|
| [SYB] 1. Ortak Ders (offline) [6. sezon] | |
|
+2Vilerus Chas Le'Borge Mathilda Mythill 6 posters | Yazar | Mesaj |
---|
Mathilda Mythill Slug & Jiggers Sahibesi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 210 Yaş : 34 Kan statüsü : safkan Galleon : 11993 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 19/06/08
| Konu: [SYB] 1. Ortak Ders (offline) [6. sezon] Salı 01 Tem. 2008, 17:26 | |
| Sihirli Yaratıkların Bakımı dersi genellikle Hogwarts bahçesinde, Bekçi Kulübesi’nin yakınında ve Yasak Orman’ın kıyısında yapılırdı. Dönemin ilk dersi için de Profesör Mathilda Mythill bahçede bekliyordu öğrencileri. Akşam havanın yağmurlu olacağını bildiren kara bulutlar, şimdilik sadece hafif bir serinlik veriyordu havaya. Yasak Orman’dan gelen tekinsiz homurtular rüzgârın sesiyle karışıyordu. Öğrencilerin çoğu bahçede bekleyen profesörü görmüş ve yanına gelmişlerdi. 1. ve 2. sınıflardan oluşan topluluk hayli heyecanlı görünüyordu. Profesör Mythill bile heyecanını gizlemekte zorlanıyordu. Hafifçe titreyen elleri cübbesinin ceplerindeydi. Ceplerinden birinden bir saat çıkardı ve baktı. Başlama vakti gelmişti. Öğrencilerin uğultusunu kesmek için boğazını temizledi ve doğanın sesini bastırmak için neredeyse bağırarak konuştu:
“Hoş geldiniz genç cadılar ve büyücüler. Ben yeni Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörünüz Mathilda Mythill. Sene boyunca derslerimizi…” gözleriyle etrafı gösterdi. Ellerini kullanmamıştı, hala ceplerinde duruyorlardı. Ancak ilk cümlesinden sonra anlamıştı ki heyecanlı değildi artık, belki de soğuktan titriyordu elleri. “…bu çevrede işleyeceğiz. Hava şartları ifrit derecesinde olmadıkça, yani kuvvetli tipilerden bahsediyorum, açık havada olacağız. Eminim şato içerisinde o dersten bu derse koştururken nefes almak için güzel bir ara olur derslerim.”
Öğrenmeye hevesli gençler şimdi Mathilda’nın yüzüne beklentiyle bakıyordu. Mathilda’ysa onlara kötü bir haber vereceğini bildiğinden karşılarında bir suçlu gibi bekliyordu. Hafif kuruyan dudaklarını ıslattı ve konuşmaya devam etti.
“Bugünkü dersimizde ne yazık ki herhangi bir canavarla karşılaşmayacağız. 1. sınıflar için sakin bir giriş yaparken, 2. sınıfların da temel bilgilerini tekrar edeceğini düşünüyorum.”
Homurdanmaları zaten bekliyordu. Hayli sıkıcı bir ders olacaktı bunun farkındaydı. Tek dileği, gençlerin bu sıkıcı ilk dersten sonra canavarlara olan ilgilerinin azalmamasıydı. Yeniden boğazını temizledi.
“Canavar nedir?” biraz bekledi. Öğrencilerden birkaçı düşünüyordu, bazıları el kaldırır gibi olmuştu. Mathilda onlara fırsat vermeden konuşmaya devam etti: “Doğrusunu söylemek gerekirse doğru tanımı bilmiyorum. Kimsenin bildiğini de sanmıyorum. Ve artık kimsenin de ileri bir tanım yapmaya çalıştığını zannetmiyorum. Asırlar önce sihir dünyasını düzenlemeye çalışılırken çeşitli tanımlar ortaya çıkmış ve başarısız olmuştur. Canavarların düzenlenmesinin tarihini bir deneme yanılmalar silsilesi olarak özetleyebiliriz. Zamanında dombaz gibi yaratıklar bile varlık olarak kabul edilmiş, hatanın farkına varılınca canavar tanımında değişiklik yapılmış bu seferde ifritler muhatap alınmak zorunda kalınılmış.”
Öğrencilerin, ifritlerle anlaşmaya çalışan bakanlık görevlilerini hayal etmeleri için bir an durdu Mathilda. Tarihle ilgili tek güzel şeyin, saçma ayrıntıları hayal etmek olduğuna inanırdı.
“Her seferinde tanımda değişiklikler yapılmış. Son kullanılan tanım yaklaşık bir asır öncesine dayanıyor. Bu tanıma göre yasalarımızı anlayabilen canlıların hepsi varlık kabul ediliyor. Ne kadar açık uçlu olduğunu fark ettiniz mi? Hayalet gibileri ruh bilimi kapsamına alınırken geri kalanlar canavar olarak sınıflandırıldı. At adamların ve deniz halkının istisnai durumlarını da derslerimizde, büyük ihtimalle ileriki yıllarda, inceleyeceğiz.
“Şimdi… Bana kalırsa okulda Sihirli Yaratıkların Bakımı dersini görmenizin en büyük sebebi, tüm büyücülerin, canavarların muggle’lardan saklanması konusunda sorumlu olmasıdır. Bakanlığın bu konu hakkındaki görevleri en önemlisidir. Uluslar arası yasalarla belirlenen şekilde bakanlık öncelikle canavarlara güvenli yaşam ortamı sağlar. Örneğin…” Yine başını kullanarak Yasak Orman’ı gösterdi. “…Yasak Orman. Birçok canavarın, tehlikeli canavarın, doğal yaşam ortamıdır. Bu nedenle tekrar hatırlatırım, öğrencilerin girmesi yasaktır.
“Ayrıca canavarların ticareti ve yetiştirilmesi de sürekli olarak bakanlığın gözetimi altındadır. Yasalar ağırdır, bu nedenle bir gün birisi size ne idüğü belirsiz bir canlı satmaya kalkarsa dikkatli olmanızı öneririm.” Dedi gülümseyerek. Zengin gençlere musallat olan birçok kaçakçı tanıyordu.
