kız öğrenci vardı. Aslında yüzleri pekte yabancı gelmiyordu. Binanın ortak salonunda onları görmüş olmalıydı. Birisi esmerdi. Simsiyah saçları çenesine kadar uzanıyordu küt kesilmişti. Bu yüzünü daha da ön plana çıkarmıştı. Gözleri de çok koyu renkti. Siyah denecek kadar koyuydu. Diğeri ise tam tersine açık tenliydi. Turuncu saçlarını yüksek bir atkuyruğu ile toplamıştı. Gözleri elaydı. Burnunun üstünde ve elmacıklarında oldukça fazla çil vardı ama bu sanki ona daha güzel ve daha tatlı bir hava veriyordu. İkisine de selam vermeden direk sıraya oturdu. Bu ders biçim değiştirme proffesorüyle yeni tanışacaklardı. Doğrusu iyi ya da kötü olması umrunda bile değildi ki zaten umrunda olsa bile bu derse pek dikkatini verecek gibi gözükmüyordu. Çünkü aklında olan şey sadece rüyasıydı. Peki, ama ne görmüştü? Bu kadar üstünde durmasını gerektirecek hiçbir şey yoktu ki. Çünkü bu başına ilk defa gelmiyordu. Daha öncede birçok kez kötü rüyalar görmüş ve çoğu kez bağıra bağıra sayıklamıştı. Belki de bu kadar takması ergenliğin verdiği bir merkatı. Yani bunu da bu kadar takması gerekmiyordu değil mi? Çünkü hepsi gibi bu da olup bitmişti. Birkaç dakika sonra sınıf dolmaya ve etraftaki uğultu artmaya başladı. Kapıda yine o kızı gördü. İşte yine başlıyoruz diye geçirdi içinden. Belki de bu kadar sert olmamalıydı ama elinde değildi. Kız Aria’nın yanına geldi. Ve sadece gülümsedi başka hiçbir şey söylemedi, hiçbir şey yapmadı. İyi davranmaya çalışacaktı ama kızın hiçbir şey söylememesi Aria’nın da işine geldi. Bütün öğrenciler içeriye girdikten sonra zil çaldı. Herkes sabırsızlıkla bekliyordu. Hatta herkesin öğretmenin iyi olması ve onlara fazladan not vermelerini düşündükleri her hallerinden belli oluyordu. Sadece bir kişi bunu önemsemiyordu. Zaten Aria biçim değiştirme dersinde oldukça başarılıydı. Hatta sadece biçim değiştirme de olsa… Birden kapı açıldı. İçeri bir bayan girdi. Oldukça düzgün fizikli zayıf bir bayan… Görünüşe bakılırsa çok ta yaşlı sayılmazdı. En fazla 38’indeydi. Aria kadının yüzüne bakınca gözleri fal taşı gibi açıldı. Kadın tıpkı annesine benziyordu. Kocaman mavi gözleri annesinin aynısıydı. Kalın ve biçimli dudaklarının da annesininkinden farkı yoktu. Hele o kahverengi saçları ve güzel yüzü… Birden rüyasının ne olduğunu hatırladı. Babası eskiden iyi bir insandı annesine ve Aria’ya çok iyi davranırdı. Ama Aria babası hakkındaki gerçeği öğrendiğinde şok olmuştu. O bir ölüm yiyendi. Ve büyüdüğünde de Aria’nın onlara katılacağına emindi. Bu gerçeği bildiğini babasına söylediğinde babası sanki çıldırmıştı. Hemen gitti annesine asasını doğrulttu. Annesinin asasının yanında olmaması büyük şanssızlıktı. Aria babasına bunu ona yapmaması için yalvarıyordu. Annesi daha ne olduğunu bile anlamadan her şey oldu. Babası o lanet büyüyü yaptı ve… Aria korkmuştu. Çok korkmuştu. Birden deli gibi koşmaya başladı. Evden çıktı. Nereye gittiğini bilmiyordu. Sadece koşuyordu. Kaçıyordu. Ve sonra ne olduğunu hatırlamıyordu. Hatırladığı tek şey gözlerini açtığında dedesinin evinde olduğuydu o kadar… Aria birden kendine geldi. Öğretmen kendini tanıtmaya başlamıştı, kendi hakkında bir şeyler anlatmaya devam ediyordu. Birden Aria’nın öğretmene dikkatle baktığını öğretmen görünce Aria’ya gülümsedi. Belki de artık bazı şeyleri unutması gerekiyordu…