Christophér Thomás Austin
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 153 Yaş : 32 Kan statüsü : Safkan ~~ Galleon : 11942 Ekspresso Puanı : 0 Kayıt tarihi : 19/07/08
| Konu: Christophér Thomás Austin C.tesi 19 Tem. 2008, 15:43 | |
| İsim: Christophér Thomás Austin Cinsiyet: Bay Sihirsel Soy: Safkan Asa: -- Fiziksel betimleme: Yüzünün , vücudunun her kısımı sanki 'erkek güzeli' diyilebilecek kadar mükemmel. Yüz hatları Çok fazla belirgin değil. Yanağında ve çenesinin tam ortasında gamzesi var. Yüzünde hiç ben, sivilce gibi bir kusur kavramına girebilecek bir şey bulunmuyor. Ten rengi beyaz fakat çok güneşte durunca buğday rengine dönüyor. Vücudu yaşıtlarına göre daha gelişkin. Zayıf denecek kadar zayıf olmasına rağmen uzun bir boyu var. Kıyafetleri ile bu mükemmelliği açıkca belirgin bir hale koyabiliyor. Elleri ve ayakları -tırnakları- her zaman bakımlı. Annesinin manikür ve pedikür -ki muggle- kuaförlerine oda gidiyor. Güneş sarısı denecek kadar sarı saçları var. Gölgede bazen koyu gözüküyor saçlarının rengi. Saçlarını da ıslattığında kahverengi gibi bir renge dönüşüyor. Dümdüz olduğu için saçlarını istediği gibi uzatma imkanına sahip. Saçlarının şekli çoğu zaman değişiyor. Maymun iştahlı olduğu için de sürekli saç şeklini değiştiriyor. Bazen de saçlarına jöle sürüp şekillendiriyor. Gözleri iri, Göz bebekleri çoğu zaman normalden daha geniş gözüküyor. Ve gözlerini çerçeveleyen irisi de kalın. Gözlerinin rengi masmavi. Derin mi derin gözlerine bakanlar çoğu zaman orda kendilerini bulurlar. Sevindiği anlarında Okyanus mavisi rengini alırken, sinirlendiği zaman buz mavisi ve çok sinirlendiği zamanlar ise gri rengini alır. Gözleri sürekli renk değiştirmiyor fakat böyle bir durumu var. Aslında göz renginde belirli bir değişim olmuyor, sadece öfkelendiği için yanlış hormonların salgılanması sonucunda bir kaç ton değişiyor. Burnu düz ve küçük. Herkes burnunun yapısını beğeniyor. Gözlerinin etrafındaki kaşlar alınmış gibi ve oynanmadığı takdirde harika gözüküyor. Kavisli kaşlarının altında ok gibi kirpikleri var. Kirpikleri kıvrık ve saçlarının renginden birazcık daha koyu, kaşlarının renginde. Çoğu zaman erkek güzeli olduğunu hissettiren o kalın sürmelerden çeker. Gözlerini çerçevelediği için çoğu insanda hoş durmayan sürme, Mr Austin'de Harika durur. Dudakları çok dolgun olmadığından çok ince de değil. Alt dudağı ve üst dudağı birbirini dengeliyecek kadar aynı orandalar. Kulakları ne kepçe ne de yatık, çok küçük de değil çok büyükte. Orta denecek gibi kulakları var. Sağ kolunda orta büyüklükte bir yılan dövmesi vardır. Tarzı ise bazen emo olur bazen emo dan eser kalmaz. Sürekli değiştirir. Tanınmayacak kadar bile olsa sürekli tarzını değiştirir. Bazen dudaklarının kenarına piercing takarken bazen hiç bir şey takmaz. Kulağına da aynı şekilde, küpeli de dolaşmasını normal karşılayan bir aile ye sahip olduğundan dolayı oldukça rahattır.