“Muggle püskürtücü büyüler, hafıza büyüleri, görüş-silme büyüleri en çok kullanılan büyülerdir. Eğer bakanlıkta, özellikle sihirli yaratıklar konusunda çalışma yürütmek istiyorsanız bu büyüleri iyi bilmeniz gerekir.
“Biz dersimizde canavarları tanıyacağız, yaşam ortamları ve yaşayış biçimleri hakkında bilgi edineceğiz. Evcilleştirilebilenlerin nasıl bakıldığını ve birçok canavarın ya da onların bazı parçalarının ne gibi kullanımları olduğunu araştıracağız.”
Cebindeki saati yeniden çıkardı, ders saati bitiyordu. Saati yeniden cebine koyduktan sonra iki elini de ceplerinden çıkardı, sinsice birbirlerine sürterek konuştu:
“Genel birkaç bilgi anlattım size ve dersin kendimce önemli olan kısmından bahsettim. Ancak dikkatinizi çektiyse neden önemli olduğunu söylemedim. Bir sonraki derse kadar bana ‘Canavarları Muggle’lardan gizlemek neden önemlidir?’ konulu bir yazı getirmenizi istiyorum. Ayrıca yazınıza ‘Neden Sihirli Yaratıkların Bakımı dersi önemlidir?’ ve ‘Bu Dersi Neden Alıyorum?’ konulu yazıları da eklerseniz sevinirim. Çok uzun olmasına gerek yok, güzel örnekler verirseniz daha iyi olur.”
Derin bir nefes aldı, öğrenciler gitmek için sabırsızlanıyorlardı bile.
“Sizi sıktığım için üzgünüm, bir dahaki dersin daha eğlenceli olacağına söz veriyorum. Ders bitmiştir.” Dedi ve şatoya doğru yürümeye başladı. Her şeye rağmen dersin iyi geçtiğine inanıyordu. Birkaç kez esnemesine ramak kalmıştı. Ancak zor durdurmuştu kendini. Karşısında esneyen birçok öğrenci olduğundan zorlanmıştı asıl. Bir sonraki derste öğrencilerin gönlünü alacağına emindi. Basit ama heyecan verici bir canavar vardı aklında…
En son Mathilda Mythill tarafından Paz 07 Eyl. 2008, 12:15 tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi | |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: [SYB] 1. Ortak Ders (offline) [6. sezon] Salı 01 Tem. 2008, 21:24 | |
|
Paula bitkibilim dersinden çıktıktan sonra genzindeki keskin toprak kokusunu temizlemek için temiz havaya ihtiyacı olduğunu düşünüyordu. Burun deliklerini genişletecek kadar derin birkaç nefes alırken bir yandan da çantasının içinden tekrar programı çıkardı. Sürpriz olmasını ister gibi yavaş yavaş hafifçe buruşmuş kağıdı açtı ve dersin sihirli yaratıkların bakımı olduğunu öğrendiğinde kocaman ve taze bir gülümseme yerleştirdi yüzüne. Hem açık havaya çıkacak, hem Yasak Orman’a biraz yaklaşacak hem de çok merak ettiği yaratıklardan birini görebilecekti belki de. Paula genelde ilk derslerde tanışma fasılları olduğunu bildiğinden birden bir yaratık görememe ihtimalini düşündü; ama konusu yaratıklar olan bir derste yaratıksız ne yapabilirlerdi ki? Seralardan çıkmış yürüyordu bu sırada. Adımlarını bahçedeki Bekçi Kulübesi yakınlarında bulunan esrarengiz Yasak Orman’ın kıyılarına yöneltti. Tabi gitmeden önce birkaç kişiye sorup iyice emin olmuştu yönünden.
Hava hafif soğuktu ama Paula heyecandan soğuğa aldırmıyordu. Yüzünde hissettiği rüzgar onun sanki başka bir boyuta geçiyormuş gibi hissetmesine yol açtı. Hayaller kuruyordu yine. Şimdi Yasak Orman kıyılarına gidecekti ve tam ders işlerlerken bir yaratık çıkagelicekti ve herkes korku içinde bağırırken Paula profesörle birlikte yaratığı etkisiz hale getirecekti. Böyle hayaller kurmayı seviyordu Paula. Konu haklarında çok şey bilmediği bu yüzden de korktuğu yaratıklar olunca düşünceleri iyiden iyiye saçmalaşıyordu zaten. Paula heyecanlı heyecanlı gülümseyerek; hatta kıkırdayarak ilerlemeye devam etti. Dersin işleneceği alana yaklaşıp da kalabalığı ve profesörü gördüğünde bu haliyle ne kadar komik görüneceğini düşünüp gülümsemeyi yüzünden sildi.
Orada duran diğer Hufflepuffl’lıların arasına karışan Paula boğazını temizleyerek konuşmaya başlayan profesörü dinlemeye başladı. Profesör adının Mathilda Mythill olduğunu söylediğinde Paula birbirine ne kadar da uyumlu bir isim ve soyad diye geçirdi içinden. Profesör dersi işleyecekleri alanı tanıttıktan sonra Paula’nın beklediği haberi verdi. O derste yaratık olmayacaktı. Bu kötü bir şeydi ama ne de olsa ilk dersti. Sınıftan homurdanmalar geliyordu. Bir yaratığı yakından görmek ve ona o kadar yaklaşabilmek gerçekten çok ilginç bir deneyim olacaktı herkes için. Bu yüzden ilerleyen derslere dair umutlarını yitirmedi Paula. Profesör canavarın ne demek olduğunu sordu o sırada. Paula derse hazır gelmişti ve parmak kaldırdı ; fakat profesör cevapları beklemeden aslında bu tanımın tamamlanamadığını ve çok kesin bir şey olmadığını belirtti. Profesör ‘’ Zamanında dombaz gibi yaratıklar bile varlık olarak kabul edilmiş, hatanın farkına varılınca canavar tanımında değişiklik yapılmış bu seferde ifritler muhatap alınmak zorunda kalınılmış.”dediğinde ise Paula birden o dört metrelik o koca çirkin ifritleri düşündü. Koca vücutlarının üzerindeki hindistan cevizi kadar kafalarına o yasaları anlayacak kadar beyin sıkıştırabildiklerini düşünmüyordu . Hele ki o pis kokulu koca ayaklarındibinde bir şeyler söylemeye çalışan bakanlık görevlilerine daha da acıdı. Onların yerinde olmak istemezdi. Kocaman aptal bir yaratığın etrafında dolanan,yaratığa göre minik bakanlık görevlileri. Bağırıp çağırmalarında daha çok ifritin sopasının verdiği tedirginlik. Paula’nın tüyleri diken diken olmuştu. Hayatı boyunca bir ifritle karşılaşmak istemiyordu.
