O gece hiç düşünmediği bir rüya görücekti. Uykuya hemen dalmasından da anlaşılıyordu. Nicole ne zaman derin bir uykuya dalıp rahat bir şekilde her seferinde kendini bir rüyanın içinde boğuşurken buluyor. Ardından da hıçkırıklarla uyanıyordu. Bu sefer ki hepsinden kötü bir rüyaydı, adeta korkulu bir kabustu. Kendisini okuldan kaçıp eve giderken görmüştü, ama tek olan da bu olsaydı. Yanında da biriyle kaçıyordu rüyasında bu yüzü tam olarak seçememişti sanki karanlık yüzlü bir insandı. O çıkışı bildiği için yanında geliyordu. Nicole ona çok güvenmese de başka çaresi olmadığını düşüyordu. En sonunda süpürgeyle uçmaya karar vermişlerdi, ama Nicole uçmayı bilmediği için o karanlık yüzlü adamın yanına binmek zorunda kalmıştı. Bindikleri andan itibaren kendini evin tepesine varmış olarak buldu. Ama tam o sırada süpürgeyi kullanan o karanlık yüzlü adam Nicole elinden tuttuğu gibi aşağı atıyordu. Nicole kendini çok büyük bir boşlukta hissediyordu, durmadan aşağı doğru düşüyor ve düşüyordu, fakat bir türlü yere yaklaşıp çarpmamıştı. Yaklaştığı ve çarpacağı an koskocaman bir çığlık atarak gözünde kurumuş bir kaç damla yaşla uyandı. Kalktığında tam karşısında rüyasında gördüğü karanlık yüzü gördüğünü zannetti, acı içinde bir tane daha büyük bir çığlık attı. Nese ki herkes en derin uykusundaydı, bu yüzden kimse onu duymamıştı. Yatağının üstünden aşağı doğru atladı. Ayağına yatağının önünde duran terliğini giydi. Küçük koridordan Slyterin ortak binasında ki koltuğa geçti. Şöminenin yanında ki bu koltuk ona çok büyük bir güven veriyordu. Ateşin alevlerinin korlarıyla oynadıktan sonra o güven veren koltuğa uzandı. Ardından da derin ve güzel bir uykuya daldı. Gün ağırırken kalkan Nicole herkesin o saatte de uyuduğunu bilip sessiz bir şekilde terliklerini giyip kızların yatakkanesinin yolunu tuttu. Odasına vardığında saat daha erken bile olsa üzerine en sevdiği beyaz eteğini ve üstüne de çok süslü olmayan pembe bluzunu giymişti. Uyumasına rağmen çok yorgundu, sanki üstünden kocaman bir kamyon geçmişti. Kıyafetlerini giydikten sonra Hogwarts koridorlarına çıkan kanadın oraya gitti. Oradan sonra da Hogwarts o ihitişamlı dışarı açılan kapısına vardı. Sessiz bir şekilde kapıyı açmaya çalıştı, fakat kapı çok büyük ve eski olduğundan "Gıcırt" diye az da olsa bir ses çıkardı. Nicole etrafında kimsenin duyup duymadığına baktıktan sonra dışardaki manzarayla büyülenmiş bir hale gelmişti. Dışarda kuşlar ve güneş çok güzel bir manzara oluşturuyor, ardından da ağaçlar ve diğer yeşillikler ona eşlik ediyordu. Nicole her adımında bütün doğanın güzelliklerini ve havasını almak için derin derin içler çekerek nefes alıyordu. Akşam ki rüyasından sonra bu manzara onun uyanmasına ve kendini güvende hissetmesini sağlamıştı. Sonra ormanlığın içine çok girmeden kendine bir yer keşfetti. Olduğu yere çömeldi, böyle bir yerde taş bile aramak onlara saygısızlık gibi gelmişti. Sonunda herkesin uyanmasına yakın bir saat geldiğini anladığında güneş de doğup tepedeki yerini aldığında daha önceki açtığı kapıdan girdi ve ardından kapattı. Bu sefer açarken olan gıcırtı olmamıştı. Nese ki ucuz kurtuldum, biri beni böyle görse kesin deli zanneder di yoksa diye söyledi. Nasıl olsa etrafında kimse olmadığı için sessizce istediği gibi konuşabilirdi. Odasına doğru giden koridorlardan geçtikten sonra eşyalarını hazırladı. Üzerine cübbesini giydi, saçının dağıldığını anladı için fırçayla bir kaç kez saçını fırçalayıp şekil verdi. Yavaş yavaş Hogwarts Slyterinli kız yatakhanesi de uyanmaya başlyordu. Nicole kimseye bir şey belli etmediği için mutluydu. Herkes de kendi derdinde olduğu için pek de farketceklerini sanmıyordu, ama gene de bir önlemdi. Büyük salona giden koridorlardan geçtikten sonra oraya vardığında çok açıktığını farketmişti. Yemekler önüne gelir gelmez bütün yemeklerini tane tane ama az da olsa seri bir şekilde yedi. Ardından balkabağı suyunu sevmese bile bugün feci bir şekilde canı istediği için içti. Sonra, eşyalarıyla birlikte dersliğinin uzun yolu olduğunu bildiği için hemencecik yola koyulmaya başladı. Buraya önceden gittiği için çok şanslıydı, yoksa buraya gitmesi saatlerini alabilirdi. Sonunda koridolardan dışarıya ordan da Kehanet dersliğinin olduğu kulelerden birine girdi. Nedense bugün çok hızlı bir şekilde bütün işlerini hallediyordu. Daha zamanı olduğunu bildiğinden dolayı eski oturduğu ve beklediği bankın oraya oturdu. Yanı boş olduğu için çantasını da oraya koydu. Dersinin ne olduğunu merak ettiği için ders programına bir daha göz attıktan sonra ders konusunun "Rüyalar, Gezegenler ve Ateş Alametleri" olduğunu anladı. Sonra bu dersin bu konularına kendince bilgisi olduğu kadar içten içe tartışmaya başladı. Sabah olduğu için herkes şu an kahvaltı ediyor, sadece tek tük bir kaç kişi Hogwarts bahçesinde havanın tadını çıkarıyordu. Nicole içinden "Bu havayı içine çekmeyene yazık" diye geçirirken sonra dersle ilgili kitaplarına bir göz atmaya karar verdi. Hazırlıklı olmak her şeyden iyiyse o da yapmalıydı