Full Body; Portre;
Kişiliği: Fazlasıyla sosyal, arada sırada sevmediği insanlara, rakiplerine karşı sinsileşebiliyor. Kendini beğenmiş birisi. Adeta kendisine tapar. Aynanın karşısına geçtiğinde kendisine övgüler yağdırır. Aşırı derecede Rock & Metal dinler. Klasik gitarı ve elektro gitarı vardır. Sürekli çalmaz. Sadece bildiği iki üç parça vardır. Onları da kendisine hayran bırakmak için çalar. Çoğu zaman bu konuda insanların gözlerini boyayabilir. Kıskanç birisidir. Annesine çok düşkündür. İnsanları etkileme, cazibe ve çekicilik konusunda oldukça başarılıdır. Bunlar hakkında bir yığın kitap okumuş ve hala okumaya devam ediyordur. Sürekli kişisel gelişim kitapları okur. Kitaplar onun vazgeçilemezi haline gelmiştir. Şımarık büyümesi annesi ve babası yüzündendir fakat daha çok annesinden dolayıdır. Herkesi elde edebilir. Çok çabuk sinirlenir. Sinirlenince yanına yaklaşamazlar. Sinirlendiği zamanlarda yapamayacağı şey yoktur. Çok çabuk öfkelense de çok çabuk diner öfkesi. Coşkulu birisidir. Şıpsevdinin tekidir. Çılgınlığı konusunda çok fazlaca durabiliriz. Fazlaca çılgın, hayat dolu ve dolu dolu bir insandır. Safkan takıntısı vardır annesi gibi fakat bu safkan takıntısı muggle , güzel bir kız görünce birden ortadan kalkar. Her hale uyum sağlar. Annesi yüzünden oldukça zengin oldukları için bunu herkesin yüzüne vurmaktan çekinmez. Annesi, kendisi ile ilgili sürekli olmasa da övünür. İnsanları okuduğu kitaplar sayesinde çok çabuk anlar. Zeki ve kıvrak bir zekaya sahiptir. Kolayca her şeyi öğrenebilir. Çok fazla cesaret sahibi birisi değildir. Daha çok korkusu ile yüz yüze gelmekten korkar. Konuşkan birisi ve arkadaş canlısıdır. Gerçek dostları safkan olması konusunda da hemfikirdir. Kolayca insanlarla arkadaş olabilir. Kendinden büyük ve küçük yaştakilerle çok çabuk anlaşır ve kaynaşır. Sıcakkanlı olsa da bazı insanlara soğuk ve sert tarafını gösterebilir. Bazı insanları da çok kolay aşağılayabilir. Dövüşmek konusunda usta olduğu söylenemez. Gerektiğinde yumruk ve tekme atmayı bilir fakat bundan ötesini yapamaz. Fakat laf kavgalarında üstüne yoktur. Karamsardır, çok çabuk güvenemez. Bir şey olmadan önce onun üzerinde ölçer tartar, hesap yapıp öyle karara varır. Ama bazen kararlarını şıp diye alır. Sakin görünse bile içinde fırtınalar eser bazen. Hakimiyeti sever. Lider bir ruhu vardır. Ters hareketlerden ve saygısızlıklardan hoşlanmaz. Prensiplerinden asla taviz vermez. Herhangi birisine eğer kin tutuyorsa bu kinden asla vazgeçmez. Espri yeteneği gelişmiştir. Tabi zayıf mı zayıf yönleri de vardır. Korkaklığı, bazen isteksizliği, insanların çoğunu çıkarları doğrultusunda kullanması gibi. Vs…
Ailesi ve yaşamı: Annesi: Elizábéeth Austin. Babası: Kennéth Cody
[Annesi ve babası ayrıldığı için; -kendi isteğiyle- Annesinin soyadını almak istemiş ve annesi ile yaşamını sürdürmektedir.]