Profesör canavar tanımına dair son sözlerini söyledikten sonra ödevi verip dersi bitirmeye hazırlanıyordu. Ödev Canavarları Muggle’lardan gizlemek neden önemlidir?’ ‘Neden Sihirli Yaratıkların Bakımı dersi önemlidir?’ ve ‘Bu Dersi Neden Alıyorum?’ hakkında bir yazıydı. Paula yazı yazmayı çok sevdiğinden gelecek derslerde yaratık görme hevesi ve umudunu içinden saklayarak, profesörün dersin bitimini duyuran cümlesiyle yüzünde hafif bir gülümsemeyle okula doğru yürümeye başladı.
|
| | | Vilerus Chas Le'Borge Slytherin 6. Sınıf Öğrencisi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 106 Yaş : 30 Kan statüsü : Melez
(Bunu kimseye söyleyemiyor ve bundan utanç duyuyor.) Galleon : 11998 Ekspresso Puanı : 1 Kayıt tarihi : 25/06/08
| Konu: Geri: [SYB] 1. Ortak Ders (offline) [6. sezon] Salı 01 Tem. 2008, 23:29 | |
| Her sabahki geleneği yine bozmayarak, daha yatakhane karanlıkla ayrılmamışken uyanmıştı Vilerus. Aslında yatakhane kranlıktan bir an bile ayrılmıyordu ki! Öğle vakti bile loş oluyordu burası ve Güneş'in yeryüzünü işgali sırasında da insana uyku getiren mistik bir havası oluyordu. Vilerus bunun bir sihirden çok zindan etkisi olduğuna inanıyordu doğrusu. Ama o sabahları erken kalkmak gibi muhteşem bir zevkinden vazgeçememişti yine. O gün yine erkenden ders vardı. Kahvaltıdan hemen sonra Sihirli Yaratıkların Bakımı'na gidecekti. Okuldan biraz uzakta olan ders alanına. Dersler sıklaşmıştı ve artık insanının canını sıkmaya da başlamıştı. O dersten çıkıp o derse giriyorlardı. Koştur koştur şstoyu turluyorlardı ve bu durum Hogwarts'ın büyülü dakikalarına gölge düşürmeye bile başlamıştı. Aslında daha başlardaydı sihir eğitiminin. Daha SBS ve FYBS'lerde kim bilir nasıl olacaktı? Angel'ı yalnızca derslerde görüyordu artık. Ve onunla pek vakit geçirerememek kötü oluyordu. Bir-iki saatlik oyalanmanın ardından Büyük Salon'a inmişti. Karnı acıkmıştı ve hemen bir şeyler yiyip derse gitmek istiyordu. Üstelik Astronomi de vardı... Offf ne kasvetli! diye söylendi kendi kendine. Artık Büyük Salon'daki kahvaltı ve yemekler onun için bir eğlenceye dönüşmüştü. Bir rahat yüzü vermiyorlardı ki öğretmenler. Ha bire ukalaca ödevler veriyorlardı. İşin kötü yanı Vilerus'un henüz hiçbir ödevi yapmamış olmasıydı. Artık Dragon'la konuşup kütüphaneye çıkmalı ve bir an önce şu işlerden kurtulmalıydı. Giderek büyüyordu yoksa. İnsanın kendisine ayıracak zamanı kalmıyordu. Üstelik bir öğretmenin karşısına diklilip azar işitmek de dehşet ve felaket bir şeydi. Kahvaltısını bitirip hantalca kalktı yerinden ve tekrar zindanlara döndü. Sihirli Yaratıkların Bakımı dersinin en iyi yanı fazla eşyaya gereksinim olmamasıydı aslında. Vilerus kitap, defter, kalem üçlemesini bile götürmemeye karar vermişti bu derse. Şatodan çıkıp Bekçi Kulübesi'ne doğru ilerlemeye başladı. Hızlı hızlı yürüyordu. Bu ders onun için çok değerliydi. Nedenini pek bilemiyordu ama insandışı varlıklar tanımak hoş bir şeydi. İlgi çekiyordu ve zevkli bir dersti sonuçta. Hızla ilerleyerek çok geçmeden Bekçi Kulübesi'ne yaklaşmıştı. Şimdi buradan Orman'a doğru gitmeliydi. Zaten orada öğretmene rastlardı. Rastlamasa da genişçe bir boşluk gördüğünde durmalıydı--Slytherin'deki büyük sınıflar öyle tarif etmişti. Bu tarifin doğru olduğunun anlaşılamsı içinse üç beş dakika yetmişti. Vilerus kolaylıkla dersliği bulmuştu. Alan tamamıyla dolduğunda profesör de söze başlamış ve, küçük duraksamalar haricinde, susmak bilmemişti. Anlatmış, anlatmış, anlatmıştı. Vilerus bir an kendisini Sihir Tarihi'nde gibi hissetti ama Profesör daha dersin başında bu dersin pek heyecanlı olmayacağını belirttiğinden, Vilerus pek de kızamadı kadına. Hatta sevmişit öğretmeni. Öğrencilerine değer veriyor diye geçirdi içinden ve profesörü dinlemeye devam etti. Öğretmen akıcı bir şekilde anlatsa da sonuçta sıkıcı konulardı. Canavar nedir, Bakanlık'ın onlara yaklaşımı, Yasak Orman, canavar ticareti... Bana ne bunlardan!? diye düşündü Vil tekrar, bir canavarla karşılaşsam onun tanımı, Bakanlık'ın görevlerini, ticaretinin nasıl yapılacağını düşünmeyeceğim değil mi? Ama profesör de bu "Giriş" kısmı işlemek zorundaydı zaten. Suç bunak Dumbledore'daydı, ve ya bir işe yaramayan Bakanlık'ta! Hogwarts Lord'un olsa kim bilir nasıl olurdu? Çok şerefli olurdu! dedi Chas kendi kendine. Ama yakındı, Lord'un iktidarı çok yakındı... "... önemli olduğunu söylemedim. Bir sonraki derse kadar bana ‘Canavarları Muggle’lardan gizlemek neden önemlidir?’ konulu bir yazı getirmenizi istiyorum. Ayrıca yazınıza ‘Neden Sihirli Yaratıkların Bakımı dersi önemlidir?’ ve ‘Bu Dersi Neden Alıyorum?’ konulu yazıları da eklerseniz sevinirim. Çok uzun olmasına gerek yok, güzel örnekler verirseniz daha iyi olur.” dedi profesör ve Vilerus bakışlarını anında ona doğrulttu. Ne yani yine mi ödev!? Vilerus dersin hemen bitmesi için can atıyordu. Zaten profesör ödevi de vermişti. Çok iyi oldu, muhteşem oldu! diye söylenmeden edemedi Vil ve ders biter bitmez alandan fırladı. Yüksek ağaçlar arsında kayboldu. | |
| | | John Stewen Peterson Seherbaz
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 813 Yaş : 32 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12196 Ekspresso Puanı : 6 Kayıt tarihi : 15/03/08
| Konu: Geri: [SYB] 1. Ortak Ders (offline) [6. sezon] Çarş. 02 Tem. 2008, 00:35 | |
| Bitkibilim dersinden de ayrıldıktan sonra günün son dersi için adımlarını hızlandırarak dışarıya yasak ormana doğru ilerlerken dersten sonra ödevleri halletmeyi biraz geç bir saate bırakıp göl kenarına gitmeye karar vermişti. En son gireceği ders olsa da günün yorgunluğunu üzerinden atmak için mükemmel bir dersti çünkü sihirli sihirsiz evcil yada yabani ayrımında bulunmadan tüm hayvanları seven biriydi. Bu yüzden yüzünde neşeli bir gülümseme vardı ve adımları da aynı ölçüde tüm yorgunluğuna rağmen oldukça hızlıydı. Dersi kaçırmayı pek istemiyordu. Karanlık ormana oldukça yakın olan alana geldiğinde gözleri karanlık ormanın derinliklerine daldı. İlk girişinde ucuz yırtmıştı ki tekrar girmeyi de istemiyor değildi.
Derslik alanında meraklı bekleyen kalabalığın içinde birinci sınıfları da gördüğünde bir parça sıkıntıyla dersin temel konuların işleneceği bir ders olacağını anlamıştı. Sihirli bir yaratıkla yüzleşmeyecekleri kesin gibiydi ki böyle yapan her profesör bunun aynısını yapmıştı. Yine de parşömenlerini hazırlayıp beklemeye koyuldu. Bir profesöre bir de hemen yanındaki karanlık ormana kayıyordu gözleri. Karanlık orman gerçekten de büyük tehlikelerle doluydu. Bir çok karanlık yaratık içindeydi ve özellikle oraya yerleşmiş olan ve haklarındaki tarihi bilgileri okuduğu için biraz sempati duyduğu at adamlar ilgisini çekiyordu. Yine de gözlerini ışığın bile zor sızdığı ağaçların arasında dikkatlice doğrulturken cesur bedeninin bazen hayal gücünün de yardımıyla korktuğunu görüyordu. Buna izin vermemek güçlü olmak için gözlerini hızla profesörde sabitledi.
-İşte başlıyoruz...Kadının saate bakıp zamanı anlamasıyla ceplerindeki ellerini kullanmadan gözleriyle etrafı gösterip bir hoş geldin deyip kendini tanıtmasıyla ders de başlarken bunları fısıldamıştı. SYB en sevdiği dersti ve profesör de sevdiklerinden biri olacağa benziyordu. Parşömenlerini ve tüy kalemini hazırlayarak dinlemeye koyuldu. Buralarda işleyeceklerdi derslerini ki buna memnundu. Ancak bu dersten büyük bir şey beklemiyordu. Bugün yaratıklarla ilgili bir şey öğrenmeyeceklerini çok geçmeden açıklamıştı. İlk ders uzun ve sıkıcı olacağa benziyordu. Bunu profesörün olabildiğince ifadesiz yüzünün arkasında görüp hissedebiliyordu. Aynı şeyi o kadar yaşamıştı ki histen çok güçlü bir tahmin sayılırdı ve konuşmaya yeniden devam etmesiyle tüy kalemiyle parşömene çiziktirmeye de başladı.
Canavar... Profesörün sözünden bir tanım beklese de önceki seneden de hatırladığı gibi tam bir karşılığı yoktu. Özellikle bu kavramın esnek sınırlarından neyin geçip neyin geçmeyeceği pek belli olmuyordu. Bu yüzden sürekli tanımlanmış ve başarısızlığa uğramıştı. En azından John bunları anlamıştı. Bunun için bir sürü deneme yanılma yapılmış olmalıydı. Bir çok bilim adamı bu konuda düşünerek saçını başını dağıtmış olabilirdi. Gözleri aklında bunlar dolaşırken yeniden karanlık ormana kaydı. Orada bir sürü hayvanlardan çoğu yaratık denebilirdi. Çünkü tehlikeli sayılırlardı. Ama dedesi her zaman nasıl davranacağını bilirsen tehlikenin uzak bir ihtimalden fazlası olmayacağını söylüyordu.