Rusya / Moskova doğumludur. Oranın insanları gibi soğuk olmayan bir ailesi vardır. Anne ve babasının tek çocuğudur. Annesi oğlu olarak çok fazla şımartılmıştır. Büyük mü büyük, çok sosyetik ve zengin görünüşte bir evde yaşarlar. Annesi ve babası anlaşamadıkları için ayrılmışlar. Mr. Austin bundan hiç de şikayetçi değildir. Annesinin yanında o büyükçe evde hayatını sürdürüyor. Annesiyse baba mirası yüzünden herhangi bir işte çalışmıyor. Fakat sihir bakanlığı ile çok ilgili ve bir ölüm yiyen, Mr. Austin de öyle. Annesi ile sürekli kuaför, mağaza gibi yerlere gider. Tam bir kız gibi büyütülmüştür. Bunun sebebi Annesinin kız çocuğu arzusudur. Babasını çok fazla sevmediği için babasının yanına gitmez. Babasıysa Fransa'da dır. Büyücü okullarının birisinde Biçim değiştirme profesörüdür. Baba tarafı ve anne tarafı safkandır.
Babasının iki kardeşi vardır. Yani Bir halası ve bir amcası var. Halasının ismi Emily, Amcasının ise Justin'dir. Onlarla da hiç görüşmez. Annesi de Chris gibi tek çocuktur. Kalabalık bir ailesi olmadığı için Chris kalbalık ailelere hep imrenerek bakar. Annesi şu sıralarda evlatlık bir kız almak için sürekli yetimhaneleri gezmektedir. Chris'in yalnızlıktan sıkılmış olması ve Elizábéeth'in de kız çocuğu özledimden dolayı kız çocuğu istiyorlardır. Annesinin çok fazla çevresi olduğundan dolayı kolay kolay sıkılmamaktadır. Örnek Rp:
Huzursuz, rüzgâr yanığı yüzünde sabit, bir bakış vardı ve bu sakin görünüşünün altında yanan huzursuz ateşi sadece iri mavi gözleri açığa vuruyordu. Uzun vücudu, kül sarısı saçları ve kavisli kaşlarıyla daha da sinirli gözüküyordu. Bol, spor, mavi bir pantolon giymişti. Üzerinde de en sevdiği beyaz t-shirt ü vardı. Akşam havası oldukça serindi. Ellerini kollarına hafifçe sürterek annesine baktı. Büyük balkonun köşesine geçmiş kaşlarını hafiften çatmıştı Chris. Moskova'nın ateşi onu son kez sarıyordu. Tüm bedenini Moskova'ya adamak isterdi. Burası Chris'in hayatıydı. Herşey sadece beyninde kalmıştı. Artık annesini gece takip edemeyecekti. Annesi ile bakım merkezlerine gidemeyeceklerdi. Annesi ile mağazadan mağazaya koşturmayacaklardı. ya da annesinin sevgililerine küfür edemeyecekti. En önemlisi de annesinden ayrılacaktı. Aslında Hayatı Moskova değil, Annesiydi.
Kulağına bir tıslama geldi, sonra parlayan bulutların maskelediği yıldızların ve hilal şeklindeki küçük ayın donuk ışığında Annesinin minyon bedeninin belirsiz hatlarını tanıdı. Korku, yerini annesinin tanıdık görüntüsüyle birden rahatlamaya bırakmıştı
"Chris yemek vakti," Bu sözler kulağında anlamsızca çınladı. Beyninde çok bir yer kaplamıyordu. Karnı açıkmıştı ama bundan daha önemli dertleri vardı. Yavaşça arkasını döndü. Hizmet için bekleyen yirmili yaşlarındaki kıza bakıp git gibisinden bir el sallayışıyla annesinin karşısına oturdu. Yemek masasında hala yüzünün ifadesi değişmemişti. Gitmek istemiyordu, annesini bırakmak hiç istemiyordu;
"Hogwarts'a gitmem şart mı?" Diye sordu soğuk bir tonla. Ardından annesi başını hafifçe yana doğru eğdi;
"Evlat... Neler düşündüğünü az çok tahmin edebiliyorum. Ama gitmen şart olmasa da eğitimin için bu çok önemli. Hem biliyor musun Hogwarts harika bir yer. Gidip görmelisin. Yüzlerce gizemli oda var. Kocaman bir şato. Düşünsene gizemli ve eğlenceli. Sıkıcı olmayan bir sürü ders var. Hem yeni arkadaşlar ve yeni aşklar.." Diyerek göz kırptı. Bu sözler hele şu son sözler Chris'i ikna etmekteki en zayıf noktaydı. Gözleri parlamaya başladı. Elizábéeth ona gülerek bakıyordu. Daha sonra Annesine oda gülümsedi. Ama bu gülümseme sadece saniyeler sürmüştü. Sonra kaşları yine çatıldı;
"Sensiz, hiç bir şeyin tadı olmaz ki Elizábéeth." Diyebildi donuk bir sesle. Sonra Elizábéeth ona merhametli gözleriyle bakarak ayağa kalktı. Chris'in yanına gelerek iki yanağına ve dudağına öpücük kondurdu.