Profesörün duraksadığı anda o saçını başını dağıtmış görevliler aklında uyandı bir anda yeniden. Sonra da iri yarı burnundan o iğrenç sümükler akan garip sesler çıkaran ve sıkılmaya başladıkça o iri sopasını onlara sallayan ifritleri. Boyu yetmediği için duymadığını düşünüp Sonorus büyüsü gibi şeyler bile denediklerini gördü. Homurtular çıkaran ifritin gözlerini kırpıştırdığını sonra saldırmaya başladığını hayal etti. Sonra da kaçıştıklarını ve hala da anlaşmaya çalışan adamlar yeniden gözünün önüne geldi. Tam da karanlık ormanın içindeydiler ki tam buraya dışarı çıkıklarını hayal ederken bir anda uyanmıştı hayallerinden çünkü isteğinin olduğunu anlamışa benzeyen profesör konuşmaya devam etmeye başlamıştı ve John’un eli otomatik olarak parşömen kağıdının üzerinde dolanarak bilgileri kaydetmeye başlamıştı.
Profesörün sonraki sözlerini iyi anlamıştı. o dönemde yaratıkları yaratık almışlardı. Ruhları ruh bilimine almışlardı ve insanları da kendileri olarak kabul etmişlerdi. Ama At adam kurt adam Deniz halkı gibi canlılar yarı yaratık yarı insanlardı. Bunlara büyünün kan durumuna uygun bir sıfat olan melez sıfatını yakıştırmışlardı. Özellikle at adamların büyücü ve mugglelara göre zeki olduklarını düşünse de oldukça hor görülmüşlerdi. Belki sınıfa koyamadıkları bu varlıkları muggleların anlayamadığı şeylere yaptıklarını yapmışlar dışlamak yok etmek istemişlerdi. Belki yine aşağıladıkları mugglelardan farksızdılar aslında. Merlin aşkına bunu kim bilebilirdi ki?
-Karanlık orman... diye fısıldarken profesörün başıyla göstermesiyle bakışlarını yeniden tümüyle karanlık ormana çevirmişti. O yaratıklar hem orayı gizemli ve korkutucu kılıyordu. Hem de o kadar yaratığı içine almasının nedeniyle oldukça önemli bir yer yapıyordu. Evet gerçekten tehlikeliydi ama aynı zamanda özel türleri taşıyan alanlardan biriydi. Diğer sözleri ise gülmesine sebep oldu. Bizzat dedesi öyle tiplerle sık sık iş yapardı. Her yönüyle gizemli bir kişiliği vardı ama onunla çok da iyi anlaşamayan babasına göre düzenbaz ve yalancıydı. Eh işine geldiğine göre hareket ettiğini sık sık görmüştü ki bunu hep Slytherin olmasına vermişti. Onun hakkında hiçbir şeye emin olamasa da hikayelerini sevdiğini pekala söyleyebilirdi.
Profesörün sonraki sözleri de hızla parşömene yazmaya devam etti. Geçmişte mugglelar o tip yaratıklardan kurtulmak için vahşice saldırmışlardı. Aslında aynısını büyücüler de sonradan yapmış ve bunu onların zararlarından korumak olarak nitelemişlerdi ki kısmen haklı sayılırlardı. Büyüleri olmayan muggleların için büyücülere göre daha tehlikeli oluşu da bunun nedenleri arasında olmalıydı. Profesörün sözlerini not ederken bunları da aklından geçiriyordu. Profesör derse bitirdiğinde beklediği gibi bunların sentezi bir ödev vermişti. Parşömenlerini ve kitaplarını toplayıp ayrılırken yüzünde bir gülümseme vardı. | |
| | | Eurydice Black Slytherin Bina Sorumlusu, İksir Profesörü
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 2206 Yaş : 30 Kan statüsü : Safkan. Galleon : 12422 Ekspresso Puanı : 89 Kayıt tarihi : 05/06/08
| Konu: Geri: [SYB] 1. Ortak Ders (offline) [6. sezon] Çarş. 02 Tem. 2008, 13:15 | |
| Elizabeth Uçuş dersinden sonra epeyce yorulmuştu. Ortak Oda'ya gitmek, ayaklarını uzatıp dinlenmek istiyordu. Ne yazıkki günün son dersi daha bitmemişti. Sihirli YAratıkların Bakımı...Kollarını birleştirmiş, tırnaklarını tapırdatarak masada bekliyordu. Ders Karanlık Orman'ın kıyısında yapılacaktı. Ortak Oda'ya indi ve yatakhanelerine giden yolu izledi. İçeri girip Canavar Kitap'ı yanına aldı ve zindanın koridorlarında ilerlemeye başladı.
Dışarı çıkıp havanın kasvetini gördüğünde içindeki sıkıntı bir anda eriyip yok oldu ve büyük bir haz sardı etrafını. Akşamın uğultulu geçeceğinin göstergesi olan kara bulutlar etrafı hafif hafif serinletiyordu. Hızlı adımlarla bekçi klubesine ilerledi. Genç bir bayanın orada beklediği gördü. Hafifçe gülümsedi ve"Hadi canım Sihirli Yaratıkların Bakımı dersinde bir bayan öğretmen... Olacak gibi değil.." diye söylendi kendi kendine... Artık kitleler buraya toplanıyordu. Profesör sanki duymuyorlarmışçasına;
“Hoş geldiniz genç cadılar ve büyücüler. Ben yeni Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörünüz Mathilda Mythill. Sene boyunca derslerimizi…” bir nefes aldı ve gözlerini onlar üzerinde gezdirirken devam etmeye çalıştı. Elizabeth sevmemişti sanırım burayı..."Aman ne hoş.. Demek Profesör Mythill.. Bir ay dayanırsa büyük başarı sergiler.." dedi içindeki duygulara tercüman olarak. Bu arada Profesör Mythill devam ediyordu.