"Sen benim küçük bebeğimsin. Ben seni bırakmayacağım ki. Hem Orda her şeyden zevk alacağına eminim. Sonra tatiller var ve istediğin zaman baykuşlarımızla görüşebileceğiz bebeğim. Hadi ama biraz neşelen. Sonra yüzünde kocaman sivilceler çıkar. Kötü gözükmek istemezsin değil mi?" Dedi neşeyle. Daha sonra yerine geçerek yemeklere göz attı. Chris ise Elizábéeth'e minnetle baktı. Gitmek zorunda değildi ama gitmesi gerekiyordu. Karnının daha fazla aç duramayacağını anlayınca gözlerini annesinden çevirdi.
Derin bir nefes alarak gülümsedi. Ağır, ahşap masaya ve üzerine örtü diye serilen işlemeli örtüye baktı. Hogwarts bu kadar lüks müydü? İşlemeli örtünün üzerindeki çeşit çeşit yemeklere baktı. Orada bunları belki de bulamayacaktı. Sonra bu düşüncelerden arınıp ay ışığı ve mumlarla aydınlatılan masadaki yemeklerden kibarca yemeye başladı...
Muggle sevgilisi Anna'yı tamamen unuttuğunda eli ayağına dolanmıştı. Yedikleri boğazında düğüm haline geldi. Anna latin güzeliydi. Kahverengi upuzun saçları ve kahverengi gözleri vardı. Kavisli ve ince kaşları, dolgun pembe dudakları ile Chris'in gönlünü fethetmişti. Nasıl ayrılacaktı? Henüz onu öpmemişti bile. Sadece elinden tutmuştu. Suratını asmaya devam ederek masadan kalktı.
"Elizábéeth ben yürüyüşe çıkıyorum. Bu Hogwarts meselesini bir daha gözden geçireceğim." Diyerek Annesine baktı. Annesi ona göz kırparak gülümsedi. Büyük ihtimalle Anna ile ilgili olduğunu anlamıştı. Chris haşin adımları ile evlerinden çıktı. Anna ondan bir yaş büyüktü. Zaten bu ilişki baştan beridir saçmaydı. Tanışalı da üç gün olmuştu. Chris'in onu görmesi ve gitmesi gerektiğini söylemesi lazımdı. Bu saatlerde her zaman evlerinin balkonunda müzik dinliyor olurdu. Chris bir süre yürüdü. Anna'ların evlerine geldiğinde zili çalarak bekledi. Kapıyı açan Anna'nın Annesi Helena'ydı. Chris gülümseyerek;
"Afedersiniz Bayan Helena. Annem Elizábéeth'siz bir yıl geçireceğim. Arkadaşlarıma veda etmek için geziyorum da. Anna'yıda görmeliyim efendim." Dedi gülümsemeye calısarak. Helena ona bakarak;
"Peki Christopher. Burda bekle ben çağırıyım. Bu arada Nereye gidiyorsun?" Dedi merakla. Ardından içeriye girdi. Yanında Anna ile gelince Chris Anna'ya bakarak;
"Yatılı okula efendim..." Diyebildi. Sonra Helena üzülmüş gibi yaparak onları yalnız bıraktı. Muggle'larla bu derece ilgilenmek sinir bozucuydu... Giderken;
"Geç kalmayın sakın.. Yalnızca 10 dakikanız var." Dedi sevimlice. Anna, Chris'e baktı şaşırmış bir yüz ifadesiyle. Kapıyı yavaşça kapatarak bir kaç sokak konuşmadan yürüdüler. Bankların olduğu o eşsiz parka geldiklerinde Anna'nın gözlerinde bir kaç damla gözyaşı vardı. Chris ne diyeceğini bilemeden kendini tutamadı ve Anna'ya sımsıkı sarıldı.
"Anna, Ben gidiyorum. Sadece tatillerde geleceğim. Yani... Doğru düzgün görüşemeyeceğiz... Üzgünüm.." Diyebildi. Anna Chris'e bırakmadan dudaklarına yapışıp yavaşça öptü.
"Gitmen şart mı? Seni seviyorum." Dedi yalvarırcasına. Chris ne yapacağını şaşırmıştı. Bu durum başına ilk defa gelmiyordu.
"Bende seni seviyorum ama gitmem şart." Dedi üzülmüş gibi. Anna'nın saçlarında gezdirdi ellerini. Sonra bir banka oturdular. Etrafta kimseler yoktu. Chris yavaşça dudaklarına yaklaşıp tekrar öptü. Bu duyguları tarif edilemezdi. Ardından onun elinden tutarak kaldırdı. Tutkuluydu...
"Hadi gidelim, geç oldu." Dedi Chris. Ağlayan Anna'nın göz yaşlarını silerek ona baktı. Elini sıkıca tuttuktan sonra koşarak Moskova sokaklarından ilerlediler. Hayatında heyecanı hep tatmış olan Chris kendini yirmili yaşlarında gibi hissediyordu. Yüzünde ister istemez bir tebessüm oluşmuştu. Anna'ların evlerine geldiklerinde tekrar öpüp onu evlerine bıraktı. Boş sokaklarda şarkı mırıldanarak ilerledi.
"Her şeye rağmen daha güzel olacak." Diye mırıldanıp kendi evlerine girdi. Annesinin odasına gitti. Büyük yatağında küçücük bir yer kaplayan annesinin yanına geldiğinde gözleri doldu. Yatak örtüsünü hafifçe çekerek annesini yanağından öptü. Hala çalışan televizyonu kapatıp kendi odasına gitti. Üzerini değiştirip odada göz gezdirdi. Kıyafetleri üç bavulda toplanmıştı. Bir safkan olarak ailesini Hogwarts'ta en iyi şekilde temsil edecekti...
Üstüne hafif bir uyuşukluk çöktüğünü ve sinir sisteminin hissizleşmeye başladığını hissetti. Sanki uyuşturucu bir madde içmiş gibiydi. Yatağına yattığı andan bir kaç dakika sonra sızmış gibi uyumaya başladı.
| |
|
Marveille Croweix Perfect Li(f)e Yazarı
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 2182 Yaş : 29 Kan statüsü : safkan yani nolcak ki başka. Galleon : 12728 Ekspresso Puanı : 22 Kayıt tarihi : 11/11/07
| Konu: Geri: Christophér Thomás Austin C.tesi 19 Tem. 2008, 17:21 | |
| | |
|
Amortentia Cécile Derwent Emekli Cadı
Ruh hali : Mesaj Sayısı : 1343 Yaş : 32 Kan statüsü : Safkan Galleon : 13570 Ekspresso Puanı : 24 Kayıt tarihi : 26/08/06
| Konu: Geri: Christophér Thomás Austin C.tesi 19 Tem. 2008, 17:49 | |
| | |
|