“…bu çevrede işleyeceğiz. Hava şartları ifrit derecesinde olmadıkça, yani kuvvetli tipilerden bahsediyorum, açık havada olacağız. Eminim şato içerisinde o dersten bu derse koştururken nefes almak için güzel bir ara olur derslerim.”dedi. Elizabeth bir anda nerden geldiği belli olmayan bir tavırla;
"Biz derslerden kurtulmaya çalışıyoruz, onun bize söylediklerine bak.." dedi ve dinlemeye devam etti. Aslında öğretmenin her söylediğine bir dipnot eklemesi hoşuna gitmişti.“Bugünkü dersimizde ne yazık ki herhangi bir canavarla karşılaşmayacağız. 1. sınıflar için sakin bir giriş yaparken, 2. sınıfların da temel bilgilerini tekrar edeceğini düşünüyorum.” "Neee canavar görmeyecek miyiz? Üff hakikaten sıktı bu ders.." dedi ve etrafına bakındığında diğerlerininde ondan farksız olduğunu gördü. KAdın sanki onları sustururcasına devam etti;
“Canavar nedir?”diye sordu. Ne biçim soruydu bu tabiki çoğu kişi biliyordur cevabını diye düşündü ve elini havaya haldırdı. Fakat Profesör Mythill kimseye söz hakkı vermeden devam etti. Sonra ardından bir nutuk geldi. Yok efendim ticaretmiş, yok Bakanlıkmış, yok dikkat edilecek şeylermiş... Çok sıkılmıştı Elizabeth. O bugün bir canavarla tanışacağını sanıyordu ama söylenenlere bakılırsa sadece lak lak yapılıyordu. Kalkıp dersi terk edebilirdi. Fakat yapmadı dinlemeye devam etti.
“Biz dersimizde canavarları tanıyacağız, yaşam ortamları ve yaşayış biçimleri hakkında bilgi edineceğiz. Evcilleştirilebilenlerin nasıl bakıldığını ve birçok canavarın ya da onların bazı parçalarının ne gibi kullanımları olduğunu araştıracağız.”dedi profesör. Ne için söylemişti bunu. Herkes biliyordu bu dersin ne amaçla yapıldığını. Bir an profesörün saatini çıkarıp ona göz attığını gördü. Ders bitmek üzereydi. Profesör devam etti;
“Genel birkaç bilgi anlattım size ve dersin kendimce önemli olan kısmından bahsettim. Ancak dikkatinizi çektiyse neden önemli olduğunu söylemedim. Bir sonraki derse kadar bana ‘Canavarları Muggle’lardan gizlemek neden önemlidir?’ konulu bir yazı getirmenizi istiyorum. Ayrıca yazınıza ‘Neden Sihirli Yaratıkların Bakımı dersi önemlidir?’ ve ‘Bu Dersi Neden Alıyorum?’ konulu yazıları da eklerseniz sevinirim. Çok uzun olmasına gerek yok, güzel örnekler verirseniz daha iyi olur.”
"Ohh valla hem bizi sık hem de üzerine ödev ver. Yuh yani..." diye söylendi. Yine de bu ödevi yapmalıydı. Yapması gerekiyordu çünkü Slytherin binasının haylaz öğrencilere değil güçlü ve calışkan öğrencilere ihtiyacı vardı. Profesör Mythill bunca şeyden sonra Elizabeth'e göre küstahça devam etti.“Sizi sıktığım için üzgünüm, bir dahaki dersin daha eğlenceli olacağına söz veriyorum. Ders bitmiştir.” "Hıh ne kadar eğlenceli olursa.." diye geçirdi içinden Elizabeth. Sonra kitaplarını topladı ve şatoya doğru yürümeye başladı.
En son Elizabeth Clara Murtle tarafından Çarş. 02 Tem. 2008, 18:06 tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Adolf Maynard Griswald Ravenclaw 6. Sınıf Öğrencisi
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 755 Yaş : 33 Kan statüsü : Safkan. Galleon : 12122 Ekspresso Puanı : 1 Kayıt tarihi : 17/05/08
| Konu: Geri: [SYB] 1. Ortak Ders (offline) [6. sezon] Çarş. 02 Tem. 2008, 15:05 | |
| Yine yeni bir gün,fakat yine aynı şeyler.Yataktan kalkmış,her zamanki gibi lavobaya gitmiş,bina cüppesini üzerine geçirmiş,kahvaltı için büyük salonun yolunu tutmuş,kahvaltısını yapmış ve hangi dersin olduğuna dair elinde hazır tuttuğu listeye bakmıştı.Sıradaki ders sihirli yaratıkların bakımı olarak gözüküyordu.Yeni profesörler görmüştü büyük salonda.Fakat hangisinin sihirli yaratıklar dersini aldığını bilmiyordu.Biraz bunun merakı içinde,biraz da ilk dersin verdiği heyecan içerisinde şatonun dışına çıktı.
Hava oldukça serindi.Koşar adım üzerlerine gelen kara bulutlar güneşi kapatmış,havanın yağmurlu olacağını müjdeliyordu adeta.İlerilerden gelen toprak kokusu,adeta Maglor'un nefesini açmıştı.Temiz havayı iyice ciğerlerine çekiyor,bir yandan da dersliğe doğru ilerliyordu.Yasak ormana yaklaşmıştı.Biraz ileride de öğrenci grubu ve profesör vardı.Dersin burada işleneceğini anlamak çokta zor değildi.Gülümseyerek dersin işleneceği yere gitti.
Uğultu kesilmişti.Profesör başarılı bir şekilde derse başlangıç konuşması yapmış ve tüm dikkatlerin kendisinde toplanmasını başarıyla sağlamıştı.Maglor,profesörün ismini aklının bir köşesine yazdı.Ne de olsa bu yıl içinde daha çok görüşeceklerdi.Pot kırmak istemiyordu.Derslerin hangi koşullarda nerede işleneceğinden bahsetmişti profesör.Açıkçası Maglor'da kuvvetli bir tipide derslerin nerede işleneceğini merak ediyordu.Bir an için şatonun içinde Hipogrifle gezdiğini hayal etti.Tabi yalnızca hayalde kalabilirdi ancak.Tekrar dikkatini derse verdi fakat duyduğu şey onu hayal kırıklığına uğratmıştı.
Temel bilgileri tekrar mı?Bunu onaylamadığı yüzünün her halinden belli oluyordu.Zaten diğer derslerde de yeterince temel bilgi almıştı.Sıkkınlıkla kollarını kavuşturdu ve dudaklarını bükerek profesörü incelemeye başladı.Sanki o da bundan memnun değilmiş gibiydi ama gelenek olduğundan mıdır nedir o da uyguluyordu.Fazla kafasına takmadı Maglor ve tekrar eski haline döndü.Profesör bir soruyla başlamıştı konuya.Maglor aklında birşeyler oluştururken eli de oluşumun artmasıyla birlikte daha fazla havaya kalkıyordu.Ne varki kimse söz hakkı almamıştı.Profesör kendisi açıklamakla yetinmişti.Herhalde ikinci sınıflardan birinin yanlış birşey söyleyeceğinden korkuyordu.Çünkü orada birinci sınıflarda vardı ve ilk öğrenileni unutmak her zaman zordur düşüncesinden yola çıkarak söz hakkı vermemesini doğal karşılamak lazımdı.
Canavarları anlatmasını bitirmişti.İlginç bir hikaye gibi gelmişti anlatılanlar Maglor'a.Oradaki bir kaç öğrenciye baktı.Anlamsızca bakışlarından anlaşıldığı kadarıyla birşeyleri yorumlamaya çalışıyorlardı.Profesörde bunu anlamıştı sanki.Öyleki konuşmasına ara vermiş öğrencileri izlemeye başlamıştı.Maglor bir an için üşüdüğünü hissetti.Derse kendini kaptırmıştı her ne kadar derste birşey olmasa da.Ellerini cebine soktu.Kendinden büyüklerin yanında bunu yapmaktan pek hoşlanmazdı ama yapmazsa parmaklarından biri her an donup yere düşebilirdi.Bir an için bunu hayal etti ve kendi kendine güldü.Delirdiği sanılabilirdi ama o kendisiyle barışık ve sürekli iç muhakeme yapan bir kişilikti.Bu arada profesör konuşmasına devam ediyordu.
Tanımlamalara devam ediliyordu ve arada yasadaki boşluğu işaret eden manalı bir konuşma yaptı.*Açık uçlu*.Yasaları anlayabilen her canlı varlıktır.İlginç bir ibareydi açıkçası.O zaman devler de mi varlıktı ki?Onlarda insana benziyor fakat birçoğu insan dilinden anlamıyordu.Yabaniydi.Peki bu genelleme nasıl yapılabilirdi?Çoğunluk anlasa da anlamayan canlılar yasaları çiğnerse onlara uygulanacak yaptırımlar nelerdi?Kafasının içinde bu sorular dönüp duruyordu.Bir ara bunları profesöre sormayı aklının bir köşesine yazdı.
Profesör de tanımlama anlatımını bitirmiş,şimdi neden sihirli yaratıkların bakımı dersini işlediklerini anlatıyordu.Herhalde birkaç kişinin bu dersi gereksiz gördüğünü sezmişti.Belki de gençliğinde profesör de öyle görüyordu.Bu düşüncesine gülümsedi.Maglor'a göre önemli bir dersti.Açıklanmaya gerek yoktu çünkü gereksiz olsa ders listesinde yerini almazdı.*İki kere iki dört eder*.Bu kadar basitti.
Sihirli yaratıklarla ilgili birkaç önemli yasadan da bahsedilmişti.Bunları biliyordu zaten Maglor.Birden sıkıldığının farkına vardı.Gözleri ile etrafını taramaya başladı.Kara bulutlar iyiden iyiye okula doğru yaklaşıyorlar,önceden gelmiş olanlar ise sanki bir engele çarpmışcasına okulun bulunduğu bölgede kalıyorlardı.Hava yoğunluğundandır diye saçma bir fikir attı.Yoksa başka bir nedene bağlayamıyordu.Gözlerini yere çevirdi.Toprak solucanları havanın yağışlı olacağını sezmiş dışarı çıkmıştı.Öğrenciler buradan ayrıldıklarında bir kuşa yem olacaklarını bilmeden dolaşıyorlardı.Onların yerinde olmak istemezdi.Ne olduğunu bilemeden ani bir ölüm.Ölüm denilen şey de yaşam gibi olmalıydı.Uzun sürmeli ve o anı hissetmeli.Bir ölüm lanetine kurban gitmektense zehirlenip daha uzun sürede ölmek Maglor'un ileride istediği birşeydi.Tabi tercih meselesiydi bu.İkisinden biri deseler seçeceği şık zehir olurdu.Ama o da herkes gibi eceliyle ölmek isterdi.Bir an bunları düşünmek için çok erken olduğunu farketti.
Ellerini cebinden çıkardı.Herkeste bir hareketlilik sezinledi.Profesöre bakladığında saatine baktığını görüyordu.Profesörün de davranışlarından dersin bittiği anlaşılıyordu.Genel bir dersti.Maglor'a düşünmek için oldukça fazla zaman vemişti.Bir dahaki dersin güzel geçeceğini umuyordu.Profesörün de bunu sağlayacağını sezinlemişti.İlk ders üç tane ödevle bitmişti.Dersi iyi dinleyen biri profesörün ödevin bir kısmını derste anlattığını anlayabilirdi.Kolay ödevlerle başlamıştı yeni yıl.Profesörün son konuşması içinde bir sıkıntı oluşmasına yol açtı.Yüzünü masum bir hale büründürdü ve profesöre tüm samimiyetiyle iyi günler diledi.Kendileri için en iyisini istediğine Maglor'u inandırmış olması dersin sıkıcı olup olmamasını takmamasına yol açmıştı.Kendi kendine bir dahaki derste profesörü daha iyi dinleyeceğine dair söz verdi.Ellerini cebine atıp yürümeye başladı.Gözü arada bir yasak ormana kayıyor,sonra tekrardan önüne dönüyordu.
| |
| | | Stefan Josh Valery Muggle
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 667 Yaş : 34 Kan statüsü : Safkan Galleon : 12017 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 10/06/08
| Konu: Geri: [SYB] 1. Ortak Ders (offline) [6. sezon] C.tesi 05 Tem. 2008, 17:24 | |
| Dönemin ilk sihirli yaratıkların bakımı dersi , günün son dersi olduğu için üstünde biraz yük vardı. Ama hala çevik duruyordu ve ayaktaydı. Bir dersi daha kaldırabilirdi. Çoğu zaman yorgun olarak bitiyordu günlerini bu günde o günlerden biriydi. Rüzgarın esintisi yüzüne geldikçe serinliyordu.Karanlık ormandan gelen garip seslerde doğanın sesiyle karışıp kayboluyordu. Fazla rüzgarı sevmiyordu çünkü ; dağınık saçlarının çoğu yerden ayrılmasını sağlıyordu , saçlarının kökü görünüyordu bu da kötü bir görünüm oluşturuyordu. Saçını tutarak gelmek de istemiyordu. Ama huyu yüzünden yapmak zorunda kalıyordu.
Birkaç öğrenci ile beraber yoluna devam ediyordu. Sonunda profesörün ileri de durduğunu fark ettiler. Yavaşça profesöre doğru yaklaşmışlardı. Biraz heyecanlıydı. Dersi dışarıda işleyeceklerine göre yaratık falan olmalıydı buralarda. Kafasını sağa sola kaydırdı ama hiçbir yaratık yoktu.Sonra bakışları profesöre doğru çevirecekken saatine baktı ve dersin başlaması gerektiğini fark etti. Profesöre baktığında çoktan konuşmaya başladığını fark etti.Bakışlarını o tarafa doğru çevirerek dikkatle dinledi profesörün söylediklerini.
Birkaç açılış konuşması ve tipik tanışma cümlesi. Fazla şaşırmamıştı. Çünkü okula geldiğinden beri her derste bunu görüyordu ama profesörün konuşmasında ve görünüşünden sıkıcı bir ders işlemeyeceklerini anlıyordu ama ya göründüğü gibi biri değilse. O zaman kötü olurdu işte. Saçmalıyorum en iyisi susmak! Profesörün yüzüne bakıyordu ki bir an için tekrar konuşmaya başladığını fark etti. Konuşmaya başladığında yerde ki taşa vurmuştu. Anlamıştı zaten böyle olacağını. Profesöre bakınıyordu ama keşke içeride işleselerdi dersi belki o zaman daha iyi olabilirdi.Etrafındakilerden sesler yükselmişti. Profesör bir karar almışsa bunu tartışmak öğrencilere düşmezdi , sadece uygulamak düşerdi. Bu duruma üzülse de herhangi bir şey yapmadı. Profesörün buna aldırmadan boğazını temizleyip canavarın ne olduğunu sorduğunu duydu.
Ben nerden bileyim öğrenmeye geliyorum zaten. Dedi kendi kendine gülümseyerek. Bir kaç kişinin el kaldırdığını fark etti ama kimseye söz hakkı vermeden kendisi konuşmaya başlamıştı. Bu profesörü sevmişti. Gerçekten düşünceli birine benziyordu. Biraz puan kazandırmak için onlara baksa daha iyi olurdu.
Profesörün söylediklerinden hiçbir şey anlamamıştı. Ama anlamış gibi davranıyordu. İfrit de ne? Her halde bir canavar diye düşünmüştü ki hemen aklına karikatür gelmişti. Bakanlık çalışanlarını düşünüyordu ve birde ifritleri. Aslında garip bir durumdu ama büyücüler dünyasında ki her şey garipti.Her şeyin varlık olması garip bir şeydi. Hatta fazla aptalcaydı. Kafasını hiç yoramıyordu bakanlık için. Bir bakanlık çalışanı olacaksa sihir bakanı olurdu diğer yerlerin hepsi karışıktı. Profesörün anlattığına yoğunlaşmıştı yine kimseyi düşünmüyordu veya duymuyordu.
Profesörün bakışları anlattığı şeyle alakalıydı büyük ihtimalle bakışlarının gittiği yere doğru çevirdi başını. *Yasak Orman* Oraya gitmek isterdi ama fazla tehlikeli olabilirdi ki zaten gitmek için çok küçüktü. Kendine güvense bile büyü yapamıyordu fazla. Öğrenmemişti daha doğrusu.Profesörün öğrencilerin oraya girmesinin yasak olduğunu söylemesi biraz sinir bozucuydu ama buna alışacaktı okul kurallarına uymasa bile alışacaktı. Alışması gerekiyordu başka çaresi yoktu 7 yıl orada okuyacaktı ki bu sene içinde bütün kuralları ezberlerdi. Neyin kötü neyin iyi olduğunu da biliyordu zaten.
Bunu kimsenin hatırlatmasına gerek yoktu. Dersinde neler olacağından ve neler işleyeceklerinden konuşmuştu. Ve herkes profesörü dinliyordu ki profesörün saatine baktığını fark etti. Hemen oda saatine baktı. Ders saati bitmek üzereydi. Profesörün tekrar konuşmaya başladığını fark edince ne diyeceğini merak etmişti.Dersin çıkış konuşmasını yapmıştı aslında biraz sinsi görünüyordu ama buna aldırmadan ödevleri not etmişti. Aslında profesörün söyledikleri aklındaydı. Ve kendi anlayacağı şekilde onları not etmişti çoktan. Artık gitmek istiyordu her yerinden ter boşalıyordu. Fazla yorulmuştu bu gün.
Fazla derse girmişti. Ama bu derste fazla bir şey yapmamış olmaları biraz da olsa iyiydi. Profesörün derin bir nefesin ardından dersin sıkıcı olması üzerine kurduğu cümlelerden bir özür çıkmıştı. Ve dersin bittiği haberi. Sonunda ders bitmişti. Ortak salona gidip rahatça uyuyacaktı kimse onu zorlayamazdı başka bir şey yapmak için.Herkesle beraber yürümeye başlamıştı şatoya doğru. Acaba bir daha ki derste hangi canavarı işleyeceklerdi. Güzel bir şey olmasını diliyordu biraz olsun neşelensinler onlarında hakkı. Dersin bitmiş olması hala inandırıcı değildi. O bir saat hiç geçmeyecekmiş gibi geldi.Ama bitmişti işte. | |
| | | | [SYB] 1. Ortak Ders (offline) [6. sezon] | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |